Gündem
Yenidoğan Çetesi’nde dördüncü duruşma: Mahkeme başkanından deprem uyarısı
Bakırköy Adalet Sarayı’nda 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma saat 11.00 sıralarında başladı. Tanıkların dinlendiği duruşma kimlik tespitiyle başladı. İstanbul’da Silivri açıklarında dün meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem mahkemenin de gündemindeydi.
“OLASI BİR DURUMDA PANİK YAPMAYIN”
Tanıkların dinlendiği duruşma öncesi, mahkeme başkanından artçı sarsıntı uyarısı geldi. Duruşma öncesi mahkeme başkanı, “23 Nisan’da yaşanan deprem sonrası bir uyarı yapmak istiyorum. Artçılar devam ediyor olası bir durumda panik yapmayın. Hengame olmasın sandalye ve masaların altına saklanabilirsiniz. Lütfen kaçmaya çalışırken birbirinize zarar vermeyin.” dedi.
“DOKTOR SÖYLER EPİKRİZİ SEKRETER YAZAR”
Tanıkların dinlendiği duruşmada, ilk tanık olarak Avcılar Hospital Hastanesi’nde hemşire olarak çalışan tanık Fulya Fulya Akbal dinlendi. Akbal, “Ben Avcılar Hospital’da çalışıyordum. Hemşire olarak yenidoğan yoğun bakım ünitesinde çalıştım 2 yıl boyunca. Çalıştığım dönemde, hemşire Serenay Şenkalay, doktor olarak Dursun Hoca, Zeki Hoca ve sekreter Gözde Hanım’ı tanırım. 14 Ağustos’ta Tokluoğlu bebek doğduğunda hastanede değildim izinliydim. Ayrıca epikrizi doktor yazardı sekreteriyle. Ben hiç görmedim başka birisinin epikriz yazdığını. Doktor söyler sekreter epikrizi yazardı. Sekreterin doktorun söylediğinin dışında birşey yazması mümkün değildi.” dedi.
Bakırköy Adalet Sarayı’nda 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma saat 11.00 sıralarında başladı. “CİMER’E ŞİKAYET ETTİM”
Bir diğer tanık Sezgin Demirci ise, “Reyap Hastanesi’nde Mart 2023 ile Eylül 2023 arasında acil hekimi olarak çalıştım. Eylül ayında yönetim tarafından ayrılmam istendi. Çalıştığım dönemde 112 ekipleri, 28 günlükten büyük bebekleri getirirdi. CİMER’e şikayet ettim. Bu bebekleri yenidoğan yoğun bakıma aldığımda bir şey olursa sorumlu ben olurdum. Çünkü Yenidoğan yoğun bakımı vardı ama çocuk yoğun bakım yoktu. 28 günlükten büyük bebekleri çocuk yoğun bakıma koymalıyız yenidoğana koymak diğer hastaları risk altına alırdı. Halbuki bize yakın bölgelerde çocuk yoğun bakım odası olan hastaneler vardı. Yönetime şikayet ettiğim zaman ‘Bu konuyu kapat’ dediler. Bana mobbing uyguladılar. Ben de istifa ettim.” dedi.
“BU HASTA SIRADIŞI BİR DURUMDU”
Avcılar Hospital’da çalışan nöbetçi hemşire Meryem Akyürek ise, “Tokluoğlu bebek hakkında bir bilgim yok. O dönemde yıllık izindeydim. Ben bebek odasında çalışıyordum. Sonrasında da hiçbirşey duymadım. Zeki doktor ile çalıştığım sürece blr ihmaline rastlamadım. Çağırdığım zaman hemen gelirdi” dedi. Duruşma saat 15.00 sıralarında verilen aranın ardından 16.00’da yeniden başladı.
Aranın ardından Beylikdüzü Medilife Hastanesi’nde çalışan doktor Raşit Çaparoğlu söz aldı. Çaparoğlu, “Opara bebekle ilgili, bir gün iş yerine geldiğimde 6 aylık bir bebeğin yattığını gördüm. 28 günlükten büyük bebekler burada yatmazdı. Şaşırdım ‘Burada yatması yasal değil’ dedim hemşireye. Birkaç gün önce, acile geldiğini ama sevk alamadığını bu nedenle burada yattığını söyledi. Yönetim ve işletmeci işbirliğinde yatışına karar verildiğini söyledi. Bu bebekle ilgilenen kişi Fırat Sarı’ydı. Bu hasta sıradışı bir durumdu. Ben orada bulunduğum sürece mesleğimin niteliği gereği ilgilenmedim.” dedi.
“BİZE MÜDAHALE YAPILMAMASI SÖYLENDİ”
Birinci Hastanesi’nde Paramedik olarak çalışan Yaren Sena Kayır ise, “Opara bebeğin sevki yapıldı. Küveze aldık bakımlarını yaptık. Doğukan Bey geldi Fırat Sarı ile konuştu ve tedavisi için order aldık. Akşam oldu ve bebeğin bakımlarını akşam sorumlusuna teslim ettik. Ertesi gün 18.00 gibi hastaneye gittim. Direkt onun başına gittim sağlıklıydı bir problemi yoktu. Teslim saatine yakın kötüleşti. Monitör uyarı verdi kalbini hissetmedik. Doğukan Bey’i aradık ‘Sorun olmaz büyük bebekte duyamayabilirsiniz’ dedi. Bizim monitörler eskiydi prob lazımdı ama yeterli prob hastanede yoktu. Tuğçe hemşire kalp masajı yaptı. Hepimiz bebeğin başında müdahale ettik. Biz teslim ettiğimizde bebek yaşıyordu. Daha sonra bebeğin öldüğünü öğrendik. Bize herhangi bir müdahale yapılmaması gerektiği söylendi ama biz kızlar yine de tüm müdahaleleri yaptık. Aileden para alınmış ama ‘Ertesi gün para aileye teslim edilsin’ denildi. Konuyla ilgili başka bir bilgim yok. Doktorlar genelde düzenli olarak viziteye çıkmazdı.” dedi.
“BEBEK EKS OLDUĞU SIRADA BEN AŞAĞIDAYDIM”
Güney Hastanesi’nde çalışan hemşire Yağmur Acıyan’a ölen Kaya bebek hakkında soru soruldu. Acıyan savunmasında, “Bebek bize geldiğinde zaten kötü durumdaydı. Bebeğin eks olduğu sırada ben aşağıdaydım. Batuhan Çelik beni arayıp, ‘Bebeğin eks olduğu alana gel’ dedi. Ben de oraya gittim. Bebeğin babası geldi. Babası ‘Doktor bana bilgi vermişti zaten’ dedi. Bunun dışında bir bilgim yok” ifadesini kullandı.
DURUŞMA ERTELENDİ
Duruşma, yarın saat 10.00’a ertelendi.
Gündem
Böcek Ailesi Faciasında Çarpıcı Gelişme: Gıda Raporu Temiz Çıktı, Gözler İlaçlama Şirketinde
Böcek Ailesi Faciasında Çarpıcı Gelişme: Gıda Raporu Temiz Çıktı, Gözler İlaçlama Şirketinde
Haber Tarihi: 18 Kasım 2025 – Okunma Süresi: 4 dakika
İstanbul Fatih’te bir otelde meydana gelen ve Almanya’dan tatil için gelen dört kişilik Böcek ailesinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan zehirlenme faciasıyla ilgili soruşturmada gıda raporu sonuçları açıklandı. Ailenin yediği kokoreç ve midye numuneleri “tüketime uygun” çıkarken, savcılık soruşturmasının odağına otelde yapılan ilaçlama işlemi yerleşti. Öte yandan, aileyi hastaneye götüren taksici yaşadığı o anları ilk kez anlattı.

–
Facianın Anatomisi: Zehirlenmeden Ölümlere Giden Süreç
Almanya’dan 9 Kasım’da İstanbul’a gelen Servet (32) ve Çiğdem (27) Böcek çifti ile çocukları Kadir Muhammet (6) ve Masal’ın (3) yaşamını yitirdiği olay, 12 Kasım’da başladı. Aile, Fatih’teki Harbour Suites Old City otelinde konaklarken rahatsızlandı ve hastaneye kaldırıldı. İlk olarak çocuklar Kadir ve Masal, ardından anne Çiğdem Böcek hayatını kaybetti. 5 gündür yoğun bakımda tedavi gören baba Servet Böcek ise dün akşam saatlerinde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi .
Soruşturmada Son Durum: 4 Kişi Tutuklandı, 7 Kişi Gözaltında
Olayla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında toplam 11 şüpheli gözaltına alındı. Ailenin yemek yediği işletmelerin sahipleri olan midyeci Y.D., lokumcu F.T., kokoreççi E.E. ile kafe işletmecisi F.M.O.’nun adli işlemleri tamamlandı ve tutuklandı .
Gözaltına alınan diğer 7 şüphelinin ise emniyetteki işlemleri sürüyor. Bu şüpheliler arasında otel sahibi H.Ö. ve ilaçlama şirketi çalışanları bulunuyor .
Gıda Raporu Şaşırttı: Kokoreç ve Midye “Tüketime Uygun” Çıktı
Soruşturmanın seyrini değiştiren kritik gelişme, adli makamlara sunulan gıda raporu oldu. Savcılığın sevk yazısında yer alan bilgiye göre, Böcek ailesinin kokoreç ve midye yediği işletmelerden alınan numuneler üzerinde yapılan incelemelerde, bu ürünlerin “tüketime uygun” olduğu tespit edildi .
Ancak raporda önemli bir not düşüldü: Ölümlerin tüketimden yaklaşık 1,5 gün sonra gerçekleşmesi nedeniyle, alınan numune örneklerinin ailenin tükettiği ürünlerle birebir aynı olmadığı ifade edildi .
İlaçlama İpi: “Alüminyum Fosfit” Zehirlenmesi Şüphesi
Gıda zehirlenmesi şüphesinin zayıflamasıyla, soruşturmanın odağı hızla otelde yapılan ilaçlama işlemine kaydı. Elde edilen bilgi ve ifadelere göre:
· İlaçlama Zamanlaması: Ailenin otelden çıktığı 11 Kasım saat 16:00’da, ilaçlama firması otele gelerek çalışma başlattı .
· Kullanılan Madde: İlaçlamada, tarım ve konutlarda haşere ile mücadelede kullanılan “alüminyum fosfit” isimli kimyasal madde kullanıldı .
· Ölümcül Etki: Bu maddenin solunması halinde insan sağlığı için son derece tehlikeli olduğu, panzehirinin bulunmadığı ve aşırı solunmasının ölüme yol açabildiği belirtildi .
· İhmal Şüphesi: İlaçlama yapan kişinin bu konuda herhangi bir sertifikasının bulunmaması ve ilacın eğitimli kişilerce, ortam karantinaya alınarak uygulanması gerekirken bu prosedürlere uyulmamış olması, soruşturmanın odağına yerleşti .
Taksicinin Anlattıkları: “Kan Kusuyorlardı, Yolun Bitmesini Bekliyorlardı”
Böcek ailesini hastaneye götüren taksici Sercan Tanrıverdi, o trajik anlara dair tanıklığını şu sözlerle aktardı:
“12 Kasım günü saat 11.20’de aile, Kadırga Limanı Parkı’nın önünde aracımın önüne atladı. Beni durdurup aracıma bindiler. En yakın hastaneye götürmemi istediler. Hastaneye doğru giderken kız çocuğu sürekli kusuyordu. Poşet verdim, poşete kustu. Anne baygındı, kafasını sağ arka cama yaslamıştı. Yolun bir an önce bitmesini bekliyordu.”
Tanrıverdi, küçük kız çocuğunun yolculuk sırasında kan kusmaya başladığını ve ailenin panik halinin yol boyunca hiç azalmadığını belirtti . Baba Servet Böcek’in ise kendisiyle yaptığı sohbette, “Ne zaman İstanbul’a gelsem başıma vukuat geliyor, geçen sene geldiğimde de motosiklet kazası geçirdim. Kolumu, bacağımı kırdım. Bu sefer de böyle talihsiz olay yaşadım” dediğini aktardı .
İlaçlama Şirketi Çalışanlarından Çelişkili İfadeler
Soruşturmada gözaltına alınan ilaçlama şirketi çalışanlarının ifadeleri çelişkiliydi. İlaçlamayı yapan kişi, “İki ayrı ilaç ve iki ayrı kapak kullandım. Sızmaması için gereken önlemleri aldım, her tarafı kapattım” iddiasında bulunurken , şirket sahibi ve oğlu ise “Biz ilaçlamaya gitmedik” açıklamasını yaptı .
Kesin Ölüm Nedeni İçin Adli Tıp Raporu Bekleniyor
Böcek ailesinin kesin ölüm sebebinin netleşmesi için Adli Tıp Kurumu’ndan toksikolojik rapor bekleniyor . Bu raporda, ailenin kan değerlerinde “alüminyum fosfit” maddesine rastlanıp rastlanmadığı belirlenecek ve facianın perde arkası aydınlatılmaya çalışılacak .
Otel sahibi ve ilaçlama şirketi yetkilileri de dahil olmak üzere gözaltındaki 7 şüphelinin ise bugün adliyeye sevk edilmesi bekleniyor .
Fatih’te meydana gelen ve dört kişilik bir ailenin sonu olan bu faciayla ilgili gelişmeleri BURADAN takip edebilirsiniz
Gündem
TotalEnergies’e Mozambik’te “savaş suçu” suçlamasıyla dava: Fransız enerji devine Paris’te soruşturma
TotalEnergies’e Mozambik’te “savaş suçu” suçlamasıyla dava: Fransız enerji devine Paris’te soruşturma
FatihDoganMedya | Haber
Tarih: 18 Kasım 2025 • Saat: 14:30 (TSİ) • Okuma süresi: 4 dakika
Avrupa merkezli insan hakları örgütü ECCHR, TotalEnergies’in Mozambik’teki Afungi LNG sahasında görevlendirilen askerlerin işlediği iddia edilen savaş suçlarına ortak olduğunu öne sürerek Fransa’da suç duyurusunda bulundu. TotalEnergies suçlamaları reddediyor; konuyla ilgili ulusal ve uluslararası soruşturmalar sürüyor.

Ne oldu?
Avrupa merkezli hak grubu European Center for Constitutional and Human Rights (ECCHR), Fransız enerji şirketi TotalEnergies hakkında, Mozambik’in kuzeyindeki Afungi yarımadasında (Cabo Delgado) 2021 yılı yazında gerçekleştiği iddia edilen insan hakları ihlalleri nedeniyle Fransa’da suç duyurusunda bulundu. Şikâyet, şirketin bölgedeki askerî güvenlik operasyonlarına maddi ve lojistik katkı sağladığını, bu nedenle askerlerin işlediği iddia edilen savaş suçları, işkence ve zorla kaybetme gibi suçlara ortak olabileceğini öne sürüyor.
ECCHR şikâyetini Fransız terörle mücadele savcılığına sundu; dava, TotalEnergies’in 2021’de sahayı boşaltıp devlete bırakmasının ardından yaşandığı öne sürülen olayları hedef alıyor. Örgüt, şirketin askerlerin maaş ve ikramiyelerine katkı sağladığı iddialarına dikkat çekiyor.
TotalEnergies ne diyor?
TotalEnergies, iddialar hakkında daha önce yaptığı açıklamalarda söz konusu olaylardan haberdar olmadığını ve o dönemde sahada şirket personelinin bulunmadığını belirtmişti. Ayrıca şirket ve projedeki ortakları, ortaya atılan suçlamalar hakkında yetkili mercilerce yürütülen soruşturmaları desteklediklerini açıklamıştı. TotalEnergies ayrıca Mozambik makamlarından resmi bir soruşturma talebinde bulunduğunu da duyurmuştu.
Uluslararası ve yerel soruşturmalar
TotalEnergies’e yönelik suç duyurusu, yalnızca Fransa’yla sınırlı kalmıyor. İngiltere hükümeti tarafından desteklenen bir ayrı inceleme; proje finansmanında rol oynayan kurumların (ör. UKEF) iddiaları araştırmak için bağımsız bir hukuk ekibine görev verdiği ve projeyle ilgili insan hakları iddialarının incelendiği yönünde haberler bulunuyor. Ayrıca sivil toplum kuruluşları ve insan hakları grupları, Mozambik hükümetine ve Birleşmiş Milletler’e bağımsız, uluslararası bir soruşturma çağrısı yapıyor.
Mozambik hükümeti ve ülkenin insan hakları kuruluşları da iddialar üzerine resmî soruşturmalar başlattı veya başlatıldığını doğruladı; bununla birlikte bağımsız soruşturmaların şeffaflığı ve güvenilirliği konusunda kaygılar sürüyor.
İddiaların özü — neden suç ortaklığı deniyor?
ECCHR ve beraberindeki kuruluşların iddiası özetle şu noktalara dayanıyor:
-
2021 yazında Afungi çevresinde devlet güvenlik güçlerinin sivillere yönelik ciddi insan hakları ihlalleri gerçekleştirdiği yönünde raporlar ve tanık beyanları var.
-
TotalEnergies ve projede yer alan bazı aktörlerin, güvenliğin sağlanması amacıyla devlet güçleriyle finansal ve lojistik ilişkiler kurduğu; asker maaşları, ikramiyeler veya diğer teşvikleri destekleyen uygulamalar bulunduğu iddia ediliyor. Bu tür katkılar, eylemlerin işlenmesine doğrudan veya dolaylı katkı sağladığı gerekçesiyle “suç ortaklığı” savını doğuruyor.
Hukuki sonuçları ne olabilir?
Fransa’da açılan suç duyurusu, soruşturma makamlarının delilleri toplaması, şüphelileri belirlemesi ve gerekirse duruşma açılması sürecini tetikleyebilir. Eğer şirketin yöneticileri veya bağlı aktörler hakkında ceza soruşturması başlatılırsa, bu hem hukuki hem de itibar açısından büyük sonuçlar yaratabilir. Ayrıca uluslararası finansörler ve sigortacıların tavrı da projenin geleceğini doğrudan etkileyebilir: bazı fon sağlayıcılar, insan hakları iddiaları büyüdükçe finansmanını gözden geçirmiş veya çekilmişti
Proje ve bölgeye kısa bakış
TotalEnergies’in başını çektiği Mozambique LNG projesi, 20 milyar dolar civarında bir yatırım olarak Afungi yarımadasında planlanmış; bölge 2021’den itibaren IŞİD bağlantılı isyancı grupların saldırılarıyla sarsılmıştı. Şirket 2021’de operasyonları askıya almış, site boşaltılmıştı; yıllar sonra güvenlik önlemleri ve bölgeye konuşlandırılan ajanlarla projenin yeniden canlandırılmasına yönelik adımlar atılıyor. Bu süreçte hem yerel halkın güvenliği hem de insan haklarına ilişkin tartışmalar uluslararası düzeyde yoğunlaştı.
Son söz
Fransa’daki suç duyurusu, TotalEnergies için yeni bir hukuki sınav anlamına geliyor. Hem şirketin açıklamaları hem de bağımsız gözlemcilerin ve sivil toplumun talepleri dikkatle izleniyor. Davanın seyri, yalnızca TotalEnergies’in değil, büyük enerji projelerinin “güvenlik” gerekçesiyle yerel güçlerle kurduğu ilişkilerin hukuki ve etik boyutunun nasıl değerlendirileceğine dair emsal teşkil edebilir.
Gündem
Emekli öğretmenin hazin sonu: Kanseri bir hafta önce yenmişti — Trafik kavgasında yaşamını yitirdi
Emekli öğretmenin hazin sonu: Kanseri bir hafta önce yenmişti — Trafik kavgasında yaşamını yitirdi
FatihDoganMedya — Giresun, 18 Kasım 2025 | 12:00 (Europe/Istanbul)
Okuma süresi: 3–4 dk
Giresun’un Keşap ilçesinde 16 Kasım’da meydana gelen trafik kazasının ardından çıkan kavgada, emekli sınıf öğretmeni Abdullah Coşkun (68) aldığı darbeler sonucu hayatını kaybetti. Coşkun’un, üç yıl süren tedavi sürecinin ardından doktor kızı Doç. Dr. Ayşe Coşkun Beyan’ın yürüttüğü tedaviyle akciğer kanserini kısa süre önce atlattığı; ailesinin “iyileşmenin sevincini yaşamıştık” dediği öğrenildi.

Olayın ayrıntıları
Olay, 16 Kasım’da Keşap ilçesi Fındıklı Mahallesi Karadeniz Sahil Yolu’ndaki Karakoç Kavşağı’nda gerçekleşti. İddiaya göre Giresun’dan Trabzon yönüne giden İlhan İhtiyaroğlu (38) yönetimindeki 61 ADL 995 plakalı araç ile Coşkun’un kullandığı 28 ADE 196 plakalı otomobil çarpıştı. Araçlarda maddi hasar oluşmasının ardından taraflar arasında tartışma başladı; tartışma kısa sürede yumruklu kavgaya dönüştü. Coşkun, olay yerinde aldığı darbeler sonucu yere yığıldı ve kaldırıldığı Giresun Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi.
Şüpheli gözaltında, adli süreç başlatıldı
Olayın ardından sürücü İlhan İ. polis ekiplerince gözaltına alındı. Soruşturma sürerken şüpheli, sevk edildiği adliyede “neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış kasten yaralama” suçlamasıyla tutuklandı. Emniyet ve savcılık, kaza ile kavganın hangi saiklerle büyüdüğünü ve tarafların kusur oranını belirlemek için delil topluyor.
Ailenin açıklamaları — “İyileşmiştik, geri döndük”
Coşkun’un yakınları, doktor kızı Ayşe Coşkun Beyan’ın üç yıllık yoğun mücadelesi sonucunda babasının kısa süre önce sağlığına kavuştuğunu; İzmir’deki tedavi sonrası memlekete döndüklerini ve ölümün aileyi şoke ettiğini belirtti. Olaydan önce aileye ait bazı görüntülerde Coşkun’un torunlarıyla mutlu anlar yaşadığı ve iyileşmesini kutladığı görüldü.
Cenaze ve tepkiler
Coşkun’un cenazesi, Tirebolu’da kılınan namazın ardından toprağa verildi. Olay, Keşap ve çevre ilçelerde derin üzüntüyle karşılandı; yerel halk ve bazı sivil toplum temsilcileri “trafikteki öfke ve şiddete karşı önlemlerin artırılması” çağrısı yaptı. Yetkililerin kaza-sonrası müdahale ve adli sürece ilişkin açıklamaları bekleniyor.
Hukuki ve toplumsal boyut
Emniyet kaynaklarına göre kaza tutanakları, görgü tanığı ifadeleri ve bölgedeki MOBESE/araç kamera kayıtları inceleniyor. Uzmanlara göre bu tür olaylarda kaza sonrası sabır, iletişim ve hızlı yetkili çağrısı can kurtarabiliyor; ayrıca trafik kazalarında “kavga” olasılığına karışan tarafların cezai sorumluluğu ağırlaşıyor. Yargılama sürecinde adli tıp raporu ve olay anı kayıtları belirleyici olacak.
-
Sağlık1 hafta önceBebek mamalarında botulizm tehlikesi — 13 bebek hastaneye kaldırıldı
-
Ekonomi1 hafta önceMilyonları ilgilendiriyor: Yıllık izinlerde yeni dönem başlayabilir
-
Spor1 hafta önceBeşiktaş’ın Antalya zaferi: Abraham, Djalo ve Jota’dan 3 gollü galibiyet!
-
Sağlık1 hafta önceMilyonlarca Kişinin “Ekmek Düşmanı” Olmasının Suçu Glüten Değil — Melbourne Üniversitesi’nden Çarpıcı Sonuçlar
-
Gündem2 gün önceKörfez’de dehşet: Eski eşini darbedip, ilişkisi olduğunu iddia ettiği arkadaşını cadde ortasında bıçaklayarak öldürdü — Şüpheli tutuklandı
-
Ekonomi1 hafta önceİzmir’de su krizi: Yer altı rezervleri de tükendi — “Tahtalı’da seviye tarihsel dipte”
-
Sağlık1 hafta önceİskoç bilim insanları Amazon’da “kuduz taşıyan vampir yarasalar” tehdidine karşı sahaya indi
-
Spor1 hafta önceSON DAKİKA — Eyüpspor Başkanı Murat Özkaya adliyeye sevk edildi
