Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Teknoloji

2 bin yıl sonra ilk kez okundu:  Yanmış parşömen felsefi bir metin mi?

Yayımlandı

üzerinde

Antik Roma’nın Herculaneum kentine ait, 79 yılında Vezüv Yanardağı’nın patlaması sonucu kömürleşerek son derece hassas hale gelen bir parşömen, bilim insanlarının gerçekleştirdiği yenilikçi bir çalışma sayesinde 2 bin yıl sonra ilk kez okunabildi.

FELSEFİ İÇERİK İHTİMALİ GÜÇLENİYOR 

Herculaneum’dan çıkarılan parşömenin, ilk kez fiziksel olarak zarar görmeden incelenebilmesi için bilim insanları, gelişmiş X-ray taramaları ve yapay zeka destekli analizler kullanarak metnin içeriğini açmayı başardı. Araştırmayı yürüten Vesuvius Challenge ekibinden Stephen Parsons, parşömenin tamamının okunabildiğinden emin olduklarını belirtti.

İlk analizlerde parşömende Yunanca harflerin belirgin şekilde görüldüğü ve metnin büyük ihtimalle felsefi bir içerik taşıdığı öngörüldü.

AÇILMAYA ÇALIŞILDIĞINDA PARÇALANMIŞTI 

Herculaneum’da yıllar önce keşfedilen yüzlerce yanmış parşömenin, geçmişte açılmaya çalışıldığında fiziksel olarak parçalandığı biliniyor. Bu nedenle Oxford Üniversitesi’ne bağlı Bodleian Kütüphanesi’nde, bazı parşömenler uzun yıllar boyunca dokunulmadan muhafaza edildi.

BAŞARIYA ULAŞTIRAN YÖNTEM 

Yüksek güçlü X-ray ışınlarıyla tarama yaparak, parşömen zarar görmeden incelendi. Ardından, yapay zeka sayesinde mürekkep izleri tespit edildi. Bilim insanları, hem papirüs hem de mürekkebin karbon bazlı olduğu için analiz yapmakta zorluk yaşandığını ancak bu yeni tekniklerle başarılı sonuçlar elde ettiklerini belirtiyorlar.

Uzmanlar, parşömenin tamamının okunmasının yanı sıra, ilerleyen dönemde daha uzun metinlerin ortaya çıkabileceğini ifade etti. 

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Teknoloji

Yapay zeka girişimcilerinin “manastır hayatı”: İçkimiz yok, eğlencemiz yok

Yayımlandı

üzerinde

Birçok için başarılı bir şirket kurmak, şöhret ve servet hayallerini beraberinde getirir. Ancak giderek artan sayıda genç girişimcisi, başarılı bir girişimini tek bir hedef olarak görürken, lüks yaşamı ise reddediyor.

Wall Street Journal’ın (WSJ) haberine göre, ABD’nin Bay Area bölgesine akın eden genç yapay zeka girişimcileri, meslektaşlarının keyif aldığı lüks yaşamdan uzak, manastır benzeri bir minimalist hayat sürüyor.

Yapay zeka finans şirketi Corgi’nin kurucularından biri olan 23 yaşındaki Emily Yuan, WSJ’ye verdiği röportajda, “Bir bara gidip içki içmek yerine neden şirket kurmayayım?” ifadelerini kullandı.

“SAN FRANCISCO’NUN AYIKLARI”

Bazı teknoloji girişimcilerinin sosyal yaşamdan uzak durma yaklaşımına daha önce de rastlandı. Hatta bu kişilere “San Francisco’nun ayıkları” da deniyor.

Ancak yapay zeka nesli bunu çok daha ileri taşıyor.

Genç girişimciler sadece alkolü bırakmakla kalmıyor, aynı zamanda sosyal hayatlarını ve boş zamanlarını da feda ediyor. Hatta bazı çevrelerde yemek ve uyku gibi temel ihtiyaçlar bile şirket kurmak için erteleniyor.

Pylon şirketinin kurucusu 28 yaşındaki Marty Kausas, WSJ’ye, genellikle konserve hazır yemekleri tükettiğini söyledi:

“Yemek düşünmek zorunda kalmadığımda, çalışma günüm daha verimli oluyor.”

Kausas, LinkedIn’de paylaştığı bir gönderide son üç haftadır “haftada 92 saat çalıştığını” belirtti:

“Pazartesiden perşembeye sabah 8’den gece 1’e kadar; cuma 13 saat, pazar ise 11 saat çalıştım. Bu, gösteriş veya teşvik amacıyla söylenmiyor. Sadece gerçekten kazanmak istiyoruz.”

Kausas, hedeflerinin 10 milyar dolar değerinde halka açık bir şirket kurmak olduğunu belirtti.

BU BİR MİT Mİ?

Ancak davranış bilimleri uzmanı Jerry Davis’e göre 20’li yaşlarındaki bu girişimcilerin gerçekten günde 17 saat çalıştığını söylemek zor.

Futurism’e konuşan Davis, bu imajın, geleceğin endüstri devlerini sıradan insanlardan ayırmak için oluşturulmuş bir “mit” olduğunu düşünüyor.

Fitness teknolojisi girişimi Fort’un kurucusu Miranda Nover, Business Insider’a verdiği röportajda, bu yaşam imajının genç girişimciler için çok önemli olduğunu belirtti:

“Eğer bir yazılım veya yapay zeka girişimcisiyseniz, kesinlikle şunu göstermek istiyorsunuz: Haftada altı gün ofisteyiz, akşam 9’a kadar çalışıyoruz, içki içmiyoruz, partilere gitmiyoruz, hiçbirini yapmıyoruz.”

Okumaya Devam Et

Teknoloji

Bilim kurgudan gerçeğe: “Akıllı toz” teknolojisi geliyor

Yayımlandı

üzerinde

Polonyalı yazar Stanisław Lem, 1963 tarihli kurgu öyküsü The Invincible’da (Yenilmez) bir gezegenin atmosferinde dolaşan, sürüler halinde hareket eden yapay nanobotlardan söz etmişti. Tek başlarına etkisiz olan bu mikroskobik varlıklar, birlikte enerji toplayabiliyor, çoğalabiliyor ve kendi bölgelerini ölümcül bir güçle savunabiliyordu.

Bugün, Lem’in hikayesi, gerçeğe dönüşmek üzere. “Akıllı toz” (smart dust) adı verilen yeni bir , başlangıçta ’nin Soğuk Savaş dönemi araştırma kurumu DARPA’da (GPS ve internetin de öncüsü) ortaya atılan teorik bir proje olarak gündeme geldi.

Şimdi ise çevre araştırmalarından madenciliğe, hatta askeri istihbarata kadar birçok alanda geliştiriliyor.

TANE BOYUTUNDA SENSÖRLER

“Akıllı toz” aslında havada asılı kalabilen, merkezi bir cihaza veri ileten mikroskobik sensörlerden oluşuyor. İlk denemelerde pirinç tanesi büyüklüğünde kablosuz alıcılar hedeflenirken, yıllar süren Ar-Ge sayesinde artık çıplak gözle görülmesi zor, 1 mm³ ile 0,02 mm³ arasında değişen boyutlara inildi.

2003’te Crossbow Technology’nin “MICA” platformu ve UC Berkeley’nin “Spec” sensörleri, nem, ışık ve sıcaklık gibi değişkenleri milimetrik boyutlarda ölçmeyi başarmıştı. Son 10 yılda ise bu mikro sensörlerin yetenekleri genişletildi: artık ses kaydı yapabiliyor, hatta havadaki kimyasal bileşenleri tespit etmeye yönelik çalışmalar sürüyor.

Futurism’in konuyla ilgili son haberine göre bu sistemler tek başına insan vücudundaki değişimleri ölçebiliyor, sürüler halinde dağıtıldığında ise biyolojik bileşenleri tanımlayabiliyor.

Uzmanlar gelecekte, bu sensörlerin üç boyutlu ortamlarda neredeyse sınırsız veri toplayabileceğini öngörüyor.

BÜYÜYEN ENDÜSTRİ

Interesting Engineering’in verilerine göre, “akıllı toz” endüstrisinin 2022’deki değeri yaklaşık 115 milyon dolardı. 2032’de bu rakamın 400 milyon dolara yaklaşması bekleniyor. Şimdilik çalışmaların büyük kısmı üniversite ve şirket laboratuvarlarında yürütülüyor.

Emerson Process Management ve Hewlett-Packard gibi teknoloji şirketleri bu alanda öncülük ederken, İsrailli firma Stardust Solutions’ın projeleri tartışma yaratmıştı. Şirket, uluslararası jeomühendislik yasalarına aykırı şekilde, akıllı tozun bir versiyonunu kullanarak Güneş ışığını engellemeyi planladığını açıklamıştı.

GELECEK PLANLARI

Bugünkü akıllı toz teknolojisi hâlâ sınırlı. Sensörlerin merkezi bir işlem birimine bağlı çalışması, onları insan kontrolünden uzaklaştıramıyor.

Kullanım ömürleri de kısa, ancak ışık, titreşim ve elektromanyetik alanlardan enerji toplama üzerine yapılan araştırmalar bu sorunu gidermeyi hedefliyor.

Her ne kadar distopik senaryoları çağrıştırsa da uzmanlara göre “akıllı toz” çevre izleme, tıp, sanayi ve güvenlik alanlarında devrim niteliğinde bir gelecek vaat edebilir.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

iPhone 17 dolandırıcıları iş başında: Kaspersky uyardı

Yayımlandı

üzerinde

Siber güvenlik şirketi Kaspersky, ’ın iPhone 17 için ön siparişleri açmasının ardından internet dolandırıcılıklarında ciddi bir artış yaşandığını duyurdu.

Şirket, sahte web siteleri, uydurma çekilişler ve sahte “test” programlarıyla kullanıcıların kişisel ve finansal bilgilerinin hedef alındığını açıkladı.

SAHTE MAĞAZALAR

Kaspersky’nin raporuna göre en yaygın yöntem, Apple’ın resmi mağazasını taklit eden sahte web siteleri üzerinden yürütülüyor.

Dolandırıcılar, “tükendiğinde bile garantili ön sipariş” vaadiyle kullanıcıları kandırıyor. Müşterilerden kart bilgileri istenirken, herhangi bir gerçek alışveriş yapılmıyor; bilgiler doğrudan siber suçluların eline geçiyor.

SAHTE IPHONE ÇEKİLİŞLERİ

Dolandırıcıların bir diğer taktiği ise “ücretsiz iPhone kazanma” vaadiyle kurulan sahte çekilişler.

Kullanıcılardan anket doldurmaları, telefon ve e-posta gibi kişisel verilerini paylaşmaları, hatta sahte teslimat ücretleri ödemeleri isteniyor.

Bazı siteler güvenilir görünmek için sahte müşteri yorumları bölümü bile ekliyor.

Benzer şekilde, meraklıları sahte “iPhone 17 test programları” ile hedef alınıyor. Katılım için iletişim bilgileri ve adres isteyen bu programlar, bazen sahte kargo ücreti de talep ediyor. Kullanıcılar iPhone 17’yi denemek ve tanıtmak karşılığında ücretsiz bir telefona sahip olacaklarını zannederek hedef haline gelebiliyor. Ancak gerçekte hiçbir cihaz gönderilmiyor; mağdurlar ise oltalama saldırılarına ve spam kampanyalarına maruz kalıyor.

SİBER SUÇLULAR İÇİN FIRSAT

Kaspersky içerik analisti Tatyana Shcherbakova, “Siber suçlular büyük ürün lansmanlarının yarattığı heyecandan besleniyor. Tüketici coşkusunu veri ihlallerine açılan bir kapıya dönüştürüyorlar. Bugün artık kaba oltalama girişimlerinden, son derece profesyonel görünümlü sahte sitelere evrilmiş durumdayız” dedi.

Shcherbakova, kullanıcıların güvenliği için “doğrulamayı, heyecanın önüne koymaları gerektiğini” vurguluyor.

Kaspersky’nin güvenlik önerileri şu şekilde:

– iPhone 17 yalnızca Apple’ın resmi kanalları, yetkili satıcılar veya onaylı operatörlerden satın alınmalı.

– URL’ler mutlaka kontrol edilmeli, istenmeyen tekliflere kulak verilmemeli.

– “Ücretsiz ürün” karşılığında kişisel bilgi paylaşılmamalı.

– Hesaplarda çok faktörlü kimlik doğrulama kullanılmalı ve hareketler düzenli olarak izlenmeli.

TÜRKİYE’DE DE ÖN SİPARİŞTE

Dün iOS 26 güncellemesini yayınlayan Apple geçen hafta iPhone 17’yi tanıtmıştı. Yeni modelde Center Stage özellikli ön kamera, 48 MP Fusion Ana kamera ile optik kalitede 2x Telefoto ve 48 MP Fusion Ultra Geniş kamera öne çıkıyor.

12 Eylül Cuma günü başlayan ön siparişler, Türkiye dahil 63 ülke ve bölgede açıldı. Cihaz 19 Eylül’den itibaren satışa çıkacak. 26 Eylül’den itibaren 22 ülkede daha piyasaya sunulacak.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar