Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Politika

Özgür Özel, iftar sofrasında Erdoğan’a seslendi: Hurmanın fiyatı 335 kat artmış, Tayyip Bey’e selam olsun

Yayımlandı

üzerinde

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Bu Sofra Hepimizin” iftar programında; “Tayyip Bey’i de üzmemek için altın hesabını bir kenara bırakıyorum. Ve ona hepinizin huzurunda yeni bir hesap yapıyorum. Altın hesabı değil, hurma hesabı. Hurmanın kilosu Sayın Erdoğan geldiğinde 2002 yılında 2 liraymış, bugün 670 TL olmuş. Yani hurmanın fiyatı 22 yılda 335 kat artmış. En düşük emekli maaşı, bu iktidardan önce 108 kilo hurma alırken bugün sadece 21 kilo hurma alıyor. Buradan Tayyip Bey’e selam olsun. Allah orucunu kabul etsin. Ramazanı iyi geçsin. Ama iktidara geldiği gün 108 kilo hurma alan en düşük emekli maaşı, bugün 21 kilo hurma alıyorsa bu emekliler nasıl geçinsin Tayyip Bey, nasıl geçinsin” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Etimesgut Belediyesi’nin ev sahipliğini yaptığı, CHP Kadın Kolları’nın düzenlediği “Bu Sofra Hepimizin” iftar programına katıldı. Özel’e Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, Etimesgut Belediye Başkanı Erdal Beşikçioğlu, CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol, CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Asu Kaya ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülşah Deniz Atalar eşlik etti.

Programa ev sahipliği yapan Beşikçioğlu, vatandaşlara hayırlı Ramazanlar diledi. Ardından konuşan Yavaş ise “Hepinize iyi akşamlar diliyorum. Hayırlı ramazanlar diliyorum. Biliyorsunuz toplumumuzun en önemli günlerden birisi Ramazan ayı. Dayanışmanın, paylaşmanın en önemli olduğu günler. Bugünlerde tabii sadece kendimiz oruç tutmakla kalmıyoruz. Kötü sözlere, kötü düşüncelere karşı da oruç tutuyoruz. Ben hepinize nice ramazanlara bayramlara ve güzel günlere ulaşmak dileğiyle sevgi ve saygılarımı sunuyorum” diye konuştu.

Özgür Özel: “Hiç değilse iftar sofralarındaki konuşmalarda sert siyaset dilini bir terk edelim”

“Hepinize iyi akşamlar. Mübarek Ramazan’ın ilk gününde oruçlar tutuldu. Biraz önce ilk iftarı hep birlikte burada yaptık. Bu organizasyon, bu akşam burada bir arada olmamız Kadın Kolları Genel Başkanımızın, onun yöneticilerinin büyük emeğiyle oldu. İlk iftarda sizlerle bir arada olmak, bugünü sizlerle paylaşmak istedik. Mübarek ramazanın en iyi şekilde geçmesini diliyoruz” diyerek sözlerine başlayan Özel, şunları söyledi:

“Aynı sofrada bir arada oturmaktan büyük mutluluk duyduğum dört güzel evladımızla, anneleriyle sohbet ettik. Herkesin farklı farklı dertleri, hepimizin konuşması gereken çok fazla konu var. Ama iftar sofrası olunca, aylardan ramazan olunca siyaseti çok sert yapmamak, kötü söz söylememek, kötü söz duymamak, duyurmamak, vatandaşın derdi bu kadar boyunu aşmışken bu ayda hiç değilse keskin siyasi tartışmalardan uzak durmak lazım. Geçtiğimiz günlerde rahmetli Necmettin Erbakan’ın oğluyla bir saat sohbet ettik benim onu ziyaretimde. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda Başbakan rahmetli Ecevit’ti. Yardımcısı rahmetli Erbakan’dı. Taban tabana zıt görüşler. Bir arada oturmuşlardı ve ülkeleri için koalisyon kurmuşlardı. Bu kurdukları koalisyonla dünyanın en zor işini beraber başardılar. Bütün dünya ‘Yapamazsınız’ dediği halde, Amerika’nın tehditlerine rağmen kimseyi dinlemeyip yavru vatandan gelen çığlığı, sesi cesaretle duydular ve gittiler Kıbrıs Barış Harekatı’nı başardılar. Ambargolardan, saldırılardan, tehditlerden, üstten konuşmalardan hiç çekinmediler. Cesaretliydiler ama bu cesaretleri birbirlerine ya da diğer siyasi rakiplerine kötü söz söylemeyi, hakaret etmeyi gerektirmiyordu. Ecevit de Erbakan da nezaketleriyle hatırlanıyorlar, biliniyorlar. Sonrasında da Türkiye’de çok siyasetçi geldi, geçti bu makamlara. Ama siyasetin dilinin bu dönem kadar gitgide gitgide bu dönem kadar kötü ve sert, rekabetin devlet imkanlarıyla birlikte çok acımasız, haksız olduğu bir zemin hiç olmamıştı. Ben Genel Başkanı olduğum süreci bir vesile ettim. 31 Mart büyük seçim başarısını, ki Türkiye’nin rekortmenlerinden biri burada duruyor. Yüzde 60’a yakın oyla Başkent’i kazandı Mansur Başkan. Bunları vesile ettik. Dedik ki, ‘Biz birinci partiyiz artık. Siyasetin diline de siyasi rekabetin şekline de dikkat edilsin, ilk adımları da biz atalım.’ Millet takdir etti, çok doğru buldu. Ama yaşanan o süreci doğru bulmayan, kutuplaşmadan nemalanan, kötü sözle, kavgayla tarafları birbirinden ayırmaya çalışan bir strateji maalesef yine devreye girdi. Bugün de biraz önce Mansur Başkan söyledi. Ramazanı vesile kılıp yine biz hiç değilse iftar sofralarındaki konuşmalarda sert siyaset dilini bir terk edelim bakalım. Belki milletin takdirinden bunu yeniden birilerinin değerlendirme fırsatı olur diye düşünüyoruz.

“Karşıdaki Trump olunca ‘Aman bir şey söylemeyeyim’ derseniz işte bugün olduğu gibi Filistin’i yalnız bırakırsınız”

Burada konuşulacak şey esas olarak, 1,5 yıldan bu yana Filistin’de yaşanan ateşkes anlaşmasıyla birazcık olsun durulan katliamlar. 1,5 yılda 20 bini çocuk 50 bin Filistinli, İsrail tarafından katledildi. Geçtiğimiz ramazanlarda ‘Aman İsrail’le ticareti kesin, İsrail’le ticareti durdurun’ diye yalvarıyorduk. O zamanlar inkar edenler sonra ortaya çıktı ki neler neler olmuş. Şimdi de maalesef dün neler yaptı, neler oluyor görüyorsunuz. Bütün dünya şaşkınlıkla, ibretle izliyor. Ama Amerikan Başkanı Trump bu sefer de ‘Gazze güzel yermiş. Oralara oteller yapacağım, plajlar yapacağım. Gazzelileri de etraftaki diğer ülkelere yollayacağım, orayı boşaltacağım’ diyor. Buna çok net, çok sert, öyle sana – bana burada söylenen sözlerin bir kıymet-i harbiyesi yok. Bu tavra karşı ta Yaser Arafat’la Bülent Ecevit zamanından başlayan Cumhuriyet Halk Partisi’nin Filistin’in yanında, Filistin halkının dostu, onların mücadelesini sahiplenen tutumu bugün Trump’ın bu akıl dışı, insanlık dışı, vicdan dışı tutumuna karşı 1974 Barış Harekatı’ndaki cesareti göstermeyi gerektirir. Kötü söz söylemek, siyasi rakiplerine hakaretler etmek, siyasi rakiplerini hapse atmak cesaret değildir. Cesaret, durman gereken yerde durmak, söylemen gereken sözü söylemek, karşıdaki Trump olunca ‘Aman bir şey söylemeyeyim, ağzımızın tadı kaçmasın. Amerika’nın desteği her zaman bana lazım. Ülkemden çok partimin çıkarını gözetirim’ derseniz işte bugün olduğu gibi Filistin’i yalnız bırakırsınız. Onun üzerinde hesaplar yapmaya başlarlar.

“Amerikan askerleri, o postallar, Anadolu’yu kirletemedi”

Bugün 1 Mart. Bundan 22 yıl önce TBMM’de bir tezkere oylandı ve reddedildi. Her sene mezarı başına gittiğimizde rahmetli Baykal’ı anıyoruz. Ama 22 yıl önce yapılan 1 Mart oylamasını şöyle çok kısaca hatırlatmam lazım. 22 yıl önce bugünkü Sayın Cumhurbaşkanımızın o tarihte Amerika Birleşik Devletleri’ne verdiği bir sözden ötürü… Amerika Irak’ı işgale hazırlanırken, ki sonra işgal oldu ve milyonlarca Müslüman öldürüldü. Amerikan askerlerini Mersin Limanı’ndan alıp bizim sınırlarımızın içinden Irak’a sokmaya söz vermişti. Bunun tezkeresi Meclis’e geldi, kendi milletvekillerinin sayısı rahatlıkla bu tezkereyi geçirmeye yetiyordu. Meclis’i Sayın Bülent Arınç yönetiyordu ve Deniz Bey, ‘Bu topraklara, Amerikan postalı bir basarsa bir daha gitmez. Biz burada Amerikan askeri istemiyoruz. Irak’ın işgaline Türkiye üzerinden gidilmesini asla izin veremeyiz’ özünde bir konuşmayı çok etkili şekilde yaptı. Sayın Bülent Arınç, birkaç kez konuşması bittiğinde süresini uzattı ve en nihayetinde yapılan oylamada 99 AK Partili milletvekili bütün CHP’li milletvekilleri ile birlikte oy kullandılar. O Amerikan askerleri, gelseler belki de bir daha hiç gitmeyecekti. Amerikan askerleri, o postallar, Anadolu’yu kirletemedi. Irak’taki katliamın bizim üzerimizden yapılmasına engel oldu. O gün bugün, 22 yıldır o tezkerenin içeriği, 10 yıl geçmesi gerekiyordu Meclis kuralları gereğince. 10’uncu yıl ‘Açıklayın’ dendi, oy verdiler ve reddettiler. Her sene isteniyor, her sene reddediliyor. Çünkü şu görülmesin istiyorlar. O gün bizimle birlikte oy kullanan 99 Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilinin hiçbiri bir daha milletvekili olamadı. O gün bugün açıklanmayan tutanaklarda Deniz Baykal’ın o konuşması asla ve asla aleniyet kazanamadı. Ben 22’nci yılında, o gün oyunu kullanıp da bugün hayatta olmayan başta Sayın Baykal olmak üzere tüm milletvekillerini rahmetle, minnetle anıyorum. O noktada irade gösteren milletvekillerinin bugün yaşayanlarına da buradan; Etimesgut’tan, bu mübarek günde Müslüman kanının akmasına Türkiye’nin alet edilmesine engel oldukları için yürekten bir selam gönderiyorum.

“Ramazan kolisi geçen sene bugün 950 liraydı. Şimdi bin 610 lira”

Son sözüm, bizim masada da konu geçim derdiydi. Hiç şüphem yok, bütün masalarda ve Türkiye’nin dört bir yanındaki iftar sofralarında ya da güçlükle yapılan iftarlarda konu hayat pahalılığı ve ekonomi. Biz bunu tüm yönleriyle anlatıyoruz. Biliyorsunuz altın hesabında emeklilerin durumu; 2002’den bugüne 8 çeyrek altın alabilirken en düşük emekli maaşı, bugün 2,5 çeyrek altına düştü. Her emeklinin 5,5 çeyrek altını kayıp. Yine sekiz temel ürünün, yani ayçiçek yağı, bulgur, pirinç, makarna, nohut, un, kıyma ve çayın içinde bulunduğu ramazan kolisi geçen sene bugün 950 liraydı. Şimdi bin 610 lira. Vatandaşlarımıza bu ramazanda Allah yardımcı olsun. Çünkü devlet yardımcı olmuyor. Ama yardımcı olanlar var. Kim var? Etimesgut Belediye Başkanı var. Sayın Mansur Yavaş var. Cumhuriyet Halk Partisi’nin çok kıymetli belediye başkanları var. Hiç şüphe yok ki AK Partili, MHP’li, İYİ Partili, DEM Partili belediye başkanlarının da emekleri, çabaları var bu yoksulluğu ortadan kaldırmak için. Parti ayırmadan bu yokluğa, yoksulluğa bu zor günde kim katkı sağlıyorsa… En çok katkı sağlayanlardan biri yanımda, biri karşımda olmak üzere tüm belediye başkanlarına, partileri ne olursa olsun yürekten teşekkür ediyorum.

“Hurmanın kilosu Sayın Erdoğan geldiğinde 2002 yılında 2 liraymış, bugün 670 TL olmuş”

Tayyip Bey altın hesabına çok kızıyor. ‘Bırak altın hesabını’ diyor. Ben de dedim ya ‘Ramazan’da kalp kırmayacağız, kimseyi üzmeyeceğiz.’ Tayyip Bey’i de üzmemek için altın hesabını bir kenara bırakıyorum. Ve ona hepinizin huzurunda yeni bir hesap yapıyorum. Altın hesabı değil, hurma hesabı. Hepimiz bugün elimizi uzattık bir hurma aldık. O bir hurmayla oruçlarınızı açtınız. O hurmanın kilosu Sayın Erdoğan geldiğinde 2002 yılında 2 liraymış, bugün 670 TL olmuş. Yani hurmanın fiyatı 22 yılda 335 kat artmış. En düşük emekli maaşı, bu iktidardan önce 108 kilo hurma alırken bugün sadece 21 kilo hurma alıyor. Buradan Tayyip Bey’e selam olsun. Allah orucunu kabul etsin. Ramazanı iyi geçsin. Ama iktidara geldiği gün 108 kilo hurma alan en düşük emekli maaşı, bugün 21 kilo hurma alıyorsa bu emekliler nasıl geçinsin Tayyip Bey, nasıl geçinsin? Sayın Erdoğan geldiğinde, 2002 yılında ramazan pidesi 2 liraymış. Bugün 80 TL. Tam 40 kat artmış. 2002’de 1 TL’ye 200 gramlık pideden 2,5 tane alınırken, yani 500 gram, bugün 1 TL’ye 12,5 gram yani bir tırnak kadar pide alınıyor. Bir ekmek 20 gram. 12,5 gram pide alınabiliyor. O yüzden bu yokluğun, bu yoksulluğun, bu sıkıntıların bir an önce ortadan kalkması için bizler hepimiz çok çalışmak durumundayız. Sizler de emekliye, asgari ücretliye, esnafa, memura, çiftçiye sahip çıkmayıp zenginleri koruyan kollayanları değil; bundan sonra yoksulun ve sıkıntıda olanın derdini bilenleri, o derdi çözecekleri başa getirmelisiniz. Böyle de olacağına yürekten inanıyorum.”

Politika

SON DAKİKA | Erdoğan’dan Aziz İhsan Aktaş iddianamesi sorusuna yanıt: “Lağım patladı”

Yayımlandı

üzerinde

SON DAKİKA | Erdoğan’dan Aziz İhsan Aktaş iddianamesi sorusuna yanıt: “Lağım patladı”

Tarih: 24 Ekim 2025
Saat: 11:34 (yerel)
Okuma süresi: 3 dakika

İstanbul — Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Körfez turu dönüşü uçakta gazetecilerin yönelttiği “Aziz İhsan Aktaş iddianamesi”yle ilgili soruya sert yanıt verdi: “Artık affınıza sığınıyorum, lağım patladı” dedi ve CHP’yi hedef alan ifadeler kullandı.

Erdoğan, iddianameyi ve soruşturmayı işaret ederek “Belediyeleri hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvetin odağı haline getirmekle” suçladığını; muhalefetin yaptığı savunma ve tehditlere tepki gösterdiğini belirtti. Erdoğan ayrıca CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in açıklamalarını “minareye kılıf hazırlama” gayreti olarak niteled

İddianamenin kapsamı ve soruşturma
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, kamuoyunda “Aziz İhsan Aktaş davası” olarak anılan soruşturmayı konu alıyor. İddianame kapsamında Beşiktaş Belediyesi merkezli süreçte 7 CHP’li belediye başkanı ile birlikte yüzlerce şüphelinin yer aldığı, dosyanın kapsamlı belge, tanık beyanı ve mali tespitler içerdiği basına yansıdı.

Savcılık iddianamesinde, Aktaş ve bağlantılı kişilere yönelik “suç örgütü kurma”, “ihaleye fesat karıştırma”, “rüşvet”, “belgede sahtecilik” ve “kara para aklama” gibi çok sayıda suçlamanın yer aldığı belirtiliyor; iddianamenin ayrıntıları ve iddialara ilişkin delil gösterimlerinin dosyada bulunduğu aktarılıyor.

Siyaset cephesinden hızlı yansımalar
Erdoğan’ın sözleri hemen siyasi tartışmayı alevlendirdi. Muhalefet kanadından, soruşturmanın siyasi etik ve yargı bağımsızlığı bağlamında değerlendirilmesi gerektiğine dair çağrılar gelirken, iktidar yanlısı köşeler Erdoğan’ın sert tutumunu yargı sürecine destek olarak yorumladı. CHP cephesinde ise iddianameyi ve ortaya çıkan bulguları “lağım patladı” benzeri ifadelerle niteleyen açıklamalar da görüldü; bu durum siyasi kriz tartışmalarını derinleştiriyor.

Ne bekleniyor?
Dosyanın İstanbul adliyesinde bir mahkeme tarafından kabulü halinde yakın dönemde kamuoyuna daha fazla ayrıntı yansıyabileceği, dava sürecinin izleneceği ve siyasi yankılarının devam edeceği öngörülüyor. Yargı sürecinin başlamasıyla birlikte hem hukuki hem de siyasi aktörlerin savunma ve karşı savunmalarının gündeme gelmesi bekleniyor.


Kısa kronoloji (özet)

  • İddianame hazırlandı/yazıldı — İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dosya tamamlandı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklaması — Körfez turu dönüşünde uçakta gazetecilere “lağım patladı” diyerek tepki verdi.

  • Soruşturmanın kapsamı — İddianamede birçok ayrı suçlama ve çok sayıda şüpheli yer alıyor.

Okumaya Devam Et

Politika

CHP KURULTAY DAVASI BAŞLADI: ANKARA’DA KRİTİK DURUŞMA

Yayımlandı

üzerinde

CHP KURULTAY DAVASI BAŞLADI: ANKARA’DA KRİTİK DURUŞMA

Tarih / Saat: 24 Ekim 2025 — 10:00
Yayın: FatihDoganMedya
Okuma süresi: 4 dk

Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde CHP’nin 38. Olağan ve 21. Olağanüstü Kurultaylarının iptali istemiyle açılan dava başladı. Duruşma, “mutlak butlan” talebi, güvenlik önlemleri ve olası senaryolar açısından siyasi gündemin merkezinde

Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) ilişkin 38. Olağan Kurultay (4–5 Kasım 2023) ile 21. Olağanüstü Kurultay (6 Nisan 2025) hakkında açılan iptal davasının beşinci duruşması bugün Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde başladı. Duruşma saat 10:00’da başladı ve adliye çevresinde sıkı güvenlik önlemleri alındı; basın mensupları ve partililer adliye önünde yoğun bekleyiş içinde.


Davanın konusu ve hukuki talep

Davacı taraf, söz konusu kurultayların usulüne aykırı düzenlendiğini ve bu sebeple “mutlak butlan” kararına hükmedilmesini talep ediyor. Mahkemenin vereceği karar, kurultayların tamamını geçersiz sayabilecek nitelikte bir hukuki sonuç doğurabileceği için siyasi dengeler açısından kritik önem taşıyor.


Bugünkü duruşmada dikkat çekenler

  • Yer ve zaman: Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi — saat 10:00.

  • Duruşma sayısı: Bugün görülen duruşma, davanın beşinci duruşması olarak kayıtlara geçti.

  • Güvenlik ve basın: Adliye çevresinde geniş güvenlik önlemleri uygulanırken, çok sayıda gazeteci ve parti temsilcisi duruşmayı takip ediyor.


Olası hukuki sonuçlar ve siyasi yansımalar

Uzmanların ve siyasi kulislerin gündeminde üç temel ihtimal öne çıkıyor:

  1. Mahkemenin “mutlak butlan” kararı vermesi: Kurultayların iptali, parti içi görev değişikliklerini ve liderlik konusunu yeniden gündeme taşıyabilir.

  2. Davanın ertelenmesi: Ek delil, bilirkişi veya ek süre talebiyle süreç ileri bir tarihe bırakılabili

  3. Davanın reddi: Mahkeme, iptal taleplerini reddederek mevcut durumun devamına hükmedebilir.

Bu üç senaryo, parti iç dengeleri ve muhtemel kurultay takvimlerini doğrudan etkileyecek. Kararın açıklanması halinde hem parti örgütleri hem de kamuoyu hızlı biçimde etkilenecek.


Tarafların pozisyonu (kısa)

  • Davacılar: Kurultaylara ilişkin usulsüzlük iddialarını ve hukuka aykırılıkları işaret ediyor; “mutlak butlan” talep ediyorlar.

  • CHP Genel Merkezi / savunma: Genel merkez kanadı, mahkemenin süreci dikkatle izleyeceğini ve hukuki savunmayı yapacağını belirtiyor; parti organlarının karar süreçlerine vurgu yapılıyor.


Ne bekleniyor?

Mahkeme bugünkü duruşmada ara karar verebilir, ek delil isteyebilir veya duruşmayı erteleyebilir. Kararın kısa vadede siyasi gündemi yeniden şekillendirebileceği, partilerarası ve kamuoyundaki yankıların güçlü olacağı öngörülüyor.

 

Okumaya Devam Et

Politika

İngiliz subayları Gazze ateşkesini izlemek üzere İsrail’e gönderildi

Yayımlandı

üzerinde

İngiliz subayları Gazze ateşkesini izlemek üzere İsrail’e gönderildi

Tarih: 21 Ekim 2025 · Saat: 17:56 UTC (20:56 TSİ) · Okuma süresi: 3 dakika

: Birleşik Krallık, ABD talebi üzerine küçük bir planlama timi ve üst düzey bir komutan da dahil olmak üzere İngiliz askeri subaylarını İsrail’e gönderdi. Personel, ABD liderliğindeki Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi (CMCC) bünyesinde ateşkesin uygulanması ve bölgenin istikrara kavuşturulması çalışmalarına destek verecek.

Haberin ayrıntıları

Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı, sınırlı sayıda “planlama subayı” ve iki yıldızlı (major general düzeyinde) bir ismin de bulunduğu küçük bir ekibin İsrail’e gönderildiğini doğruladı. Gönderilen ekip, ABD’nin isteği üzerine oluşturulan ve ateşkes denetimine destek veren çok uluslu yapıya entegre olacak.

İngiliz subayların katılacağı yapı, ABD tarafından koordine edilen Civil-Military Coordination Centre (CMCC) olarak adlandırılıyor. CMCC, insani yardımların koordinasyonu, güvenlik ve istikrar planlaması ile ateşkesin uygulanmasının denetlenmesi gibi görevler üstlenmesi beklenen bir merkez olarak tanımlanıyor. Bu merkeze Mısır, Katar, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerden temsilciler de davet edildi veya katılım görüşmeleri sürüyor.

Savunma Bakanı John Healey ve ilgili yetkililer, İngiltere’nin rolünün “önderlik etmek” değil, uzman tecrübesi ve planlama kabiliyetiyle destek olmak olduğunu vurguladı. Londra, sahadaki operasyonlara doğrudan katılmayacağını, daha ziyade sivil-asker koordinasyonu, lojistik ve planlama desteğiyle sürece katkı sağlayacağını belirtti.

ABD yönetiminin CMCC çerçevesinde sağlayabileceği destek kapsamında, bazı açıklamalarda ABD’nin bu göreve 200’e kadar personel desteği sunabileceği, fakat bu personelin Gazze içine konuşlandırılmayacağı ifade edildi. CMCC’nin hukuki statüsü, komuta kademesi ve görev tanımları hâlâ müzakere edilmekte.

Uluslararası ve bölgesel yankılar

Gönderilen İngiliz subayları ve CMCC girişimi, ateşkesin korunması ve insani yardımların ulaştırılması açısından uluslararası toplumda desteklenen bir adım olarak görülürken, bazı kesimler bu tür askeri/planlama katkılarının tarafsızlık, hukuki çerçeve ve sivil denetim açısından sorgulanması gerektiğini söylüyor. Ayrıca sahadaki ihlaller iddiaları ve ateşkesin kırılgan doğası, gözlem ve koordinasyon merkezlerinin işini zorlaştırıyor.

Ne takip edilecek?

  • CMCC’nin tam kadro, görev tanımı ve hukuki statüsü netleşecek.

  • Çok uluslu katılımcıların listesi ve hangi rolleri üstlenecekleri açıklanacak

  • Ateşkes ihlalleri iddiaları ve insani yardım koridorlarının güvenliği gözlemlenecek

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar