Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Yargıtay’dan Emsal Dumankaya Kararı: ‘Gizli Tanık İfadeleri Tek Başına Delil Olamaz’

Yayımlandı

üzerinde

Açıklama
“Yargıtay’ın Dumankaya Holding davasındaki emsal kararı: Gizli tanık ifadeleri tek başına delil olamaz. Türk hukukundaki bu önemli kararın detaylarını ve etkilerini öğrenin.”
Türkiye’nin en yüksek yargı organı Yargıtay, Dumankaya Holding davasında tarihi bir karara imza attı. Mahkeme, gizli tanık ifadelerinin tek başına delil olarak kabul edilemeyeceğine hükmederek, Türk hukuk sisteminde önemli bir precedent oluşturdu. Bu makalede, Yargıtay’ın bu emsal kararını detaylı bir şekilde ele alacak, kararın gerekçelerini, hukuki dayanaklarını ve olası etkilerini inceleyeceğiz. Ayrıca, SEO uyumlu bir yapı ile konuyu sade ve anlaşılır bir dille açıklayacağız.

Dumankaya Holding Davası Nedir?

Dumankaya Holding, Türkiye’nin önde gelen inşaat firmalarından biri olarak uzun yıllar faaliyet göstermiştir. Ancak son yıllarda şirket, çeşitli hukuki süreçlerle gündeme geldi. Özellikle eski yöneticileri hakkında yürütülen soruşturmalarda, gizli tanık ifadeleri önemli bir yer tuttu. Bu ifadeler, genellikle ciddi suçlamaların temelini oluşturuyordu. Ancak Yargıtay’ın son kararı, bu tür delillerin kullanımına dair ciddi bir sınırlama getirdi.
Davada, gizli tanıkların ifadelerine dayanılarak verilen bazı mahkumiyet kararları tartışma konusu oldu. Yargıtay, bu durumu ele alarak gizli tanık uygulamasının sınırlarını net bir şekilde çizdi.

Türk Hukukunda Gizli Tanık Nedir?

Türk hukukunda gizli tanık, kimliği gizli tutulan ve mahkemede özel koruma altında ifade veren kişidir. Bu uygulama, özellikle organize suçlar, terör davaları gibi hassas konularda tanıkların güvenliğini sağlamak amacıyla kullanılır. Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 135. maddesi, gizli tanıkların kimliklerinin gizlenmesini ve ifadelerinin özel usullerle alınmasını düzenler.
Gizli tanıkların kimliklerinin gizli tutulması, onların olası misillemelerden korunmasını amaçlasa da, bu durum sanıkların savunma haklarını sınırlayabileceği yönünde eleştirilere yol açmıştır. Yargıtay’ın Dumankaya kararında da bu dengeye vurgu yapılmıştır.

Yargıtay’ın Emsal Kararı ve Detayları

Yargıtay, Dumankaya Holding davasında verdiği kararda şu temel ilkeyi ortaya koydu: “Gizli tanık ifadeleri, tek başına delil olarak kullanılamaz.” Mahkeme, bu tür ifadelerin bir mahkumiyet kararı için yeterli olmadığını, mutlaka somut ve objektif delillerle desteklenmesi gerektiğini belirtti.

Kararın Gerekçeleri

  • Adil Yargılanma İlkesi: Gizli tanıkların kimliklerinin gizli olması, sanıkların bu tanıklara soru sorma ve ifadeleri sorgulama hakkını kısıtlayabilir. Bu da adil yargılanma ilkesine aykırılık teşkil eder.
  • Delil Yeterliliği: Yargıtay, bir mahkumiyet kararının yalnızca gizli tanık beyanlarına dayanmasının hukuki güvenilirliği zedelediğini vurguladı.
  • Sanık Hakları: Sanıkların, kendilerine yöneltilen suçlamaları etkin bir şekilde çürütebilmesi için ek delillerin varlığı şart koşuldu.
Kararda, gizli tanık ifadelerinin ancak diğer somut delillerle desteklendiğinde geçerli bir delil olarak kabul edilebileceği ifade edildi

Kararın Hukuki Dayanakları

Yargıtay’ın bu kararı, Türk hukuk sistemindeki mevcut düzenlemelere dayanıyor:
  1. Türk Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK): CMK’nın 135. maddesi, gizli tanıkların korunmasına ilişkin usulleri düzenler. Ancak bu madde, gizli tanık ifadelerinin tek başına delil olarak kullanılabileceğini açıkça belirtmez.
  2. Anayasa Mahkemesi (AYM) Kararları: AYM, daha önceki kararlarında gizli tanık uygulamalarının sanık haklarını ihlal edebileceğine işaret etmiştir. Yargıtay’ın kararı, bu içtihatlarla uyumludur.
  3. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS): Türkiye’nin de taraf olduğu AİHS’nin 6. maddesi, adil yargılanma hakkını güvence altına alır. Yargıtay, bu uluslararası normları da göz önünde bulundurmuştur.

Yargıtay Kararının Olası Etkileri

Bu emsal karar, Türk hukuk sisteminde gizli tanık uygulamalarının geleceğini doğrudan etkileyecek nitelikte. İşte kararın potansiyel sonuçları:
  • Daha Güçlü Delil Standartları: Savcılar ve mahkemeler, gizli tanık ifadelerine ek olarak somut deliller sunmak zorunda kalacak. Bu, delil toplama süreçlerini daha titiz hale getirebilir.
  • Sanık Haklarının Korunması: Sanıkların savunma hakları güçlenecek, yalnızca gizli tanık beyanlarına dayalı mahkumiyetlerin önüne geçilecek.
  • Geçmiş Davalara Etki: Bu karar, geçmişte gizli tanık ifadelerine dayanılarak verilen mahkumiyetlerin yeniden değerlendirilmesine yol açabilir. Özellikle organize suç ve terör davalarında temyiz başvuruları artabilir.
  • Hukuki Tartışmalar: Karar, gizli tanık uygulamasının tamamen kaldırılması veya daha sıkı kurallarla düzenlenmesi yönünde yeni tartışmaları tetikleyebilir.

 

  • Sonuç:

    Türk Hukukunda Yeni Bir Dönem
    Yargıtay’ın Dumankaya Holding davasında verdiği karar, gizli tanık ifadelerinin tek başına delil olamayacağını açıkça ortaya koyarak Türk hukukunda adil yargılanma ilkesini güçlendiren bir adım attı. Bu karar, hem sanıkların haklarını koruma hem de tanıkların güvenliğini sağlama arasında bir denge kurmayı hedefliyor. Gelecekteki davalarda emsal teşkil edecek bu hüküm, Türkiye’de yargı süreçlerinin daha şeffaf ve güvenilir hale gelmesine katkı sağlayabilir.
    Eğer siz de Yargıtay kararları, gizli tanık uygulamaları veya Türk hukuk sistemi ile ilgili daha fazla bilgi almak istiyorsanız, sitemizdeki diğer makalelere göz atabilirsiniz!
Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Yalova’da 45 İşçi Gıda Zehirlenmesi Şüphesiyle Hastanelik Oldu: Hayati Tehlike Bulunmuyor

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
Yalova’nın Çiftlikköy ilçesindeki ilaç fabrikalarında çalışan 45 işçi, aynı yemek firmasından temin edilen öğle yemeği sonrası gıda zehirlenmesi şüphesiyle Yalova Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve özel bir hastaneye kaldırıldı. İşçilerin hayati tehlikesi bulunmazken, olayla ilgili inceleme ve laboratuvar analizleri sürüyor.

Olayın Genel Çerçevesi

29 Temmuz 2025 günü öğle vaktinde, Yalova’nın Çiftlikköy ilçesinde faaliyet gösteren bir yemek firması aracılığıyla öğle yemeği alan 45 işçi, yedikleri yemekler sonrası mide bulantısı, kusma ve karın ağrısı şikayetleriyle rahatsızlandı . İşçilerden 40’ı Yalova Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne, kalan 5’i ise kentteki özel bir hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı .

Etkilenen Şirketler ve Çalışan Sayısı

Olayda rahatsızlanan işçiler, Çiftlikköy’deki Beno Plastik, Proses, Smak Makine ve Dem İlaç firmalarında istihdam ediliyordu . Farklı sektörlerdeki bu dört fabrikada çalışan 45 kişi, ortak bir yemek firması aracılığıyla dağıtılan menüyü tükettikten sonra benzer semptomlar göstermeye başladı .

Valilik Açıklaması ve Hayati Tehlike Yok

Yalova Valiliği’nden yapılan resmi açıklamada, “Hastaneye başvuran şahısların hayati tehlikelerinin bulunmadığı” belirtilirken, olayla ilgili idari ve adli işlemlerin başlatıldığı vurgulandı . Valilik aynı açıklamada, eğilimlerin küresel gıda güvenliği standartları açısından takipte olduğunu ve benzer vakaların tekrarlanmaması için denetimlerin sıkılaştırılacağını duyurdu .

Laboratuvar İncelemeleri ve Soruşturma Süreci

Rahatsızlanan işçilerin yediği yemeklerden numuneler alınarak Yalova Halk Sağlığı Laboratuvarı’na gönderildi. Numune analizleri, gıda kaynaklı bakteri, toksin veya kimyasal madde varlığı yönünden gerçekleştirilecek; sonuçlar kesin teşhisi sağlayacak . Olayla ilgili yemek firması, üretim ve dağıtım süreçlerine dair belgelerle birlikte soruşturmaya dahil edildi.

Uzman Görüşleri ve İşçi Sağlığına Yönelik Öneriler

Gıda zehirlenmeleri genellikle Staphylococcus aureus, Salmonella veya Clostridium perfringens gibi mikroorganizmaların kontrolsüz çoğalmasına bağlı olarak ortaya çıkar. Uzmanlar, toplu tüketime sunulan yemeklerde hijyen koşullarının, pişirme ve saklama süreçlerinin titizlikle denetlenmesini öneriyor . Ayrıca, işçi sağlığı birimleri tarafından işletmelerde düzenli eğitim ve denetim programlarının hayata geçirilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Benzer Vakalar ve Yasal Düzenlemeler

Türkiye’de toplu gıda zehirlenmesi olayları son yıllarda denetim mekanizmalarının güçlendirilmesiyle azalma eğilimi gösterse de, gıda işletmelerinin kayıt dışı süreçlerinin devam ettiği vakalar azımsanmayacak düzeyde. Türk Gıda Kodeksi mevzuatına göre, toplu tüketim yapan mutfak ve şirket kantinlerinde her gün en az bir kez numune alma zorunluluğu bulunuyor .

Sonuç ve Gelecek Adımlar

Yalova’daki 45 işçinin sağlık durumunun stabil olması sevindirici bir gelişme olarak öne çıkarken, vaka sonrası başlatılan laboratuvar incelemeleri ve soruşturmanın sonuçları, hem işletmeler hem de kamu kurumları açısından kritik önemde. Yetkililer, sürecin şeffaf şekilde yürütülerek gıda güvenliğine ilişkin eksikliklerin belirlenmesini ve giderilmesini hedefliyor. Olay, toplu beslenme hizmetlerinde hijyen ve kalite standartlarının korunmasının gerekliliğini bir kez daha göstermiştir.

Okumaya Devam Et

Gündem

65 yıl sonra Türkiye’ye döndü: Marcus Aurelius’un heykeli ziyarete açıldı

Yayımlandı

üzerinde

MS 2’nci ve 3’üncü yüzyıllara tarihlenen Marcus Aurelius heykeli, Burdur’un Gölhisar ilçesindeki Boubon Antik Kenti’nde 1960’lı yıllarda yapılan kaçak kazılar sonucu yurt dışına çıkarıldı.

Eser, yıllar içinde el değiştirerek ABD’nin Ohio eyaletindeki Cleveland Sanat Müzesi koleksiyonuna girdi. Roma İmparatoru Marcus Aurelius’u bir filozof olarak tasvir etmesi nedeniyle antik sanat tarihinde özel bir yere sahip eser, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yürüttüğü bilimsel çalışmalar sonucu 65 yıl sonra ‘ye iade edildi.

Türkiye’ye getirilen Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki Millet Kütüphanesi’nde ziyarete açıldı. Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “İmparator Marcus Aurelius’in dünyaca ünlü bronz heykeli 65 yıl önce Burdur’dan çalınmıştı.

Kültür ve Turizm Bakanlığımızın çalışmaları sonucu ait olduğu topraklara döndürülen 13 bin 291’inci eser olan Marcus Aurelius, bir süreliğine Beştepe Millet Kütüphanesi’nde ziyaretçilerini bekliyor olacak” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Et

Gündem

Erdoğan’dan Sert Çıkış: “Katil Devlet İsrail, Gazzeli Kardeşlerimize Soykırım Uyguluyor”

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kazakistan ziyareti sırasında düzenlenen ortak basın toplantısında İsrail’in Gazze’ye yönelik eylemlerini “soykırım” olarak nitelendirerek uluslararası kamuoyuna çağrıda bulundu.

Erdoğan’ın “Soykırım” Vurgusu ve Uluslararası Mesajı

1. Gündeme Hızlı Bakış

29 Temmuz 2025’te Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev ile gerçekleştirilen ortak basın toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonlarını “soykırım” olarak niteledi. Erdoğan’ın sert ifadeleri, uluslararası kamuoyunda geniş yankı buld

2. Toplantının Arka Planı

  • Stratejik Ortaklık: Türkiye ile Kazakistan arasındaki ilişkiler, üç yıl önce stratejik ortaklığa yükseltilmişti. İki ülke ticaret hacminde 15 milyar doları hedefliyor.

  • Bölgesel Akademik ve Siyasi İşbirliği: Rusya-Ukrayna savaşı, Afganistan krizi ve Orta Doğu’daki son durum da toplantıda ele alındı

3. Erdoğan’ın Temel Mesajları

  1. “Katil devlet İsrail Gazze’de Soykırım Uyguluyor”
    “Gazzeli kardeşlerimize soykırım uygulanıyor. İnsanlık dışı fotoğraflar geliyor. Bir halk açlık ve susuzlukla öldürülüyor. Gazze’de insani durum felaket boyutunda.

  2. Uluslararası Hukuk ve İnsan Hakları İhlali
    Erdoğan, İsrail’in insani yardımları engelleyerek açlığı silah olarak kullandığını, bu eylemlerin uluslararası hukuku çiğnediğini vurguladı

  3. Çağrı: Sesimizi Yükseltelim
    “Barbarlık karşısında İslam ülkeleri başta olmak üzere vicdan sahibi tüm devletlerin sesini yükseltmesi şarttır.” şeklinde güçlü bir çağrıda bulundu

4. Uluslararası Boyut

  • İslam İşbirliği Teşkilatı’na Mesaj: Erdoğan, İİT ve BM nezdinde Türkiye’nin bu zulme karşı aktif diplomasi yürüteceğini belirtti.

  • Türkiye’nin Diplomatik Adımları: Ankara, insani yardımların ulaştırılması ve ateşkes çağrıları için Birleşmiş Milletler ve ilgili aktörlerle temaslarını yoğunlaştırıyor.

5. Türkiye’nin Rolü ve Gelecek Adımlar

  • İnsani Yardım Operasyonları: Türkiye Kızılay ve SİHA’lar aracılığıyla sahada aktif operasyonlar düzenliyor.

  • Diplomatik Girişimler: TBMM’de kurulan Filistin Araştırma Komisyonu, rapor ve önerilerini yakında açıklayacak.

  • Kamuoyu ve STK’lar: Sivil toplum kuruluşları, bu açıklamanın ardından protesto ve farkındalık kampanyalarını hızlandırdı.


Sonuç
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “soykırım” vurgusu, Türkiye’nin Filistin meselesine bakışını bir kez daha ortaya koydu. Ankara, önümüzdeki dönemde hem diplomatik hem de insani cephelerde aktif rol almaya devam edecek.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar