Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Kartalkaya yangın faciası davası başlıyor: Bin 998’er yıl hapis cezası isteniyor

Yayımlandı

üzerinde

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki Grand Kartal Otel yangınına ilişkin aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 32 sanığın yargılanmasına 7 Temmuz Pazartesi günü başlanacak.

Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de 78 kişinin hayatını kaybettiği, 133 kişinin yaralandığı yangına ilişkin 78 kez olası kastla öldürme, olası kastla kasten yaralama suçlarından toplam 1998’er yıla kadar hapis cezası istenen 13 sanık ile bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası talep edilen 19 sanık, pazartesi Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak.

DAVA 14 GÜN SÜRECEK

Müştekiler ile taraf avukatlarının da ilk duruşmada hazır bulunacağı, 210 müşteki ve 32 sanığın yer aldığı dosya kapsamı göz önüne alınarak duruşma için 14 günlük süre ayrıldı.

Kartalkaya yangın faciası davası başlıyor: Bin 998'er yıl hapis cezası isteniyor - 1 Yangın felaketinde 78 kişi yaşamını yitirdi

Taraf sayısının fazlalığından adliyedeki duruşma salonlarının kapasitesi yetersiz kalacağı için Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca Bolu Sosyal Bilimler Lisesi Spor Salonu, 700 kişilik duruşma salonuna dönüştürüldü.

İç ve dış cepheleri boyatılan salona güvenlik kameraları yerleştirildi. Salondaki aydınlatma sistemi tamamen değiştirildi, elektrik altyapısı yenilenerek jeneratör sistemine bağlandı, UPS bağlantısı yapıldı.

Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Genel Müdürlüğünce Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) altyapısı kurulan salonda, akustiğin sağlanabilmesi amacıyla zemin tamamen halıyla kaplandı. Son teknoloji ses sistemi oluşturulan salona UYAP bağlantısı için internet hattı çekildi.

HANGİ SANIK İÇİN NE KADAR HAPİS CEZASI İSTENİYOR?

Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 98 sayfalık iddianamede, otel sahipleri, şirket yönetim kurulu üyeleri ve yöneticileri Halit Ergül, Emine Mürtezaoğlu Ergül, Ceyda Hacıbekiroğlu, Elif Aras, Emir Aras, Zeki Yılmaz, Ahmet Demir, Kadir Özdemir, Cemal Özer, Mehmet Salun ile Bolu Belediyesi Başkan Yardımcısı Sedat Gülener, İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun ve itfaiye eri İrfan Acar hakkında 78 kez olası kastla öldürme ile olası kastla kasten yaralama suçlarından toplam 1998’er yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Kartalkaya yangın faciası davası başlıyor: Bin 998'er yıl hapis cezası isteniyor - 2 Bolu Kartalkaya’da felaketin yaşandığı Grand Kartal Otel

Otelin teknik görevlileri Tahsin Pekcan, Hüseyin Özer ve Bayram Ütkü, mutfak personeli Reşat Bölük, Enver Öztürk ve Faysal Yaver, iş güvenliği uzmanları Kübra Demir ile Ece Kayacan, resepsiyon görevlisi Yiğithan Burak Çetin, Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilileri İbrahim Polat ile İsmail Karagöz, FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi yetkilisi Ali Ağaoğlu ile çalışanı Aleyna Beşinci, LPG tesisatı bakım görevlileri Doğan Aydın ve Muharrem Şen, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sırrı Köstereli, İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Bünyamin Bal, İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Yeliz Erdoğan ile eski İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Mehmet Özel’in de “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar hapsi talep ediliyor.

İDDİANAMEDEN

İddianamede, olay gecesi otel mutfağında dört personelin sabah kahvaltısı hazırlamak için çalıştıkları, yangının ilk olarak 03.24’te fark edildiği, fark eden personelin diğer personele haber verdiği, 03.26’da jandarmanın, 03.27’de de 112 Acil Çağrı Merkezi’nin arandığı tespitine yer verildi.

Yangının otelin dördüncü katında bulunan restoranda bulunan grill plate isimli elektrikli ızgaradan çıkan küçük parlama ve iç haznenin alev almasıyla saat 03.17’de başladığı anlatılan iddianamede, alevlerin 03.24’te grill plate haznesinden yakınında bulanan çöp kovasına ve oradan da LPG sağlanan hortuma sıçradığı, alevlerin hortumu eriterek LPG gazını yakmasıyla aşırı hızlanan yangının 03.26’da “kontrol edilebilir sınırların üstüne çıktığı” ve alev renginin de mavileşmeye başladığı aktarıldı.

Kartalkaya yangın faciası davası başlıyor: Bin 998'er yıl hapis cezası isteniyor - 3 Felaketin yaşandığı otelin içi yangından sonra böyle görüntülenmişti

İddianamede, tavanda kullanılan vernikli OSB ve ahşap dekorasyonda hızla gazlaşmaya, gazlaşmanın da aşırı dumanlanma ve hızla yanmaya sebebiyet verdiği bilgisi paylaşılarak, mutfak personelinin kaçış için kullandıkları kapalı otoparka açılan kapıyı açık bırakmalarının da yanmayı hızlandırdığı, merdiven ve asansör yapılarının yetersiz ve hatalı olması, gaz tahliyesi sisteminin bulunmaması nedeniyle yanıcı ve zehirli gazların hızla otelin üst katlarına yükselmesinin tüm koridorların zehirli duman ve yanıcı gazlarla dolmasına neden olduğu kaydedildi.

Otelde, acil durumun haber verilmesi için otomatik canlı ses mesajları yayınlanarak binadaki kişilerin haberdar edilmesini sağlayacak acil durum anons sisteminin bulunmadığına değinilen iddianamede, yangın algılama ve uyarı sistemlerinin gerektiği şekilde çalışmadığı, personele yangın ve acil durum eğitimi verilmediği, yangın tatbikatı yaptırılmadığı, olay anında gereken müdahalelerin yapılamadığı ifade edildi.

İddianamede, otelin kaçış merdiveninin, merdiven ve tahliye kapılarının gereken özellikleri taşımaması, yağmurlama sisteminin bulunmaması, yangında ortaya çıkan gazların merdiven ve asansörü baca olarak kullanıp üst katlara hızla ulaşması, merdivenlerde doğal veya mekanik yolla duman tahliyesini sağlayan bir sistem bulunmaması, merdivenlerde acil durum aydınlatma düzeneğinin olmaması, yangın kaçış levhaları ve kaçış yönlendirmelerinin bulunmaması, otelde kalanlara alternatif çıkış imkanının sağlanmaması nedeniyle kendi imkanlarıyla yangından haberi olan müşterilerin tahliyelerinin güvenli, hızlı ve gerektiği gibi yapılamadığı anlatıldı.

Yasal mevzuat kapsamında sorumluluğun, bina sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri Halit Ergül, eşi Emine Murtezaoğlu Ergül, kızları Elif Aras ve Ceyda Hacıbekiroğlu ile fiili yasal yöneticiler Emir Aras, Zeki Yılmaz, Ahmet Demir, şirketi temsile yetkili Kadir Özdemir ve talimatıyla hareket eden Cemal Özer ile Mehmet Salun’da olduğu belirtilen iddianamede, şüphelilerin dahil olduğu yönetim ve karar alma süreçleri kapsamında gerekli teknik altyapıyı oluşturmadıklarına işaret edildi.

Video –  “Kartalkaya’da Emsal karar çıkmalı”

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Rojin Kabaiş soruşturmasında çarpıcı gelişme: Vücudunda 2 ayrı erkeğe ait DNA tespit edildi

Yayımlandı

üzerinde

Rojin Kabaiş soruşturmasında çarpıcı gelişme: Vücudunda 2 ayrı erkeğe ait DNA tespit edildi

Tarih: 11 Ekim 2025 · Saat: 16:30 (TSİ) · Okuma süresi: 3 dakika

Van’da geçen yıl kaybolan ve daha sonra göl kıyısında ölü bulunan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş olayına ilişkin İstanbul Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından hazırlanan rapor soruşturma dosyasına girdi. Raporda, genç kadının vücudunda iki ayrı erkeğe ait DNA örneği tespit edildiği belirtildi; bir örneğin göğüs (sternal) bölgesinde, diğerinin ise vajinanın iç kısmında bulunduğu ifade ediliyor. Bu bulgu, soruşturmada cinsel saldırı ihtimalini gündeme getirdi.


Detaylar

  • ATK raporu dosyaya girdi: İstanbul Adli Tıp Kurumu Biyolojik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan raporun 10 Ekim itibarıyla soruşturma dosyasına konduğu bildirilmiştir.

  • Tespit edilen DNA örnekleri: Avukatlar ve baro temsilcilerinin açıklamasına göre raporda, Rojin Kabaiş’in vücudunda iki ayrı erkeğe ait DNA bulunduğu; bu DNA’lardan birinin göğüs/sternal bölgesinde, diğerinin ise vajinanın iç bölgesinde tespit edildiği ifade edildi. Bu bulgu, dosyada şimdiye kadar öne sürülen “intihar” iddialarına karşı yeni soru işaretleri oluşturdu.

  • Barolar ve aile tepkisi: Diyarbakır ve Van baroları ile Kabaiş ailesinin avukatları, raporun dosyaya girmesinin ardından ortak açıklama yaparak ATK hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını ve soruşturmanın etkin yürütülmediğini savundular. Avukatlar, bulguların cinsel saldırı olasılığını gündeme getirdiğini belirtti.

  • Önceki otopsi ve soru işaretleri: İlk otopsi raporlarında ölüm nedeni olarak boğulma belirtilmişti; ancak son ATK bulguları ve raporun bazı ayrıntılarının kamuoyu ile paylaşılmaması aile ve barolar tarafından “soruşturmanın kapatılmaya çalışıldığı” iddialarını güçlendiriyor.

  • Soruşturmanın aşaması: Resmi makamlar tarafından henüz şüpheli veya zanlı olarak açıklanmış isimler bulunmamakta; ATK raporu ve baroların açıklamaları soruşturmanın yönünü değiştirebilecek nitelikte. Yetkililerden gelen resmi bir adli karar ya da iddianameye dair bir duyuru olmadığı sürece, konuyla ilgili haberler sorgulayıcı ve hukuka uygun bir dille aktarılmaya devam edecektir.


Avukatların ve sivil toplumun çağrısı

Rojin Kabaiş davasını takip eden baro ve kadın örgütleri, adli bulguların kamuoyu ile şeffaf paylaşılmasını, delillerin titizlikle incelenmesini ve eğer deliller cinsel saldırıya işaret ediyorsa fail/faillerin adli sürece hızla dahil edilmesini talep etti. Aile de “gerçeğin ortaya çıkarılmasını” istiyor.


Ne anlama gelebilir? (Kısa değerlendirme)

Bu tür DNA bulguları — doğru zincirleme, örneklerin kontaminasyona uğramaması ve laboratuvar prosedürlerinin belgelenmesi halinde — soruşturmanın seyrini kökten etkileyebilir. Ancak kesin suçlamalar için savcılık soruşturması, laboratuvar raporlarının ayrıntıları ve adli tıp uzmanlarının yorumları gereklidir. Basında yer alan bilgiler avukat ve baro açıklamalarına dayanmaktadır; resmi makamların ek açıklamaları beklenmektedir.

Okumaya Devam Et

Gündem

İsrail, Gazze’yi enkaza çevirdi

Yayımlandı

üzerinde

İsrail, Gazze’yi enkaza çevirdi

Tarih: 11 Ekim 2025 — Saat: 14:30 (TSİ)
Yayın: FatihDoğanMedya — Okuma süresi: ~4 dakika

İki yılı aşkın süren savaşın ardından Gazze Şeridi, yoğun hava ve kara saldırılarıyla büyük oranda yıkıldı; on binlerce bina hasar gördü veya tamamen yok oldu, yüzbinlerce insan evsiz kaldı. Bölgeye ulaşmaya çalışan insani yardım ise altyapı tahribatı ve sınır kısıtlamaları nedeniyle yetersiz kalıyor.


Hasarın büyüklüğü: moloz, yıkım ve maliyet

Birleşmiş Milletler uydu analizleri ve saha raporları, Gazze şehirlerinin büyük bölümünde yapıların ağır hasar gördüğünü veya tamamen yıkıldığını gösteriyor. BM ve uluslararası kuruluşların tahminlerine göre şehir merkezlerinin çoğunda yüzde düzeyinde yüksek oranda hasar var; temizlenecek milyonlarca ton moloz bulunduğu ve yeniden inşa maliyetlerinin onlarca milyar doları bulacağı belirtiliyor. Dünya Bankası ve BM kaynakları, yeniden inşa ihtiyacının onlarca milyar doları bulabileceğini raporladı.

İnsan kaybı ve insani durum

Savaşın insani bilançosu ağır: farklı kaynaklarda değişmekle birlikte Gazze tarafında on binlerce sivilin yaşamını yitirdiği, yaralı ve kayıpların çok yüksek olduğu bildiriliyor. İsrail tarafında da operasyonlar ve saldırılar nedeniyle kayıplar rapor edildi. Hastaneler, okullar ve barınaklar ağır hasar aldı; bazı sağlık tesisleri çalışamaz hale geldi veya tahliye edildiği bildirildi. Bu durum, acil tıbbi bakım ve temel sağlık hizmetlerinin sağlanmasını güçleştiriyor.

Sivil altyapı ve hizmetlerin çöküşü

Elektrik, su ve kanalizasyon altyapıları ile ana yolların büyük kısmı hasar gördü; bu da temiz su, elektrik ve sağlık lojistiğini ciddi şekilde aksatıyor. Okullar ve UNRWA tesisleri dahil birçok kamu binası yıkıldı veya kullanılamaz hale geldi; insani yardım hareketliliği ve lojistik de bu tahribat yüzünden sınırlanıyor.

Ateşkes ve geri dönüşler

Son günlerde devreye giren ve arabulucular tarafından sağlanan sınırlı süreli ateşkese ilişkin haberler, bazı bölgelerde İsrail güçlerinin çekilmesiyle binlerce yerinden edilmiş kişinin evlerine dönmeye başladığını gösteriyor. Ancak dönenlerin büyük kısmı evlerini kullanamaz durumda buluyor; enkaz, güvenlik endişesi ve temel hizmet eksikliği geri dönüşü engelliyor. Ateşkes ve esir takası müzakereleri, bölgedeki insani durumun iyileşmesi için şart olarak gösteriliy

Yardımın önündeki engeller ve temizleme sorunu

Moloz miktarı ve ağır ekipman eksikliği, enkaz temizliğini neredeyse imkânsızlaştırıyor. BM çevre/insani raporlarında, molozun ve tehlikeli atıkların kaldırılmasının yıllar alabileceği; bunun altyapı onarımını ve ikamet edilebilirliğin yeniden sağlanmasını geciktireceği vurgulanıyor. Sınırdan giriş-çıkış kısıtlamaları, yakıt ve inşaat malzemesi akışını kısıtlayarak yardım ve yeniden inşa çalışmalarını sekteye uğratıyor

Uluslararası tepkiler ve hukuki tartışmalar

Uluslararası kuruluşlar, sivil hedeflerin korunması ve insani hukuka saygı çağrıları yapıyor; bazı hukukî organlar ve insan hakları kurumları operasyonları eleştiriyor ve belirli eylemleri hukuki çerçevede sorguluyor. İnsanî yardım örgütleri, geniş çaplı insani ihtiyacı vurgulayarak acil fon çağrıları yapıyor.

Sahadan kareler ve tanıklıklar

Gazze’ye ulaşan görgü tanıkları ve saha görüntüleri, yıkımın boyutunu gözler önüne seriyor: sokaklar enkazla dolu, aileler küçük eşyalarını arıyor, kurtarma ekipleri zaman zaman göçük altında kalanları çıkarmaya çalışıyor. Drone görüntüleri ve ajans fotoğrafları, özellikle Gaza City, Khan Younis ve Rafah bölgelerindeki ağır tahribatı belgeledi. AP News


Ne bekleniyor?

Kısa vadede insani yardım erişiminin artırılması, sınırlı onarım ve enkaz kaldırma çalışmalarının planlanması öne çıkıyor. Uzun vadede ise siyasi müzakereler, güvenlik garantileri ve dış finansman olmadan geniş çaplı yeniden inşa mümkün görünmüyor. Uluslararası aktörler, insani yardımın güvenli erişimini ve sivillerin korunmasını uluslararası platformlarda gündemde tutuyo

Okumaya Devam Et

Gündem

Rojin Kabaiş soruşturmasında şok gelişme: 2 ayrı erkeğe ait DNA tespit edildi

Yayımlandı

üzerinde

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş, geçen yıl 27 Eylül’de kaldığı yurttan ayrıldıktan sonra kayboldu; 15 Ekim’de Mollakasım Mahallesi sahilinde cansız bedeni bulundu. Soruşturma sürerken, İstanbul Adli Tıp Kurumu Biyolojik İhtisas Dairesi Merkezi tarafından hazırlanan rapor, 10 Ekim’de dosyaya girdi. Diyarbakır Barosu ve Van Barosu avukatlarının da katılımıyla, Diyarbakır Barosu’nda ortak basın toplantısı düzenlendi.

Toplantıda, hazırlanan rapor kamuoyu ile paylaşıldı.

GÖĞÜS VE VAJİNANIN İÇ BÖLGESİNDE 2 ERKEĞE AİT DNA TESPİT EDİLDİ”

Toplantıda konuşan Van Barosu Kadın Hakları Merkezi’nden avukat Zeynep Demir, verilen raporda, Rojin Kabaiş’in göğüs ve vajina iç bölgesinde 2 erkek kişiye ait DNA örneklerinin bulunduğunu ifade etti.

Demir rapora ilişkin şu bilgileri verdi: 

“Rojin dosyasında ilk günden itibaren oluşturulan bir intihar algısı mevcuttu. Dosya, avukatlardan gizlenerek sanki Rojin intihar etmiş gibi, Rojin’e dair aydınlatılmayan durumlar gerçekmiş gibi ATK raporlarıyla bunlar kamuoyuyla paylaşıldı. Gelinen aşamada ATK Biyolojik İhtisas Dairesi Merkezi’nin 10 Ekim’de gönderdiği raporla birlikte Rojin Kabaiş dosyasında şu ana kadar bulaş olma ihtimali üzerinde durulan, ancak bulaş olma ihtimali bertaraf edilen iki erkek DNA’sının Rojin’in hangi bölgesinde olduğu tarafımıza açıklanmıştır. İlk DNA örneği sternal yani göğüs bölgesinde olduğu tespit edilmiştir. İkinci DNA ise intrevajinal yani vajinanın iç bölgesinde olduğu tespit edilmiştir. Bu dosya bir yıldan fazladır devam etmektedir. Gelinen aşamada bir yıl sonra ATK’nın en öncelikli değerlendirmesi gerektiği şeyi değerlendirmediğini görmekteyiz. Bugün itibariyle dosyada artık cinsel saldırı olma ihtimalinin de açığa çıktığını, dosyanın bu şekilde ele alınması gerektiğini belirtiyoruz. Bu dosya üzerinde ’de kadına yönelik şiddet, şüpheli ölümleri açığa çıkaran dosya bu nedenle ATK’nın bir yıldır elinde bulundurduğu veriyi gizlemesi sebebiyle suç işlediği ortaya çıkmaktadır. Diyarbakır ve Van barosu bünyesinde de, ATK hakkında bu yönüyle suç duyurusunda bulunulmuştur.” 

“SORUŞTURMANIN SÜRÜNCEMEDE KALMASINA SEBEP OLMUŞTUR”

Dosyanın avukatlarından Nahit Eren ise rapor konusunda ciddi bir ihmalin olduğunu söyledi.

Eren şunları kaydetti: “Bu rapor ilk dosyaya 6 Kasım tarihi itibariyle geldi. Ama bu rapor ilk andan itibaren eksikliğini bizlere çok net bir şekilde gösteriyordu. Raporda iki erkek şahsa ait ve farklı bölgelerden alınan DNA örneklerinin olduğunu belirtiyordu. Ancak bu DNA örneklerinin Rojin’in bedeninin hangi bölgelerinden alındığı konusunda maalesef bir belirleme yoktu. Oysa alınan bütün sürüntü örnekleri numaralandırılmış, sıralanmış, 80’e yakın sürüntü örneğiyle İstanbul Biyoloji İhtisas Daire Kurulu’na gitmişti. Ve İstanbul Biyoloji İhtisas Daire Kurulunun 1 Kasım tarihli raporunda iki erkek şahsa ait DNA örneğine ilişkin rapor, ancak o DNA örneklerinin az evvel belirttiğim üzere İhtisas Kurulu’nun raporuna da yansıdığı üzere nereden alındığı konusunda net bir belirleme yoktu. Bu durumda aslında İstanbul 1’inci İhtisas Kurulu eksik bir rapor tanzim etti. Söz konusu DNA örneklerinin nereden alındığının tespiti konusunda Biyoloji İhtisas Dairesi’nden bir bilgi almadan hazırlanan rapor eksik, hatalı ve yanlış bir rapor olur. Ve Van Baromuzla birlikte ilk etapta bu DNA örneklerinin nereden alındığını tespiti için Cumhuriyet Başsavcılığı’na talepte bulunuldu. Ocak ayından itibaren bütün yazışmalara maalesef İstanbul Adli Tıp İhtisas Kurulu cevap vermedi. İki yazı yazıldı. Nitekim yakın zamanda, 25 Eylül’de meslektaşlarımın da belirttiği üzere aileden aldığımız vekalete istinaden İstanbul Adli Tıp Kurumu hakkında suç duyurusunda bulunduk. Ve ne tesadüftür 15 gün sonra oluşan kamuoyu baskısı dosyaya söz konusu DNA örneklerinin nereden alındığına dair bilginin dosyaya gelmesine vesile oldu. İhtisas Kurulu bize çok net bir şekilde Biyoloji İhtisas Dairesi’ne sormadan, nereden alındığını sormadan bulaş olasılığını raporuna yansıtıp maalesef Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nı da bu konuda oyalamıştır. Soruşturmanın sürüncemede kalmasına sebep olmuştur.” 

“CİNAYETİ İŞLEYEN KİMLERSE BULUNSUN”

Rojin’in babası Nizamettin Kabaiş ise kızının katillerinin bulunmasını isteyerek, şöyle konuştu:

“Hem Diyarbakır, hem Van Barosu bizleri yalnız bırakmadı. Onların çalışmaları bir yıldır devam ediyor. Onların sayesinde bu açıklamalar ortaya çıktı. Ben de mücadele ettim. Çünkü benim ciğerim yanıyor. 1 yıldır acı çekiyoruz aile olarak. Bir yıldır acı çekiyoruz. Cinayeti işleyen kimlerse bulunsun.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar