Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Yargıtay’dan Yıllık İzin Ücretinin Peşin Ödenmesi Hakkında Emsal Karar: İşçi Kıdem Tazminatı Yolunu Açtı

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 02.06.2025 tarihli kararı, yıllık izne çıkan işçiye izin ücretinin peşin ödenmemesini haklı fesih sebebi saydı ve kıdem tazminatı hakkı tanıdı. İş Kanunu 57/1 uyarınca işverenlerin yükümlülükleri, işçinin hakları ve işverenlerin alması gereken önlemler, uzman görüşüyle detaylı olarak ele alınıyor.

Giriş

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte işyerlerinde yıllık izin kullanımları yoğunlaşmaya başladı. Türkiye’deki İş Kanunu’nda (4857 sayılı Kanun) yıllık izin dönemine ilişkin net düzenlemeler bulunmasına rağmen, pratikte bu hükümlerin tam olarak uygulanmadığı sıkça gözlemlenmektedir. İş Kanunu Madde 57/1’e göre, işveren; yıllık izne çıkan işçiye, izne ait ücretini ya peşin ödemek ya da avans olarak vermekle yükümlüdür. Ne var ki, uygulamada işverenler bu zorunluluğa uymaktan kaçınmakta, işçinin izne çıkarken ücretini alması gecikmektedir. İşçinin bu durumda sözleşmeyi haklı nedenle feshetme hakkı doğmakta ve kıdem tazminatı talep edebilmektedir.

02 Haziran 2025 tarihinde Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, işverenin yıllık izin ücretini peşin ödememesi durumunu haklı fesih sebebi olarak kabul ederek emsal bir karar verdi. Bu karar, benzer sorunlar yaşayan pek çok çalışan için emsal niteliği taşıyor. Aşağıda, ilgili Yargıtay kararının detaylarını, İş Kanunu hükümlerini ve karardan doğan işçi ve işveren yükümlülüklerini ayrıntılarıyla inceleyeceğiz.


Yargıtay Kararının Özeti ve Dayanak Hukuki Düzenleme

Karar Bilgileri ve Konusu

  • Karar Makamı: Yargıtay 9. Hukuk Dairesi

  • Esas No: 2025/2024 E.

  • Karar No: 2025/2487 K.

  • Karar Tarihi: 02 Haziran 2025

  • Konusu: İşverenin, yıllık izne çıkacak işçinin izne ilişkin ücretini izne çıkmadan önce peşin veya avans şeklinde ödeme yükümlülüğüne aykırı davranması halinde, iş sözleşmesini haklı nedenle feshedip kıdem tazminatına hak kazanabileceğine hükmedilmesi

İlgili Mevzuat

  • İş Kanunu Madde 57/1:
    “İşveren, yıllık izin dönemine giren işçiye, izin ücreti bir defada peşin ödemek veya avans olarak vermek zorundadır.”

  • İş Kanunu Madde 24/II-(e) ve (f):

    • (e) bendi: “Ücretin zamanında ödenmemesi”

    • (f) bendi: “Çalışma şartlarına uyulmaması”

  • İş Kanunu Madde 26:
    “Haklı nedenle derhal fesih hakkı, feshe neden olan olayın öğrenildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde ve her hâlükârda fiilin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl içinde kullanılmalıdır.”

Madde 57/1’in mutlak-emredici nitelikte olması nedeniyle, işçinin ayrıca talepte bulunmasına gerek olmadığı vurgulanmıştır.


Yargıtay Kararının Gerekçesi ve İş’leyişi

  1. Peşin Ödeme Yükümlülüğü Kesindir:
    Yargıtay, Madde 57/1’in açık hükmüne atıf yaparak, işverenin izne çıkan işçiye izne ilişkin ücretini peşin olarak ödeme veya avans verme yükümlülüğünün “mutlak-emredici” olduğunu vurguladı. Dolayısıyla, işçinin bu hakkını ayrıca yazılı talep etmesine gerek olmadığı belirtildi.

  2. Haklı Fesih Kapsamı:

    • İşverenin peşin ödeme yükümlülüğüne uymaması, “ücretin zamanında ödenmemesi” başlığı altında değerlendirilerek İş Kanunu 24/II-(e) bendi kapsamında haklı fesih nedeni sayıldı.

    • Aynı fiil, “çalışma şartlarına uyulmaması” kapsamında da değerlendirilebilir ve 24/II-(f) bendi kapsamında yeniden haklı fesih gerekçesi oluşturabilir. Yargıtay, bu durumu ikili olarak ele alarak işçinin kıdem tazminatı talep etme hakkını onadı.

  3. Fesih Süreleri:
    Yargıtay, Madde 26 çerçevesinde;

    • “Haklı nedenle derhal fesih hakkı”nın, feshe yol açan durumun öğrenildiği tarihten itibaren 6 iş günü içinde kullanılması gerektiğini;

    • Her hâlükârda, ücretin ödenmemesi fiilinin gerçekleştiği tarihten itibaren 1 yıl içinde fesih hakkının kaybedileceğini hatırlattı.

  4. Kıdem Tazminatı Hakkı:
    İşçinin, ilgili sürelere uygun olarak fesih bildirimi yapması halinde, çalıştığı her bir yıl için kanunda öngörülen kıdem tazminatı tutarını talep etme hakkı doğmaktadır. Kararda; işçinin izine çıkmadan önce ücretini alamadığı için istifa etmesinin “haklı fesih” olduğu kabul edildi ve kıdem tazminatı hüküm altına alındı


Kararın İşçi ve İşveren Açısından Getirdiği Yenilikler

İşçi Açısından

  • Hakkını Kolayca Koruma İmkanı: Yargıtay kararı, işçinin ek bir talepte bulunmaksızın, izin ücretini zamanında alamadığı durumda haklı fesih yoluna gidebileceğini netleştirdi.

  • Fesih Sürelerine Dikkat: İşçi, fesih hakkını kullanırken “6 iş günü içinde” bildirim yapmayı, aksi halde sürenin geçeceğini bilmelidir.

  • Kıdem Tazminatı Talep Hakkı: İşçi, izne ilişkin ücretini almadığı için kıdem tazminatı talep etme hakkına sahip olur. Böylece, izne çıkmadan önce ücretinin zamanında ödenmemesi durumunda önemli bir mali güvence elde eder.

İşveren Açısından

  • Mevzuata Uyum Zorunluluğu: İşverenler, İK 57/1 yükümlülüğünü açıkça yerine getirmedikleri takdirde hem haklı feshe engel olamamakta hem de hukuki tazminat riskine girmektedir.

  • Risk Yönetimi ve İş Sürekliliği: İzine çıkacak her işçi için bordro ve muhasebe rutinleri önceden planlanmalı, “izne çıkmadan önce izin ücretinin ödenmesi” süreci standart hale getirilmeli.

  • İdari Yaptırım İhtimali: Sadece kıdem tazminatı talebi değil, aynı zamanda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın teftişlerinde “izne ilişkin ücretlerin zamanında ödenmemesi” sebebiyle idari para cezası uygulanabilir.


Uygulamada Dikkat Edilmesi Gereken Adımlar

  1. Bordro ve Kayıt Düzeni Oluşturma:

    • İzin ücretlerinin “yıllık izin ücreti” olarak bordroya net şekilde yansıtılması.

    • İşçi izin formu, bordro, ödeme dekontu ve banka kayıtları gibi belgelerin eksiksiz arşivlenmesi.

    • Bu kayıtlar, olası bir fesih veya mahkeme sürecinde delil olarak işlev görecektir.

  2. İç Prosedürlerin Güncellenmesi:

    • İnsan Kaynakları ve Muhasebe departmanları, Madde 57/1 kapsamında “izin ücreti ödeme süreci”ni netleştiren yazılı talimat ve yönergeler hazırlamalıdır.

    • İzin talepleri alındığı anda, otomatik olarak bordro planlamasına işlenip izin ücreti ödemesi izne çıkış tarihinden önce tamamlanmalıdır.

  3. Çalışanları Bilgilendirme:

    • İş Kanunu’nda öngörülen haklar, işyeri içi duyurular veya e-bültenlerle çalışanlara hatırlatılmalıdır.

    • “Yıllık izin ücreti ödemesi” konusundaki gecikme veya aksamanın hukuki sonuçları, kısa bir bilgilendirme notuyla çalışanlarla paylaşılmalıdır.

  4. Yöneticilerin ve Muhasebecilerin Eğitilmesi:

    • İK ve bordro sorumluları, ilgili Yargıtay kararını içeren seminer veya online eğitimlerle bilgilendirilmelidir.

    • Bu sayede, “madde 57/1 ihlalinde oluşabilecek haklı fesih ve kıdem tazminatı yükümlülüğü” konusunda ortak farkındalık yaratılmış olur.


Uzman Görüşü

Uzman: Av. Muzaffer Yılmaz
Görüş Özeti:
“Bu karar, uzun süredir uygulamada aksayan bir noktayı netleştirmiştir. İş Kanunu’nun açık hükmüne rağmen ‘işçinin talep etmesi gerekir’ şeklindeki yanlış algı, mahkemece bertaraf edilmiştir. Artık işveren cephesinde, yıllık izin ödemelerini izne çıkmadan önce kesinlikle yerine getirme bilinci oluşacaktır. Çalışan ise, ücretini alamadığı takdirde kısa sürede hukuki yollara başvurarak hem haklı fesih yolunu kullanabilir hem de kıdem tazminatı talep edebilir. Bu kararla, emeğin korunması adına önemli bir adım atılmıştır.”

Sonuç ve Öneriler

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 02.06.2025 tarihli kararı, işverenlerin yıllık izin öncesi ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesini haklı fesih sebebi olarak değerlendirip kıdem tazminatı hakkı tanıdı. İşverenler için hem mali hem de itibar anlamında büyük bir risk oluşturan bu durum, pratik önlemlerle kolayca aşılabilir:

  1. Yıllık İzin Ücretlerinin Zamanında Ödenmesi: İzne çıkacak her işçinin izin ücretinin en geç izne çıkmadan önce bordroya ve banka ödemesine yansıtılması.

  2. Dokümantasyonun Titizlikle Tutulması: İzin talepleri, bordro dökümleri, ödeme dekontları ve ilgili yazışmaların düzenli şekilde saklanması.

  3. İç Süreçlerin ve Politika Belgelerinin Güncellenmesi: İş Kanunu 57/1 uyarınca, “izin ücreti peşin veya avans ödeme politikası”nın yazılı hale getirilmesi ve tüm çalışanlara duyurulması.

  4. Çalışan ve Yönetici Eğitimi: Departman bazlı bilgilendirmeler, iş hukuku seminerleri ve kısa eğitimlerle hem çalışan hakları hem de işveren yükümlülükleri netleştirilmeli.

Bu karar, iş hayatında “emek ve hak” dengesini korumak adına önemli bir gerekliliktir. Hem işçi hem işverenler, yürürlükteki hukuki düzenlemelere titizlikle uydukça, olası uyuşmazlıkların önüne geçilebilir ve iş barışı sağlanabilir.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

SONDAKİKA | Şile Belediyesi’ndeki rüşvet soruşturmasında 15 şüpheli için tutuklama talebi

Yayımlandı

üzerinde

SONDAKİKA | Şile Belediyesi’ndeki rüşvet soruşturmasında 15 şüpheli için tutuklama talebi

Tarih: 26 Aralık 2025
Son Gelişme Saati: 19:52
Okuma Süresi: 3 dakika

Operasyonun ikinci dalgasında gözaltına alınan 22 şüpheliden 15’i tutuklanmak üzere mahkemeye sevk edildi. Savcılık, 5 kişi için adli kontrol, 2 kişi için ise serbestlik talep etti.

Şile Belediyesi’ne yönelik “örgütlü suç, rüşvet ve ihaleye fesat karıştırma” soruşturmasında kritik bir aşamaya gelindi. İkinci dalga operasyonda 23 Aralık’ta gözaltına alınan 22 şüpheliden 15’inin tutuklanması talep edilirken, 5 şüpheli için adli kontrol şartı getirildi.

Sorunun temeli, geçtiğimiz Temmuz ayına dayanıyor. O dönemde Belediye Başkanı Özgür Kabadayı dahil 6 şüpheli tutuklanmıştı. Yeni deliller ve teknik takipler sonucu genişletilen soruşturma, belediyedeki iddia edilen yapılanmanın boyutlarını ortaya koyuyor.

 Soruşturmanın Detayları

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmada şüpheliler, ağır suçlarla karşı karşıya:

· Suç işlemek amacıyla örgüt kurma
· İrtikap (görevi kötüye kullanma)
· Rüşvet
· İhaleye fesat karıştırma

Savcılık, HTS (haberleşme tespiti) kayıtları ve MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) raporları üzerinde yaptığı incelemelerde, rüşvet ve usulsüzlük izlerine rastladığını açıkladı. Bu deliller, 22 yeni şüphelinin daha operasyon kapsamına alınmasına yol açtı.

Operasyonun Gelişim Süreci

10 Temmuz 2025

· İlk operasyon düzenlendi.
· Belediye Başkanı Özgür Kabadayı dahil 6 şüpheli gözaltına alındı.
· Kabadayı ve 4 şüpheli tutuklandı, 1 kişi adli kontrolle serbest bırakıldı.

23 Aralık 2025

· Soruşturmanın ikinci dalgası başladı.
· Yeni deliller ışığında 22 şüpheli için eş zamanlı gözaltı operasyonu yapıldı.

26 Aralık 2025

· Savcılık ifadeleri tamamladı.
· 15 şüpheli tutuklama, 5 şüpheli adli kontrol talebiyle mahkemeye sevk edildi.
· 2 şüpheli sağlık sorunları nedeniyle serbest bırakıldı.

 Siyasi Bağlam ve Tepkiler

Şile Belediyesi’ndeki bu operasyon, CHP’li belediyelere yönelik son dönemdeki soruşturmalar bağlamında değerlendiriliyor. Daha önce Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer ve Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat da benzer iddialarla tutuklanmıştı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik soruşturmalar da bu sürecin bir parçası olarak görülüyor.

Savcılık soruşturmayı “suç örgütünün deşifresi” olarak nitelendirirken, operasyonun teknik takipler ve mali analizlerle derinleştirildiğini vurguluyor. Şüphelilerin ifadeleri tamamlandıktan sonra Anadolu Adalet Sarayı’na sevk edildiği bildirildi.

 Son Durum Ne?

Gözaltına alınan 22 şüpheliden:

· 15’i tutuklanma talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edildi.
· 5’i adli kontrol şartıyla serbest bırakılma talebiyle hakimliğe gönderildi.
· 2’si ise sağlık sorunları gerekçesiyle savcılık tarafından serbest bırakıldı.

Soruşturmanın İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından sürdürüldüğü belirtildi.

Okumaya Devam Et

Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Sağlıkta farklı bir ligin oyuncusuyuz”

Yayımlandı

üzerinde

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Sağlıkta farklı bir ligin oyuncusuyuz”

İstanbul • 26 Aralık 2025 – 14:30 • 4 dakika okuma süresi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çekmeköy’de özel sektör yatırımıyla hizmete giren Medistate Çekmeköy Hastanesi’nin açılış töreninde önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, “Ülkeye hizmetin devleti, özeli olmaz” diyerek özel sektör yatırımlarını savundu ve sağlık alanında Türkiye’nin artık “farklı bir ligde” olduğunu ilan etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Çekmeköy’de faaliyete geçen Medistate Çekmeköy Hastanesi’nin açılış töreninde bir konuşma yaptı. Konuşmasında sağlık alanındaki dönüşümü, kamu-özel sektör işbirliğini ve İstanbul’a yapılan dev yatırımları vurgulayan Erdoğan, muhalefete yönelik sert eleştirilerde de bulundu.

Hastanenin Teknik Kapasitesi

Cumhurbaşkanı, açılışı yapılan hastanenin ilçeye hayırlı olmasını diledi ve tesisin teknik özelliklerini kamuoyuyla paylaştı.

Medistate Çekmeköy Hastanesi’nin Teknik Özellikleri:

· Yatak Kapasitesi: 150 yatak (Nörolojik Bilimler Merkezi ile 200’e çıkacak).
· Yoğun Bakım: 16 genel, 13 yenidoğan yoğun bakım yatağı.
· Poliklinik & Ameliyathane: 43 poliklinik, 7 ameliyathane, 4 diş polikliniği.
· Özel Merkezler: Nükleer tıp ve tedavi hizmetleri sunacak bir onkoloji merkezi.
· Diğer Birimler: Kapsamlı acil servis, fizik tedavi ve rehabilitasyon ünitesi.

“Ülkeye Hizmetin Devleti, Özeli Olmaz”

Konuşmasının odak noktasını, özel sektör yatırımlarının ve kamu-özel işbirliğinin savunusu oluşturdu. Erdoğan, “Ülkeye hizmetin devleti, özeli olmaz. Her türlü çaba takdire şayandır” ifadelerini kullandı. Sermayeyi renklerine göre tasnif etmeyen, yerli-yabancı ayrımı yapmayan bir iktidar olduklarını belirterek, ülkenin hayrına olan her projeyi desteklediklerini vurguladı.

1960’lı yılların modası geçmiş jargonlarına hapsolmuş çevrelerin, her fırsatta özel teşebbüse saldırdığını öne süren Erdoğan, “Özel sektör okul yapar, hastane yapar, kamu ile iş birliği içinde yol, köprü, havalimanı yapar, bakarsınız bunlar anında kötülemeye başlar” diye konuştu.

Pandemi ve Afetlerde Özel Sektörün Rolü

Erdoğan, Kovid-19 pandemisi ve 6 Şubat depremleri gibi kriz dönemlerinde özel hastanelerin üstlendiği kritik role dikkat çekti. “Acil afet durumlarında özel hastanelerimiz Sağlık Bakanlığımızın koordinasyonuyla ciddi yük aldı. Buradaki hizmet bedelleri devletimiz tarafından karşılanarak ilave bir maddi külfet oluşturmadan halkımıza sunduk” dedi.

Bu süreçlerin, sağlık altyapısının ve güçlü bir sistemin önemini herkese gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı, “Sağlık alanında artık farklı bir ligin oyuncusuyuz” açıklamasını yaptı.

İstanbul’a 170 Milyar Liralık Sağlık Yatırımı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’a yönelik sağlık yatırımlarının boyutunu da rakamlarla açıkladı. İstanbul’da sağlık yatırımlarının toplam bedelinin 170 milyar lirayı bulduğunu, devam eden 37 proje tamamlandığında bu rakamın 250 milyar liraya çıkacağını duyurdu.

23 yıllık iktidarları döneminde sağlıkta yaşanan dönüşümü anlatan Erdoğan, şu bilgileri verdi:

· Türkiye genelinde 1.539 sağlık kuruluşu ve 270 binin üzerinde yatak kapasitesi ile hizmet veriliyor.
· Ülkede toplam 1 milyon 470 bin sağlık çalışanı görev yapıyor. Bunların 234 bini hekim, 264 bini hemşire.
· Sadece İstanbul’da bir günde 3 milyon muayene gerçekleştiriliyor.
· İstanbul’daki toplam hekim sayısı yüzde 134 oranında artırıldı.

Sağlık Turizminde İvme ve Uyarı

Konuşmasında sağlık turizmine de değinen Erdoğan, Türkiye’nin ve özellikle İstanbul’un bu alanda ciddi bir ivme yakaladığını söyledi. 2025 yılının ilk 9 ayında, sağlık hizmeti almak için Türkiye’ye gelenlerin sayısının 1,1 milyona ulaştığını belirterek, “Saç ekimi başta olmak üzere İstanbul bir marka haline geldi” ifadesini kullandı.

Ancak bu başarıya gölge düşürmeye çalışanlara da gönderme yapan Erdoğan, “Açgözlü muhterislerin Türkiye’nin giderek büyüyen sağlık turizmine gölge düşürmemesi için ne yapılması gerekiyorsa yapıyoruz ve yapacağız. Kara düzen çalışan kim varsa tespit ettiğimiz an gözünün yaşına bakmıyoruz” diye konuştu.

“Belediye Kaynakları Talan Ediliyor”

Cumhurbaşkanı, konuşmasının son bölümünde İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimine sert eleştiriler yöneltti. “Belediye kaynakları talan ediliyor” iddiasında bulunan Erdoğan, “Bunun da tüm faturasını daha fazla trafik, daha az hizmetle sokaktaki vatandaş ödüyorsa burada çok fazla soygun vardır” dedi.

Son olarak, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturuyla 86 milyona hizmet ettiklerini, sağlığı temel bir insan hakkı olarak gördüklerini ve hizmet standardını tüm Türkiye’de yukarı çektiklerini vurgulayarak sözlerini tamamladı.

Okumaya Devam Et

Gündem

Güllü’nün Ölümünde Çarpıcı Bilirkişi Raporu: “Temas Sonucu Düştü”

Yayımlandı

üzerinde

Güllü’nün Ölümünde Çarpıcı Bilirkişi Raporu: “Temas Sonucu Düştü”

· Olay Tarihi: 26 Eylül 2025
· Raporun Açıklandığı Tarih: 26 Aralık 2025
· Okuma Süresi: 2 dakika| 12:35

Yalova’da pencereden düşerek hayatını kaybeden ünlü şarkıcı Güllü’nün ölümüne ilişkin hazırlanan bilirkişi raporu tamamlandı. Raporda, düşüşün kendiliğinden olmadığı, bir dış kuvvet veya temas bulunduğu belirtildi.

 

Rapordan Çıkan Çarpıcı Sonuç

Ünlü şarkıcı Güllü’nün 26 Eylül’de Yalova’daki evinin penceresinden düşerek hayatını kaybetmesinin ardından başlatılan soruşturmada kritik bir aşamaya gelindi. Olayla ilgili hazırlanan bilirkişi raporu tamamlanarak Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunuldu.

Raporda öne çıkan başlıca bulgular şöyle:

· Dış Kuvvet ve Temas: Güllü’nün geriye doğru düşmesi için dengesini bozan bir dış kuvvet ve temas varlığının olması gerektiği tespit edildi. Bu, “kendiliğinden düşme” ihtimalini büyük ölçüde zayıflatan bir sonuç.
· İntihar İhtimali Yok: Raporda, sanatçının intihar düşüncesine işaret eden herhangi bir bulguya rastlanılmadığı da ayrıca vurgulandı.
· Geçmiş Tehlike: Bilirkişi heyeti, Güllü’nün daha önce de düşme tehlikesi atlattığına dair bilgiye raporda yer verdi. Kızı Tuğyan Ülkem Gülter’in bu durumu bilmesine rağmen annesini uyarmadığı belirtildi.

Soruşturmanın Seyri ve Tutuklama

Güllü’nün ölümünün hemen ardından başlatılan soruşturmada, sanatçının kızı Tuğyan Ülkem Gülter, “tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek” suçundan tutuklanmıştı. Gülter, cinayet iddialarını kabul etmemişti.

Olayla ilgili bir diğer iddia ise Güllü’nün arkadaşı Sultan Nur Ulu’dan geldi. Ulu, sanatçının kızı tarafından pencereden itildiğini öne sürmüştü. İddianın gündeme gelmesinin ardından, Sultan Nur Ulu’nun babası Arif Ulu’nun kızına gönderdiği ve “Sen öldürdün” yazdığı iddia edilen mesajlar da soruşturma dosyasına girdi. Baba Ulu, bu mesajı korkutma amacıyla attığını ifade etti.

Sonraki Adımlar

Bilirkişi raporunun tamamlanıp savcılığa iletilmesiyle, soruşturmanın yeni bir evreye girmesi bekleniyor. Rapordaki “dış kuvvet ve temas” tespiti, dosyanın cinayet soruşturması olarak ele alınması yönündeki iddiaları güçlendirdi. Savcılık, rapordaki teknik bulguları değerlendirerek soruşturmayı sürdürecek.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar