Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Sağlık

Araştırmacılar duyurdu: Yaşlılarda uykusuzluğu bitirecek egzersiz

Yayımlandı

üzerinde

Araştırmacılar, daha önceki çalışmalarda egzersizin uykusuzluğa iyi geldiğinin bulunduğunu ancak hangi türünün daha faydalı olduğunun henüz netleşmediğini belirtti.

Çalışma kapsamında 60 yaş üstü 2.045’ten fazla hastayla 24 klinik araştırma değerlendirildi. Çalışmalarda ele alınan egzersiz türleri şunlardır: bisiklet, dans, yüzme, tempolu yürüyüş ve doğa yürüyüşü gibi aerobik; ağırlık kaldırma, kol kıvırma, duvar şınavı ve direnç makineleri veya ekipmanları gibi direnç; yanlara yürüme, topuktan ayağa yürüme, tek ayak üzerinde durma gibi denge; jimnastik, yoga, dans ve pilates gibi esneklik; ve birkaç türü içeren kombinasyon egzersizleri.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sağlık

Yılbaşı sofrasında gıda zehirlenmesi uyarısı: “Mezeleri hızlıca dolaba koyun”

Yayımlandı

üzerinde

Yılbaşı sofrasında gıda zehirlenmesi uyarısı: “Mezeleri hızlıca dolaba koyun”

Tarih: 31 Aralık 2025
Saat: 10:52
Okunma Süresi: 3 dakika

İZMİR – Gıda Mühendisleri Odası yetkilileri, yeni yılı sağlıkla karşılamak isteyenlere yılbaşı sofraları için kritik uyarılarda bulundu. Özellikle yoğurtlu mezelerin soğuk zincirinin kırılmaması ve hindi gibi kanatlı etlerin iç ısısının 85 dereceye ulaşana kadar pişirilmesi gerektiğinin altı çizildi.

İzmir Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Toprak, yılbaşında yaşanabilecek gıda zehirlenmelerine karşı en büyük riskin “sıcak soğuk zinciri”nin bozulması olduğunu vurguladı.

“Dışarıdan alınan mezeleri hızlı şekilde eve getirip, dolaba koymalıyız. Özellikle yoğurtlu mezelerde sıkıntı yaşama ihtimali yüksek. Yoğurt süt ürünüdür, dolapta kalmalı.”

Ali Manavoğlu, Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı, benzer bir uyarıyı hindi ve kanatlı etler için yaparak, yalnızca dış yüzeyin pişmesinin yeterli olmadığını, iç kısmın da uygun sıcaklığa ulaşması gerektiğini belirtti.

 

 Meze ve Hazır Gıdalarda Kritik Kurallar

Yılbaşı sofralarının vazgeçilmezi olan mezeler ve dışarıdan alınan hazır gıdalar, doğru şekilde muhafaza edilmezse ciddi risk oluşturabiliyor.

· Soğuk Zincir Asla Kırılmamalı: Dışarıdan alınan tüm mezeler, satın alındıktan sonra mümkün olan en kısa sürede buzdolabına konulmalı. Uzmanlar, havalar soğuk olsa dahi bu kurala uyulması gerektiğini vurguluyor.
· Yoğurtlu ve Mayonezli Ürünlere Ekstra Dikkat: Protein açısından zengin bu ürünler, oda sıcaklığında mikroorganizmaların hızla üremesi için uygun ortam sağlıyor. Bu nedenle, hazırlandıktan veya getirildikten hemen sonra +4°C’de muhafaza edilmeli ve servis edilmeden hemen önce sofraya çıkarılmalı.
· Güvenilir Yer ve Etiket Kontrolü: Paketli hazır gıda alırken, ürün etiketinin ve işletmenin kayıt numarasının bulunup bulunmadığı mutlaka kontrol edilmeli.

Hindi ve Et Ürünlerinde Pişirme Püf Noktaları

Ana yemeklerde ise doğru pişirme sıcaklığı hayati önem taşıyor.

· İç Isı 85°C’ye Ulaşmalı: Hindi veya tavuk gibi kanatlı etleri pişirirken, yalnızca dışının renk değiştirmesi yeterli değil. Etin en kalın yerinden ölçülen iç sıcaklığının en az 85°C’ye ulaştığından emin olunmalı. İç kısımda kan veya pişmemiş doku görülmesi durumunda tüketilmemeli.
· Çapraz Bulaşmaya Karşı Tedbir: Çiğ et, tavuk veya hindi ile temas eden bıçak, kesme tahtası gibi tüm mutfak ekipmanları, diğer gıdalarla (özellikle çiğ tüketilecek yeşilliklerle) temas ettirilmeden önce sıcak su ve deterjanla yıkanmalı. Aksi takdirde çapraz bulaşma yoluyla hastalık yapıcı bakteriler yayılabilir.

 En Çok Şaşırtan Risk: Pilav

Uzmanlar, yılbaşı sofralarında en beklenmedik gıda güvenliği riskinin pilav olduğuna dikkat çekiyor. Toprak, “Düğün yemeklerindeki zehirlenmelerin çoğu tavuk değil, pirinç kaynaklıdır” diyerek şu uyarıyı yaptı:

“İç pilav ya da pilav yapacaksak, yaptıktan sonra 2 saat içinde hızlıca soğutup dolaba almamız gerekiyor.”

Diğer Önemli Uyarılar

· Sofrayı Erken Kurmayın: Yemekler, tüketilmeden çok önce sofraya konmamalı. Sıcak yemekler sıcak, soğuk mezeler ise soğuk kalacak şekilde servis edilmeli.
· Alkollü İçeceklerde Bandrol: Sahte içkiler ciddi zehirlenmelere yol açabileceğinden, bandrollü ve güvenilir yerlerden alınmış ürünler tercih edilmeli.
· Bayat Kuruyemiş ve Tatlılara Dikkat: Bayat kuruyemişler de zehirlenmeye neden olabilir. Şerbetli tatlılarda taklit (tağşiş) riski yüksekken, sütlü tatlılar buzdolabında muhafaza edilmeli ve tüketimden hemen önce çıkarılmalı.

Uzmanlar, bu basit kurallara dikkat ederek yeni yılı sağlıkla, keyifle ve güvenli bir sofrada karşılamanın mümkün olduğunu belirtiyor.

Okumaya Devam Et

Sağlık

Anne Sütüne Kadar Sızan Görünmez Tehlike: Mikroplastikler İnsan Sağlığını Nasıl Tehdit Ediyor?

Yayımlandı

üzerinde

Anne Sütüne Kadar Sızan Görünmez Tehlike: Mikroplastikler İnsan Sağlığını Nasıl Tehdit Ediyor?

Tarih: 25.12.2025 Saat: 10:00 Okuma Süresi: 4 dk


“Mikroplastik artık bir çevre değil, doğrudan bir sağlık sorunu.” Çevre Yönetimi Uzmanı Sara Sajedi

Bilim insanları tarafından yeni yapılan araştırmalar, mikroplastiklerin anne sütü de dahil olmak üzere soframıza gelen pek çok temel gıdada bulunduğunu ortaya koyuyor. Dünya genelinde hızla yayılan bu kirlilik, sadece çevre için değil, doğrudan insan sağlığı için de kritik bir tehdit haline gelmiş durumda.

Mikroplastikler Doğal Gıdalarımıza Nasıl Sızıyor?

Bilim dünyasını sarsan araştırmalar, plastiğin hayatımıza ne denli nüfuz ettiğini gözler önüne seriyor. Anne sütü, plasenta ve insan kanında dahi tespit edilen mikroplastikler, artık sadece denizlerin ve toprağın değil, insan vücudunun da bir parçası haline gelmiş durumda.

Bu küçük partiküller gıdalara birden fazla yoldan bulaşıyor. Tarım yapılan topraklar, plastik atıklarla ve sentetik giysilerden yayılan liflerle kirleniyor. Plymouth Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma, mikroplastiklerin, bitkilerin köklerindeki koruyucu bariyeri aşarak turp gibi sebzelerin yenilebilir kısımlarına kadar ulaştığını kanıtladı. Benzer şekilde, havada uçuşan mikroplastikler, hayvan yemlerine ve açıkta duran gıdalara karışabiliyor.

· Süt ve Süt Ürünleri: Araştırmalar, mikroplastiklerin süt ve süt ürünlerine, hayvan yeminden, sağım ekipmanlarından veya işleme süreçlerinden bulaşabileceğini gösteriyor. Özellikle uzun süre olgunlaştırılan peynirlerde, su kaybı nedeniyle bu partiküllerin konsantrasyonu daha da artıyor.
· Şişelenmiş Su: Concordia Üniversitesi araştırmasına göre, düzenli olarak şişelenmiş su tüketen bir kişi, musluk suyu içen birine kıyasla yılda 90 bin adet daha fazla mikroplastik partiküle maruz kalıyor.
· Deniz Ürünleri: Özellikle midye ve istiridye gibi kabuklu deniz canlıları, suyu filtreleyerek beslenmeleri nedeniyle yüksek miktarda mikroplastik biriktirebiliyor.

Gıdalardaki Mikroplastik Kaynakları
•Sebze ve Meyveler: Kirli toprak ve sulama suyu yoluyla.
•Süt ve Peynir: Hayvan yemi, ekipman ve işleme sırasında.
•İçme Suyu: Plastik şişe ve dağıtım borularından.
•Deniz Mahsülleri: Kirli deniz suyundan.
•Paketli Gıdalar: Plastik ambalaj temasından.

Günlük Hayatta Mikroplastiklere Maruz Kalma Yollarımız

Mikroplastiklere maruziyetimiz sadece yediklerimizle sınırlı değil. Yapılan son çalışmalar, insanların zamanlarının ortalama %90’ını geçirdiği kapalı mekanlarda bile ciddi risk altında olduğunu ortaya koydu. Halı, perdeler, sentetik kumaşlı mobilyalar ve plastik içeren tüm eşyalar, zamanla aşınıp havaya mikroskobik plastik parçacıklar salıyor.

Bu durum özellikle otomobil kabinlerinde daha tehlikeli boyutlara ulaşıyor. Küçük ve kapalı bir alan olan araç içi, plastikten yapılmış torpido, direksiyon, koltuk kumaşları gibi birçok parçanın güneş ışığı ve sürtünmeyle parçalanması sonucu, ev ortamına kıyasla 4 kat daha yoğun mikroplastik partikül barındırabiliyor. Araç kullanırken veya seyahat ederken farkında olmadan bu partikülleri soluyoruz.

Soluduğumuz Hava: Fransa’da yapılan bir araştırma, yetişkin bir bireyin sadece kapalı mekanlardan günde 68 bin adet mikroplastik partikül soluyabileceğini öngörüyor. Bu partiküller akciğerlerin derinliklerine kadar ulaşabiliyor.

Tenimize Temas Edenler: Cilt bakım ürünlerindeki mikroboncuklar (yasaklanmış olsa da bazı ürünlerde hala bulunabiliyor) ve sentetik giysiler de temas yoluyla vücuda girebilen mikroplastik kaynakları arasında gösteriliyor.

Mikroplastikler Hangi Hastalıklara Yol Açabilir?

Mikroplastiklerin insan sağlığı üzerindeki uzun vadeli etkileri henüz tam olarak anlaşılamamış olsa da, mevcut bilimsel bulgular endişe verici bir tablo çiziyor. Bu küçük parçacıklar, fiziksel varlıklarının yanı sıra, üzerlerine yapışan ağır metaller, kalıcı organik kirleticiler ve plastiğe esneklik kazandırmak için eklenen ftalatlar, Bisfenol A (BPA) gibi hormon sistemini bozucu kimyasallar da taşıyabiliyor.

Araştırmalar, mikroplastiklerin vücutta şu potansiyel hasarlara yol açabileceğini gösteriyor:

· Kronik İltihaplanma ve Oksidatif Stres: Vücut, yabancı bir madde olarak gördüğü plastik parçacıklarla savaşmak için sürekli bir iltihabi reaksiyon başlatabilir. Bu durum, zamanla hücrelere zarar verebilir.
· Kalp-Damar Hastalıkları: Mart 2024’te yayınlanan bir araştırma, şah damar dokusunda mikroplastik bulunan bireylerin, bulunmayanlara kıyasla gelecek üç yıl içinde kalp krizi, felç geçirme veya ölüm riskinin 2 kat daha fazla olduğunu ortaya koydu.
· Hormonal (Endokrin) Bozukluklar: Taşıdıkları kimyasallar nedeniyle üreme sağlığını olumsuz etkileyebilir, doğurganlık sorunlarına ve gelişimsel bozukluklara zemin hazırlayabilir.
· Bağırsak Mikrobiyotasında Değişim: Bağırsaktaki faydalı bakteri dengesini bozarak iltihabi bağırsak hastalıkları gibi sorunlarla ilişkilendirilebilir. Hatta bağırsak-beyin ekseni üzerinden depresyon riskini artırabileceğine dair bulgular mevcut.
· Nörotoksik Etki: Hayvan çalışmaları, nanoplastiklerin kan-beyin bariyerini aşarak beyin dokusuna yerleşebildiğini ve nöronlarda hasara yol açabildiğini göstermiştir.

Bilim İnsanları ve Uzmanlardan Çağrı: Acilen Harekete Geçilmeli

Konuyla ilgili çalışmalar yürüten bilim insanları, durumun aciliyetine dikkat çekiyor. Concordia Üniversitesi’nden Sara Sajedi, “Bu artık bir çevre değil, doğrudan bir sağlık sorunu” diyerek plastik kullanımının azaltılması çağrısında bulunuyor. Uzmanlar, tek kullanımlık plastik şişelere yönelik daha katı yasal düzenlemeler yapılması, üreticilerin ürünlerinin tüm yaşam döngüsünden sorumlu tutulması ve tüketicilerin bilgilendirilmesi için zorunlu etiketleme sisteminin getirilmesi gerektiğini savunuyor.

Tüketiciler olarak, maruziyetimizi azaltmak için bireysel olarak atabileceğimiz adımlar şunlar olabilir:

1. Cam ve Paslanmaz Çelik Alternatiflere Yönelin

· Su taşımak ve saklamak için cam şişe veya matara kullanın.
· Yiyecekleri saklamak için cam veya seramik kapları tercih edin.
· Çay, kahve gibi sıcak içecekler için tek kullanımlık plastik bardaklardan kaçının.

2. Ev ve Araç İçi Havanızı İyileştirin

· Evinizi düzenli olarak havalandırın.
· Mümkün olduğunca doğal liflerden (pamuk, yün, keten) yapılmış tekstil ürünleri (perde, döşeme, giysi) kullanın.
· HEPA filtreli bir hava temizleyici kullanmayı değerlendirin.

3. Alışveriş Alışkanlıklarınızı Gözden Geçirin

· Pazara file veya bez torba ile gidin.
· Meyve ve sebzelerin plastik ambalajlı olanlarını tercih etmeyin.
· Şişelenmiş su tüketimini mümkün olduğunca azaltın, musluk suyu için kaliteli bir filtre kullanın.

4. Gıda Hazırlama ve Saklama Koşullarına Dikkat Edin

· Plastik ambalajlı gıdaları, özellikle ısıtırken veya pişirirken ambalajından çıkarın. Isı, plastikten gıdaya kimyasal geçişini hızlandırır.
· Mümkünse taze, işlenmemiş ve yerel ürünleri tercih edin.

Okumaya Devam Et

Sağlık

Tavşan Kanı Çayda Şok Hile! Bakanlık İfşa Etti: İşte Gıda Boyası Katılan Markalar

Yayımlandı

üzerinde

Tavşan Kanı Çayda Şok Hile! Bakanlık İfşa Etti: İşte Gıda Boyası Katılan Markalar

Tarih: 22.12.2025 | Saat: 14:31 | Okuma Süresi: 4 dakika

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yaptığı son denetimler, Türkiye’nin en çok tüketilen içeceklerinden çayda büyük bir aldatmacayı gözler önüne serdi. ‘Tavşan kanı’ rengi diye satılan bazı çayların gerçeğinde gıda boyası ile renklendirildiği tespit edildi. Bakanlığın ifşa listesine giren markalar ve sektör temsilcilerinden gelen çarpıcı açıklamalar, hile boyutunun sanılandan çok daha büyük olduğunu ortaya koyuyor.

Bakanlık Listeyi Açıkladı: İşte Gıda Boyası Tespit Edilen Ürünler

Bakanlığın “Taklit veya Tağşiş Yapılan Gıdalar Listesi”ne göre, 2025 yılında 9 ithal firmanın çayında gıda boyası kullanıldığı kesinleşti. Listede yer alan bir marka ise İstanbul merkezli “Adnan Akın-Öz Akçay Gıda Pazarlama” firmasına ait. Bu firmaya bağlı “Öz Akçay Altın” marka Yaprak Siyah Çay ve “Öz Akçay” marka Filiz Siyah Çay’da gıda boyası tespit edildiği kamuoyu ile paylaşıldı.

Hile Nasıl Yapılıyor? “Su Kat Sat” Yöntemiyle Kazanç Katlanıyor

Peki çaya neden ve nasıl boya katılıyor? Konunun uzmanları ve sektör temsilcileri hileli üretimin yöntemini anlattı. Buna göre:

· Çay atıkları (çöpü ve odunu) granül veya toz haline getiriliyor.
· Bu atık karışım, “tavşan kanı” denilen koyu kırmızı rengi vermek için gıda boyalarıyla renklendiriliyor. Kullanılan boyalar arasında Allura Red (E129) ve Carmoisine (E122) gibi sentetik boyalar olduğu belirtiliyor.
· Bu karışım, özellikle poşet demlik çay olarak paketleniyor. Poşetin içi görünmediği için tüketicinin anlaması neredeyse imkansız hale geliyor.

Bu yöntemin ticari amacı ise “su kat sat” olarak adlandırılıyor. Normalde 1 kilo kaliteli çaydan yaklaşık 300-400 bardak çıkar. Ancak boyalı ve atık karışımı çay, her defasında renk verdiği için aynı miktardan 700 bardağa kadar içecek elde etmek mümkün. Bu da kafe ve restoranlar için büyük bir haksız kazanç anlamına geliyor.

Çarpıcı İddia: “Restoranların %60-70’inde Boyalı Çay Kullanılıyor”

Rize Ziraat Odası Başkanı Bünyamin Arslan’ın açıklaması, sorunun boyutunu gösteren en çarpıcı veri oldu. Arslan, “Türkiye restoranlarının yüzde 60-70’inde boyalı çay kullanıldığını gözlemliyoruz” dedi. Bu oran, Türkiye’nin yıllık kuru çay tüketiminin yaklaşık %35’ine denk geliyor. Arslan, hileli üretimin çoğunlukla Rize dışında kurulan paketleme tesislerinde yapıldığını da sözlerine ekledi.

Uzmanlar Uyarıyor: “Her Yudumu Zehir Olabilir”

Gıda mühendisleri ve sağlık uzmanları, izinsiz kullanılan bu sentetik boyaların ciddi sağlık riskleri taşıdığı konusunda uyarıda bulunuyor.

Olası Sağlık Riskleri:

· Kısa Vadede: Alerjik reaksiyonlar, ciltte kızarıklık, kaşıntı, sindirim ve solunum sorunları.
· Uzun Vadede: Karaciğer veya böbrek hasarı riski. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, bazı sentetik boyaların kanserojen etki gösterebileceğine işaret ediyor.

Gıda Mühendisi Süleyman Uzun, çay tebliğine göre çayda hiçbir şekilde gıda boyası veya aroma kullanılamayacağını hatırlatarak, yasaklı bu maddelerin tüketilmesinin sağlık açısından risk oluşturduğunu vurguladı.

Tüketici Ne Yapmalı? Hileli Çay Nasıl Anlaşılır?

Laboratuvar analizi olmadan kesin tespit yapmak zor olsa da uzmanların verdiği bazı ipuçları, şüpheli durumları fark etmeye yardımcı olabilir.

Hileli çayı anlamak için dikkat edilmesi gerekenler şunlardır:

· Demleme Hızı: Kaliteli çay yavaş yavaş dem alır ve rengini verir. Boyalı çay, sıcak suyla temas eder etmez anormal derecede hızlı ve canlı bir kırmızı renk verir. Hatta soğuk suda bile renk değiştirebilir.
· Rengin Doğallığı: Demlikte veya bardakta olağan dışı bir parlaklık, yapay görünümlü pembe/kırmızı tonlar şüphe uyandırmalı.
· Berraklık: Gıda Mühendisi Süleyman Uzun’a göre, demlenmiş çayın rengi berrak olmalı ve bardağın diğer tarafı şeffaf görünebilmelidir. Puslu, bulanık görüntü dikkat çekicidir.
· Tadı ve Kokusu: Doğal çayın kendine has aroması ve tadı vardır. Yapay katkılı çaylarda bu tat ve koku farklı, hatta “keskin” olabilir.
· Güvenilir Marka ve Etiket: En garantisi, güvenilir, bilinen markaları tercih etmek ve ürün etiketini okumaktır. Bakanlığın ifşa listelerini resmi sitesinden takip etmek de faydalı olacaktır.

Sektör Zor Durumda: Hile, Üreticiyi de Vuruyor

2025 yılı, don olayları ve yüksek finansman maliyetleri nedeniyle çay sektörü için zor geçti. Bu zorlu koşullar altında, hileli üretimin yaygınlaşması, dürüst üreticiyi ve çiftçiyi ekonomik olarak daha da zor duruma düşürüyor. Rize Ziraat Odası Başkanı, bu durumun çiftçiyi ciddi ekonomik kayıplara uğrattığını ifade etti.

Özetle: Nelere Dikkat Etmeliyiz?

· Tarım Bakanlığı, 9 ithal firma ve bir yerli markanın çayında gıda boyası tespit etti.
· Hile, çay atıklarının boyanarak “tavşan kanı” diye satılması şeklinde yapılıyor.
· Boyalı çay, özellikle poşet demlik olarak restoran ve kafelerde çok yaygın kullanılıyor.
· Sentetik boyalar alerjiden kansere varan ciddi sağlık riskleri taşıyabilir.
· Anormal hızlı demleme, parlak ve yapay renk, puslu görünüm hileli çayın ipuçları olabilir.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar