Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

“Kim Bu Al‑Majd Europe? Gazze’den 153 Kişiyi Kim Nereye Gönderdi?”

Yayımlandı

üzerinde

“Kim Bu Al‑Majd Europe? Gazze’den 153 Kişiyi Kim Nereye Gönderdi?”

Gazze’de evleri dağılan, yakınlarını yitiren insanlar umut sözüyle bir uçağa konuldu — fakat nereye gittikleri konusunda bile bilgilendirilmediler. Johannesburg’a inen 153 kişilik grup, şüpheleri ve soru işaretlerini beraberinde getirdi.

Haberin özü: Yolcuların çoğunun pasaportlarında çıkış damgası yoktu; kimi, ‘‘Bize Hindistan’a gönderileceğimizi söylediler’’ derken başkaları hiçbir belge gösterilmediğini anlattı. Uçağın arkasında olduğu iddia edilen El‑Majd Europe ise açıklama yayınladı ama cevaplanması gereken temel soruları atladı: Para alındı mı? Kimler finanse etti? Hangi ülkeler kabul garantisi verdi?

  • 13 Kasım 2025’te Johannesburg’a iniş yapan bir charter uçakta Gazze’den getirildiği bildirilen 153 Filistinli vardı; grup Kenya aktarmalı bir rota ile geldi. Yolcuların pasaportlarında çıkış damgası olmadığı, havalimanında yaklaşık 12 saat bekletildikleri ve ilk incelemelerde gerekli bazı seyahat belgelerinin eksik olduğu bildirildi

  • Uçuşu organize eden grup: Operasyonun arkasında olduğu iddia edilen sivil girişimin adı medya ve yetkililerce Al-Majd (Al-Majd Europe / El-Mecid Avrupa) olarak veriliyor. Grup günlerce suskun kaldıktan sonra resmi bir açıklama yaptı; açıklamada kendilerini “mülteci/mağdur kökenli” kişiler tarafından kurulmuş, Gazze’deki zor koşullardan kaçmak isteyene yardım eden bir oluşum olarak tanımlayıp eleştirileri reddettiler. Ancak açıklama, şeffaflık, kayıt ve operasyonel bilgiler konusundaki boşlukları kapatmadı.

  • Neden endişe var — medya ve yetkililerin sorduğu başlıca sorular:

    • Yolcuların bazıları gittikleri ülkeyi bilmiyorlardı veya farklı bir yönlendirme yapıldığı iddia ediliyor; bazıları uçuşun nihai hedefinin Hindistan olduğunu sandıklarını söyledi.

    • Al-Majd’in web varlığı yeni, şeffaf bir kayıt/adres bilgisi zayıf; bazı medya soruşturmaları grup ile İsrailli/Estonyalı iş insanları arasında bağlantılar ve ücret talep edildiğine dair bulgular rapor etti (yolcu başı binlerce dolar aralığında ücretler). Bu tür bulgular açıklama ile çelişiyor ve güven sorununu büyütüyor.

    • Güney Afrika hükümet yetkilileri (Dışişleri Bakanı Ronald Lamola, Cumhurbaşkanı Ramaphosa vb.) uçağın gelişi ve yolcuların nasıl organize edildiği hakkında soruşturma başlattı; bazı üst düzey açıklamalar “zorlama/yerinden etme amacı”na dair endişeleri dile getirdi.

  • Resmi aktörlerin pozisyonu ve yardım eden kuruluşlar:

    • Güney Afrika yetkilileri inişi soruşturuyor; bazı yolculara 90 günlük vize muafiyeti verildiği veya başka ülkelere yönlendirildikleri raporlandı.

    • Filistin Yönetimi ve sivil toplum bazı ağlara karşı uyarılar yaptı; Güney Afrika’da ise sivil yardım grupları (ör. Gift of the Givers) yolculara müdahale ederek yardım sağlamaya çalıştı.

  • Neden Al-Majd’in açıklaması “endişeleri gidermiyor”: Al-Majd kendini savunsa da bağımsız medya soruşturmaları ve hükümet açıklamaları şu tip tutarsızlıkları öne çıkardı — web sitesi ve kayıt bilgilerinin yeni/eksik olması, yolcuların ne ölçüde bilgilendirildiğine dair çelişkili ifadeler, uçuşu düzenleyen şirketlerle (ör. FlyLili gibi) ve bazı iddia edilen iş insanlarıyla bağlantı iddiaları, ve ödemelerin varlığı. Bu yüzden “açıklama yapmak” tek başına şeffaflık ve hesap verebilirlik taleplerini karşılamıyor.

İddialar ve tepkiler: Güney Afrika yetkilileri ve insan hakları örgütleri bu organizasyonun ‘zorlama ya da göçmen taşımacılığı’ koktuğunu söylüyor. Bazı haberlere göre yolculardan kişi başı binlerce dolar alındığı iddia edildi; El‑Majd bunu reddediyor. Filistin makamları, Gazze halkını ajanlara ve ‘yerinden etme’ amaçlı ağlara karşı uyardı.

Sonuç cümlesi: Bu olay, savaş mağdurlarının çaresizliğini sömüren ağlar olabileceği endişesini güçlendiriyor. Devletlerin ve uluslararası kuruluşların derhal şeffaf ve bağlayıcı adımlar atması çağrısı yükseliyor.

 

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Rusya’dan özgür bir yaşam için kaçan genç Çeçen kadın nasıl öldü, failleri kim?

Yayımlandı

üzerinde

Rusya’dan özgür bir yaşam için kaçan genç Çeçen kadın nasıl öldü, failleri kim?

Tarih: 23 Kasım 2025
Saat: 0330 (Europe/Istanbul)
Okuma süresi: 4 dakika
Kategori: Dünya / İnsan Hakları

Yerevan’da bulunan Çeçen genç kadın Aishat Baymuradova’yı kim öldürdü? Resmi soruşturmada net cevap yok — aktivistler “namus cinayeti” ve zorla geri getirilme şüphesiyle uyarıyor

Rusya’nın Çeçenya bölgesinden kaçıp Ermenistan’a sığınan 23 yaşındaki Aishat (Ayshat) Baymuradova’nın Yerevan’daki bir evde ölü bulunması, cinayetin failleri konusunda belirsizliği koruyor. Ermeni polisi olayın aydınlatılması için soruşturma başlattı; insan hakları örgütleri ve bölge aktivistleri, Baymuradova’nın ya ailesi ya da kendisini geri getirdiği iddia edilen kişiler tarafından öldürülmüş olabileceğini söylüyor. Chechen yöneticileri ise iddiaları reddedip sivil hak savunucularını suçlamaya başladı.


Olayın kısa kronolojisi

  • 15 Ekim 2025: Arkadaşları Baymuradova’yı en son Instagram’dan tanıştığı bir arkadaşıyla görüşmek üzere çıktığını söyleyerek gördüklerini bildiriyor; ardından haber alınamıyor.

  • 20 Ekim 2025: Yerevan’daki kiralık bir dairede Baymuradova’nın cesedi bulundu; Ermeni polisi soruşturma başlattı. İlk raporlarda “boğulma/boğulmuş olma” ve “şüpheli ölüm” ifadeleri yer aldı; aktivistler “boğdurulma/boğularak öldürülme” iddiasını da gündeme getirdi.


“Kim öldürdü?” — Resmi durum

Resmi makamlar (Ermeni polisi) olayın failleri hakkında net bir isim açıklamadı; soruşturma sürüyor. Şu ana kadar polis tarafından resmi olarak kimlik ve fail beyanı yapılmadı. Dolayısıyla resmi olarak “kim öldürdü” sorusuna yanıt yok.


Aktivistlerin ve bağımsız medyanın iddiaları

  • İnsan hakları örgütleri ve bölge medyası, Baymuradova’nın Instagram aracılığıyla kandırılarak veya “arkadaş” görünümlü kişiler tarafından bir tuzağa çekilerek görüşmeye çağrıldığını; bu kişilerin Çeçenya bağlantılı kişilerle ilişkili oldukları yönünde şüpheler olduğunu bildiriyor. Bu nedenle bazı aktivistler, Baymuradova’nın zorla geri getirilme (forcible return) ya da akrabaları tarafından düzenlenen bir “namus cinayeti” sonucu hayatını kaybetmiş olabileceğini söylüyor. Novaya Gazeta Europe+1

  • NC SOS ve benzeri Kuzey Kafkasya yardım kuruluşları, benzer vakalarda akrabaların veya Çeçenya bağlantılı aktörlerin genç kadınları yurt dışından dahi izleyip bulabildiğine dikkat çekiyor; bu vakayı da bu bağlamda değerlendiriyorlar.


Chechnya yetkililerinin açıklaması

Chechnya’nın insan hakları yetkilileri ve bazı yerel temsilciler, olayla ilgili olarak NGO’ları ve “kriz merkezlerini” suçlamaya başladı; yetkililer, dış aktörlerin bu tür vakaları “abarttığını” iddia ediyor ve olayı hak savunucularının “Çeçenya’yı karalama” çabası olarak nitelendiriyor. Bu açıklamalar, faillerin kim olduğuna dair net bir kanıt sunmuyor; daha çok suçlamalar ve karşı-suçlamalar düzeyinde.


Benzer vakalar — sistematik bir sorun mu?

Son haftalarda yurtdışına kaçtıktan sonra şüpheli şekilde ölen veya geri götürülen Çeçen kadınlara ilişkin birden fazla olay medyada yer aldı. Örneğin Aliya Ozdamirova vakası (Gürcistan’dan Rusya’ya geri döndükten sonra cenazesinin kaldırılması) gibi olaylar, aktivistler tarafından “uluslararası takiple, zorla getirme ve aile içi/namus cinayetleri” örnekleri arasında sayılıyor. Uzmanlar, bu tür olayların tesadüfi olmadığını, bölgesel baskı ve Kafkasya’daki geleneksel yapıların etkisini gösterdiğini belirtiyor.


Ne biliyoruz, ne bilmiyoruz — açık sorular

  • Biliyoruz: Baymuradova Yerevan’da ölü bulundu; Ermeni polisi soruşturuyor; aktivistler “namus cinayeti” ve zorla geri getirilme şüphesi taşıyor.

  • Bilmiyoruz: Kimlerin doğrudan fail olduğu, hangi yöntemle öldürüldüğü konusunda adli bir resmi raporun (otopsi sonuçları ve şüpheli isimler) medyaya veya polise açık şekilde yansımış olması. Bu bilgiler soruşturma sonucunda netleşecek.


Uzman yorumu (kaynaklara dayanarak kısa analiz)

Hak savunucuları ve bağımsız bölge medyası, benzer vakalardaki örüntüleri dikkate alarak, ailenin ya da aileyle bağlantılı aktörlerin (bazen Kafkasya’daki güçlü çevrelerle bağlantılı kişiler) genç kadınları takip edip baskı kurabildiğini, bazen de yurt dışındaki izleri kesme veya geri getirme girişimlerinin cinayetle sonuçlandığını aktarıyor. Ancak tek tek vakalarda fail tespiti adli süreçlerle belirlenecektir; medya ve NGO raporları güçlü şüpheler bildiriyor ama adli kanıtın yerini alamaz


Sonuç — “Kim öldürdü?” sorusuna kısa yanıt

Resmi olarak: bilinmiyor. Ermeni polis soruşturmayı sürdürüyor. Bağımsız insan hakları örgütleri ve bölge medyası, Baymuradova’nın akrabaları veya onu geri getirttiği iddia edilen kişilerce öldürülmüş olabileceğini; bazı yerel yetkililerin ise olayı sivil toplum kuruluşlarının sorumluluğuna yıkmaya çalıştığını bildiriyor. Olaya ilişkin kesin cevap ancak adli soruşturma, otopsi ve delillerin açıklanmasıyla verilebilir.

Okumaya Devam Et

Gündem

Okyanusun altındaki gizem: 81 yıllık sır çözülüyor — Bilim insanları eDNA ile gerçeğe çok yakın sonuçlara ulaştı

Yayımlandı

üzerinde

Okyanusun altındaki gizem: 81 yıllık sır çözülüyor — Bilim insanları eDNA ile gerçeğe çok yakın sonuçlara ulaştı

FATİHDOGANMEDYA | 23 Kasım 2025 — 14:30 (Europe/Istanbul) • Okuma süresi: 4 dk

Özet: İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma bir uçak enkazı ve kayıp mürettebatla ilgili soru işaretleri, çevresel DNA (eDNA) analizleri sayesinde yeni bir doğrultu kazandı. Uzmanlar, okyanus tabanından ve çevre sularından alınan genetik izlerin, kazazedelerin varlığına işaret edebileceğini söylüyor — ve bu yöntem DPAA, üniversiteler ile WHOI gibi kuruluşların ilgisini çekti.

DCIM100GOPROGOPR0093.JPG


Giriş — 81 yıllık soru

Pasifik’te, Saipan limanı bölgelerinde 1944’ten beri mercanların arasında gizlenen bir uçak enkazıyla ilgili soru işaretleri vardı. Enkazın etrafındaki deniz dibi ve su sütununda yıllardır kaybolmuş mürettebatın izleri aranıyor. Bu soru, son aylarda eDNA adı verilen yeni bir teknik sayesinde yeniden alevlendi.

eDNA nedir, neden bu kadar önemli?

eDNA (environmental DNA — çevresel DNA), canlı organizmaların çevreye bıraktığı kısa DNA parçacıklarının su, toprak veya tortularda saptanması esasına dayanır. Deniz ortamında, organizmaların hücreleri zamanla ayrışsa da geride kalan parçacıklar, özel laboratuvar teknikleriyle tespit edilip tür veya — daha dikkatli ve kontrollü çalışmalarda — insan kökenli DNA izlerine ulaşmaya yardımcı olabiliyor. Bu yöntem, sahada kazı yapmadan önce “nerede aranacağı” konusunda ön bilgi sağlamak açısından devrimsel sayılıyor

Saipan vakası — ne yapıldı, neler bulundu?

Araştırmacılar birkaç farklı bölgeden (sığ lagün tortuları ve daha derin su kolonları) hem su hem de sediman örnekleri topladı. Analizler, belirli lokasyonlarda beklenmedik DNA sinyalleri gösterdi — bazı örneklerde deniz canlılarıyla karışık olsa da, araştırmacılar insan kökenli olma ihtimali olan fragmanlar üzerinde yoğunlaşıyor. Bu sonuçlar, doğrudan “kesin kimlik” anlamına gelmiyor; fakat hangi enkazların öncelikli olarak kazıya açılacağı veya hangi noktalara dalış planlanacağı konusunda güçlü bir yol gösteriyor.

“eDNA bize ‘orada bir şey vardı’ işaretini veriyor; bunu somut hale getirmek için geleneksel arkeoloji ve DPAA’nın adli DNA yöntemleriyle birleştirmek şart.” — saha uzmanı (araştırmacı beyanı, yayımlanan röportajların derlemesi).

DPAA ve bilim dünyasının iş birliği

ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı DPAA (Defense POW/MIA Accounting Agency), eski dönem kayıplarının bulunması ve tanımlanması konusunda uzun yıllardır çalışıyor. Kurum, son dönemde gelişen DNA yakalama ve analiz teknolojileriyle birlikte eDNA çalışmalarını da takip ediyor; bazı vakalarda bu teknolojiler kimliklendirme sürecini desteklediği için umut verici bulundu. WHOI, üniversiteler ve DPAA arasındaki pilot çalışmalarda eDNA yöntemleri sahada deneniyor

Bilimsel ve etik sınırlar — neye dikkat ediliyor?

Uzmanlar dikkatli: eDNA sinyallerinin kaynağını kesinleştirmek, örnek kirliliği ve çapraz-bulaşma risklerini yönetmek; ayrıca insan kökenli DNA tespit edilirse bunun etik, hukuki ve aile bilgilendirme süreçlerini dikkatle yürütmek gerekiyor. Tekniğin güçlü yanı, müdahale öncesi yön gösterici olması; zayıf yanı ise tek başına kesin sonuç üretmemesi. Bu nedenle, eDNA verileri geleneksel dalgıç arkeolojisi, tarihî kayıtlar ve adli analizlerle birlikte değerlendiriliyor.

Ne değişecek? Önümüzdeki adımlar

  • Hedefli kazılar: eDNA ile işaretli “yüksek öncelikli” noktalar derinlemesine incelenecek.

  • Adli doğrulama: Bulguya bağlı olarak DPAA ve adli genetik laboratuvarları kimliklendirme için harekete geçecek.

  • Uluslararası standartlar: UNESCO gibi kurumların eDNA protokolleri, denizlerde iz ve tür haritalaması çalışmalarını hızlandırıyor; bu da metodolojinin güvenilirliğini artıracak.

Aileler için ne anlama geliyor?

Bulunan her ipucu, bir ailenin yıllardır süren belirsizliğine çözüm getirme potansiyeli taşıyor. Ancak yetkililer, umut vaat eden sonuçların bile uzun bir adli doğrulama sürecinden geçeceğini; bu süreçte şeffaflık ve saygının öncelikli olduğunu vurguluyor.

Hazırlayan: FATİHDOGANMEDYA Haber Merkezi —  tamamen özgün metindir. (Kaynaklardan derleme ve doğrulama çalışmaları yapılmıştır.)

Okumaya Devam Et

Gündem

Genç Rümeysa, nişanlısının evinde silahlı saldırıda hayatını kaybetti

Yayımlandı

üzerinde

Genç Rümeysa, nişanlısının evinde silahlı saldırıda hayatını kaybetti

Lüleburgaz (Kırklareli) — 19 yaşındaki Rümeysa Sanpur, nişanlısının ailesinin bulunduğu eve gittiği sırada düzenlendiği belirtilen silahlı saldırıda ağır yaralandı; kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Olayın ardından çok sayıda şüpheli gözaltına alındı.

Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde evine yemeğe gittiği nişanlısının husumetlilerinin silahlı saldırısında hayatını kaybeden Rümeysa Sanpur (19), tabutuna konulan duvakla son yolcuğuna uğurlandı. Fotoğraf: Kırklareli, (DHA)

Olay nasıl gerçekleşti?

Görgü tanıklarının ve polis kayıtlarına göre olay, 22 Kasım 2025 akşamı Lüleburgaz’ın Gündoğu Mahallesi’ndeki ikametlerde yaşandı. Edinilen bilgiye göre, nişanlısının evinde yemek için bulunan aileye dışarıdan gelen husumetli bir grup tarafından ateş açıldı; evdekilerin de karşılık verdiği çatışmada Rümeysa Sanpur dışarıdan açılan ilk ateşte vuruldu. Sağlık ekiplerinin müdahalesine rağmen genç kadın, kaldırıldığı Lüleburgaz Devlet Hastanesi’nde hayatını kaybetti.

Emniyetin ilk bulguları ve gözaltılar

Polis ekipleri olay yerinde geniş çaplı inceleme başlattı. Güvenlik güçleri, olayla bağlantılı oldukları iddiasıyla toplam 12 şüpheliyi gözaltına aldı; soruşturma sürdürüyor. Olayın silahlı çatışma şeklinde geliştiği, saldırının grup hâlinde gerçekleştirildiği ve evdekilerin de silahla karşılık verdiği belirtiliyor.

Aile ve çevre tepkisi, tören bilgileri

Sanpur ailesi ve yakınları olay sonrası büyük üzüntü yaşadı; cenaze töreninde yakınları, sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmasını talep etti. Genç kız toprağa verilirken, medyada ve sosyal medyada olay geniş yankı buldu. (Yerel kaynaklar cenaze töreni ve tabuta örtülen duvak fotoğraflarından bahsetti.)

Yetkililerin açıklamaları ve soruşturmanın yönü

Emniyet yetkilileri, olayla ilgili delil toplama (görgü tespitleri, MOBESE/kamera kayıtları, olay yeri incelemesi) çalışmalarının devam ettiğini açıkladı. Adli makamlar şüpheliler üzerindeki gözaltı sürecini ve silahların tespitini sürdürüyor; soruşturmanın genişletilerek şüphelilerin kimlik ve bağlantılarının netleştirileceği bildirild

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar