Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

“İlişkilerde Sağlıksız Tercihler: Kadınlar Neden Bazen Kendilerine Zarar Verebilecek Partnerlere Yönelebilir?”

Yayımlandı

üzerinde

İlişkilerde Sağlıksız Tercihler: Kadınlar Neden Bazen Kendilerine Zarar Verebilecek Partnerlere Yönelebilir?

İlişki dinamikleri karmaşıktır ve “kadınlar neden hep yanlış kişileri seçer?” sorusu, popüler kültürde sıkça karşımıza çıkar. Ancak, bu soruyu “ahlaksızlık” veya “tembellik” gibi yargılayıcı ve genelleyici kavramlarla açıklamak hem gerçeği yansıtmaz hem de bireylerin yaşadığı gerçek psikolojik ve sosyal zorlukları görmezden gelir. Bu makalede, bazı kadınların kendileri için uygun olmayan, hatta zarar verici olabilecek partnerlere yönelmesinin altında yatan karmaşık psikolojik ve sosyolojik nedenleri ele alacağız.

1. Bağlanma Stillerinin Derin Etkisi

Çocukluk Deneyimleri: Erken çocukluk döneminde ebeveynlerle kurulan ilişki, yetişkinlikteki romantik bağlanma stillerini şekillendirir.

Kaygılı Bağlanma: Tutarsız, reddedici veya ilgisiz bir ebeveynle büyüyen bireyler, yetişkinlikte genellikle “kaygılı bağlanma” stili geliştirebilir. Bu kişiler partnerlerine aşırı bağımlılık duyabilir, terk edilme korkusuyla sağlıksız ilişkilere tutunabilir veya partnerlerinin ilgisini sınamak için bilinçsizce zorlayıcı davranışlar sergileyen kişilere yönelebilir. Sevgiyi “istikrarsız” veya “koşullu” olarak öğrenmişlerdir.
Kaçıngan Bağlanma: Duygusal olarak ulaşılamaz ebeveynler, kişinin “kaçıngan bağlanma” geliştirmesine yol açabilir. Bu kişiler, duygusal olarak ulaşılamaz partnerleri (örneğin, işe kendini aşırı veren, duygularını paylaşmayan, bağlanmaktan kaçınan) bilinçsizce “tanıdık” bulup kendilerini rahat hissederler. Bu tanıdıklık, sağlıklı olandan daha rahat gelebilir.

 2. Kendini Değersiz Hissetme ve İçselleştirilmiş İnançlar

Düşük Öz-Değer: Kendini yeterince değerli, sevilmeye layık veya yeterince “iyi” hissetmeyen bireyler, kendilerine kötü davranan, ilgi göstermeyen veya sorumluluk almaktan kaçınan partnerleri kabul edebilir. “Ben zaten daha iyisini hak etmiyorum” veya “Bu ilişki, benim layık olduğum tek şey” gibi içselleştirilmiş inançlar bu tercihlere yol açabilir.
Kurtarıcı/Kurtarılma Fantazisi: Bazı bireyler partnerlerini “kurtarma” veya “düzeltme” ihtiyacı hissedebilir. İşsiz, hedefsiz veya sorunlu bir partneri “düzeltmek”, kendilerini değerli, güçlü ve ihtiyaç duyulan biri hissettirebilir. Ancak bu dinamik, genellikle tükenmişliğe ve hayal kırıklığına yol açar. Diğer taraftan, “kurtarılmayı” bekleyen bir tutum da benzer şekilde sağlıksızdır.

3. Travma Bağları ve Tanıdık Acı

Travmatik Bağlanma (Trauma Bonding): Özellikle duygusal, fiziksel veya ekonomik şiddet içeren ilişkilerde, şiddet döngüsünün (gerginlik birikimi – patlama – pişmanlık/balayı) bir parçası olan “balayı” evreleri, yoğun bir bağlılık ve bağımlılık yaratabilir. Kurban, partnerinin “iyi” haline tutunur ve onu değiştirebileceğine inanır. Bu bağ, rasyonel olmaktan çok travmatik bir bağdır.

Tanıdık Olanın Rahatlığı: İstikrarsız, kaotik veya duygusal olarak soğuk bir aile ortamında büyüyen bireyler, benzer dinamikleri yetişkin ilişkilerinde bilinçsizce arar. Bu kaos ve istikrarsızlık, rahatsız edici olsa bile “tanıdık” ve dolayısıyla bir anlamda “güvenli” gelir. Sağlıklı, istikrarlı ve sakin bir ilişki ise yabancı ve hatta sıkıcı hissedilebilir.

4. Toplumsal Baskılar ve Kalıp Yargılar

: “Kadının Görevi” KalıplarıBazı geleneksel kalıplar, kadının erkeği “idare etmesi”, “eğitmesi” veya “annelik” yapması gerektiğini dayatabilir. Bu, sorumluluk almaktan kaçınan partnerlerle ilişkiyi normalleştirebilir veya kadının kendini bu rolü üstlenmekle yükümlü hissetmesine neden olabilir.
Ekonomik Bağımlılık Korkusu: Bazı kadınlar, kendi ekonomik özgürlüklerini kaybetme korkusuyla (örneğin, çocuk bakımı nedeniyle kariyere ara vermek), ilişkiyi sürdürmek için partnerlerinin olumsuz davranışlarını tolere edebilir. Bu, bir “tercih” değil, çaresizlik durumudur.
Yalnız Kalmak” Korkusu: Toplumda, özellikle belli bir yaşın üzerindeki kadınlar için “yalnız kalma” korkusu yoğun bir baskı oluşturabilir. Bu korku, mevcut ilişki ne kadar sağlıksız olursa olsun, onu sürdürmek için güçlü bir motivasyon olabilir.

5. Yanlış “Güçlü Erkek” Algısı ve Manipülasyon

Manipülatif Davranışların Yanlış Yorumlanması:ontrolcü, kıskanç, aşırı talepkar veya duygusal manipülasyon (gaslighting) yapan erkekler, bu davranışları bazen “aşırı sevgi”, “ilgi” veya “güçlü karakter” gibi yanlış algılanabilir. Özellikle genç veya deneyimsiz bireyler, bu davranışları “tutku” veya “bağlılık” zannedebilir.

Kısa Vadeli “Heyecan”ın Cazibesi: Bazı sağlıksız partnerler, ilişkinin başında yoğun bir heyecan, tutku ve ilgi sunabilir (love bombing). Bu, uzun vadeli istikrar, güven ve karşılıklı saygı sunan ama daha sakin başlayan bir ilişkiden daha çekici gelebilir.

Sonuç ve Sağlıklı İlişki İçin Öneriler

“Kadınlar neden ‘yanlış’ kişileri seçer?” sorusunun tek ve basit bir cevabı yoktur. Bu durum, kişinin geçmiş travmaları, bağlanma şekli, öz-değer algısı, içselleştirdiği toplumsal mesajlar ve mevcut yaşam koşulları gibi birçok faktörün karmaşık etkileşimi sonucu ortaya çıkabilir. Bu bir “ahlaksızlık” veya “tembellik” meselesi değil, genellikle derin psikolojik ihtiyaçlar, öğrenilmiş davranış kalıpları ve dış baskıların sonucudur.

Sağlıklı Bir İlişkiye Yönelmek İçin:

1. Kendini Tanı ve Sev: Öz-değerinizi güçlendirin. Kendi ihtiyaçlarınızın, sınırlarınızın ve değerlerinizin farkında olun.
2. Geçmişi Anla: Çocukluk deneyimlerinizin ve bağlanma stilinizin şu anki ilişki tercihlerinizi nasıl etkilediğini düşünün. Profesyonel destek (terapi) bu konuda çok etkilidir.
3. Sınırları Belirle ve Koru: Net, sağlıklı sınırlar koymayı ve bunları korumayı öğrenin. Sınırlarınızı sürekli ihlal eden bir ilişki sağlıklı değildir.
4. “Kurtarıcı” Rolünden Kaçın: Partnerinizin sorunlarını çözmek sizin göreviniz değildir. Her yetişkin kendi sorumluluğunu almalıdır.
5. İstikrar ve Güveni Önceliklendirin: Tutkulu başlangıçlardan çok, uzun vadede istikrar, karşılıklı saygı, güven ve açık iletişim sunan ilişkileri arayın.
6.  Baskılara Boyun Eğmeyin: “Evlenmeli”, “Çocuk sahibi olmalı”, “Yalnız kalmamalı” gibi dış baskılar yerine, kendi mutluluğunuzu ve iyiliğinizi merkeze alın.

Unutmayın: Sağlıklı bir ilişki, karşılıklı saygı, güven, destek, açık iletişim ve her iki partnerin de bireyselliğini koruyabildiği bir ortamda gelişir. Kendinizi anlamak ve değer vermek, “doğru” kişiyi seçme yolundaki en önemli adımdır.

HAZIRLAYAN EDİTÖR : FATİH DOĞAN

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Arnavutköy’de 2 Günlük Bebek Mezarlıkta Bulundu: Üniversite Öğrencisi Anne İfadesi Şoke Etti

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
İstanbul Arnavutköy Asri Mezarlığı’nda 1 Haziran 2025 tarihinde bulunan 2 günlük bebek cesedi olayı tüm Türkiye’yi sarstı. Anne Aynur Ç. (20), “Öldüğünü sandım, babamın mezarına bıraktım” diyerek şoke eden bir ifade verdi. Gözaltına alınan anne ve baba adliyeye sevk edildi. Olayın detayları, hukuki süreç ve toplumsal tepkiler bu makalede.

Olayın Yaşandığı Tarih ve Mekân

Olay, 1 Haziran 2025 Pazar günü öğle saatlerinde İstanbul Arnavutköy Anadolu Mahallesi’ndeki Asri Mezarlığı’nda meydana geldi. Mezarlıkta görevli bir güvenlik görevlisi, rutin kontroller sırasında bir mezarın üzerinde 2 günlük erkek bebek cesedi olduğunu fark etti. Durumun haber alınmasının ardından bölgeye sevk edilen polis ve olay yeri inceleme ekipleri, bebeğin cesedini detaylı şekilde inceledi. Yapılan ilk tespitlerde, vücudunda çizikler olduğu ve göbek bağının hâlâ üzerinde bulunduğu belirlendi


Anne ve Babanın Kimliği, Gözaltı Süreci

Ekiplerin yaptığı araştırmalar sonucu, Arnavutköy Devlet Hastanesi’nde yapılması gereken 24 saatlik doğum gözetim süresini tamamlamadan kaçan ve bebeğini “emzirme bahanesiyle” yanına alarak hastaneden ayrılan üniversite öğrencisi Aynur Ç. (20) olduğu belirlendi. Polis, hastane güvenlik kameralarındaki görüntülerden hareketle Aynur Ç.’yi yakalayarak gözaltına aldı. İddialara göre bebeğin babası olduğu öne sürülen S.A. (24) de aynı bölgede tespit edilerek gözaltına alındı. Şüpheliler, İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü’ndeki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi


Anne Aynur Ç.’nin İfadesi

Aynur Ç., polis merkezindeki sorgusunda şu ifadeleri kullandı:

  • “Doğum Sonrası Hastaneden Kaçış”
    “Bebeğimi hastanede yasal olarak 24 saat gözetim altında tutmam gerekiyordu. Ancak bebeğim ilk gün emiyordu; sonra emmeyi kesti. Hareket etmeyip ağlamayınca ölmüş olabileceğini düşündüm. ‘Emzirme’ bahanesiyle bebeği yanıma alarak hastaneden çıktım ve evime gittim.”

  • “Mezara Bırakma Gerekçesi”
    “Babaannemin veya kendime ait manevi bir alan olmadığından, cenaze sonrası kimse fark etmesin diye babamın mezarının bulunduğu Asri Mezarlığı’na götürüp bıraktım. Bebeğin ölü olduğunu zannediyordum.”

  • “Aile ve Geçmiş Hayat”
    “2018 yılında babamı kaybettim. Ailem köye döndü, ben İstanbul’da bir üniversitenin Türkçe Öğretmenliği bölümüne kaydoldum. Ailemden maddi destek alarak eğitimimi sürdürüyordum. Bir süre sonra S.A. ile tanıştım, ayrıldıktan sonra hamile olduğumu fark ettim. Önce çocuğu aldırmayı düşündüm, sonra doğurup bakabileceğimi sandım.”


Bebeğin Babası S.A.’nın Açıklamaları

Gözaltına alınan S.A. (24) ise ifadesinde, Aynur Ç. ile bir dönem birlikte yaşadıklarını, ancak ayrıldıktan sonra doğumdan haberinin olmadığını ileri sürdü. “Doğum olduğuna dair hiçbir ipucu vermedi. Bebeğin varlığından bihaberdim” dedi. Polisin yaptığı tespitler ve hastane kayıtlarındaki görüntüler, S.A.’nın bebekle ilgili bilgi sahibi olup olmadığının soruşturulmasını gerektiriyor.


Bebeğin Adli Tıptaki İnceleme Süreci

Bebeğin cesedi, Asri Mezarlığı’nda yapılan incelemenin ardından Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü. Burada yapılan otopsi ve DNA analizleri;

  1. Bebeğin Gerçek Doğum Zamanı ve Sağlık Durumu: Vesilesiyle canlı doğup doğmadığı, otopsi raporunda netleştirilecek.

  2. Ölüm Sebebi: Göbek bağının kesilme şekli ve vücudundaki çizikler dikkate alınarak “ihmal, kaza veya kasti eylem” kapsamında değerlendirmeler yapılacak.

  3. Baba Soy Bağının Tespiti: Yasal işlemlerin sağlıklı şekilde ilerleyebilmesi için DNA karşılaştırmaları hızla tamamlanacak.

Bu inceleme sonuçları, hem S.A. hem de Aynur Ç. için evrakın savcılığa iletilmesini sağlayacak ve cezai sorumluluk boyutunu netleştirecek.


Hukuki Boyut ve Muhtemel Suçlamalar

Olayın kayıtlarına göre;

  • Çocuğun Gözetimsiz Bırakılması ve İhmali: 24 saat hastane kontrolünden çıkartılan bebek, gerekli tıbbi desteği alamadığı için zarar gördüyse “ihmal suretiyle çocuğun zarar görmesi” veya “ölümüne sebebiyet verme” suçlaması gündeme gelebilir.

  • Cenaze Defi Usulsüzlüğü: Türkiye’de cenaze işlemlerinin ve mezara bırakma süreçlerinin belirli kurallara göre yapılması zorunludur. Bebeğin tıbbi olarak ölü ilan edilmeden gömülmesi, “cesede muamelenin usulsüz yapılması” suçunu oluşturabilecektir.

  • Beyan ve İftiraya Yönelik İddialar: S.A.’nın bebeğin babası olmadığına dair iddiası, gerekli DNA raporunun sonucuna göre “babanın çocuğa bakmaması” veya “çocuğun tanınmasını engelleme” gibi ek soruşturmaları gündeme getirebilir.

Savcılık, bu nedenlerle soruşturmayı “çocuğun sağlığına kasten veya taksirle zararı” ve “resmî işlemlere aykırı davranma” başlıkları altında derinleştirdi. Her iki şüpheli de “gözaltı süresinin adliyeye sevkiyle” adli kontrol veya tutuklama kararını bekliyor.


Medyatik Yankılar ve Toplumsal Tepkiler

  • Medyada Geniş Yankı: Olay, Mynet’in “Kahreden haber!..” başlığıyla yayınladığı ilk duyurudan sonra Milliyet, Superhaber ve diğer ulusal haber portallarında manşetlere taşındı. Sosyal medyada #ArnavutköyBebek etiketiyle anılar paylaşıldı

  • Sosyal Medya Tepkileri: Kullanıcılar, “Anne neden yardım istemedi?”, “Hastaneden bebeği kaçırmak nasıl mümkün oldu?”, “Cezalar yetersiz kalacak mı?” gibi sorularla tepkilerini dile getirdi. Bir kısmı “Genç kızın psikolojik durumu nedir?”, “Babasının psikolojik mirası çocuğa yansımış olabilir mi?” yorumları yaptı.

  • Uzman Görüşleri: Çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanları, evlilik dışı hamilelik yaşayan genç kadınların kapalı ve desteksiz bir çevrede kalmasının, özellikle üniversite ortamındaki yalnızlığın risk teşkil ettiğini belirtti. “Özellikle doğum sonrası destek hattı, devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşları tarafından üniversitelerde birimler kurulmalı” denildi.


Toplumsal Boyut ve Alınması Gereken Dersler

  1. Üniversitelerde Psikososyal Destek İhtiyacı: Genç kadınların hamilelik döneminde ve doğum sonrasında psikolojik danışmanlık hizmetine kolay erişimi, benzer vakaların önüne geçebilir.

  2. Hastane Protokollerinin Güçlendirilmesi: “Emzirme bahanesiyle bebek kaçırma” gibi aksiyonlara engel olacak güvenlik protokolleri gözden geçirilmeli; hem güvenlik hem de mahremiyet dengesi korunarak yeni düzenlemeler hayata geçirilmeli.

  3. Hukuki Bilinçlendirme: Anne ve babaların doğum, defin ve adli süreçlerle ilgili temel bilgileri edinmesini sağlayacak yerel yönetim seminerleri ile toplumsal cehaletin azaltılması hedeflenmeli.

  4. Medya Etiği ve Mahremiyet: Olayın duyurulmasında anne, bebek ve aile bireylerinin kimlik bilgilerinin gizlenmesi kamuoyunun hassasiyetini koruyacaktır. Bu vakada “Aynur Ç.” ifadesi kullanılsa da, toplum vicdanını rahatlatacak “gizlilik zırhı”na dikkat edilmeli.


Sonuç ve Beklenen Gelişmeler

Arnavutköy Asri Mezarlığı’nda 1 Haziran 2025 günü bulunan 2 günlük bebek cesedi vakası, sadece bir ceza soruşturması değil, aynı zamanda sağlık, eğitim ve sosyal destek mekanizmalarının sorgulanmasını da zorunlu kıldı. Şu ana kadar:

  • Aynur Ç. ve S.A. gözaltına alındı; adliyeye sevk edildiler.

  • Bebeğin otopsi ve adli tıp inceleme raporları bekleniyor. Sonuçlar, “canlı doğup doğmadığı” ve “ölüm koşulları” hususunda önemli delil teşkil edecek.

  • Hastane kayıtlarına ilişkin savcılık incelemesi devam etmekte; güvenlik kamerası kayıtları, hem annenin eylemini hem de hastane personelinin prosedürlere uyup uymadığını somutlaştıracak.

  • Toplumun beklentisi, haksızlığa uğramış bu minik canın hakkının hukuk önünde tam anlamıyla korunması ve benzer trajedilerin tekrar yaşanmaması adına önleyici tedbirlerin alınmasıdır.

Okumaya Devam Et

Gündem

Kurban bayramın kaçıncı günü kesilir? Kurban kesim vakti ne zaman başlar ve biter?

Yayımlandı

üzerinde

Kurban kesim vakti, bayram namazı kılınan yerlerde bayram namazı kılındıktan sonra, bayram namazı kılınmayan yerlerde ise sabah namazı vakti girdikten sonra başlayacak. Kurbanlıkların, mutlaka Kurban Bayramı günleri içerisinde kesilmesi gerekecek. Bu süre içinde gece ve gündüz kurban kesilebilecek.

Okumaya Devam Et

Gündem

Türkiye İnisiyatifiyle İstanbul Zirvesi Sonrası Zelenskiy’den ‘Yeni Esir Takasına Hazırlanıyoruz’ Mesaj

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
İstanbul’daki kritik zirve sonrası Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Rusya işkencesindeki Kırım Tatarları da dahil olmak üzere yeni esir takası için hazırlık yapıldığını açıkladı. Türkiye arabuluculuğunda barış umutları artıyor.

Giriş: İstanbul Zirvesinin Önemine Kısa Bakış

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’da bir araya geldiği zirve, bölgesel dengeler bakımından kritik öneme sahipti. Görüşmede; Karadeniz güvenliğinden tahıl koridoruna, NATO üyelik sürecinden barış planına kadar birçok başlık ele alındı. Zirvenin en somut adımı ise Zelenskiy’nin “Yeni esir takasına hazırlanıyoruz” mesajıyla birlikte, Rusya’daki esirlerden oluşan özel bir listeyi Türkiye üzerinden resmen ilettiğini duyurması oldu.

Gönderilen Esir Listesinin Ayrıntıları

Zelenskiy’nin basın toplantısında paylaştığı bilgilere göre, iletilen listede özellikle Rusya kontrolündeki hapishanelerde ağır insanlık dışı şartlarda tutulan Kırım Tatarları başta olmak üzere farklı rütbelerde asker ve siviller bulunuyor. “Bu insanlar işgal altındaki Ukrayna topraklarında ya da Rusya hapishanelerinde bulunuyor. Hem asker hem sivil, fark etmeksizin Ukraynalı ve Kırım Tatarlarının serbest bırakılması gerekiyor,” ifadeleriyle duruma vurgu yaptı. Bu açıklama, sadece bir esir değişiminden öte, işgal altındaki topraklarda hukuksuz olarak tutulan etnisite gruplarının da kurtarılmasını hedefleyen bir adım olarak dikkat çekiyor.

Türkiye’nin Arabuluculuk Rolü ve İstanbul Zirvesinin Arka Planı

İstanbul’da düzenlenen zirve, Türkiye’nin üçüncü taraf barış arabulucusu olarak sürece aktif katkı sağlama doğrultusundaki kararlılığını bir kez daha gösterdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve kapsamında yaptığı açıklamada; “Şüphesiz Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğü bizim için vazgeçilmezdir” diyerek Türkiye’nin tarafsız fakat güçlü bir destek sunduğunu vurguladı. Bu arabuluculuk rolü, daha önce de başarıyla gerçekleştirilen esir mübadelesi süreçlerinde olduğu gibi, yeni bir süreci tetikleyebilir nitelikte.

Esir Takası Sürecine Dair Stratejik Değerlendirme

Yapılan açıklamalara göre, iletilen isimler üzerinde detaylı müzakere sürecine başlanacak ve karşılıklı onaylanan esirler, Türkiye eşliğinde koordineli bir takas mekanizmasıyla serbest bırakılacak. Zelenskiy, “Bugün barış planımıza dikkat çektik. Türkiye’nin rolü, bu barış planının gerçekleştirilmesinde hayati önem taşıyor,” diyerek, sürecin sadece insani boyuta değil, aynı zamanda diplomatik kazanımlara da hizmet edeceğini belirtti. Türkiye’nin üçüncü taraf garantörlüğü, taraflar arasında güven ortamı oluşturarak takas işlemlerinin hızlanmasını sağlayabilir.

Önceki Esir Mübadelesi Deneyimleri ve Yeni Süreç

Geçtiğimiz dönemlerde yine Türkiye’nin arabuluculuğunda gerçekleştirilen esir takasları, iki ülke arasındaki gerginliği bir nebze olsun azalttı. Örneğin, daha önceki mübadelelerde yüzlerce asker ve sivil serbest bırakılmış, bu durum halk nezdinde olumlu bir algı oluşturmuştu. Yeni gönderilen liste, Kırım Tatarları gibi etnik azınlıkları da kapsadığı için, daha geniş kapsamlı bir insani adım olarak değerlendiriliyor. Bu adım, Rusya-Ukrayna savaşının insani maliyetini gözler önüne sererken, aynı zamanda uluslararası toplumda barış çağrılarının artmasına zemin hazırlayabilir.

Pratik Detaylar ve Koordinasyon Süreci

Gönderilen listedeki esirlerin serbest bırakılması için öncelikle her iki tarafın isimleri teyit etmesi gerekiyor. Ardından, İstanbul’da belirlenen güvenli noktada, tarafsız gözlemciler eşliğinde takas işlemi tamamlanacak. Türkiye Dışişleri Bakanlığı, insani koridor kurulması için Uluslararası Kızılhaç gibi kurumlarla temasa geçmiş durumda. Esirlerin sağlık kontrolleri, ailelerine teslimiyet prosedürleri ve sonrasında psikososyal destek süreçleri de planlanmaya başlandı. Tüm adımlar, Birleşmiş Milletler’in denetiminde yürütülecek olup, bu sayede şeffaflık en üst düzeyde sağlanacak.

Bölgesel ve Uluslararası Etkiler

Bu yeni esir takası girişimi, Karadeniz bölgesindeki güvenlik dengelerini yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyor. Aynı zamanda, Türkiye’nin savunma sanayi iş birliği ve tahıl koridoru gibi konularda Rusya ile arabuluculuk noktasındaki stratejisine de olumlu yansıyabilir. Avrupa Birliği ve ABD gibi aktörler, Türkiye’nin ara buluculuk rolünü destekleyerek, bölgesel istikrara katkı sağlamayı hedefliyor. Zelenskiy’nin “Karadeniz barış ve iş birliği bölgesi olmalı” vurgusu, bu adımın sadece esir mübadelesi boyutuyla sınırlı kalmadığını, geniş kapsamlı bir barış stratejisinin parçası olduğunu gösteriyor.

Sonuç: Yeni Umutlar ve İleriye Dönük Adımlar

İstanbul’daki kritik zirve sonrası Zelenskiy’nin paylaştığı “Yeni esir takasına hazırlanıyoruz” ifadesi, uzun zamandır devam eden Rusya-Ukrayna savaşında insani yıkımın azaltılabileceğine dair umut tazeledi. Türkiye’nin arabuluculuğunda iletilen bu liste, hukuksuz şartlarda tutulan Kırım Tatarları dâhil tüm esirlerin kurtarılması adına önemli bir adım olarak kayda geçti. Bundan sonraki süreçte, takasın beklenen hızda ve şeffaflıkta gerçekleştirilmesi, bölgedeki barış umutlarını güçlendirecektir. Taraflar arasındaki diyalog kanallarının açık tutulması ve Türkiye’nin garantörlüğünde yürütülecek diplomatik girişimler, uzun vadede kalıcı bir ateşkes ve barış ortamının tesisine zemin hazırlayabilir.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar