Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Magazin

Güllü’nün Adli Tıp Raporu Açıklandı: “Yüksek Alkol Seviyesi, Zehirlenme veya Darp Bulunmadı”

Yayımlandı

üzerinde

Güllü’nün Adli Tıp Raporu Açıklandı: “Yüksek Alkol Seviyesi, Zehirlenme veya Darp Bulunmadı”

FATİHDOGANMEDYA — 06 Ekim 2025, 13:10 • Okuma süresi: 3 dakika

Yalova’da evinin penceresinden düşerek hayatını kaybeden şarkıcı Güllü’nün Bursa Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan toksikoloji raporu açıklandı. Raporda yüksek alkol tespit edilirken metanol, uyuşturucu ve ölümle ilişkilendirilebilecek başka bir toksik maddeye rastlanmadığı belirtildi.


Haberin Detayları

Bursa Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan raporda, şarkıcı Güllü (Gül Tut)‘nün kanında 3,53 promil etanol (alkol) tespit edildiği; göz içi sıvısında ise 343 mg/dl etanol ölçüldüğü bildirildi. Bu düzeylerin ciddi denge ve koordinasyon bozukluğuna yol açabileceği kaydedildi.

Aynı raporda, merhumenin kanında reçeteyle kullandığı düşük dozda anksiyete ilacı ve mide koruyucu kalıntılarına rastlandığı, idrar örneğinde ise ağrı kesici tespit edildiği belirtildi. Buna karşın otopsi ve toksikoloji çalışmalarında metanol, uyuşturucu veya ölümle sonuçlanabilecek başka bir zehirleyici maddeye rastlanmadığı açıklandı.

Soruşturma ve Ön Bulgular

Olayın ilk aşamasında yapılan ön otopside ve olay yeri incelemesinde darp veya cebir izine rastlanmadığı bildirilmiş, bu da soruşturmanın başlangıç verileri arasında yer almıştı. Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı yürütürken kamera kayıtları, tanık ifadeleri ve teknik inceleme sonuçlarını değerlendiriyor.

Güllü’nün avukatları, aile adına yaptıkları açıklamada savcılıkla iş birliği içinde olduklarını; “tüm ihtimallerin titizlikle araştırıldığını” vurguladı. Açıklamada soruşturmanın her aşamasında delillerin eksiksiz inceleneceği ifade edildi.

Uzmanlardan Kısa Not

Adli tıp uzmanlarına göre kan ve göz içi sıvısındaki yüksek etanol düzeyleri kişinin denge-kontrol yeteneğini ciddi biçimde bozabilir; bu tür durumda kaza riski artar. Ancak kesin ölüm nedeninin tespiti için adli tıp raporunun bütün bulgularıyla birlikte olay yeri, kamera kayıtları ve diğer adli incelemelerin bir arada değerlendirilmesi gerekiyor. (Uzman değerlendirmesi haber kaynağı özetidir.)

Ne Anlamalıyız?

  • Rapor yüksek alkol seviyesi saptamakla birlikte olaya ilişkin tek başına bir “kesin hüküm” vermiyor; soruşturma çok yönlü devam ediyor.

  • Rapor, metanol/uyuşturucu/zehirleyici madde bulunmadığını açıkça belirtiyor; bu, toksikolojik açıdan bazı iddiaları çürütüyor.

  • Adli süreç tamamlanana kadar resmi makamlar tarafından yapılacak açıklamalar ve savcılık kararları beklenmelidir.


Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Magazin

Çarpıntı’nın Aras’ı Kerem Bürsin’den Burcu Alptekin’e: İyi ki varsın

Yayımlandı

üzerinde

Kerem Bürsin'den Burcu Alptekin'e: İyi ki varsın

Star TV’nin sevilen dizisi Çarpıntı’nın yönetmeni Burcu Alptekin, 43 yaşına bastı. Dizinin başrolü Kerem Bürsin de Alptekin’in doğum gününü sosyal medyadan kutladı.

Başrollerini Sibel Taşçıoğlu, Deniz Çakır, Lizge Cömert ve Kerem Bürsin’in paylaştığı Çarpıntı dizisi, pazar akşamlarına damga vurmaya devam ediyor.

Dizinin yönetmeni Burcu Alptekin, bugün 43 yaşına bastı. Çarpıntı’da Aras karakterine hayat veren Kerem Bürsin de Alptekin’in doğum gününü sosyal medyadan kutladı.

“İYİ Kİ DOĞDUN”

Ünlü yönetmen ile birlikte verdiği pouz paylaşan Bürsin, “İyi ki doğdun, iyi ki varsın” notunu düştü.

Uzun bir aradan sonra Çarpıntı ile ekranlara dönen Kerem Bürsin’in paylaşımı büyük ilgi gördü.

Öte yandan Burcu Alptekin’e Çarpıntı dizisinin setinde de sürpriz bir kutlama yapıldı.

Alptekin, doğum günü için hazırlanan “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” temalı pastası ve çalışma arkadaşlarıyla poz verdi.

Okumaya Devam Et

Magazin

Kronik strese karşı koymanın yolları

Yayımlandı

üzerinde

Kronik strese karşı koymanın yolları

Birkaç haftadan uzun süren kronik stres; baş ağrıları, yorgunluk, sindirim sorunları ve uyku bozuklukları gibi fiziksel belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Yapılan araştırmalar, kronik stresin yaşlanma sürecini hızlandırdığını da ortaya koydu.

New York Post’ta yer alan habere göre, stres vücudu uyarı halinde tutarak hücrelere zarar veriyor, iltihabı artırıyor ve bedeni onaran önemli biyolojik süreçleri sekteye uğratıyor.
Beslenme uzmanı Nicolette Pace, stresin vücutta en sık görülen üç belirtisinin kırışıklık, şişkinlik ve beyin sisi olduğunu ileri sürdü.
Uzman isim, kronik stresin etkilerinden korunmak için tüketilmesi gereken bazı besinler olduğunu da aktardı.
Aşırı şeker tüketimi, cilt yaşlanmasının başlıca nedenlerinden biri olarak kabul ediliyor. Şeker molekülleri, kolajen ve elastin gibi ciltteki temel proteinlere bağlanarak onları sertleştiriyor ve işlevlerini bozuyor.
Bu sürece “glikasyon” deniyor ve sonuçları ciltte elastikiyet kaybı, kırışıklıklar, sarkmalar ve erken yaşlanma belirtileri olarak karşımıza çıkıyor.
Pace, bununla mücadele etmek için kırmızı et, yumurta, tavuk gibi tam protein kaynakları ile C vitamini açısından zengin besinlerin birlikte tüketilmesini öneriyor. Bu kombinasyon, vücutta ”zincirleme reaksiyon” başlatarak kolajen üretimini artırıyor. Kolajen ise cilt, kemik, tendon ve bağ dokularının yapısını güçlendiriyor.
Uzman isme göre stresin bir diğer sonucu da şişkinlik. Ancak bunun yanında reflü, gıda intoleransları ve bazı ilaçların da bu soruna yol açabildiğini unutmamak gerekiyor.
Pace, şişkinlikle baş edebilmek için zencefil, papaya ve ananas gibi bağırsak hareketlerini yumuşatan besinlere yönelinmesi gerektiğini vurguluyor.
“Beyin sisi” tıbbi bir tanı olmasa da; odaklanma sorunları, hafıza güçlükleri ve zihinsel bulanıklık gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Bu duruma karşı önerilen gıdaların başında ise lutein açısından zengin besinler geliyor. Lutein, genellikle göz sağlığı için bilinse de, beyin dokusuna da geçebilen güçlü bir antioksidan olarak ön plana çıkıyor.
Pace, bu noktada koyu yeşil yapraklı sebzeler, havuç, domates, kavun ve tatlı patates gibi gıdaları öneriyor. Bu besinler, hem beyin fonksiyonlarını destekliyor hem de stresin neden olduğu zihinsel yorgunlukla savaşmaya yardımcı oluyor.
Okumaya Devam Et

Magazin

Kaygılı bağlanmayla mücadele etmenin 5 yolu

Yayımlandı

üzerinde

Kaygılı bağlanmayla mücadele etmenin 5 yolu

İlişkilerinizde sürekli güvence arıyor, partnerinizden sık sık onay bekliyorsanız, kaygılı bağlanma stiline sahip olabilirsiniz. Uzmanlar, bu bağlanma tarzının geçmişte yaşanan anksiyete, karşı tarafı memnun etmeye çalışma, yapışkan davranışlar ve terk edilme korkusuyla şekillenmiş olabileceğini belirtiyor.

Verywell Mind’da yer alan habere göre bağlanma teorisi, ilişkilerdeki davranış kalıplarımızı anlamamıza yardımcı olan bir çerçeve sunar. Çocukluk döneminde, stres karşısında bakımverenlere yönelme ihtiyacı gelişkindir. Bu ihtiyaç tutarlı ve duyarlı şekilde karşılandığında kişi güvenli bağlanma stiline sahip olur.
Ancak tutarsız bakım verenlerle büyüyen bireyler, genellikle kaygılı bağlanma geliştirir. Bu kişiler için dünya güvenli bir yer gibi görünmez, ihtiyaçlarının karşılanacağına dair inançları zayıftır ve terk edilme kaygıları yüksektir.
Kaygılı bağlanmanın en belirgin işaretlerinden biri partnerin ruh hali değişimlerine aşırı duyarlılıktır.
Çocukken ihtiyaçları önemsenmeyen biri, ihtiyaçlarının “fazla” olduğunu düşünerek onları bastırabilir. Bu döngüyü kırmak için, ihtiyaçlarını açıkça dile getirmeli ve karşısındakinin bunlara yanıt vermesine fırsat tanımalıdır.
Araştırmalar, olumsuz düşünce kalıplarının (bilişsel çarpıtmalar) bireyin öz algısını negatif yönde etkileyebileceğini gösteriyor. Olumsuz deneyimlerle sık sık karşılaşan beyin, kolay yollara kaçarak genellemelere başvurabilir. Bu durum, “zihin okuma” ve “felaketi çağırma” gibi durumlara yol açabilir.
Kaygılı bağlanmaya sahip bireyler genellikle duygusal yakınlıktan kaçınan, kaçıngan bağlanma stiline sahip kişilere çekilir. Bu durum, “takip eden” ve “kaçan” ilişki dinamiğine neden olur. Sürekli duygusal yakınlık arayan kişi, terk edilme korkusunu yaşarken, karşı taraf bu yakınlığı tehdit olarak algılayıp uzaklaşır. Bu döngü iki tarafın da en büyük korkularını pekiştirir.
Sağlıklı bir ilişki için güvenli bağlanma özellikleri gösteren bireylerle ilişki kurmak önemlidir. Dr. Amir Levine, bu kişilerin taşıması gereken özellikleri şu şekilde sıralar:Denge: Güçlü, çatışmalarda bile kendini koruyabilen, sizin değişen duygularınızı önemseyen bireyler ilişkide denge sağlar.Duygusal sıcaklık: Mizah, empati, saygı ve şefkat gösterebilen kişiler, kaygınızı yatıştırır. Açık iletişim: Net, doğrudan ve duygusal sorumluluk taşıyan bireyler, ilişkide belirsizlikleri azaltır.İlişkiye bağlılık: Gelecek planlarını rahatça yapabilen, sözünde duran ve süreklilik sağlayan biri, duygusal güveni artırır.
Uzmanlar, kaygılı bağlanma stilini dönüştürmenin 5 yolla mümkün olabileceğini ifade ediyor:KENDİNİZİ TANIMAYA ÇALIŞINİlişkilerde neden böyle davrandığınızı ya da böyle hissettiğinizi her zaman anlamıyor olabilirsiniz. Partnerinizin bir davranışı sizi rahatsız ettiğinde, otomatik tepki vermeden önce bir adım geri çekilip düşünmek faydalı olabilir. “Bu hislerin altında ne var?” sorusunu kendinize sormak, kaygının kökenini fark etmenizi sağlayabilir.İLETİŞİM BECERİLERİNİ GELİŞTİRİN
Duygularınızı ifade etmeyi ve ihtiyaçlarınızı açıkça dile getirmeyi öğrenmek, ilişkilerde daha net ve sağlıklı iletişim kurmanızı sağlar. Aynı zamanda beden dili, mimikler ve jestler gibi sözsüz ipuçlarını anlamak, partnerinizin duygularını daha iyi yorumlamanıza yardımcı olabilir.PROFESYONEL DESTEK ALIN
İlişkilerde sürekli benzer sorunları yaşıyorsanız bir terapistten destek almak önemlidir. Terapi, çocuklukta yaşanmış ve bugünkü bağlanma biçiminizi şekillendiren deneyimlerle yüzleşmenizi sağlar. Ayrıca, terapistiniz tetikleyicileri tanımlamanıza ve tepkilerinizin ne zaman işlevsiz hale geldiğini fark etmenize yardımcı olabilir.SAĞLIKLI DAVRANIŞ KALIPLARI GELİŞTİRİN
Terapi sürecinde, sorunlu tepkiler yerine daha yapıcı davranış biçimleri geliştirebilirsiniz. Özellikle çatışmalar karşısında daha dengeli tepkiler vermek ve partnerinizle sağlıklı bir iletişim kurmak mümkündür.GÜVENLİ BAĞLANAN KİŞİLERLE İLETİŞİM KURUN
Kaygılı bağlanan bireyler için güvenli bağlanma stiline sahip bir partnerle ilişki kurmak başlangıçta rahatsız edici gelebilir. Ancak bu tür ilişkiler, sağlıklı ve dengeli bir ilişkinin nasıl hissettirdiğini deneyimlemenizi sağlar. Aynı zamanda, yüksek özsaygıya sahip, sınırlarını bilen ve güvenli bağlanan arkadaşlıklar kurmak da iyileşme sürecini destekler.
WebMD’de yer alan habere göre, kaygı yükseldiğinde, aşağıdaki yöntemleri uygulayarak anlık rahatlama sağlayabilirsiniz: Derin nefes egzersizleri yapın.
Yoga ya da başka bir spor dalı ile bedeninizi hareket ettirin.
Doğada yürüyüşe çıkın, özellikle orman gibi sakinleştirici ortamlarda.
Sevdiğiniz bir müziği açın, masaj yaptırın ya da size iyi gelen bir aktiviteyle kendinizi şımartın.
Olumlu cümlelerle kendinizi motive edin.
Yaratıcı faaliyetlere yönelin; resim yapmak ya da günlük tutmak gibi duygularınızı ifade edebileceğiniz alanlar oluşturun.
Kaygılı bağlanma stili zamanla değişebilir ve iyileşebilir. Psikoloji literatüründe bu durum “kazanılmış güvenli bağlanma” (earned secure attachment) olarak adlandırılır. Yani kişi, çocuklukta güvenli bağlanma geliştirememiş olsa bile, yetişkinlikte farkındalık ve psikolojik destekle daha dengeli bir bağlanma tarzı benimseyebilir.
Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar