Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Avukat Rezan Epözdemir tutuklandı

Yayımlandı

üzerinde

İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın yürüttüğü iki ayrı soruşturma kapsamında; “Rüşvet vermek”, “Siyasi-askeri casusluk” ve “FETÖ/PDY’ye yardım” suçlamasıyla gözaltına alınan avukat Rezan Epözdemir, sağlık kontrolünün ardından adliyeye sevk edildi. Savcılıkta “Rüşvet” soruşturması kapsamında ifadesi alınan Epözdemir, 6 sayfa ifade verdi.

“RÜŞVETE ARACILIK” TAN TUTUKLAMA

4 gündür gözaltında bulunan Epözdemir, savcılık tarafından “Rüşvet” soruşturması kapsamında tutuklama talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi.

Aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınan, soruşturma konusu olayların yaşandığı yıllarda savcı C.Ç’nin katibi olarak görev yapan, Bakırköy Adliyesi İcra Müdürü K.Y. ise etkin pişmanlık ve ikrar yönündeki ifadesi kapsamında serbest bırakıldı. 

Nöbetçi sulh ceza hakimliği, Epözdemir’in “rüşvete aracılık etmek” suçundan tutuklanmasına karar verdi.

“TERÖR” VE “CASUSULUK”TAN ADLİ KONTROL TALEBİ

Başsavcılık, “FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne yardım etme” ile “siyasal ve askeri casusluk” soruşturması kapsamında da sorgusu tamamlanan avukat Epözdemir’i hakimliğe sevk etti.

Epözdemir için “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme” ile “FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne yardım etme” suçlarından hakkında “yurt dışına çıkış yasağı”nı içeren adli kontrol tedbiri uygulanması talep edildi.

Nöbetçi sulh ceza hakimliği, başsavcılığın adli kontrol talebini ise reddetti. 

SAVCILIK İFADESİ ORTAYA ÇIKTI

Rezan Epözdemir’in “rüşvet” soruşturması kapsamında verdiği ifade de ortaya çıktı.

Epözdemir ifadesinde, “Dosya HSK’ya gönderilmeli ve kıymetli evrak olanlar tarafımıza iade edilmelidir. Özel hayata ilişkin dosya kapsamına giren evraklar ise imha edilmelidir. Soruşturma yetkisi olmayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının delil toplama yetkisi de bu sebeple yoktur. Bu sebeple İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma işlemleri kapsamında elde edilen delillerin tamamı, ‘Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir’ ilkesi gereği hukuka aykırıdır. Delil olarak kullanılamaz” dedi.

“BİR KUMPAS İLE İFTİRA ATACAĞINDAN BAHİSLE PARA TALEP ETTİ”

A.D. isimli kişiyi tanıyıp tanımadığı, hangi yıllardan itibaren ne sıklıkla görüştüklerinin sorulması üzerine ise Epözdemir, “A.D. ile şu an tam tarihini hatırlamadığım bir dönemde ortak bir arkadaşım vasıtasıyla tanıştım. 2018 yılında A.D. bana dosyalarını takip etmem için vekalet verdi. Adamın dolandırıcı olduğunu öğrendikten sonra avukatlığından istifa ettim. A.D.’nin adli sicil kaydına bakıldığında da görüleceği üzere kendisi bir dolandırıcıdır. Rüşvet suçundan yargılanmaktadır. Ayrıca A.D, yabancı numaralar üzerinden yaklaşık 5 yıldır benden para vermediğim takdirde bir kumpas ile iftira atacağından bahisle para talep etmektedir” dedi.

“ARAMIZDA HUKUKEN HUSUMET BULUNMAKTADIR”

Z.Y., A.M.Y., K.Y. ve N.E. isimli kişiler sorulduğunda ise Epözdemir, “Z.Y., A.M.Y. ve N.E’yi tanımam. Hayatım boyunca hiç görmedim. Aramızda ne yüz yüze ne de GSM veya sair yollarla bir iletişim olmamıştır. K.Y., C.Ç.’nin katibiydi. Kendisiyle herhangi bir temasımız olmamıştır. C.Ç.’yi makamında ziyaret ettikçe odasında görürdüm” dedi.

K.Y.’nin dijital materyallerinde Epözdemir’le mesaj kayıtları olduğu ve K.Y.’ye forma hediye edildiği, A.D. ve ihbar eden Z.Ç.’nin C.Ç.’nin rüşvet eylemlerinde K.Y.’yi de Epözdemir ile irtibat kurmak için kullandığına dair iddialar sorulduğunda, “K.Y. ile bir irtibat kurduğumu hatırlamıyorum. Z.Ç., FETÖ kumpas dosyalarında lehine tanıklık yapmıştır. Z.Ç. ile aramızda 3 adet tazminat, 1 adet ceza davası bulunmaktadır. Bu sebeple aramızda hukuken husumet bulunmaktadır. Kendisi, talimat aldığı kişilerin emriyle bana kumpas kurmaktadır” diye konuştu.

“RÜŞVET İDDİASIYLA WHATSAPP KAYIT TARİHLERİ UYUŞMAMAKTADIR”

Tanık A.D’nin savcı C.Ç. ile Rezan Epözdemir’in 150 bin dolar karşılığında tutuklu şüphelilerin tahliyesini sağlayacağı yönündeki iddiaları hakkındaki soruyu cevaplayan Epözdemir, “Bahsettiğiniz dosyadaki şüpheliler 15.06.2021 tarihinde tahliye olmuşlardır. A.D. ise beyanında bu dosya kapsamında 150 bin dolar rüşvet karşılığında anlaşıldığını iddia etmiştir. Göstermiş olduğunuz kayıttaki mesajlaşma ise 07.07.2021 tarihindedir. Atalay’ın beyanını kesinlikle kabul etmemekle birlikte, beyana göre, benim bu parayı en geç 14.06.2021 tarihinde almam gerekiyordu. Göstermiş olduğunuz mesaj kayıtlarının olduğu 07.07.2021 tarihinde bu şahıslar zaten tutuksuz yargılanmaktadır. Bu şahıslar tekrardan aynı dosya kapsamında Yargıtay 5 Ceza Dairesi’nin de yargılama konusu olan suçüstü halinin yapıldığı 29.09.2021 tarihinde gözaltına alınmışlardır. Daha sonra Adli Kontrol şartıyla serbest bırakılmışlardır. Ben 07.07.2021 tarihinde veya bu tarihe yakın tarihlerde savcı C.Ç. ile buluşup buluşmadığımı, şayet buluşmuş isem C.Ç.’nin bana kendisine daha önce vermiş olduğum borca ilişkin bir ödeme yapıp yapmadığını hatırlamıyorum. Zaten aradan yaklaşık 5 sene geçmiştir. Hatırlamam hayatın olağan akışına da aykırıdır” ifadelerini kullandı.

“BU DELİLLERİN TAMAMI NUNUKA AYKIRIDIR”

Epözdemir’in ofisinde yapılan aramada borçlusu savcı C.Ç. alacaklısı ise Rezan Epözdemir olan toplam 2 milyon 490 bin lira bedelli 2 adet bono ele geçirildi. Savcı C.Ç. ile Rezan Epözdemir’in telefonlarının 08.07.2021 günü gece saatlerinde ortak baz istasyonundan sinyal verdiğinin tespit edilmesiyle birlikte değerlendirildiğinde, bonolardan birinin rüşvet alınan paranın C.Ç’de kalması karşılığında düzenlendiği yönünde kanaat oluşturuldu. Bu hususla ilgili soruyu cevaplayan Epözdemir, “İfademin başında da soruşturmanın 2802 sayılı kanunun 86. Maddesi uyarınca HSK müfettişleri tarafından yürütülmesi gerektiğini düşündüğümü söylemiştim. Buna ilişkin Yargıtay Genel Ceza Kurulunun ve Anayasa Mahkemesinin emsal kararlarını sunmuştum. Bu sebeple dosya HSK’ya gönderilmeli ve kıymetli evrak olanlar tarafımıza iade edilmelidir. Özel hayata ilişkin dosya kapsamına giren evraklar ise imha edilmelidir. Soruşturma yetkisi olmayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının delil toplama yetkisi de bu sebeple yoktur. Bu sebeple İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma işlemleri kapsamında elde edilen delillerin tamamı, ‘Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir’ ilkesi gereği hukuka aykırıdır. Delil olarak kullanılamaz. Dolayısıyla hukuksuz delil niteliğindeki bu bonolar soruşturmaya konu olmamalıdır. Hukuka aykırı arama ile elde edilen bonolara ilişkin sorulara cevap vermek istemiyorum. Hükme esas alınamazlar. Bu belgeler alacak iddiamı tevsik eder mahiyettedir. Bu konuda HSK nezdinde hukuki başvurularda bulunacağımı da beyan etmek isterim” dedi.

“BİR AVUKAT ZATEN İSTEDİĞİ DOSYAYI İNCELEYEBİLİR”

Savcı C.Ç.’nin UYAP şifresi ile işlem yaptığı yönündeki iddiaları içeren soruyu cevaplayan Epözdemir, “Kesinlikle K.Y. ve dolandırıcı A.D.’nin beyanlarını kabul etmiyorum. Benim C.Ç.’nin savcılık rolü üzerinden herhangi bir kişisel veri niteliğindeki bilgiyi sorgulamam söz konusu olamaz. Bunlar aynı elden çıkan, menfaat karşılığı verilen, gizli bir elce organize edilen, kumpas amacıyla yönlendirilmiş beyanlardır. Hangi şahıs hakkında sorgulama yaptığıma dair net bir beyanda bulunulmamıştır. Bir avukat zaten vekalet sunmadan da istediği dosyayı inceleyebilir. Bunlar soyut beyanlardır” diye konuştu.

“C.Ç.’NİN ARACINDA SORUN OLDUĞU İÇİN VERMİŞTİM”

Savcı C.Ç. adına verilen koruma kararı kapsamındaki 2 araçtan birinin kendisi tarafından kullanıldığı ve bu durumun kendisine ait bir aracın 12.06.2019 ile 05.10.2021 tarihleri arasında C.Ç.’ye verilen koruma kararı kapsamında şerh edildiği şeklindeki tespit ile ilgili soruyu cevaplayan Epözdemir, “Üzerinden zaman geçtiği için tam olarak hatırlamamakla birlikte ya C.Ç.’nin eşinin kullanımı için ya da C.Ç.’nin aracında bir problem olduğu için ivazlı tahsis şeklinde kendisine vermiştim. Bu zaman diliminin önemli bir kısımda aracı kendisi kullanmıştır” dedi.

“TAZMİNAT HAKKIMI SAKLI TUTUYORUM”

İfadesinin ardından son sözleri sorulan Epözdemir, “Birinci olarak dosyanın yukarıda sebebini izah ettiğim üzere ivedilikle HSK’ya gönderilmesi gerekmektedir. İkinci olarak hukuksuz delil kısmına tekrar dikkat çekmek istiyorum. Elde edilen delillerin tamamı hukuksuzdur. Bu deliller ile başlatılan soruşturmalar da hukuksuzdur. Meskur delillerin tarafımıza iade edilmesini talep ediyorum. Ayrıca varsa hukuksuz deliller ile başlatılan diğer soruşturmaların da sona erdirilmesi gerekmektedir. CMK 141 uyarınca bu soruşturmaları yürüten makamların da rucuen tazminat sorumluluğu olduğunu hatırlatmak isterim. Benim olay tarihi itibariyle delil karartma ve mevcut pozisyonum itibariyle kaçma şüphem yoktur. Aynı madde uyarınca açıkça yetkisiz adli kontrol ve arama işlemi sebebiyle tazminat hakkımı saklı tutuyorum. Oğlumun Londra’da dil eğitimi vardır. Soruşturma tarihinden çok önce olan 23 Temmuz tarihinde Londra biletleri gidiş dönüş şeklinde alınmıştır. Mevcut adli kontrolün daha fazla hak kaybı olmaması adına evveliyetle kaldırılması ve açıkladığım sebeplerle herhangi bir adli kontrol tedbiri uygulanmaksızın serbest bırakılmayı talep ediyorum. Uçak rezervasyonlarına ilişkin belgeleri de dosyaya sunuyorum. Aleyhimde beyanda bulunan şahıslar hakkında TCK’nın 267. Maddesi uyarınca iftira suçundan resen soruşturma başlatılmasını talep ediyorum” ifadelerini kullandı.

PASAPORTUNA EL KONULDU, İŞ YERİNDE ARAMA YAPILDI

‘nin konuştuğu kritik davaların avukatı Rezan Epözdemir, pazar günü gözaltına alınmıştı.

Soruşturma kapsamında, Epözdemir’in pasaportuna da el konulmuştu.

Rezan Epözdemir’in Levent’teki iş yerinde emniyet güçleri arama yapmıştı.

Epözdemir’in o günden bu yana emniyetteki işlemleri sürüyordu.

150 BİN DOLAR RÜŞVET İDDİASI

Epözdemir hakkında yürütülen soruşturma kapsamında gizlilik kararı verildiği, daha sonra ise A.D. isimli bir tanığın ifadesinin alındığı öğrenilmişti.

Tanık A.D. ifadesinde, Epözdemir’inm rüşvet aldığını iddia edip, üç farklı eyleme işaret etmişti.

Savcılık, bu eylmelerden ikisinde vekalet ilişkisi olduğu için soruşturma izni alınması için dosyayı ayırmıştı.

Vekalet ilişkisi bulunmayan 2021 yılındaki olayda ise Epözdemir ile C.Ç.’nin, bir tahliye işlemi karşılığında 150 bin dolar rüşvet aldıkları öne sürülmüştü.

MİCHAEL RUBİN’LE YEMEK 

Epözdemir’in “FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne yardım etme” ile “siyasal ve askeri casusluk” suçlamalarıyla adli kontrol talep edilen hakimliğe sevk yazısına da ulaşıldı.

Yazıda, 2024 yılı sonlarında ulusal basında yer alan bir fotoğrafta, aralarında şüphelinin ve bazı yabancı istihbarat servisleriyle bağlantılı kişilerin bir yemekte buluştukları değerlendirilen olayla ilgili soruşturma başlatıldığı anımsatıldı.

Sevk yazısında “Söz konusu yemekte yer alan yabancı uyruklu şahıslardan Michael Rubin isimli şahsın Amerika’da Cumhuriyeti Devleti aleyhine faaliyet yürüttüğü, yine Amerikan Dış İstihbarat Servisi ile bağlantılı olduğu ve çalışmalarının bu servis tarafından yönlendirildiğinin değerlendirildiği” ifade edildi.

“HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRI”

Fotoğraftaki Dan Arbell’in İsrail Devleti Dışişleri ve dolaylı olarak MOSSAD ile bağlantılı olduğu belirtilen yazıda, “Epözdemir’in söz konusu kişilerle görüşmesinin hayatın olağan akışına uygun olarak değerlendirilemeyeceği ifade edilen yazıda, Epözdemir’in savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olarak değerlendirileceği belirtildi.

Yazıda ayrıca Epözdemir gözaltına alındıktan sonra Michael Rubin’in paylaşım yapması da “suçlamalar aleyhine delil olarak değerlendirilmesi gerektiği” ifade edildi.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

TotalEnergies’e Mozambik’te “savaş suçu” suçlamasıyla dava: Fransız enerji devine Paris’te soruşturma

Yayımlandı

üzerinde

TotalEnergies’e Mozambik’te “savaş suçu” suçlamasıyla dava: Fransız enerji devine Paris’te soruşturma

FatihDoganMedya | Haber
Tarih: 18 Kasım 2025 • Saat: 14:30 (TSİ) • Okuma süresi: 4 dakika

Avrupa merkezli insan hakları örgütü ECCHR, TotalEnergies’in Mozambik’teki Afungi LNG sahasında görevlendirilen askerlerin işlediği iddia edilen savaş suçlarına ortak olduğunu öne sürerek Fransa’da suç duyurusunda bulundu. TotalEnergies suçlamaları reddediyor; konuyla ilgili ulusal ve uluslararası soruşturmalar sürüyor.


Ne oldu?

Avrupa merkezli hak grubu European Center for Constitutional and Human Rights (ECCHR), Fransız enerji şirketi TotalEnergies hakkında, Mozambik’in kuzeyindeki Afungi yarımadasında (Cabo Delgado) 2021 yılı yazında gerçekleştiği iddia edilen insan hakları ihlalleri nedeniyle Fransa’da suç duyurusunda bulundu. Şikâyet, şirketin bölgedeki askerî güvenlik operasyonlarına maddi ve lojistik katkı sağladığını, bu nedenle askerlerin işlediği iddia edilen savaş suçları, işkence ve zorla kaybetme gibi suçlara ortak olabileceğini öne sürüyor.

ECCHR şikâyetini Fransız terörle mücadele savcılığına sundu; dava, TotalEnergies’in 2021’de sahayı boşaltıp devlete bırakmasının ardından yaşandığı öne sürülen olayları hedef alıyor. Örgüt, şirketin askerlerin maaş ve ikramiyelerine katkı sağladığı iddialarına dikkat çekiyor.


TotalEnergies ne diyor?

TotalEnergies, iddialar hakkında daha önce yaptığı açıklamalarda söz konusu olaylardan haberdar olmadığını ve o dönemde sahada şirket personelinin bulunmadığını belirtmişti. Ayrıca şirket ve projedeki ortakları, ortaya atılan suçlamalar hakkında yetkili mercilerce yürütülen soruşturmaları desteklediklerini açıklamıştı. TotalEnergies ayrıca Mozambik makamlarından resmi bir soruşturma talebinde bulunduğunu da duyurmuştu.


Uluslararası ve yerel soruşturmalar

TotalEnergies’e yönelik suç duyurusu, yalnızca Fransa’yla sınırlı kalmıyor. İngiltere hükümeti tarafından desteklenen bir ayrı inceleme; proje finansmanında rol oynayan kurumların (ör. UKEF) iddiaları araştırmak için bağımsız bir hukuk ekibine görev verdiği ve projeyle ilgili insan hakları iddialarının incelendiği yönünde haberler bulunuyor. Ayrıca sivil toplum kuruluşları ve insan hakları grupları, Mozambik hükümetine ve Birleşmiş Milletler’e bağımsız, uluslararası bir soruşturma çağrısı yapıyor.

Mozambik hükümeti ve ülkenin insan hakları kuruluşları da iddialar üzerine resmî soruşturmalar başlattı veya başlatıldığını doğruladı; bununla birlikte bağımsız soruşturmaların şeffaflığı ve güvenilirliği konusunda kaygılar sürüyor.


İddiaların özü — neden suç ortaklığı deniyor?

ECCHR ve beraberindeki kuruluşların iddiası özetle şu noktalara dayanıyor:

  • 2021 yazında Afungi çevresinde devlet güvenlik güçlerinin sivillere yönelik ciddi insan hakları ihlalleri gerçekleştirdiği yönünde raporlar ve tanık beyanları var.

  • TotalEnergies ve projede yer alan bazı aktörlerin, güvenliğin sağlanması amacıyla devlet güçleriyle finansal ve lojistik ilişkiler kurduğu; asker maaşları, ikramiyeler veya diğer teşvikleri destekleyen uygulamalar bulunduğu iddia ediliyor. Bu tür katkılar, eylemlerin işlenmesine doğrudan veya dolaylı katkı sağladığı gerekçesiyle “suç ortaklığı” savını doğuruyor.


Hukuki sonuçları ne olabilir?

Fransa’da açılan suç duyurusu, soruşturma makamlarının delilleri toplaması, şüphelileri belirlemesi ve gerekirse duruşma açılması sürecini tetikleyebilir. Eğer şirketin yöneticileri veya bağlı aktörler hakkında ceza soruşturması başlatılırsa, bu hem hukuki hem de itibar açısından büyük sonuçlar yaratabilir. Ayrıca uluslararası finansörler ve sigortacıların tavrı da projenin geleceğini doğrudan etkileyebilir: bazı fon sağlayıcılar, insan hakları iddiaları büyüdükçe finansmanını gözden geçirmiş veya çekilmişti


Proje ve bölgeye kısa bakış

TotalEnergies’in başını çektiği Mozambique LNG projesi, 20 milyar dolar civarında bir yatırım olarak Afungi yarımadasında planlanmış; bölge 2021’den itibaren IŞİD bağlantılı isyancı grupların saldırılarıyla sarsılmıştı. Şirket 2021’de operasyonları askıya almış, site boşaltılmıştı; yıllar sonra güvenlik önlemleri ve bölgeye konuşlandırılan ajanlarla projenin yeniden canlandırılmasına yönelik adımlar atılıyor. Bu süreçte hem yerel halkın güvenliği hem de insan haklarına ilişkin tartışmalar uluslararası düzeyde yoğunlaştı.


Son söz

Fransa’daki suç duyurusu, TotalEnergies için yeni bir hukuki sınav anlamına geliyor. Hem şirketin açıklamaları hem de bağımsız gözlemcilerin ve sivil toplumun talepleri dikkatle izleniyor. Davanın seyri, yalnızca TotalEnergies’in değil, büyük enerji projelerinin “güvenlik” gerekçesiyle yerel güçlerle kurduğu ilişkilerin hukuki ve etik boyutunun nasıl değerlendirileceğine dair emsal teşkil edebilir.

Okumaya Devam Et

Gündem

Emekli öğretmenin hazin sonu: Kanseri bir hafta önce yenmişti — Trafik kavgasında yaşamını yitirdi

Yayımlandı

üzerinde

Emekli öğretmenin hazin sonu: Kanseri bir hafta önce yenmişti — Trafik kavgasında yaşamını yitirdi

FatihDoganMedya — Giresun, 18 Kasım 2025 | 12:00 (Europe/Istanbul)
Okuma süresi: 3–4 dk

Giresun’un Keşap ilçesinde 16 Kasım’da meydana gelen trafik kazasının ardından çıkan kavgada, emekli sınıf öğretmeni Abdullah Coşkun (68) aldığı darbeler sonucu hayatını kaybetti. Coşkun’un, üç yıl süren tedavi sürecinin ardından doktor kızı Doç. Dr. Ayşe Coşkun Beyan’ın yürüttüğü tedaviyle akciğer kanserini kısa süre önce atlattığı; ailesinin “iyileşmenin sevincini yaşamıştık” dediği öğrenildi.

Olayın ayrıntıları

Olay, 16 Kasım’da Keşap ilçesi Fındıklı Mahallesi Karadeniz Sahil Yolu’ndaki Karakoç Kavşağı’nda gerçekleşti. İddiaya göre Giresun’dan Trabzon yönüne giden İlhan İhtiyaroğlu (38) yönetimindeki 61 ADL 995 plakalı araç ile Coşkun’un kullandığı 28 ADE 196 plakalı otomobil çarpıştı. Araçlarda maddi hasar oluşmasının ardından taraflar arasında tartışma başladı; tartışma kısa sürede yumruklu kavgaya dönüştü. Coşkun, olay yerinde aldığı darbeler sonucu yere yığıldı ve kaldırıldığı Giresun Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi.

Şüpheli gözaltında, adli süreç başlatıldı

Olayın ardından sürücü İlhan İ. polis ekiplerince gözaltına alındı. Soruşturma sürerken şüpheli, sevk edildiği adliyede “neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış kasten yaralama” suçlamasıyla tutuklandı. Emniyet ve savcılık, kaza ile kavganın hangi saiklerle büyüdüğünü ve tarafların kusur oranını belirlemek için delil topluyor.

Ailenin açıklamaları — “İyileşmiştik, geri döndük”

Coşkun’un yakınları, doktor kızı Ayşe Coşkun Beyan’ın üç yıllık yoğun mücadelesi sonucunda babasının kısa süre önce sağlığına kavuştuğunu; İzmir’deki tedavi sonrası memlekete döndüklerini ve ölümün aileyi şoke ettiğini belirtti. Olaydan önce aileye ait bazı görüntülerde Coşkun’un torunlarıyla mutlu anlar yaşadığı ve iyileşmesini kutladığı görüldü.

Cenaze ve tepkiler

Coşkun’un cenazesi, Tirebolu’da kılınan namazın ardından toprağa verildi. Olay, Keşap ve çevre ilçelerde derin üzüntüyle karşılandı; yerel halk ve bazı sivil toplum temsilcileri “trafikteki öfke ve şiddete karşı önlemlerin artırılması” çağrısı yaptı. Yetkililerin kaza-sonrası müdahale ve adli sürece ilişkin açıklamaları bekleniyor.

Hukuki ve toplumsal boyut

Emniyet kaynaklarına göre kaza tutanakları, görgü tanığı ifadeleri ve bölgedeki MOBESE/araç kamera kayıtları inceleniyor. Uzmanlara göre bu tür olaylarda kaza sonrası sabır, iletişim ve hızlı yetkili çağrısı can kurtarabiliyor; ayrıca trafik kazalarında “kavga” olasılığına karışan tarafların cezai sorumluluğu ağırlaşıyor. Yargılama sürecinde adli tıp raporu ve olay anı kayıtları belirleyici olacak.

Okumaya Devam Et

Gündem

BÖCEK AİLESİ | Türkiye’yi ağlatan kare: DÖRDÜNCÜ MEZAR da açıldı — Eşi ve çocuklarının yanı başına yeni bir mezar daha kazıldı

Yayımlandı

üzerinde

BÖCEK AİLESİ | Türkiye’yi ağlatan kare: DÖRDÜNCÜ MEZAR da açıldı — Eşi ve çocuklarının yanı başına yeni bir mezar daha kazıldı

FatihDoganMedya / Özel Haber
Tarih: 18 Kasım 2025 • Saat: 12:15 (Europe/Istanbul) • Okuma süresi: 3 dk

İstanbul’da otelde yaşanan şüpheli zehirlenme sonrası anne ile iki çocuğunu kaybeden Böcek ailesine bir acı haber daha eklendi. Yoğun bakımda tedavi gören baba Servet Böcek de yaşam savaşını kaybetti; ailesinin yanına dördüncü mezar kazıldı. Soruşturma sürüyor.

Fatih’te gıda zehirlenmesi şüphesi; gözaltı sayısı 7’ye yükseldi. Fotoğraf: DHA

Ortaköy’de yedikleri yemekten dolayı zehirlendiği öne sürülen ailenin çocukları Kadir Muhammet (6) ve Masal B. (3) hayatını kaybederken anne ve babanın ise hastanede tedavisinin sürdüğü öğrenildi. (DHA)

Fatih’te gıda zehirlenmesi şüphesi; gözaltı sayısı 7’ye yükseldi. Fotoğraf: DHA


Acı tablo: Yan yana dört mezar, geride soru işaretleri

İstanbul’daki bir otelde 12 Kasım gecesi rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan ve anne Çiğdem Böcek ile çocukları Kadir (6) ve Masal (3)’ı kaybeden ailenin tek sağ kalan ferdi baba Servet Böcek, yaklaşık bir haftalık tedavi sonrası dün gece hayatını kaybetti. Servet Bey’in vefatının ardından, aile mezarlığında eşi ve iki çocuğunun yanı başına yeni bir mezar daha kazıldı; dört mezar yan yana görüntülendi. Görüntüler toplumda derin üzüntü yarattı.

Olayın seyri ve soruşturma

İlk belirlemelere göre aile, Türkiye’ye tatile gelen ancak kaldıkları odada aniden rahatsızlanan dört kişiden üçünü kaybetti; olayla ilgili başlatılan adli soruşturmayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yürütüyor. Otelde yapılan incelemelerde ilaçlama/vergülama kayıtları ve oda ortamına dair örnekler alındı; olayla bağlantısı olduğu değerlendirilen kişiler hakkında gözaltılar ve adli işlemler gerçekleştirildi. Yetkililer, kesin ölüm nedenlerinin otopsi ve laboratuvar sonuçlarıyla belirleneceğini vurguluyor.

Uzmanların dikkat çektiği hususlar

Bazı haber kaynaklarında ve sağlık uzmanlarının açıklamalarında, ölümlere gıda kaynaklı zehirlenme ya da ilaçlama sırasında kullanılan kimyasallara (ör. alüminyum fosfit benzeri maddeler) maruz kalma ihtimalinin değerlendirildiği belirtildi. Ancak kesin tespitin adli tıp raporuyla yapılacağı, iddiaların soruşturma tamamlanmadan kesin kabul edilemeyeceği yetkililerce tekrarlandı.

Cenaze ve tören bilgileri

Otopsi işlemlerinin tamamlanmasının ardından Servet Böcek’in cenazesinin aileye teslim edildiği; defin töreninin yakınları ve yetkililerin katılımıyla yarın gerçekleştirileceği bildirildi. Mezarlıkta yan yana açılan mezarlar, çevredeki vatandaşların ve sosyal medyanın da dikkatini çekti; birçok kişi taziye ziyaretine geldi.

Yetkililer ne diyor?

Savcılık ve emniyet kaynakları, soruşturmanın “çok yönlü” yürütüldüğünü, otel kayıtları, temizlik/ilaçlama kayıtları ile gıda tedarik zincirinin incelendiğini açıkladı. Sağlık ekipleri de vakalara ait toksikolojik analizlerin sürdüğünü belirtti; sonuçlar kamuoyuyla paylaşılacak.


Arka plan

  • Olayın bildirilme tarihi: 12 Kasım 2025 (ilk rahatsızlanma ve hastaneye kaldırılma).

  • Baba Servet Böcek’in vefat tarihi: 17–18 Kasım 2025 (kaynaklara göre yaklaşık 1 haftalık tedavi sonrası).

Aileye ve kamuya çağrı

FatihDoganMedya olarak acılı aileye başsağlığı diliyoruz. Soruşturmanın hızlı ve şeffaf yürütülmesi, benzer olayların önlenmesi için resmi kurumların sonuçları kamuoyuyla paylaşması önem taşıyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar