Sağlık
BioNTech’te Finansal Çalkantı: 2023’te 930,3 Milyon Euro Net Kar, 2024’te 665,3 Milyon Euro Net Zarar Açıklandı
Açıklama:
BioNTech, 2023’te 930,3 milyon euro net kar elde ederken, 2024’te 665,3 milyon euro net zarar açıkladı. Covid-19 aşı talebindeki düşüş ve iş ortaklığı kaynaklı zarar yazmaları nedenleriyle finansal sonuçlar etkilenirken, şirket gelecekte kanser tedavileri ve yeni aşı ürünleriyle büyüme stratejisini sürdürüyor.
BioNTech, 2023 yılında açıklanan 930,3 milyon euro net karının ardından 2024 mali yılında 665,3 milyon euro net zarar bildirerek 2019’dan bu yana ilk kez kar elde edemedi. Şirket, Covid-19 aşısı satışlarında yaşanan talep düşüşünün yanı sıra, iş ortaklığı kapsamındaki zarar yazmaları gibi etkenlerin finansal sonuçlara yansıdığını belirtiyor. Bu makalede, BioNTech’in finansal verileri, gelir düşüşünün nedenleri ve geleceğe yönelik stratejik planları detaylı olarak incelenmektedir.
Finansal Performansın Genel Değerlendirmesi
2023 Yılı: Güçlü Net Kar Dönemi
- Net Kar: 2023 yılında BioNTech, 930,3 milyon euro net kar elde etti.
- Hisse Başına Net Kar: Şirketin hisse başına net karı 3,83 euro olarak açıklandı.
- Gelir: 2023’de elde edilen toplam gelir yaklaşık 3,819 milyon euro civarındaydı.
2024 Yılı: Derinleşen Zarar ve Gelir Düşüşü
- Net Zarar: 2024 mali yılı için açıklanan net zarar 665,3 milyon euro olarak bildirildi.
- Hisse Başına Net Zarar: Aynı dönemde hisse başına zarar 2,77 euroya dönüştü.
- Gelir Azalışı: BioNTech’in 2024 yılı geliri, geçen yıla göre %27 azalarak yaklaşık 2,751 milyon euroya geriledi.
- Tarihi Bir Durum: Şirket, 2019’dan bu yana ilk kez bir mali yılda net kar elde edemedi.
Gelir Düşüşünün ve Zararın Nedenleri
Covid-19 Aşı Talebindeki Azalma
Covid-19 salgını sırasında rekor satış rakamlarına ulaşan aşıların, salgının endemik seviyelere inmesiyle birlikte talebinde düşüş yaşaması, BioNTech’in gelirlerinde keskin bir gerilemeye neden oldu. Şirket, dünya genelinde Covid-19 aşı satışlarından elde ettiği gelirin azalmasının finansal sonuçlarına olumsuz yansıdığını ifade ediyor.
İş Ortaklığı ve Zarar Yazmaları
BioNTech’in işbirliği yaptığı Pfizer Inc. tarafından gerçekleştirilen zarar yazmaları, şirketin brüt karlılığını önemli ölçüde azaltarak net kar üzerinde ek bir baskı oluşturdu. Bu durum, özellikle Covid-19 aşılarının satış performansındaki düşüşle birleştiğinde, 2024 mali yılında net zararın meydana gelmesinde belirleyici rol oynadı.
Yüksek Araştırma ve Geliştirme Harcamaları
Şirket, geleceğe yönelik büyüme stratejileri kapsamında onkoloji ve diğer kanser tedavileri için Ar-Ge harcamalarını artırmış durumda. Yüksek Ar-Ge yatırımları kısa vadede finansal sonuçları olumsuz etkilese de, uzun vadede yenilikçi tedavi yöntemleri ve ürün portföyünün güçlenmesi hedefleniyor.
Geleceğe Yönelik Stratejik Planlar
Kanser Tedavileri ve Yeni İlaç Geliştirme
Covid-19 aşı satışlarındaki düşüşe rağmen BioNTech, geleceğin büyüme alanı olarak onkoloji ve kişiye özel kanser tedavilerine odaklanıyor. Şirket, ilk kanser ilacını 2026 yılında piyasaya sürmeyi hedeflerken; kişiselleştirilmiş mRNA tabanlı aşılar ve kanser immünoterapileri üzerine yoğun çalışmalar yürütüyor.
CEO Prof. Dr. Uğur Şahin: “2025, klinik odak programlarımızdan önemli veri güncellemelerinin yapılacağı bir yıl olacak. Onkoloji alanında attığımız adımlar, gelecekte ticari başarıyı getirecek.”
Yeni Covid-19 Aşıları ve Varyanta Uyum Sağlayan Ürünler
Şirket, Covid-19 salgını sonrası bile varyanta adapte aşı geliştirme çalışmalarını sürdürüyor. 2024/2025 aşılama sezonu için yeni varyanta uyumlu aşılar üzerinde çalışmalar devam ederken, bu ürünlerin gelecek dönem gelirlerine olumlu katkı sağlaması bekleniyor.
Güçlü Finansal Yapı ve Yatırım Kapasitesi
BioNTech, 2024 sonu itibarıyla yaklaşık 17,4 milyar euro’luk nakit ve menkul kıymet rezervine sahip. Bu güçlü finansal yapı, kısa vadeli zararların telafisi ve uzun vadeli Ar-Ge yatırımlarının sürdürülebilmesi açısından şirket için önemli bir avantaj oluşturuyor.
Sonuç: Zorlukların Ötesinde Bir Gelecek Vizyonu
BioNTech, 2023’te elde ettiği 930,3 milyon euro net karın ardından 2024’te yaşadığı 665,3 milyon euro net zararla finansal açıdan zorlu bir döneme girse de, şirketin uzun vadeli stratejik hedefleri ve güçlü Ar-Ge yatırımları geleceğe umutla bakmasını sağlıyor. Covid-19 aşı satışlarındaki düşüş ve iş ortaklığı kaynaklı zarar yazmaları gibi geçici olumsuzluklara rağmen, onkoloji ve diğer yenilikçi tedavi alanlarındaki yatırımları şirketi yeni başarı hikayelerine taşıyabilir.
BioNTech’in bu stratejik dönüşümü, hem şirketin gelecekteki büyüme potansiyelini artıracak hem de küresel sağlık alanında önemli yeniliklerin önünü açacaktır. Gelişmeleri yakından takip etmek, sektörle ilgili güncel bilgilere ulaşmak ve yatırımcılar için önemli bir gösterge olacaktır.
Sağlık
Erkekler için İlk Non-Hormonal Doğum Kontrol Hapı YCT‑529 Güvenlik Testlerini Başarıyla Geçti
Açıklama: YCT‑529, erkekler için geliştirilen ilk non-hormonal doğum kontrol hapı, Faz 1 güvenlik denemelerini başarıyla tamamlayarak erkek kontraseptiflerinde devrim niteliğinde bir adım atıyor.
Giriş: Erkek Doğum Kontrolünde Çığır Açan Gelişme
Erkeklerde şu ana kadar yaygın olarak tercih edilen doğum kontrol yöntemleri prezervatif ve vazektomi ile sınırlı kaldı. Bu seçeneklerin yan etkileri veya kalıcılığı, erkeklerin aile planlamasında daha fazla sorumluluk almasını zorlaştırıyordu. Ancak, YourChoice Therapeutics öncülüğünde geliştirilen YCT‑529 adlı non‑hormonal hap, sperm üretimini geçici olarak durduran mekanizmasıyla bu dengeleri değiştirmeye aday görünüyor
YCT‑529’un Etki Mekanizması
YCT‑529, testislerdeki retinoik asit reseptör‑α proteinini bloke ederek sperm üretimini durduruyor. Bu mekanizma hormon düzeylerini etkilemediği için libido, testosteron ve diğer cinsiyet hormonu seviyelerinde anlamlı bir değişikliğe yol açmıyor
Faz 1 Deneylerinin Sonuçları
Aralık 2023’te başlayan Faz 1a denemesinde, 32–59 yaş arasındaki 16 erkek (tümü daha önce vazektomi yaptırmış) katılımcıya doz artırım protokolüyle YCT‑529 veya plasebo verildi. Katılımcılar, hapı hem tok hem aç karnına alarak ilacın biyoyararlanımını test etti. Sonuçlar, 30–180 mg aralığındaki dozların güvenli olduğunu ve ciddi yan etkilerin gözlenmediğini ortaya koydu .
Hibrit Dozlama ve Gelecek Aşamalar
Çalışmada ilacın yarılanma ömrü 51–76 saat arasında ölçüldü; bu da haftada birkaç kez doz alımına olanak tanıyabilir. Araştırmacılar, yakın zamanda 28 günlük ve 90 günlük Faz 1b/2a denemelerine geçmeyi planlıyor. Başarılı olması durumunda, önümüzdeki 3–5 yıl içinde YCT‑529 onay süreçlerini tamamlayarak piyasaya sürülebilir .
Toplumsal ve Aile Planlaması Açısından Etkisi
Erkekler için güvenli ve geri dönüşümlü bir hapın yaygınlaşması, aile planlamasında cinsiyetler arası sorumluluk paylaşımını güçlendirecek. Ayrıca, istenmeyen gebelik oranlarının düşürülmesine katkıda bulunarak hem bireylerin hem de toplumun refahını artırma potansiyeli taşıy.
Yayın Tarihi: 29 Temmuz 2025
Yazar: [FATİH DOGAN ]
Sağlık
Organları alınırken gözlerini açtı: “İnsanlara bakıyordu”

ABD’nin Kentucky eyaletinde yaşanan bir olay, ülkedeki organ bağışı sisteminin güvenliğine dair eleştirileri yeniden gündeme taşıdı.
Aşırı doz nedeniyle beyin ölümü gerçekleştiği düşünülen TJ Hoover adlı bir adam, organları alınmak üzereyken yeniden hayat belirtisi göstermeye başladı.
LEX 18 adlı yerel haber kanalının aktardığına göre, Hoover’ın kız kardeşi Donna Rhorer, geçen hafta ABD Temsilciler Meclisi’nde düzenlenen bir alt komisyon toplantısında olayı detaylarıyla anlattı.
Rhorer, Hoover’ın Ekim 2021’de organlarının alınması için ameliyathaneye götürüldüğü sırada gözlerini açtığını ve çevresine bakmaya başladığını söyledi.
“Ameliyathaneye gidiş başlar başlamaz gözleri açıldı, insanlara bakıyordu.”
45 DAKİKA SONRA AMELİYAT DURDURULDU
Yaklaşık 45 dakika sonra, Hoover ameliyathanedeyken doktorların operasyonu durdurduğu öğrenildi.
Cerrahi doku koruma uzmanı Natasha Miller, o anları şöyle anlattı:
“Çok fazla hareket ediyordu, sakin değildi.”
Miller bu olayın ardından görevinden istifa etti.
Hayatta kalan Hoover, şu anda kız kardeşiyle yaşıyor ve olayın travmatik etkileriyle, özellikle de travma sonrası stres bozukluğuyla mücadele ediyor.
CİDDİ BİR ZAAF
Organ bağışı savunucuları, bu olayın sağlık sisteminde ciddi bir zaaf olduğunu söylüyor. Özellikle “dolaşım durması sonrası bağış” uygulaması tartışmalı. Bu yöntem, ABD’de beyin ölümü gerçekleşmemiş ancak yaşam desteği çekilen hastalardan organ alınmasına olanak tanıyor.
ABD Sağlık Bakanlığı, geçen hafta ülkenin organ bağış sisteminde reform başlatılacağını duyurmuştu. Bakan Robert Kennedy Jr., yaptığı açıklamada, “Hastanelerin, hastalar yaşam belirtisi gösterirken organ alım sürecine başlamasına izin verdiğini tespit ettik. Bu kabul edilemez” dedi.
“Organ bağışı sistemi, her bireyin yaşamının kutsallığını koruyacak şekilde tamamen yeniden yapılandırılmalıdır.”
BEYİN ÖLÜMÜNE BENZEMİYORDU
TJ Hoover’ın dosyası özellikle dikkat çekici. Ameliyata hazırlık sürecine dair konuşan cerrahi koordinatör Nyckoletta Martin, “O sabah anjiyo laboratuvarına alındı, felçli ve sedasyon altındaydı. Ameliyathaneye gönderildi. Hastane personeli duruma çok şaşırdı, ‘Bu ötanaziye benziyor’ dediler” ifadelerini kullandı.
Martin ayrıca Hoover’ın dosyasını inceleyen kardiyoloğun da şaşkınlığını dile getirdiğini aktardı:
“Kardiyolog, TJ’ye neden olumsuz bir prognoz verildiğini anlamadığını, durumun beyin ölümüne benzemediğini söyledi.”
Kız kardeş Donna Rhorer’a göre TJ’nin yaşadığı olay, sistemde ciddi bir değişiklik yapılması gerektiğinin göstergesi:
“TJ hayatı için savaşabildi ve hâlâ hayatta. Ama birçok kişi bu şansı bulamadı.”
SORUMLULAR SAVUNMADA
Söz konusu organ bağışıyla ilgilenen Network for Hope adlı kuruluşun CEO’su Barry Massa ise eleştiriler üzerine yaptığı açıklamada, “En yüksek standartlara bağlıyız ve bu kutsal görevi yerine getirirken sürekli gelişmek için çalışıyoruz” dedi.
“Amacımıza sadık kalacak ve halkın güvenini kazanmaya devam edeceğiz.”
Sağlık
Hafızamız sabit değilmiş: Beyin, aynı anıyı her seferinde farklı kaydediyor

Fareler üzerinde yapılan yeni araştırma, hafızaya dair yeni bulguları ortaya koydu.
Deney, anılar zamanla farklı nöron grupları tarafından taşındıkça beyinde değiştiğini gösterdi.
Sinirbilimciler, çevremizdeki yer ve özelliklere dair anıların belirli “yer hücreleri” tarafından depolandığına inanıyordu. Bu hücreler, hipokampüste (beynin hafıza için kritik bir bölgesi) yer alıyor ve bir memelinin evinin ön kapısı veya yürüyüş parkurundaki bir şelale gibi belirli bir ortama girmesiyle aktive oluyor.
2010’LARDA SORGULANMAYA BAŞLADI
Bu, 1960’lardan beri geçerli olan teoriydi ancak ABD’deki Northwestern Üniversitesi’nden Profesör Daniel Dobeck’in de belirttiği gibi 2010’larda sorgulanmaya başlandı.
2013 yılında Nature Neuroscience dergisinde yayınlanan bir çalışma, beynin uzay temsilinin bilim insanlarının düşündüğü kadar istikrarlı olmadığını gösterdi. Fareler labirente tekrar girdiklerinde bazı hücreler sürekli olarak aktif olsa da aktif nöron grubu zamanla değişti. Bu olguya “hipokampal temsil kayması” adı verildi.
O dönemde birçok bilim insanı, farklılıkların dış etkenlerden (örneğin, farklı kokular, sesler veya labirentteki farelerin farklı hızları) kaynaklandığını düşünüyordu. Bunu daha kesin bir şekilde incelemek için Dobeck ve ekibi, sanal gerçeklik ortamında bir deney tasarladı ve sonuçları Nature dergisinde yayınlandı.
DENEY NASIL YAPILDI?
Fareler, video oyun kumandası işlevi gören bir koşu bandında yürüdü. Etraflarında sabit sanal labirenti simüle eden ekranlar vardı. Yabancı değişkenleri ortadan kaldırmak için her turda tutarlı bir koku için bir koni kullandılar ve akustik alanı dengelemek için “beyaz gürültü” çaldılar. Ayrıca sinir hücrelerinin aktive olduğunda floresan ışığı yaymasını sağlayan tekniklerle hipokampal hücrelerin aktivitesini gerçek zamanlı olarak izlediler.
ARAŞTIRMANIN SONUCUNDA NE GÖRDÜLER?
Mükemmel bir şekilde kontrol edilen ortama rağmen, çoğu sinirsel temsil zamanla değişmeye devam etti. Kaydedilen hücrelerin yalnızca yüzde 5-10’u “geleneksel” konum hücreleri gibi davrandı; yani her seferinde tutarlı bir şekilde tetiklendiler.
Bu kararlı hücreler aynı zamanda en uyarılabilir hücrelerdi ve bu da uyarılabilirliğin hangi hücrelerin anıları sabit tuttuğunu tahmin edebileceğini gösteriyor. Araştırmacılar, bu “kaymanın” beynin benzer deneyimleri birbirinden ayırmasına ve böylece onları ayrı ayrı hatırlayabilmemize yardımcı olduğunu öne sürüyor. Yani, aynı yeri (iş, okul, park) defalarca ziyaret etseniz bile, hafızanızda farklı ziyaretleri ayırt edebilirsiniz. Başka bir deyişle, bu kayma beynin zaman akışını takip etmesinin bir yolu olabilir.
EN İSTİKRARLI ANILAR BELİRLENDİ
Deneyin sonuçlarına göre en istikrarlı anıların, yüksek uyarılabilirliği koruyan hücrelerle ilişkili olabileceği belirtildi. Ayrıca şunlar kaydeildi: “Beyin yaşlandıkça, hipokampal hücreler daha az uyarılabilir hale gelir; belki de bu, yaşla birlikte hafızanın gerilemesini kısmen açıklar. Araştırmacılar, bu uyarılabilirliği artırabilir veya koruyabilirsek, hafızayı daha iyi bir durumda koruyabileceğimizi varsayıyorlar, ancak bunun için daha fazla araştırma gerekiyor.”
-
Gündem2 gün önce
MOSSAD İddiası ve Bursa Yangınında Sabotaj Şüphesi: Gerçek Ne?
-
Politika1 hafta önce
Ahmed Şara’ya 7 Ayda 3 Suikast Girişimi: Her Defasında Türk İstihbaratı Devredeydi
-
Gündem1 hafta önce
Sivas’ta Feci Kaza: Yolcu Otobüsü Dağın Yamacına Çarptı, 3 Ölü – 24 Yaralı
-
Gündem1 hafta önce
Ümraniye’de Özel Menzilli Havalı Tüfek Cinayeti: Mobilya Ustası 142 Metre Uzaklıktan Vurularak Hayatını Kaybetti
-
Gündem1 hafta önce
Kocaeli’de Kan Donduran Cinayet: “Sen Beni Aldatıyorsun” Diyen Eşi Tüfekle Vurdu – İlk İfadesi Ortaya Çıktı
-
Gündem1 hafta önce
Etçil Dev Çekirge Şaşırtıyor: Batman’da 20 cm’lik “Etcanavarı” Görüntülendi
-
Gündem1 hafta önce
Uşak’ta Orman Yangınına 6 Helikopter ve 128 Personelle Müdahale Sürüyor
-
HAVA DURUMU1 hafta önce
20–24 Temmuz Sıcak Hava Dalgası Uyarısı: Kavurucu Sıcaklıklara Karşı Tedbirler ve Günlük Tahminler