Gündem
SON DAKİKA — Suudi Arabistan ile Pakistan “Stratejik Karşılıklı Savunma Anlaşması”nı resmen imzaladı

Tarih & Saat: 17 Eylül 2025, 22:41 (TSİ) · Okuma süresi: 4–5 dakika
Haber kaynağı (temel): Reuters, AP, Al Jazeera, Arab News, Chatham House.
Suudi Arabistan ve Pakistan bugün Riyad’da, Al-Yamamah Sarayı’nda düzenlenen törenle “Stratejik Karşılıklı Savunma Anlaşması”nı imzaladı. Ortak açıklamaya göre; “herhangi birine yönelik saldırı, her ikisine yönelik saldırı sayılacak” hükmü anlaşmanın ana maddelerinden biri olarak yer alıyor. Anlaşma ayrıca ortak askeri tatbikatlar, istihbarat paylaşımı ve savunma teknolojisi iş birliği başlıklarını da kapsıyor.
Anlaşmanın ana maddeleri (kısa)
-
Karşılıklı savunma maddesi: Bir tarafa yapılan saldırının diğer tarafa yapılmış sayılması ilkesi.
-
Ortak tatbikatlar ve istihbarat paylaşımı: Düzenli ortak tatbikatlar, planlama ve istihbarat değişimi taahhütleri.
-
Savunma teknolojisi ortaklığı: Ortak geliştirme, teknoloji transferi ve eğitim alanlarında genişletilmiş iş birliği.
-
Bölgesel güvenlik koordinasyonu: Orta Doğu’daki tırmanışlar nedeniyle bölgesel koordinasyon ve caydırıcılığın güçlendirilmesi hedefleniyor.


Neden şimdi? (kısa bağlam)
Yetkililer anlaşmanın “yıllara dayanan görüşmelerin kurumsallaşması” olduğunu söylerken, bölgedeki son dönemdeki gerilimler—özellikle Katar’daki (Doha) saldırı iddiaları ve Gazze’deki çatışmaların yarattığı belirsizlikler—anlaşmanın zamanlamasını açıklayan faktörler arasında gösteriliyor. Uzmanlar, bu hamlenin Körfez ülkelerinin güvenlik stratejilerinde çeşitlenmeye işaret ettiğini belirtiyor.
Uzman analizi & öne çıkan endişeler
-
Reuters’e konuşan üst düzey Suudi kaynaklar, anlaşmanın “özgül bir olaya tepki” değil, uzun yılların kurumsallaşması olduğunu vurguladı, ancak bunun bölgedeki stratejik dengeleri değiştirebileceği uyarısı yapıldı.
-
Bazı analistler, iki ülkenin ilişkisini “stratejik ortaklık” seviyesine yükseltecek bu adımın, Körfez’de ABD’ye dayalı güvenlik mimarisine duyulan güvensizlikle bağlantılı olduğunu söylüyor. (Bunun arka planında bölgedeki saldırı iddiaları ve ABD-İsrail-Bölge ilişki dinamiklerindeki gerilimler bulunuyor.)
-
Pakistan’ın nükleer kabiliyeti nedeniyle “nükleer alanın bu anlaşmaya nasıl yansıyacağı” en çok tartışılan soru başlıklarından. Reuters muhabirinin sorduğu noktaya üst düzey Suudi yetkili “bu kapsamlı bir savunma anlaşmasıdır; tüm askeri imkanları kapsar” diye yanıt vererek belirsizliği korudu — yani nükleer işbirliğinin sınırları henüz netleşmedi. Bu belirsizlik, diplomasi ve silah kontrolü çevrelerinde dikkat çekiyor.
Olası bölgesel ve küresel etkiler
-
Körfez güvenlik mimarisi: Anlaşma, Körfez ülkelerinin güvenlik stratejilerinde ABD’ye bağımlılığı azaltma eğilimi içinde oldukları yorumlarına güç veriyor; bu, askerî iş birliklerinin çeşitleneceği anlamına gelebilir.
-
Hindistan-Pakistan dengesi: Riyad’ın aynı zamanda Hindistan ile geliştirdiği ilişkileri vurgulayarak denge kurmak istediği belirtiliyor; yine de Pakistan’ın nükleer statüsü bu denklemi daha kırılgan hale getiriyor.
-
Silahlanma ve teknoloji transferi riskleri: Anlaşma kapsamında teknoloji transferi ve ortak geliştirilecek sistemler, bölgesel silahlanmayı ve teknoloji yayılımını hızlandırabilir; uluslararası denetimler ve hukuki çerçeveler ileride tartışma konusu olacak.
Hukuki/uygulama (pratik) soruları — kısa liste
-
Caydırıcılık nasıl işletilecek? (Askerî faaliyet, hava/deniz/karada hangi mekanizmalar devreye girecek?)
-
İstihbarat paylaşımı protokolleri nasıl düzenlenecek? (Hukuki sorumluluk, sızma/istismar riskleri)
-
Savunma teknolojisi transferinin sınırları neler olacak? (Üçüncü ülkelere etkiler, ihracat kontrolleri)
-
Nükleer boyut: Pakistan’ın nükleer kapasitesinin doğrudan bir “sağlanan nükleer örtü”ye dönüşüp dönüşmeyeceği belirsiz — resmi metinler ve ikili protokoller açıklanınca netleşecek.
Tören, katılımcılar ve resmî açıklamalar
Törene Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif katıldı; Pakistan Genelkurmay Başkanı da görüşmede hazır bulundu. Her iki ülke devlet medyası ortak açıklamayı yayımladı ve anlaşmanın “kardeşlik, stratejik ortaklık ve bölgesel istikrar” hedeflerine hizmet edeceği vurgulandı.
Ne olacak — bir sonraki adımlar
-
Detaylı uygulama protokolleri (tatbikat takvimleri, istihbarat kanalları, teknoloji anlaşmaları) önümüzdeki haftalarda açıklanacak.
-
Bölgesel aktörlerin ve Batı’nın tepkileri takip edilecek; bu tür anlaşmaların diplomatik yankıları olabilir.
-
Uluslararası hukuki/denetim mekanizmaları ve nükleer silah kontrolü çevreleri, anlaşmanın olası sonuçlarını yakından izleyecek.
Kısa Arka Plan Zaman Çizelgesi
-
2015–2024: Pakistan ile Suudi Arabistan arasında düzenli tatbikatlar, eğitim ve savunma iş birlikleri devam etti.
-
2025 (erken aylar): Yüksek düzey askeri toplantılar ve JMCC görüşmeleriyle iş birliği yoğunlaştı.
-
9 Eylül 2025: Doha’daki saldırı iddiaları bölgesel güvenlik endişelerini artırdı — açıklanan bağlam anlaşmanın zamanlamasında etkili oldu
-
17 Eylül 2025: Stratejik Karşılıklı Savunma Anlaşması imzalandı.
Uzman Görüşü (özet, kaynaklara dayalı):
Uzmanlar genel olarak anlaşmanın “kurumsallaştırma” niteliğinde olduğunu, ancak nükleer boyut ve uygulama detaylarının belirsiz kalmasının diplomasi ve denetim tartışmalarını beraberinde getireceğini söylüyor. Suudi stratejistlerin niyetinin bölgesel caydırıcılığı güçlendirmek ve güvenlik ortaklıklarını çeşitlendirmek olduğu analizleri öne çıkıyor.
Gündem
Fransa’da ‘Ölüm Doktoru’na Ömür Boyu Hapis: 30 Hastayı Zehirledi, 12’si Öldü
Fransa’da ‘Ölüm Doktoru’na Ömür Boyu Hapis: 30 Hastayı Zehirledi, 12’si Öldü
· 📅 Haber Tarihi: 18 Aralık 2025
· ⏱️ Okuma Süresi: 4 dakika| saat: 15:00

Fransa’nın doğusundaki Besançon kentinde, 2008-2017 yılları arasında 30 hastayı kasıtlı olarak zehirlemek ve 12 kişinin ölümüne neden olmaktan yargılanan anestezi uzmanı Dr. Frédéric Péchier, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Savcılık, Péchier’i “Fransa adli tarihinin en büyük suçlularından biri” ve “seri katil” olarak nitelendirdi
“Dr. Ölüm” Lakaplı Doktorun Korkunç Suçları Ortaya Çıktı
Fransa’da tıp dünyasını derinden sarsan ve “Besançon Zehirlenmeleri” olarak anılan davanın kararı açıklandı. 53 yaşındaki eski anestezi uzmanı Dr. Frédéric Péchier, meslektaşlarına zarar vermek ve kendi yeteneklerini göstermek amacıyla 12’si ölümle sonuçlanan 30 zehirleme vakasından suçlu bulundu.
Mahkeme salonunda “Hemen tutuklanacaksınız” ifadesiyle cezası açıklanan Péchier’in ifadesiz bir şekilde kararı dinlediği, aile üyelerinin ise gözyaşlarına boğulduğu bildirildi. Péchier’in avukatı karara itiraz edeceklerini duyurdu.
Suçun Ayrıntıları ve Yöntem
· Zehirleme Yöntemi: Péchier’in, aralarında potasyum, lokal anestezikler, adrenalin ve hatta bir antikoagülanın da bulunduğu maddeleri, meslektaşlarının hastalarına bağlanacak serum torbalarına ve anestezi poşetlerine enjekte ettiği belirlendi.
· Amacı: Bu şekilde ameliyat masasındaki hastalarda kalp durması veya kanama gibi acil durumlar yarattığı, ardından “kurtarıcı” rolüyle müdahale ederek hem kendini göstermeyi hem de çatıştığı meslektaşlarını itibarsızlaştırmayı amaçladığı iddia edildi.
· Savcılığın Yorumu: Savcı Thérèse Brunisso duruşmada, Péchier’in bir doktor değil, “öldürmek için tıbbı kullanan bir suçlu” olduğunu söyledi. Savcı Christine de Curraize ise onu “son derece sapık” bir “seri katil” olarak tanımladı.
Mağdurlar ve Hayatları Değişen Aileler
Péchier’in kurbanları 4 yaşındaki bir çocuktan 89 yaşındaki bir hastaya kadar geniş bir yelpazede yer aldı. Davada ifade veren mağdurlar ve aileleri, yaşadıkları travmayı anlattı.
4 Yaşındaki Teddy’nin Dramı:
2016’da rutin bir bademcik ameliyatı geçiren veameliyat sırasında iki kez kalbi duran Teddy, zehirlenmelerden sağ kurtulan en genç kurban. Artık 14 yaşında olan Teddy, mahkemeye gönderdiği yazılı ifadesinde, “Sadece dört yaşındayken, birisinin beni ve hayatımı sorun çıkarmak için kullandığını anlıyorum” dedi. Babası Hervé Hoerter Tarby ise, “Bize olanlar bir kabus. Tıbba güvendik ve ihanete uğramış hissediyoruz” diyerek isyanını dile getirdi.
Sandra Simard’ın Hayatı Nasıl Değişti:
2017’de sırt ameliyatı olan 36 yaşındaki Sandra Simard,ameliyat sırasında kalbi durduktan sonra beş gün komada kalmıştı. Mahkemede bastonla yürüyen Simard, “Tüm vücudum ağrıyor. Sanki yaşlı birinin bedeninde yaşıyorum” ifadelerini kullandı ve olayın kendisi üzerinde ömür boyu süren etkiler bıraktığını söyledi.
Mahkeme Süreci ve Péchier’in Savunması
Üç aydan fazla süren duruşmalarda, 150’den fazla kişi ve kurum davaya müdahil olmuştu. Péchier, tüm duruşmalar boyunca suçlamaları reddetti ve mahkemeye, “Ben hiç kimseyi zehirlemedim… Ben bir zehirci değilim” şeklinde konuştu.
Ancak savunma ekibi, davadaki bir dönüm noktasında, Saint-Vincent kliniğindeki hastaları zehirleyen birinin var olduğunu kabul etmiş, ancak bu kişinin Péchier olmadığını iddia etmişti. Péchier daha önce, yaşanan ölüm ve komplikasyonları meslektaşlarının “tıbbi hataları”na bağlıyordu.
Sistem Neden Uyarı Sinyallerini Görmezden Geldi?
Olay, doktorun meslektaşları ve sağlık sistemi üzerinde de derin bir güven krizi yarattı. Mahkemede ifade veren eski meslektaşları, yıllar boyunca şüphelenmedikleri için derin bir pişmanlık ve üzüntü duyduklarını ifade etti.
Savcılar, Péchier’in “güç açlığını” gidermek ve kendi yetersizlik hissiyle başa çıkmak için bu yola başvurduğunu öne sürdü. Kurbanların avukatı Morgane Richard ise Péchier’in hastaları, meslektaşlarına saldırmak için “top mermisi, silah” olarak kullandığını söyledi.
Sonuç olarak, bu dava yalnızca bir doktorun suçlarına değil, aynı zamanda olağandışı vakalar karşısında sorgulama mekanizmalarının işleyişine dair ciddi soru işaretlerine de ışık tutmuş oldu.
Gündem
Görücü Usulü Evlilik Vahşete Dönüştü: “Oğlunu Öldürdüm, Gel Cenazeni Götür”
Görücü Usulü Evlilik Vahşete Dönüştü: “Oğlunu Öldürdüm, Gel Cenazeni Götür”
18 Aralık 2025 – 13:51 | Son Güncelleme: 18.12.2025 – 14:00
Okuma Süresi:4 dakika

Burdur’un Bucak ilçesinde damadı Deniz Top’u tüfekle öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan Ali Şengül’ün (64) ömür boyu hapis istemiyle yargılandığı dava başladı. Fotoğraf: Burdur, (DHA)
Aile içi şiddet zinciri, görücü usulüyle kurulan bir yuvada başlayan gerilimlerin nasıl trajediyle sonuçlanabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Burdur’da kayınpeder, damadını tüfekle öldürdü.
Burdur’un Bucak ilçesinde, 10 yıl önce görücü usülüyle kurulan bir evlilik, aile içi şiddet ve tehditlerin ardından cinayetle sonuçlandı. Damadını tüfekle öldüren kayınpeder Ali Şengül hakkındaki davanın ilk duruşması görüldü. Olay, 20 Ağustos’ta Fatih Mahallesi 1606’ncı Sokak’ta yaşandı.
Mahkeme salonundaki ifadeler, aile içi çatışmaların ve şiddet sarmalının boyutunu tüm çıplaklığıyla ortaya koydu. Tarafların anlatımları, olay öncesinde aylardır süren tehditler, uzaklaştırma kararları ve artan gerilimi gözler önüne serdi.

–
Davada Tarafların Çarpıcı İfadeleri
Duruşmada sanık Ali Şengül, maktulün babası Şeref Top, annesi Ümmahan Top ve eşi Hülya Top ifade verdi. Her bir tarafın savunması, olayın farklı yönlerini ve derinleşen aile dramını ortaya koydu.
Sanık Kayınpederin Savunması: “Kendimi Savundum”
Tutuklu sanık Ali Şengül savunmasında, damadı Deniz Top’un sorumluluklarını yerine getirmediğini öne sürdü:
· İş Istikrarsızlığı: “Belediyede işe başlattım, 10 gün çalıştı ayrıldı. Çimento fabrikasında 2 ay çalıştı bıraktı”.
· Maddi Sıkıntılar: Damadın ve babasının TIR alarak borçlandığını, kendisinin de onları kira derdinden kurtardığını belirtti.
· Tehditler ve Şiddet: “Kızıma ‘Sizi öldüreceğim’ dediği için uzaklaştırma kararı aldırdım. ‘Uzaklaştırmayı kaldırmazsanız sizi öldürürüm’ diye tehdit etti” ifadesini kullandı.
· Olay Günü: Damadın kendisine tüfekle saldırdığını, boğuşma sırasında tüfeğin eline geçtiğini ve korkutmak amacıyla ateş ettiğini iddia etti.
Maktulün Babasının Suçlaması: “Bilerek ve Tasarıyla Öldürdü”
Deniz Top’un babası Şeref Top ise sanığın savunmasını yalanlayarak çarpıcı ifadelerde bulundu:
· Önceden Planlanmış Cinayet: “Ali Şengül, oğlumu tasarlayarak öldürdü” dedi.
· Tehditlerin Kanıtı: Sanığın daha önce kendisine “Oğlunu öldüreceğim, buradan cenazesini götüreceksin” dediğini öne sürdü.
· Olay Sonrası: Cinayet işlendikten sonra Ali Şengül’ün telefonla arayarak “Oğlunu öldürdüm. Gel cenazeni götür” dediğini iddia etti.
Dul Kalan Eşin İtirafı: “Şiddet Vardı Ama Katlanıyordum”
Olayın en çarpıcı tanıklıklarından biri, maktulün eşi Hülya Top’tan geldi. 10 yıl önce görücü usulü evlendiklerini belirten Hülya Top, evliliklerinin ilk 5-6 yılının sorunsuz geçtiğini, ancak eşinin TIR almasıyla sorunların başladığını anlattı.
“Sürekli şiddet vardı ama katlanıyordum” diyen Hülya Top, eşinin işe gitmediği için cezalar aldığını ve uzaklaştırma kararı aldırdığını ifade etti. Kendisine yönelik “Uzaklaştırma kararını kaldırmazsan seni öldürürüm” tehditlerinde bulunulduğunu da mahkemede aktardı.
Görücü Usulü Evlilikler ve Toplumsal Gerçekler
Yaşanan bu trajik olay, geleneksel görücü usulü evliliklerin potansiyel risklerini bir kez daha gündeme getirdi. Görücülük, gelin ve damadın öncelikle aile üyeleri tarafından seçildiği bir evlilik türü olarak tanımlanıyor.
Türkiye’de aile yapısı üzerine yapılan araştırmalar, boşanmaların önemli nedenleri arasında aile bireylerinin evliliğe müdahalesinin (%40) ön sıralarda yer aldığını gösteriyor. Ayrıca, boşanma nedenleri arasında şiddetin de %34 gibi önemli bir orana sahip olduğu görülüyor.
Duruşma Sonrası Gelişmeler ve Yargı Süreci
Tanıkların dinlenmesinin ardından Burdur 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, sanık Ali Şengül’ün tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.
Olayın ardından gözaltına alınan Ali Şengül, “Kasten öldürme” suçundan tutuklanmıştı. İki çocuk babası Deniz Top’un cenazesi ise Ağlasun ilçesinde toprağa verilmişti.
Aile İçi Şiddet ve Hukuki Süreçler
Bu olay, aile içi şiddet vakalarında hukuki koruma mekanizmalarının önemini bir kez daha vurguladı. Mağdurenin uzaklaştırma kararı aldırmış olması, şiddet durumunda başvurulabilecek yasal yolların varlığını gösterse de, bu kararların uygulanması ve takibinin hayati önem taşıdığı gerçeğini de ortaya koydu.
Sonuç ve Toplumsal Yansımalar
Burdur’da yaşanan bu trajedi, geleneksel aile yapıları, evlilik kurumuna bakış ve aile içi çatışmaların yönetimi konularında derin düşüncelere yol açtı. Görücü usulü evlilikler gibi kültürel pratiklerin modern
Gündem
İkinci Dalga Geldi: Yeni Ünlü Operasyonuyla Uyuşturucu Testi Efsaneleri Yeniden Gündemde
İkinci Dalga Geldi: Yeni Ünlü Operasyonuyla Uyuşturucu Testi Efsaneleri Yeniden Gündemde
Okuma Süresi: 4 dakika
Yayın Tarihi ve Saati:18 Aralık 2025, Çarşamba – 14:00

İSTANBUL, (FatihDoğanMedya) – Ekim ayında başlayan ve onlarca ünlüyü kapsayan uyuşturucu operasyonlarının ikinci büyük dalgası bugün gerçekleştirildi. İşlemlerin başlamasıyla birlikte, testlerin nasıl yanıltılabileceğine dair şehir efsaneleri de yeniden konuşuluyor.
Son Dakika Gelişmeleri:
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla düzenlenen operasyonda,İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ekipleri 7 adrese eş zamanlı baskın düzenledi. Operasyon kapsamında dört isim gözaltına alınırken, üç isim hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
Gözaltına Alınan İsimler:
· Şarkıcı Aleyna Tilki
· Sosyal medya fenomeni Danla Bilic
· Oyuncu İrem Sak
· Mümine Senna Yıldız (evinde yapılan aramada 5 gram esrar ve aparatı ele geçirildi)
Aranan İsimler:
Operasyon kapsamında adreslerinde bulunamayan oyuncuMelisa Döngel, şarkıcı Yusuf Güney ve Cihan Şenözlü‘yü arama çalışmaları devam ediyor.
Yakalama Kararı Çıkarılan İsimler:
Yurt dışında oldukları tespit edilenŞeyma Subaşı, Şevval Şahin ve Mert Vidinli hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
Operasyonların Geri Planı ve Önceki Sonuçlar
Bugünkü operasyon, Ekim 2025’te başlayan ve medya, sanat ve iş dünyasından onlarca kişiyi kapsayan geniş soruşturmanın bir parçası. İlk dalgada gözaltına alınan isimlerden alınan saç ve kan örneklerinin sonuçları geçtiğimiz haftalarda açıklanmaya başlamıştı.
Örneğin, eski Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy ve spiker Ela Rümeysa Cebeci’nin testlerinin pozitif çıktığı bildirilmişti. Bir önceki operasyonda ise oyuncu Birce Akalay, Berrak Tüzünataç, Deren ve Derin Talu kardeşler gibi isimlerin saç testlerinde kokain tespit edildiği iddia edilmişti.
Uyuşturucu Testlerini Yanıltmak Mümkün Mü? Efsaneler ve Gerçekler
Operasyonlarla birlikte, uyuşturucu testlerini geçmenin yollarına dair kulaktan dolma bilgiler ve efsaneler de sosyal medyada yeniden yayılıyor. Ancak adli tıp uzmanları, bu yöntemlerin modern analizler karşısında işe yaramadığını ve hatta şüphe uyandırdığını belirtiyor.
İşte en yaygın efsaneler ve gerçekleri:
❌ Saç Boyatmak veya Kestirmek
· Efsane: Uyuşturucu metabolitleri sadece saçın dış kısmında bulunur; boyatınca veya kestirince kaybolur.
· Gerçek: Maddeler, saç kökünden itibaren saçın iç yapısına (korteks) işler. Boya sadece dış katmanı kaplar. Kesmek ise sadece geçmişi kısaltır; kökten yeni çıkan saçta madde izi taşınmaya devam eder.
❌ Bol Su veya Detoks İçeceği İçmek
· Efsane: Çok su içmek, idrardaki madde konsantrasyonunu seyrelterek negatif sonuç almayı sağlar.
· Gerçek: Tüm adli idrar testleri, numunenin geçerliliğini kontrol eder. Aşırı seyreltik idrar, “geçersiz numune” olarak reddedilir ve testin yenilenmesine yol açar.
❌ Başkasının Temiz Numunesini Kullanmak
· Efsane: Gözetimsiz testlerde başkasının idrarı veya saçı kullanılabilir.
· Gerçek: İdrar testlerinde numune anında sıcaklık kontrolünden geçer (32-38°C). Saç testlerinde ise mikroskobik incelemeyle saçın kime ait olduğu anlaşılabilir. Bu girişimler tespit edildiğinde sonuç geçersiz sayılır ve yasal sonuç doğurabilir.
❌ Tırnak Kesmek
· Efsane: Tırnaklarda da madde birikebileceği için kesmek fayda sağlar.
· Gerçek: Tırnak analizi, yaygın bir birincil test yöntemi değildir. Şüphe durumunda ve özel koşullarda kullanılabilen bir tekniktir. Saç ve idrar gibi standart numunelerde çıkan pozitif bir sonuç için tırnak kesmenin hiçbir etkisi yoktur.
Uzmanlar Uyarıyor: “Vücut Bir Kayıt Cihazı Gibi Çalışır”
Adli tıp alanında çalışan uzmanlar, vücudun uyuşturucu metabolitlerini saç, kan ve idrarda bir kayıt cihazı gibi sakladığını vurguluyor. Bu biyolojik kayıtları, evde uygulanan basit yöntemlerle silmenin bilimsel olarak mümkün olmadığını ifade ediyorlar. Üstelik bu tür manipülasyon girişimleri, laboratuvarlarda kolayca tespit edilebiliyor ve soruşturma sürecini daha da karmaşık hale getirebiliyor.
-
Teknoloji1 hafta önceAvustralya tarihi kararı uyguladı: 16 yaş altına sosyal medya yasağı başladı
-
Magazin1 hafta önceIMDb 2025’in En Çok Konuşulan Yıldızlarını Açıkladı: İşte Yılın En Popüler Oyuncuları
-
Magazin1 hafta önceSON DAKİKA: Güllü’nün kızı Tuğyan Ülkem Gülter ve arkadaşı Sultan Nur Ulu gözaltına ALINDI.
-
Teknoloji1 hafta önceNASA ve ESA’dan Tarihi Paylaşım: 3I/ATLAS’ın En Net Görüntüleri Açıklandı
-
Spor1 hafta önce⚽️ Fenerbahçe, Brann’ı Bergen’de Fırtına Gibi Esti: Talisca’nın Hat-Trick’i ile Tarihi Zafer
-
Sağlık1 hafta önceBakan Yumaklı duyurdu. Son kullanma tarihi geçmiş ürünlere yeni etiket basarken yakalandılar
-
Ekonomi5 gün önceBankaların Mevduat Faiz Oranları Güncellendi: 1 Milyon Liraya Aylık 29.140 TL Kazanç Fırsatı
-
Gündem3 gün önceBursa’da eğlence mekanı önünde silahlı kavga: Polis memurunun başından vurduğu Berk Keleş hayatını kaybetti
