Sağlık
Tavşan Kanı Çayda Şok Hile! Bakanlık İfşa Etti: İşte Gıda Boyası Katılan Markalar
Tavşan Kanı Çayda Şok Hile! Bakanlık İfşa Etti: İşte Gıda Boyası Katılan Markalar
Tarih: 22.12.2025 | Saat: 14:31 | Okuma Süresi: 4 dakika

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yaptığı son denetimler, Türkiye’nin en çok tüketilen içeceklerinden çayda büyük bir aldatmacayı gözler önüne serdi. ‘Tavşan kanı’ rengi diye satılan bazı çayların gerçeğinde gıda boyası ile renklendirildiği tespit edildi. Bakanlığın ifşa listesine giren markalar ve sektör temsilcilerinden gelen çarpıcı açıklamalar, hile boyutunun sanılandan çok daha büyük olduğunu ortaya koyuyor.
Bakanlık Listeyi Açıkladı: İşte Gıda Boyası Tespit Edilen Ürünler
Bakanlığın “Taklit veya Tağşiş Yapılan Gıdalar Listesi”ne göre, 2025 yılında 9 ithal firmanın çayında gıda boyası kullanıldığı kesinleşti. Listede yer alan bir marka ise İstanbul merkezli “Adnan Akın-Öz Akçay Gıda Pazarlama” firmasına ait. Bu firmaya bağlı “Öz Akçay Altın” marka Yaprak Siyah Çay ve “Öz Akçay” marka Filiz Siyah Çay’da gıda boyası tespit edildiği kamuoyu ile paylaşıldı.
Hile Nasıl Yapılıyor? “Su Kat Sat” Yöntemiyle Kazanç Katlanıyor
Peki çaya neden ve nasıl boya katılıyor? Konunun uzmanları ve sektör temsilcileri hileli üretimin yöntemini anlattı. Buna göre:
· Çay atıkları (çöpü ve odunu) granül veya toz haline getiriliyor.
· Bu atık karışım, “tavşan kanı” denilen koyu kırmızı rengi vermek için gıda boyalarıyla renklendiriliyor. Kullanılan boyalar arasında Allura Red (E129) ve Carmoisine (E122) gibi sentetik boyalar olduğu belirtiliyor.
· Bu karışım, özellikle poşet demlik çay olarak paketleniyor. Poşetin içi görünmediği için tüketicinin anlaması neredeyse imkansız hale geliyor.
Bu yöntemin ticari amacı ise “su kat sat” olarak adlandırılıyor. Normalde 1 kilo kaliteli çaydan yaklaşık 300-400 bardak çıkar. Ancak boyalı ve atık karışımı çay, her defasında renk verdiği için aynı miktardan 700 bardağa kadar içecek elde etmek mümkün. Bu da kafe ve restoranlar için büyük bir haksız kazanç anlamına geliyor.

Çarpıcı İddia: “Restoranların %60-70’inde Boyalı Çay Kullanılıyor”
Rize Ziraat Odası Başkanı Bünyamin Arslan’ın açıklaması, sorunun boyutunu gösteren en çarpıcı veri oldu. Arslan, “Türkiye restoranlarının yüzde 60-70’inde boyalı çay kullanıldığını gözlemliyoruz” dedi. Bu oran, Türkiye’nin yıllık kuru çay tüketiminin yaklaşık %35’ine denk geliyor. Arslan, hileli üretimin çoğunlukla Rize dışında kurulan paketleme tesislerinde yapıldığını da sözlerine ekledi.
Uzmanlar Uyarıyor: “Her Yudumu Zehir Olabilir”
Gıda mühendisleri ve sağlık uzmanları, izinsiz kullanılan bu sentetik boyaların ciddi sağlık riskleri taşıdığı konusunda uyarıda bulunuyor.
Olası Sağlık Riskleri:
· Kısa Vadede: Alerjik reaksiyonlar, ciltte kızarıklık, kaşıntı, sindirim ve solunum sorunları.
· Uzun Vadede: Karaciğer veya böbrek hasarı riski. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, bazı sentetik boyaların kanserojen etki gösterebileceğine işaret ediyor.
Gıda Mühendisi Süleyman Uzun, çay tebliğine göre çayda hiçbir şekilde gıda boyası veya aroma kullanılamayacağını hatırlatarak, yasaklı bu maddelerin tüketilmesinin sağlık açısından risk oluşturduğunu vurguladı.
Tüketici Ne Yapmalı? Hileli Çay Nasıl Anlaşılır?
Laboratuvar analizi olmadan kesin tespit yapmak zor olsa da uzmanların verdiği bazı ipuçları, şüpheli durumları fark etmeye yardımcı olabilir.
Hileli çayı anlamak için dikkat edilmesi gerekenler şunlardır:
· Demleme Hızı: Kaliteli çay yavaş yavaş dem alır ve rengini verir. Boyalı çay, sıcak suyla temas eder etmez anormal derecede hızlı ve canlı bir kırmızı renk verir. Hatta soğuk suda bile renk değiştirebilir.
· Rengin Doğallığı: Demlikte veya bardakta olağan dışı bir parlaklık, yapay görünümlü pembe/kırmızı tonlar şüphe uyandırmalı.
· Berraklık: Gıda Mühendisi Süleyman Uzun’a göre, demlenmiş çayın rengi berrak olmalı ve bardağın diğer tarafı şeffaf görünebilmelidir. Puslu, bulanık görüntü dikkat çekicidir.
· Tadı ve Kokusu: Doğal çayın kendine has aroması ve tadı vardır. Yapay katkılı çaylarda bu tat ve koku farklı, hatta “keskin” olabilir.
· Güvenilir Marka ve Etiket: En garantisi, güvenilir, bilinen markaları tercih etmek ve ürün etiketini okumaktır. Bakanlığın ifşa listelerini resmi sitesinden takip etmek de faydalı olacaktır.
Sektör Zor Durumda: Hile, Üreticiyi de Vuruyor
2025 yılı, don olayları ve yüksek finansman maliyetleri nedeniyle çay sektörü için zor geçti. Bu zorlu koşullar altında, hileli üretimin yaygınlaşması, dürüst üreticiyi ve çiftçiyi ekonomik olarak daha da zor duruma düşürüyor. Rize Ziraat Odası Başkanı, bu durumun çiftçiyi ciddi ekonomik kayıplara uğrattığını ifade etti.
Özetle: Nelere Dikkat Etmeliyiz?
· Tarım Bakanlığı, 9 ithal firma ve bir yerli markanın çayında gıda boyası tespit etti.
· Hile, çay atıklarının boyanarak “tavşan kanı” diye satılması şeklinde yapılıyor.
· Boyalı çay, özellikle poşet demlik olarak restoran ve kafelerde çok yaygın kullanılıyor.
· Sentetik boyalar alerjiden kansere varan ciddi sağlık riskleri taşıyabilir.
· Anormal hızlı demleme, parlak ve yapay renk, puslu görünüm hileli çayın ipuçları olabilir.
Sağlık
40 Yıl Sonra Romanya’da Cüzzam Paniği! Hırvatistan’da da Vaka Görüldü
40 Yıl Sonra Romanya’da Cüzzam Paniği! Hırvatistan’da da Vaka Görüldü
Son Güncelleme: 22.12.2025 – 00:00
Okuma Süresi:3 dakika

Avrupa’da onlarca yıldır görülmeyen cüzzam (lepra) hastalığı, Romanya ve Hırvatistan’da yeniden ortaya çıktı. Her iki ülkede de onlarca yıl sonra ilk kez vaka tespit edildi.
Avrupa’da yok olduğu sanılan cüzzam hastalığı, onlarca yıl sonra Romanya ve Hırvatistan’da yeniden görüldü. Son vakaların üzerinden 40 yılı aşkın süre geçen Romanya’da tespit edilen iki vaka, sağlık otoritelerini harekete geçirdi.
Romanya’da 44 Yıl Sonra İlk Vakalar
Romanya Sağlık Bakanlığı, ülkenin kuzeybatısındaki Cluj kentinde bulunan bir kaplıcada çalışan iki masözde cüzzam tespit edildiğini açıkladı. 21 ve 25 yaşlarında olduğu belirtilen ve Endonezya vatandaşı olan iki hastanın tedavisine başlandı. Ayrıca iki kişi daha şüpheli olarak test ediliyor.
Sağlık Bakanı Alexandru Rogobete, hastalardan birinin kısa süre önce Asya’ya seyahat ettiğini ve burada bir ay boyunca annesiyle kaldığını duyurdu. Annesinin de aynı hastalık nedeniyle hastanede olduğu bildirildi.
Olayın ardından kaplıca geçici olarak kapatıldı ve kapsamlı bir inceleme başlatıldı. Bakanlık, ülkede son cüzzam vakasının 44 yıl önce, yani 1981’de tespit edildiğini hatırlattı.
“Halkın endişelenmesine gerek yok. Cüzzamın bulaşması için uzun süreli ve yakın temas gerekiyor.”
Romanya Sağlık Bakanı Alexandru Rogobete
Hırvatistan’da 30 Yıl Sonra Tekil Vaka
Hırvatistan’ın Split kentinde ise bir kişide tekil cüzzam vakası doğrulandı. Hasta tedavi altına alınırken, yakın temaslı kişilere koruyucu tedavi uygulandı. Sağlık otoriteleri, toplum genelinde yayılma riskinin son derece düşük olduğunu vurguladı.
Habere konu olan vakalar, Avrupa’da son 30 yıldır görülmeyen cüzzam hastalığının geri döndüğü anlamına geliyor. Yetkililer, hastalığın günlük temasla kolayca yayılmadığını ve antibiyotiklerle tamamen tedavi edilebildiğini belirtiyor.
Cüzzam (Lepra) Hakkında
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)‘ye göre cüzzam, genellikle deri lezyonları, his kaybı ve sinir hasarıyla kendini gösteriyor. Erken teşhisle tamamen tedavi edilebiliyor.
Günümüzde hastalık, 6 ila 12 ay süren çoklu ilaç tedavisi (MDT) ile başarılı bir şekilde iyileştirilebilmektedir. Hastalık, solunum yolu damlacıklarıyla uzun süreli ve yakın temas sonucu bulaşır.
Sağlık
SON DAKİKA: Zehra Kınık’a 2 yıl 6 ay hapis cezası verildi
SON DAKİKA: Zehra Kınık’a 2 yıl 6 ay hapis cezası verildi
Tarıh: 18 Aralık saat: 16:30 Okuma Süresi: 3 dakika

İstanbul – Eski Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın kızı Fatma Zehra Kınık Demir‘in, trafik kazasında 17 yaşındaki Batın Barlasçeki‘nin hayatını kaybetmesine neden olduğu davada yeniden yargılama sonuçlandı. Mahkeme, Kınık’a 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.

· Karar: 2 yıl 6 ay hapis cezası (hükmün açıklanması geri bırakıldı).
· Önceki Karar: İlk duruşmada verilen 4 yıl 2 aylık ceza, üst mahkeme tarafından bozulmuştu.
· Kaza Tarihi: 9 Temmuz 2024, Beykoz.
· Yasal Süreç: Adli kontrol tedbirleri ve yurtdışı yasağı devam ediyor.
Mahkeme Kararını Açıkladı
İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen yeniden yargılama sonucunda mahkeme heyeti, sanık Zehra Kınık hakkında 2 yıl 6 ay hapis cezası verilmesine hükmetti. Mahkeme, sanığın sabıkasız olması ve dosya kapsamındaki değerlendirmeler doğrultusunda, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi. Bu kararla birlikte, Kınık hakkında daha önce uygulanan adli kontrol tedbirleri ile yurtdışına çıkış yasağının devam etmesine de hükmedildi.
Kazanın Ardından Yaşanan Yargılama Süreci
· Kaza nasıl gerçekleşti?
Olay, 9 Temmuz 2024 tarihinde, saat 13.30 sıralarında Beykoz Kavacık’ta meydana geldi. Fatma Zehra Kınık’ın kullandığı otomobil, Baki Sokak’tan Fatih Sultan Mehmet Caddesi’ne çıkarken, Yavuz Selim Öztürk’ün kullandığı motosiklete çarptı. Kazada motosiklet sürücüsü Öztürk yaralandı, arkasındaki yolcu 17 yaşındaki Batın Barlasçeki ise ağır yaralandı ve hastanede tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.
· İlk dava ve istinaf süreci
Hazırlanan iddianamede, Kınık’ın “taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi. İlk yargılama sonucunda mahkeme, Kınık’ı 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırmıştı. Ancak, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf), kazada yaralanan iki kişinin şikayetinden vazgeçmesi nedeniyle, suç vasfının değiştiği gerekçesiyle bu cezayı bozdu ve dosyanın yeniden görülmesini istedi.
Duruşmadaki İfadeler ve Talepler
Yeniden yargılama duruşmasında tarafların beyanları dikkat çekti:
· Maktulün annesi Hasret Doğan, “Sanığın bilinçli taksirle yargılanmasını talep ediyorum” diyerek mahkemeye çağrıda bulundu.
· Sanık Fatma Zehra Kınık ise yaptığı savunmada, “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Merhuma rahmet diliyorum. Ailesine sabır diliyorum… Tüm kontrollerimi yaptıktan sonra yola çıktım” ifadelerini kullandı.
Kararın Ardından Ne Olacak?
Mahkemenin hükmün açıklanmasını geri bırakma kararı, belirli bir denetim süresi boyunca cezanın ertelenmesi anlamına geliyor. Sanığın bu süre içinde yeni bir suç işlememesi durumunda, ceza infaz edilmeden düşürülebiliyor. Ancak karar, temyiz yoluyla İstinaf Mahkemesi’ne götürülebilir.
—
📌 Özet: Davanın Seyri
· Olay: 9 Temmuz 2024’te Beykoz’da meydana gelen ölümlü trafik kazası.
· Sanık: Eski Kızılay Başkanı’nın kızı Fatma Zehra Kınık Demir.
· İlk Karar (Bozuldu): 4 yıl 2 ay hapis cezası.
· Nihai Karar (18.12.2025): 2 yıl 6 ay hapis cezası (hükmün açıklanması geri bırakıldı).
· Önemli Gelişme: Yaralıların şikayetini geri çekmesi, suç vasfının değişmesine ve cezanın azalmasına yol açtı.
Sağlık
Mahkemeden vatandaş lehine kritik karar: Özel hastane, ‘acil hal’ tedavisi için aldığı 120 bin lirayı faiziyle iade edecek
Mahkemeden vatandaş lehine kritik karar: Özel hastane, ‘acil hal’ tedavisi için aldığı 120 bin lirayı faiziyle iade edecek
Haber Tarihi: 18 Aralık 2025, Perşembe • Okuma Süresi: 3 dakika 15:00

İzmir’de, nefes darlığı şikayetiyle acil servise başvurup bir ay yoğun bakımda tedavi gören bir hastadan alınan 120 bin liranın hukuka aykırı olduğuna hükmedildi. Mahkeme, yapılan tüm müdahalelerin “acil hal” kapsamında olduğunu belirterek, paranın faiziyle birlikte hasta yakınlarına geri ödenmesine karar verdi. Karar, istinaf mahkemesince de onanarak kesinleşti.
Yoğun Bakım Sonrası Gelen Ağır Fatura
Olay, 2022 yılında İzmir’de yaşayan A.İ.’nin başına geldi. Nefes darlığı şikayetiyle gittiği bir özel hastanenin acil servisinde kendisine “masif pulmoner emboli” (akciğerde yaygın pıhtı) teşhisi konuldu ve durumu ağır olan A.İ., derhal yoğun bakıma alındı.
Yaklaşık bir ay süren yoğun bakım tedavisi boyunca, hastanın eşi T.İ.’den yapılan müdahaleler gerekçesiyle parça parça toplam 120 bin lira tahsil edildi. Tedavi sürecini atlatan hasta iyileşirken, ailenin önüne ödenen bu yüklü miktarın hukuki durumu soru işareti olarak kaldı.
Tüketici Mahkemesi ve Bilirkişi Süreci
Hastanın eşi T.İ., avukatı Aleyna Güler Esen aracılığıyla konuyu yargıya taşıdı. İzmir 7’nci Tüketici Mahkemesi’nde açılan davada, olay bilirkişi heyetine intikal etti.
Bilirkişilerin yaptığı inceleme, hastaya uygulanan tüm tedavi ve müdahalelerin “acil hal” kapsamında kaldığını ortaya koydu. Bu kritik tespit, davada belirleyici oldu.
Mahkeme Kararı: “Acil Hal Bitene Kadar Ücret Alınamaz”
Tüketici Mahkemesi, bilirkişi raporunu değerlendirerek özel hastanenin talep ettiği ve tahsil ettiği ücretin mevzuata aykırı olduğuna hükmetti. Mahkeme, 120 bin liranın, yasal faiziyle birlikte hasta yakınlarına iadesine karar verdi.
Kararın gerekçesinde, Sağlık Uygulama Tebliği’ne atıfta bulunularak, acil servise giriş yapıldığında “acil hal sona erene kadar yapılan hiçbir işlemden özel hastanenin ücret alamayacağı” vurgulandı.
Hastanenin karara yaptığı itiraz, İzmir Bölge Adaliye Mahkemesi 13’üncü Hukuk Dairesi (İstinaf) tarafından incelendi. İstinaf mahkemesi, ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek itirazı reddetti. Böylelikle, paranın faiziyle iadesine ilişkin karar kesinleşmiş oldu.
Vatandaşlar İçin Kritik Uyarı
Davacı avukatı Aleyna Güler Esen, kararın tüm vatandaşlar için önemli bir referans oluşturduğunu söyledi. Esen, “Acil servise giriş yapıldığında, acil hal sonlanana kadar yapılan hiçbir işlem için özel hastane ücret talep edemez ve alamaz” diyerek şu bilgileri paylaştı:
· Bu durum, Sağlık Uygulama Tebliği’nde açıkça düzenlenmiş bir haktır.
· Benzer bir durumla karşılaşan vatandaşlar, Tüketici Mahkemeleri’ne başvurabilir.
· Ödenen bedelin miktarına göre Tüketici Hakem Heyetleri’ne de müracaat edilebilir.
Kararın Hukuki Çerçevesi
Bu karar, özellikle “acil hal” tanımının ve buna bağlı mali hakların netleştirilmesi açısından önem taşıyor. Sağlık mevzuatı, hayati tehlike arz eden ve ani müdahale gerektiren durumlarda hastanın önce tedavi edilmesini, mali işlemlerin ise sonraya bırakılmasını öngörüyor. Mahkeme kararı, bu prensibi vurgulayarak, vatandaşların sağlık hakkının ekonomik kaygılarla sekteye uğratılamayacağını hukuki olarak tescil etmiş oldu.
Özet
İzmir’deki bu karar, acil sağlık durumlarında vatandaşların haklarını güçlendiren önemli bir emsal oluşturdu. Özetle:
· Olay: Bir hasta, acil serviste başlayan ve yoğun bakımda devam eden tedavisi için 120 bin lira ödedi.
· Mahkeme Süreci: Bilirkişi, tedavinin tamamının “acil hal” kapsamında olduğunu belirledi. Mahkeme de hastanenin ücret talebinin yasaya aykırı olduğuna hükmetti.
· Kesin Karar: Hastanenin itirazı üst mahkeme tarafından reddedildi ve paranın faiziyle birlikte iade edilmesi kararı kesinleşti.
· Hastane Yükümlülüğü: Yürürlükteki mevzuata göre, acil durum sona erene kadar özel hastaneler ücret talep edemez ve alamaz.
-
Gündem1 hafta önceParis, “güvenlik gerekçeleriyle” yılbaşı kutlamalarını iptal ETTİ.
-
Ekonomi1 hafta önceBankaların Mevduat Faiz Oranları Güncellendi: 1 Milyon Liraya Aylık 29.140 TL Kazanç Fırsatı
-
Gündem1 gün önceÇifte Cinayet Sonrası Çorbacıya Gitti: Ahmet Sarı’nın İfadesi Kan Dondurdu
-
Gündem6 gün önceBursa’da eğlence mekanı önünde silahlı kavga: Polis memurunun başından vurduğu Berk Keleş hayatını kaybetti
-
Son Dakika1 hafta önceBrown Üniversitesi’nde Silahlı Saldırı Paniği: Öğrenciler Kilit Altında
-
Ekonomi1 hafta önceAnkara’da Toplu Ulaşıma Yüzde 35 Zam: Tam Bilet 35 TL Oldu
-
Ekonomi1 hafta öncePrim borçlarında kritik 15 gün: Yılbaşından önce borçlanma yapmayanlar yüzde 45 zamla karşılaşacak
-
Ekonomi6 gün öncePapara’ya Dava Yoluyla Nefes: Mahkemeden Yürütmeyi Durdurma Kararı
