Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

İliç’teki maden faciası davası: | Tutuklu sanık: Olması gereken cihazlar sonradan getirildi

Yayımlandı

üzerinde

Erzincan’ın İliç ilçesindeki altın madeninde 9 işçinin toprak altında kalarak yaşamını yitirdiği heyelana ilişkin 5’i tutuklu 43 sanığın, “Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak” ve “Çevreyi taksirle kirletmek” suçlarından yargılanmasına ikinci gün devam edildi.

Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanık Iaın Ronald Guılle, bazı tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları ve müşteki yakınları katıldı.

Tutuklu sanıklar Shaun Keady Swartz, Ali Rıza Kalender, Selçuk Çiftlik ve Ömer Ardıç ise duruşmaya bağlı bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemleri (SEGBİS) üzerinden katıldı.

Duruşmaya, firari sanıklar, John H, Kenan Ö, Luis Q, Vınh Luu D L, Kevin James G, Kevin Joseph R. ve William Keith M. ise katılmadı.

“JEORADAR CİHAZI YETERLİ DEĞİLDİ”

Şirketin eski kıdemli jeoteknik mühendisi Ali Rıza Kalender, ihmalleri sıraladı. Kalender, “Olması gereken iki radar cihazı sonradan getirtildi. Mevcutta olan cihaz yeterli değildi.” dedi.

Yığın liçiyle ilgili görevi olmadığını söyleyen Kalender, şirkette zincirin son halkası olduğunu ifade etti. Kazanın proje tasarımlarından ve uygulama hatalarından kaynaklandığını da sözlerine ekledi.

Jeoradar cihazının heyelan alanına yönelik tespitte bulunmadığını, olması gereken iki radar cihazının ise sonradan maden sahasına götürüldüğünü söyledi. Kalender, “Jeoradar cihazları önceden alınsaydı, erken önlemler alınsaydı, bu kişiler hayatını kaybetmeyecekti.” dedi.

Ayrıca olay günü uyarı yaptığını, uyarı yapmasaydı, sahada bulunan 50 kişinin hayatını kaybedebileceğini belirtti. Sahadaki gözlemlerinde çatlakları gördüğünü ve önlem alınması yönünde uyarı yaptığını da dile getirdi. Heyelanla ilgili şirketi suçlayan Kandemir, tahliyesini talep etti.

“İSG EKİBİNİN BU DÜZEY TEKNİK DEĞERLENDİRME YAPMASI MÜMKÜN DEĞİL”

Maden şirketinin iş sağlığı güvenliği (İSG) müdürü tutuklu sanık Selçuk Çiftlik, savunmasında, “Benim ve İSG (iş sağlığı ve güvenliği) biriminin bu derece ileri düzey mühendislik bilgisi gerektiren her bir operasyonun teknik değerlendirmesini yapması beklenemez.” dedi. 

“BÜTÜN PROJELERİ BEN YAPIYORMUŞUM GİBİ BENİ ASLİ KUSURLU BULDULAR”

INR firmasının proje koordinatörü tutuklu sanık Ömer Ardıç ise savunmasında, hayatını kaybeden 9 işçiye rahmet, acılı ailelerine başsağlığı diledi.

Yaklaşık 30 yıllık inşaat mühendisi olduğunu, yurt içi ve yurt dışında eğitimlere katılarak bilgi ve birikim sahibi olduğunu ifade eden Ardıç, “Bilirkişi raporu bilimsellikten ve hukuktan uzak. 276 sayfalık raporda INR firması bir yerde geçiyor. Sonuç kısmına baktığımızda bizi kusurlu bulmuş. Proje koordinatörlüğü unvanımdan dolayı bütün projeleri ben yapıyormuşum, denetlenmesi ve onaylanmasını ben yapıyormuşum gibi beni asli kusurlu buldular.” şeklinde konuştu.

Teknik olarak yığın liç alanından bilgi veren Ardıç, şunları kaydetti:

“Kazadan dolayı ölümler ile tasarım arasında bir illiyet bağı yoktur. Buraların statik hesaplarını yapmak ve denetlemek sorumluluk alanımızda yoktur. Deprem gibi aniden olmamış, ben geliyorum demiştir. Çatlaklar alarm seviyesini geçmiş. Bu durum fark edilip 9 kişi kurtarılabilirdi. İhmal olduğu için 9 kişi ölmüştür. Saat farkı olduğu deniliyor ama bizim şirketimizi kimse aramadı. 43 gün önce çatlak fark edilmiş, bırakın ölümü, kazanın bile önüne geçilecek bir zaman vardı. Anagold zamanında aksiyon almış olsaydı böyle olmazdı. Projemde bir hata olduğunu kesinlikle kabul etmiyorum. Vicdani olarak hiçbir sorumluluğumun olmadığını düşünüyorum.”

Tutuklu 5 sanığın savunmalarının tamamlandığı duruşmaya bugün saat 09.30’da devam edilecek.

15 YILA KADAR HAPİS TALEBİ

İliç Cumhuriyet Başsavcılığınca, Çöpler köyündeki maden sahasında 13 Şubat 2024’te Adnan Keklik, Kenan Öz, Ramazan Çimen, Uğur Yıldız, Abdurrahman Şahin, Fahrettin Keklik, Mehmet Kazar, Şaban Yılmaz ve Hüseyin Kara’nın toprak altında kalarak hayatını kaybettiği, İsa Taşdelen ve İshak Demir’in yaralandığı toprak kaymasına ilişkin tutuklu sanıklar Iaın Ronald Guılle, Shaun Keady Swartz, Ali Rıza Kalender, Selçuk Çiftlik ve Ömer Ardıç ile 38 tutuksuz sanığın yer aldığı 69 sayfalık iddianame hazırlandı.

Toprak kaymasının meydana geldiği gün olay öncesi, olay anı ve sonrasında yaşanan gelişmeler, bu kazalar konusunda uzman ve literatüre hakim bilirkişilerden oluşan heyetin 23 Mayıs ve 7 Haziran tarihlerinde bilirkişi raporlarını sundukları ve bu raporlar incelendiğinde 43 sanığa kusur verildiği, sanıklardan 12’sinin asli, 31’inin tali kusurlu oldukları belirtiliyor.

İddianamede, tüm sanıkların “Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak” suçundan 2 yıldan 15’er yıla kadar hapis ve altın madenini o dönem işleten şirketin Kanadalı yöneticisi tutuklu sanık Iaın Ronald Guılle ile tutuksuz sanık Cengiz D. ile Kenan Ö. hakkında ayrıca “Çevreyi taksirle kirletmek” suçlarından adli para ya da toprak, su veya havada kalıcı etki bırakması halinde 2 aydan 1 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Sıcaktan bunalan köpek, iki saatte bir oto yıkamacıda kendini yıkatıyor!

Yayımlandı

üzerinde

Antalya’nın Muratpaşa ilçesi Cumhuriyet Mahallesi’nde yer alan eski Sanayi Sitesi’nde esnafın maskotu haline gelen bir , sıcaklardan serinlemenin yolunu oto yıkamacıda buldu.

Her iki saatte bir oto yıkamacıya giden köpek, işletme çalışanları tarafından tutulan tazyikli su ile serinliyor.

“HER İKİ SAATTE BİR YANIMIZA GELİYOR”

Oto yıkamacıda çalışan Selim Öner, köpeğin sanayinin maskotu haline geldiğini belirterek şunları söyledi:

“Sıcak havadan bunalınca her iki saatte bir yanımıza geliyor. Bizim de onu ıslatmak hoşumuza gidiyor. Bir aracı yıkıyoruz, bir onu. Hem yıkanıyor hem suyu içiyor. Yıkandıktan sonra çimlere gidip uzanıyor. Bir tane daha arkadaşı var, onu da yanında getiriyor. Arabayı yıkamaya başladığımızda suyun sesini duyunca o da geliyor. Boş oturduğumuzda gelmiyor. Gün boyunca altı defa geliyor. Biz sayıyoruz artık, saatlerini biliyoruz.”

Okumaya Devam Et

Gündem

Türkiye, Azerbaycan Üzerinden Cumartesi Günü Suriye’ye Günlük 6 Milyon m³ Doğalgaz Tedarikine Başlıyor

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
Türkiye, Cumartesi (2 Ağustos 2025) gününden itibaren Azerbaycan üzerinden Suriye’ye günlük 6 milyon m³ doğal gaz tedarikine başlıyor. Kilis–Halep hattıyla elektrik üretimine destek sunacak bu işbirliği, bölgesel enerji güvenliğini güçlendiriyor.

Öne Çıkanlar

  • Başlangıç Tarihi: 2 Ağustos 2025 Cumartesi

  • Günlük Hacim: 6 milyon metreküp doğalgaz

  • Güzergâh: Azerbaycan – Türkiye – Kilis – Halep

  • Kullanım Alanı: Halep’teki doğal gaz santrallerinde elektrik üretimi


1. Tedarik Planı ve Başlangıç Tarihi

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Cumartesi gününden itibaren Azerbaycan üzerinden Suriye’ye doğal gaz tedarikine başlayacağız” açıklamasını yaptı . Türkiye, üç ay içinde akışı planladığı Kilis–Halep boru hattını devreye alarak bölgedeki enerji ihtiyacına hızlı bir yanıt sunmayı amaçlıyor.

2. Altyapı ve Güzergâh

  • Azerbaycan’dan Nakil: Hazar’dan gelen doğalgaz, Güney Gaz Koridoru vasıtasıyla Türkiye’ye ulaşıyor.

  • Türkiye İçinde: İstanbul–Ankara–Gaziantep istikametinden sonra Kilis sınır noktasına yönlendiriliyor.

  • Suriye’ye Geçiş: Kilis’ten Halep’e uzanan mevcut boru hattı üzerinden günlük 6 milyon m³ gaz akışı sağlanaca.

3. Planlanan Hacim ve Zaman Çizelgesi

  • Günlük Teslimat: 6 milyon metreküp

  • Yıllık Hedef: Yaklaşık 2 milyar metrekü

  • Üç Aylık Ön Hazırlık: Altyapı tamamlama ve izin süreçleri, 3 ay içinde akışa geçişi mümkün kılacak.

4. Siyasi ve Ekonomik Etkiler

  • Türkiye-Suriye İlişkileri: Enerji alanındaki işbirliği, iki ülke arasındaki diplomatik temasları güçlendirecek.

  • Bölgesel Güvenlik: Enerji arzı, Suriye’nin kuzeyindeki elektrik santrallerinin çalışmasını sağlayarak altyapı güvenliğini destekleyecek.

  • Ekonomik Boyut: Türkiye, transit ekonomisine ek gelir getirirken, Suriye’nin enerji maliyetlerinde azalma hedefleniyor .

5. Bölgesel Enerji Güvenliği ve Gelecek Adımlar

  • Elektrik İhracatı: Halep’e şimdilik 200 MW elektrik sağlanıyor; kapasitenin 700–800 MW’a çıkarılması planlanıyor .

  • Ek Projeler: Kilis–İdlib arasında yeni elektrik hattı projeleri ve Harem bölgesine ilave enerji bağlantıları gündemde.

  • Uzun Vadeli Hedef: Yıllık 2 milyar m³’ü aşan tedarik kapasitesiyle Suriye’nin enerji ihtiyacının önemli bir kısmı Türkiye üzerinden karşılanacak.


Sonuç olarak, Türkiye’nin Cumartesi günü başlatacağı günlük 6 milyon m³ doğal gaz ihracatı, bölgesel işbirliğini güçlendirmenin yanı sıra Suriye’nin enerji altyapısının iyileştirilmesine katkı sunacak. Enerji projelerinin başarıyla işletilmesi, bölge barışına ve ekonomik kalkınmaya olumlu yansıyacaktır.

Okumaya Devam Et

Gündem

Türkiye Ayaklandı: Avukat Serhat Aslan’ın Minguzzi Ailesine Skandal Sözlerine Tepkiler Çığ Gibi!

Yayımlandı

üzerinde

Açıklama:
Kadıköy’de 14 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi’nin annesi Yasemin Minguzzi’ye yönelik “Evladı ilk ölen o değil, son da olmayacak” ifadeleriyle gündeme gelen İzmir Barosu avukatı Serhat Aslan’a; hukuk camiası, barolar ve halkın tepkisi büyüyor. Çocuk adalet sistemi ve vicdan tartışmalarını derinlemesine ele alan kapsamlı haber.

1. Skandal Paylaşımın Detayları

İzmir Barosu üyesi Av. Serhat Aslan, 30 Temmuz 2025 günü sosyal medya hesabından yayımladığı mesajında, Kadıköy’de bıçaklanarak yaşamını yitiren 14 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi’nin annesi Yasemin Minguzzi’ye yönelik ağır ifadeler kullandı. “Valla kimse kusura bakmasın bir kadın evlat acısı çekiyor diye bu kadar saçmalamasına müsamaha göstermek zorunda değiliz. Evladı ilk ölen değil. Son da olmayacak…” diyerek tepki çeken Aslan, sözlerine devamla “Not: Tamam inşallah benim çocuğum da ölür de o zaman anlarım” ifadelerini ekledi .

Bu paylaşımın ardından kısa sürede #SerhatAslanİstifa etiketleri Twitter’da trend topic olurken, kullanıcılar “Vicdansızlık bu kadarına da pes” ve “Çocuk acısı üzerinden siyaset olmaz” yorumlarıyla çıkışı kınadı .


2. Hukuk Camiasından Sert Tepkiler

Olay sonrası İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Av. Kardelen Ateşci, yaptığı yazılı açıklamada “Suça sürüklenen çocuk mağdurdur” vurgusunu yaparak, çocuk adalet sisteminin “cezalandırma değil onarma esasına” dayandığını belirtti. Ateşci, Aslan’ın mesajının bağlamından koparıldığını ve toplumda linç kültürünü körüklediğini söyleyerek, baro olarak yas ve adalet süreçlerinin insan onuruna uygun yürütülmesi için çalışmayı sürdüreceklerini vurguladı.

Öte yandan, İzmir Barosu yönetimi de Av. Serhat Aslan hakkında soruşturma başlattı. Baro’dan yapılan açıklamada, “Mesleki ilke ve etik kurallarına aykırı olduğu değerlendirilen paylaşımlarla ilgili disiplin süreçleri işletilecektir.” denildi .


3. Kamuoyu ve Sosyal Medya Patlaması

Aslan’ın sert ifadeleri, sosyal medyada tepkileri büyüttü. Instagram’da @esitlikicin platformu, paylaşımda “Avukatlık görevi, toplum vicdanını savunmaktır; hakareti değil” yorumuyla dikkat çekerken, Ekşi Sözlük ve YouTube’da da kullanıcılar videolar ve başlıklarla durumu “skandal” olarak nitelendirdi . Twitter’da #AdaletİçinSusmayacağız etiketi altında paylaşılan mesajlarda, “Bu ülkenin çocukları suça itilmektense suç mağduru kabul edilmeli” talepleri öne çıktı .

Gelen tepkiler arasında siyasiler de yer aldı; CHP İstanbul Milletvekili Murat Emir “Çocukların haklarını savunmak asli görevimizdir. Afaki söylemlerle acıyı istismar etmek, adaletin doğasına aykırıdır” şeklinde tweet attı .


4. Çocuk Adalet Sistemi Üzerine Tartışma

Söz konusu skandal, tekrar çocuk adalet sistemi ve suça sürüklenen çocukların statüsü tartışmasını alevlendirdi. Hukukçular “SSÇ” (Suça Sürüklenen Çocuk) yerine mağduriyet vurgusu yapılması gerektiğini savunurken; toplumsal algının değişmesi için medyanın sorumlu dil kullanması gerektiğine dikkat çekildi. Yasemin Minguzzi’nin eylemi sırasında dile getirdiği “Suça sürüklenen çocuk mağdurdur” mesajı, bir kez daha ön plana çıktı .

Baro uzmanları, çocukların hem korunma ihtiyacına hem de adli süreçte rehabilitasyona yönlendirilmesine odaklanan düzenlemelerin iyileştirilmesi çağrısında bulundu.


5. Gelecek Adımlar ve Hukuki Süreç

Disiplin soruşturması ve baro açıklamaları sonrası gözler, Aslan’ın istifa edip etmeyeceğine ve olası mahkeme süreçlerine çevrildi. Avukatların meslek kurallarını ihlal ettikleri takdirde Adalet Bakanlığı nezdinde de yaptırımlarla karşılaşabileceği belirtiliyor. Uzmanlar, “Sahte bir avukat değil gerçek bir hukukçu olarak topluma güven vermek adına bu süreç titizlikle izlenmeli” diyo.

Aile avukatları ise, yas süreci tamamlanana kadar baskı ve linç söylemlerine karşı hukuki koruma taleplerini sürdüreceklerini açıkladı .


Sonuç:
Ahmet Minguzzi aile davası, sadece bir suç dosyası olmanın ötesinde Türkiye’de çocuk adalet sisteminin ve toplumsal vicdanın sınavı haline geldi. Avukat Serhat Aslan’ın sözleri, hukuk camiasında ve kamuoyunda derin bir yara açarken, bu skandalın sonrasında atılacak adımlar, hem adaletin işleyişi hem de toplumsal barış açısından kritik öneme sahip.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar