Gündem
Dışişleri Bakanı Fidan, Sırp Cumhurbaşkanı Vucic ile görüştü

Bakan Fidan, Başkent Belgrad’da Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic tarafından kabul edildi.
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, ülkesinin bölgedeki istikrar için Türkiye ile olan ilişkilerine özel önem verdiğini ifade etti.
Vucic, başkent Belgrad’da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı kabul etti.
Görüşmenin ardından Instagram hesabından paylaşım yapan Vucic, Bakan Fidan’ı ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu belirtti.
Vucic, Türkiye ve Sırbistan arasındaki ilişkilerin yoğun siyasi diyalog ile ekonomiden enerjiye, turizmden kültür ve eğitime kadar her alanda kapsamlı işbirliğiyle karakterize edildiğini kaydederek, şunları ifade etti:
“Görüşmemizin bu ilişkilerin daha da güçlenmesine katkı sağlayacağına eminim. Türkiye’nin 2027 yılında Belgrad’da düzenlenecek EXPO’ya katılımını teyit etmesinden özellikle memnuniyet duyuyorum. Bu karar, güçlü ortaklığımızın ve karşılıklı güvenimizin somut göstergesidir. Sırbistan, Türkiye ile olan ilişkilerine özel önem atfetmektedir. Türkiye, sahip olduğu büyük etki gücüyle tüm bölgenin istikrarı açısından kilit bir aktör konumundadır.”
Gündem
Adnan Oktar’ın “kediciklerinden” Damla Pamir’in yeni hayatı — Soyadını değiştirip özel okulda öğretmen oldu
FATİHDOGANMEDYA HABER
26 AĞUSTOS 14:14
Özet :
Adnan Oktar davasında yargılanan Damla Pamir, tahliye sonrası imaj ve soyadı değişikliği yapıp İstanbul’daki bir özel okulda İngilizce öğretmeni olarak göreve başladı.
Haber metni
Bir dönem Adnan Oktar yapılanmasıyla anılan ve kamuoyunda “kedicik” olarak tanınan Damla Pamir, tahliyesinin ardından yeni bir yaşam kurduğu ve İstanbul’daki bir özel eğitim kurumunda İngilizce öğretmeni olarak çalışmaya başladığı yönünde haberler yayıldı. Bu iddialarda Pamir’in imajında değişiklik yapıp soyadını değiştirdiği; okulun resmi internet sayfasında fotoğrafı ve isminin yer aldığı belirtiliyor.
Yargı geçmişi ve tahliye
Haberlerde geçen bilgilere göre Pamir, Adnan Oktar soruşturmaları kapsamında yargılanmış ve dosyada “örgüt üyeliği” suçundan ceza almış, yaklaşık 1,5 yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye oldu. Tahliye sonrası kamuoyundan uzak ve daha düşük profilli bir hayat kurduğu öne sürülüyor. Bu bilgiler ilgili haber kaynaklarında yer alıyor.
Yeni kimlik, yeni meslek iddiaları
Çok sayıda yerel ve ulusal haber mecrası, Pamir’in tahliyesinin ardından imaj değişikliğine gittiğini ve soyadını değiştirdiğini; İstanbul’daki bir özel okulda İngilizce öğretmeni olarak göreve başladığını yazdı. Bazı haberlerde okulun web sayfasında Pamir’e ait olduğu belirtilen fotoğraf ve isme yer verildiği aktarıldı. Bu iddialar çeşitli haber sitelerinde aynı yönde paylaşıldı.
“Örgütle bağlarımı kopardım” iddiası
Bazı haber kaynakları, Pamir’in yakın çevresine “örgütle tüm bağlarımı kopardım” şeklinde açıklamalar yaptığını öne sürdü. Bu ifade haberlerde “önerildi/iddia edildi” biçiminde aktarılmakta; doğrudan birinci el (Pamir’in kendisiyle yapılmış) bir röportaj veya resmi bir açıklama bağlantısı haberlere göre paylaşılmadı. Dolayısıyla bu noktayı haber dilinde aktarırken temkinli olmak gerekiyor.
Ne teyit edildi, ne teyit edilmedi?
-
Teyit edilen (haber kaynaklarının ortak verdiği iddialar): Tahliye sonrası Pamir’in imaj ve soyadında değişiklik yaptığı, İstanbul’da bir özel okulda öğretmen olarak çalıştığı yönündeki haber ajans ve medya paylaşımları. Bu iddialar birden fazla haber sitesinde yer alıyor.
-
Doğrudan teyit gerektiren (henüz açık belge veya resmi açıklama bulunmayan): Pamir’in soyadının yasal olarak değişip değişmediği (nüfus kaydı vb.), çalıştığı okul tarafından yapılmış resmi bir açıklama veya Pamir’in kendi beyanı. Haberlerde okul sitesinde fotoğraf/isminin yer aldığı yazılıyor; ancak ilgili okulun resmi açıklaması veya Pamir’in doğrudan ifadesine dayanan bir kaynak haberlere eklenmemiş görünüyor. Okul web sayfası iddialarının varlığı bazı haberlerde belirtilse de, okuyucu için ilk el kaynak (okulun resmi duyurusu veya Pamir’in açıklaması) önem taşıyor.
Gündem
ABD’li siyasetçiden skandal video: Alev makinesiyle Kur’an-ı Kerim yaktı — Valentina Gomez’e büyük tepki
FatihDoğanMedya | Güncellendi: 26 Ağustos 2025
İleri sürülen görüntülerde, Amerika Birleşik Devletleri’nden bir siyasetçi olan Valentina Gomez’in sosyal medya hesabından paylaştığı videoda Kur’an-ı Kerim’in alev makinesi (flamethrower) ile yakıldığı görülüyor. Video kısa sürede viral olurken, İslam karşıtı söylemler içeren görüntü sosyal medyada ve siyaset çevrelerinde geniş tepki yarattı.
Olayın özeti
-
Dün (26 Ağustos) paylaşılan videoda Valentina Gomez’in elindeki aleve makinesiyle Kur’an’ı tutuşturduğu ve görüntü boyunca İslam ve Müslümanlara yönelik hakaret içerikli ifadeler kullandığı iddia ediliyor. Paylaşımın altına atılan notlar ve videonun içeriği, birçok kullanıcı tarafından “açık bir nefret söylemi” olarak değerlendirildi.
Valentina Gomez kimdir? (Kısa geçmiş)
Gomez, daha önce sosyal medyada provokatif videolarla gündeme gelmiş, LGBTİ+ temalı kitapları yakma görüntüleri ve Müslüman toplumlara yönelik provokatif eylemleriyle tanınıyor. Siyasi kariyeri içinde Missouri’deki bazı yarışlarda aday olduğu, daha sonra Teksas’tan kongreye adaylık amacıyla ismini duyurmaya çalıştığı haberleri vardı. Geçmiş paylaşımlarının platform denetimleri ve sivil toplum kuruluşlarının eleştirisine hedef olduğu biliniyor.
Sosyal medya ve siyaset çevrelerinden tepki
Videonun yayılmasının ardından sosyal medya kullanıcıları, sivil toplum örgütleri ve bazı siyasetçiler hızlı şekilde tepki gösterdi; paylaşımlar “nefret suçu söylemi” ve “İslamofobi” olarak nitelendirildi. Bazı haber kaynakları, videonun paylaşıldığı platformda ve diğer mecralarda kullanıcı şikayetleri ile karşılaştığını ve tartışmanın büyüdüğünü bildiriyor.
Platform müdahalesi ve geçmiş örnekler
Valentina Gomez’in daha önce benzer saldırgan içerikli videolarının bazı sosyal medya platformları tarafından sınırlandırıldığı veya erişiminin kısıtlandığı kayıtlı. Sosyal medya şirketlerinin nefret söylemi ve şiddet çağrısı içeren içeriklere karşı uyguladığı politikalar, bu tür paylaşımların kaldırılması veya erişiminin sınırlandırılması yönünde uygulamalar içeriyor; Gomez’in geçmişte kitap yakma videoları da platform kuralları gereği sınırlandırılmıştı.
Hukuki ve anayasal bakış
Amerikan hukuku ve Anayasa (Birinci Değişiklik) çerçevesinde, rahatsız edici ve saldırgan ifade biçimleri çoğunlukla ifade özgürlüğü kapsamında korunuyor; ancak doğrudan şiddete teşvik, gerçek ve yakın bir tehdide dönüşme veya imminent lawless action (yakın ve muhtemel kanunsuz eyleme çağrı) gibi unsurlar varsa, suç teşkil edebilir. Hukuk uzmanları, kutsal kitap yakma gibi eylemlerin bağlama göre farklı hukuki sonuçlar doğurabileceğini; toplumsal gerilim, tehdidin niteliği ve eşlik eden söylemlerin belirleyici olacağını vurguluyor.
Neler bekleniyor? (Siyasi ve hukuki sonuçlar)
-
Sosyal medya hesapları ve platform politikaları: İlgili platformların paylaşımı inceleyip kısıtlama veya kaldırma yoluna gitmesi muhtemel. Gomez’in daha önceki içeriklerinde platform müdahaleleri görüldüğü için benzer uygulamalar bekleniyor.
-
Siyasi tavırlar: Kongre adaylığı ve aktif siyasetteki iddiaları göz önüne alındığında, rakipleri ve partiler içinde kınama ve uzaklaşma çağrıları gelebilir.
-
Hukuki süreçler: Eğer görüntülerdeki ifadeler “doğrudan şiddet çağrısı” veya “hedeflenen bir topluluğa karşı somut ve yakın tehdit” şeklinde değerlendirilirse, yerel yetkililer veya federal kurumlar tarafında soruşturma ihtimali doğabilir; aksi halde ifade özgürlüğü tartışması öne çıkacaktır. (Hukuki sonuçlar gerçek soruşturma ve delillere bağlıdır.)
Gündem
Tanıkları yok etmek: İsrail neden gazetecileri hedef alıyor?
FATİHDOGANMEDYA HABER -26 AĞUSTOS -11:43
AÇIKLAMA:Son dönemde Gazze’de çok sayıda gazeteci öldü. Uluslararası örgütler neden ‘hedef alma’ diyor? IDF açıklamaları, hukuki boyut ve kanıtlar — detaylı analiz.
(giriş)
Son aylarda Gazze’de ve çevre bölgelere düzenlenen saldırılarda çok sayıda gazeteci yaşamını yitirdi. Uluslararası insan hakları örgütleri ve basın özgürlüğü kuruluşları, söz konusu ölümlere “hedef alma” iddiasıyla tepki gösterirken, İsrail ordusu sistematik hedefleme iddialarını reddediyor ve soruşturma açtığını bildiriyor. Bu haber, sahadaki vakaları, uluslararası tepkileri, hukuki çerçeveyi ve “neden” sorusuna ilişkin öne çıkan analizleri bir araya getiriyor.
Son saldırılar ve sayılar — ne kadar ağır?
-
Birden çok uluslararası kurumun ve haber ajansının derlemesine göre, 7 Ekim 2023’ten bu yana çatışma bölgesinde yüzlerce gazeteci ve medya çalışanı hayatını kaybetti. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ofisi’nin (OHCHR) denetimleri belirli vakaları onaylayarak çok sayıda gazetecinin yaşamını yitirdiğini bildirdi.
-
Committee to Protect Journalists (CPJ) ve diğer kuruluşların güncel sayımına göre savaşta ölen gazeteciler ve medya çalışanlarının sayısı yüzleri aşıyor; farklı kuruluşların sayımları küçük farklılıklar gösteriyor, ancak ortak nokta: can kaybının olağanüstü düzeyde olduğu
-
En son olarak 25 Ağustos 2025’te Khan Yunis’teki Nasser Hastanesi’ne yönelik hava saldırılarında çok sayıda kişi öldü; saldırıda Reuters, AP, Al Jazeera gibi kuruluşlara bağlı gazetecilerin de hayatını kaybettiğine dair haberler yayımlandı. Bu saldırı “double-tap” (ilk vuruşun ardından kurtarma ekipleri veya muhabirler olay yerine gelirken ikinci vuruş) iddialarını tekrar gündeme getirdi.
Uluslararası örgütler ne diyor?
-
İnsan hakları ve basın özgürlüğü örgütleri, bazı olaylarda sivillerin ve gazetecilerin kasıtlı olarak hedef alındığına dair güçlü endişe bildirdi. 2024’te insan hakları örgütleri Avrupa kurumlarına İsrail’in gazetecileri öldürmesine karşı ortak adım çağrısında bulundu. Bu tür açıklamalar, vakaların soruşturulması ve sorumluların hesap vermesi talebini içeriyor.
-
RSF (Reporters Without Borders), CPJ ve diğer kuruluşlar sık sık olayları kaydediyor, veri yayımlıyor ve “Gazze karartması” gibi kavramlarla bilgi akışının kasıtlı kesildiğine dair endişelerini ifade ediyor.
İsrail’in açıklaması ve savunması
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), saldırıları genellikle “meşru askeri hedeflere” yöneltilmiş olarak tanımlıyor; gazetecilerin hedef alınmadığını, sivillerin zarar görmesinden üzüntü duyduklarını ve olaylarla ilgili soruşturma başlattıklarını bildiriyor. Ancak hakem kurullar ve insan hakları örgütleri bazı vakalarda IDF’nin gerekçelerini ve istihbarat argümanlarını şüpheyle karşılıyor.
Uluslararası insancıl hukuk (IHL) açısından durum nedir?
-
Uluslararası İnsancıl Hukuk (Cenevre Sözleşmeleri ve ilgili içtihat) gazetecileri çatışmalarda siviller olarak korur; gazeteciler, doğrudan çatışma eylemlerine katılmadıkları sürece hedef alınamaz. Savaş hukuku, saldırı sırasında orantılılık ve ayırt edicilik ilkesini zorunlu kılar. Hukukun ihlali delillerinin olması durumunda bunlar “savaş suçu” iddialarına dönüşebilir.
-
“Double-tap” saldırıları (ilk saldırıdan sonra kurtarma ekiplerinin veya gazetecilerin geldiği noktaların ikinci saldırıyla vurulması) uluslararası hukukçular tarafından özellikle eleştirilen taktiklerden biri; bu tip saldırıların insan hakları ve savaş hukuku açısından ciddi soru işaretleri oluşturduğu vurgulanıyor.
Neden gazeteciler hedef alınıyor — olası sebepler ve analiz
Aşağıdaki noktalar, hem akademik hem de insan hakları raporlarında sıkça geçen açıklamalar:
-
Bilgi kontrolü ve karartma stratejisi: Taraflar, çatışma alanındaki görsel ve yazılı kanıtların dünyaya ulaşmasını engellemek isteyebilir; bağımsız muhabirlerin yok edilmesi veya susturulması bunun bir parçası olarak yorumlanıyor. (RSF ve diğer kuruluşların “blackout/karartma” uyarıları).
-
Hedef gösterme/istihbarat iddiaları: Askeri aktörler bazen gazetecileri düşman unsurla ilişkilendirebilecekleri iddialarla hedef gösteriyor; bu iddialar bağımsız kuruluşlarca sıkça sorgulanıyor.
-
Hatalı hedefleme ve askeri zayıflık: İstihbarat hataları, yanlış koordinat veya sivillerin yoğun olduğu alanlarda operasyonlar nedeniyle gazeteciler de kurban olabiliyor; devletlerin resmi açıklamaları genelde “hata/üzüntü” dile getiriyor.
-
Psikolojik etki ve caydırma: Bağımsız haberciliği hedeflemek, kalan muhabirleri caydırıp haberciliğin niteliğini düşürebilir; bu da çatışmanın uluslararası görünürlüğünü azaltır. (Bu nokta hakem raporları ve uzman analizlerinde sıkça geçer.)
Somut örnekler — kanıtlarla vaka incelemesi
-
Nasser Hastanesi saldırısı (25 Ağustos 2025): Hastaneye yapılan saldırıda, haber ajanslarına bağlı gazetecilerin de öldüğü bildirildi. Saldırıya dair yayınlanan görüntülerde ilk vuruştan sonra olay yerine gelen kurtarma ekipleri ve gazeteciler hedef alınmışçasına ikinci bir vuruşun olduğu iddiası yer aldı; uluslararası kuruluşlar olayı kınadı, IDF soruşturma açtığını belirtti. Bu vakâ, örgütlerin “hedef alma” iddialarını güçlendiren en güncel örneklerden biri olarak değerlendiriliyor.
-
Lübnan’daki saldırılar (Ekim 2024 bildirimleri): Human Rights Watch, 25 Ekim 2024’te Lübnan’da üç gazetecinin öldüğü bir saldırının “muhtemel kasıtlı” bir eylem olduğuna dair rapor yayımladı; HRW, bazı vakalarda kullanılan mühimmat ve hedef seçiminin sivil korumasıyla çeliştiğini belirtti. Bu raporlar, “sistematik değilse bile seçilmiş vakalarda kasıtlı saldırı” iddiasının destekleyicisi sayılıyor
Gazetecilik yapmanın riskleri ve alınabilecek önlemler
-
Basın kartı/yaka yeterli mi?: Basın yaka ve ekipman taşıma, ideal olarak koruma sağlar ama çatışma alanlarında pratikte her zaman caydırıcı olmayabiliyor.
-
Uluslararası koridor talepleri: Uluslararası kuruluşlar sağlık kurumları, medya merkezleri ve koridorlar için güvence ve denetim çağrısı yapıyor.
-
Bağımsız soruşturmalar: Olayların şeffaf ve bağımsız biçimde soruşturulması, benzer vakaların tekrarı riskini azaltabilir; bunun için uluslararası adli mekanizmalar ve bağımsız raporlamanın önemi vurgulanıyor.
Tepkiler ve olası sonuçlar
-
Uluslararası kamuoyu baskısı artıyor; bazı hükümetler ve kuruluşlar olayları kınadı, bağımsız soruşturmalar talep ediyor. Bazı vakalarda uluslararası hukuka aykırılık iddiaları, savaş suçu soruşturmalarına zemin hazırlayabilir. Ancak siyasi dengeler, yaptırım ya da uluslararası ceza süreçlerinin ilerlemesini karmaşıklaştırıyor.
Sonuç — Ne değişmeli?
Gazeteciler çatışma bölgesinde olabildiğince korunmalı; saldırı iddiaları titizlikle araştırılmalı ve bulgulara göre hesap sorulmalıdır. Bağımsız raporlar, sayımlardaki tutarsızlıklar ve tekrarlayan trajediler, korunma mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiğini gösteriyor. Hem savaşan tarafların hem de uluslararası toplumun sorumluluğu, gazeteciliğin hayati rolünü korumaktır.
-
Teknoloji1 hafta önce
76 yaşındaki adam yapay zekâya aşık oldu, buluşmaya gitti — randevu ölümle bitti
-
Magazin1 hafta önce
SON DAKİKA —“Jrokez” lakaplı yayıncı Oğuzhan Dalgakıran balkondan düştü — Olayla ilgili inceleme başlatıldı
-
Teknoloji1 hafta önce
Dünyada bir ilk: Robot anneler insan bebekler doğuracak
-
Gündem1 hafta önce
Isparta’da Dehşet: Baba Kalça Ağrısıyla Gittiği Hastanede Cinsel Saldırı Sonucunu Öğrendi
-
Teknoloji5 gün önce
“Yaşayan Nostradamus”tan Antarktika açıklaması: “Paralel evren olabilir” — Neler biliniyor, bilim ne diyor?
-
Magazin3 gün önce
Atakan Özkaya’dan babasına son görev: Cenaze töreninde duygusal anlar
-
Magazin1 hafta önce
Genç oyuncunun talihsiz kazası — İbrahim Yıldız yoğun bakımda, yaşam mücadelesi sürüyor
-
Sağlık5 gün önce
Kamu hastanelerinde yeni dönem: Saatler değişiyor — Sağlık Bakanlığı’ndan açıklama