Sağlık
Bilim insanı sıraladı: Sağlıklı zannedilen ultra işlenmiş 6 yiyecek

Araştırmalar aşırı işlenmiş gıdaların tüketildiği beslenme düzenlerinin kalp damar hastalıkları, metabolik hastalıklar ve hatta ruhsal bozukluklar da dahil olmak üzere 30’dan fazla sağlık sorununa yol açma riskini artırdığını ortaya koyuyor.
Cips ve şekerli atıştırmalıkların ultra işlenmiş yiyecekler olduğu ve sağlığa zarar verebileceği yaygın biliniyor. Ancak bazı paketlenmiş ve işlenmiş yiyeceklerin etiketlerinde yer alan sağlık iddiaları, hangi ürünlerin yararlı, hangilerinin zararlı olduğuna karar vermeyi zorlaştırabiliyor.
Gıda ve beslenme alanında uzman bilim insanı ve Yeni Güney Galler Üniversitesi’nde öğretim üyesi Dr. Emma Beckett, BBC Science Focus dergisinde kaleme aldığı yazıda, çoğu insanın “sağlıklı” zannettiği, ancak aslında işlenmiş gıda kategorisinde yer alan ürünleri sıraladı.
Paketli hazır yemekler
Marketlerdeki paketlenmiş hazır yemekler dengeli bir öğün sağlayabilecek kısayollar olarak pazarlanıyor. Ancak Dr. Beckett, “Hazır yemekler genellikle koruyucu maddeler ve dengeleyiciler içerir ve özellikle stabilite, gıda güvenliği ve lezzet artırma amaçlarıyla tuz oranı yüksektir” diye yazdı.
“Üreticiler daha az malzeme kullanırsa hazır yemekler yaratmak daha kolay ve ucuzdur. Bu, bu ‘yemeklerin’ genellikle dengesiz ve sebze açısından düşük olmasına yol açar.”
Bitki sütleri
Bitkisel sütler de süt ürünlerine alternatif olarak pazarlanırken, bunların ‘bitkisel’ olması daha sağlıklı bir seçenekmiş gibi görünmeleriyle sonuçlanıyor. Ancak gıda uzmanının görüşü farklı.
“Süt ürünleri asgari düzeyde işlenirken, bitkisel sütler aşırı işlenir. Bitkiler ısıtılır, suyu çıkarılır, toz haline getirilir ve yüzde 2 kadar düşük seviyelerde suda yeniden oluşturulur. Kalsiyum gibi temel besinler daha sonra eklenir ancak dibe çöker. Karton iyi ve sık çalkalanmazsa, dışarı çıkmazlar.”
Beckett ayrıca, “Bitkisel sütler, geleneksel sütü içemeyen veya içmek istemeyen kişiler için olmazsa olmazdır, ancak tüketimlerinin uzun vadeli etkileri yeterince incelenmemiştir. Bilgilerin çoğu, onlardan yapılan sütten değil, bitkilerin tamamı üzerinde yapılan çalışmalardan geliyor.”
Et ikameleri
Özellikle işlenmiş et tüketimini azaltmanın genel sağlığı iyileştirdiği biliniyor. Ancak eti neyle değiştirdiğiniz de önemli. Bitkisel sütleri gibi bazı bitkisel et ikameleri de “bitkilerden yapılmış” olmalarından dolayı “sağlık maskesi” takabiliyor.
Beckett bu noktada cipslerin ve bazı şekerlemelerin de bitkilerden yapıldığını, yani bitkiden elde edilen ürünlerin de sağlıklı olmayabileceğini vurguluyor.
“Fayda bitkileri doğal halleriyle yemekten gelir, yapay et oluşturmak üzere işlenen bitki içeriklerinden değil.”
Yemek yerine geçen içecekler
Reklamlarda tüketicileri tok tuttuğu ve zayıflamaya yardımcı olduğu iddiasıyla içecek şeklinde çeşitli öğün ikameleri tanıtılıyor. Bu ürünler aynı zamanda yoğun iş temposunda yemek yemeye vakit bulamayan bireylerin öğünlerini sağlıklı şekilde hızlı yoldan karşılamasını sağlamak üzere pazarlanıyor.
Beckett bu konuda, “Hastalık veya yaralanma, iştah düşüklüğü veya basit uygulama zorunluluğu gibi bazı durumlarda bunları bir mecburiyet haline getirebilir. Ancak, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu tüm temel besinleri içerseler de, birkaç başka yönden eksiktirler” dedi.
“Doğal gıdalar sağlığı desteklediği bilinen bileşikleri (biyoaktifler) içerir. Yemek yerine geçenler ayrıca, yediğimiz şeyin tadını çıkarmamıza ve aynı şeyi tekrar tekrar tüketme riskini yaymamıza yardımcı olan çeşitlilikten yoksundur. Bu nedenle, diğer gıdalarla dengelenmeleri ve bunlara çok fazla güveniliyorsa profesyonel tavsiye alınması önemli.”
Kahvaltılık gevrekler
Beckett kullanımı giderek yaygınlaşan kahvaltılık gevreklerin durumunu ise “karışık” diye niteledi.
“Asgari düzeyde işlenmiş, şeker oranı düşük ve yulaf ve rendelenmiş buğday gibi örnekler sağlık yararlarıyla ilişkilendirilmiştir. Ancak diğerleri çok işlenmiş ve şeker oranı yüksek olanlardır. Bu da onları kahvaltıdan çok tatlıya benzetir.”
Granola/protein barlar
Bilim insanına göre granola ve protein barların sağlık sonuçları da karmaşık olabilir. “Barlar son derece işlenmiş olabilir ve tuz, şeker ile katkı maddelerini fazla içeriyor olabilir. Ancak yine de bağlam büyük bir rol oynuyor” diyen gıda uzmanı şöyle ekledi:
“Bu barlar tam gıdaların yerini alıyorsa, muhtemelen sağlık açısından iyi bir seçim değil. Ancak ‘çöp’ gıdaların yerini alıyorsa, o zaman bazı faydalar sağlayabilirler.”
Sağlık
KKKA kabusu geri döndü, beş kişi yaşamını yitirdi: “Altı ilde tehlike var, cenazelerde önlem alınmalı”
Bahar aylarının gelmesi ve ani sıcaklık artışları nedeniyle KKKA hastalığını bulaştıran keneler, Sivas, Amasya, Tokat, Erzincan, Giresun ve Yozgat başta olmak üzere birçok ilde görülmeye başladı.
KKKA virüsü nedeniyle bu ay Sivas’ta tedavi gören 3 kişi, Sivas’ın Koyulhisar ilçesinde bir bebek, Tokat’ta tedavi gören bir bebek hayatını kaybetti.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Seyit Ali Büyüktuna, KKKA hastalığı ve hastalığı bulaştıran kenelerle ilgili merak edilen konuları 10 soruda yanıtladı.

SORU: KKKA hastalığı nedir ve insanlara nasıl bulaşır?
Büyüktuna: KKKA sıklıkla keneler aracılığıyla insanlara bulaşan, bazı olgularda ölümle seyredebilen önemli bir enfeksiyon hastalığıdır. Bu hastalık genellikle ilkbahar ve yaz aylarında ortaya çıkmakta, özellikle kırsal bölgelerde yaşayan, hayvancılıkla uğraşan insanlarda görülebilmektedir. Hastalık genellikle kenelerin ısırması yoluyla bulaşır. Enfekte doymuş keneleri çıkartırken kenenin bağırsak içeriğinin ciltle temas etmesiyle bulaşabilir. Hasta hayvanların kanı veya vücut sıvılarıyla temas sonrası ortaya çıkabilir. Hastalığa yakalananların kan veya vücut sıvılarına sağlık çalışanlarının temasıyla da bulaş söz konusu olabiliyor.
SORU: Bu virüsü taşıyan keneler hangileridir, genellikle hangi bölgelerde bulunur, farklı bölgelere yayılma riski var mı?
Büyüktuna: Dünya genelinde 900 civarında kene türü var. Bunlardan 700’ü sert, 200’ü yumuşak keneler. Bunların çok azı insanlarda KKKA hastalığına neden olabiliyor. KKKA hastalığı açısından en riskli olan tür “Hyalomma” cinsi dediğimiz keneler. Coğrafi dağılımına baktığımız zaman yine bu kenelerin gezindiği ortamlarda bu hastalığı daha fazla görüyoruz. Türkiye‘de vakalar özellikle İç Anadolu’da Kelkit Vadisi dediğimiz alanda, Orta Karadeniz ve Doğu Anadolu’da yoğunlaşmakta. Yayılma potansiyeli olarak değerlendirdiğimiz zaman bir iklim değişikliği söz konusu. İklim değişikliği ve artan hayvan hareketliliği dolayısıyla kenelerin daha önce görülmediği bölgelere yayılmasına neden olabiliyor. Bu da KKKA hastalığının farklı bölgelerde ortaya çıkma riskini artırıyor. Doğa turizmi ve yaylacılık faaliyetleri de risk oluşturmakta. Saman balyalarının başka bölgelere taşınması esnasında da keneler başka bölgelere taşınabilmekte.
ENFEKSİYON HASTALIKLARIYLA BENZER BELİRTİLER YANILTABİLİYOR
SORU: Virüs insan vücudunda nasıl bir etki yaratır, belirtileri nelerdir, temas veya kene tutunmasından sonra ne kadar sürede hastalık belirtileri ortaya çıkar?
Büyüktuna: KKKA hastalığının başlangıç belirtileri birçok enfeksiyon hastalığıyla benzerlik gösteriyor. Zaten en çok yanıldığımız nokta bu kısım. Özellikle çoğu hastada ilk belirtiler arasında halsizlik, üşüme, titreme, yaygın vücut ağrısı, iştahsızlık, baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları söz konusu olabiliyor. Bu bulgular birçok viral enfeksiyonun başlangıç bulgularıyla benzeşiyor. Gribal ve burucella enfeksiyonunda ilk akla gelen benzer bulgulara sahip. Hastalık kene tutunmasından yaklaşık 1-3 gün içerisinde 10 güne kadar da uzayabiliyor bu süreç ve hastalık semptomları başlayabiliyor. Bazı hastalarda bulantı, kusma, ishal eşlik edebiliyor. Yine hastalığı ağır geçiren ve viral yükü fazla olan kişilerde ise yüzde 10-15’lik bir gruptur bu kanama bulgularıyla karşımıza çıkabiliyor. Bu kanamalar sıklıkla ağız içi, diş eti, burun kanaması, mide bağırsak kanaması özellikle ölümcül beyin kanamaları şeklinde de kendini gösterebiliyor.
SORU: Kene en çok hangi bölgelere tutunur, vücuda yapışırsa nasıl çıkarılmalı, sağlık kuruluşuna gitmek şart mı, şüpheli bir durumda nereye başvurmalı, ne yapmalı?

Büyüktuna: Bize veya acillere başvuran hastalarda kene tutunmalarında çoğunlukla gördüğümüz genellikle kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası gibi alanlar. Bunun dışında cilde ilk temas ettiği bacaklarda, kollarda, bazı hastalarımızda saçlı deride de keneleri görebiliyoruz. Kene tutunduğunda bizim istediğimiz hiç vakit kaybetmeden kenenin vücuttan çıkartılması. Çıplak elle keneye asla dokunmayacağız. Bunu bezle, naylonla, poşet ya da eldiven gibi keneyi tutacak bir aparatla vücuda tutunduğu en yakın yerinden tek hamlede çıkartmak önemli bir yaklaşım. Keneyi çıkarttığımız zaman doğaya geri göndermeyeceğiz, alkol içeren ağzı kapalı kutulara atılarak yok edilmeli. Kene tutunan bir kişi kendi çıkartamıyorsa en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalı. Kene en kısa sürede vücuttan uzaklaştırılmalı.
SORU: Tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar ile doğada vakit geçirenler bu virüs açısından daha mı risk altında?
Büyüktuna: Tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar genel anlamda daha çok risk altında. Yaptığımız çalışmalar ve aldığımız hasta analizlerinde en sık gördüğümüz hastalık grubu tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar. Hayvan barınaklarında, tarlada, ormanda çalışanlarda kene bulaşma riski artıyor. Mezbaha çalışanları, avcılar, doğa sporu yapanlar en yüksek risk grubunu oluşturuyor.
“KENESAVARLARLA YÜZDE 100 KORUYUCULUK MÜMKÜN DEĞİL”
SORU: Kenelerden korunmak için hangi önlemler alınmalıdır? Beyaz giymek, yere açık renk bir şeyler sermek, pantolonun paçalarını çorapların içine almak ve eve dönüşte vücutta kene kontrolü yapmak yeterli mi? “Kenesavar” diye tabir edilen vücut spreyleri kenelerden korunmada etkili mi?
Büyüktuna: Keneler sivrisinekler gibi insanları ısırıp kaçmıyor, karnını doyurmak için kan emmeye devam ediyor. Gerek insanlarda, gerekse hayvanlardaki süreci bu şekilde doyana kadar vücutta kalıyor. Kenelerden korunmak için en ideali kırsal alanlara gitmemek ama bu mümkün değil. Eğer gidilecekse kenelerin kolaylıkla fark edilebilecekleri açık renkli elbiseler giymekte fayda var. Pantolon paçaları çorabın içerisine sokulmalı. Keneler uçan, zıplayan hayvanlar değiller, tırmanarak hareket ediyorlar. Dolayısıyla ilk bulduğu deri alandan vücut içerisine dağılıyorlar. İnsanlara kene yapışmasını etkili bir şekilde önleyecek kimyasal maddelerle, kenesavarlarla yüzde 100 koruyuculuk mümkün değil.
SORU: KKKA’nın kesin bir tedavisi var mı? Hangi tedavi yöntemleri uygulanıyor? Tedavide başarı oranı nedir?
Büyüktuna: KKKA hastalığı kesin tedavisi olan bir hastalık değil, şu ana kadar etkin bir tedavisi, ya da onaylanmış bir ilacı mevcut değil. Yatan hastalarda destek tedavisi adını verdiğimiz tedaviyi uyguluyoruz. Sıvı elektrolik tedavisi, eksik olan sıvıların yerine konulması. Günlük olarak kan tablosunu takip ediyoruz ve gereken kan desteğini yapıyoruz. Organ fonksiyonlarını takip ediyoruz ve komplikasyonlarını yönetmeye çalışıyoruz. Türkiye‘de maalesef olguların yüzde 5’i hastalıktan dolayı kaybediliyor. Bu oran dünyadaki ölüm oranlarına göre oldukça düşük. Dünyada yapılan çalışmalarda, literatürlerde yüzde 10 ile 40 arasında mortalite oranı söyleniyor. Bu açıdan bir tık daha iyiyiz ama hastalığın etkin bir tedavisi yok.
SORU: Aşı ve ilaç çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?
Büyüktuna: Yeni ilaç adaylarının çalışmaları devam ediyor, tedavi için Dünya Sağlık Örgütü tarafından onaylı bir aşı yok. Bulgaristan’da 1974 yılında geliştirilen KKKA aşısı var ancak uluslararası düzeyde onaylanmamış bir aşı. Ülkemizde aşı çalışmaları var. Hayvan modellerinde umut verici sonuçlar elde edilmiş ama insan çalışmaları henüz tamamlanmadı.

“CENAZE DEFİNİ SIRASINDA KORUYUCU ÖNLEMLERİ ALMAKTA FAYDA VAR”
SORU: KKKA virüsü bulaşıcı mıdır, ne gibi tedbirler alınmalı? Cenazede maske takmak doğru mu? Cenaze nasıl defnedilmeli?
Büyüktuna: KKKA, Dünya Sağlık Örgütü tarafından öncelikli hastalıklar listesine alındı. Bunun önemli nedenlerinden birisi bulaşıcı olması. Özellikle viremik dediğimiz kanda virüs yükünün çok olduğu hastalarda doğrudan kan ya da vücut sıvılarıyla bulaş söz konusu olabiliyor. Özellikle hasta bakımında koruyucu ekipmanlar kullanıyoruz. KKKA hastası öldüğü zaman birtakım önlemler alınması gerekiyor. Bu nedenle cenazelerin hazırlanma işlemlerinin hastanelerde olması gerekiyor. Cenazenin taşınması ve defin sırasında ise koruyucu önlemleri almakta fayda var. Tabutun açılmasına müsaade edilmemesi gerekiyor ve mezarın derinliğinin de en az 2 metre olacak şekilde ayarlanması gerekiyor.
SORU: Bugüne kadar kaç kişi KKKA tedavisi gördü ve kaç kişi hayatını kaybetti?
Büyüktuna: Dünyada her yıl ortalama 10 bin ile 15 bin arasında insan KKKA hastalığı enfeksiyonuna yakalanıyor. Bununla birlikte vakaların büyük bir kısmı da Kovid-19’da olduğu gibi hafif bulgularla seyredebiliyor. Başka ülkelerde yetersiz veri paylaşımı nedeniyle genel rakamlar kayıtlara yansımıyor. Türkiye‘de 2002 yılından beri KKKA hastalığına rastlanmakta. 2002 ve 2024 yılları arasında Sağlık Bakanlığı verisine göre, 17 bin 132 vaka görülmüş ve bunlardan 819’u maalesef hayatını kaybetmiştir. Bu yüzde 5’lik bir orana tekabül ediyor. Dünyadaki ölüm oranına baktığımız zaman ülkemizdeki ölüm oranı kısmi olarak düşük gözüküyor. Bu yıl hastanemizde ilk olgu nisan ayında görüldü.
Nisan ayından beri 21 KKKA hastamızın takip ve tedavisi yapıldı. Şu an servisimizde 6 hasta yatıyor, 1 hastamızda yoğun bakım ünitesinde yatıyor. Bunlar erişkin hastalar. Çocuk hastalara bakarsak çocuk bölümünde 5 hasta takibi yapılmış ve bunlardan 3’ü hala yatıyor. Şu ana kadar yatırdığımız hastalardan 3’ü hayatını kaybetti.
Sağlık
Böbrek hastalığının sessiz sinyali: Geceleri sık yaşanıyor

Ulusal Böbrek Vakfı ve sağlık otoritelerinin verilerine göre, böbreklerde başlayan hasar, genellikle idrarda köpürme, vücutta şişlik, özellikle gece idrara çıkmada artış gibi sinyallerle kendini gösteriyor. Ancak bu uyarı işaretleri çoğunlukla hafife alınabiliyor.
İDRAR
Uzmanlar, idrarda sürekli köpük ya da kabarcık oluşmasının böbreklerin filtreleme işlevinde sorun yaşadığının erken bir göstergesi olduğunu belirtiyor. Normal şartlarda böbrekler, protein gibi büyük moleküllerin idrara karışmasını engelliyor. Ancak proteinüri olarak adlandırılan bu durumda, böbreklerin filtreleme birimleri zarar görerek albümin gibi proteinlerin idrara geçmesine izin veriyor.
Sağlık
Diyetisyen açıkladı: 1 lokması bile erken ölüm riskini artırıyor

NEDEN BU KADAR ZARARLILAR?
Ultra işlenmiş gıdalar, genellikle tuz, şeker ve doymuş yağ açısından yüksek, lif ve besin değeri açısından ise düşüktür. Bazı araştırmalar, bu gıdaların bağırsak mikrobiyomuna zarar verdiğini ve vücutta iltihaplanmaya yol açtığını öne sürüyor.
Ayrıca, bu tür ürünleri sıklıkla tüketen bireyler, daha besleyici ve doğal besinlere daha az yöneliyor. McWhorter, “UPF’yi bırakmak kadar yerine ne koyduğunuz da önemli. Lif, tam tahıllar, sebzeler, meyveler ve sağlıklı protein kaynakları uzun vadeli sağlık için vazgeçilmez,” ifadelerini kullandı.
-
Gündem1 hafta önce
Kocaeli’de Solaryum Kabininde Unutulan Kadın 22 Dakika Boyunca Yanıklarla Hastanelik Oldu: Hukuki Süreç Başladı
-
Magazin6 gün önce
Yeşilçam Efsanesi Mehmet Serdar Sulukahya, Üniversite Öğrencisi Tarafından Bıçaklanarak Hayatını Kaybetti
-
Gündem1 hafta önce
“Gazze Cephelerinden Son Durum: 7 Ekim’den Bu Yana İsrail-Filistin Çatışmasının Anatomisi”
-
Gündem4 gün önce
4 Yaşındaki Yahya, Gazze Ablukasında Açlıktan Öldü: İnsanlık Krizi Derinleşiyor
-
Gündem1 hafta önce
“Suriye Kritik Eşiğe Geldi: Rubio’dan ‘Haftalar İçinde İç Savaş’ Flaş Uyarısı”
-
Gündem1 gün önce
Özgür Evren Öziş’in Cansız Bedeni Ağaçta Bulundu: Ailesi Televizyon Programlarına Başvurmuştu
-
Magazin1 hafta önce
Ege Kökenli’den Yürek Burkan Haber: “Kızımızı Kaybettik” – Acı Dolu Detaylar ve Destek Mesajları
-
Gündem1 hafta önce
Son Kurban Metehan Bebek: KKKA Tehlikesine Karşı Cenazede Maske Dağıtıldı