Gündem
Makam aracını uyuşturucu kullanarak sürmüştü! AK Partili Zenbilci’nin oğlunun cezası belli oldu
Tarih.Saat: 27 Ağustos 2025 · 13:00
Okuma süresi: ~2 dakika
Kaynak: FATİHDOGANMEDYA
Adana / Osmaniye — AK Parti eski Adana Milletvekili Ahmet Zenbilci’nin oğlu Muhammed Tayyip (Tayyip) Zenbilci hakkında Osmaniye 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen uyuşturucu ticareti davasında hüküm açıklandı. Mahkeme, sanığa 11 yıl 8 ay hapis ile 833 bin TL adli para cezası verdi.
Dosyada yer alan iddialara göre, 29 Eylül 2024 tarihinde Zenbilci’nin kullandığı ve üzerinde TBMM kartı bulunan makam aracında yapılan aramada toplam 25 kilogram 850 gram esrar ele geçirildi. Araçta ayrıca esrar kullanımına dair izlere rastlandığı, sanığın yakalandığı sırada direksiyon başında esrar içerken olduğu öne sürüldü.
İddianamede ve yargılama sürecinde, sanığın Diyarbakır–Adana hattında birden fazla seferle uyuşturucu temin edip naklettiği, telefon görüşmelerinde uygun fiyat ve sevkiyat planlarına dair iletişimler bulunduğu belirtildi. Mahkeme, deliller ve bilirkişi raporlarını değerlendirerek hükmünü verdi.
Olay kamuoyuna yansımasının ardından milletvekili olan baba Ahmet Zenbilci partiden istifa etmiş; konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada soruşturmanın etkin yürütülmesini ve gerçeğin ortaya çıkmasını beklediğini belirtmişti.
Ne oldu — kısa özet
-
Olay tarihi (ilk yakalama): 29 Eylül 2024.
-
Ele geçirilen madde: 25 kg 850 gr esrar (paketlenmiş
-
Mahkeme kararı: 11 yıl 8 ay hapis + 833.000 TL adli para cezası.
-
Kullanılan araç: TBMM kartı takılı makam aracı olarak bildirildi.
Hukuki süreç ve olası gelişmeler
Hükmün kesinleşmesi durumunda sanığın cezası infaz edilecek; temyiz veya istinaf başvuruları nedeniyle kararın üst mahkemelerde incelenmesi mümkündür. Mahkeme kararına ilişkin resmi adli yazılar veya savcılık açıklamaları basına yansımaya devam edebilir — gelişmeler takip edilecektir.
Gündem
Geriye enkaz ve gözyaşı kaldı: Gazze’ye dönenler gördüklerini ANLATTI
Geriye enkaz ve gözyaşı kaldı: Gazze’ye dönenler gördüklerini ANLATTI
Yayın Tarihi: 12 Ekim 2025 — Saat: 14:30 (TSİ)
Okuma Süresi: ~4 dakika
Gazze Şeridi’nde ilan edilen ateşkesin ardından evlerine dönen binlerce kişi, sokakları ve mahalleleri adeta şehir haritasından silinmiş halde bulduklarını anlattı. Geri dönenlerin çoğu, evlerinin tamamen yok olduğunu, hayatta kalan eşyalarının enkaz arasında arandığını ve temel altyapının çöktüğünü söylüyor.

Displaced Palestinians ride donkey carts loaded with belongings past destroyed buildings in Gaza City, Saturday, Oct. 11, 2025, after Israel and Hamas agreed to a pause in their war and the release of the remaining hostages. (AP Photo/Abdel Kareem Hana)
“Evim değil, yalnızca taş yığını”
Dönüş yapanlardan bazıları, gazetecilere verdikleri kısa ifadelerde aynı sözleri tekrarlıyor: “Evimden geriye yalnızca taş yığını kaldı”, “Çocuklarımın oyuncaklarını bulmaya çalıştım, ama her şey paramparça”. Bu anekdotlar, Reuters ve AP muhabirlerinin bölgede kaydettiği doğrudan tanıklıklarda da tekrarlandı.
Yıkımın ölçeği ve insani tablo
Uydu görüntüleri ve saha raporları, Gazze kent merkezleri dahil çok sayıda yerleşim alanının ağır hasar aldığını gösteriyor; bazı raporlara göre şehirlerde hasar gören veya yok olmuş yapıların oranı çok yüksek. Birleşmiş Milletler ve diğer kuruluşlar, enkazın milyonlarca ton seviyesinde olduğunu ve temizlenmesinin hem maliyetli hem de tehlikeli olacağını bildiriyor. Bu durum, geri dönen ailelerin barınma, su ve elektrik gibi en temel hizmetlere erişimini neredeyse imkânsız hale getiriyor
İnsani yardım ve güvenlik endişeler
Ateşkesin devreye girmesiyle sınırlı sayıda insani yardım konvoyu bölgeye giriş yaptı; fakat sağlık, su ve kanalizasyon altyapılarındaki hasar nedeniyle acil yardım ihtiyacı sürüyor. Enkaz altında kalanların kurtarılması, açlık ve bulaşıcı hastalık riski, ve bölgede bırakılmış mühimmat güvenlik ekipleri için öncelikli tehditler arasında bulunuyor. Birleşmiş Milletler ve insani yardım kuruluşları, geniş çaplı ve koordineli bir müdahale çağrısında bulundu.
Sayılar ve bağlam (kaynak gösterilerek)
-
Sivil kayıp ve yaralanma sayıları konusunda farklı kaynaklar ve tarihler arasında değişimler olmakla birlikte, çatışmanın ağır insan maliyeti uluslararası ajanslarca sıkça vurgulanıyor. (Detaylı rakamlar için kaynaklara bakınız.)
-
Bazı haber kuruluşları ve analizler, dönüşlerin on binler mertebesinde olduğunu; belirli günlerde yüz binleri bulan geri dönüş hareketleri gözlemlendiğini rapor etti. Buna karşın geri dönüşün güvenli ve kalıcı olması için gerekli koşullar hâlâ sağlanmış değil.
Geri dönenlerin öncelikleri
Dönen ailelerin anket ve röportajlarda öne çıkardığı öncelikler şöyle:
-
Güvenli barınma: Evlerin büyük çoğunluğu yaşanamaz durumda; insanlar çadır, geçici barınak veya akrabalarının evlerinde kalıyor.
-
Temiz su ve yiyecek: Şebeke suyu ve besin tedariki sınırlı; uzun kuyruklar ve dağıtım sorunları var.
-
Sağlık hizmetleri: Hastaneler ve kliniklerin hasar görmesi, yaralı ve kronik hasta bakımını zorlaştırıyor.
Uzun vadeli zorluklar: yeniden inşa ve psikolojik travma
Uzmanlar, altyapının yeniden kurulmasının yıllar alacağını ve geniş çaplı finansman, mühendislik desteği ve güvenlik garantilerinin şart olduğunu belirtiyor. Ayrıca geri dönen nüfusun büyük bir bölümünde derin psikolojik travma belirtileri olduğu; çocuklar ve kadınların özel destek gerektirdiği vurgulanıyor. Uluslararası kuruluşlar, enkazın güvenli şekilde kaldırılması ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için kapsamlı bir plan çağrısı yapıyor.
Kısa değerlendirme
Gazze’ye dönüşler sevindirici bir adım gibi görünse de, geri dönenlerin karşılaştığı tablo yıkım, temel hizmetlerin yokluğu ve devam eden güvenlik riskleri nedeniyle dramatik. Yerel tanıklıklar — “geriye enkaz ve gözyaşı kaldı” — durumu özetliyor; acil yardım, uzun vadeli yeniden inşa planları ve uluslararası koordinasyon olmadan dönüşün sürdürülebilir olması mümkün görünmüyor.
Gündem
Yeni trafik cezaları bu hafta Meclis’e geliyor — TBMM gündeminde “caydırıcı” düzenleme
Yeni trafik cezaları bu hafta Meclis’e geliyor — TBMM gündeminde “caydırıcı” düzenleme
Yayın: 12 Ekim 2025, 11:00 (TSİ)
Okuma süresi: 4 dakika
Yazar: FatihDoğanMedya Haber Merkezi
AKP tarafından hazırlanan ve Karayolları Trafik Kanunu’nda değişiklik öngören kanun teklifi bu hafta TBMM gündemine geliyor. Teklif; hız, plaka, cep telefonu kullanımı, “dur” ihtarı ve olay yerini terk gibi ihlaller için yüksek idari para cezaları, bazı hallerde ehliyet el koyma ve trafikten men cezaları ile hapis öngörüyor. Haberimiz teklifin ana maddelerini, muhtemel yaptırımları ve süreci açık, doğru şekilde aktarıyor.
AKP tarafından hazırlanan ve Karayolları Trafik Kanunu’nda değişiklik öngören kanun teklifi Meclis’e sunuldu; teklifin Genel Kurul’da bu hafta gündeme alınması bekleniyor. Düzenleme, trafik güvenliğini artırmayı hedefleyen “büyük ceza artışları” ve yeni cezai yaptırımlar içeriyor.
Teklifin öne çıkan maddeleri (kısa ve net)
-
“Dur” ihtarına uymama: Teklife göre dur ihtarına uymayan sürücülere idari para cezası uygulanacak; bazı haber kaynakları 200.000 TL civarında bir üst sınırdan söz ediyor.
-
Plaka ile oynama / okunamayan plakalar: Plakasını okunmayacak veya farklı okunacak şekilde değiştirenlere çok yüksek para cezası ve aracın trafikten men edilmesi öngörülüyor. Bazı kaynaklar rakamların yüz bin TL’yi aşabileceğini bildiriyor.
-
Cep telefonuyla araç kullanma: Seyir halinde cep/araç telefonu veya benzeri iletişim cihazları kullanımı için yeni ve artırılmış para cezaları konuyor (örneğin 5.000 TL düzeyinde bildirimler var).
-
Yarış/tehlikeli sürüş: Trafikte yarış düzenleyen sürücülere çok yüksek idari para cezaları (örneğin onbinler-lak seviyesinde) ve uzun süreli sürücü belgesi geri alma cezaları öngörülüyor
-
Ölümlü/yaralanmalı kazada olay yerini terk: Teklifte olay yerini terk eden sürücüler hakkında daha ağır yaptırımlar — hem idari hem de adli yaptırımlar (hapis öngörüsü) — yer alıyor.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yaptığı açıklamalara göre teklifin amacı “caydırıcılığı artırmak” ve yerleşim yerlerindeki can kayıplarını azaltmak; buna göre barem (kademeli) bir yaptırım sistemi getiriliyor.
Neden geliyor? Hedefler ve gerekçe
Hükümet kaynakları ve Bakanlık açıklamaları, Türkiye’de trafik kaynaklı can ve mal kayıplarını azaltma hedefiyle teklifin hazırlandığını belirtiyor. Bakanlık verilerine atıfla yerleşim içi kazaların oranı ve hızın etkisi gibi göstergeler öne çıkarılıyor; düzenleme, hız, dikkatsizlik ve tehlikeli davranışlara karşı daha sert yaptırımlar getirerek “caydırıcılığı” yükseltmeyi hedefliyor.
Süreç: Meclis’te ne olacak?
Teklif TBMM’ye sunuldu ve komisyondan geçmesi halinde Genel Kurul’da görüşülecek. Haber kaynakları teklifi bu hafta Meclis gündemine alacağını bildiriyor; tasarı kabul edilirse yayımlanma ve yürürlüğe giriş tarihleri izlenecek. Yasama sürecinde madde değişiklikleri, muhalefet itirazları veya komisyonda eklemeler olabilir — bu nedenle kesin uygulama tarihleri ve ceza miktarları kanunun son metnine göre netleşecek.
Vatandaşları ve sürücüleri neler bekliyor?
-
Cezalarda büyük artışlar olabileceği için kurallara uymak maliyeti düşürecek; özellikle hız, dur ihtarı, plaka müdahalesi ve telefon kullanımı konularında dikkat şart.
-
Bazı maddelerde ehliyetin uzun süre geri alınması, aracın trafikten men edilmesi ve ağır para cezaları gündemde — bu da hem bireysel hem ticari sürücüleri doğrudan etkileyebilir.
Uzman yorumu (kısa)
Trafik güvenliği uzmanları ve hukukçular, ağırlaştırılmış cezaların kısa vadede davranış değişikliği yaratabileceğini ancak eğitim, altyapı, denetim teknolojileri ve adli süreçlerin eş zamanlı yürütülmesinin etkili olacağını belirtiyorlar. Teklifin meclis sürecinde teknik düzeltmeler ve uygulanabilirlik değerlendirmeleri göreceği değerlendirmesi yaygın. (Kaynak: Bakanlık açıklamaları ve gazeteci değerlendirmeleri).
Gazze’deki bombalar durduğunda, asıl acı başlar
KÖŞE YAZISI : FATİHDOGAN
Ateşkes, Gazze’nin en derin yaralarını, savaşın sadece gömdüğü kederi, kaybı ve bitkinliği gözler önüne seren bir sessizliği beraberinde getirdi.
Perşembe sabahı, Başkan Donald Trump, ABD’nin Mısır, Türkiye ve Katar ile birlikte çalışarak Gazze için nihayet bir ateşkes anlaşmasına vardığını duyurdu. Bir an için Gazze’nin uzun kâbusu sona eriyormuş gibi göründü.
Ancak ateşkes barış getirmedi; sadece acıyı daha sessiz, daha sinsi bir hale getirdi ve enkazın gerçek hasarı Gazze’nin yorgun ruhuna yerleşmeye başladı. Yıllardır süren amansız bombardıman, hiçbir yabancının silemeyeceği bir korku ve yürek burkan bir acı yaratmıştı.
Bombalama ve neredeyse tam bir yıkımla geçen o iki acımasız yıl boyunca, Gazze’deki herkes tek bir şeye odaklanmıştı: Hayatta kalmak. Her dakika mücadele ediyor, yıkılmamak, aç kalmamak veya öldürülmemek için çabalıyorduk. Hayat, bitmek bilmeyen bir terör döngüsüne ve bir sonraki saldırıyı beklemeye dönüşmüştü. Kimsenin yarını hayal etme, hatta kaybettiğimiz insanlar için yas tutma lüksü yoktu. Eğer bir sığınak varsa, ki bu büyük bir “eğer”di, amaç sadece bir parçalanmış sığınaktan diğerine, bir ipliğe tutunarak geçmekti. Ölümün her an gelebileceği gerçeğinin bu sürekli farkındalığı, her günü bir hayatta kalma eylemine dönüştürdü.
Sonra, patlamalar nihayet dindiğinde, daha sessiz bir acı çöktü: Kaosun içinden geçmek için gömdüğümüz tüm keder. Neredeyse herkesin birileri elinden alınmıştı ve o kenara itilmiş anılar, nefesimizi kesen bir güçle geri geldi. Roketler susar susmaz, insanların göğüslerinde yas, geçmişe dönüşler ve amansız zihinsel ızdırapla dolu yeni bir savaş başladı. Yüzeyde savaş bitmiş gibi görünüyordu, ama bitmemişti. Durum bundan çok daha karmaşıktı. Bombardıman dindiğinde bile, duygusal yaralar kanamaya devam etti.
Gürültü nihayet dindiğinde, insanlar kendilerini görmezden gelmeye zorladıkları soruları sormaya başladılar. Cevapları zaten biliyorlardı – kim gitmişti, kim geri dönmeyecekti – ama kelimeleri yüksek sesle söylemek, gerçeği gerçeğe dönüştürdü. Ardından gelen sessizlik, hayatta kaldıkları herhangi bir patlamadan daha ağırdı. Bu sessizlik, gerçeğin kaçınılmazlığını ortaya koydu. Kaybın kalıcılığını ve kaybolan şeyin boyutunu gözler önüne serdi. Her yerde delikler vardı; evlerde, sokaklarda, kalplerde ve onları doldurmanın bir yolu yoktu.
Gazze halkı, ateşkes haberi geldiğinde rahat bir nefes aldı, ancak önümüzdeki günlerin savaşın kendisinden daha fazla acı verebileceğini biliyorlardı. Haritadan silinmişlik hissiyle geçen 733 günün ardından, gözlerinin ardındaki yaşlar nihayet akmaya başladı ve gömülü acının her zerresini de beraberinde taşıdı. Her gözyaşı, katlandıkları şeyin kanıtıydı. Ateşkesin acıyı sona erdirmediğini, sadece farklı bir tür azaba kapı araladığını hatırlatıyordu.
Silahlar sustuğunda, Gazze halkı yıkımın tüm boyutlarıyla yüzleşmek zorunda kaldı. Yüzlerinde görebiliyordunuz – şok, öfke, keder – ateş altında geçen yılların ağırlığı.
Bir zamanlar hayatla uğuldayan yollar sessizliğe gömülmüştü. Ailelere ev sahipliği yapan evler toza dönüşmüş, çocuklar harabelerde dolaşıp büyüdükleri sokakları tanımaya çalışıyordu. Her yer, her şeyi yutan bir boşluk gibiydi; bastırılmış keder patlayıp herkesi çaresizlik içinde çırpınırken. İşgalciler, saldırı sırasında Filistinlilerin yas tutmak için bile durmalarına izin vermemişti. Ancak ateşkesle birlikte, gerçekte ne kadar çok şeyin kaybedildiği, sıradan hayatın nasıl silindiği dayanılmaz bir şekilde fark edildi. Sevdiklerinin yokluğuyla yüzleşmek, silinmeyecek yaralar bıraktı ve sonunda gözyaşları döküldü. O gözyaşları, hatırlanan her şeyin tüm ağırlığını taşıyarak bitkin yüzlerden ve kırık kalplerden aşağı aktı.
Acı çeken sadece zihinleri değildi. Filistinlilerin fiziksel ve sosyal dünyası da harabeye dönmüştü. Bombardıman hafiflediğinde, insanlar derme çatma çadırlarından sürünerek çıktıklarında evlerini ve kasabalarını moloz yığınına dönmüş halde buldular. Bir zamanlar huzur veren yerler yok olmuş, bir zamanlar hayat dolu olan sokaklar artık enkaz yığınlarına dönüşmüştü.
Aileler, eski yaşamlarının izlerini, kaybolmuş yolları ve tabelaları, hâlâ enkaz altında kalmış akrabalarını bulmak için enkazın arasında çaresizce kazıyorlardı. Enkazın ortasında şu sorular beliriyordu: Bundan nasıl yeniden inşa edeceğiz? Nerede bir umut ışığı bulabiliriz? Koca bir dünya yerle bir olmuşken, nereden başlamalı? İsrail’in stratejisi açıktı ve sonuçları apaçık ortadaydı. Bu bir kaos değildi; Gazze’yi çorak bir araziye çevirmek için kasıtlı bir çabaydı. Hastaneleri, okulları ve su şebekelerini -hayatta kalmanın temellerini- vurarak amaç, yaşamı mümkün kılan şeyi paramparça etmekti. Bu grevler her şeye sızan bir umutsuzluk ekti, topluluk bağlarını kopardı, güveni aşındırdı ve aileleri kendilerini yok etmek için kurulmuş bir sisteme dayanıp dayanamayacaklarını sorgulamaya zorladı.
Yıkım, tuğlalardan ve bedenlerden daha derinlere işledi. Ölümün sürekli gölgesi, her yere düşebilen bombalar ve psikolojik yıkım, korkuyu sıradan, umudu aptalca kıldı ve toplum çözülmeye başladı. Çocuklar öğrenmeyi bıraktı, para kayboldu, sağlık çöktü ve toplulukları bir arada tutan kırılgan tutkal çözüldü. Filistinliler sadece her gün hayatta kalmak için mücadele etmekle kalmıyor, aynı zamanda geleceklerinin yavaş yavaş çürümesiyle de mücadele ediyorlardı; bu, zihinlere ve ruhlara nesiller boyu kazınacak bir hasardı.
-
Gündem4 gün önce
“Cehennem Necati” Lakaplı Necati Arabacı Türkiye’de Gözaltına Alındı — Son Durum / FATİHDOGANMEDYA
-
Gündem4 gün önce
Ünlü isimlere şafak baskını: Sanatçı ve ünlülerin kan örnekleri alınacak
-
Sanat1 hafta önce
32’nci Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali sona erdi
-
Ekonomi1 hafta önce
İstanbul’da 6 Ekim 2025 (Pazartesi) toplu ulaşım ücretsiz — İETT ve Metro İstanbul duyurdu
-
Teknoloji5 gün önce
Qualcomm İngiltere’de 647 Milyon Dolarlık Davayla Mücadele Ediyor: “No licence, no chips” İddiası Mahkemede
-
Magazin5 gün önce
Afife Tiyatro Ödülleri’nde Tamer Karadağlı Protestosu — FatihDoğanMedya
-
Ekonomi5 gün önce
İstanbul Metrolarında Yeni Kural: Büyük Valiz Yasak, Fazla Valize “Ek 1 Yolculuk” Ücreti
-
Teknoloji1 hafta önce
Haydut gezegen saniyede 6.6 milyar ton büyüyor