Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Sağlık

Elektronik sigarada gizli tehlike. Bir tanesi bile hasta eder

Yayımlandı

üzerinde

Artık çok küçük yaşlarda çocukların kullandığını bile duyuyoruz, görüyoruz. Hatta bunları sigaradan daha masummuş gibi bir havayla kullananlar da var. Peki siz bize anlatır mısınız elektronik sigaralar nasıl etkiliyor sağlığı? İçeriğinde ne var?

NEDİR?
 
Prof. Dr. Özlü: Elektronik sigara dediğimiz aslında nikotin buharı salan aygıtlar. Maalesef son zamanlarda özellikle gençlerin sıklıkla tercih ettiği bir alışkanlık haline gelmeye başladı. Biliyorsunuz 18 yaşın altına tütün ürünlerinin satılması bütün dünyada yaygın olarak yasak. Dolayısıyla gençler bu nikotin bağımlılığından korunuyordu. Genel itibarıyla 20 yaşın üzerinde çok nikotin bağımlığı gelişmiyor. Genelde sigara içenleri sorguladığımız zaman bunların 20 yaşından önce nikotin bağımlılığı geliştirdiği ortaya çıkıyor. Bu açıdan 18 yaş sınırının faydasını görüyorduk. Fakat maalesef e-sigaralar daha erken yaşlarda nikotin bağımlılığı oluşturarak daha sonra da sigara içme yönünde bir bağlantıyla bu süreci devam ettiren atlama taşı rolü üstlendi.

ELEKTRONİK SİGARA ZARARLI MI?

E-sigaraların masum olduğu tamamıyla bir yalan. Bu konuda yapılmış çok çalışma var. Yayınlar devam ediyor. En çok bilinen ve çok sayıda kişinin öldüğü de bilinen evali dediğimiz akut akciğer hasarı oluşturuyor. Bir sigarayla da oluşabiliyor. Bu durumla ilgili çok sayıda vaka da bildirilmiş. Bunun dışında da uzun vadede kalp damar sistemi, akciğerler ve vücutta yaşayan hücreler üzerine olumsuz etkileri olduğu yönünde veriler giderek artıyor. Bu e-sigara dediğimiz cihazlar da tek tip cihazlar değil. Bunların çok farklı türleri var. Nikotin içerenlerinin yanında içermeyenleri de var, tütün içerenleri var, bir çok katlı maddesi var, aroma vericiler var. Gençlerin başlamasını sağlamak için çeşitli tat ve kokularla tatlandırılıyor ve içine ilave edilen bu maddelerin de aynen sigara olan maddeler gibi kanserojen etkisi olduğunu ya da canlı hücreler üzerinde hasar verici özelliği olan maddeler olduğunu biliyoruz. E-sigaraların uzun vadedeki etkileri de yeni çalışmalarla ortaya çıkacak. Hatta pasif etkileri bile çalışılmış durumda. Kendisi e-sigara kullanmasa bile buharına maruz kalan kişilerde de etkilenmelerin olduğu yönünde çalışmalar var.
 
Kullananlar nikotini buhar olarak alıyorlar, peki sigarayla arada nasıl bir fark oluyor?
 
Prof. Dr. Özlü: Sigarada tütünün yanması sonrasında duman oluşuyor. Buradaysa tütün yok, nikotin var ve nikotinin içinde tat verici çeşitli kimyasallar ekleniyor. Bazılarında tütün de var ama o ısıtılıyor. Bunun yayıgınlaşmasının sebebi tütün sektörünün daralması. Sigarayla ortaya çıkan sağlık sorunlarının çok yaygınlaşması ve bu daralan pazarı nasıl canlandırabiliriz düşüncesiyle e-sigaralar üretiliyor. Aslında e-sigaraları üreten tütün firmaları değil ama üretimden hemen sonra tütün firmaları sahiplenmiş durumdalar. E-sigaralar sigara içilmeyen ortamlarda kullanılarak nikotin sağlamaya devam ediyor. Gençlerin nikotin bağımlılığını artırarak sigara kullanımını artırmak için, hem de sigara kullananların sigara içilmeyen ortamlarda yasağı delerek nikotin bağımlılığının devamını sağlama rolüne sahip e-sigaralar.
 
Sigarayı bırakmaya çalışanların da e-sigaraya döndüğünü görüyoruz, ama herhalde bu da yanlışı devam ettirmek gibi öyle değil mi?

ELEKTRONİK SİGARA SİGARAYI BIRAKTIRIR MI?

Prof. Dr. Özlü: E-sigaraların sigarayı bırakmak için kullanıması doğru değil. Nikotini kullanan bıraktırma tedavileri var ama onlar sadece tedavi amacıyla üretilmiş, dozajı belli, kullanım prosedürü belirlenmiş ve bir hekim kontrolünde belirli bir süre için geçici olarak kullanılan ilaçlar. Oysa e-sigaralar bir kere ilaç değil. Sabit bir dozu yok, sabit bir cinsi yok. Piyasada satılan elektronik sigaraların nikotin düzeyi birbirinden o kadar farklı ki. İçinde kullanılan kimsayalların dozu belli değil, yan etklileri belli değil, kişi içtiği zaman ne kadar içeceği belli değil. Gerçek hayatta bunları kullananların sigaraya devam etme yönünde eğilim gösterdiği görülmüş.

ABD’de yapılan bir araştırmada, elektronik sigara kullanan ergenlik çağındaki gençler, insan sağlığına zararlı metallerden kurşun ve uranyuma maruz kalma riski konusunda uyarıldı. Bu metallerin vücuda etkisi ne?

Prof. Dr. Özlü: Biliyorsunuz kurşun akut zehirlenme de yapabilir, kronik birikim ve ona bağlı zehirlenme de yapabilir. Uranyum zaten radyoaktif bir madde. Ama sadece bu iki maddeyle de sınırlı değil. Nitrozaminler var, biyoaktif dediğiniz biyolojik ortamda hücre hasarına yol açan pek çok madde var. Bunlarla ilgili yapılmış çok sayıda çalışma var. Tek doz maruz kalmada bile kalp atışını hızlandırdığı, damar kasını kastığı, tansiyonu yükselttiği, nabız sayısını artırdığı, kalp ritmini artırdığı ve akciğer fonksiyonlarını, beyin foksiyonlarını olumsuz etkilediği yönünde, hatta depresyon gibi ruhsal sonuçlara gitmeye başladığı yönünde çalışmalar var.
 
Elektronik sigara kullananların akciğerlerinde su topluyor deniliyor. Direkt olarak akciğerde nasıl bir etki bırakıyor?

ELEKTRONİK SİGARA NASIL ZARAR VERİYOR?
 
Prof. Dr. Özlü: E-sigara kullananlarda e-sigaraların içinde yer alan bazı maddelere tepkisel olarak geliştiği tahmin edilen bir akut hasar tablosu var ve ciddi bir şekilde akciğerde ödeme yol açıyor dediğiniz gibi ve ciddi bir solunum tablosuna yol açıyor ve bu hasar bazen de ölüme kadar gidebiliyor.
 
Dünya Örgütü’ne göre her yıl 8 milyondan fazla kişi ”tütün salgını” sonucu hayatını kaybediyor. Bu ölümlerin 1,2 milyonu pasif içicilikten kaynaklanıyor. WHO, tütün salgınını dünyanın karşı karşıya kaldığı en büyük halk sağlığı tehditlerinden biri olarak görüyor.
 
Prof. Dr. Özlü: Bir de dediğiniz durum var, bizim dual kullanım dediğimiz.  ve e-sigaranın birlikte kullanımı. Maalesef bu da giderek yaygınlaşıyor. E-sigaralarda yer alan nikotin düzeyi aslında normal sigaralardan bulunan nikotin düzeyinden daha yüksek. Bu dual kullanımda etkilerin daha da potansiyalize olduğu yönünde bilgiler uyarılar var.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sağlık

İskoç bilim insanları Amazon’da “kuduz taşıyan vampir yarasalar” tehdidine karşı sahaya indi

Yayımlandı

üzerinde

İskoç bilim insanları Amazon’da “kuduz taşıyan vampir yarasalar” tehdidine karşı sahaya indi

Haber / FatihDoganMedya
Tarih: 11 Kasım 2025 — Saat: 15:30
Okuma süresi: ~5 dakika

Amazon ormanlarında vampir yarasaların (Desmodus rotundus) taşıdığı kuduz virüsünün insan ve hayvanlara bulaşma riski, İskoç araştırmacıların yürüttüğü saha çalışmalarıyla yeniden gündeme geldi. Glasgow Üniversitesi başta olmak üzere İskoç bilim insanları, Amazon’daki topluluklara yönelik biyolojik izleme, genetik takip ve yeni koruyucu stratejiler geliştiriyor.

Neden tehdit artıyor?

Araştırmacılar, iki temel faktörü işaret ediyor: iklim değişikliği nedeniyle yükselen sıcaklıklar ve insan kaynaklı arazi kullanımı değişiklikleri — ormanların tahribi, hayvancılık yayılması ve insansız alanların küçülmesi. Bu değişimler, vampir yarasaların besin kaynaklarını ve dağılımını etkileyerek insanların ve çiftlik hayvanlarının yarasalarla daha sık temas etmesine yol açıyor. Bilimsel çalışmalar iklim ve arazi kullanımındaki değişimlerin vampir yarasa popülasyonlarının yayılımını ve kuduzun taşınmasını kolaylaştırdığını gösteriyo

İskoç ekip ne yapıyor?

Glasgow merkezli ekipler, Amazon’un farklı bölgelerinde şu yöntemleri kullanıyor:

  • Yarasaların bağışıklık profillerini, genomik izlerini ve virüs hatlarını izlemek için örnek toplama ve genetik analiz.

  • Miniatürleştirilmiş izleme cihazlarıyla yarasaların göç yollarını takip ederek, kuduzun bölgesel yayılım haritalarını çıkarmak.

  • Topluluk bilgilendirme, hayvancılık uygulamalarının düzenlenmesi ve aşı/koruyucu kampanyalar için yerel kurumlarla iş birliği.

Bu araştırma, hem halk sağlığı hem de tarım ekonomisi açısından büyük öneme sahip: vampir yarasalar sıklıkla büyükbaş hayvanlara saldırıyor ve kuduz hayvancılıkta kayıplara, insanlarda ise ölümcül vakalara neden olabiliyor.

Bilimde yeni umut: yayılabilir aşı çalışmaları ve saha çözümleri

Bilim insanları yalnızca izlemekle kalmıyor; yeni müdahale yöntemleri de geliştiriliyor. Son dönemde yayınlanan araştırmalar, yarasalar arasında temas yoluyla geçebilecek “yayılabilir” aşı jelleri ve sosyal bakım davranışlarını kullanarak aşılama stratejileri üzerinde umut verici sonuçlar veriyor. Bu tür yenilikler, sahada kitlesel aşılamaya kıyasla daha pratik ve maliyet etkin çözümler sunabilir. Ancak uygulamaya geçmeden önce etik ve ekolojik değerlendirmeler gerekiy

Risk ne kadar ciddi? — Uzman uyarısı

Kuduz, merkezi sinir sistemine ulaştığında hemen daima ölümcüldür; bu yüzden ısırık veya temas şüphesinde hızlı tıbbi müdahale şart. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve ulusal sağlık otoriteleri, şüpheli ısırık vakalarında derhal yara temizliği ve post-exposure prophylaxis (PEP) uygulamasını öneriyor. Amazon gibi kırsal alanlarda sağlık erişimi sınırlı olabilir; bu da riskin daha da büyümesine neden oluyor.

Yerel etkiler ve alınabilecek basit önlemler

  • Kırsal topluluklarda hayvan barınaklarının kapatılması ve gece kapılarının güvenli tutulması, yarasa erişimini azaltır.

  • Büyükbaş hayvan aşılamaları ve yarasa popülasyonunun doğal dengesini bozmadan yönetilmesi (kireç/sürü kontrolünden kaçınma) önem taşıyor.

  • Isırık durumunda: hemen yarayı sabun ve bol suyla yıkayın, tıbbi merkeze başvurun ve yerel sağlık yetkililerine haber verin. (WHO/CDC önerileri).

Ne değişecek?

İskoç ekiplerin Amazon’daki verileri, bölgesel sağlık stratejilerinin şekillenmesine yardımcı olabilir: erken uyarı sistemleri, hedeflenmiş aşılama kampanyaları ve hayvancılık uygulamalarında değişiklikler potansiyel olarak hem insan hayatını kurtarır hem de ekonomik kayıpları azaltır. Ancak başarı, yerel yönetimler, sağlık otoriteleri ve toplulukların iş birliğine bağlı.


Özet (kısa): Glasgow ve diğer İskoç araştırma grupları, Amazon’da vampir yarasa kaynaklı kuduzun izlenmesi ve kontrolü için genetik takip, saha çalışmaları ve yenilikçi aşı stratejileri geliştiriyor. İklim değişikliği ve arazi kullanımı değişiklikleri tehdidi artırıyor; vakalarda hızlı tıbbi müdahale hayat kurtarıyor.

Okumaya Devam Et

Sağlık

Bebek mamalarında botulizm tehlikesi — 13 bebek hastaneye kaldırıldı

Yayımlandı

üzerinde

Bebek mamalarında botulizm tehlikesi — 13 bebek hastaneye kaldırıldı

Yayın: FATİHDOGANMEDYA
Tarih & Saat: 09 Kasım 2025, 12:15 (TSİ)
Okuma süresi: 3 dakika

ABD’de satılan ByHeart markalı “Whole Nutrition Infant Formula” ürününün iki partisiyle ilişkilendirilen botulizm şüphesi nedeniyle 10 eyalette toplam 13 bebek hastaneye kaldırıldı; yetkililer iki parti ürünün geri çağrıldığını açıkladı. Vakalar ve geri çağırma hakkında soruşturma devam ediyor.


Detaylar

  • Kaç vaka? Şu ana kadar 10 eyalette bildirilen ve aynı formülün iki partisini tüketen 13 bebek botulizm şüphesiyle hastaneye kaldırıldı.

  • Hangi ürün? Firma: ByHeart Inc. Ürün: Whole Nutrition Infant Formula. Geri çağrılan parti numaraları 206VABP/251261P2 ve 206VABP/251131P2 olarak açıklandı.

  • Hangi eyaletler? Vakalar Arizona, California, Illinois, Minnesota, New Jersey, Oregon, Pennsylvania, Rhode Island, Texas ve Washington eyaletlerinde görüldü.

  • Durumları nasıl? Tüm etkilenen bebekler hastaneye kaldırıldı ve raporlara göre tedavi altına alındı; şu ana kadar ölüme ilişkin bildirim bulunmuyor. Yetkililer vakaları, ürün kontaminasyon kaynağını ve olası başka ürünleri araştırıyor.


Botulizm nedir? Belirtiler ve risk

Botulizm, Clostridium botulinum adlı bakterinin ürettiği nörotoksinin yol açtığı ciddi bir zehirlenme türüdür. Bebek botulizmi, genellikle bakterinin bağırsakta toksin üretmesi sonucu gelişir ve yenidoğan/infant dönemde ağır kas zayıflığına yol açabilir. Tipik belirtiler:

  • Beslenme zorluğu veya yetersiz emme,

  • Baş kontrolü kaybı (baş tutamama),

  • Yutma güçlüğü, azalmış yüz ifadesi, gevşek kas tonusu, uyku hali.
    Bu belirtilerden herhangi biri görülürse hemen sağlık kuruluşuna başvurulmalı.


Yetkililerin uyarısı — Ne yapmalı?

  • Parti numarasını kontrol edin. Elinizde ByHeart marka formül varsa, ambalajdaki parti numarasını kontrol edin; şüpheli partiler geri çağrıldı.

  • Temizlik: Formülle temas etmiş kap ve yüzeyleri bulaş riskine karşı bulaşık makinesi veya sıcak sabunlu su ile iyice temizleyin.

  • Belirti takibi: Beslenme güçlüğü, zayıf kas tonu veya yutma problemi gibi belirtiler birkaç hafta içinde ortaya çıkabileceğinden ebeveynlerin dikkatli olması gerekiyor. Belirti görünürse derhal sağlık kuruluşuna başvurun.

  • Sağlık merkezleri vakaları izliyor; tanı ve tedavi için ilgili sağlık birimleri ile koordinasyon devam ediyor. Tüm 13 bebeğin tedavi aldığı ve bazı vakalarda özel antitoksin (ör. BabyBIG®) uygulandığı rapor edildi.


Soruşturma ve firma açıklaması

FDA (ABD Gıda ve İlaç Dairesi) ve CDC tarafından yürütülen soruşturmada ürünün hangi aşamada kontamine olduğuna dair araştırma sürüyor. ByHeart Inc. hakkında yetkililer inceleme başlattı; firma ve yetkililerden gelen resmi açıklamalar takip edilmeli.


Kısa not — Ebeveynlere pratik öneriler

  1. Evinizde bu markadan formül varsa, parti numarasını kontrol edin; şüpheli partileri kullanmayı

  2. Bebekte iştahsızlık, baş kontrolünde azalma, aşırı uyku veya yutma güçlüğü görürseniz acilen sağlık kuruluşuna başvurun.

  3. Ürünü satın aldığınız yere veya üreticiye iade/başvuru yapın; soruşturma ilerledikçe yeni bilgiler paylaşılacak.

Okumaya Devam Et

Sağlık

Milyonlarca Kişinin “Ekmek Düşmanı” Olmasının Suçu Glüten Değil — Melbourne Üniversitesi’nden Çarpıcı Sonuçlar

Yayımlandı

üzerinde

Milyonlarca Kişinin “Ekmek Düşmanı” Olmasının Suçu Glüten Değil — Melbourne Üniversitesi’nden Çarpıcı Sonuçlar

FatihDoganMedya Web Haber | 9 Kasım 2025 — 14:30 · Okuma süresi: 3 dakika

Melbourne Üniversitesi öncülüğündeki uluslararası bir çalışmaya göre, dünya çapında yetişkinlerin yaklaşık %10’u glüten içeren gıdalar tükettikten sonra rahatsızlık bildirse de, bu semptomların yalnızca küçük bir kısmı gerçekten glütenden kaynaklanıyor. Çoğu vakada sorumlu olabilecek etkenler arasında buğdayın içindeki diğer karbonhidratlar (özellikle fructanlar — FODMAP grubu) ve bağırsak-beyin (gut-brain) etkileşimleri yer alıyor


Haber Ayrıntıları

Melbourne Üniversitesi ve uluslararası ortakların yürüttüğü kapsamlı araştırma, kendi kendine “glüten hassasiyeti” tanısı koyan kişilerin büyük çoğunluğunda semptomların çift kör kontrollü testlerde glütenden bağımsız olarak ortaya çıktığını gösterdi. Araştırma özetine göre, sahada bildirilen şikayetlerin yalnızca %16–%30 aralığındaki kısmı gerçekten glüten-özgü reaksiyonlarla ilişkilendirilebildi. Bu, “ekmeği suçlama” eğiliminin önemli oranda yanlış yönlendirildiğini işaret ediyor.

Çalışma ayrıca şu bulguları öne çıkarıyor:

  • Dünyada yetişkinlerin yaklaşık %10’u glüten/bugday tükettikten sonra şişkinlik, yorgunluk veya bağırsak ağrısı bildirdiğini söylüyor; ancak bu bildirimlerin çoğu laboratuvar veya çift kör denemelerle doğrulanmıyor.

  • Semptomların önemli bir bölümünde suçlu, gluten değil; fructanlar gibi fermente olabilen kısa-zincirli karbonhidratlar (FODMAP’ler) olabiliyor — bu maddeler bazı insanlarda gaz, şişkinlik ve karın ağrısı yaratıyor. Monash ve diğer ekiplerin önceki çalışmaları da benzer sonuçlara işaret etmişti.

  • Araştırma, bağırsak-beyin etkileşimlerinin ve beklenti/algının (nocebo/placebo) semptom algısında etkili olduğunu; medya ve diyet trendlerinin de insanların “glüten suçludur” kanaatini güçlendirdiğini not ediyor.


Uzman Yorumu ve Ne Anlama Geliyor?

Araştırma yazarları ve gastroenteroloji uzmanları, sonuçların “glüteni otomatik olarak suçlama” alışkanlığını sorgulatması gerektiğini söylüyor; daha hedefe yönelik tanı yöntemleri ve kişiye özel yaklaşımlar gerekli. Ayrıca gereksiz yere glüten içermeyen ürünlere yönelmenin besin çeşitliliğini azaltabileceği ve ekonomi-sağlık açılarından olumsuz sonuçları olabileceği uyarısı yapılıyor.

Pratik çıkarımlar:

  • Kendi kendine glüten kesme kararı almadan önce bir gastroenteroloğa başvurun; çölyak hastalığı ve buğday alerjisi dışlanmalı.

  • Semptomlarınız FODMAP’lara bağlı olabilir; bunun tespiti ve yönetimi için diyetisyen eşliğinde kontrollü FODMAP-kısıtlaması değerlendirilebilir.

  • Eğer günlük yaşam kalitenizi etkileyen belirtileriniz varsa, profesyonel test ve yönlendirme önemlidir — popüler diyet trendleri tek başına yol gösterici olmamalıdır.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar