Gündem
Esenyurt’ta Boşanma Davası Kâbusu: Koca Kezzapla Kayınpeder ve Kız Kardeşe Saldırdı!
Açıklaması:
İstanbul Esenyurt’ta boşanma aşamasındaki koca, eşinin ailesine kezzapla saldırarak kayınpeder ve kız kardeşi yaraladı. Saldırının detayları, mağdurların ifadeleri ve hukuki süreç burada!
Genel Bakış
İstanbul Esenyurt’ta yaşanan ve boşanma aşamasındaki eşinin ailesine kezzap (yakıcı kimyasal madde) ile saldırı olayı, kadının çalışmak istemesi nedeniyle patlak veren aile içi şiddetin en korkunç örneklerinden birini oluşturdu. Saldırının hedefi olan kayınpeder Zeki Yılmaz ile kız kardeş Aycan Yılmaz yaralanırken, Ayşe Karslıoğlu dört yıldır devam eden tehdit ve hakaretlerin ardından yetkililerden korunma talep etti. Hakan K.’nın geçmişte aynı adrese taşlı saldırı düzenlediğinin ortaya çıkması, olayın yalnızca anlık bir patlama olmadığını, sistematik bir şiddet sarmalının parçası olduğunu gösteriyor. Bu makalede saldırının detayları, mağdurların ifadeleri, saldırganın geçmişi, hukuki süreç ve toplumsal bağlamı ele alarak olayı tüm boyutlarıyla yorumlayacağız.
Olayın Detayları
Saldırı Anı ve Yöntemi
-
Olay, 17 Mayıs 2025 akşam saatlerinde Esenyurt İnönü Mahallesi’nde gerçekleşti. Saldırgan Hakan K., eşinin ailesinin yaşadığı eve gelerek babayı pencere önüne çağırdı ve elindeki pet şişe içinde taşıdığı kezzabı yüzüne fırlattı
-
Kezzap, doğrudan yüzüne isabet eden Zeki Yılmaz’ın cildinde yanık ve yaralanmalara sebep oldu; babasının önüne siper olan kız kardeş Aycan Yılmaz da kolundan yaralandı .
-
Görgü tanıkları ve güvenlik kamerası kayıtları, saldırganın planlı hareket ettiğini ve olay yerinden kaçmadan önce soğukkanlılıkla davrandığını gösteriyor
Mağdurların Durumu
-
Yaralı baba ve kız hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Sağlık durumlarının stabil olduğu, ancak uzun süreli iz ve rehabilitasyon gerektiren yaralanmalar olduğu bildirildi .
-
Kurban Ayşe Karslıoğlu, “Eğer ben evde olsaydım, o kezzap suyu ile yüzümü yakacaktı” diyerek sürecin ciddiyetini vurguladı
Faillerin Geçmişi ve Önceki Saldırılar
-
Hakan K.’nın, 2023 yılında aynı adrese taşlı saldırı düzenlediği ve Ayşe Karslıoğlu’nu sürekli ölümle tehdit ettiği belirlendi
-
Boşanma davası 2022’den bu yana devam ederken, tehdit ve hakaret mesajları yoluyla psikolojik şiddet uygulamaya devam etti
-
Olayın ardından savcı, saldırgan hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis talebiyle soruşturma başlattı
Hukuki Süreç ve Yetkili Kurumlar
-
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, kasten yaralama ve tehdit” suçlamalarıyla geniş çaplı bir soruşturma yürütüyor .
-
Mağdurlar, İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne başvurarak koruyucu ve önleyici tedbir kararı talep etti .
-
Konu hakkında açıklama yapan hukuk uzmanları, “Aile içi şiddet davalarında koruma ve uzaklaştırma tedbirlerinin hızla uygulanması, can güvenliği için kritik öneme sahiptir” uyarısında bulundu .
Toplumsal Mesaj ve Uzman Görüşleri
-
Psikolog Dr. Ayla Demirci, “Kadının çalışmak istemesi gibi temel bir hak talebi üzerinden şiddetin meşrulaştırılması, ataerkil zihniyetin şiddet döngüsünü nasıl beslediğini gösteriyor” dedi .
-
Sosyolog Prof. Mehmet Yılmaz, “Aile içi şiddet vakalarında mağdurların yalnız bırakılmaması, sivil toplum kuruluşları ve devlet kurumlarının işbirliği büyük fark yaratır” görüşünü paylaştı .
Önleyici Tedbirler ve Öneriler
-
Erken Uyarı Sistemleri: Komşuların şiddet olaylarını görüntülü kanallarla veya mobil uygulamalar yoluyla bildirebileceği platformlar kurulmalı.
-
Acil Koruma Hattı: 7/24 çalışan, şiddet mağdurlarına anında müdahale ve barınma desteği sağlayan merkezler yaygınlaştırılmalı.
-
Hukuki Eğitim ve Bilinçlendirme: Aile içi şiddetle mücadele eden hukuki süreç konusunda hem mağdurlar hem de kolluk kuvvetleri düzenli eğitimlere tabi tutulmalı.
Gündem
20 Yıllık Gizem Çözüldü: Pendik’te Gönül Çelen Cinayeti Dosyası Raftan İndi
Açıklaması
25 Nisan 2005’te Pendik’te tren raylarında bulunan genç anne Gönül Çelen’in ölümü intihar değil, cinayet çıktı. Dosya yeniden açıldı; yedi şüpheli gözaltında.
Giriş
İstanbul’un Pendik ilçesinde 25 Nisan 2005’te tren raylarında parçalanmış halde bulunan Gönül Çelen’in ölümü, 20 yıl rafta bekleyen dosyanın bu hafta yeniden açılmasıyla “intihar” değil, “cinayet” olarak kayıtlara geçti. Genç annenin ölümüne dair yıllardır süren bilinmezlik, bir ihbar sayesinde çözüldü.
Olayın Arka Planı
25 Nisan 2005’te, İstanbul Pendik’te Tersane Tren İstasyonu yakınlarında bir trenin çarptığı düşünülen bir beden, raylarda dismekalanmış halde bulundu. Yapılan kimlik tespitinde cesedin, iki çocuk annesi 16 yaşındaki Gönül Çelen’e ait olduğu belirlendi. O dönem polis kayıtlarında “yüksekten düşme sonucu intihar” şüphesiyle kapatılan dosya, resmi kayıtlarda intihar vakası olarak sınıflandırıldı.
Dosyanın Raftan İndirilmesi ve Yeniden Soruşturma
Aradan geçen 20 yılın ardından, geçtiğimiz günlerde gelen bir ihbarla dosya yeniden açıldı. İhbarcının “Gönül Çelen’in cinayete kurban gittiği” yönündeki bilgisi, İstanbul Emniyeti Cinayet Büro Amirliği’ni harekete geçirdi. Dosya, tozlu raflardan indirilerek detaylı kriminal incelemelere tabi tutuldu. İlk aşamada Muğla, Edirne, Sakarya, Trabzon ve İstanbul adreslerine düzenlenen eş zamanlı operasyonlarda, 4’ü kadın 7 şüpheli gözaltına alındı.
Adli Tıp Kurumu Bulguları
Yeniden açılan soruşturmada Adli Tıp Kurumu uzmanları, Gönül Çelen’in kanındaki alkol oranını inceledi. Yapılan incelemede, genç annenin kanındaki alkol düzeyinin 304 promil olarak belirlendi. Bu derece yüksek alkol almış bir kişinin kendi başına tren raylarına kadar yürüyüp rayların üzerine çıkmasının fiziken mümkün olmadığı vurgulandı. Bu bulgu, intihar ihtimalini büyük oranda ortadan kaldırdı.
Telefon Kayıtları ve Yeni Deliller
Adli inceleme raporları arasında, olay saatinden dakikalar sonra Gönül Çelen’in cep telefonuna takılan farklı bir SIM kart üzerinden aramalar yapıldığına dair kayıtlar da bulundu. Sorgulanan şüpheliler arasında, genç kadının son görüştüğü arkadaşları, eski işvereni ve bu yeni hattın sahibi bulunan ilk aranılan kişi yer alıyor. Bu durum, olaya üçüncü şahıs müdahalesini kuvvetle işaret ediyor.
Operasyonda Ele Geçirilenler
Gözaltına alınan şüphelilerin adreslerinde yapılan aramalarda, ruhsatsız iki adet tabanca ile çok sayıda fişek bulundu. Silahların, olayla bağlantılı olarak kullanılmış olabileceği değerlendiriliyor. Şüpheliler, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilerek nöbetçi mahkemeye çıkarıldı.
Soruşturmanın Geleceği ve Kamuoyu Tepkisi
20 yıl sonra açılan bu dosya, kamuoyunda uzun süre “çözülemeyen gizem” olarak kaldı. Yeniden alevlenen soru işaretleri, özellikle mağdur genç annenin çocuklarının durumu ve ihmaller zincirini gündeme taşıdı. Aile avukatları, soruşturmanın titizlikle yürütülmesini ve adli sürecin şeffaf olmasını talep ediyor. Sürecin ilerleyişine göre, yeni delillerin ortaya çıkması bekleniyor.
Sonuç
Pendik’te 25 Nisan 2005’te raylarda bulunan Gönül Çelen’in ölümü, 20 yıl sonra cinayet olarak kayıtlara geçti. Dosyanın tekrar açılmasıyla ortaya çıkan deliller, adli tıp bulguları ve telefon kayıtları, genç annenin intihar etmediğini kanıtlıyor. Şimdi gözler, adliyede devam eden davada ve soruşturmanın bir sonraki aşamasında toplanmış durumda.
Gündem
Dürziler İsrail Saldırılarıyla Gündemde: İnanç Sistemlerinde Namaz ve Oruç Neden Yok?
Açıklaması
İsrail’in son hava operasyonlarının ardından dikkatleri üzerine çeken Dürziler ve inançlarında namaz ile orucun yer almama nedenleri hakkında detaylı bilg
İsrail’in Hava Saldırıları ve Dürzilerin Gündeme Yükselişi
Temmuz 2025’te, Suriye’nin Süveyda bölgesinde Dürzi milislerle Bedevi gruplar arasında yaşanan çatışmalara müdahale ettiği gerekçesiyle İsrail, Şam yakınlarındaki askeri hedeflere ağır hava saldırıları düzenledi. Bu operasyonlar, İsrail’in “Dürzi azınlığı koruma” söylemiyle gerekçelendirildi ve sınır hattına askeri takviye yapılmasının yolunu açtı . Aynı dönemde İsrail’e ait bazı Dürzî yurttaşlar, kardeş topluluklarına destek için sınır hattını aşarak Suriye’ye geçti; bu da medyada Dürziler üzerine yoğun bir ilgi oluşmasına sebep oldu .
Bölgedeki Siyasi Dinamikler ve Ateşkes Girişimleri
Suriye rejimi ile Dürzî liderlerin varılan geçici ateşkesi hemen bozması, bölgedeki tansiyonu daha da yükseltti. İsrail Başbakanı Netanyahu, “güney Suriye’nin silahsızlandırılması” ve “Dürzî topluluğun güvenliği”ni iki kırmızı çizgi olarak belirleyerek yeni saldırılarla bu hedeflerin sağlanacağını ilan etti . Amerikan ve bölgesel arabulucuların devreye girmesiyle kısa süreli de olsa ateşkes sağlanırken, zayıf truce bölgedeki çatışma riskini tamamen ortadan kaldırmadı .
Dürzî İnanç Sisteminde Namaz ve Oruç Yok
Dürzîlik, İsmailî kökenli ezoterik bir inanç olup İslam’ın beş şartını—namaz, oruç, zekât, hac ve şehadet—geleneksel anlamda uygulamaz. Onlar ritüellerin insanlarda rahatlama vaadiyle suç işleme eğilimi yaratacağını savunur ve ibadetin içsel, sürekli bir farkındalıkla yerine getirildiğini belirtirler . Dürzîler günlük sabah-akşam namazı kılmaz, Ramazan’da oruç tutmaz; bunun yerine her an Tanrı ile hesaplaşma (tazkiyat an-nefs) pratiğini uygularlar .
Dürzîlerin Bölgesel Rolü ve Önemi
Levant’ta yaklaşık 800.000–1.000.000 Dürzî yaşayan bu topluluk, Lübnan, Suriye ve İsrail siyasetinde kilit aktörlerden biridir. Golan Tepeleri’ndeki Dürzî köyleri, İsrail–Suriye sınırındaki stratejik konumlarıyla dikkat çekerken; Lübnan’daki Dürzîler ise tarih boyunca hem Osmanlı hem de modern dönemde siyasi yapıların ayrılmaz parçası olmuştur . İsrail saldırıları sonrası “koruma” söylemiyle öne çıkan Dürzî dayanışması, bölgedeki güç dengelerini yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyor.
DÜRZİLER KIMDİR?
Dürziler (Arapça: دروز, Durūz), kendilerini “Muvahhidûn” (وُحدَوُن “Tevhid’i benimseyenler”) olarak adlandıran, 11. yüzyılda İsmailîciliğin bir kolu olarak ortaya çıkmış, Lübnan, Suriye ve İsrail başta olmak üzere Levant bölgesinde yaşayan küçük bir etnodinî (etno‑dini) cemaatidir.
Tarihçe ve Köken
-
Ortaya çıkış: 1017–1043 yılları arasında, Fâtımî Hilâfeti’nde görevli bir din adamı olan Muḥammad al‑Darāzî’nin hatalı öğretilerine karşı başlayan gizli doktrin çalışmaları sonucu oluştu.
-
Adlandırma: “Dürzî” ismi Darāzî’ye atfedilse de, cemaat bunu reddeder ve dışarıdakiler tarafından takılan bu terimi kullanmaz.
İnanç ve Pratikler
-
Monoteizm ve Ezoterizm: Dürzî inancı, İslâm’ın yanı sıra Hûdistik, Platonik ve Gnostik unsurları da bünyesinde barındırır. İnanç esasları yazılı değil, sadece müridler (başlangıçta yalnızca “uqqâl” adı verilen seçkinler) arasında sözlü gelenekle aktarılır.
-
İki sınıf:
-
‘Uqqâl (İnisye Olanlar): Cemaatin içsel öğretilerini bilen ve yöneten dini seçkinler.
-
Juhhâl (İnisye Olmayanlar): Genel cemaat.
-
-
Reenkarnasyon (Taqâmüs): Ruhun sürekli beden bulduğu, dini kimlik ve toplumsal aidiyetin ruhlar arası geçişte sabit kaldığına inanılır.
-
Misyon ve Gizem: Yeni üye kabulü son derece sınırlı, cemaat içi evlilik esastır; dışarıyla evlilik nadiren ve zorunlu hallerde kabul edilir.
Demografi ve Coğrafya
-
Meskun Bölgeler:
-
Lübnan: Toplam nüfusun %5,5’i (yaklaşık 270.000 kişi).
-
Suriye: Yaklaşık %3 (250.000–300.000), esas olarak Cebel ed‑Dürz (eski Jabal al‑Druze) çevresinde.
-
İsrail: %1,6 (150.000–160.000), özellikle Kuzey Bölgesi ve Golan Tepeleri’nde.
-
Ürdün: Daha küçük topluluklar.
-
-
Toplam Nüfus: 800.000–1.000.000 arası.
Siyaset ve Güncel Durum
-
Sosyal Konum: Dürzîler, yer aldıkları ülkelerde siyasal ve askeri roller üstlenmiş, özellikle İsrail ordusunda hizmet ederek etkili bir konum edinmişlerdir.
-
Bölgesel Gerilimler: Suriye’de iç savaş sonrası yeni yönetimle zaman zaman çatışmalar yaşanmakta, kimi Dürzî liderler özerklik veya dış destek talep etmektedir. İsrail ise Golan Tepeleri’ndeki nüfusu koruma gerekçesiyle bölgeye müdahale ettiğini belirtmektedi
Kültürel Özellikler
-
Mecâlis (Khalwa): Haftalık ibadet ve öğreti paylaşımları, daha geniş cemaat ile inisye sınıfın ayri törenleri şeklinde düzenlenir.
-
Gelenek ve Bayramlar: Ebu’l-Hesen Halife’ye adanan dört ana bayram ve yerel anma törenleri bulunur.
-
Dil ve Müzik: Arapça konuşurlar; dînî marşlar ve şiirler cemaatin birliğini güçlendirir.
Dürzî topluluğu, güçlü iç yapısı ve sadık üyeleri sayesinde yüzyıllardır Ortadoğu’nun kilit bölgelerinde varlığını sürdürmekte ve hem tarihî hem de güncel siyaset sahnesinde önemli bir aktör olarak kalmaktadır.
Gündem
Yunus Emre Enstitüsü’nün eski başkanına gözaltı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, hakkında yakalama kararı bulunan eski Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Şeref Ateş’in Esenboğa Havalimanı’nda gözaltına alındığını bildirdi.
Başsavcılıktan yapılan açıklamada, Yunus Emre Vakfı bünyesinde yapılan usulsüz işlemler nedeniyle vakfın zarara uğratılmasına ilişkin soruşturmada, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama suçlarından hakkında yakalama kararı bulunan Yunus Emre Enstitüsü eski başkanı Şeref Ateş’in, Ankara Esenboğa Havalimanı’nda yakalandığı belirtildi.
Ateş’in, Ankara Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki işlemlerinin ardından Ankara Adliyesi’ne sevk edileceği kaydedildi.
Yurt dışında bulunan Ateş’in, Türkiye‘ye girdiği sırada gözaltına alındığı öğrenildi.
-
Gündem1 hafta önce
“DAĞ Plakalı Lüks Araç Çetesi Çökertildi: Aksaray ve Laleli’de 50 Milyar TL’lik Sahte-Siren Operasyonu”
-
Gündem1 hafta önce
Çanakkale’de Kabinde Gizli Çekim Skandalı: Uygunsuz Fotoğrafları Çeken Meslektaşı Olarak Görev Yapan Doktor Tutuklandı
-
Gündem4 gün önce
Ankara’da Kahreden Konteyner İnfazı: Anne Hayatını Kaybetti, 12 Yaşındaki Oğlu Ölü Numarasıyla Kurtuldu
-
Gündem3 gün önce
Ankara’da Çatıya Çıkma Umuduyla Çıktılar: Yangın Faciasında Anne, Bebek ve Güvenlik Görevlisi Dumandan Zehirlendi
-
Teknoloji6 gün önce
Meta’dan Apple’ın Yıldız Mühendisi Ruoming Pang’a 200 Milyon Dolarlık Rekor Teklif
-
Gündem4 gün önce
“Alarm Çalmadı, 3 Can Gitti”: Ankara Yaşamkent Valero Sitesi Yangın Faciasında Alarm Sistemi İhmal Mi Edildi?
-
Gündem1 hafta önce
Pençe‑Kilit Bölgesi’nde Metan Gazı Faciası: Kuzey Irak’ta 12 Mehmetçiğimiz Nasıl Şehit Oldu?
-
Politika1 hafta önce
İsrailli Uzmanlar Uyarıyor: Netanyahu‑Trump Zirvesinde Gizli Mesajlar ve “Alışılagelmedik” Ziyaretin Anatomisi