Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Magazin

17. yüzyıl Osmanlı batığında yeni buluntular: Bir müzeyi dolduracak eşya çıktı

Yayımlandı

üzerinde

Osmanlı batığından

Muğla’nın Datça ilçesi açıklarındaki Kızlan Osmanlı Batığı’nda Osmanlı denizcilik tarihine ışık tutacak önemli buluntular çıkarıldı. 17. yüzyıl Osmanlı batığında 36 tüfek, 50’den fazla humbara, Çin porselenleri, mühür, satranç takımı ve günlük yaşam eşyaları bulundu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Geleceğe Miras Projesi” kapsamında Dokuz Eylül Üniversitesi Sualtı Kültür Mirası ve Denizcilik Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezince (SUDEMER) yürütülen kazılar, Türkiye’de kazısı yapılan tek 17. yüzyıl Osmanlı batığı olma özelliği taşıyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un da 2021’de dalış yaptığı bölgedeki Osmanlı dönemi batığındaki kazı çalışmaları uzman ekiplerce yürütülüyor.
Sabah brifingiyle güne başlayan kazı ekibi, önceki günün değerlendirmesinin ardından iş bölümü ve dalış programlarını belirliyor.
Genellikle ikişerli veya dörderli gruplar halinde günde iki dalış gerçekleştiren dalgıçlar, batığın sığ suda bulunması sayesinde uzun süre çalışma imkanı buluyor.
Ekip, akşam geç saatlere kadar denizde, ardından da karada katalog çalışmaları yapıyor.
Kazı Başkanı ve SUDEMER Müdürü Prof. Dr. Harun Özdaş, batıktaki dördüncü kazı sezonunda yürüttükleri çalışmalarda buldukları mühürden, geminin 1667-1668 yılları arasında battığını belirlediklerini söyledi.
Batığın ilk bulunduğunda sıradan göründüğünü ancak derinlere indikçe olağanüstü bulgularla karşılaştıklarını belirten Özdaş, “Buluntu, normal şartlarda bu kadar sığ bir batıkta bulunmayacak kadar zengin bir çeşitliliğe sahip ve sayısal olarak da çok yüksek. Osmanlı dönemi denizciliğine yönelik yeni bir müze açabilecek kadar zengin bir buluntu topluluğuyla karşı karşıyayız.” diye konuştu.
Bu sezonki kazılarda özellikle askeri mühimmatın dikkati çektiğini anlatan Özdaş, paketlenmiş halde 36 Osmanlı tüfeği, 50’den fazla humbara (el bombası), kılıç, hançer ve tabancaların yanı sıra 3 binin üzerinde merminin gün yüzüne çıkarıldığını belirtti.
Özdaş, buluntuların geminin Osmanlı devlet gemisi olduğunu kanıtladığını bildirdi.
Osmanlı hançeri bulduklarını belirten Özdaş, “Geminin dış bordosunda yaptığımız küçük bir çalışma sırasında bir hançere rastladık. Tipik bir Osmanlı hançeri, kıvrımlı yapısı ve sapında süslemesi olduğunu düşünüyoruz. Çökeltiyle kaplı olduğu için formu dışında çok ayrıntıya giremiyoruz. Konservasyon çalışması sonucu tanımlamaları ortaya çıkacak.” bilgisini verdi.
Prof. Dr. Özdaş, buldukları “Hüdabende Abdullah Ahmed” ismine ait mühürden geminin tam tarihlemesini yaptıklarını belirterek, şunları kaydetti: “Geçen sene sikkelere rastlamıştık, onlardan kabaca 1660 ila 1675 arasını tarihliyorduk fakat bu mühür bize Hicri 1078 (Miladi 1667-1668) yılını verdi. Bu da geminin 1667-1668 yılları arasında bir mücadele, çatışma sonrası kıyıya sürüklenerek karaya oturduğunu daha sonra yanarak battığını gösteriyor. Batıkta mühimmat dışında da dikkati çekici eserler bulundu. 135 adet Tophane üretimi pipo lülesi, 2 adet satranç takımı, bambu paketler içinde 40’tan fazla Çin porseleni, bakır mutfak kapları, ibrikler, kazanlar, tahta kaşık, şimşir tarak ve deri mataralar bulundu.”
Özdaş, bölgede Osmanlı denizciliğine dair başka batıkların da kayıt altında olduğunu söyledi. “Mavi Miras Projesi” kapsamında Osmanlı Dönemi Sualtı Kültür Mirası Coğrafi Bilgi Sistemi oluşturduklarını belirten Özdaş, şunları aktardı: “Bu çerçevede denizlerde Osmanlı döneminde batmış, Osmanlı olup olmadığını kesin olarak bilmesek de Osmanlı’nın batırdığı gemiler ya da Osmanlı’nın batan gemileri arşivimiz var. Bunun için yakın çevrede, sığda dahil olmak üzere 70 ila 100 metre derinliğinde 20’ye yakın batığımız var. Bunlar farklı dönemlere, 17. ila 19. yüzyıla tarihlenen batıklar.”
Kazı Başkanı Yardımcısı Doç. Dr. Nilhan Kızıldağ ise batık alanında her gün çekilen yüzlerce fotoğrafı birleştirilerek kayıt altına aldıklarını söyledi.
Eserlerin kayıt altına alınmasının önemine dikkati çeken Kızıldağ, “Günlük olarak çıkarılan eserlerin envanter çalışmasını yapıyoruz. Burada kullandığımız en önemli yöntem fotogrametri. Batık alanının her gün yüzlerce fotoğrafını çekip bu fotoğrafları mozaik halinde birleştiriyoruz. Böylece detaylı ve tek bir fotoğraf elde ediyoruz ve plan çalışmasını bunun üzerinden yürütüyoruz.” diye konuştu.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla duyurduğu buluntular için dünya su altı arkeolojisinin en çarpıcı buluntularından biri olduğu vurgusunu yaptı.
Ersoy’un paylaşımı şu şekilde:”Ecdadımızın izini sadece karada değil, denizlerde de sürüyoruz. 
Bakanlığımızın ‘Geleceğe Miras Projesi’ ile eşsiz mirasımızı koruyarak gelecek kuşaklara aktarıyoruz.
Bu vizyonun en çarpıcı örneklerinden biri de Akdeniz’in derinliklerinde yüzyıllar sonra gün yüzüne çıkan Osmanlı batığıdır.
#KızlanOsmanlıBatığıSualtıKazısı’nda son olarak silahlar, porselenler, satranç takımları ve tarihe ışık tutan eşsiz buluntular ortaya çıkarıldı.
Türkiye’de kazısı yapılan ilk ve tek 17’nci yüzyıl Osmanlı batığında; 30’dan fazla tüfek, 50’den fazla humbara, binlerce mermi ve Osmanlı döneminin en büyük pipo koleksiyonu bulundu.
Batık, Osmanlı’nın deniz gücü ve ticaretini günümüze taşıyan ilk örnek!
Bu keşif, yalnızca ülkemizin değil, dünya sualtı arkeolojisinin de en çarpıcı buluntularından biri olarak tarihe geçti.
Emeği geçen herkese ve özelliklede ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.”
Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Magazin

Ünlü Sanatçı Cansever’den Yürek Burkan Açıklama: “Lösemi Teşhisi Konuldu, Dualarınızı Bekliyorum”

Yayımlandı

üzerinde

Ünlü Sanatçı Cansever’den Yürek Burkan Açıklama: “Lösemi Teşhisi Konuldu, Dualarınızı Bekliyorum”

Haber Tarihi: 17 Aralık 2025, 23:00
Okuma Süresi: 4 dakika

Arabesk müziğin sevilen ismi Cansever, sağlık durumuna ilişkin sevenlerini derinden üzen bir açıklama yaptı. Uzun yıllardır yaşamını sürdürdüğü Almanya’da kendisine lösemi (kan kanseri) teşhisi konulduğunu duyuran sanatçı, tedavi süreci nedeniyle sahnelere ara verdiğini bildirdi.

“Her Şey Çok Güzel Olacak”

Cansever, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı samimi video paylaşımında şu ifadelere yer verdi:

“Basında da duyduğunuz gibi bana bir lösemi teşhisi konuldu, yani kan kanseri. O yüzden bu paylaşımı yapmak istiyorum. Çok fazla arayan, yazan var; hepsine tek tek cevap veremiyorum. Fakat her şey çok güzel olacak. Almanya’dayım, doktorlarım çok iyi. Cuma günü kemoterapiye başlayacağım. Allah’ın adıyla ve sizin dualarınızla inşallah… Sizi çok seviyorum, dualarınızı bekliyorum”.

Sanatçının, tedavisinin Mülheim an der Ruhr kentindeki Evangelische Krankenhaus’ta devam ettiği ve moralinin yüksek olduğu öğrenildi.

Sahnelere Zorunlu Ara

Açıklamasında, müzik hayatına verdiği bu aranın tamamen tedavi sürecine odaklanmak için olduğunu vurgulayan Cansever, sevenlerinden anlayış ve destek beklediğini iletti. Sanatçı, bu zorlu dönemi güçlü bir inanç ve pozitif bir ruh haliyle karşıladığını belirterek, sahnelere daha güçlü ve sağlıklı bir şekilde dönmeyi hedeflediğini ifade etti.

Cansever Kimdir?

Gerçek adıDzansever Dalipova olan sanatçı, 90’lı yıllardan itibaren kendine has yorumu ve tarzıyla arabesk müzik sahnesinde önemli bir yer edindi. “Ağla Gözbebeğim”, “Sen de Gittin”, “Kime Bu İnat” gibi unutulmaz şarkılarıyla geniş bir hayran kitlesine ulaştı. Cansever, son yıllarda bazı sağlık sorunları nedeniyle ara sıra sahne aldı.

Lösemi (Kan Kanseri) Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Cansever’in mücadelesini verdiği lösemi, kemik iliğinde başlayan bir kan kanseri türüdür. Son yıllarda tıp alanında kaydedilen önemli ilerlemeler, lösemi tedavisinde umut verici sonuçlar doğurmuştur.

Tedavide Çığır Açan Gelişmeler

· Hedefe Yönelik Tedaviler ve İmmünoterapi: 2025 itibarıyla, özellikle akut lenfoblastik lösemi (ALL) gibi bazı türlerde, monoklonal antikorlar ve CAR T-hücre tedavisi gibi yöntemlerle kemoterapi yoğunluğu azaltılabilirken, sağ kalım oranları önemli ölçüde artırılmıştır.
· Kronik Lösemilerde Devrim: Örneğin, Kronik Miyeloid Lösemi’de (KML) kullanılan BCR::ABL1 tirozin kinaz inhibitörleri sayesinde hastaların yaşam beklentisi neredeyse normale yaklaşmış ve bir kısmı ilaç tedavisini bırakabilir hale gelmiştir.
· Yüksek Sağ Kalım Oranları: Güncel tıbbi verilere göre, doğru tedaviyle birçok lösemi alt türünde 5 yıllık sağ kalım oranı %70’in üzerine çıkabilmektedir. Hairy Cell Lösemi, Kronik Lenfositik Lösemi (KLL) ve bazı akut lösemi türlerinde bu oran %80-90’lara ulaşmaktadır.

İstatistiklerle Lösemi

· ABD’de 2025 yılı için tahmini yeni lösemi vakası sayısı 66,890, tahmini ölüm sayısı ise 23,540 olarak belirtilmektedir.
· Lösemi, tüm yeni kanser vakalarının yaklaşık %3.3’ünü oluşturmaktadır.
· Son verilere göre, lösemide 5 yıllık nispi sağ kalım oranı %72’nin üzerindedir. Bu oran, 1970’lerdeki %33’lük oranın iki katından fazladır ve tedavideki ilerlemeyi açıkça göstermektedir.

Sanatçı Cansever, Almanya’da alacağı modern tedavi yöntemleri ve yüksek moraliyle bu süreci atlatacağına olan inancını tekrarlıyor. Tüm sevenleri ve müzik camiası, ünlü sanatçıya acil şifalar diliyor ve dualarının kendisiyle olduğunu iletiyor.

Okumaya Devam Et

Magazin

Güllü’nün oğlu Tuğberk Yağız Gülter’in ifadesi ortaya çıktı: “Annem camlardan korkardı”

Yayımlandı

üzerinde

Güllü’nün oğlu Tuğberk Yağız Gülter’in ifadesi ortaya çıktı: “Annem camlardan korkardı”

Haber Tarihi: 16 Aralık 2025 | ⏱️ Okuma Süresi: 4 dakika| Saat: 23:00

Arabesk müziğinin sevilen sesi Güllü’nün (Gül Tut) şüpheli ölümüne ilişkin soruşturmada kritik bir ifade daha gün yüzüne çıktı. Sanatçının oğlu Tuğberk Yağız Gülter, annesinin “camdan atlayacağım” sözünün kız kardeşi Tuğyan Ülkem Gülter’e ait olduğunu iddia ederken, “Annem camlardan her zaman korkardı” ifadesini kullandı.

Kızının “kasten öldürme” suçundan tutuklandığı soruşturmada müşteki sıfatıyla dinlenen Tuğberk Yağız Gülter, savcılıkta verdiği 4 saatlik ifadede çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Tuğberk Yağız Gülter’den Savcılıkta Çarpıcı İfadeler

Güllü’nün oğlu, Yalova Cumhuriyet Başsavcısı Duygu Bayar Öksüz tarafından alınan ifadesinde olay gecesi ve aile ilişkilerine dair önemli detayları anlattı.

Tuğberk Yağız Gülter’in ifadesinden öne çıkan iddialar şunlar:

· “Atacağım” Sözü Kime Ait? Tuğberk Yağız, “Annem camlardan her zaman korkardı, ‘Atacağım’ sözü ablama ait” dedi.
· Kız Kardeşi Hakkındaki Şüpheleri: Savcının, “Tuğyan, erkek arkadaşı Kervan için anneni öldürebilir mi?” sorusuna yanıtı, “Vebal almak istemiyorum ama Kervan için her şeyi yapabilir” oldu. Ablasını “ilişki konusunda zayıf karakterli” olarak nitelendirdi.
· Olay Anına İlişkin Görüşü: Evin laminant zemininin çok kaygan olduğunu ve daha önce de annesiyle birlikte bu yüzden düştüklerini belirtti. “Annemin alkolün de etkisiyle camı açmak istediği sırada ayağının kayıp düşmüş olabileceğini düşünüyorum” ifadesini kullandı.
· Şikayetçi Olma Koşulu: “Annem bir cinayete kurban gitti ise bu işle alakası olan herkesten şikayetçiyim ama şayet ablamın bu olayla alakası yoksa şikayetçi değilim” dediği öğrenildi.

Soruşturmada Son Durum: Kızı Tutuklu, Tek Tanık Ev Hapsinde

Soruşturmada önemli gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Güllü’nün 52 yaşında hayatını kaybettiği 26 Eylül’den bu yana süren soruşturmada:

· Kızı Tutuklandı: Sanatçının kızı Tuğyan Ülkem Gülter, “kasten öldürme” şüphesiyle 13 Aralık’ta tutuklandı.
· Arkadaşının İfadesi: Olay anında evde bulunan ve Gülter’in arkadaşı olan Sultan Nur Ulu ise ev hapsine çarptırıldı. Ulu, mahkemede verdiği ifadede, “Tuğyan’ın arkadan annesinin kalçasının altından bacaklarına doğru sarılarak hafif kendisine, hafif yukarıya doğru çektiğini gördüm. Tuğyan annesini o şekilde çektikten hemen sonra annesi düştü” iddiasında bulundu.
· Kaçma Girişimi: İddialara göre, Tuğyan Ülkem Gülter ile Sultan Nur Ulu, ülkeden ayrılmaya çalışırken 10 Aralık’ta gözaltına alınmıştı.
· Dijital Deliller: Soruşturma kapsamında, Tuğyan Ülkem Gülter’in yakın arkadaşı Bircan Dülger, savcılıkta verdiği ifadede, Gülter’in annesi için “N’olur bir şey yap, bu kadın ölsün” yazılı mesajlar attığını ve olaydan sonra “Ben yaptım ama çok pişmanım” dediğini öne sürdü.

Aile İçi Gerilimler ve Kamuoyuna Yansımalar

Olay, aile içindeki gerilimleri de gözler önüne serdi. Güllü’nün eski eşi ve çocuklarının babası Gürol Gülter, bir televizyon programında çocuklarıyla ilgili iddialar için “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” ifadesini kullandı.

Ayrıca, Güllü’nün avukatlarından Mert Erdoğan, Tuğyan Ülkem Gülter’in şüpheli sıfatıyla gözaltına alınması üzerine savunma vekilliğinden çekildiklerini açıkladı. Erdoğan, “Fakat bu Tuğyan’ın suçlu olduğu anlamına gelmesin, masum olduğu anlamına da gelmesin” diyerek dikkatli bir açıklama yaptı.

Öte yandan, bazı uzmanlar ve sosyal medya kullanıcıları, güvenlik kamerası kayıtlarındaki sesler üzerinden analizler yapıyor. Kayıtlara yansıdığı iddia edilen “Hadi görüşürüz bay bay” gibi ifadeler ve bağrışmalar, kamuoyunda olayın bir kaza mı yoksa kasten mi işlendiği konusundaki tartışmaları alevlendiriyor.

Öne Çıkan Gelişmeler:

· Oğul’un İddiası: “Annem camlardan korkardı, ‘atacağım’ sözü kız kardeşime ait.”
· Kızın Arkadaşının Tanıklığı: “Tuğyan’ın annesini pencereden çektiğini gördüm.”
· Olay Yeri İncelemesi: Zeminin kaygan olduğu ve camın bel hizasında tam açılır olduğu belirtiliyor.
· Yakın Çevre İfadesi: Kızın annesine “bu kadın ölsün” diye mesaj attığı iddia edildi.
· Adli Süreç: Kız kardeş tutuklandı; olaydaki tek görgü tanığı ev hapsinde.

Soruşturma, Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafıından titizlikle yürütülüyor. Savcı Duygu Bayar Öksüz, “Somut delillerle karşılarına çıkmamız gerekirdi. Ayrıntılı bir çalışmanın eseri” ifadelerini kullanarak delil toplama sürecinin önemine dikkat çekti.

Okumaya Devam Et

Magazin

SON DAKİKA: Mehmet Akif Ersoy ve Ela Rumeysa Cebeci’nin Uyuşturucu Test Sonuçları Pozitif Çıktı

Yayımlandı

üzerinde

SON DAKİKA: Mehmet Akif Ersoy ve Ela Rumeysa Cebeci’nin Uyuşturucu Test Sonuçları Pozitif Çıktı

15  Aralık 2025 -20:00

SON DAKİKA HABERİ – İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen uyuşturucu soruşturması kapsamında tutuklanan eski Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy ve 9 şüpheliye yapılan testlerin sonuçları açıklandı. Ersoy ve spiker Ela Rumeysa Cebeci’nin de aralarında bulunduğu 7 kişinin test sonucunun pozitif olduğu öğrenildi.

· Olay: Uyuşturucu soruşturmasında test sonuçları.
· Sonuç: 10 şüpheliden 7’sinin testi pozitif.
· Öne Çıkan İsimler: Mehmet Akif Ersoy (kokain), Ela Rumeysa Cebeci (esrar, sentetik uyuşturucu, kokain).
· Kurumsal Tepki: TMSF, Ersoy ve Cebeci’nin işine son verdi.
·

 Test Sonuçlarının Detayları

İşte Adli Tıp Kurumu’nda (ATK) alınan kan ve saç örneklerinin çarpıcı sonuçları:

Mehmet Akif Ersoy

· Saç Örneği Sonucu: Pozitif. “Kokain ve metabolitleri” tespit edildi.
· Kan Örneği Sonucu: Temiz çıktı. Herhangi bir uyuşturucu maddeye rastlanmadı.

Ela Rumeysa Cebeci

· Saç Örneği Sonucu: Pozitif. “Esrar ile sentetik uyuşturucu, kokain ve metabolitleri” maddeleri bulundu.
· Kan Örneği Sonucu: Temiz çıktı. Uyuşturucu madde içeren bulgu bulunmadı.

Diğer Şüpheliler
Test sonucu pozitif çıkan diğer isimler arasında Ufuk Tetik,Şevkiye Dilara Yıldız, Mustafa Manaz, Ebru Gülan ve Buse Öztay’ın da yer aldığı bildirildi. Aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınan spiker Meltem Acet’in test sonucunun ise negatif olduğu açıklandı.

 Savcılık İddianamesinden Çarpıcı Ayrıntılar

Test sonuçları, soruşturma dosyasındaki ciddi iddialarla paralellik gösteriyor. Şüpheliler hakkında hazırlanan sevk yazısında, “uyuşturucu madde kullanılması için yer ve imkan sağlamak” ve “kadınları ilişkiye sokarak sektörel ve maddi menfaat sağlamak” gibi ağır suçlamalar yer alıyor. İddianamede, şüphelilerin uyuşturucu kullandıktan sonra grup halinde cinsel ilişkiye girdikleri de öne sürülüyor.

 Sürecin Kronolojisi

Olaylar, medya ve hukuk dünyasını sarsacak şekilde hızla gelişti.

· 10 Aralık: Mehmet Akif Ersoy ve 7 şüpheli, İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından gözaltına alındı. Ersoy, Habertürk TV’deki Genel Yayın Yönetmenliği görevinden TMSF tarafından derhal alındı.
· 14 Aralık: Habertürk spikeri Ela Rumeysa Cebeci ve Görsel Yönetmen Abdullah Çebi’nin de TMSF tarafından işten çıkarıldığı iddia edildi. Cebeci, telefonunda Ersoy’un uyuşturucu kullanılan bir ortamda çekilmiş fotoğrafı bulunduğu iddialarını yalanladı.
· 15 Aralık: Adli Tıp Kurumu’nda alınan saç ve kan örneklerinin sonuçları açıklandı. Ersoy ve Cebeci de dahil 7 şüphelinin testi pozitif çıktı.

İddialara Tepkiler ve İnkarlar

Test sonuçları, şüphelilerin daha önceki açıklamalarıyla tezat oluşturuyor.

· Mehmet Akif Ersoy, savcılık ifadesinde, “Hayatında hiç uyuşturucu kullanmadığını” ve iddiaların “çok çirkin” olduğunu söylemişti. Grup seks iddialarını da “hepsi yalan” diyerek reddetmişti.
· Ela Rumeysa Cebeci ise, Mehmet Akif Ersoy ile ilişkisi olduğu iddialarını reddederek, onunla sadece bir etkinlikte kısa bir konuşma yaptığını, iş dışında hiçbir görüşmelerinin olmadığını belirtmişti.

Soruşturmanın Boyutları ve Beklentiler

Soruşturma, ilk gözaltıların ardından genişleyerek devam ediyor. Daha önce de spikerler Hande Sarıoğlu ve Meltem Acet aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınmış, Adli Tıp Kurumu’nda örnek verdikten sonra serbest bırakılmıştı. Test sonuçlarının ardından, pozitif çıkan şüphelilerin yargılanma süreçlerinin hız kazanması bekleniyor. Uyuşturucu madde kullanmak ve kullanılmasına yer ve imkan sağlamak suçlamaları, Türk Ceza Kanunu’nda ağır cezai yaptırımlar öngörüyor.

 

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar