Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Sağlık

Çinli Bilim İnsanlarından “Diyabetin Tedavisi Bulundu” İddiasına Gerçekçi Bakış: Umut Veren Bir Başarı mı, Yaygın Bir Çözüm mü?

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
Çinli araştırmacıların kök hücre tabanlı diyabet çalışması, tekil vakalarda çığır açarken henüz “genel tedavi” statüsünde değil. Son gelişmeler, vaka ayrıntıları ve uzman değerlendirmeleriyle gerçekler ve beklentiler.

1. İddianın Özeti

Son dönemde sosyal medyada ve bazı haber sitelerinde “Çin, diyabetin tedavisini buldu” başlıklı paylaşımlar gördük. Gerçekte ise bu iddia, iki ayrı kök hücre transplantasyon vakası üzerinden genelleştiriliyor ve “tüm diyabetliler için kesin çözüm” ifadesine ulaşıyor. Oysa yayınlanan çalışmalar, tekil hastalar üzerine odaklı deneysel aşamada ve henüz geniş hasta grupları üzerinde onaylanmış bir protokol değil.

2. Öne Çıkan Klinik Vaka: Tip 1 Diyabet ve Kök Hücre Nakli

  • Hasta Profili: 25 yaşında, Tip 1 diyabetli bir kadın.

  • Yöntem: Hastanın yağ dokusundan elde edilen hücreler, pluripotent kök hücrelere indirgenip yeniden programlandı; ardından pankreasa nakledildi.

  • Sonuç: Transplantasyondan yaklaşık 2,5–3 ay sonra hastanın kendi insülin üretimi başladı ve insüline bağımlılığı azaldı. 1 yılın sonunda hasta hiçbir diyabet ilacı kullanmadı.

3. Tip 2 Diyabette İlk Başarı: 59 Yaşındaki Erkek Vaka

  • Hasta Profili: 59 yaşında, 25 yıldır Tip 2 diyabetli bir erkek.

  • Yöntem: Kişinin kan hücrelerinden türetilen kök hücreler, insülin üreten adacık hücrelerine dönüştürüldü ve nakil yapıldı.

  • Sonuç: 11 hafta içinde insülin iğnesi ihtiyacı sonlandı; yayın sonrası 1 yıl boyunca ilaçsız devam etti.

4. Araştırmanın Bilimsel Dayanağı ve Yayınlar

Bu çalışmaların detayları, prestijli dergi Cell Discovery ve Nature’da yayımlandı. Elde edilen veriler heyecan verici olmakla birlikte, her iki vaka da kontrollü klinik çalışmaların ilk adımlarını temsil ediyor; geniş ölçekli, uzun dönem takipli faz 2–3 deneyleri henüz tamamlanmadı.

5. Uzman Görüşleri ve Gelecek Perspektifi

  • Uzman Yorumu: Türkiye’den Prof. Dr. Temel Yılmaz, “İnsülinin keşfi kadar önemli” dedi ancak “Genel popülasyona uygulanmadan önce güvenlik ve etkililik çalışmaları arttırılmalı” uyarısında bulundu.

  • Gelecek Adımlar: Araştırmacılar, önümüzdeki 2–3 yıl içinde farklı yaş grupları ve diyabet tipleri üzerinde geniş katılımlı faz 2 çalışmalar planlıyor.

6. Sonuç ve Değerlendirme

Çin’de gerçekleştirilen kök hücre çalışmaları, diyabet tedavisinde devrim potansiyeli taşıyor; ancak henüz “hastalığın kesin tedavisi bulundu” demek için yeterli veri yok. Yaygın kli­nik uygulama için faz 3 klinik deneyler, uluslararası onay süreçleri ve uzun dönem takipler gerekiyor. Mevcut bulgular, araştırma alanını hızlandıracak önemli kilometre taşları niteliğinde.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sağlık

Uzun mesafe koşusu kolon kanseri riskini artırabilir mi?

Yayımlandı

üzerinde

Koşunun; sindirimi iyileştirdiği, inflamasyonu azalttığı ve kilo kontrolünü destekleyerek kolon kanserine karşı önemli bir kalkan oluşturduğu uzun süredir biliniyor. Düzenli fiziksel aktivitenin kanser riskini azalttığı, teşhis sonrası iyileşme sürecini hızlandırdığı birçok bilimsel çalışmayla ortaya kondu.

Buna karşın ABD’de Inova Schar Enstitüsü tarafından yapılan yeni bir araştırma, yoğun uzun mesafe koşularının farklı bir tabloya işaret edebileceğini ortaya koydu. Çalışmada, 35-50 yaş arası maraton ve ultramaraton koşucuları incelendi. Sonuçlarda, katılımcıların %15’inde kolon kanserine dönüşme riski yüksek olan ileri evre adenom tespit edildi. Bu oran, genel toplumda görülen %1-2’lik seviyenin oldukça üzerinde.

Buna rağmen uzmanlar, düzenli koşunun kolon kanseri riskini büyük ölçüde azalttığının altını çiziyor. Koşu; bağırsak hareketliliğini artırarak sindirimi destekliyor, kronik inflamasyonu azaltıyor ve obeziteye bağlı riskleri düşürüyor. Ayrıca bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser hücrelerine karşı doğal bir savunma sağlıyor.

KOLON KANSERİNİ ATLATANLARA DA FAYDALI

Araştırmalar, düzenli egzersiz yapan kolon kanseri hastalarının hastalığın tekrarlama ihtimalinin azaldığını ve yaşam kalitelerinin yükseldiğini gösteriyor. Düzenli koşu, tedavi sürecinde enerji artışı ve yorgunlukla mücadelede de etkili oluyor.

Uzmanlar, kolon sağlığı için koşunun doğru şekilde hayatın bir parçası haline getirilmesini öneriyor:

Haftada en az 150 dakika orta tempolu ya da 75 dakika yoğun koşu yapmak.

Lif, meyve ve sebze açısından zengin dengeli bir beslenme uygulamak.

Yaşa ve risk grubuna göre düzenli kolon kanseri taramalarını yaptırmak.

Aşırı antrenmandan kaçınıp vücudun dinlenmesine izin vermek.

Bu makale sadece genel bilgi verme amacıyla yazılmıştır ve doktor tavsiyesi olarak ele alınmaması gerekir. Makalenin içeriğinden yola çıkarak okurun kendi başına koyduğu teşhislerden ntv.com.tr sorumlu değildir. Sağlığınızla ilgili herhangi bir endişeniz varsa doktorunuza danışın.

Okumaya Devam Et

Sağlık

Bu işareti görmezden geldi, cilt kanseri çıktı: Burnunda fark etmiş

Yayımlandı

üzerinde

Ameliyat sonrası iyileşme sürecine giren Anderson, insanlara uyarıda bulunuyor:
“Zarar genç yaşta veriliyor. Kızlarıma makyajlarının altına güneş kremi sürmelerini öğütlüyorum. İnsanlar, arabada cam arkasında bile güneş yanığı olabileceğini bilmiyor. Cildimize, dişlerimize gösterdiğimiz özeni göstermeliyiz.”

ABD’de her gün yaklaşık 9.500 kişiye cilt kanseri teşhisi konuyor. Her 5 Amerikalıdan 1’i hayatının bir döneminde bu hastalığa yakalanıyor.

İngiltere’de her yıl yaklaşık 156 bin yeni melanom dışı cilt kanseri vakası kaydediliyor.

Bazal hücreli karsinom genellikle ölümcül değil ancak tedavi edilmediğinde ciddi hasara yol açabiliyor.

Melanom, tüm vakaların yalnızca yüzde 1’ini oluşturmasına rağmen ölümlerin büyük kısmından sorumlu.

Okumaya Devam Et

Sağlık

Ne sıklıkla yemek yemelisiniz? Çok az kişi biliyor

Yayımlandı

üzerinde

Kahvaltı, öğle ve akşam yemeğinden oluşan düzen, yüzyıllardır uygulanan en yaygın yöntem. Vücudun biyolojik ritmiyle uyumlu olan bu yaklaşım, açlık hormonlarını düzenlemeye yardımcı oluyor. Ayrıca, düzensiz atıştırmayı azaltarak fazla kalori alımının önüne geçebiliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar