Gündem
PLO’nun 1988 Bildirisi ve Bugün: Filistin Devleti Hangi Noktada?
Yayın Tarihi: 22 Eylül 2025 — Saat: 14:30 (TSİ) — Okuma Süresi: ~5 dakika
YAZAR: FATİHDOGAN
15 Kasım 1988’de Cezayir’de (Cezayir, Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti) Filistin Kurtuluş Örgütü (PLO) tarafından ilan edilen Filistin Devleti, kurulduğu günden bu yana dünya çapında yaygın tanınma aldı. Bugün, BM üyesi 193 ülkenin çok büyük bir çoğunluğu Filistin’i resmi veya fiili olarak tanımış durumda; farklı sayımlarda 144 ile 151 arasında değişen rakamlar telaffuz ediliyor. Son dönemde bazı Batılı ülkelerin de tanıma adımlarıyla bu sayı yeniden gündemde.
![]()
Tarihçe: 15 Kasım 1988 ve Bir İlanın Uluslararası Yankıları
PLO, 15 Kasım 1988’de Cezayir’deki Filistin Ulusal Konseyi oturumunda Filistin Devleti’nin bağımsızlığını ilan etti; bu ilan, PLO’nun uluslararası siyasette daha geniş meşruiyet kazanmasına zemin hazırladı. Aynı yılın Aralık ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 43/177 sayılı kararla (1988) bu ilanın tanınmasını ve Filistin halkının 1967 sınırları içindeki haklarına vurgu yaptı.
Bugünkü Durum: Kaç Ülke Tanıyor? (Farklı Sayaçlar ve Nedenleri)
Uluslararası sayımlar değişmekle birlikte, güvenilir haber ajansları ve kaynaklara göre BM üyesi 193 ülkenin yaklaşık 144–151’i Filistin devletini tanımış durumda. AFP ve diğer ajansların güncel sayımları genelde 144–147 aralığını verirken; bazı kurumların ve Filistin makamlarının açıkladığı rakamlar 150+’ye ulaşabiliyor. Son haftalarda İngiltere, Kanada, Avustralya ve Portekiz gibi ülkelerin tanıma kararlarıyla verilen rakamlar daha da yükseldi. Bu farklılık, bazı ülkelerin tanımayı yeni resmi belgelerle teyit etmesi veya önceki siyasi pozisyonlarını yeniden tanımlaması gibi nedenlerden kaynaklanıyor.

Tanımanın Uluslararası ve Hukuki Boyutu
Devlet tanıma pratiği hem siyasi hem de hukuki sonuçlar doğurur; ancak BM Genel Kurulu’nda tanınmış olmak, otomatik olarak üye statüsü veya BM Güvenlik Konseyi onayı anlamına gelmez. Filistin, 2012’den beri BM Genel Kurulu’nda “gözlemci devlet” statüsünde bulunuyor; tam üyelik için Güvenlik Konseyi’nden onay gerekmektedir ki bu da siyasi engellere tabidir.
Bölgesel ve Küresel Etkiler — Küresel Güney’in Rolü
Soğuk Savaş sonrası dönemde özellikle Afrika, Asya ve Latin Amerika’daki pek çok ülke Filistin’i tanıdı; bu durum “küresel Güney” ülkelerinin Filistin meselesinde tarihsel olarak güçlü bir dayanışma çizgisi oluşturduğunu gösteriyor. Son yıllardaki diplomatik hamleler, çatışma ve insani krizin tırmanmasıyla birlikte yeni siyasi dengelerle birleşince Batılı bazı başkentler de tanıma yoluna gitmeye başladı.
Ne Değişir? Ne Değişmez?
-
Sembolik ve siyasi ağırlık artar: Çok sayıda ülkenin tanıması Filistin’in uluslararası meşruiyetini güçlendirir; barış müzakerelerinde ve uluslararası platformlarda siyasi bir argüman olarak kullanılabilir.
-
BM üyeliği hâlâ siyasi bir süreç: Tam üyelik Güvenlik Konseyi onayı gerektirir; burada veto yetkisi olan üyelerin tavrı belirleyici olmaya devam edecektir.
-
Fiili sonuçlar karmaşıktır: Tanıma, münhasır hukukî sonuçlar doğurmazken diplomatik, ekonomik ve sembolik etkileri olabilir; iki devletli çözüm tartışmalarını yeniden canlandırabilir.
Uzman Görüşleri ve Diplomasinin Kırılganlığı
Uluslararası hukukçular ve bölge analistleri, tanımanın çatışmanın çözümünü hızlandırmayabileceğini ancak diplomatik zemini genişletebileceğini belirtiyor. Aynı zamanda bazı ülkelerin tanımayı, insani krize ve diplomatik çıkmaza tepki olarak kullandığı yorumları yapılıyor.
Sonuç
15 Kasım 1988’de PLO tarafından yapılan Filistin Devleti ilanı, uluslararası tanınma sürecini başlatan dönüm noktasıydı. Bugün, farklı kaynaklara göre yaklaşık 144–151 BM üyesi ülke Filistin’i tanımış durumda; sayı zaman içinde diplomatik adımlarla dalgalanabiliyor. Bu süreç, hem hukuki hem de siyasî yönleriyle bölge barışı ve uluslararası ilişkiler için belirleyici olmaya devam ediyor.
Gündem
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Sağlıkta farklı bir ligin oyuncusuyuz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Sağlıkta farklı bir ligin oyuncusuyuz”
İstanbul • 26 Aralık 2025 – 14:30 • 4 dakika okuma süresi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çekmeköy’de özel sektör yatırımıyla hizmete giren Medistate Çekmeköy Hastanesi’nin açılış töreninde önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, “Ülkeye hizmetin devleti, özeli olmaz” diyerek özel sektör yatırımlarını savundu ve sağlık alanında Türkiye’nin artık “farklı bir ligde” olduğunu ilan etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Çekmeköy’de faaliyete geçen Medistate Çekmeköy Hastanesi’nin açılış töreninde bir konuşma yaptı. Konuşmasında sağlık alanındaki dönüşümü, kamu-özel sektör işbirliğini ve İstanbul’a yapılan dev yatırımları vurgulayan Erdoğan, muhalefete yönelik sert eleştirilerde de bulundu.
Hastanenin Teknik Kapasitesi
Cumhurbaşkanı, açılışı yapılan hastanenin ilçeye hayırlı olmasını diledi ve tesisin teknik özelliklerini kamuoyuyla paylaştı.
Medistate Çekmeköy Hastanesi’nin Teknik Özellikleri:
· Yatak Kapasitesi: 150 yatak (Nörolojik Bilimler Merkezi ile 200’e çıkacak).
· Yoğun Bakım: 16 genel, 13 yenidoğan yoğun bakım yatağı.
· Poliklinik & Ameliyathane: 43 poliklinik, 7 ameliyathane, 4 diş polikliniği.
· Özel Merkezler: Nükleer tıp ve tedavi hizmetleri sunacak bir onkoloji merkezi.
· Diğer Birimler: Kapsamlı acil servis, fizik tedavi ve rehabilitasyon ünitesi.
“Ülkeye Hizmetin Devleti, Özeli Olmaz”
Konuşmasının odak noktasını, özel sektör yatırımlarının ve kamu-özel işbirliğinin savunusu oluşturdu. Erdoğan, “Ülkeye hizmetin devleti, özeli olmaz. Her türlü çaba takdire şayandır” ifadelerini kullandı. Sermayeyi renklerine göre tasnif etmeyen, yerli-yabancı ayrımı yapmayan bir iktidar olduklarını belirterek, ülkenin hayrına olan her projeyi desteklediklerini vurguladı.
1960’lı yılların modası geçmiş jargonlarına hapsolmuş çevrelerin, her fırsatta özel teşebbüse saldırdığını öne süren Erdoğan, “Özel sektör okul yapar, hastane yapar, kamu ile iş birliği içinde yol, köprü, havalimanı yapar, bakarsınız bunlar anında kötülemeye başlar” diye konuştu.
Pandemi ve Afetlerde Özel Sektörün Rolü
Erdoğan, Kovid-19 pandemisi ve 6 Şubat depremleri gibi kriz dönemlerinde özel hastanelerin üstlendiği kritik role dikkat çekti. “Acil afet durumlarında özel hastanelerimiz Sağlık Bakanlığımızın koordinasyonuyla ciddi yük aldı. Buradaki hizmet bedelleri devletimiz tarafından karşılanarak ilave bir maddi külfet oluşturmadan halkımıza sunduk” dedi.
Bu süreçlerin, sağlık altyapısının ve güçlü bir sistemin önemini herkese gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı, “Sağlık alanında artık farklı bir ligin oyuncusuyuz” açıklamasını yaptı.
İstanbul’a 170 Milyar Liralık Sağlık Yatırımı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’a yönelik sağlık yatırımlarının boyutunu da rakamlarla açıkladı. İstanbul’da sağlık yatırımlarının toplam bedelinin 170 milyar lirayı bulduğunu, devam eden 37 proje tamamlandığında bu rakamın 250 milyar liraya çıkacağını duyurdu.
23 yıllık iktidarları döneminde sağlıkta yaşanan dönüşümü anlatan Erdoğan, şu bilgileri verdi:
· Türkiye genelinde 1.539 sağlık kuruluşu ve 270 binin üzerinde yatak kapasitesi ile hizmet veriliyor.
· Ülkede toplam 1 milyon 470 bin sağlık çalışanı görev yapıyor. Bunların 234 bini hekim, 264 bini hemşire.
· Sadece İstanbul’da bir günde 3 milyon muayene gerçekleştiriliyor.
· İstanbul’daki toplam hekim sayısı yüzde 134 oranında artırıldı.
Sağlık Turizminde İvme ve Uyarı
Konuşmasında sağlık turizmine de değinen Erdoğan, Türkiye’nin ve özellikle İstanbul’un bu alanda ciddi bir ivme yakaladığını söyledi. 2025 yılının ilk 9 ayında, sağlık hizmeti almak için Türkiye’ye gelenlerin sayısının 1,1 milyona ulaştığını belirterek, “Saç ekimi başta olmak üzere İstanbul bir marka haline geldi” ifadesini kullandı.
Ancak bu başarıya gölge düşürmeye çalışanlara da gönderme yapan Erdoğan, “Açgözlü muhterislerin Türkiye’nin giderek büyüyen sağlık turizmine gölge düşürmemesi için ne yapılması gerekiyorsa yapıyoruz ve yapacağız. Kara düzen çalışan kim varsa tespit ettiğimiz an gözünün yaşına bakmıyoruz” diye konuştu.
“Belediye Kaynakları Talan Ediliyor”
Cumhurbaşkanı, konuşmasının son bölümünde İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimine sert eleştiriler yöneltti. “Belediye kaynakları talan ediliyor” iddiasında bulunan Erdoğan, “Bunun da tüm faturasını daha fazla trafik, daha az hizmetle sokaktaki vatandaş ödüyorsa burada çok fazla soygun vardır” dedi.
Son olarak, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturuyla 86 milyona hizmet ettiklerini, sağlığı temel bir insan hakkı olarak gördüklerini ve hizmet standardını tüm Türkiye’de yukarı çektiklerini vurgulayarak sözlerini tamamladı.
Gündem
Güllü’nün Ölümünde Çarpıcı Bilirkişi Raporu: “Temas Sonucu Düştü”
Güllü’nün Ölümünde Çarpıcı Bilirkişi Raporu: “Temas Sonucu Düştü”
· Olay Tarihi: 26 Eylül 2025
· Raporun Açıklandığı Tarih: 26 Aralık 2025
· Okuma Süresi: 2 dakika| 12:35

Yalova’da pencereden düşerek hayatını kaybeden ünlü şarkıcı Güllü’nün ölümüne ilişkin hazırlanan bilirkişi raporu tamamlandı. Raporda, düşüşün kendiliğinden olmadığı, bir dış kuvvet veya temas bulunduğu belirtildi.

Rapordan Çıkan Çarpıcı Sonuç
Ünlü şarkıcı Güllü’nün 26 Eylül’de Yalova’daki evinin penceresinden düşerek hayatını kaybetmesinin ardından başlatılan soruşturmada kritik bir aşamaya gelindi. Olayla ilgili hazırlanan bilirkişi raporu tamamlanarak Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunuldu.

Raporda öne çıkan başlıca bulgular şöyle:
· Dış Kuvvet ve Temas: Güllü’nün geriye doğru düşmesi için dengesini bozan bir dış kuvvet ve temas varlığının olması gerektiği tespit edildi. Bu, “kendiliğinden düşme” ihtimalini büyük ölçüde zayıflatan bir sonuç.
· İntihar İhtimali Yok: Raporda, sanatçının intihar düşüncesine işaret eden herhangi bir bulguya rastlanılmadığı da ayrıca vurgulandı.
· Geçmiş Tehlike: Bilirkişi heyeti, Güllü’nün daha önce de düşme tehlikesi atlattığına dair bilgiye raporda yer verdi. Kızı Tuğyan Ülkem Gülter’in bu durumu bilmesine rağmen annesini uyarmadığı belirtildi.

Soruşturmanın Seyri ve Tutuklama
Güllü’nün ölümünün hemen ardından başlatılan soruşturmada, sanatçının kızı Tuğyan Ülkem Gülter, “tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek” suçundan tutuklanmıştı. Gülter, cinayet iddialarını kabul etmemişti.
Olayla ilgili bir diğer iddia ise Güllü’nün arkadaşı Sultan Nur Ulu’dan geldi. Ulu, sanatçının kızı tarafından pencereden itildiğini öne sürmüştü. İddianın gündeme gelmesinin ardından, Sultan Nur Ulu’nun babası Arif Ulu’nun kızına gönderdiği ve “Sen öldürdün” yazdığı iddia edilen mesajlar da soruşturma dosyasına girdi. Baba Ulu, bu mesajı korkutma amacıyla attığını ifade etti.
Sonraki Adımlar
Bilirkişi raporunun tamamlanıp savcılığa iletilmesiyle, soruşturmanın yeni bir evreye girmesi bekleniyor. Rapordaki “dış kuvvet ve temas” tespiti, dosyanın cinayet soruşturması olarak ele alınması yönündeki iddiaları güçlendirdi. Savcılık, rapordaki teknik bulguları değerlendirerek soruşturmayı sürdürecek.
Gündem
Denizli Kocabaş Cezaevi önünde duygu dolu bekleyiş: Erken tahliye sevinci başladı
Denizli Kocabaş Cezaevi önünde duygu dolu bekleyiş: Erken tahliye sevinci başladı
25.12.2025 22:59
Son Güncelleme: 25.12.2025 23:03

11. Yargı Paketi’nin yürürlüğe girmesiyle Türkiye genelinde tahliyeler başlarken, Denizli Kocabaevi önünde de aileler yakınlarını beklemeye başladı. Düzenleme kapsamında yaklaşık 50 bin kişinin serbest kalması bekleniyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kabul edilip Resmi Gazete’de yayımlanan 11. Yargı Paketi kapsamında tahliyeler başladı. Düzenlemenin yürürlüğe girmesinin ardından ilk tahliyeler dün akşam saatlerinden itibaren gerçekleşirken, bugün de tahliye işlemlerinin devam edeceği öğrenildi. Paket, 31 Temmuz 2023 ve öncesinde işlenen suçlar bakımından hükümlülere 3 yıl daha erken açık cezaevine ayrılma ve denetimli serbestliğe geçme imkanı tanıyor.

Hangi Suçlar ve Suçlular Kapsam Dışında?
Düzenlemeden yararlanmanın bazı önemli istisnaları bulunuyor. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un da açıkladığı üzere, aşağıdaki suçlar bu erken tahliye düzenlemesinin kapsamı dışında tutuldu:
· Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar
· Terör suçları ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar
· Kasten öldürme suçları (üstsoy/altsoy, eş, çocuk veya savunmasız kişilere karşı işlenenler)
· Deprem nedeniyle bina yıkılması/çökmesi sonucu meydana gelen ölüm suçları

Cezaevi Önlerinde Duygusal Anlar
Düzenlemenin hayata geçmesiyle birlikte başta Denizli Kocabaş Cezaevi olmak üzere Bolu, Kocaeli, Diyarbakır ve Aydın gibi birçok ildeki ceza infaz kurumları önünde aileler toplanmaya başladı.

· Denizli’de: Kocabaş Cezaevi önünde dün akşam başlayan tahliyeler nedeniyle hükümlü yakınları büyük bir kalabalık oluşturdu ve sevinç gözyaşları döküldü.
· Diyarbakır’da: Tahliye işlemleri tamamlanan bazı hükümlüler, cezaevi kapısından çıkar çıkmaz aileleri tarafından davul zurna eşliğinde karşılandı.
· Bolu’da: Cezaevi önünde yakınını bekleyen Necdet Avcı, “Bir arkadaşımızı bekliyoruz… 2 yıldır içerideydi. Hepimiz sevinçliyiz” ifadelerini kullandı.

“Devletimize Milletimize Allah Razı Olsun”
Tahliye sevinci yaşayan aileler, duygularını paylaştı. Kocaeli’de yakınını bekleyen Yakup Yaman, “Vatana ve millete hayırlı bir haber oldu. Devletimize de milletimize de Allah razı olsun” derken, Aydın’da eşini bekleyen Aliye Sarıçiçek ise “Allah kimseyi buralara düşürmesin” diyerek yaşadığı zorlu süreci anlattı.

50 Bin Kişiye Tahliye Yolu
Yetkililer, düzenlemenin ilk aşamada yaklaşık 50 bin hükümlünün tahliyesine imkan sağlayacağını belirtiyor. Tahliyelerin, şartları sağlayan hükümlülerin dosyalarının tek tek incelenmesiyle kademeli olarak süreceği ifade ediliyor.
-
Gündem5 gün önceÇifte Cinayet Sonrası Çorbacıya Gitti: Ahmet Sarı’nın İfadesi Kan Dondurdu
-
Gündem1 hafta önceBursa’da eğlence mekanı önünde silahlı kavga: Polis memurunun başından vurduğu Berk Keleş hayatını kaybetti
-
Ekonomi1 hafta öncePapara’ya Dava Yoluyla Nefes: Mahkemeden Yürütmeyi Durdurma Kararı
-
Teknoloji1 hafta önceYıldızlararası Ziyaretçi 3I/ATLAS’tan Sıra Dışı Sinyal: X-Işını Yaymaya Başladı
-
Spor1 hafta önceFIFA’dan 2025’in en iyileri açıklandı
-
Spor6 gün önceJoshua’dan Jake Paul’a ağır ders: Nakavt ve kırık çene
-
Sağlık1 hafta önceH3N2 Virüsünde Son Durum: Bakanlık Açıkladı, Türkiye Risk Altında Mı?
-
Gündem5 gün önceSiirt’te Dehşet: Bahis Borcu İki Çocuk Annesini Komşusuna Öldürttü
