Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Teknoloji

İnsan öğrenmesini taklit eden robot köpek üretildi

Yayımlandı

üzerinde

DOĞADAN İLHAM ALAN SİSTEM

Luna’nın öğrenme sürecinin temelinde, nöronların bilgiyi işleme yöntemlerini taklit eden bir model yatıyor. IntuiCell, bu dijital sinir sistemi teknolojisiyle, robotun çevresiyle daha derin bir etkileşim kurmasına olanak sağlıyor. Bu yaklaşım, robotların sadece önceden tanımlanmış kuralları takip etmesinden çok, olaylar karşısında bağımsız karar verme, öğrenme ve kendini adapte etme yeteneklerini kazanmalarını amaçlıyor.

Dijital sinir sistemi, Luna’ya büyük veri setlerine ya da devasa modellerine bağımlı olmadan öğrenme esnekliği kazandırıyor. Luna, çevresindeki değişikliklere hızlıca yanıt verebilmek ve kendisini sürekli olarak geliştirebilmek için etkileşim ve gözleme dayalı bir yöntem kullanıyor. Eğitmenler tarafından yönlendirilen bir öğrenme süreci, Luna’nın görevlerini doğru ve etkili bir şekilde yerine getirmesini mümkün kılıyor.

UYGULAMA ALANLARI

Luna’nın öne çıkan özellikleri arasında, karmaşık ve öngörülemez çevresel koşullara adaptasyon yeteneği bulunuyor. Bu da onu bir dizi ileri kullanım alanı için ideal bir çözüm haline getiriyor:

  Afet müdahalesi: Deprem veya sel gibi felaket bölgelerinde, Luna’nın çevre koşullarını hızla analiz edip kararlar alması, arama-kurtarma çalışmalarını daha verimli hale getirebilir.

 ● Uzay keşifleri: Öngörülemeyen koşulları ve riskleri içeren uzay görevlerinde Luna, insansı karar verme mekanizmasıyla güvenilir bir ortak olabilir.

 ● Derin deniz araştırmaları: Luna’nın adaptasyon becerisi, deniz altındaki değişen basınç ve çevre koşullarına uyum sağlamasına olanak tanır.

 ● Otonom görevler: Enerji santralleri, petrol platformları ya da uzak tarım alanları gibi insan erişiminin zor olduğu bölgelerde görev alabilir.

ROBOTİKTE YENİ ÇAĞ

IntuiCell’in geliştirdiği bu teknoloji, sadece robotik ve yapay zeka alanında değil, bilimsel ve endüstriyel uygulamalarda da devrim yaratma potansiyeline sahip. Şirketin hedefi, daha doğal ve insan merkezli yapay zeka sistemleriyle robotik teknolojiyi ileriye taşımak. Ayrıca, Luna’nın öğrenme ve karar verme kabiliyetleri, gelecekteki insansı robotlar için de temel bir model oluşturabilir.

Bu tür bir teknoloji, yalnızca pratik uygulamalarla sınırlı kalmayıp, yapay zeka araştırmalarında da önemli bir paradigma değişikliğine işaret ediyor. Luna’nın nöral ağlardan ilham alan öğrenme sistemi, geleneksel veri odaklı yapay zeka yaklaşımlarına kıyasla daha etkili ve esnek çözümler sunabilir. IntuiCell, bu yenilikçi sistemin potansiyelini daha geniş bir yelpazede keşfetmek için çalışmalarına devam ediyor.

Luna’nın yetenekleri, insansı robotik teknolojilerde çığır açarak, yapay zekanın yalnızca bir araç olmaktan çıkıp öğrenen, karar veren ve adapte olan bir ortak haline gelmesinin yolunu açabilir.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Teknoloji

Kaliforniya’lı Reflect Orbital’ın “Geceleri Güneş Işığı Satma” Projesi Tartışma Yarattı: “Korkunç ve Ürkütücü” İddiaları

Yayımlandı

üzerinde

Reflect Orbital’ın 4.000 Ayna Projesi Tartışma Yarattı — Geceleri Güneş Işığı Satışı ve Astronomların Tepkisi

Tarih / Saat: 1 Kasım 2025, 15:30 (Europe/Istanbul)
Okuma süresi: ~4 dakika
Yazar: FatihDoğanMedya Haber Merkezi

Kaliforniya merkezli girişim Reflect Orbital, alçak yörüngede (LEO) çalışacak binlerce yansıtıcı ayna ile gece boyunca belirli noktalara güneş ışığı yansıtma planlarıyla gündeme geldi. Şirketin hedefi “talebe göre güneş ışığı” sağlayarak gece de güneş enerjisi üretimini desteklemek; ancak astronomlar, çevreciler ve ekoloji uzmanları bu fikri “ışık kirliliği”, ekosistem bozulması ve gözlemsel astronomi için felaket riski olarak nitelendiriyor.


Ne planlanıyor?

Reflect Orbital, 2030 hedefiyle yörüngeye yaklaşık 4.000 adet büyük yansıtıcı yerleştirip, bunları hedef koordinatlara göre yönlendirerek güneş ışığını gece tarafına yansıtmayı öneriyor. Şirket, ilk deneme uydusu EARENDIL-1 için Federal Communications Commission (FCC) başvurusunda bulunduğunu ve 2026 baharında (bazı haberlerde Nisan 2026) ilk aynalı demonstrasyonun fırlatılmasının planlandığını bildirdi. Şirket web sitesinde çözümünün “talebe göre ışık” ve “güneş enerjisinin çalışma saatlerini uzatma” vaatleri yer alıyor


Bilim insanları ve uzmanların endişeleri

Astronomlar ve gökbilimciler projeyi doğrudan kınadı; yansıtıcıların kasıtlı olarak gece gökyüzünü aydınlatmasının yer tabanlı gözlemleri “mahvedebileceği”, teleskop görüntülerini bozacağı ve gece karanlığını temel alan pek çok araştırmayı engelleyebileceği belirtildi. Bazı uzmanlar bunun “korkunç”, “ürkütücü” ve “felaket” etkileri olabileceğini ifade etti. Ayrıca yapay ışığın yaban hayatı, göç eden türler ve ekosistemleri nasıl etkileyeceği konusunda ciddi bilinmezlikler bulunuyor.


Şirketin iddiaları ve kullanım alanları

Reflect Orbital, web sitesinde ve kamu açıklamalarında bu teknolojiyi şu amaçlarla pazarlıyor:

  • Gün batımı/şafak saatlerinde güneş panellerinin üretimini destekleyerek enerjiyi artırma,

  • Acil müdahale ve arama-kurtarma operasyonlarına “anında aydınlatma” sağlama,

  • Tarımsal üretimde ek ışıkla verimi uzatma.
    Şirket bu fikirle yatırım çektiğini ve bazı raporlara göre yatırım turlarından milyonlarca dolar topladığı iddiaları olduğunu aktarıyor; fakat yatırımla ilgili farklı kaynaklarda farklı rakamlar bildiriliyor (ör. Axios 2024’te 6,5 milyon dolar bildirirken, daha yeni bazı haberlerde farklı tutarlar yer alıyor).


Düzenleme, etik ve uluslararası boyut

Bir şirketin kasıtlı olarak geceyi aydınlatması yalnızca bilimsel değil, aynı zamanda yasal ve etik soruları da gündeme getiriyor. FCC gibi ulusal düzenleyiciler ve uluslararası uzay hukukuna ilişkin kuruluşlar, yörüngedeki faaliyetlerin küresel etkilerini ve diğer ülkelerin/kurumların haklarını dikkate almalı. Geçmişte Avrupa bilim danışmanları, uzaydaki güneş yansıtma ve güneş radyasyon modifikasyonu türü uygulamalara karşı tedbirleri tartışmıştı; bu alanda küresel düzenleme talepleri bulunuyor.


Olası etkiler — kısa değerlendirme

  • Astronomi: Yer tabanlı gözlemler için artan parlaklık ve iz bozulması.

  • Ekoloji: Gece döngüsünü bozan yapay aydınlatma, göç ve üreme davranışlarını etkileyebilir.

  • Enerji: Kısa vadede güneş enerjisi tesislerinin üretimini uzatabilir; ekonomik ve teknik fizibilite tartışmalı.

  • Hukuk/Etik: Uluslararası uzay kuralları, çevre düzenlemeleri ve yerel etkiler nedeniyle küresel koordinasyon zorunlu.


Sonuç ve takip

Reflect Orbital gibi projeler yenilikçilik ile küresel ortak kamusal değerlerin çatıştığı noktaları görünür kılıyor. Şirketin demonstrasyon planları ve FCC başvurusu, yakından izlenecek; bilim çevreleri uyarılarını yineliyor. Konu ilerledikçe düzenleyici adımlar, bağımsız çevresel değerlendirmeler ve uluslararası tartışmalar haberdeki ana izlemlerimiz olacak

 

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Fizikçilerden sıra dışı çalışma: Evren bir simülasyon olamaz

Yayımlandı

üzerinde

British Columbia Üniversitesi’nden Mir Faizal liderliğindeki ekibe göre evren bir bilgisayar simülasyonu olamaz. Çünkü bir simülasyonun temelinde mutlaka algoritmik, yani hesaplanabilir süreçler bulunmak zorunda. Faizal, “Fiziksel gerçekliğin tüm yönlerini hesaplama teorileriyle tanımlamak imkansız. Evren, algoritmaların ötesinde, ‘hesaplanamaz’ bir anlayış gerektiriyor” dedi.

Araştırma, genel görelilik ile kuantum mekaniğini birleştirecek bir “Kuantum Kütleçekimi Teorisi” arayışına da yeni bir yön getiriyor. Ekip, sicim teorisi ve döngüsel kuantum kütleçekimi gibi popüler yaklaşımların bu boşluğu dolduramadığını belirtiyor.

Çalışma, ünlü matematikçiler Kurt Gödel, Alfred Tarski ve Gregory Chaitin’in teoremlerine dayanıyor. Bu teoremler, herhangi bir matematiksel sistemin kendi içinde hem eksiksiz hem de tutarlı olamayacağını kanıtlamıştı. Fizikçiler, aynı mantığın Evren için de geçerli olduğunu, dolayısıyla gerçekliğin tamamen “hesaplanabilir” olamayacağını öne sürüyor.

“GERÇEĞİ BELİRLEYECEK BİR ÜST KATMAN”

Sonuç olarak ekip, fizik yasalarını açıklamak için algoritmik düzeyin ötesinde bir “Meta Her Şeyin Teorisi (MToE)” gerektiğini savunuyor. Bu teori, matematiksel sistemlerin dışından “gerçek”i belirleyebilecek bir üst katman öngörüyor.

Faizal’a göre bu aynı zamanda simülasyon teorisini de çürütüyor:

“Her simülasyon programlanmış, yani algoritmik olmak zorundadır. Fakat gerçekliğin temelinde algoritmik olmayan bir yapı varsa, Evren bir simülasyon değildir ve asla olamaz.”

Okumaya Devam Et

Teknoloji

ABD Hazine Bakanı Scott Bessent: “Çin, TikTok transfer anlaşmasını onayladı” — Anlaşma haftalar/aylar içinde ilerleyebilir

Yayımlandı

üzerinde

ABD Hazine Bakanı Scott Bessent: “Çin, TikTok transfer anlaşmasını onayladı” — Anlaşma haftalar/aylar içinde ilerleyebilir

Tarih: 31 Ekim 2025
Saat: 00:25 (UTC) — haber derlemesi
Okuma süresi: ~3 dakika

ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Çin’in kısa video platformu TikTok’un ABD operasyonlarının devrine ilişkin transfer anlaşmasını onayladığını söyledi. Bessent, uygulamanın devrinin önümüzdeki haftalar ve aylar içinde ilerlemesini beklediğini belirtti. Gelişme, TikTok’u çevreleyen yaklaşık 18 aylık belirsizliğe işaret ediyor ve sürecin tamamlanması için ABD ve Çin liderlerinin onayına ilişkin beklentiler sürüyor.

Detaylı Haber İçeriği

ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, yaptığı açıklamada Çin yönetiminin TikTok’un ABD operasyonlarının devrine ilişkin hazırlanan transfer anlaşmasını onayladığını ifade etti. Bessent, anlaşmayla ilgili diğer detaylar konusunda sınırlı bilgi verdi ancak “önümüzdeki haftalarda ve aylarda bunun ilerlemesini beklediğini” söyledi.

Bessent’in sözleri, Başkan Donald Trump ile Çin Devlet Başkanı Xi Jinping arasında planlanan veya gerçekleşen görüşmelerin ardından geldi. Beyaz Saray yetkilileri de anlaşmanın Güney Kore’de yapılacak veya yapılan zirvede nihai hale getirilebileceğine işaret etmişti; bu yüzden liderler arası görüşme ve onay sürecinin önemi vurgulanıyor.

Neden önemli?

  • Yasal arka plan: 2024’te Kongre tarafından geçirilen ve TikTok’un ABD varlıklarının elden çıkarılmasını zorunlu kılan yasa ile başlayan süreç, uygulamanın ABD’deki geleceğini belirleyecek bir dizi düzenleyici adımı tetikledi. Bu yasal çerçeve, uygulamanın ABD kullanıcı verilerine ilişkin güvenlik endişelerini gidermeyi amaçlıyor.

  • Mülkiyet ve yönetim: Haber kaynakları, anlaşma kapsamında TikTok’un ABD operasyonlarının ABD ve uluslararası yatırımcılara devredileceğini; ByteDance’in ise nispeten daha az payla kalabileceğini, yeni yönetim kurulunda ABD’li çoğunluğun sağlanmasının hedeflendiğini aktarıyor. Anlaşma koşullarında algoritma erişimi ve denetim gibi hassas konuların nasıl ele alındığına dair tartışmalar devam ediyor.

Süreç nasıl ilerleyecek?

Bessent’in belirttiği takvime göre süreç teknik ve düzenleyici onayların tamamlanmasına bağlı olarak haftalar — aylık bir zaman diliminde ilerleyebilir. Taraflar arasındaki nihai onaylar ve varsa ek düzenleyici şartlar sürecin hızını belirleyecek.

Uzman ve siyaset tepkileri

Bazı Kongre üyeleri ve güvenlik uzmanları, algoritmanın lisanslanması ve veri akışlarının kontrolü gibi meselelerde hâlâ endişe taşıyor. Bu konular çözüme ulaşmadan tam güvenlik garantileri verildiğini söylemek zor; dolayısıyla pazarlık masasında teknik denetim ve sürekli gözetim mekanizmaları önemli tartışma başlıkları olmaya devam ediyor.

Arka Plan (Kısa)

TikTok, sahibi Çin merkezli ByteDance nedeniyle uzun süre ABD’de ulusal güvenlik tartışmalarının odağındaydı. 2024–2025 arasında çıkan yasalar, yürütme kararları ve ikili müzakereler sonucunda bir çözüm arayışı hızlandı. Bu süreçte farklı idareler ve yasama organları, uygulamanın nasıl denetleneceği ve mülkiyet yapısının nasıl yeniden düzenleneceği konusunda farklı tutumlar sergiledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar