Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

İstanbul’da 6.2’lik Deprem Korkuttu: Aynısı Anadolu’da Meydana Gelse Sonuçlar Nasıl Olurdu?

Yayımlandı

üzerinde

FATİH DOGAN KÖŞE YAZISI

Açıklaması: 23 Nisan 2025’te Marmara Denizi’ni sallayan 6.2 büyüklüğündeki depremin İstanbul’daki etkileri ve aynı depremin Anadolu’da yaratacağı muhtemel sonuçların detaylı, veri odaklı analizi.

Özet

23 Nisan 2025’te İstanbul’u vuran 6.2 büyüklüğündeki deprem, Marmara Denizi’nde 40 km güneybatıda, 10 km derinlikte gerçekleşti. Şiddetli sarsıntı, yaygın panik ve 151 yaralanmaya neden olurken yapısal hasar sınırlı kaldı. İstanbul, Kuzey Anadolu Fay Zonu (NAFZ) üzerinde yer alması ve yoğun nüfusu nedeniyle yüksek risk altında. Öte yandan, benzer büyüklükte bir depremin Anadolu’da meydana gelmesi durumunda daha az nüfus yoğunluğuna rağmen zayıf yapı stoğu ve yetersiz acil müdahale imkânları nedeniyle daha ağır sonuçlar doğurabileceği öngörülüyor.


İstanbul’da 6.2’lik Depremin Özeti

23 Nisan 2025’te saat 12:49’da kaydedilen 6.2 büyüklüğündeki deprem, Marmara Denizi’nin Silivri açıklarında, yaklaşık 40 km güneybatıda ve 10 km derinlikte meydana geldi . Deprem, İstanbul’un 16 milyonu aşkın nüfusunu büyük panikle sarsarak 151 kişinin yaralanmasına yol açtı; yaralanmaların çoğu binalardan kaçarken düşme sonucu oluştu . Birkaç metruk yapıda çökme görülse de, ciddi bina hasarı rapor edilmedi . Yetkililer, okulların iki gün tatil edileceğini ve vatandaşları hasarlı yapılardan uzak durmaları konusunda uyardı .


Depremin Coğrafi ve Jeolojik Özellikleri

İstanbul, Türkiye’nin kuzeybatısında, Kuzey Anadolu Fay Zonu (NAFZ) üzerinde konumlanır. NAFZ, Karlıova’dan Marmara Denizi’ne uzanan, sağ yönlü doğrultu atımlı bir fay hattıdır . Marmara Denizi altındaki Kumburgaz segmenti üzerinde biriken gerilimin, 2030’a kadar 7.0 veya üzeri büyüklükte bir kırılmaya yol açma olasılığı %50 olarak tahmin edilmektedir Jeolog Naci Görür, son sarsıntıların bu gerilimi artırdığını ve daha büyük bir deprem riskini tetikleyebileceğini belirtmiştir .


İstanbul’da Altyapı ve Yapı Stoku

1999 İzmit depreminin ardından başlatılan güçlendirme ve kentsel dönüşüm projeleri sayesinde İstanbul’da birçok yapı güçlendirildi . Dünya Bankası destekli projeler ve Meclis Araştırma Komisyonu’nun raporları, şehir genelinde 100 binden fazla yapının deprem yönetmeliklerine uygun hale getirilmesi yönünde adımlar atıldığını gösteriyor . Buna karşın, özellikle 1970–1999 arasında inşa edilen binaların önemli bir kısmı hala risk altında ve kapsamlı ilave güçlendirmelere ihtiyaç duyuyor.


Anadolu’da Senaryo: Sonuçlar Nasıl Farklı Olurdu?

Doğu Anadolu Fay Zonu (EAFZ), yaklaşık 550 km uzunluğunda sinistral (sol yönlü) doğrultu atımlı bir fay sistemidir . EAFZ üzerindeki zemin koşulları, genellikle kırıklı ve gevşek malzemeden oluşan geniş bir kuşak şeklindedir . Anadolu’daki kırsal ve küçük kentleşme, nüfus yoğunluğunu düşürse de, yapı kalitesi büyük ölçüde standart altındadır. Örneğin; 24 Ocak 2020’de Elazığ’da yaşanan 6.8 büyüklüğündeki deprem, 41 can kaybı ve 1.607 yaralanmayla sonuçlanmış, 87 çok katlı bina yıkılmış veya ağır hasar görmüştür .

Kırsal alanlardaki acil müdahale ekipleri ve lojistik altyapı, kentsel bölgelere kıyasla sınırlı olduğundan ilk 48 saatte yardım ulaştırma süresi uzayabilir. Ayrıca, Anadolu’nun bazı kesimlerinde çarpık yapılaşma yaygın, yerel yönetimlerin kaynakları ise yetersiz seviyede kalabiliyor.


Karşılaştırmalı Etki Analizi

Kriter İstanbul (6.2) Anadolu (6.2 olsaydı)
Nüfus Yoğunluğu 16 milyon+ Bölgesel olarak 100 binden az
Yapısal Hasar Sınırlı (metruk binalar) Ciddi (birçok yapılarda çökme)
Yaralanan/Kayıplar 151 yaralı 500–2.000 yaralı, onlarca ölü (Elazığ örneği)
Acil Müdahale Süresi 1–3 saat (şehir içi) 6–24 saat (ulaşım zorlukları)
Altyapı ve Lojistik Gelişmiş kara ve hava yolları, hastane ağı Sınırlı kar yolları, uzak noktalarda sağlık altyapısı
Ekonomik Kayıp (Tahmini) Milyonlarca TL On milyonlarca TL (tarım ve küçük işyerleri vurur)
Psikososyal Etki Geniş medya ve sosyal medya yayılımı Bölgesel niş etki, dayanışma güçlü ama bilgi kısıtlı

Sonuç ve Öneriler

  • Kentsel Dönüşümün Hızlandırılması: İstanbul’da 1999’dan beri yapılan çalışmalar model alınarak Anadolu’daki riskli yapılar da güçlendirilmeli.

  • Yerel Acil Müdahale Kapasitesi: Kırsal bölgelerde acil müdahale ekipleri ve lojistik destek güçlendirilmeli, köy ve kasabalarda deprem eğitimleri yaygınlaştırılmalı.

  • Fay İzleme ve Erken Uyarı Sistemleri: NAFZ ve EAFZ üzerinde yeni yeraltı seismometre ağları kurulmalı, erken uyarı sistemleri hayata geçirilmeli .

  • Toplum Bilinçlendirme: Her iki bölgede de düzenli deprem tatbikatları, halka yönelik bilgilendirme kampanyaları yapılmalı.

Bu analiz, İstanbul’da yaşanan 6.2’lik depremin sınırlı etkilerinin, Anadolu’daki farklı jeolojik ve sosyo-ekonomik koşullarda çok daha yıkıcı sonuçlara yol açabileceğini göstermektedir. Hem büyük kentler hem de kırsal alanlar için kapsamlı risk azaltma stratejileri geliştirilmesi hayati önem taşımaktadır.

Gündem

Bahçeli’den Kritik Adım: “Terörsüz Türkiye Komisyonu” Üyelerini Açıkladı

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması
Devlet Bahçeli, Meclis’te kurulacak “Terörsüz Türkiye Komisyonu” için MHP’den Feti Yıldız, Muhammet Levent Bülbül, Halil Öztürk ve Yücel Bulut’u atadı. Komisyonun rolü, işleyişi ve sonraki adımlar bu makalede.

Giriş

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Terörsüz Türkiye Süreci” kapsamında Meclis’te oluşturulacak komisyona katılacak partiler arası heyetlerde MHP adına görev yapacak isimleri 26 Temmuz 2025 günü resmen duyurdu. Bu komisyon, PKK’nın silah bırakma sürecini muhatap alan “Terörsüz Türkiye” vizyonunun somut adımlarla hayata geçirilmesi amacıyla TBMM bünyesinde oluşturuluyor

Komisyonun Amacı ve Kapsamı

  • Amaç: PKK ve bağlantılı grupların silah bırakma çağrısının ardından, toplumsal barış ve terörün sonlandırılması yol haritasını hazırlamak.

  • Kapsam: Barış süreci adımları, toplumsal uzlaşı ve güvenlik politikalarının demokratik zeminde güçlendirilmesi.

  • Üye Sayısı: Toplam 51 milletvekilinden oluşacak; AKP 21, CHP 10, DEM Parti 4, MHP 4, İYİ Parti 3, Yeni Yol Grubu 3, grubu olmayan diğer partilerden 6 kontenjan.

MHP’den Görev Alacak Dört İsim

  1. Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız

  2. Sakarya Milletvekili Muhammet Levent Bülbül

  3. Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk

  4. Tokat Milletvekili Yücel Bulut

İsimlerin Yetkinlikleri ve Rolü

  • Feti Yıldız: Parti içi tecrübesi, stratejik planlama, komisyonun koordinasyon ve raporlama süreçlerinde kilit rol.

  • Levent Bülbül: Bölgesel barış girişimleri, STK ilişkileri ve toplumsal destek kanallarını güçlendirme.

  • Halil Öztürk: Güvenlik politikaları uzmanlığı, Meclis içi uzman komisyonlarla eşgüdümlü çalışma.

  • Yücel Bulut: Yerel dinamiklerin Meclis düzeyine taşınması, Tokat başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu temsilciliği.

Komisyonun İşleyiş Takvimi

  • Üye Bildirim Son Tarihi: 31 Temmuz 2025, 17:00’ye kadar TBMM Başkanlığı’na teslim edilmiş olacak.

  • İlk Toplantı: Ağustos başında planlanıyor; komisyon isminin kesinleşmesi ve çalışma usulü belirlenecek.

  • Rapor ve Öneriler: Eylül 2025 sonuna dek ara rapor; yıl sonuna dek nihai yol haritası TBMM Genel Kurulu’na sunulacak.

Süreçte Diğer Partilerin Yaklaşımları

  • İYİ Parti: Komisyona katılmama kararı alarak, yapının “TBMM İçtüzüğü’ne uygun uzman komisyon” statüsü taşımadığı eleştirisini yineledi.

  • Diğer Gruplar: AKP, CHP ve DEM Parti başta olmak üzere grubu bulunan partiler süreci destekleme ve katkı verme eğiliminde.

Değerlendirme ve Beklentiler

  1. Toplumsal Barış: Silah bırakma çağrısının pratik adımlarla desteklenmesi, çözüm sürecine yeniden ivme kazandırabilir.

  2. Güvenlik Ihlallerinin Azalması: Komisyonun kararları, bölgesel güvenlik politikalarını demokratik denetimle güçlendirebilir.

  3. Siyasi Uzlaşma Kültürü: Farklı görüşlerin ortak metinlerde buluşması, TBMM’nin uzlaşma kapasitesini artıracak.

Sonuç

Devlet Bahçeli’nin açıkladığı MHP heyeti, “Terörsüz Türkiye” hedefinin Meclis zemininde işlenmesi sürecinde önemli bir aktör. Komisyonun başarısı, üye dağılımındaki denge, işleyiş mekanizmaları ve siyasiler arasındaki diyalog kalitesiyle doğrudan ilişkili olacak. Sürecin yakından izlenmesi, atılacak her adımda toplumsal güven ve barışın tesisine yönelik güçlü bir sinyal niteliği taşıyor.


Bu makale, “Terörsüz Türkiye Komisyonu” konusundaki en güncel gelişmelere dayanarak hazırlanmıştır.

Okumaya Devam Et

Gündem

İmralı Cezaevi’nden Tahliye: Veysi Aktaş 31 Yıl 3 Ay Sonra Serbest Bırakıldı

Yayımlandı

üzerinde

“İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 31 yıl 3 ay tutuklu kalan Veysi Aktaş, infaz ertelemelerinin ardından 25 Temmuz 2025’te tahliye edildi. Tahliye süreci ve yasal dayanakları bu makalede detaylıca inceleyin.”

Makale İçeriği

1. Giriş
PKK hükümlüsü Veysi Aktaş, “Devletin egemenliği altındaki toprakların bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışmak” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış ve 2015’ten beri İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuluyordu. 28 Nisan 2024’te yasal 30 yıllık infazını tamamlamasına rağmen, İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla tahliyesi önce bir yıl, ardından üç ay ertelendi. Nihayet 25 Temmuz 2025’te tahliye kararı uygulandı

2. Ceza ve İnfaz Süreci
1994 yılında PKK yöneticiliği iddiasıyla tutuklanan Aktaş, 2015 yılında “çözüm süreci” kapsamında Mehmet Sait Yıldırım, Ömer Hayri Konar, Çetin Arkaş ve Nasrullah Kuran ile birlikte İmralı’ya sevk edilmişti  30 yıllık yasal infaz süresi 28 Nisan 2024’te tamamlandı; ancak İdare ve Gözlem Kurulu, iç denetim gerekçesiyle tahliyesini bir yıl erteledi. Bu erteleme, Aktaş’ın “umut hakkı” kapsamında değerlendirilmesini sağlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına da paralel bir karardı.

3. Tahliye Ertelemelerinin Hukuki Dayanağı
AİHM içtihatlarına göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan mahkûmlar, belirli koşulları sağladıklarında topluma yeniden kazandırılma amacıyla salıverilme umuduna sahip olmalı; bu kapsamda pişmanlık, iyi hal ve toplumsal güvenlik unsurları dikkate alınıyor. İdare ve Gözlem Kurulu’nun erteleme kararları, infaz rejiminin titiz denetimini ve AİHM kriterlerine uyum arayışını yansıtıyo

4. Tahliye Tarihi ve Uygulama
Tahliyesi toplamda bir yıl üç ay ertelenen Veysi Aktaş, cezaevinde 31 yıl 3 ay geçirdikten sonra 25 Temmuz 2025 tarihinde serbest bırakıldı. Yargı kaynakları, sürecin tamamen infaz mevzuatı ve infaz hakimliklerinin onayı çerçevesinde yürütüldüğünü, hiçbir ayrıcalık veya istisna uygulanmadığını belirtti .

5. Toplumsal ve Siyasi Yansımalar
Tahliye haberi, başta HDP ve insan hakları örgütleri olmak üzere farklı kesimlerden “infaz adaleti” ve “insan hakları” vurgusuyla karşılandı. Bazı hukuk çevreleri, erteleme kararlarının AİHM içtihatlarına uygun yürütülmesinin pozitif tarafını öne çıkarırken; muhalif medya, “İmralı’dan ilk tahliye” diye manşetlerine taşıdı


Sonuç
İmralı Cezaevi’nin yüksek güvenlikli koşullarında 31 yılı aşkın süre geçiren Veysi Aktaş’ın tahliyesi, Türkiye’de ağırlaştırılmış müebbet infaz rejiminin işleyişine ilişkin tartışmaları yeniden gündeme taşıdı. Tahliye sürecinin hukuki zemini ve infaz ertelemeleri, AİHM içtihatlarıyla uyumlu yürütüldü. Bu gelişme, hem infaz sistemine hem de toplumsal adalet algısına dair önemli bir örnek teşkil ediyor.

Okumaya Devam Et

Gündem

Alanya’da Skandal: Ünlü Doktor A.D. ve Hemşirenin Uygunsuz Görüntüleri, “Pes” Dedirten Yapay Zeka Savunması

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması
Alanya’nın tanınan doktoru A.D. ile hemşiresine ait olduğu iddia edilen uygunsuz görüntüler sosyal medyada yayıldı. Doktorun “Hesabım ele geçirildi, yapay zekâ” savunması büyük tepki topladı.

Olayın Perde Arkası

Antalya’nın Alanya ilçesinde Tanınan İç Hastalıkları Uzmanı Dr. A.D.’ye ait olduğu iddia edilen uygunsuz görüntüler, doktorun kendi sosyal medya hesabından paylaşılınca ilçe gündemi kısa sürede çalkalandı . Görüntülerin yayılmasından sonra sosyal medyada “pes” dedirten tepkiler gelirken, olayın kaynağı hakkında birçok iddia ortaya atıldı.

Yapay Zekâ İddiası ve Doktorun Açıklaması

Dr. A.D., paylaşımın ardından hızlı bir şekilde yaptığı açıklamada, hesabının “kısa süreliğine ele geçirildiğini” öne sürerek söz konusu görüntülerin “yapay zekâ ile oluşturulmuş, gerçek dışı ve tamamen sahte” olduğunu savundu . Açıklamasında, “Gerekli tüm hukuki adımlar atılmıştır. Lütfen gördüğünüz her içeriğin gerçekliğinden emin olmadan inanmayın” ifadesini kullandı .

Hemşire İddiası

Yerel kaynaklar, görüntüleri önce yayımlayan kişinin Dr. A.D. ile arası bozuk olduğu iddia edilen hemşire olabileceğini öne sürdü . Diğer yandan, bazı medya organları da sosyal medya hesabının üçüncü kişiler tarafından ele geçirilme ihtimaline dikkat çekerek olayın “kişisel husumet”ten ziyade “siber saldırı” olabileceğini belirtti .

Hukuki Süreç ve Sonraki Adımlar

Doktor A.D.’nin avukatı aracılığıyla başlatılan ön soruşturma kapsamında, sosyal medya platformundan dijital delillerin toplanması ve görüntülerin kaynağının tespiti için bilirkişi incelemesi talep edildi . Ayrıca, “kişilik haklarının ihlali” ve “kişisel verilerin izinsiz kullanımı” gerekçesiyle hem hukuki hem de cezai yaptırımlar için savcılığa suç duyurusunda bulunuldu.

Kamuoyunun ve Medyanın Tepkisi

Olay, hem Alanya’da hem de ulusal medyada sıcak gelişme olarak takip edilirken; sosyal medya kullanıcıları, derhal gerçeklerin ortaya çıkarılmasını ve sorumluların cezalandırılmasını talep etti . Uzmanlar ise “yapay zekâ kaynaklı derin sahte” içeriklerin artışına dikkat çekerek, dijital okuryazarlık ve sosyal medya güvenliği konusunda uyarılarda bulundu.


Sonuç
Alanya’da büyük yankı uyandıran bu skandal, dijital çağda “görsel manipülasyon” ve “siber güvenlik” konularının ne denli kritik olduğunu bir kez daha gösterdi. Hukuki süreç ilerledikçe, hem yerel halk hem de doktor-hasta güven ilişkisi açısından sonuçları takip edilmeye devam edecek.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar