Sanat
Sanat mı, eylem mi? Bir balon, bir çekiç ve bir ironi

Banksy’nin Girl with Balloon (Balonlu Kız) eseri basit bir sahneyle başlar: Siyah-beyaz şablonla çizilmiş küçük bir kız, parlak kırmızı, kalp şeklindeki bir balona uzanmaktadır ya da belki de onu kaybetmektedir.
Devamında gelen görüntü ise duygularla yüklü bir görsel metafordur: Masumiyet, umut ve kırılganlık gibi temalar, zamansız bir imgede somutlaşır.
GİRL WİTH BALLOON ESERİNİN YÜKSELİŞİ
Ancak bu tablonun sanat tarihine damgasını vurduğu asıl an, 2018 Sotheby’s müzayedesinde gerçekleşti. Çerçeveli bir Girl with Balloon tablosu, müzayede çekiç sesiyle satışı (1.04 milyon sterlin) tamamlandıktan hemen sonra kendi kendini parçalamaya başladı. Sanatçı, parçalanmanın kendisi tarafından planlandığını doğruladı ve değişime uğramış esere yeni bir isim verdi: Love Is In The Bin (Aşk Çöp Kutusunda). Sotheby’s ise bu olayı “canlı bir açık artırmada yaratılmış tarihteki ilk sanat eseri” olarak tanımladı.
Banksy, çok ses getiren bu olayın ardından vermek istediği mesajı bir kez daha dile getirdi:
“The urge to destroy is also a creative urge – Picasso.”
Bu alıntı, Banksy’nin sadece sanatsal bir ifade değil, aynı zamanda bir politik performans sunduğunu ortaya koyuyordu. Tüketim toplumunun sanatı bir metaya dönüştürme dürtüsünü ti’ye alıyor, eserin varlığını sanat piyasasının içinde yok ediyordu.
“O BOMBA BİLE KOLEKSİYONUN PARÇASI”
İroni şu ki, eser bu parçalama olayından sonra daha da değerli bir hale geldi. Eserin yeni adıyla 2021 yılında tam 18.5 milyon sterline yeniden satılması, Banksy’nin sistem eleştirisinin bizzat sistem tarafından nasıl yutulduğunu da gözler önüne serdi.
Sanat tarihçisi Jonathan Jones’un yorumuyla:
“Banksy, sanat dünyasının kendisini yutmaya çalıştığı sistemin karnında sessiz bir bomba yerleştiriyor ama o bomba bile artık bir koleksiyon parçası.”
EYLEMİN KENDİSİ SANAT OLDU
Girl with Balloon’un etkisi onun ikili doğasında saklıdır: Bu kayıp mı, yoksa yeniden doğan bir umut mu? Parçalanma anı bu gerilimi kristalleştirir. Sotheby’s bile bu konuda şunu kabul etmiştir:
“Banksy bir eseri yok etmedi – yepyeni bir eser yarattı.”
Balon hala orada, imge yaşamaya devam ediyor ama bağlam değişti. Eylemin kendisi artık sanat oldu.
GİDEREK BÖLÜNEN BİR DÜNYADA ÖNEMLİ BİR MESAJ VERİYOR
Banksy’nin politik işleri yalnızca galeri ya da müzelerde yer almaz; arka sokaklarda, savaş bölgelerinde, mülteci kamplarında ve sosyal medya akışlarında da mevcuttur. Sadece “Girl with Balloon” değil, Banksy’nintüm eserleri değişen politik gerçekliklere ne kadar duyarlı olduğunu gösterir; kamusal altyapıyı, acil toplumsal yorumların yapıldığı birer alana dönüştürmektedir.
Anonimliği bir zırh gibi kullanarak sansürü, piyasayı ve devlet gücünü aşar; sanatını doğrudan bir iletişim aracı olarak kullanır. Konu savaş, kapitalizm ya da göç olsun, Banksy görünmeyeni görünür kılar ve sıklıkla göz ardı edilen gerçeklerle yüzleşmeye zorlar.
Onun eserleri yalnızca “sanat nedir?” sorusunu değil, “sanat ne işe yarar?” sorusunu da gündeme getirir. Bu yönüyle onun sanatı, sadece estetik bir ifade değil, aynı zamanda eylem, provokasyon ve mesajdır. Bir bakıma “Girl with Balloon” artık kızın balonuna değil, bizim sanat anlayışımıza uzanan bir sorgulamadır.
Giderek bölünen bir dünyada, Banksy’nin sanatı bize direnişin, mizahın ve insanlığın kamusal alanda hala bir yeri olduğunu hatırlatmaya devam ediyor.
Sanat
Ormandan toplayıp dönüştürüyor: Her parçasında duygusal bir anlam var

Kentte yaşayan driftwood sanatçısı Osman Dönmez, orman, dağ ve dere yataklarında doğanın kendi döngüsüyle devrilmiş veya dağılmış ağaç parçalarını toplayarak heykeller yapıyor. Doğadan aldığı parçaları yeniden doğaya kazandıran Dönmez, “Doğayı sevdiğim için doğadan ilham alıyorum. Bu malzemeleri birleştirip, hayvan figürlerine dönüştürüyorum” dedi. Atık ağaçlardan yaptığı heykellerin yapım sürecinin uzun ve titiz bir çalışma gerektirdiğini anlatan Dönmez, “Topladığımız parçaları temizleme aşamasından geçiriyoruz, sonra kaide veya iskelet üzerine yerleştirme süreci başlıyor. Günde 3 ila 5 parça üzerinde çalışıyorum. Bir heykelin tamamlanması yaklaşık 1 ayı buluyor” diye konuştu.
“DOĞANIN YAPTIĞINA DOKUNMUYORUM”
Doğal dokuyu korumaya özen gösterdiğini belirten Dönmez, “Doğanın yaptığına dokunmuyorum. Görünmeyen kısmı değil, doğanın bıraktığı yüzeyi alıyorum. O yüzeydeki damarları, kas hatlarını ve kıvrımları olduğu gibi figürün dış kısmına yerleştiriyorum. Hiçbir şekilde oynama yapmıyorum” dedi. Ağaçların ormandan kesilmediğini, tamamen doğanın döngüsünde devrilmiş yaşlı ağaçlardan toplandığını vurgulayan Dönmez, “300- 400 yıllık sedir ağaçları yaşlandığında doğada devriliyor, yıllar içinde parçalanıyor. Biz o parçaları topluyoruz. Doğadan bir şeyi koparmıyoruz, doğanın bize bıraktığı parçaları değerlendiriyoruz. Bu, aynı zamanda olası bir yangın öncesinde doğaya yardım etmek anlamına geliyor çünkü bu parçalar yanmaya daha meyilli” diye konuştu.
“HER PARÇA DUYGUSAL BİR ANLAM TAŞIYOR”
Hayvan figürleriyle çalışmasının duygusal bir yönü olduğunu dile getiren Osman Dönmez, “Biraz doğa aşığıyım. Hayvanlara ayrı bir sevgim var. Doğaya gittiğimde kendi hayvanım olmasa da oradaki hayvanlara yiyecek ve su bırakıyorum. Her yaptığım heykelde doğaya ve hayvanlara duyduğum saygıyı yansıtıyorum” dedi. Boyutuna göre fiyatları değişen heykelleri 1000 ila 4 bin lira arasında satışa sunduğunu belirten Dönmez, “Eserlerimden bazıları otellerde sergileniyor, bazıları meydanda. Her bir heykel, doğanın bana anlattığı bir hikayeyi temsil ediyor” diye konuştu.
MARANGOZLUKTAN SANATA UZANAN YOLCULUK
Marangozlukla başladığı mesleğini zamanla sanata dönüştürdüğünü kaydeden Dönmez, “İlk olarak mobilya ve marangozlukla ilgileniyordum. Bu işe hobi olarak başladım, sonra figür heykellerine yöneldim. Sosyal medya platformunda gördüğüm bir çalışmadan esinlenip at figürü yaparak başladım. Yaklaşık 12 yıldır marangozluk yapıyorum, son 1 yıldır ise bu işi yapıyorum” dedi. İlk yıllarda ustasız ilerlediğini, son 1 yıldır aldığı eğitimle realist çalışmalara geçtiğini aktaran Dönmez, “12 yıl boyunca kendi başıma denedim, bir ustadan el aldıktan sonra realist figürler üretmeye başladım. Şu anda daha gerçekçi, duyguyu yansıtan eserler ortaya koyuyorum. İnsanlardan gelen ilgiden çok memnunum. Hedefim, bu sanatı daha ileri taşımak” diye konuştu.
Sanat
Dünyanın en büyük el yazması: İstanbul’da yazıldı

“Değerli olduğunu görünce bizim için de bir mutluluk hissi oluşturdu”
Projeye başlamadan önce dünyadaki en büyük Kur’an-ı Kerim’in ölçülerini araştırıp, çalışmalara başladıklarını ifade eden Zaman, “Şu anda var olan en büyük Kur’an-ı Kerim, bizimki haricinde, 2 metre 28 santim uzunluğunda ve 1,55 metre genişliğinde. Ama bu 4 metre uzunluğunda ve 1,5 metre genişliğinde, yan yana koyduğumuz zaman 3 metre oluyor. Bu Kur’an-ı Kerim ile 6 sene babam tek başına uğraştı ve çok güzel bir sonuç elde ettik.” dedi.
Babasının böyle bir eseri kaleme almasından çok mutlu ve gururlu olduğunu dile getiren Zaman, tarihe geçebilmenin çok güzel olduğunu söyledi.
Babasının Kur’an-ı Kerim’i yazdığı odanın kapısını genellikle kapalı tuttuklarını, bazen hava alması için açık bıraktıklarında içeri girip bakanların şaşırdığını belirten Zaman, şunları kaydetti:
“Mesela medresede bir tane hoca var. İlk kez gördüğünde çok şaşırmıştı, ‘Maşallah’ demişti, gözleri büyümüştü. Sonra 10 kere daha gördü, her seferinde aynı tepkiyi verdi. Camide öğrencilere gösterirken öğrenciler de bayağı sevmişlerdi, beğenmişlerdi. Geldiler babamın yanına, tebrikler olsun, el öpme olsun… İrademizi yükseltiler, sağ olsunlar. Değerli olduğunu görünce bizim için de mutluluk hissi oluştu.”
Eseri kapatıp, başına bir şey gelmemesi için korunaklı hale getireceklerini dile getiren Zaman, “Çünkü bunlar kağıt sonuçta. Herhangi bir yangında ya yırtılır ya da yanar. Sergilenmesini elbet isteriz. Ama Türkiye’de mi dışarıda mı? Bunu bilemeyiz. Biz sadece şu an bitirdikten sonra yayımlayacağız. Almak isteyen ulaşır, sergilemek isteyen ulaşır.” ifadelerini kullandı.
Zaman, eserin Türkiye’de kalmasının kendileri için de daha güzel olacağını belirterek, “Çünkü biz, bunu Türkiye adına yaptık. Türkiye’nin sanata verdiği değer adına yaptık. Tarihe baktığımız zaman Osmanlı döneminde hat sanatı çok büyük ilgi görmüş. Tabii ki bu Kur’an olarak değerlidir zaten ancak hat sanatı daha çok Türkiye’de değer gördüğü için Türkiye’de kalsın isteriz. Türkiye’nin arşivine bir eser eklemek bizim için daha güzel olur.” değerlendirmesinde bulundu.
Sanat
Deniz sahile sürüklüyor, o topluyor: Adeta bir sanat eserine dönüştürüyor

Zamanla bu alanda kendisi geliştiren Türkçelik, Filyos beldesindeki Tios Antik Kenti’nin çevresinde, Milattan Sonra 2. ile 13. yüzyıllar arasına tarihlenen batık gemilerden kıyıya vurduğu değerlendirilen amfora parçalarını da işleyerek kolyeye dönüştürmeye karar verdi.
Yaklaşık 3 bin yıl önce yazıldığı tahmin edilen bir Likya şiirinde geçen, “Beni bulamazsan üzülme, eşyalarımı bulacaksın. Kestiğim taşları, açtığım yolları, işlediğim heykelleri bulacaksın ve göreceksin ki binlerce yıl öteden, parmak izlerimiz değecek birbirine” dizelerinden etkilenen Türkçelik, geçmişten izler taşıyan amfora taşlarını işleyip hikayesi olan kolyelere dönüştürdü.
Her bir parçayla geçmişin izini bugüne taşıyan Türkçelik, ürünlerini beldeye turistik amaçla ziyarete gelen kişilere hediye ediyor.
“KENDİ KENDİME GELİŞTİRDİM”
Mehmet Türkçelik, AA muhabirine, beldede antik bir kent bulunduğunu, batık gemideki amfora parçalarının kıyıya vurduğunu söyledi.
Yaptığı kolyelerin kendisi için değerli olduğunu ifade eden Türkçelik, “Düşünebiliyor musunuz iki bin yıl önce birisinin elinin değdiği bir şey, iki bin yıl sonra sizin boynunuzda. Sizin teninize değiyor. ‘Çok etkileyici bir şey’ diye düşünüyorum. Onun için bunları yaparken o duygulara sahip olarak ona uygun bir şeyler yapmaya, oymaya çalışıyorum.” dedi.
-
Son Dakika1 hafta önceTürkiye-Ermenistan sınırında 4,2 büyüklüğünde deprem
-
Magazin1 hafta önceTürk Hava Yolları Reha Muhtar’ı kara listeye aldı
-
Gündem4 gün önceKastamonu Bozkurt’ta çocuğuyla kaybolan kadın aranıyor: Annesinin yürek burkan çağrısı
-
Ekonomi1 hafta önce463 bin liraya sıfır TOGG! T10F ve T10X için yeni kredi kampanyası duyuruldu
-
Magazin1 hafta önceYeşilçam’ın zarif yüzüne veda | Cenazede açıkladı: “Başımıza gelecek kazayı tartışmışız”
-
Sağlık1 hafta önceEnerji içecekleri gençleri hedefliyor — Uzmanlardan “kalp ve damar riski” uyarısı
-
Ekonomi6 gün önceSivas’ın köyünde dev keşif: 424.000 ons (≈13,2 ton) altın tespit edildi — Resmi açıklama geldi
-
Spor1 hafta önceMaç Sonucu: Beşiktaş 2-3 Fenerbahçe
