Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Sanat

Van Kültür Yolu Festivali başlıyor: Sanatseverler Pıcasso ile buluşacak

Yayımlandı

üzerinde

Van Kültür Yolu Festivali için geri sayım başladı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, festival kapsamında Van’da Pablo Picasso’nun orijinal eserlerinin sergileneceği müjdesini verdi:

“Şehirlerimizi kültür ve sanatla buluştururken marka değerlerini de artırıyoruz. Pablo Picasso’nun orijinal eserlerinden uluslararası sanatçı performanslarına, sergilerden konserlere uzanan yüzlerce etkinlikle Van’ı sanatın buluşma noktası haline getireceğiz.”

Festivalin en dikkat çekici etkinliklerinden biri, dünyaca ünlü İspanyol sanatçı Pablo Picasso’nun “Yaratılış Her Şeydir” başlıklı sergisi olacak. Tariria Kültür, Sanat ve Gastronomi Merkezi’nde sanatseverlerle buluşacak olan sergide; sanatçının gravür, litografi, çizim ve fotoğraflardan oluşan 74 orijinal eseri yer alacak. Sergi, Picasso’nun yaratıcı evrenini Van’a taşıyarak, kenti çağdaş sanatın önemli merkezlerinden biri haline getirecek.

SERGİLERDE DÜNYA SANATI VE YEREL KÜLTÜR YAN YANA

Picasso’nun yanı sıra, İpekyolu Belediyesi Atatürk Sanat Galerisi’nde açılacak olan Nabil Anani’nin “Filistin Benim Vatanım” sergisi; kimlik, bellek ve direniş temalarını evrensel bir dilde işleyen çalışmalarıyla ziyaretçileri derinden etkileyecek.

Van Müzesi’nde “Işık Doğudan Yükselir” adlı sergi, çağdaş İranlı sanatçıların resim ve hat eserlerini sunarken, “Gümüşü Sanata Dönüştüren Urartu Mirası” sergisi ise 2.800 yıllık savatlı gümüş işlemeciliğini günümüz estetiğiyle buluşturacak.

Ayrıca kent genelinde “Urartudan Günümüze Kadın Sergisi”, “Gökyüzünden Türkiye”, “Gizem Dolu Anadolu”, “Van Geleneksel El Sanatları” ve “Yaşayan Miras: Çorap ve Patik” gibi birçok sergi de Van’ın tarihsel ve kültürel birikimini güncel sanatla harmanlayarak izleyiciyle buluşturacak.

KONSERLERLE MÜZİĞİN KALBİ VAN’DA ATACAK

Festival boyunca Ebru Yaşar, Ferhat Göçer, Gökhan Türkmen, Derya Uluğ, Gökhan Tepe, Sinan Akçıl, Özgün ve Bayhan gibi popüler isimler Atatürk Kültür Parkı’nda kurulacak ana sahnede sahne alacak. Ayrıca; Coşkun Karademir, Bedri Ayseli, Murat Belet, Dursun Ali Erzincanlı, Elif Avcı ve Emre Güzeldere gibi isimler farklı mekânlarda Vanlı müzikseverlerle buluşacak. Van T Tipi Cezaevi’nde düzenlenecek özel konser ve “Van Oturma Gecesi” de festivalin sosyal kapsayıcılık anlayışını pekiştirecek.

TİYATRO, DİNLETİ, SÖYLEŞİ VE ATÖLYELER

Diyarbakır Devlet Tiyatrosu’nun “Uzun Harmanlarda Bir Davetsiz Misafir” adlı oyunu, klasik tiyatroseverler için festivalin öne çıkan etkinliklerinden biri. Ayrıca Kum Sanatı Gösterisi, şiir dinletileri ve interaktif atölye çalışmalarıyla festival sanatın her alanına dokunacak.

Festival söyleşilerinde ise Nihat Hatipoğlu, Mustafa Karataş, Saliha Erdim, Mehmet Emin Ay, Doç. Dr. Ercan Çalış ve Beyhan Budak gibi isimler halkla buluşacak.

ÇOCUKLAR İÇİN RENGARENK BİR DÜNYA

Atatürk Kültür Parkı’nda kurulacak “Çocuk Köyü” minik ziyaretçilere oyunlar, tiyatrolar, masal saatleri ve yaratıcı atölyelerle dolu bir deneyim sunacak. “Arkeopark”, “Karagöz-Hacivat Atölyesi” ve “Alice Harikalar Diyarında” gibi içeriklerle çocuklar için hem eğitici hem eğlenceli bir ortam yaratılacak.

YÖRESEL LEZZETLER GASTRONOMİ ROTALARINDA

“Lezzet Noktası” projesiyle Van mutfağı festivalin önemli parçalarından biri oluyor. Şef Ramazan Bingöl’ün koordinasyonunda belirlenen 12 mekânda, coğrafi işaretli Van ürünleriyle hazırlanan menüler misafirlere özgün bir tat deneyimi yaşatacak.

Festival boyunca kurulan “Sokak Sahne” platformlarında genç müzisyenler performans sergileyecek, “Sen de Çal / Sen de Söyle” alanları herkese sahne alma fırsatı sunacak. Van Kalesi’nde gün batımı etkinlikleri, belgesel gösterimleri ve dijital minyatür deneyimleri de ziyaretçilere farklı perspektifler kazandıracak.

Van, 12–20 Temmuz tarihleri arasında kültür, sanat, müzik ve gastronominin iç içe geçtiği bir festival deneyimiyle, hem Vanlılara hem de tüm ziyaretçilere unutulmaz anlar yaşatmaya hazırlanıyor.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sanat

Ormandan toplayıp dönüştürüyor: Her parçasında duygusal bir anlam var

Yayımlandı

üzerinde

Kentte yaşayan driftwood sanatçısı Osman Dönmez, orman, dağ ve dere yataklarında doğanın kendi döngüsüyle devrilmiş veya dağılmış ağaç parçalarını toplayarak heykeller yapıyor. Doğadan aldığı parçaları yeniden doğaya kazandıran Dönmez, “Doğayı sevdiğim için doğadan ilham alıyorum. Bu malzemeleri birleştirip, hayvan figürlerine dönüştürüyorum” dedi. Atık ağaçlardan yaptığı heykellerin yapım sürecinin uzun ve titiz bir çalışma gerektirdiğini anlatan Dönmez, “Topladığımız parçaları temizleme aşamasından geçiriyoruz, sonra kaide veya iskelet üzerine yerleştirme süreci başlıyor. Günde 3 ila 5 parça üzerinde çalışıyorum. Bir heykelin tamamlanması yaklaşık 1 ayı buluyor” diye konuştu.

“DOĞANIN YAPTIĞINA DOKUNMUYORUM”

Doğal dokuyu korumaya özen gösterdiğini belirten Dönmez, “Doğanın yaptığına dokunmuyorum. Görünmeyen kısmı değil, doğanın bıraktığı yüzeyi alıyorum. O yüzeydeki damarları, kas hatlarını ve kıvrımları olduğu gibi figürün dış kısmına yerleştiriyorum. Hiçbir şekilde oynama yapmıyorum” dedi. Ağaçların ormandan kesilmediğini, tamamen doğanın döngüsünde devrilmiş yaşlı ağaçlardan toplandığını vurgulayan Dönmez, “300- 400 yıllık sedir ağaçları yaşlandığında doğada devriliyor, yıllar içinde parçalanıyor. Biz o parçaları topluyoruz. Doğadan bir şeyi koparmıyoruz, doğanın bize bıraktığı parçaları değerlendiriyoruz. Bu, aynı zamanda olası bir yangın öncesinde doğaya yardım etmek anlamına geliyor çünkü bu parçalar yanmaya daha meyilli” diye konuştu.

“HER PARÇA DUYGUSAL BİR ANLAM TAŞIYOR”

Hayvan figürleriyle çalışmasının duygusal bir yönü olduğunu dile getiren Osman Dönmez, “Biraz doğa aşığıyım. Hayvanlara ayrı bir sevgim var. Doğaya gittiğimde kendi hayvanım olmasa da oradaki hayvanlara yiyecek ve su bırakıyorum. Her yaptığım heykelde doğaya ve hayvanlara duyduğum saygıyı yansıtıyorum” dedi. Boyutuna göre fiyatları değişen heykelleri 1000 ila 4 bin lira arasında satışa sunduğunu belirten Dönmez, “Eserlerimden bazıları otellerde sergileniyor, bazıları meydanda. Her bir heykel, doğanın bana anlattığı bir hikayeyi temsil ediyor” diye konuştu.

MARANGOZLUKTAN SANATA UZANAN YOLCULUK

Marangozlukla başladığı mesleğini zamanla sanata dönüştürdüğünü kaydeden Dönmez, “İlk olarak mobilya ve marangozlukla ilgileniyordum. Bu işe hobi olarak başladım, sonra figür heykellerine yöneldim. Sosyal medya platformunda gördüğüm bir çalışmadan esinlenip at figürü yaparak başladım. Yaklaşık 12 yıldır marangozluk yapıyorum, son 1 yıldır ise bu işi yapıyorum” dedi. İlk yıllarda ustasız ilerlediğini, son 1 yıldır aldığı eğitimle realist çalışmalara geçtiğini aktaran Dönmez, “12 yıl boyunca kendi başıma denedim, bir ustadan el aldıktan sonra realist figürler üretmeye başladım. Şu anda daha gerçekçi, duyguyu yansıtan eserler ortaya koyuyorum. İnsanlardan gelen ilgiden çok memnunum. Hedefim, bu sanatı daha ileri taşımak” diye konuştu.

Okumaya Devam Et

Sanat

Dünyanın en büyük el yazması: İstanbul’da yazıldı

Yayımlandı

üzerinde

“Değerli olduğunu görünce bizim için de bir mutluluk hissi oluşturdu”

Projeye başlamadan önce dünyadaki en büyük Kur’an-ı Kerim’in ölçülerini araştırıp, çalışmalara başladıklarını ifade eden Zaman, “Şu anda var olan en büyük Kur’an-ı Kerim, bizimki haricinde, 2 metre 28 santim uzunluğunda ve 1,55 metre genişliğinde. Ama bu 4 metre uzunluğunda ve 1,5 metre genişliğinde, yan yana koyduğumuz zaman 3 metre oluyor. Bu Kur’an-ı Kerim ile 6 sene babam tek başına uğraştı ve çok güzel bir sonuç elde ettik.” dedi.

Babasının böyle bir eseri kaleme almasından çok mutlu ve gururlu olduğunu dile getiren Zaman, tarihe geçebilmenin çok güzel olduğunu söyledi.

Babasının Kur’an-ı Kerim’i yazdığı odanın kapısını genellikle kapalı tuttuklarını, bazen hava alması için açık bıraktıklarında içeri girip bakanların şaşırdığını belirten Zaman, şunları kaydetti:

“Mesela medresede bir tane hoca var. İlk kez gördüğünde çok şaşırmıştı, ‘Maşallah’ demişti, gözleri büyümüştü. Sonra 10 kere daha gördü, her seferinde aynı tepkiyi verdi. Camide öğrencilere gösterirken öğrenciler de bayağı sevmişlerdi, beğenmişlerdi. Geldiler babamın yanına, tebrikler olsun, el öpme olsun… İrademizi yükseltiler, sağ olsunlar. Değerli olduğunu görünce bizim için de mutluluk hissi oluştu.”

Eseri kapatıp, başına bir şey gelmemesi için korunaklı hale getireceklerini dile getiren Zaman, “Çünkü bunlar kağıt sonuçta. Herhangi bir yangında ya yırtılır ya da yanar. Sergilenmesini elbet isteriz. Ama Türkiye’de mi dışarıda mı? Bunu bilemeyiz. Biz sadece şu an bitirdikten sonra yayımlayacağız. Almak isteyen ulaşır, sergilemek isteyen ulaşır.” ifadelerini kullandı.

Zaman, eserin Türkiye’de kalmasının kendileri için de daha güzel olacağını belirterek, “Çünkü biz, bunu Türkiye adına yaptık. Türkiye’nin sanata verdiği değer adına yaptık. Tarihe baktığımız zaman Osmanlı döneminde hat sanatı çok büyük ilgi görmüş. Tabii ki bu Kur’an olarak değerlidir zaten ancak hat sanatı daha çok Türkiye’de değer gördüğü için Türkiye’de kalsın isteriz. Türkiye’nin arşivine bir eser eklemek bizim için daha güzel olur.” değerlendirmesinde bulundu.

Okumaya Devam Et

Sanat

Deniz sahile sürüklüyor, o topluyor: Adeta bir sanat eserine dönüştürüyor

Yayımlandı

üzerinde

Zamanla bu alanda kendisi geliştiren Türkçelik, Filyos beldesindeki Tios Antik Kenti’nin çevresinde, Milattan Sonra 2. ile 13. yüzyıllar arasına tarihlenen batık gemilerden kıyıya vurduğu değerlendirilen amfora parçalarını da işleyerek kolyeye dönüştürmeye karar verdi.

Yaklaşık 3 bin yıl önce yazıldığı tahmin edilen bir Likya şiirinde geçen, “Beni bulamazsan üzülme, eşyalarımı bulacaksın. Kestiğim taşları, açtığım yolları, işlediğim heykelleri bulacaksın ve göreceksin ki binlerce yıl öteden, parmak izlerimiz değecek birbirine” dizelerinden etkilenen Türkçelik, geçmişten izler taşıyan amfora taşlarını işleyip hikayesi olan kolyelere dönüştürdü.

Her bir parçayla geçmişin izini bugüne taşıyan Türkçelik, ürünlerini beldeye turistik amaçla ziyarete gelen kişilere hediye ediyor.

“KENDİ KENDİME GELİŞTİRDİM”

Mehmet Türkçelik, AA muhabirine, beldede antik bir kent bulunduğunu, batık gemideki amfora parçalarının kıyıya vurduğunu söyledi.

Yaptığı kolyelerin kendisi için değerli olduğunu ifade eden Türkçelik, “Düşünebiliyor musunuz iki bin yıl önce birisinin elinin değdiği bir şey, iki bin yıl sonra sizin boynunuzda. Sizin teninize değiyor. ‘Çok etkileyici bir şey’ diye düşünüyorum. Onun için bunları yaparken o duygulara sahip olarak ona uygun bir şeyler yapmaya, oymaya çalışıyorum.” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar