Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Politika

Tartışmalı CHP Kurultayı’nda İddianame Kabul Edildi: İmamoğlu’nun Da Aralarında Olduğu 12 İsim Hapisle Karşı Karşıya Kaldı

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması

Şubat 2025’te gerçekleşen CHP Kurultayı’na yönelik “oy satın alma” ve “siyasi nüfuz suistimali” iddiaları üzerine hazırlanan iddianame, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, İmamoğlu ve Cemil Tugay’ın da içinde bulunduğu toplam 12 kişi hakkında 6 aydan 7 yıla kadar hapis ve siyasi yasak talep ediliyor. Bu makalede, hukuki süreçten soruşturmanın kritik noktalarına kadar tüm detayları bulabilirsiniz.

Giriş

Şubat 2025’te İstanbul’da düzenlenen CHP’nin 38. Olağan Kurultayı, “delegelerin maddi menfaat karşılığında oy kullandığı” iddialarıyla uzun süre gündemde kaldı. Kurultay sonrası savcılık, “oy satın alma” ve “siyasi nüfuz suistimali” suçlamalarına ilişkin soruşturma başlattı. 12 kişi hakkında hazırlanan iddianame, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. İddianamede, aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın da bulunduğu 12 kişi için 6 aydan 7 yıla kadar hapis cezası ile “siyasi yasak” talep ediliyor .

Bu makalede;

  1. Arka plan ve iddiaların kaynağı

  2. İddianamenin içeriği ve yasal dayanak

  3. Hukuki süreç: İddianamenin kabulü ve duruşma takvimi

  4. Konuyla ilgili öne çıkan isimler ve tepkileri

  5. Olası sonuçlar ve siyasi yansımalar
    gibi tüm kritik başlıkları detaylı olarak ele alacağız.


1. Arka Plan ve İddiaların Kaynağı

1.1 Kurultay’daki İddialar

  • Oy Satın Alma İddiası: Kurultay öncesi ve sırasında bazı delegelere, belirli aday gruplarını desteklemeleri karşılığında maddi menfaat sağlandığı iddia edildi. Delegeler arasında “oy borsası”na dair söylentiler sosyal medyada ve farklı gazetelerde yer buldu .

  • Siyasi Nüfuz Suistimali: Soruşturmayı başlatan başsavcılığa göre, bazı parti yöneticileri ve belediye başkanlarının, görevinin getirdiği nüfuzu kullanarak ‘delegelere baskı uyguladığı’ öne sürüldü. Özellikle İmamoğlu ve Tugay’ın, kendi bölgelerindeki delegelerin oy tercihlerine etki ettiği iddia edildi

  • Kamuoyunda Etkisi: Olay, “CHP içi demokrasi” ve “siyasi partilerde etik” tartışmalarını yeniden alevlendirdi. İddiaların hukuki boyuta taşınması, partinin üst düzey yöneticilerinin yanı sıra delegelerin de ifadeye çağrılmasına neden oldu.

1.2 Resmi Sürecin Başlaması

  • İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “soruşturma” kararı, iddiaların partililer arasında dillendirilmesi üzerine alındı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, soruşturmanın “Siyasi Partiler Kanunu’nun 112. maddesi” kapsamında değerlendirilebileceğini, somut delillerin bulunması hâlinde “kurultayın iptalinin” bile gündeme gelebileceğini açıklamıştı

  • Yaklaşık bir aylık ön inceleme aşamasının ardından, şüpheliler hakkında hazırlanan iddianame İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edildi.


2. İddianamenin İçeriği ve Yasal Dayanak

2.1 Şüpheliler ve Suçlamalar

  • Toplam Şüpheli Sayısı: İddianamede 12 kişi “şüpheli” olarak gösteriliyor. Bu isimler arasında büyükşehir belediye başkanları, il ve ilçe başkanları, kurultay delegeleri ve bazı iş insanları yer alıyor.

    • Ekrem İmamoğlu (İBB Başkanı)

    • Cemil Tugay (İzmir BŞB Başkanı)

    • Diğer 10 isim arasında parti yöneticileri ve kurultay delegeleri bulunuyor (tam liste henüz resmi olarak açıklanmadı).

  • Suçlamalar:

    • Siyasi Partiler Kanunu’na Aykırı Bağış ve Oy Satın Alma (SPK md. 112): Delegelere maddi menfaat sağlayarak oy kullandırma iddiası.

    • Görevi Kötüye Kullanma ve Siyasi Nüfuz Suistimali: Belediye başkanlığı sıfatıyla delegelere baskı yapıldığı, kurultay sonuçlarına etki edilmeye çalışıldığı iddiası.

    • Kamu Görevine Aykırı Fiil (TCK md. 53): Hapis cezasının yanında, “siyasi yasak” yani seçme ve seçilme hakkına geçici süreyle kısıtlama talebi.

2.2 İddianamenin Şekli ve Kabulü

  • Hazırlayan Makam: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı.

  • Kabul Eden Mahkeme: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 Şubat 2025’te iddianamenin tamamını usul ve esas bakımından inceledi ve “dava şartları”nın sağlandığına kanaat ederek kabul etti .

  • İddianamenin Özeti:

    • Kolluk ve savcılık, 38. Kurultay salonunda çekilen “para dağıtma” görüntülerinin, delegelere maddi menfaat sağlama ve oy satın alma suçu çerçevesinde delil teşkil ettiğini değerlendiriyor.

    • “Cemil Tugay’ın İzmir delegelerini yönlendirdiği” ve “İmamoğlu vasıtasıyla İstanbul delegelerine yüksek miktarda para aktarıldığı” iddiası, bilirkişi raporları ve ifade kayıtlarıyla desteklendiği öne sürüldü.

    • İddianame ekinde, “delegelerin ifadelere” dayalı olarak “hangi gün, kimden, ne kadar para aldığı” listesine dair kabahat tabloları bulunuyor.


3. Hukuki Süreç: İlk Duruşma ve Takvim

  • Kabul Tarihi: 12 Şubat 2025 (İddianame, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından resmen kabul edildi) .

  • İlk Duruşma: 11 Nisan 2025 tarihinde İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak ilk duruşmada şüphelilerin hakim karşısına çıkması bekleniyor .

  • Duruşma Gündemi:

    1. Davanın Taraflarının Tespiti: Savcı, şüphelileri ve avukatlarını mahkemeye sunacak.

    2. Suçlamaların Tekrarı ve İtiraz Hakkı: Şüphelilere isnat edilen suçlar tek tek okunacak; avukatlar itiraz veya ret taleplerini sunacak.

    3. Delil İnceleme Talepleri: Taraflar, dinlenmesini istedikleri tanık ve delillere dair taleplerini iletecek.

    4. Geçici Tedbir ve Kefalet Talepleri: Savcı veya şüpheli taraf, mahkemeden “seyahat yasağı” veya “kefaletle serbest kalma” gibi ara kararlar talep edebilecek.

  • Soruşturma Kapsamındaki Diğer Olaylar:

    • Bilirkişi İncelemesi: İmamoğlu’nun “bilirkişi hedef gösterme” iddiasıyla ilgili ayrı bir soruşturma devam ediyor; bu davanın akıbeti, kurultay davasını da etkileyecek hâle gelebilir .

    • Disiplin ve Parti İçi Süreçler: CHP Merkez Yönetim Kurulu, “şeffaflık odaklı” bir iç soruşturma yürüteceğini açıkladı. Kulislere göre, bazı delegeler ve il başkanları “parti disiplin kurulu”na sevk edilme riskiyle karşı karşıy


4. Öne Çıkan İsimler ve Tepkileri

4.1 Ekrem İmamoğlu (İstanbul BŞB Başkanı)

  • Suçlamalar: “Delegelere para aktarımı” ve “siyasi nüfuz suistimali”

  • Savunma: Avukatı Kemal Polat, “iddianame basına verildikten sonra ekibimize bildirilmedi” diyerek usul ve esastaki eksiklikleri vurguladı. İmamoğlu, “Kamuoyu önünde sarf ettiğim ifadeler, ifade özgürlüğü kapsamındadır, tehdit veya hakaret değil” iddiasında bulunuyor .

  • Muhtemel Cezai Müeyyide: İki yıl sekiz aydan yedi yıl dört aya kadar hapis talep ediliyor. Ayrıca TCK 53. madde uyarınca “siyasi yasak” – seçme ve seçilme hakkının sınırlandırılması isteniyor .

4.2 Cemil Tugay (İzmir BŞB Başkanı)

  • Suçlamalar: Kurultayda “delegelere çantalarla para dağıtmak” ve “delegelerin oy tercihlerine etki etmek” iddias.

  • Savunma: Tugay, “Such allegations are baseless and defamatory. I had no knowledge or involvement in any vote-buying scheme,” diyerek kendisini savundu. Disiplin ve resmi soruşturma süreçlerine hukuki itirazlarda bulunduğunu açıkladı .

  • Güncel Durum: Henüz adına resmen kabul edilmiş bir iddianame yok, ancak soruşturma dosyasına dahil edilmiş ifade tutanakları bulunuyor. Mahkeme, delil yetersizliği nedeniyle Tugay hakkında ek delil toplama talep edebilir.

4.3 Diğer İsimler (Parti Yöneticileri ve Delegeler)

  • Parti Yöneticileri: İlçe başkanları ve kurultay divan üyeleri, “delegelere makbuz düzenleme” ve “siyasi nüfuzu kötüye kullanma” iddiasıyla ifadeye çağrıldı.

  • Delegeler: Soruşturma kapsamında ifadeye çağrılan 50+ delegenin, “kimlerden ve ne için para aldığı” soruluyor. Idari kayıtlar, dijital yazışmalar ve sosyal medya paylaşımlarından elde edilen veriler delil olarak dosyaya sunuldu.


5. Olası Sonuçlar ve Siyasi Yansımalar

5.1 Hukuki Perspektif

  • Olası Hapis Cezaları:

    • İmamoğlu ve diğer şüpheliler, “Siyasi Partiler Kanunu’nun 112. maddesi” gereğince 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası riski taşıyor. Ayrıca “kamu görevini kötüye kullanma” suçundan 2 yıldan 7 yıla kadar ayrı bir cezai yaptırım söz konusu.

    • Toplamda, bazı şüphelilerin 7 yıla kadar hapisle yargılanması bekleniyor; yanında TCK 53. madde gereğince “siyasi yasak” talebi de bulunuyor .

  • Siyasi Yasak İhtimali:

    • Olası mahkumiyet hâlinde, şüpheliler belirli süreyle; belediye başkanlığı, milletvekilliği veya parti yönetim pozisyonlarına seçilmekten men edilebilecek.

    • İmamoğlu hakkında “siyasi yasak” talebi, 2028 seçim sürecinde muhalefetin stratejisini derinden etkileyebilir.

5.2 Parti İçi Etkiler

  • CHP Liderliği ve Birlik Mesajı: Genel Başkan Özgür Özel, “Kurultay demokratik bir şekilde tamamlandı; sızıntı amaçlı bu soruşturmalar partimize zarar vermeye yöneliktir” .

  • İzmir ve İstanbul İl Örgütleri: Hem İstanbul hem de İzmir il örgütleri, “delegelerin baskıya maruz kalmadığını”, “adil seçim yapıldığını” savunan açıklamalar yaparak parti içinde gerilimi azaltmaya çalışıyor. Ancak delegeler arasındaki güven bunalımı hâlâ tam anlamıyla giderilebilmiş değil.

5.3 Kamuoyu ve Medya Yansımaları

  • Muhalefet Bloğu: İYİ Parti ve HDP’den bazı milletvekilleri, “AK Parti iktidarının muhalefeti yargı yoluyla dizayn etme girişimi” yorumunda bulundu. “CHP’ye yönelik bu davalar, demokrasiyi zayıflatıyor” eleştirisi yoğunlaştı.

  • İktidar Kanadı: AK Parti sözcüleri, “siyasi partilerde yolsuzluk ve usulsüzlüğün takipçisi olacaklarını”, adaletin gereğini yerine getireceklerini belirtti. “Kim demokratik kuralların dışına çıkmışsa hak ettiği cezayı alacaktır” vurgusu yapıldı.

  • Sosyal Medya: #CHPKurultaySkandalı etiketiyle açılan çok sayıda tartışma, hem yolsuzluk iddialarını hem de “yargının siyasetle ilişkisi” gündemini canlı tutuyor.


Sonuç ve Değerlendirme

Şubat 2025’te yaşanan 38. CHP Kurultayı’na ilişkin “oy satın alma” ve “siyasi nüfuz suistimali” iddiaları, partiyi ve kamuoyunu ikiye böldü. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 şüphelinin (İmamoğlu, Tugay ve diğerleri) yargılanmasına kapı aralayan iddianameyi kabul etti. Bu aşamada, teknik olarak yalnızca İmamoğlu’nun iddianamesi resmi olarak kabul edilmiş görünüyor, ancak Tugay ve diğer delegelerle ilgili soruşturma dosyalarında “şüpheli” sıfatı altında ifadeler bulunuyor .

Bu davadan çıkacak sonuçlar, yalnızca CHP içi dengeleri sarsmakla kalmayacak; 2028 seçimleri açısından muhalefetin en güçlü iki ismini (İmamoğlu ve Tugay) odak dışı bırakma riski doğuracak. Hukuki süreç, 11 Nisan 2025’te gerçekleşecek ilk duruşmayla devam edecek. Ne var ki mahkeme kararları ve delil durumu, siyasi yansımalardan ayrı gelişmeyecek; bu nedenle her iki boyutu—hukuki ve siyasi—yakından izlemek gerekiyor.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Politika

ABD Arabuluculuğunda İsrail ve Suriye Zirvesi: Yeri Belirsiz Toplantı 24 Temmuz’da Gerçekleşecek

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması 
ABD’nin aracılık edeceği, yeri henüz açıklanmayan İsrail–Suriye görüşmesi 24 Temmuz’da yapılacak. Görüşmenin gündeminde güvenlik ve iletişim kanallarının güçlendirilmesi var.

Toplantının Arka Planı

Ortadoğu’da son dönemde Suweyda’daki Dürzi–Bedev çatışmaları ve İsrail’in Suriye içlerine yönelik askeri operasyonları, bölgedeki gerilimi artırdı. Bu bağlamda, ABD’nin özel Suriye temsilcisi Tom Barrack liderliğinde gerçekleşecek toplantı, taraflar arasındaki güvenlik düzenlemeleri ve haberleşme kanallarının güçlendirilmesini amaçlıyor .

Görüşmenin Tarihi ve Yeri

  • Tarih: 24 Temmuz 2025 Perşembe

  • Saat: Henüz açıklanmadı

  • Yer: Resmi kaynaklarca açıklanmadı; “gizli” veya “belirsiz” olarak tanımlanıyor

Not: Toplantı yeri, güvenlik ve diplomatik hassasiyetler nedeniyle kamuoyuyla paylaşılmadı.

Katılımcılar ve Arabulucu Rolü

  • İsrail’den: Üst düzey askeri ve dışişleri temsilcileri

  • Suriye’den: Rejim yetkilileri ve güvenlik bürokrasisinden isimler

  • Arabulucu: ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack

  • Amaç: Güney Suriye’deki çatışma risklerini azaltmak ve ek krizin önüne geçmek .

Gündem Maddeleri

  1. Güvenlik Düzenlemeleri: Sınır hattı ve tampon bölgelerdeki statü

  2. İstihbarat ve İletişim: Kriz anlarında doğrudan irtibat kanallarının kurulması

  3. İnsani Yardım Koridorları: Bölgedeki sivil halkın ihtiyaçlarının karşılanması

  4. Gözlem ve Denetleme: Eğitimli gözlem gruplarının görevlendirilmesi

Bölgesel Etkiler ve Beklentiler

  • Gerilimin Azalması: Başarılı bir görüşme, Doğu Akdeniz ve Levant bölgesinde istikrarın önünü açabilir.

  • Diplomatik Süreç: Normalleşme adımları için bir model teşkil edebilir.

  • ABD’nin Rolü: Washington’ın bölgedeki arabuluculuk imajı güçlenecek.


Özet ve Sonuç
ABD’nin arabuluculuğunda düzenlenecek bu kritik zirve, İsrail ve Suriye arasındaki mevcut gerilimi azaltmaya yönelik en üst düzey diplomatik çabalardan biri olarak öne çıkıyor. Toplantı yeri gizli tutulurken, 24 Temmuz’daki bu görüşmenin sonuçları, bölgesel barış ve güvenlik perspektifinden büyük önem taşıyor.

Okumaya Devam Et

Politika

Erdoğan’dan Sert Netanyahu Çıkışı: “Hitler’i Geride Bıraktı”

Yayımlandı

üzerinde

Cumhurbaşkanı Erdoğan, IDEF 2025’te yaptığı Haziran 2025 çıkışında Netanyahu’yu ‘Hitler’i geride bıraktı’ sözleriyle hedef aldı. Bu etkili analizde arka plan, uluslararası tepkiler ve dijital strateji yer alıyor.

GÜNDEM ANALİZİ: “NETANYAHU, HİTLER’İ GERİDE BIRAKTI” SÖZLERİNİN ARKA PLANI VE ETKİSİ

Giriş
22 Temmuz 2025’de İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen 17. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF 2025) açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’yu “Hitler’i geride bıraktı” sözleriyle sert bir dille ele aldı  Bu çıkış, Ortadoğu’daki sıcak çatışmaların gölgesinde hem bölgesel hem küresel siyaseti yeniden hareketlendirdi.


1. Konuşmanın Arka Planı

Ortadoğu’da yükselen gerilimin en önemli dinamiklerinden biri, İsrail’in İran’a ve Filistin’e yönelik güvenlik operasyonları. Erdoğan, konuşmasında İran’ın “meşru müdafaa hakkı”nı savunarak, “İsrail’in haydutluk ve devlet terörü” olarak nitelendirdiği politikalarını eleştirdi . Bu sert tutum, Türkiye’nin bölgedeki nüfuz mücadelesi ve insani dramın odağında yer alma stratejisinin bir parçası olarak okunuyor.


2. “Hitler’i Geride Bıraktı” İddiasının Detayları

Erdoğan, “Netanyahu, Hitler’i çoktan geride bıraktı. Bu acımasızlığı kimse kabul edemez” diyerek doğrudan karşı tarafa yönelik fiili bir suçlama yaptı . Sadece sembolik olarak değil, suçlu ilan etme noktasına varan bu ifade, normal diplomatik üslubun çok ötesinde bir yaklaşımı simgeliyor.


3. Türkiye-İsrail İlişkilerinde Yeni Bir Dönem mi?

Türkiye ve İsrail ilişkileri, geçmişte inişli çıkışlı bir seyir izlemiş; 2010 Mavi Marmara baskını sonrası diplomatik kriz derinleşmişti. Erdoğan, daha önce de çeşitli konuşmalarında İsrail liderlerini Hitler’e benzetmiş; Haziran 2025’te ise İsrail operasyonlarını “devlet terörü” olarak nitelemişti . Bu son açıklama, iki ülke arasında normalleşme umutlarını bir kez daha ertelemiş görünüyor.


4. Uluslararası Tepkiler ve Bölgesel Yansımalar

Erdoğan’ın benzetmesine Birleşmiş Milletler’den “sorumlu dil” çağrısı geldi; BM Sözcüsü, “tüm taraflara itidal ve insani duruş” tavsiye etti. Avrupa Birliği, basın açıklamasında “krizin yatıştırılması” gerektiğini vurgularken, insan hakları örgütleri de dehşet verici bir söylem olarak nitelendirdi . Bu tepkiler, bölgesel barış çabalarının yeniden öncelik kazanması gerektiğini işaret ediyor.


5. Stratejik Değerlendirme

  • Bölgesel Güç Dengesi: Türkiye’nin Ortadoğu’da etkin bir aktör olma isteği güçleniyor.

  • Diplomatik Riskler: Sert söylemler, Türkiye’nin Avrupa ve Batı dünyasıyla ilişkilerinde yeni gerilimlere sebep olabilir.

  • İç Politika Dinamikleri: Seçim öncesi milliyetçi tabanı güçlendirme hedefiyle atılmış adımlar olarak da okunuyor.


Web Arama ve Akıllı Yürütme Stratejisi

  1. Anahtar Kelime Araştırması:

    • Google Trends, Ahrefs ve SEMrush ile “Netanyahu Hitler’i geride bıraktı”, “Erdoğan İsrail eleştirisi” gibi terimler analiz edilmeli.

    • Hedeflenen coğrafi bölge: Türkiye (+ Türkiye’nin büyükşehirleri).

  2. Rekabet Analizi:

    • Rakip haber sitelerinin hangi başlık ve meta açıklamalarını kullandığını inceleyin.

    • Yeni ve özgün bir bakış açısı sunarak sıralama avantajı elde edin.

  3. İçerik Takvimi ve Sosyal Medya:

    • Haber yayını takvimlendirilip, peak zamanlarda (ör. öğle ve akşam saatleri) paylaşım yapılmalı.

    • Twitter (X), Facebook ve LinkedIn için platforma özel kısaltılmış başlıklar hazırlanmalı.

  4. Otomatik Bildirim ve İzleme:

    • Google Alerts ile “Erdoğan Netanyahu Hitler” gibi uyarılar kurun.

    • Marketo veya HubSpot gibi araçlarla okuyucu etkileşimini takip edin ve yeniden hedefleme kampanyaları düzenleyin.

  5. Performans Analizi:

    • Yayın sonrası en az 1 hafta boyunca Serpstat veya Moz Pro ile sıralama değişimleri izlenmeli.

    • Google Analytics üzerinden sayfa görüntüleme, ortalama süre ve hemen çıkma oranına bakılarak içerik iyileştirmeleri yapılmalı.

Okumaya Devam Et

Politika

Ahmed Şara’ya 7 Ayda 3 Suikast Girişimi: Her Defasında Türk İstihbaratı Devredeydi

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
İsrail basını Yedioth Ahronoth’un iddiasına göre, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara son 7 ayda üç ayrı suikast girişiminden sağ kurtuldu. Her saldırıda erken uyarı ve müdahaleyi sağlayan Türk istihbaratı, Şara’nın hayatını kurtardı.

1. Giriş: Bölgesel Siyasette Yeni Bir Safha

8 Aralık 2024’te Beşar Esed’in devrilmesinin ardından Özgür Suriye’nin ilk Cumhurbaşkanı olarak göreve başlayan Ahmed Şara, göreve gelir gelmez bölgesel dengeleri altüst etti. Ancak son yedi ay içinde üç kez hedef alınması, hem iç hem de dış odakların Şara’ya yönelik ciddiyetini gözler önüne serdi

2. Suikast Girişimlerinin Kronolojisi

2.1. Birinci Girişim: Şam’da Kasrü’l Şaab Çıkışı

  • Tarih & Yer: Mart 2025, Şam’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı “Kasrü’l Şaab” çıkışı

  • Olay: Şüpheli hareketlilik tespit eden Türk güvenlik güçleri, saldırganı anında etkisiz hâle getirdi.

  • Sonuç: Planlanan saldırı önlenerek Şara’nın hayatı kurtarıldı .

2.2. İkinci Girişim: Dera’daki Teşebbüs

  • Tarih & Yer: Mayıs 2025, Ürdün sınırına yakın Dera vilayeti

  • Olay: Konvoy güzergâhında şüpheli iki kişi tespit edildi; rota değiştirilerek ani müdahale gerçekleşti.

  • Sonuç: Yine Türk-Türk iş birliğiyle suikast teşebbüsü suya düştü .

2.3. Üçüncü Girişim: Rutin Güzergâhta Pusu

  • Tarih & Yer: Temmuz 2025, Şam içi sabit güzergâh

  • Olay: Sık kullanılan yolda kurulan silahlı pusu, gelişmiş güvenlik taramasıyla bertaraf edildi.

  • Sonuç: Tehlike son anda fark edilip önlendi, Şara Şam’ı hızla terk etti.

3. Türk İstihbaratının Stratejik Rolü

Yedioth Ahronoth’un haberine göre tüm bu müdahaleler, Türkiye’nin erken uyarı ağı ve konvoy koruma protokolleri sayesinde mümkün oldu. Operasyonlar, MİT ve Özel Kuvvetler’in koordine çalışmasıyla gizlilik içinde yürütüldü; “Şara’nın hayatını Türkler kurtardı” ifadesi bu sürecin özünü ortaya koyuyor

4. Resmî Açıklamalar ve Çelişkiler

  • Suriye Yönetimi: Devlet kaynakları, suikast söylentilerini “temelsiz” ve “düşman propagandası” olarak nitelendirdi.

  • ABD Yetkilileri: Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, tehditlerin “gerçek ve ciddi” olduğunu doğruladı; destek için ağırlıklı olarak Türk istihbaratına güvendiklerini belirtt.

5. Bölgesel ve Uluslararası Etkiler

  1. Türkiye‑Suriye İlişkileri: Ankara’nın Şara’ya verdiği destek, iki ülke ilişkilerinde yeni dönemin işaret fişeği oldu.

  2. Güvenlik Dinamikleri: Ortadoğu’daki istikrarsızlık, devlet liderlerine yönelik suikast riskini artırırken, bölgesel iş birliğinin hayati önemini ortaya koyuyor.

  3. Uluslararası Tepkiler: Hem Batı hem Doğu’nun ilgisi, Şara’nın konumunu güçlendirirken, suikast teşebbüslerinin fail arayışı sürüyor.


Sonuç:
Ahmed Şara’nın üç suikast girişiminden sağ kurtulması, bölgesel iş birliğinin ve istihbarat paylaşımının kritik önemini bir kez daha kanıtladı. Türkiye’nin sağladığı güvenlik desteği, Suriye liderinin hayatta kalmasını mümkün kıldı ve sonraki süreçte bölgesel dengelerin Türkiye‑Suriye ekseninde yeniden şekillenebileceğinin ipuçlarını verdi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar