Gündem
Türk Askeri Suriye’de Görevlerini Artırıyor: ABD’nin Bölgeden Çekilmesi Türkiye’nin Stratejik Baskısıyla Gerçekleşti
Açıklama: Türk askeri, Suriye’de görev alan operasyonlarını genişleterek bölgedeki varlığını güçlendiriyor. Aynı zamanda, Türkiye’nin stratejik baskısı sonucu ABD’nin bölgeden çekilmesi, Orta Doğu’da yeni jeopolitik dengelerin sinyallerini veriyor.
Giriş
Son dönemde, Türkiye’nin Orta Doğu’daki güvenlik ve dış politika stratejilerinde önemli bir değişim gözlemleniyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suriye’deki görev alanını genişleterek yeni operasyonlara hazırlanması, bölgedeki varlıklarını artırmayı hedeflerken; aynı zamanda, ABD’nin Türkiye’nin baskısı ve diplomatik hamleleri doğrultusunda Suriye’deki askerî varlığını geri çektiği yönündeki açıklamalar dikkat çekiyor. Bu gelişmeler, bölgedeki jeopolitik dengelerin yeniden şekillenmesinin ve Türkiye’nin stratejik rolünün güçlenmesinin bir göstergesi olarak yorumlanıyor.
Suriye’de Türk Askeri Operasyonlarının Genişlemesi
Artan Operasyonel Sorumluluklar
Türkiye, Suriye sınırları içerisinde güvenlik alanını genişleterek, terör örgütleriyle mücadele ve bölgesel istikrarın sağlanması amacıyla Türk askerinin görev alanını artırmaya hazırlanıyor. Bu kapsamda;
- Yeni Güvenlik Bölgeleri: TSK, Suriye’nin belirli bölgelerinde oluşturulan “güvenli koridorlar” aracılığıyla, sınır bölgelerinde yaşayan sivillerin korunması ve terör unsurlarının engellenmesi için operasyonel kapasitesini yükseltiyor.
- Operasyonel Esneklik: Türk askerlerinin, halihazırda yürütülen operasyonlara ek olarak, yeni görev tanımları ve artırılmış lojistik destekle donatılması planlanıyor. Bu sayede, bölgedeki olası saldırı girişimlerine karşı daha hızlı müdahale edilebilmesi hedefleniyor.
Siyasi ve Askerî Strateji
Türk yetkililer, Suriye’deki görev genişlemesinin, yalnızca askeri operasyonlarla sınırlı kalmayıp; aynı zamanda bölgedeki istikrarın sağlanmasına, terör örgütlerinin etkinliğinin azaltılmasına ve bölgesel işbirliğinin pekiştirilmesine yönelik olduğunu vurguluyor. Operasyonlar, PKK’nın Suriye kolu olarak değerlendirilen YPG unsurlarına karşı yürütülen mevcut politikalarla paralellik gösteriyor.
- Terörle Mücadele: Türkiye, Suriye’de YPG’ye terör örgütü olarak yaklaştığı gibi, aynı zamanda bölgede farklı unsurların oluşturduğu güvensizlik ortamını da hedef alıyor.
- Bölgesel İstikrar: Oluşturulan güvenli bölgeler sayesinde, Suriye’deki mevcut çatışmaların daha da alevlenmesinin önüne geçilerek, bölgedeki sivillerin yaşam alanlarının korunması amaçlanıyor.
ABD’nin Bölgeden Çekilmesi: Türkiye’nin Stratejik Baskısı
Stratejik Baskı ve Diplomatik Hamleler
Son aylarda, Türkiye’nin dış politikada izlediği aktif ve kararlı tavır, ABD’nin Orta Doğu’daki stratejisini de etkiledi. Türk yetkililerin, ABD’ye yönelik olarak Suriye’de terör örgütleriyle işbirliğini sonlandırması gerektiğine dair yaptığı açıklamalar, iki ülke arasındaki stratejik diyaloğun gündemine oturdu.
- Diplomatik Temaslar: Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın açıklamalarında, “Amerikalı muhataplarımıza, Suriye’de terör örgütüyle yaptıkları işbirliğini bitirmeleri gerektiğini sürekli hatırlatıyoruz” ifadesi öne çıkıyor. Bu, Türkiye’nin ABD üzerindeki diplomatik baskısını artırarak, bölgedeki askeri varlık ve operasyon politikasının yeniden değerlendirilmesine neden oluyor.
- ABD’nin Çekilme Kararı: Türkiye’nin diplomatik hamleleri ve stratejik hesaplamaları doğrultusunda, bazı kaynaklar ABD’nin Suriye’deki varlığını kademeli olarak azaltmaya başladığını bildiriyor. Bu durum, bölgedeki askerî ve siyasi denge üzerinde önemli etkiler yaratabilir.
Bölgesel Çekilmenin Sonuçları
ABD’nin bölgeden çekilmesinin, Türkiye açısından iki yönlü sonuçları bulunuyor:
- Avantaj Sağlama: Türkiye, ABD’nin geri çekilmesiyle, Suriye’deki operasyonel alanını genişleterek, bölgede daha belirgin bir liderlik rolü üstlenme imkânı elde ediyor.
- Risk ve Belirsizlik: Ancak, ABD’nin varlığının azalması, bölgedeki istikrarı olumsuz yönde etkileyebilecek boşlukların oluşmasına da neden olabilir. Bu durumda, Rusya, İran veya yerel terör unsurları bölgedeki güç dengelerini yeniden şekillendirebilir.
Bölgedeki Jeopolitik Dinamikler ve Siyasi Yansımalar
Yeni Güç Dengeleri
Türkiye’nin Suriye’de askerî görevlerini artırması ve ABD’nin çekilme süreci, Orta Doğu’da yeni jeopolitik dinamiklerin ortaya çıkmasına yol açıyor. Bu durum;
- Bölgesel İttifaklar: Türkiye, Suriye’deki yerel aktörler ve muhalif gruplarla işbirliğini pekiştirirken, aynı zamanda NATO üyesi olarak Batı ile de stratejik temasta kalmayı hedefliyor.
- Rakip Unsurların Etkisi: ABD’nin çekilmesi, bölgedeki diğer güçlerin – özellikle Rusya ve İran’ın – nüfuzunu artırma riskini de beraberinde getiriyor. Bu güçlerin, Suriye’deki yeni yönetim ve yerel halkla olan ilişkileri, ilerleyen dönemde bölgesel istikrar açısından belirleyici olacaktır.
Güvenlik Stratejilerinde Değişim
Türk askeri operasyonlarının genişlemesi, Suriye’deki güvenlik stratejilerinde köklü bir değişim sinyali veriyor. Bu kapsamda;
- Proaktif Müdahale: TSK, olası saldırı girişimlerine karşı, sadece savunma değil, aynı zamanda proaktif müdahale stratejileri geliştiriyor.
- Lojistik ve İstihbarat: Yeni operasyonlar için gereken lojistik destek ve istihbarat faaliyetlerinin artırılması, bölgedeki hızlı ve etkili müdahale kapasitesinin güçlendirilmesine katkı sağlayacak.
Gelecek Beklentileri ve Sonuç
Türkiye’nin Suriye’de askerî görevlerini artırması ve ABD’nin bölgeden çekilmesi süreci, Orta Doğu’da uzun vadeli stratejik dengeleri yeniden şekillendirecek önemli gelişmeler olarak öne çıkıyor. Bu süreçte;
- Türkiye’nin Liderliği: Türkiye, bölgedeki varlığını güçlendirerek, terör unsurlarının etkisini azaltmak ve bölgesel istikrarı sağlamak adına daha etkin bir rol üstlenecek.
- ABD Politikalarında Değişim: ABD’nin bölgeden çekilmesi, Washington’un Orta Doğu stratejisinde yeniden yönelim arayışına girmesine yol açabilir. Bu durum, ABD ile Türkiye arasındaki stratejik işbirliğini ve karşılıklı görüşmeleri yeniden gündeme taşıyabilir.
- Bölgesel İstikrar ve Riskler: ABD’nin çekilmesiyle oluşabilecek güç boşlukları, bölgedeki rakip aktörlerin nüfuzunu artırma riskini barındırıyor. Ancak Türkiye’nin ve diğer bölge aktörlerinin koordineli çalışması, bu risklerin minimize edilmesine yardımcı olabilir.
Sonuç
Türk askerinin Suriye’de görevlerinin artırılması ve ABD’nin Türkiye’nin baskısıyla bölgeden çekilmesi, Orta Doğu’daki jeopolitik dengelerin yeniden şekillenmesinde önemli rol oynayacak gelişmeler arasında yer alıyor. Türkiye, hem askeri hem de diplomatik arenada gösterdiği kararlı tutumla, bölgedeki istikrarın sağlanması ve terör unsurlarının etkisinin azaltılması için yeni operasyonel stratejiler geliştiriyor. ABD’nin stratejik geri çekilme hamlesi ise, Türkiye’nin bölgedeki liderlik rolünü pekiştirme imkânı sunarken, aynı zamanda yeni risk ve belirsizlikleri de beraberinde getiriyor.
Önümüzdeki dönemde, Türkiye’nin Suriye’deki operasyonlarının ve ABD’nin çekilme sürecinin, bölgedeki tüm aktörler arasında nasıl bir etkileşim yaratacağını yakından izlemek büyük önem taşıyor. Bu gelişmeler, hem Türkiye’nin ulusal güvenliği hem de Orta Doğu’daki uzun vadeli istikrar için belirleyici olacaktır.
Gündem
Kendisinden ayrılan kız arkadaşını silahla öldürdü
Kendisinden ayrılan kız arkadaşını silahla öldürdü
Kahramanmaraş’ta bir kişi, kendisinden ayrılan kız arkadaşını aracının içindeyken silahla vurarak öldürdü. Genç kız son yolculuğuna uğurlandı.
13.12.2025 09:13
Son Güncelleme: 13.12.2025 15:53

Olay Onikişubat ilçesinin Tekerek mahallesinde yaşandı.
Edinilen bilgilere göre şüpheli İ.T.K., aracıyla sitenin otoparkına giriş yapan S.D.’yi silahla vurarak kaçtı.
Çevredekilerin ihbarı üzerine sağlık ve polis ekipleri olay yerine sevk edildi.
Sağlık ekiplerinin yaptığı incelemede genç kızın hayatını kaybettiği öğrenildi.
Genç kızın cansız bedeni olay yerinde yapılan incelemenin ardından adli tıpa gönderildi. Polisler kaçan şüphelinin gittiği güzergahı tespit ederek kısa süre sonra şüpheliyi silahla beraber yakaladı. Gözaltına alınan şüpheli emniyetteki işlemlerinin ardından tutuklandı.
Şüphelinin cinayeti, genç kızın kendisinden bir süre önce ayrıldığı için işlediği ve genç kızı aracıyla takip ettiği öne sürüldü.
CENAZESİ DEFNEDİLDİ
Silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden D.’nin naaşı Sütçü İmam Üniversitesi Sağlık, Araştırma ve Uygulama Hastanesi morgundan alınarak Pazarcık İlçesi Karaköyük Mahallesine getirildi.
Karaköyük Mahalle Mezarlığı’nda kılınan cenaze namazının ardından genç kız son yolculuğuna uğurlandı.
Gündem
Şarkıcı Güllü’nün Kızı Tutuklandı: “Tasarlayarak Kasten Yakınını Öldürme” Suçlaması
Şarkıcı Güllü’nün Kızı Tutuklandı: “Tasarlayarak Kasten Yakınını Öldürme” Suçlaması
11.12.2025 09:28
Son Güncelleme: 13.12.2025 12:53
Son Dakika | Arabesk müziğin sevilen ismi Güllü‘nün (Gül Tut) 26 Eylül’de Yalova’daki evinden düşerek hayatını kaybetmesine ilişkin soruşturmada, “tasarlayarak kasten yakınını öldürme” suçlamasıyla gözaltına alınan kızı Tuğyan Ülkem Gülter tutuklandı. Olay gecesi evde bulunan arkadaşı Sultan Nur Ulu ise ev hapsi şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanarak serbest bırakıldı.

Yalova, 13 Aralık 2025 — Ünlü şarkıcı Güllü’nün (52) ölümüyle ilgili soruşturmada şoke eden bir gelişme yaşandı. Kızı Tuğyan Ülkem Gülter, “tasarlayarak kasten yakınını öldürme” suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Gülter’in yurt dışına kaçma hazırlığı sırasında yakalandığı ve TÜBİTAK analizlerinin cinayet şüphelerini güçlendirdiği öğrenildi.
Okuyacağınız Başlıklar:
· Olayın kronolojisi ve tutuklama kararı
· TÜBİTAK’ın ses analizi ve 3D simülasyon bulguları
· Sanık ve tanık ifadelerindaki çelişkiler
· Yurt dışına kaçış planının ayrıntıları
–
1. Olayın Kronolojisi ve Kritik Gelişmeler
Şarkıcı Güllü, 26 Eylül 2025 tarihinde Yalova’nın Çınarcık ilçesindeki 6. kattaki evinin penceresinden düşerek hayatını kaybetti. İlk başta kaza olarak değerlendirilen ölüm, ardından gelen bilirkişi raporları ve teknik incelemeler nedeniyle cinayet soruşturmasına dönüştü.
· Gözaltı ve Tutuklama: Soruşturma kapsamında, 9 Aralık’ta Güllü’nün kızı Tuğyan Ülkem Gülter ve olay gecesi evde bulunan arkadaşı Sultan Nur Ulu, “kasten öldürme” şüphesiyle gözaltına alındı. İfadeleri alındıktan sonra Tuğyan Ülkem Gülter tutuklandı; Sultan Nur Ulu ise ev hapsine tabi tutuldu.
· Kaçış Girişimi: İki şüphelinin, polisin teknik takibi altında yurt dışına kaçma hazırlığı yaptıkları tespit edildi. Gürcistan veya Fransa’ya gitmek üzere İstanbul Büyükçekmece’de valizleriyle yakalandıkları bildirildi.
2. Suçlamanın Dayanağı: Deliller ve Bilimsel Raporlar
Savcılık soruşturmasını cinayet şüphesiyle derinleştiren ve tutuklamaya götüren iki temel bilimsel çalışma öne çıkıyor.
TÜBİTAK Ses Analizi Bulguları
Olay evindeki güvenlik kamerasından alınan ses kayıtları, TÜBİTAK tarafından ayrıştırılarak analiz edildi. Analize göre kayıtlarda şu ifadeler tespit edildi:
· Tuğyan Ülkem Gülter’in annesine hitaben, “Atacağım şimdi seni” dediği.
· Ardından boğuşma seslerinin duyulduğu.
· Güllü’nün düşmesinin hemen sonrasında ise Tuğyan Ülkem Gülter’in “Hadi görüşürüz bay bay” sözlerinin kayda girdiği iddia edildi.
3D Simülasyon ve Bilirkişi Raporu
Ankara’dan gelen fizik mühendisleri ve kriminal uzmanlardan oluşan bilirkişi heyeti, 3 boyutlu modelleme ve çoklu simülasyon teknikleri kullandı. Raporda ortaya konan başlıca sonuç şu yönde:
· Güllü’nün ölümü “normal bir düşme” ile açıklanamaz.
· Düşüşün fiziksel parametreleri, “itme veya fiziksel baskı ile düşürülme” ihtimalini kuvvetlendirmektedir.
· Elde edilen veriler, düşüşün doğal bir refleksle değil, dışarıdan bir fiziksel kuvvetle gerçekleşmiş olma ihtimalinin yüksek olduğunu gösterdi.
3. Tarafların Birbirine Zıt İfadeleri
“ANNEMİN NASIL DÜŞTÜĞÜNÜ BİLMİYORUM”
Annesi Gül Tut’un ölümüne ilişkin soruşturma kapsamında tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen Tuğyan Ülkem Gülter, ifadesinde olayın nasıl gerçekleştiğine dair bilgisi olmadığını belirterek suçlamaları reddetti.
Gülter, olay günü arkadaşı Sultan Nur Ulu ile birlikte annesinin Çınarcık’taki evinde olduklarını, akşam saatlerinde yemek yediklerini ve film izlediklerini anlattı. Annesinin film izlerken alkol aldığını belirten Gülter, yaklaşık 3,5 şişe şarap içtiğini iddia etti.
İadesinde, bir süre odasına geçerek eski nişanlısıyla görüntülü konuştuğunu, salona döndüğünde annesi ile Ulu’nun film izlemeye devam ettiğini aktaran Gülter, daha sonra müzik açarak eğlenmeye başladıklarını söyledi.
Gülter, odada dans ettikleri sırada yüksek bir “güm” sesi duyduğunu, annesini göremeyince panikle aşağıya koştuğunu belirterek, “Annemin nasıl düştüğüne dair bir fikrim yok. O an sırtım dönüktü. Onu itmem ya da kaldırmam mümkün değil” dedi.
Sultan Nur Ulu’nun aleyhine verdiği ifadeleri kabul etmediğini dile getiren Gülter, aralarında herhangi bir husumet bulunmadığını, Ulu’nun bu süreçte kendisine destek olduğunu savundu. Ulu’nun uyuşturucu testleri nedeniyle tedirgin olduğunu öne süren Gülter, aleyhindeki beyanların bu nedenle verilmiş olabileceğini iddia etti.
Geçmişte annesine sinirli olduğu bir dönemde attığı mesajların olayla ilgisi olmadığını belirten Gülter, o dönem yaşanan tartışmanın daha sonra aile içinde çözüldüğünü ifade etti.
Yurt dışına kaçma iddialarını da reddeden Gülter, küçük bir çocuğu olduğunu ve kaçma niyetinin bulunmadığını söyledi. Bilirkişi raporundaki “dış kuvvet” değerlendirmesini kabul etmediğini dile getiren Gülter, “Her ne kadar bilirkişi raporunda düşme olayının dış kuvvet ve temas varlığıyla olduğu söylenmiş olsa da ben bunu kesinlikle kabul etmiyorum. Eğer annemi itmiş olsaydım ses kayıtlarındaki ‘görüşürüz’ ifadesi yerine annemin bağırma ya da yardım isteme sesi gerekirdi. Kaldı ki ‘görüşürüz’ kelimesini ben söylemedim “Annemi kesinlikle öldürmedim. Ben masumum” dedi.
Soruşturma dosyası, sanıkların ve tanıkların birbiriyle çelişen beyanları ile dikkat çekiyor.
· Tuğyan Ülkem Gülter’in Savunması: Savcılık ifadesinde suçlamaları kesinlikle reddetti. “Annemi ben kesinlikle öldürmedim. Eğer itmiş olsaydım, annemin bağırma sesi olurdu” dedi. Ses kaydındaki “görüşürüz” ifadesini de kendisinin söylemediğini iddia etti.
· Arkadaş Sultan Nur Ulu’nun İddiası: Ulu, savcılıkta ifade verirken etkin pişmanlık kapsamında konuştuğu öne sürüldü. Ulu’nun, “Gül anne camdaydı. Tuğyan, dizlerinin üstünden sarılarak onu itti ve böylelikle dengesini kaybedip düştü” şeklinde ifade verdiği belirtildi.
· Tanık İddiaları: Daha önce ifade veren bir tanık, Tuğyan Ülkem Gülter’in annesine “Anne, pencerede kelebek var, bunu alır mısın?” dedikten sonra, annesi “Bıktım sizden” deyince, “Öyle mi? O zaman hadi görüşürüz bay bay” diyerek onu ittiğini öne sürmüştü.
4. Savcılığın Gizli Soruşturması ve Kaçış Planı
Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı, dosya hakkında gizlilik kararı aldı. Başsavcı Duygu Bayar Öksüz, yaptığı açıklamada, “İğneyle kuyu kazar gibi ayrıntılı, dikkatli, gizli bir soruşturma yürüttük” ifadelerini kullandı.
Şüphelilerin yakalanma süreci de soruşturmanın titizliğini gösteriyor:
· Polis, Tuğyan Ülkem Gülter ve Sultan Nur Ulu’nun olağan dışı hareketlerini ve yoğun iletişim trafiğini tespit ederek teknik takibe aldı.
· İkiliyi Yalova’dan İstanbul’a götüren araç sürücüsü ve İstanbul’da kaldıkları evin sahibi de gözaltına alındı.
· Şüphelilerin, havaalanına gitmemek için deniz yolu veya bir TIR’ın kasasında yurt dışına çıkma planı yaptıkları iddia edildi.
Soruşturma kapsamında ayrıca, Güllü’nün sahne aldığı mekanın işletmecisi Ferdi Aydın’ın ve diğer bazı tanıkların, Gülter hakkında “annesini öldürmek istediği”ne dair önceki ifadeleri ve WhatsApp mesajları da dosyaya delil olarak sunulmuştu.
Güllü Dosyasında Şok Gelişme: Kızı ve 4 Şüpheli Adliyeye Sevk Edildi
Gündem
İstanbul Erkek Lisesi’nde Taciz Listesi Skandalı: Okul Müdürü Açığa Alındı
İstanbul Erkek Lisesi’nde Taciz Listesi Skandalı: Okul Müdürü Açığa Alındı
· Tarih: 13 Aralık 2025 | Okuma Süresi: 4 DAKİKA SAAT: 11:00
Türkiye’nin en köklü eğitim kurumlarından İstanbul Erkek Lisesi’nde yaşanan taciz listesi ve şiddet iddiaları, ardından gelen nakil ve örtbas tartışmalarıyla büyük bir krize dönüştü. Soruşturma kapsamında Okul Müdürü Yılmaz Arslan açığa alındı.

· Olay: 9. sınıf öğrencilerinin kız arkadaşları hakkında 507 maddelik taciz listesi hazırladığı iddiası ve ardından 11. sınıf öğrencilerinin bu öğrencilere şiddet uyguladığı iddiası.
· Yönetimde Değişiklik: Olayların yönetim zaafından kaynaklandığı gerekçesiyle Okul Müdürü Yılmaz Arslan açığa alındı.
· Nakil Kararı: Liste hazırlamakla suçlanan 7 öğrencinin altısı Ankara Fen Lisesi’ne, biri Adana Fen Lisesi’ne nakledildi.
· Bakanlık Desteği: Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), mağdur öğrencilere psikolojik destek sağladı ve soruşturma müfettişlerinin raporunu tamamlamak üzere olduğunu açıkladı.
Olayların Kronolojisi
İddianın Ortaya Çıkışı ve Şiddet
İddialara göre,İstanbul Erkek Lisesi’nde 9. sınıfta okuyan bir grup erkek öğrenci, okuldaki kız öğrenciler hakkında cinsel içerikli, aşağılayıcı, tehdit ve taciz ifadeleri içeren 507 maddelik bir liste hazırladı. Bu listenin öğrenciler arasında dolaştığı ve bir öğrenci tarafından fark edilerek okul genelinde duyurulduğu belirtiliyor.
Bunun üzerine, 11. sınıf öğrencilerinden oluşan bir grubun, 24 Kasım’da 9. sınıf öğrencilerinin yatakhanesine girerek, listeyi hazırladığı iddia edilen 7 öğrenciyi darp ettiği öne sürüldü. Yaşanan bu şiddet olayı, durumu daha da karmaşık hale getirdi.
İdari ve Hukuki Süreç
Konunun basına yansıması ve kamuoyunda infial yaratmasının ardından Milli Eğitim Bakanlığı derhal soruşturma başlattı.Soruşturma kapsamında müfettiş raporunun tamamlanmak üzere olduğu bildirildi.
Velilerin başvurusu üzerine, taciz listesi hazırlamakla suçlanan 7 öğrencinin nakil işlemleri tamamlandı. MEB yetkilileri, bu öğrencilerin soruşturma sonucuna göre isterlerse eski okullarına dönebileceklerini ifade etti.
Son ve çarpıcı gelişme ise, Okul Müdürü Yılmaz Arslan’ın soruşturma kapsamında açığa alınması oldu. Arslan’ın, soruşturma sonucuna bağlı olarak ya görevine iade edileceği ya da görevden ihraç edileceği öğrenildi.
Taraflardan Gelen Tepkiler ve Açıklamalar
Kız Öğrencilerden Güçlü Manifesto
Olaylara en net ve etkili tepki,okulun kız öğrencilerinden geldi. Yayınladıkları manifestoda, “Ölüm tehdidine, taciz ve tecavüzü normalleştirmeye varan ifadelerde bulunan hastalıklı zihinler bu eğitim kurumunda barındıkça, hiçbirimiz için huzur ve güven ortamı sağlanamayacaktır” ifadelerini kullandılar.
Manifestoda, yaşananların “buzdağının görünen kısmı” olduğu vurgulanarak, sorunun kaynağının asla mağdurlar olmadığı, sorunun “büyük bir özgüvenle aramızda dolaşan ve hâlâ ifşa olmamış failler” olduğu belirtildi.
Öğrenci Birliği: “Bireysel Sapma, Kültürümüzle Bağdaşmaz”
İstanbul Erkek Lisesi Öğrenci Birliği,Instagram hesabından yaptığı açıklamada olayı “bireysel sapma” olarak nitelendirdi. Açıklamada, “Bu okulun abla-abi-kardeş sistemi, dışarıdan görüldüğünden çok daha derin bir anlam taşır. Bu hiyerarşi, baskı kurmak için değil, korumak için vardır” denilerek, yaşananların okulun köklü değerleriyle bağdaşmadığı savunuldu.
Mezunlar Derneği’nden 4 Talep
İstanbul Erkek Liseliler Derneği Yönetim Kurulu da bir açıklama yayınlayarak yetkililere dört maddelik bir talep listesi iletti.Talepler arasında şeffaf soruşturma, mağdurların korunması ve benzer olayların önlenmesi için altyapı oluşturulması gibi konuların yer aldığı belirtildi.

Daha Geniş Bir Sorunun Parçası mı?
Uzmanlar, İstanbul Erkek Lisesi’ndeki bu skandalın, Türkiye’deki okullarda artan akran zorbalığı ve öğrenci suçları krizinin sadece görünen yüzü olabileceğine dikkat çekiyor.
Bu olay, geçtiğimiz ay İzmir’de öğrencilerin yapay zeka (AI) kullanarak kız sınıf arkadaşları ve eğitimcilerin müstehcen deepfake görüntülerini üretip yaydığı skandalı akıllara getirdi. Her iki vaka da, dijital taciz ve okul ortamındaki cinsel şiddet söylemlerinin endişe verici boyutlara ulaştığını gösteriyor.
Okul-Aile Birliği, konunun kamusal alana taşınmasından derin üzüntü duyduklarını belirterek, “Ancak kapsamlı, tarafsız ve çok yönlü bir soruşturma, öğrencilere daha fazla zarar gelmesini önleyebilir ve kurumun köklü itibarını koruyabilir” açıklamasını yaptı.
Sırada Ne Var?
· Müfettiş Raporu: MEB müfettişlerinin soruşturma raporunun tamamlanması ve sonuçlarının açıklanması bekleniyor.
· Müdürün Kaderi: Açığa alınan Okul Müdürü Yılmaz Arslan’ın, rapor doğrultusunda göreve iade edilip edilmeyeceği veya ihraç edileceği belli olacak.
· Kalıcı Önlemler: Okul içinde ve genel olarak eğitim sisteminde, bu tür vakaların tekrarlanmaması için nasıl önleyici mekanizmalar kurulacağı tartışılacak.
Bu skandal, sadece prestijli bir lisenin değil, Türkiye’deki eğitim ortamında güvenlik, ahlak ve disiplin konularının yeniden ve acilen masaya yatırılması gerektiğini gösterdi.
-
Gündem6 gün öncesparta’da kayıp çoban: “Öldürmüşler, kafasını kesmişler” — Başsız ceset ve arayış sürdü
-
Teknoloji3 gün önceAvustralya tarihi kararı uyguladı: 16 yaş altına sosyal medya yasağı başladı
-
Sağlık1 hafta önceTütün Bağımlılığının Bilançosu: Türkiye’nin Sessiz Krizi
-
Magazin1 hafta önceSON DAKİKA: Hande Sarıoğlu, uyuşturucu soruşturması kapsamında gözaltına alındı
-
Ekonomi1 hafta önceEvli öğrenciler için apart yurt projesi
-
Ekonomi1 hafta önceAlanya’da “tropikal dönüşüm”: Avokado, mango, papaya ve ejder meyvesine yurt dışından yoğun talep
-
Magazin4 gün önceIMDb 2025’in En Çok Konuşulan Yıldızlarını Açıkladı: İşte Yılın En Popüler Oyuncuları
-
Magazin1 hafta önceAdliye soygunu sonrası Bakan Tunç düğmeye bastı: 4 başmüfettiş görevlendirildi, Türkiye geneli denetim başladı
