Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Politika

Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman: “600 milyar doları 1 trilyona çıkarıyoruz” — Trump ile Beyaz Saray’da kritik zirve

Yayımlandı

üzerinde

Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman: “600 milyar doları 1 trilyona çıkarıyoruz” — Trump ile Beyaz Saray’da kritik zirve

FATİHDOGANMEDYA | 18 Kasım 2025 — Hazırlanma: 18:00 TSİ • Okuma süresi: 4 dk

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (MBS), 18 Kasım 2025’te Washington’da ABD Başkanı Donald Trump ile gerçekleştirdiği görüşme ve ortak basın toplantısında, Riyad’ın ABD’ye yapılacağı açıklanan 600 milyar dolarlık yatırım taahhüdünü “neredeyse 1 trilyon dolara” çıkardığını doğruladığını açıkladı. Görüşmede savunma, yapay zeka/teknoloji, enerji ve bölgesel güvenlik (Gazze/İran) gibi başlıklar öne çıktı.


Ana başlıklar — Hızlı bakış

  • Yatırım taahhüdü: 600 milyar dolardan yaklaşık 1 trilyon dolara yükseltildiği beyanı.

  • Savunma: F-35 ve geniş kapsamlı savunma anlaşmaları masada.

  • Teknoloji / AI: Veri merkezleri, yapay zeka ve ileri üretim alanlarında büyük ölçekli ortaklık vurgusu.

  • Bölgesel güvenlik: Gazze, Filistin-İsrail süreci ve İran’la ilgili güvenlik koordinasyonu konuşuldu.

  • Analist yorumu: Taahhütlerin boyutu ve uygulama takvimi hakkında şüpheler ve uygulanabilirlik sorgulanıyor.


Görüşmede hangi başlıklar konuşuldu? (Detaylı)

1) Yatırım paketinin kapsamı ve hedefleri

Mayıs ayındaki Riyad forumunda Trump’ın açıkladığı ve o dönemde 600 milyar dolar olarak aktarılan yatırım taahhüdü, Beyaz Saray’daki ortak açıklamada MBS tarafından neredeyse 1 trilyon dolara çıkarılabileceği şeklinde teyit edildi. Açıklama, yatırımların teknoloji, altyapı, enerji ve savunma dahil geniş bir yelpazede olacağını işaret ediyor. Bu taahhütlerin hangi projelere, hangi zaman takviminde ve hangi hukuki/zımni garantilerle bağlanacağı konusunda henüz ayrıntılı kamu takvimi paylaşılmadı.

2) Savunma — F-35 ve askeri iş birliği

Görüşmede F-35 satışları ve daha geniş savunma iş birlikleri konuşuldu. ABD tarafı böyle bir satışın Kongre onayına tabi olacağını vurguluyor; İsrail’in bölgesel denge kaygıları ve ABD Kongresi’nin hassasiyeti sürecin kilit unsurları olarak öne çıkıyor.

3) Teknoloji, yapay zeka ve veri altyapısı

Riyad’ın “Vizyon 2030” programı çerçevesinde veri merkezleri, yapay zeka ve ileri üretim yatırımları gündemin önemli maddeleri arasındaydı. Taraflar, teknoloji transferi, yarı iletken/AI altyapısı ve yatırım teşvikleri üzerinde görüş alışverişinde bulundu. Bu alandaki taahhütler kamu-özel sektör ortaklıkları üzerinden gerçekleştirilebilir.

4) Enerji ve petrol fiyatları

Trump görüşmede, bir yandan yatırım taahhüdünü öne çıkarırken diğer yandan Suudi Arabistan’dan petrol piyasasına ilişkin hareketlilik beklentileri ve fiyatlarda istikrar talep etti. Enerji işbirliği, sivil nükleer gündem ve bölgesel enerji projeleri de tartışıldı.

5) Bölgesel güvenlik — Gazze ve İran

Gazze’deki durum, Filistin-İsrail süreçleri ve İran’ın nükleer kapasitesi gibi bölgesel güvenlik konuları da masaya geldi. Hem Riyad’ın hem Washington’ın bu başlıklarda koordinasyon aradığı, ancak somut adımlar için ilerleyen süreçte diplomatik temasların süreceği belirtildi.


Uygulanabilirlik ve eleştiri — Analist bakışı

Gazete ve kurum analizleri, özellikle büyüklüğü “milyarlarca” seviyesinde olan taahhütlerin uygulamaya dönüşmesi konusunda temkinli. Geçmişte benzer büyük taahhütlerde zamanlama, finansman yapılandırması ve siyasi engeller (Kongre, karşılıklı siyasi koşullar) yatırımın fiilen gerçekleşmesini yavaşlatmıştı. Financial Times ve diğer yorumlarda taahhütlerin teknik olarak mümkün olsa da uygulanabilirliğe dair soru işaretleri vurgulanıyor.


Ne takip edilmeli? (Kısa yol haritası)

  1. Resmî mutabakat metinleri / proje listesi: Hangi şirketler, hangi eyaletlerde, ne kadar süreyle yatırım yapacak? (Takip edilecek)

  2. Kongre onay süreçleri: Savunma satışları (F-35) ve stratejik teknoloji transferleri Kongre gündemine gelebilir.

  3. Yatırımların zaman çizelgesi: “4 yıl içinde” gibi ifadeler kaynaklarda geçse de (daha önce SPA üzerinden belirtilen takvim iddiaları) resmi program ve kaynak dağılımının açıklanması bekleniyor.

  4. Beyaz Saray’da yapılan ortak açıklama Riyad’ın ABD’ye yönelik yatırım taahhüdünü büyütebileceği yönünde güçlü bir politik mesaj verdi. Ancak bu tür yüksek rakamlı beyanların fiilen ne kadarının, hangi zamanlama ve şartlarda yatırıma dönüşeceği halen soru işareti. Önümüzdeki günlerde taraflardan çıkacak detaylı anlaşmalar, basın bildirimleri ve (özellikle savunma satışlarına ilişkin) Kongre süreçleri yatırımın gerçek yüzünü gösterecek

Politika

Bahçeli: “Gerekirse İmralı’ya ben giderim” — MHP liderinden sürpriz teklif, sürece ilişkin vurgular

Yayımlandı

üzerinde

Bahçeli: “Gerekirse İmralı’ya ben giderim” — MHP liderinden sürpriz teklif, sürece ilişkin vurgular

18 Kasım 2025 — 11:30 (Güncellenme: 11:45) | Okuma süresi: 3 dakika

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin açıklamalar yaparken, İmralı ziyaretleri tartışmalarına son verilmesi gerektiğini söyledi ve “Alırım yanıma üç arkadaşımı, gerekirse İmralı’ya ben giderim” diyerek bizzat gidilebileceğini ifade etti


Detaylar — Grup toplantısında net mesajlar

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bugün TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada İmralı’ya ilişkin tartışmalara çözüm getirilmesi gerektiğini belirtti. Bahçeli, “İmralı’ya gidilsin mi, gidilmesin mi tartışmasına son verilmeli. Ayak sürmenin manası yok” diyerek sürecin gecikmesine tepki gösterdi ve “Alırım yanıma 3 arkadaşımı, gerekirse İmralı’ya ben giderim, gitmekten imtina etmem” ifadelerini kullandı.

Bahçeli’nin sözleri, Terörsüz Türkiye (veya süreç komisyonu) çerçevesinde İmralı ziyaretleri konusunda yaşanan tartışmaların ardından geldi; lider, muhataplarla yüz yüze bir görüşmenin gecikmemesi gerektiğini vurguladı.


Neden önemli? Kısa arka plan

İmralı’ya yapılan heyet ziyaretleri son dönemde siyasetin gündeminde. DEM Parti ve bazı milletvekillerinin İmralı’ya yaptığı ziyaretler, sürecin muhataplarıyla temas kurulması tartışmasını yeniden alevlendirmişti. Bu bağlamda Bahçeli’nin “bizzat gitme” açıklaması, sürece dahil olma niyetinin ve ziyarete dair tartışmalara nokta koyma iradesinin işareti olarak okunuyor.


Siyasî yankılar ve olası etkiler

Bahçeli’nin açıklaması, muhalefet ve iktidar kanadında farklı karşılıklar bulabilir; önümüzdeki saatlerde siyasi aktörlerin ve partilerin tepkileri, sürecin nasıl şekilleneceğine dair ipuçları verecektir. Şu an için resmi bir heyet belirlenmesi veya ziyaret programına dair somut bir takvim açıklanmadı. (Bu haber geliştikçe güncellenecektir.)


Okur notu

  • Söz konusu ifadeler MHP liderinin TBMM grup toplantısındaki konuşmasından aktarılmıştır; doğrudan alıntılar ilgili haber ajansları ve yerel basın tarafından da servis edilmiştir.

  • Bu haber, gelişen siyasi süreçlere göre güncellenebilir.

Okumaya Devam Et

Politika

TRUMP: “SUUDİLER’E F-35 SATACAĞIZ” — ORTADOĞU DENGELERİNDE KÖKLÜ DEĞİŞİM Mİ?

Yayımlandı

üzerinde

TRUMP: “SUUDİLER’E F-35 SATACAĞIZ” — ORTADOĞU DENGELERİNDE KÖKLÜ DEĞİŞİM Mİ?

FatihDoganMedya | Yayın Tarihi: 17 Kasım 2025 · Saat: 22:30 (TSİ) · Okuma süresi: 3 dk

ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan’a F-35 savaş uçakları satmayı planladığını açıkladı. Beyaz Saray açıklaması ve Trump’ın sözleri, Riyad’ın Washington ziyaretinin eşiğinde geldi; bu adım İsrail’in bölgesel üstünlüğü ve teknoloji güvenliği konusunda geniş çaplı tartışma yarattı.


Başkan Trump’ın açıklaması: “Satacağız”

ABD Başkanı Donald Trump, 17 Kasım’da Oval Ofis’te yaptığı kısa basın konuşmasında Suudi Arabistan’a F-35 savaş uçaklarının satılacağını belirtti. Trump, “Bunları satacağız, Suudiler istiyorlar” ifadelerini kullandı. Açıklama, Prens Mohammad bin Salman’ın Washington ziyaretinin hemen öncesinde geldi.

Neden tartışmalı?

Uzmanlar ve bölge aktörleri bu adımı birkaç nedenle endişeyle karşılıyor:

  • İsrail’in bölgesel askeri üstünlüğü: İsrail’in teknik olarak “niceliksel/kalitatif askeri üstünlüğünün” korunması ABD politikasının uzun süreli parçası oldu; F-35 transferi bu dengeyi değiştirebilir ve Tel Aviv’de büyük tepkiye yol açtı.

  • Gelişmiş teknoloji riski: F-35’in hassas sistemleri ve yazılımları paylaşım gerektiriyor; Suudi Arabistan-Çin ilişkilerine dair kaygılar, ileri teknoloji parçalarının güvenliğinin sağlanması gerektiğini gündeme getiriyor. Daha önceki Körfez anlaşmalarında (ör. BAE) benzer güvenlik endişeleri satışları etkiledi.

  • Bölgesel silahlanma ve yarış: Komşu devletlerin de benzer platformlara erişim araması, Ortadoğu’da yeni bir hızlanan modernizasyon dalgası başlatabilir.

Miktar ve süreç

Bazı haber kaynakları, ilk aşamada yüzeyi 48 uçak civarında bir paketten bahsedildiğini bildiriyor; ancak resmi FMS (Foreign Military Sales) süreci, ABD Savunma Bakanlığı ve Kongre onaylarını gerektirir. Trump’ın beyanı niyet bildirimi niteliğinde olup, teknik detaylar ve nihai sözleşme aşamaları için resmi duyurular bekleniyor.

Bölgesel ve diplomatik yansımalar

  • İsrail: Satışın koşullara bağlanmasını savunan yoğun diplomatik lobi çalışmaları var; bazı yetkililer normalizasyon adımlarının (İsrail-Suudi ilişkileri) ilerlemesi karşılığında böyle bir transferin daha kabul edilebilir olacağını belirtiyor.

  • Suudi Arabistan: Riyad’ın uzun süredir F-35 talebi olduğu biliniyor; modernizasyon programı ve caydırıcılık ihtiyacı ABD-Suud ilişkilerinde önemli bir gündem maddesi.

Ne olacak? (Kısa yol haritası)

  1. Beyanat → Beyan niyet bildirimi olarak algılanacak.

  2. Teknik ve güvenlik değerlendirmeleri → Savunma ve istihbarat kurumları tarafından yapılacak.

  3. Kongre bildirimi/incelemesi → Büyük savunma satışlarında Kongre’nin bilgilendirilmesi ve olası itirazlar süreci etkileyebilir.

  4. Nihai sözleşme ve teslimat takvimi → Yılları bulabilecek lojistik, eğitim ve entegrasyon adımları gerektirir.


Uzman yorumu (kısa)

Bu tür bir satış, sadece bir ticari anlaşma değil; bölgesel strateji, ittifaklar ve teknoloji güvenliğiyle ilgili yeni normlar yaratır. İsrail’in güvenlik endişeleri, Kongre’deki politik dengeler ve Suudi-Çin ilişkileri gibi faktörler, süreci belirleyecek ana etkenlerdir.


Sonuç: Trump’ın açıklaması, Ortadoğu’da askeri dengeleri yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyan iddialı bir adım. Ancak niyetten nihai teslimata uzanan yol; teknik, hukuki, diplomatik ve siyasi aşamalardan geçecek — dolayısıyla gözler şimdi Beyaz Saray, Pentagon ve Kongre’de.

Okumaya Devam Et

Politika

İsrail Bakanı Amichai Chikli: “Türkiye, bugün İsrail için en ciddi tehdittir” — Ankara’dan tepki geldi

Yayımlandı

üzerinde

İsrail Bakanı Amichai Chikli: “Türkiye, bugün İsrail için en ciddi tehdittir” — Ankara’dan tepki geldi

FATİHDOGANMEDYA | 16 Kasım 2025 — 21:30 (Europe/Istanbul) · Okuma süresi: 3 dakika

İsrail Diaspora İşleri ve Antisemitizmle Mücadele Bakanı Amichai Chikli’nin Türkiye’yi “ciddi tehdit” olarak niteleyen söylemi sosyal medyada geniş yankı buldu. Chikli’nin sözleri, hem İsrail-Türkiye ilişkilerindeki gerilim bağlamında hem de Ankara’nın tepkisi açısından dikkat çekiyor. Haberimizde Chikli’nin sözlerinin kaynağı, Ankara’dan gelen resmi açıklamalar ve bölgesel diplomatik bağlamı derledik.


Haber Detayı — Ne söylendi, nerede yayıldı?

İsrail Bakanı Amichai Chikli’ye atfedilen ve sosyal medyada hızla yayılan ifadede, “Türkiye, bugün İsrail Devleti için en ciddi tehdittir. Dış ilişkilerde Türkiye’yi izole etmek için her şeyi yapmalıyız.” denildi. Bu ifade, başta X (eski Twitter) paylaşımları olmak üzere çeşitli sosyal medya hesaplarında dolaşıma girdi; ancak ifadelerin tam metninin ve resmi konuşma metninin büyük haber ajanslarında yayımlanan bir tam transcript’i henüz bulunmuyor. Bu nedenle söz konusu alıntı sosyal medya kaynaklarıyla teyit edilebilir.

Chikli daha önce de Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sert eleştirilerde bulunmuş, Erdoğan’ı hedef alan ifadeler ve Türkiye’nin bölgesel politikalarına dair ağır eleştiriler gündeme gelmişti; bu arka plan, söz konusu paylaşımın bağlamını güçlendiriyor.


Ankara’dan açıklama

Türkiye Dışişleri kaynakları ve resmi kanallar geçmişte İsrail makamlarının provokatif açıklamalarına karşı sert tepki göstermiş; özellikle benzer nitelikteki açıklamalar “kınanmış” ve “kışkırtıcı” olarak değerlendirilmişti. Son yıllarda bakanlık, bölgesel istikrarı tehdit eden söylemlere karşı uyarılarda bulundu. Bu haber özelinde de Ankara’dan benzer hassasiyetlerin gösterilmesi bekleniyor (resmi açıklamalar için Türkiye Dışişleri’nin geçmiş tepkilerine bakınız).


Bölgesel diplomasi ve olası sonuçlar

  • İsrail yönetimindeki bazı isimlerin Türkiye’ye yönelik sert açıklamaları iki ülke ilişkilerini gölgeleyebiliyor; diplomatik yıpranma, ekonomik ve güvenlik-işbirliği alanlarında gerilim yaratma potansiyeli taşıyor. Reuters’in daha önce bildirdiği üzere bazı İsrail yetkilileri Ankara’yı uluslararası platformlarda izole etme yönünde çağrılarda bulundu. Bu tür çağrılar, NATO ve bölgesel forumlarda diplomatik çatışma riskini artırıyor.

  • Türkiye’nin bölgesel pozisyonu, NATO üyeliği ve bölgedeki insani / güvenlik rolleri nedeniyle Ankara’ya yönelik tek taraflı izolasyon kampanyalarının küresel diplomasi üzerindeki etkileri karmaşık olacaktır. (Uzman değerlendirmeleri ve geçmiş diplomatik tepkiler bağlamında.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar