Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Türk plakalı tırlara gizlenmiş 200 bin euro ele geçirildi

Yayımlandı

üzerinde

Hollanda’dan üzerinden ’ye gitmek üzere Kaptan Andreevo gümrüğüne Türk plakalı bir tır, detaylı bir gümrük denetimi için seçildi ve bu denetim sırasında duvar döşemesinin bir kısmı söküldükten sonra sürücü kapısının üstündeki fabrika boşluğunda 100 bin euro banknotları bulundu.

Hollanda’dan Türkiye’ye gitmek üzere yine Türk plakalı bir tırda 99 bin 980 euro içeren dört paket bulundu. banknotlarının bulunduğu paketler, kişisel eşyaların saklandığı bir dolabın arkasındaki sürücü kabininde sakladığı belirtildi.

İki Türk şoför S.G. (41) ve H.Y. (45) gözaltına alındı.

Svilengrad savcılığının gözetiminde gümrük müfettişlerinin soruşturması ile davalarda ön yargılama süreci başlatıldı.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Son dakika: Cumhurbaşkanı Erdoğan BM’deki Filistin Zirvesi’nde konuştu — “Gazze’de insani felaket YAŞANIYOR”

Yayımlandı

üzerinde

Tarih: 22 Eylül 2025
Saat: 23:17 (TSİ)
Okuma süresi: ~4 dakika
Yazar: FATİHDOGANMEDYA Haber Merkezi

Öne çıkanlar

  • Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM’de düzenlenen Filistin Zirvesi’nde konuştu.

  • Erdoğan, konuşmasında “Gazze’de insani felaket yaşanıyor” vurgusunu yaptı ve uluslararası aktörleri acil müdahaya çağırdı.

  • Erdoğan, ateşkes, engellenmeyen insani yardımlar ve Gazze’den güçlerin çekilmesi çağrısı yaptı.

  • Zirve kapsamında bazı ülkelerin Filistin’i tanıma kararları ve uluslararası inisiyatifler de gündeme geldi. (Bağlam için: Fransa başta bazı ülkeler tanıma adımları attı.)

  • NEW YORK — Birleşmiş Milletler’de bugün düzenlenen tarihi Filistin Zirvesi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gazze’de “insani felaket” yaşandığını belirterek uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırdı. Erdoğan, konuşmasında özellikle sivillerin korunması, engellenmeyen insani yardım koridorları ve derhal bir ateşkes talep etti

    Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, Gazze’de yaşananları “insani felaket” olarak nitelendirerek dünyanın vicdanını yoklayan bu duruma sessiz kalınamayacağını söyledi. Erdoğan, İsrail yönetimine yönelik ciddi eleştirilerde bulunarak sivillerin hedef alınmasına ve abluka altında bırakılan halkın durumuna dikkat çekti. Bazı konuşma satırlarında Netanyahu hükümetine yönelik sert ifadeler kullandı.

    Erdoğan, konuşmasında şu başlıca talep ve vurguları öne çıkardı:

    • Ateşkesin derhal ilan edilmesi, çatışmanın durdurulması.

    • Gazze’ye engelsiz insani yardım girişinin sağlanması; insani koridorların güvence altına alınması.

    • Yaralılar ve sivillerin tahliyesi ile acil tıbbi müdahale imkanlarının yaratılması.

    • Uluslararası toplumun, özellikle Birleşmiş Milletler ve bölge devletlerinin sorumluluk alması gerektiği çağrısı.

    Zirve bağlamında ayrıca bazı ülkelerin Filistin devletini tanıma hamleleri ve iki devletli çözüm çağrıları da masaya yatırıldı. Fransa’nın ve diğer bazı devletlerin tanıma adımlarıyla ilgili gelişmeler, zirvenin diplomatik ağırlığını artırdı. Erdoğan, konuşmasında Filistin halkının haklarının korunması ve adil bir çözümün desteklenmesi gerektiğini yineledi.

    Uluslararası yankılar ve kısa değerlendirme

    BM’deki zirve, Gazze’deki insani durumun küresel bir diplomasi konusu haline geldiği bir dönemde düzenlendi. Konuşmalar, hem bölgesel hem de küresel aktörlerin politik tercihlerini ve muhtemel diplomatik adımları şekillendirebilir. Türkiye’nin bu platformda attığı adımlar, insani yardım koridorlarının açılması ve geniş çaplı diplomatik girişimler konusunda yeni ivme sağlayabilir.


    Alıntılar (konuşmadan satır başları)

    “Gazze’de insani felaket yaşanıyor.” — Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.

    “Artık ateşkesin ilanı, Gazze’ye insani yardımların engelsiz şekilde girişinin sağlanması, İsrail’in Gazze’den güçlerini çekmesi gerekiyor.” — Erdoğan’ın BM konuşmasından.


    Arka plan — Neden bu konuşma önemli?

    Gazze’deki krizin insani etkileri, bölgesel istikrarı ve uluslararası hukuku ilgilendiren bir boyuta ulaştı. BM Genel Kurulu ve özel zirveler, devletlerin tavırlarını dünya sahnesinde netleştirdiği, insani müdahale ve siyasi çözümler için zemin aradığı platformlar haline geldi. Bu ortamda Türkiye gibi bölgesel aktörlerin yüklediği diplomatik çaba, yardım koridorlarının açılması ve siyasi baskı açısından kritik görülüyor.

Okumaya Devam Et

Gündem

Macron duyurdu: Fransa Filistin’i resmen tanıdı

Yayımlandı

üzerinde

Yayın: 22 Eylül 2025, 22:10 (TSİ)
Okuma süresi: ~5 dakika
Haber / FatihDoganMedya

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, New York’ta düzenlenen Birleşmiş Milletler zirvesinde Fransa’nın Filistin Devleti’ni resmen tanıdığını açıkladı. Karar, Batılı bazı ülkelerin Filistin’i tanıma hamlesinin bir parçası olarak değerlendiriliyor ve İsrail ile ABD’den güçlü tepki çekti


Kritik gelişme: Ne açıklandı, nerede yapıldı?

Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron, BM Genel Kurulu toplantılarına paralel düzenlenen iki devletli çözüm zirvesinde, “Filistin’in meşru devlet kurma hakkını” tanıma kararı alındığını duyurdu. Macron’un açıklaması, Fransa Dışişleri Bakanlığı’nın resmi duyurusu ile uyumlu olarak “eylül ayında resmî tanıma” sürecinin başlatıldığını teyit etti.

Macron’un gerekçesi

Macron, yapılan röportajlarda ve konuşmasında tanımayı şu gerekçelerle savundu: Filistin halkına siyasi bir perspektif sunmak; iki devletli çözümü canlandırmak; aşırı gruplara destek veren “sokak siyasetinin” önüne siyasi bir alternatif koymak. Macron’a göre tanıma, Gazze’deki şiddet ve insani dram karşısında barışçıl bir çözümün yeniden canlandırılması için gerekli adımlardan biri.

Uluslararası tepkiler — anlık ve sert

  • İsrail: Başbakan Benjamin Netanyahu ve hükümet yetkilileri kararı “terörizme ödül vermek” ve “barışa zarar verici” bir adım olarak nitelendirerek Fransa’yı kınadı. İsrail’den bazı sesler tanımaya misilleme olarak Batı Şeria’da ilhak adımlarını veya diplomatik karşı adımları gündeme getirebileceklerini söyledi

  • ABD: Fransa planına Washington yönetiminden eleştiri geldi; ABD yönetimi zirveyi boykot edenler arasında yer aldı ve bazı üst düzey Amerikalı siyasetçiler tanımayı “zamansız” ve “sorunlu” buldu. (ABD’deki resmi tepki ve yorumlarda sert ifadeler yer aldı.)

  • Diğer ülkeler: İngiltere, Kanada, Avustralya ve Portekiz gibi ülkeler de kısa süre önce Filistin’i tanıma kararları almış ya da alacaklarını açıklamıştı; Fransa’nın hamlesi bu dalganın bir devamı olarak görülüyor.

Filistin tarafının açıklamaları

Filistin Yönetimi’nden gelen açıklamalar genel olarak kararı memnuniyetle karşıladı; liderlik, bu adımı “uluslararası hukuk ve Filistin halkının meşru taleplerinin tanınması” şeklinde değerlendirdi. Ancak Filistin içindeki siyasi bölünmeler (Fetih ve Hamas) ve Gazze’deki insani durum, tanımanın pratik sonuçları konusunda soru işaretleri yaratıyor.

Ne değişecek? Diplomatik ve pratik etkiler

  • Sembolik ve politik ağırlık: Birçok analiste göre G7 ülkelerinden birinin Filistin’i resmen tanıması sembolik ama güçlü bir mesaj. Bu hamle, Filistin’in uluslararası statüsünü güçlendirebilir ve uluslararası kuruluşlarda temsil gücünü artırabilir.

  • İsrail ile ilişkilere etkisi: Diplomatik ilişkilerde gerilim, askeri ve istihbarî iş birliğinde sıkıntılar ya da ekonomik yaptırım tartışmaları gündeme gelebilir; ancak somut yaptırımların uygulanıp uygulanmayacağı belirsiz.

  • Barış sürecine etkisi: Tanıma, iki devletli çözüm için yeni bir siyasi ivme yaratmayı hedefliyor. Ancak birçok uzman, tek başına tanımanın sahadaki çatışmayı çözmeyeceğini; siyasi, ekonomik ve güvenlik temelli kalıcı adımlar gerektiğini vurguluyor.

Uzman yorumu (kısa)

Siyasi analistler, Fransa’nın adımını “stratejik bir baskı aracı” olarak değerlendiriyor: Amaç, hem İsrail’i hem de ABD’yi kalıcı müzakerelere zorlamak ve bölgesel aktörleri (Suudi Arabistan başta olmak üzere) barış planlarına dahil etmek. Öte yandan uzmanlar, bunun kısa vadede güvenlik risklerine yol açabileceğini ve diplomatik izolasyon riskleri barındırdığını belirtiyor.


Kısa not: Bu gelişme hızla değişen diplomatik bir sürecin parçasıdır; ilerleyen saatlerde veya günlerde yeni açıklamalar, ek ülkelerin tanıma kararları veya karşı adımlar gelebilir. (En yük taşıyan kaynaklar: France24, Reuters, AP, Politico, Fransa Dışişleri Bakanlığı.)

Okumaya Devam Et

Gündem

PLO’nun 1988 Bildirisi ve Bugün: Filistin Devleti Hangi Noktada?

Yayımlandı

üzerinde

Yayın Tarihi: 22 Eylül 2025 — Saat: 14:30 (TSİ) — Okuma Süresi: ~5 dakika

YAZAR: FATİHDOGAN

15 Kasım 1988’de Cezayir’de (Cezayir, Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti) Filistin Kurtuluş Örgütü (PLO) tarafından ilan edilen Filistin Devleti, kurulduğu günden bu yana dünya çapında yaygın tanınma aldı. Bugün, BM üyesi 193 ülkenin çok büyük bir çoğunluğu Filistin’i resmi veya fiili olarak tanımış durumda; farklı sayımlarda 144 ile 151 arasında değişen rakamlar telaffuz ediliyor. Son dönemde bazı Batılı ülkelerin de tanıma adımlarıyla bu sayı yeniden gündemde.


Tarihçe: 15 Kasım 1988 ve Bir İlanın Uluslararası Yankıları

PLO, 15 Kasım 1988’de Cezayir’deki Filistin Ulusal Konseyi oturumunda Filistin Devleti’nin bağımsızlığını ilan etti; bu ilan, PLO’nun uluslararası siyasette daha geniş meşruiyet kazanmasına zemin hazırladı. Aynı yılın Aralık ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 43/177 sayılı kararla (1988) bu ilanın tanınmasını ve Filistin halkının 1967 sınırları içindeki haklarına vurgu yaptı.


Bugünkü Durum: Kaç Ülke Tanıyor? (Farklı Sayaçlar ve Nedenleri)

Uluslararası sayımlar değişmekle birlikte, güvenilir haber ajansları ve kaynaklara göre BM üyesi 193 ülkenin yaklaşık 144–151’i Filistin devletini tanımış durumda. AFP ve diğer ajansların güncel sayımları genelde 144–147 aralığını verirken; bazı kurumların ve Filistin makamlarının açıkladığı rakamlar 150+’ye ulaşabiliyor. Son haftalarda İngiltere, Kanada, Avustralya ve Portekiz gibi ülkelerin tanıma kararlarıyla verilen rakamlar daha da yükseldi. Bu farklılık, bazı ülkelerin tanımayı yeni resmi belgelerle teyit etmesi veya önceki siyasi pozisyonlarını yeniden tanımlaması gibi nedenlerden kaynaklanıyor.


Tanımanın Uluslararası ve Hukuki Boyutu

Devlet tanıma pratiği hem siyasi hem de hukuki sonuçlar doğurur; ancak BM Genel Kurulu’nda tanınmış olmak, otomatik olarak üye statüsü veya BM Güvenlik Konseyi onayı anlamına gelmez. Filistin, 2012’den beri BM Genel Kurulu’nda “gözlemci devlet” statüsünde bulunuyor; tam üyelik için Güvenlik Konseyi’nden onay gerekmektedir ki bu da siyasi engellere tabidir.


Bölgesel ve Küresel Etkiler — Küresel Güney’in Rolü

Soğuk Savaş sonrası dönemde özellikle Afrika, Asya ve Latin Amerika’daki pek çok ülke Filistin’i tanıdı; bu durum “küresel Güney” ülkelerinin Filistin meselesinde tarihsel olarak güçlü bir dayanışma çizgisi oluşturduğunu gösteriyor. Son yıllardaki diplomatik hamleler, çatışma ve insani krizin tırmanmasıyla birlikte yeni siyasi dengelerle birleşince Batılı bazı başkentler de tanıma yoluna gitmeye başladı.


Ne Değişir? Ne Değişmez?

  • Sembolik ve siyasi ağırlık artar: Çok sayıda ülkenin tanıması Filistin’in uluslararası meşruiyetini güçlendirir; barış müzakerelerinde ve uluslararası platformlarda siyasi bir argüman olarak kullanılabilir.

  • BM üyeliği hâlâ siyasi bir süreç: Tam üyelik Güvenlik Konseyi onayı gerektirir; burada veto yetkisi olan üyelerin tavrı belirleyici olmaya devam edecektir.

  • Fiili sonuçlar karmaşıktır: Tanıma, münhasır hukukî sonuçlar doğurmazken diplomatik, ekonomik ve sembolik etkileri olabilir; iki devletli çözüm tartışmalarını yeniden canlandırabilir.


Uzman Görüşleri ve Diplomasinin Kırılganlığı

Uluslararası hukukçular ve bölge analistleri, tanımanın çatışmanın çözümünü hızlandırmayabileceğini ancak diplomatik zemini genişletebileceğini belirtiyor. Aynı zamanda bazı ülkelerin tanımayı, insani krize ve diplomatik çıkmaza tepki olarak kullandığı yorumları yapılıyor.


Sonuç

15 Kasım 1988’de PLO tarafından yapılan Filistin Devleti ilanı, uluslararası tanınma sürecini başlatan dönüm noktasıydı. Bugün, farklı kaynaklara göre yaklaşık 144–151 BM üyesi ülke Filistin’i tanımış durumda; sayı zaman içinde diplomatik adımlarla dalgalanabiliyor. Bu süreç, hem hukuki hem de siyasî yönleriyle bölge barışı ve uluslararası ilişkiler için belirleyici olmaya devam ediyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar