Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Magazin

Hacı Sabancı’nın DNA Raporuna İtirazı: %99.99 Babalık Oranı Yetersiz Mi?

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
DNA raporu ile 4 yaşındaki Uzay’ın %99.99 babası olarak tespit edilen Hacı Sabancı, babalık davası kararına itiraz ederek “%99.99 oran yeterli değil” açıklamasında bulundu. Bu makalede dava süreci, DNA raporunun önemi ve hukuki gelişmeler detaylı bir şekilde inceleniyor.

Olayın Gelişimi

Son günlerde gündeme gelen iddialarda, 4 yaşındaki Uzay’ın babası olarak DNA raporunda %99.99 oranla Hacı Sabancı’nın gösterilmesinin ardından, Sabancı’nın yargı kararına itiraz ettiği bildirildi. İtirazında, “%99.99 oran yeterli değil” diyerek raporun tam anlamıyla davayı sonuçlandırmadığını savunan Hacı Sabancı, babalık davası sürecinde yeni deliller ve ek değerlendirmeler yapılması gerektiğini öne sürdü.

DNA Raporunun Hukuki ve Bilimsel Açıdan Önemi

DNA raporları, modern tıbbi ve hukuki uygulamalarda babalık tespiti için en güvenilir kanıtlar arasında sayılır.

  • Yüksek İhtimal: %99.99 oran, biyolojik babalık açısından son derece yüksek bir ihtimal sunar.

  • Bilimsel Metodoloji: DNA testleri, genetik eşleşmelerin yanı sıra istatistiki verilerle desteklenir; bu sayede davalarda güvenilir sonuçlar elde edilir.

  • Hukuki Kabul: Pek çok ülkede adalet sistemi, DNA raporunu babalık davalarında temel delil olarak kabul etmektedir.

Ancak, Hacı Sabancı’nın iddiasına göre, bu oranın yargı sürecinde tek başına belirleyici olmaması ve ek değerlendirmelerin yapılması gerekliliği söz konusu. Bu durum, dava sürecinde taraflar arasında yaşanan hukuki çekişmenin de altını çizmektedir.

Babalık Davasında İtirazın Sebepleri

Sabancı’nın “%99.99 oran yeterli değil” ifadesi, paternite testi sonuçlarına dair ortaya konulan verilerin yargı sürecinde yeniden değerlendirilmesi gerektiğini işaret ediyor. İtirazın arkasında yatan sebepler şu şekilde özetlenebilir:

  • Delillerin Yorumlanması: DNA raporunun yorumlanış biçimi, kanıtların tartışmalı olduğu bir zemine oturtulabiliyor.

  • Ek Kanıt İhtiyacı: Hacı Sabancı, yalnızca DNA raporu üzerinden sonuç çıkarılmasının yetersiz olduğunu, ek delillerin de incelenmesi gerektiğini savunuyor.

  • Hukuki Hakların Korunması: Tarafın savunma hakkı kapsamında, mevcut kanıtların yeniden değerlendirilmesi talep ediliyor.

Uzman Görüşleri ve Hukuki Değerlendirme

Hukuk uzmanları, DNA raporlarının yüksek oranlarda bile yeni kanıtlarla desteklenmesi durumunda yeniden gözden geçirilebileceğini belirtmektedir.

  • Bilimsel İtirazlar: Genetik testler neredeyse kesin sonuçlar sunsa da, nadiren de olsa laboratuvar hataları ya da metodolojik sorunlar iddia edilebilir.

  • Adil Yargılama İlkesi: Adalet sisteminde, tarafların bütün delilleri sunma ve değerlendirme hakkı bulunmakta; bu nedenle sabancı’nın ek itiraz talepleri hukuki zemin oluşturabilir.

  • Önceki Kararlar: Benzer davalarda, DNA raporlarına ek olarak maddi deliller, tanık ifadeleri ve diğer etkenler de mahkeme kararlarını şekillendirmiştir.

Davanın Geleceği ve Olası Senaryolar

İtirazın kabul edilip edilmemesi, her iki tarafın sunacağı yeni deliller, ek test sonuçları ve uzman görüşlerinin değerlendirilmesiyle kesinleşecektir. Olası senaryolar arasında;

  • Delillerin Tamamen Yeniden İncelenmesi: Davanın tüm kapsamlı bir biçimde yeniden değerlendirilmesi,

  • Ek Genetik Analizlerin Yapılması: Alternatif laboratuvarlardan alınacak sonuçlarla mevcut raporun karşılaştırılması,

  • Uzman Raporlarının Mahkemeye Sunulması: Bağımsız uzman görüşlerinin, taraflarca sunulan ek delillerle birlikte değerlendirilmesi yer almaktadır.

Sonuç

Hacı Sabancı’nın babalık davasına yönelik itirazı, DNA raporlarına dayalı yargı süreçlerine getirdiği yeni bir bakış açısını gündeme taşıyor. %99.99 oran, bilimsel açıdan yüksek bir kesinlik sağlamasına karşın, tarafın ek delillerle desteklenen iddiaları, davanın geleceğinde etkili olabilir. Gelişmeler yakından takip edilirken, adalet sisteminin tüm delilleri dikkate alarak taraflar arasında adil bir sonuca ulaşmayı hedeflediği görülmektedir.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Magazin

Meme kanseri tedavisinde umut veren gelişme

Yayımlandı

üzerinde

Meme kanseri tedavisinde umut veren gelişme

Bilim insanları, tedaviye dirençli meme kanserlerinin büyümesini durdurabilen yeni bir antikor geliştirdi.

Uzmanlara göre bu buluş, hastalığın en agresif türlerinden bazılarını tedavi etme potansiyeline sahip ve hastalar için yeni bir umut anlamına geliyor.
Mirror’da yer alan haberde, söz konusu antikorun mevcut tedavilere artık yanıt vermeyen hastalar ve tedavi seçenekleri sınırlı olan üçlü negatif (triple-negative) meme kanseri hastaları için önemli bir ilerleme olarak görüldüğü kaydedildi. Yeni geliştirilen antikor, tümör hücrelerine doğrudan saldırmakla kalmıyor, vücudun kendi bağışıklık sistemini de devreye sokuyor.
Cancer Research dergisinde yayımlanan çalışmada, laboratuvar deneyleri ve hayvan modelleriyle yapılan testlerde, modifiye edilmiş antikorun bağışıklık hücrelerine mevcut tedavilere kıyasla çok daha güçlü biçimde bağlandığı görüldü. Bu sayede, tümörün içinde zaten bulunan bağışıklık hücreleri aktif hale geldi ve tümörlerin büyümesi sınırlandı.
Prof. Sophia Karagiannis, eğer çalışmalar başarılı olursa bu yaklaşımın doğrudan bağışıklık sistemini uyararak tedaviye dirençli kanserlerdeki önemli bir ihtiyacı karşılayabileceğini belirtti.
Dr. Simon Vincent ise “Bu umut verici erken dönem araştırma, Birleşik Krallık’ta her yıl üçlü negatif meme kanseri tanısı alan 8 binden fazla kadın için daha etkili tedavilerin yolunu açabilir” ifadelerini kullandı.
Bilim insanları, bu yeni tedavinin yalnızca meme kanseri değil, yumurtalık ve endometriyal kanser gibi diğer kanser türlerinde de etkili olabileceğini, çünkü hedeflenen antikor reseptörlerinden birinin bu kanserlerde de bulunduğunu aktarıyor.
Okumaya Devam Et

Magazin

Altın Portakal’da “geleneksel kortej” coşkusu

Yayımlandı

üzerinde

Altın Portakal'da

62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, geleneksel kortej geçişiyle başladı. Türk sineması ve televizyon dünyasının sevilen isimleri, festivalle özdeşleşen kortejde Antalyalıları selamladı.

Türkiye’nin köklü sinema etkinliklerinden Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali bu yıl ‘Kalpten’ temasıyla sinemaseverlerle 62’nci yılında buluştu.
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde bu yıl 104 filmin yer aldığı festivalin geleneksel korteji, gösterimlerin yapıldığı Antalya Kültür Merkezi (AKM) önünden saat 15.30’da başladı.
Kortej, üstü açık araçlarla AKM önünden Sakıp Sabancı Bulvarı, 100’üncü Yıl Caddesi, Güllük ve Cumhuriyet caddelerini takiben Atatürk Caddesi’nden Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin eski hizmet binası önüne kadar 5 kilometre boyunca devam etti.
Ünlü sanatçıların vatandaşları selamladığı korteje, Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Büşra Özdemir, onur ödülü sahibi sinema sanatçıları Serap Aksoy ve Settar Tanrıöğen ile Yüksel Arıcı, Mahmut Cevher, Kaan Çakır, Mehmet Kurtuluş, Korhan Yurtsever, Ezel Akay, Yosi Mizrahi, Elvin Köse katıldı.
Büyükşehir Belediyesi’nin bando takımı ve dans ve gösteri ekiplerinin da eşik ettiği kortejde sanatçılar vatandaşlara çiçek attı.
Korteje yoğun ilgi gösteren vatandaşlar sanatçılarla fotoğraf çekti.
Park içerisinde korteje katılan yabancı akrobasi grubu tarafından gösteri düzenlendi.
Kortejde sanatçıları görmek için caddede bekleyenlerden Mehmet Varsak, ailesiyle korteji izlemeye geldiklerini ve sanatçıları görmenin mutluluğunu yaşadıklarını dile getirdi.
Sibel Karaarslan ise “Sinema müzikleriyle büyüdük. Benim için Altın Portakal, bu müzikler, sanatçılar, geçmişimiz, günümüz ve nesilden nesile aktarılan çok güzel etkinlik” dedi.
Tuğçe Nazlı, “Bizi sevindiren heyecanlandıran bir etkinlik. Sinema geleneğimiz. Yıllarca devam etmesini diliyorum. Kızımla geldim. Küçük yaşta öğrenmesini istedim. Bu etkinlik bizim kültürümüz, bu kültürü yaşatmak istoruyuz “diye konuştu.
Antalya Büyükşehir Belediyesince bu yıl 62’ncisi düzenlenen festivalde gerçekleştirilecek Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda 12 film “Altın Portakal”ı kazanmak için yarışacak.
Festival, 2 Kasım’da sona erecek.
Okumaya Devam Et

Magazin

Altın Portakal’da “Gelin Takımı 2” filminin galası yapıldı

Yayımlandı

üzerinde

Altın Portakal'da

Bu yıl 62’ncisi düzenlenen Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında “Gelin Takımı 2” filmi seyirciyle buluştu.

Festivalin basın bürosundan yapılan açıklamaya göre, Atatürk Kültür Merkezi Aspendos Salonu’nda, Doğa Can Anafarta’nın yönettiği “Gelin Takımı 2″nin gösteriminin ardından film ekibi seyirci karşısına çıktı. Gösterimin ardından, yönetmen Anafarta, oyuncular Ecem Erkek, Nilperi Şahinkaya ve Baran Bölükbaşı ile yapımcı Emre Oskay’ın katıldığı söyleşi gerçekleştirildi. Baran Bölükbaşı, oyunculuk eğitimini Antalya’da aldığını belirterek, bu yüzden filmi bu kentte seyirciyle izlemenin keyifli olduğunu ifade etti. Ecem Erkek de sette beş kadın olarak tartışmadan, sorun yaşamadan, güzel çekim süreci geçirdiklerini dile getirerek, her yaş grubundaki kadının aynı şekilde gülüp, eğlenebileceğini anlattı. Oyuncu Nilperi Şahinkaya ise filmdeki karakteri “Deniz” ile ilgili gelen soruları yanıtlayıp, karakterle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Yapımcı Emre Oskay da ilk profesyonel sinema tecrübesinde Derviş Zaim ile “Gölgeler ve Suretler” filminin yapımcılığını üstlendiğini anımsatarak, her filmin farklı bir yolculuğunun olduğunu kaydetti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar