Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Magazin

Survivor Almeda’nın yürek sızlatan hikayesi: Kemerle dayak yedim

Yayımlandı

üzerinde

Survivor Almeda'nın yürek sızlatan hikayesi: Kemerle dayak yedim

Survivor Almeda Baylan, hayat hikayesini ilk kez anlattı. Survivor 2005’te gönüllüler takımında mücadele eden Almeda, şiddet görerek büyüdüğünü, bu sebeple haksızlığa uğradığında yüksek tepkiler verdiğini açıkladı. İşte Survivor Almeda’nın açıklamaları…

Bu sezon All Star-Gönüllüler konsepti ile ekranlara gelen Survivor’ın iddialı yarışmacılarından Almeda Baylan, anlattığı hayat hikayesiyle izleyenleri duygulandırdı.
Survivor’da hayat hikayesini anlatan Almeda, “Ben 2002 doğumluyum. Aslen göçmeniz, annem Yunan göçmeni babam da yabancı uyruklu ama anne ile babam küçük yaşta ayrıldıkları için biz Türkiye’ye geliyoruz ve Türkiye’de doğdum ben. 3 kardeşiz ama ablam babasıyla kalıyor. Annem 2 evlilik yaptı. Anneannem ile kalıyordum, dayımla kalıyordum bir bakıyorum başka yerde kalıyorum. Teyzemde kalıyordum, süreç biraz karışık” ifadelerini kullandı.
“Bu süreçte çok zorluklar çektim. Mesela anne ile babam yoktu yanımda, kuzenim vardı” diyen Almeda, “Bayramlarda bile kuzenimi annesi ile babası severken hep bir özlem vardı içimde, kardeşim de aynı şekilde. Bazı akrabalarımdan çok dayak yiyerek büyüdüm. Kardeşim de aynı şekilde çoğu zaman gözümün önünde şiddete maruz kalmış ve onu koruyamamıştım” şeklinde konuştu.
Almeda Baylan, “İstemediğim şeylerle büyüdüğüm için ve üstüne üstelik çok ufak bir yaşta yakın bir akraba tarafından talihsiz bir olaya yaşayana kadar. Ne yapacağını bilemiyorsun o an, çünkü neyin ne olduğunu bile bilmiyorsun. O an korkuyorsun hiçbir şey yapamıyorsun, kendini de savunamıyorsun. İlk başta söylememiştim, anneme sonra anlatmıştım bu olayı, küçüktüm daha 10-11 yaşlarındaydım” dedi.
“Sonra zaten anneme anlattığımda da çok üzülmüştü. ‘Nasıl toparladın?’ dersen, ben çok güçlü bir kadınım ve güçlü bir karakterim bunu biliyorum” ifadeleri kullanan Almeda Baylan, Genelde çok kaldığım yerlerde şiddete, kötü söze maruz kaldım. Zaten bu durumlar benim psikolojimi buraya getirdi. Tek mutlu olduğum şey şu; iyi ki kurtulmuşum oradan. İyi ki İzmir’e gelmişim, buraya gelmişim. Mesela Adana’daydım dayımlarla yaşıyorduk ve sığıntı gibiydim açık açık söyleyeyim. Yaşım artık olgunlaşmıştı ve sığmıyordum o eve. Bende gitmek zorunda kalmıştım ve nereye gittiğimi bilmeden gittim” dedi.
Almeda “İlk Ankara’ya gittim, orada aslında çok zor bir an yaşıyorum. Ne yapacağımı bilmiyordum, sonra bir anda eşimle tanıştım. O da aslında hissetmiş bende bir sorun olduğunu çaresiz olduğumu. Ben hiçbir şeyin farkında değildim hani düşünüyorum nereye gideceğimi… Bende hoşlandığını falan anlatıyordu, evlilik teklifi etti bana. Ben kabul etmedim tanımıyorum, niyeti ne bilmiyordum. İzmir’e gittim ailesiyle falan tanıştım” ifadelerini kullandı.
23 yaşında yarışmacı, “Onlar da aynı şeyi söyleyince istiyoruz düğün falan deyince ben de düşündüm benim için en hayırlı yol olacağı ve en mantıklı yolun bu olacağı için evlendim. Çok güzel bir hayatım oldu, çok güzel şeyler başardım. Yeni bir hayat kurdum. Belki de tahmin edemeyeceğim seviyeye geldim. Bunu tabi ki sabırlı olarak hallettim. Bunda tabi ki eşimin desteği çok fazla oldu” dedi.
Eşiyle yaşadığı zor günleri de anlatan Almeda, şöyle dedi: “Buraya gelmeden önce eşimle bazı olaylar yaşamıştım, hatta bir ara olay boşanmaya falan gidiyordu. Benim tarafımdan olay bir şeydi. İnsanlar hatalar yapar asıl erdem bu hataları affetmektir. Ben zaten haklı olmayı değil mutlu olmayı tercih eden bir insanım. Düşündüğümde dönüp baktığımda bana çok faydası ve iyiliği dokunmuş bir insan. Yeri geldi bana hataları da oldu yapmış olduğu bazı kabul olmayacak tepkiler de oldu. Bu tepkiler ihanet değildi… Şu an düşündüğümde insan buranın psikolojisinde bir şeylerin farkına varıyor. Ben de hataları affederek daha da bazı şeylerin değişeceğine inanarak bir şans vererek yola devam etmek istedim. Ben çok yıldırıldım, pasif kaldım bazı olaylar karşısında. Başaramadım o zamanlar ama şuan başardığımı düşünüyorum.”
Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Magazin

Galataport İstanbul’da Jazz zamanı

Yayımlandı

üzerinde

Galataport İstanbul'da Jazz zamanı

Galataport İstanbul Jazz müziğinin önde gelen isimlerini ağırladı. Konserler bugün de devam edecek ve ücretsiz olacak.

Okumaya Devam Et

Magazin

The Boys dizisinin yıldızı Erin Moriarty hastalığını açıkladı

Yayımlandı

üzerinde

Erin Moriarty hastalığını açıkladı

The Boys dizisiyle şöhreti yakalayan Erin Moriarty, kendisine Graves hastalığı teşhisi konulduğunu açıkladı.

Garth Ennis ve Darick Robertson’ın imzasını taşıyan çizgi romandan uyarlanan “The Boys” dizisi son dönemin en popüler yapımları arasında yer alıyor.

Dizinin başrol oyuncularından Erin Moriarty, sosyal medya hesabından hastalığını duyurdu.

Bir ay önce Graves hastalığı teşhisi aldığını ifade eden 30 yaşındaki ünlü oyuncu, rahatsızlığının tiroid bezini etkileyerek aşırı hormon üretimine yol açtığını belirtti.

Tedaviye başladıktan sonraki 24 saat içinde kendisini daha iyi hissetmeye başladığını ifade eden ünlü isim, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

“Otoimmün hastalık herkeste farklı şekilde ortaya çıkar. Benim deneyimim sizinkinden farklı olabilir. Söyleyebileceğim bir şey var: Her şeyi strese ve yorgunluğa bağlamasaydım, bunu daha erken öğrenebilirdim. Bir ay önce bana Graves hastalığı teşhisi kondu. Tedaviye başladıktan sonraki 24 saat içinde, ışığın geri geldiğini hissettim. Eğer ışığınız sönüyorsa gidin kontrol ettirin.”

GRAVES HASTALIĞI NEDİR?

Graves hastalığı, toksik (zehirli) guatr adıyla da bilinen otoimmün bir hastalıktır. Bu rahatsızlık, tiroit bezinin çok çalışmasına ve aşırı miktarda hormon üretmesine neden olur.

Okumaya Devam Et

Magazin

Dermatolog açıkladı: Güneş kremi seçerken mutlaka dikkat etmeniz gerekenler

Yayımlandı

üzerinde

Dermatolog açıkladı: Güneş kremi seçerken mutlaka dikkat etmeniz gerekenler

Yaz aylarında artan güneş ışınları, cilt sağlığı için ciddi riskler barındırıyor. Uzmanlar, güneş kremi kullanımının sadece plajda değil, günlük hayatta da ihmal edilmemesi gerektiğinin altını çiziyor.

Dr. Lisa Akintilo’ya göre, cilt bakım rutininizin yaz aylarında tamamen değişmesine gerek yok ancak soğuk havalarda kullandığınız yoğun kremler, yerini daha hafif nemlendiricilere bırakabilir.
UVA ışınları cilt yaşlanmasına, lekelere ve istenmeyen cilt oluşumlarına neden olabildiği gibi cilt kanserine de yol açabilir. Düzenli güneş kremi kullanımı, cildimizi zararlı ultraviyole ışınlardan (UV) korur. 
Peki güneş kreminde kaç faktör güçlü bir koruma sağlar?
Dr.  Akintilo, günlük kullanım için SPF 30’un yeterli olabileceğini ancak uzun süre güneşe maruz kalacaksanız, SPF 50 tercih etmeniz gerektiğini söylüyor. Uzman isim, güneş kreminin kapalı havalarda bile kullanılması gerektiğinin de altını çiziyor.
Güneş kremi hakkında sıkça sorulan bir diğer soru ise kimyasal güneş kremi mi yoksa mineral güneş kremi mi? New York Post’a konuşan Dr. Lisa Akintilo, her iki türün de fayda sağlayabildiğini, önemli olanın cildinize uygun ürünü seçmek olduğunu ifade etti.
Kimyasal güneş kremleri, UV ışınlarını emerek ısıya dönüştürür. Mineral güneş kremleri ise bu ışınları cilt yüzeyinde yansıtarak engeller.
Mineral kremler, gözenekleri tıkama ve ciltte tahrişe yol açma ihtimali daha düşük olduğu için hassas ciltler için daha uygundur. Fakat eğer kimyasal güneş kremi tercih ediyorsanız, avobenzone ve oxybenzone içeren ürünleri satın almanız daha doğrudur.
Dr. Akintilo, UV ışınlarının her cilt tipi için zararlı olduğunu ve koyu ten rengine sahip kişilerin de güneş kremi kullanması gerektiğini vurguladı.
ABD’li dermatoloğa göre, eğer lazer ya da ışık tedavisi gördüyseniz, güneşe karşı ekstra dikkatli olmalısınız. Bu tür durumlarda gölgede yürümeye çalışın ve en az SPF 30 içeren geniş spektrumlu bir güneş kremi tercih edin.
Bazı makyaj ürünleri, SPF içerse de genellikle bu oran 10–15 SPF civarındadır. Bu koruma seviyesi tek başına yeterli değildir, mutlaka makyajdan önce güneş kremi uygulanmalıdır.
Güneş kremlerine şüpheyle yaklaşan biriyseniz Japonya veya Kore menşeli ürünleri tercih edebilirsiniz. Bu ürünler, genellikle UVA ve UVB ışınlarına karşı yüksek koruma sağlayan, hafif dokulu seçeneklerdir. Ancak ürünün “non-komedojenik” yani gözenekleri tıkamayan bir formüle sahip olduğundan emin olun.
Güneş kremini her iki saatte bir yenilemelisiniz. Eğer terliyorsanız ya da yüzüyorsanız, bu süre bir saate kadar düşebilir. Etiket üzerinde belirtilen suya dayanıklılık süresi de mutlaka kontrol edilmelidir. Bazı ürünlerde bu süre, 80 dakikanın bile altındadır.
DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Tarihi geçmiş güneş kremlerini kullanmayın. Etkinliği azalmış olabilir. Açıldıktan sonra ürünler genellikle bir yıl içinde tüketilmelidir.
Ev yapımı güneş kremlerinden kaçının. Cilt için zararlı maddeler içerebilir.
Güneş yanıklarını hafife almayın. Soğuk kompres, ibuprofen ve aloe vera gibi basit tedavi yöntemleri de cildi rahatlatabilir.
Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar