Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Teknoloji

Büyük Patlama teorisi rafa kalkıyor: Evren aslında nasıl oluştu?

Yayımlandı

üzerinde

camiasında yıllardır kabul gören inanış, evrenin “Büyük Patlama” olarak bilinen devasa bir kozmik patlama ile başladığı yönünde.

Ancak yeni bir teori, yıllardır bildiğimiz her şeye meydan okuyabilir. Bir bilim insanı, evrenin tek bir büyük patlamadan ziyade çok sayıda hızlı patlamayla büyüdüğünü öne sürüyor.

KOZMOLOJİNİN KÖKENİNE MEYDAN OKUYOR

Alabama Üniversitesi’nde Profesör olan Richard Lieu, kozmolojinin en temel ve uzun süredir var olan teorilerinden birine meydan okuyor.

Lieu, “zamansal tekillikler” olarak bilinen bu patlamaların her birinin uzaya yeni madde ve enerji saçtığını, bunların da gezegenleri, yıldızları ve galaksileri oluşturduğunu ileri sürüyor.

1960’LARA DAYANAN TEORİYİ REDDEDİYOR

Büyük Patlama teorisi ise evrenin, yoğun bir şekilde paketlenmiş madde ve enerjiden oluşan sonsuz derecede küçük, sıcak bir nokta olarak başladığını ileri sürüyor. Daha sonra bu nokta hızla genişleyen bir madde ve enerji seline dönüştü ve bugün hala genişlemeye devam ediyor.

Bu 1960’lardan beri evrenin kökeni için geçerli kabul edilen açıklama.

Ancak Lieu, teorisinin bu sınırlamayı aştığına ve evrenin doğuşu için yeni bir çerçeve sunduğuna inanıyor.

“BAŞLANGIÇ TEK BİR PATLAMAYLA SINIRLI DEĞİL”

Classical and Quantum Gravity dergisinde yayımlanan yeni makalesinde öne sürülen zamansal tekillikler, tek bir patlayıcı başlangıçla (Büyük Patlama gibi) sınırlı değil. Aksine birden fazla patlama, tarih boyunca evrene enerji göndermeye devam etti.

Lieu’ya göre bu rastgele patlamalar nadiren ve hızlı bir şekilde gerçekleşiyor ve teleskoplar gibi mevcut teknolojiler tarafından tespit edilemeden önce dağılıyorlar.

Bu teori, bugün gördüğümüz evrenin yapısını ve karanlık maddeye ihtiyaç duymadan neden hızla genişlediğini açıklayabilir.

KARANLIK ENERJİ VE EVRENİN GENİŞLEMESİ

Büyük Patlama teorisine göre karanlık madde, evrendeki tüm yapıları bir arada tutan görünmez yapı iskelesidir; karanlık enerji ise evrenin giderek daha hızlı genişlemesini sağlayan tespit edilemeyen kuvvettir.

Bu gizemli maddelerin var olduğunu varsaymadığımız sürece bu teori çökmeye başlar. Evrenin genişleme hızının arttığını gösteren gözlemlerin nedenini açıklamak için karanlık enerjiye ihtiyaç duyuluyor.

Lieu, doğrudan kanıtlayamadığımız kuvvetlere dayanmadan, evrenin modelini bilinen fizik yasaları ve gözlemlenebilir evrenle uyumlu hale getirmeye çalıştı.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Teknoloji

Uranyum yemek insan vücuduna ne yapar?

Yayımlandı

üzerinde

Galen Winsor, 1985 yılında radyoaktif uranyum elementini tüketerek zararsız olduğunu göstermek isteyen bir nükleer kimyagerdi.

İnanılmaz bir şekilde bu olaydan sonra 23 yıl daha yaşadı; 2008’de 82 yaşında hayatını kaybetti.

Kendisini bu maddeyi yerken kayda almasının sebebi, yıllar süren deneyimlerinden sonra uranyumun zararlı olduğu yönündeki inançlara karşı duyarsızlaşmasıydı.

Ölüm nedeni belirtilmediği için sıra dışı yemeğinin buna yol açıp açmadığı kesin olarak söylenemiyor. Yine de, günümüzde bu tür bir davranışın vücuda ciddi zararlar verebileceğini tahmin etmek zor değil.

URANYUM İNSAN VÜCUDUNU NASIL ETKİLER?

Her şeyden önce, doğal ve seyreltilmiş uranyumun insan vücuduna etkisi kimyasal toksisitesine dayanır; yani radyoaktif olmasına rağmen asıl zararını kimyasal yapısıyla verir.

Uranyumun en çok etkilediği organ böbreklerdir. Hem insanlarda hem de hayvanlarda yapılan testlerde, uranyuma maruz kalmanın böbrek hasarına yol açtığı görülmüştür.

Suda çözünebilen uranyum bileşikleri, daha düşük dozlarda bile böbrek hasarına neden olabilirken; çözünürlüğü düşük olan formlar solunduğunda solunum sistemine zarar verebilir.

Böbrek hasarı dışında, uranyum bileşikleri yutulan, solunan ya da vücutta metal parçası olarak bulunan insanlarda başka tutarlı sağlık sorunları gözlemlenmemiştir.

ARAŞTIRMALAR NE DİYOR?

Böbrek hasarı dışında, uranyum bileşikleri yutulan, solunan ya da vücutta metal parçası olarak bulunan insanlarda başka tutarlı sağlık sorunları gözlemlenmemiştir.

Bazı hayvan deneylerinde uranyuma maruz kalmanın doğurganlığı azalttığı görülürken, bazı çalışmalarda bu etki gözlenmemiştir. Ayrıca, oldukça çözünebilen uranyum bileşiklerinin deriye uygulanması hayvanlarda tahrişe ve hafif cilt hasarına neden olmuştur.

Sonuç olarak, Winsor’un 20 yıldan fazla bir süre daha yaşaması onun ne kadar şanslı olduğunu gösteriyor olabilir.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Uzayın Gizemli Misafiri 3I/ATLAS: 7 Millik Komet mi, Yoksa Uzaylı Sonda mı?

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
Stephen Hawking’in “uzaylılarla temas tehlikesi” uyarısı eşliğinde keşfedilen ve saatte 240.000 km hızla gelen 3I/ATLAS’ın boyutu, hızı ve Avi Loeb’in “uzaylı sonda” hipotezi detaylı olarak inceleniyor. NASA’nın güvenlik raporları ve bilimsel konsensüs ışığında olayın perde arkası.

Stephen Hawking’in Uyarısı: Uzaylı Temasının Tehlikeleri

Dünya’nın en ünlü fizikçilerinden Stephen Hawking, ileri medeniyetlerle aktif temas kurmanın “Kristof Kolomb’un Yeni Dünya’daki Yerli halkla karşılaşmasına” benzer felaketlere yol açabileceğini söylemişti. Hawking, 2010’da yaptığı açıklamada, “Hiçbir hostes bizi hayata başlayan grubun arasına çağırmaz” diyerek, mesaj yaymanın geri tepebileceğini vurgulamıştı


3I/ATLAS’ın Keşfi, Özellikleri ve Hızı

  • Keşif Tarihi ve Önemi: 3I/ATLAS, 1 Temmuz 2025’te ATLAS teleskopu tarafından tespit edilerek, ‘Oumuamua (2017) ve 2I/Borisov (2019) sonrası Güneş Sistemi’ne giren üçüncü onaylı yıldızlararası cisim oldu

  • Hızı: İlk gözlemlerde hızı saatte yaklaşık 137.000 mil (221.000 km/saat) olarak ölçüldü. Yaklaşırken hızını artırarak saatte 245.000 km’ye kadar çıkacağı öngörülüyor .

  • Boyutu: Vera C. Rubin Gözlemevi’nin elde ettiği fotoğraflar, çekirdeğinin yaklaşık 7 mil (11,2 km) çapında olduğunu gösteriyor; bu da şimdiye dek gözlenen en büyük yıldızlararası cisimlerden biri anlamına geliyor


Avi Loeb ve “Uzaylı Sonda” Hipotezi

Harvard’lı astrofizikçi Avi Loeb, bir “düşünce deneyi” olarak, 3I/ATLAS’ın geleneksel kuyrukluyıldız özellikleri dışında kalabileceğini öne sürdü.

  • Gözlenen Anomaliler: Cismin kuyruk izinin beklenenden zayıf olması ve yörüngesindeki küçük hız sapmaları, yapay bir nesne olma olasılığını gündeme taşıdı .

  • Loeb’in Çağrısı: Loeb, SpaceX ya da benzeri platformlarla erken bir CubeSat görevi düzenlenerek yakın plandan fotoğraf ve spektrum analizi yapılması önerisinde bulundu .

  • Bilimsel Tepki: Pek çok gökbilimci, 3I/ATLAS’ın tipik bir kuyrukluyıldız olduğunu, anomalilerin gözlem şartlarına ve toz aktivitesine bağlı olabileceğini belirterek doğal köken görüşünü savunuyor .


NASA ve Uzman Görüşleri: Tehdit Tespiti

  • Güvenli Mesafe: NASA, cismin Dünya’ya en yakın yaklaşımını 19 Aralık 2025’te yaklaşık 1,8 AU (≈270 milyon km) mesafede gerçekleştireceğini, dolayısıyla çarpma riski taşımadığını raporladı .

  • Perihel Noktası: 29 Ekim 2025’te Güneş’e en yakın (perihel) konumunu alacak olan 3I/ATLAS, bu dönemde saatte yaklaşık 245.000 km hızla hareket edecek.


Bilimsel Konsensüs ve Gelecek Gözlemler

  • Spektral Analiz ve Toz Aktivitesi: Çeşitli gözlemevleri, cismin spektrumunda su buzu izleri ve toz partiküllerine dair tipik kuyrukluyıldız bileşenleri tespit etti. Bu bulgular, doğal kökeni destekliyor .

  • Gözlem Kampanyaları: Ekim–Kasım 2025 arasında Hubble, James Webb ve yer tabanlı teleskoplarla eşzamanlı izleme programları yürütülüyor. Amaç, aktivite değişimini ve olası gaz emisyonlarını detaylı ölçmek.

  • Toplum ve Bilim İçi Tartışma: Loeb gibi önde gelen isimlerin dikkat çekmesi, gözlemlerin hızlandırılmasını sağladı. Uzaylı tasarımı iddiaları, bilim insanlarını mevcut verilerin sınırlarını zorlamaya ve geniş disiplinli iş birliklerine yönlendirdi.


Sonuç

3I/ATLAS, hız, boyut ve yörünge bakımından sıra dışı özelliklere sahip gerçek bir yıldızlararası misafir. Stephen Hawking’in “temas tehlikesi” uyarıları, cismin kökeni tartışmalarını toplumsal düzeye taşıdı. Avi Loeb’ün “uzaylı sonda” hipotezi, henüz spekülasyon aşamasında olsa da bilimsel merakı körükledi. NASA ve çoğu uzman, 3I/ATLAS’ı doğal bir kuyrukluyıldız olarak değerlendiriyor ve Dünya’ya hiçbir tehdidi olmadığını raporluyor. Önümüzdeki aylarda yapılacak detaylı spektral ve görüntüleme çalışmaları, bu büyük gizemi nihai olarak aydınlatacak.


Not: Yukarıdaki bilgiler, 1–3 Ağustos 2025 tarihleri arasında yayımlanan NASA, Live Science, People.com ve diğer önde gelen kaynaklardan derlenmiştir.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

NEXT SOSYAL nasıl üye olunur? Next Sosyal iOS / Android kayıt ve giriş

Yayımlandı

üzerinde

Uygulama iOS, Android ve Web üzerinden kolaylıkla kullanılabiliyor. Kullanıcılar uygulamayı Google Play Store ve App Store üzerinden ücretsi olarak indirebiliyor.

Next Sosyal indikten sonra ve Web üzerinden girişte ”Giriş Yap” seçeneği tıklanır ve Teknofest Sosyal sunucusu seçilir ”T3 SSO ile Devam Et” tercihi tıklanır.

Gelen ekranda ”Kayıt Ol” butonu seçilir, formu doldurup ”Hesap Oluştur” denir. Telefone gelen SMS kodu ile doğrulama yapılır.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar