Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Politika

Özgür Özel, iftar sofrasında Erdoğan’a seslendi: Hurmanın fiyatı 335 kat artmış, Tayyip Bey’e selam olsun

Yayımlandı

üzerinde

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Bu Sofra Hepimizin” iftar programında; “Tayyip Bey’i de üzmemek için altın hesabını bir kenara bırakıyorum. Ve ona hepinizin huzurunda yeni bir hesap yapıyorum. Altın hesabı değil, hurma hesabı. Hurmanın kilosu Sayın Erdoğan geldiğinde 2002 yılında 2 liraymış, bugün 670 TL olmuş. Yani hurmanın fiyatı 22 yılda 335 kat artmış. En düşük emekli maaşı, bu iktidardan önce 108 kilo hurma alırken bugün sadece 21 kilo hurma alıyor. Buradan Tayyip Bey’e selam olsun. Allah orucunu kabul etsin. Ramazanı iyi geçsin. Ama iktidara geldiği gün 108 kilo hurma alan en düşük emekli maaşı, bugün 21 kilo hurma alıyorsa bu emekliler nasıl geçinsin Tayyip Bey, nasıl geçinsin” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Etimesgut Belediyesi’nin ev sahipliğini yaptığı, CHP Kadın Kolları’nın düzenlediği “Bu Sofra Hepimizin” iftar programına katıldı. Özel’e Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, Etimesgut Belediye Başkanı Erdal Beşikçioğlu, CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol, CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Asu Kaya ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülşah Deniz Atalar eşlik etti.

Programa ev sahipliği yapan Beşikçioğlu, vatandaşlara hayırlı Ramazanlar diledi. Ardından konuşan Yavaş ise “Hepinize iyi akşamlar diliyorum. Hayırlı ramazanlar diliyorum. Biliyorsunuz toplumumuzun en önemli günlerden birisi Ramazan ayı. Dayanışmanın, paylaşmanın en önemli olduğu günler. Bugünlerde tabii sadece kendimiz oruç tutmakla kalmıyoruz. Kötü sözlere, kötü düşüncelere karşı da oruç tutuyoruz. Ben hepinize nice ramazanlara bayramlara ve güzel günlere ulaşmak dileğiyle sevgi ve saygılarımı sunuyorum” diye konuştu.

Özgür Özel: “Hiç değilse iftar sofralarındaki konuşmalarda sert siyaset dilini bir terk edelim”

“Hepinize iyi akşamlar. Mübarek Ramazan’ın ilk gününde oruçlar tutuldu. Biraz önce ilk iftarı hep birlikte burada yaptık. Bu organizasyon, bu akşam burada bir arada olmamız Kadın Kolları Genel Başkanımızın, onun yöneticilerinin büyük emeğiyle oldu. İlk iftarda sizlerle bir arada olmak, bugünü sizlerle paylaşmak istedik. Mübarek ramazanın en iyi şekilde geçmesini diliyoruz” diyerek sözlerine başlayan Özel, şunları söyledi:

“Aynı sofrada bir arada oturmaktan büyük mutluluk duyduğum dört güzel evladımızla, anneleriyle sohbet ettik. Herkesin farklı farklı dertleri, hepimizin konuşması gereken çok fazla konu var. Ama iftar sofrası olunca, aylardan ramazan olunca siyaseti çok sert yapmamak, kötü söz söylememek, kötü söz duymamak, duyurmamak, vatandaşın derdi bu kadar boyunu aşmışken bu ayda hiç değilse keskin siyasi tartışmalardan uzak durmak lazım. Geçtiğimiz günlerde rahmetli Necmettin Erbakan’ın oğluyla bir saat sohbet ettik benim onu ziyaretimde. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda Başbakan rahmetli Ecevit’ti. Yardımcısı rahmetli Erbakan’dı. Taban tabana zıt görüşler. Bir arada oturmuşlardı ve ülkeleri için koalisyon kurmuşlardı. Bu kurdukları koalisyonla dünyanın en zor işini beraber başardılar. Bütün dünya ‘Yapamazsınız’ dediği halde, Amerika’nın tehditlerine rağmen kimseyi dinlemeyip yavru vatandan gelen çığlığı, sesi cesaretle duydular ve gittiler Kıbrıs Barış Harekatı’nı başardılar. Ambargolardan, saldırılardan, tehditlerden, üstten konuşmalardan hiç çekinmediler. Cesaretliydiler ama bu cesaretleri birbirlerine ya da diğer siyasi rakiplerine kötü söz söylemeyi, hakaret etmeyi gerektirmiyordu. Ecevit de Erbakan da nezaketleriyle hatırlanıyorlar, biliniyorlar. Sonrasında da Türkiye’de çok siyasetçi geldi, geçti bu makamlara. Ama siyasetin dilinin bu dönem kadar gitgide gitgide bu dönem kadar kötü ve sert, rekabetin devlet imkanlarıyla birlikte çok acımasız, haksız olduğu bir zemin hiç olmamıştı. Ben Genel Başkanı olduğum süreci bir vesile ettim. 31 Mart büyük seçim başarısını, ki Türkiye’nin rekortmenlerinden biri burada duruyor. Yüzde 60’a yakın oyla Başkent’i kazandı Mansur Başkan. Bunları vesile ettik. Dedik ki, ‘Biz birinci partiyiz artık. Siyasetin diline de siyasi rekabetin şekline de dikkat edilsin, ilk adımları da biz atalım.’ Millet takdir etti, çok doğru buldu. Ama yaşanan o süreci doğru bulmayan, kutuplaşmadan nemalanan, kötü sözle, kavgayla tarafları birbirinden ayırmaya çalışan bir strateji maalesef yine devreye girdi. Bugün de biraz önce Mansur Başkan söyledi. Ramazanı vesile kılıp yine biz hiç değilse iftar sofralarındaki konuşmalarda sert siyaset dilini bir terk edelim bakalım. Belki milletin takdirinden bunu yeniden birilerinin değerlendirme fırsatı olur diye düşünüyoruz.

“Karşıdaki Trump olunca ‘Aman bir şey söylemeyeyim’ derseniz işte bugün olduğu gibi Filistin’i yalnız bırakırsınız”

Burada konuşulacak şey esas olarak, 1,5 yıldan bu yana Filistin’de yaşanan ateşkes anlaşmasıyla birazcık olsun durulan katliamlar. 1,5 yılda 20 bini çocuk 50 bin Filistinli, İsrail tarafından katledildi. Geçtiğimiz ramazanlarda ‘Aman İsrail’le ticareti kesin, İsrail’le ticareti durdurun’ diye yalvarıyorduk. O zamanlar inkar edenler sonra ortaya çıktı ki neler neler olmuş. Şimdi de maalesef dün neler yaptı, neler oluyor görüyorsunuz. Bütün dünya şaşkınlıkla, ibretle izliyor. Ama Amerikan Başkanı Trump bu sefer de ‘Gazze güzel yermiş. Oralara oteller yapacağım, plajlar yapacağım. Gazzelileri de etraftaki diğer ülkelere yollayacağım, orayı boşaltacağım’ diyor. Buna çok net, çok sert, öyle sana – bana burada söylenen sözlerin bir kıymet-i harbiyesi yok. Bu tavra karşı ta Yaser Arafat’la Bülent Ecevit zamanından başlayan Cumhuriyet Halk Partisi’nin Filistin’in yanında, Filistin halkının dostu, onların mücadelesini sahiplenen tutumu bugün Trump’ın bu akıl dışı, insanlık dışı, vicdan dışı tutumuna karşı 1974 Barış Harekatı’ndaki cesareti göstermeyi gerektirir. Kötü söz söylemek, siyasi rakiplerine hakaretler etmek, siyasi rakiplerini hapse atmak cesaret değildir. Cesaret, durman gereken yerde durmak, söylemen gereken sözü söylemek, karşıdaki Trump olunca ‘Aman bir şey söylemeyeyim, ağzımızın tadı kaçmasın. Amerika’nın desteği her zaman bana lazım. Ülkemden çok partimin çıkarını gözetirim’ derseniz işte bugün olduğu gibi Filistin’i yalnız bırakırsınız. Onun üzerinde hesaplar yapmaya başlarlar.

“Amerikan askerleri, o postallar, Anadolu’yu kirletemedi”

Bugün 1 Mart. Bundan 22 yıl önce TBMM’de bir tezkere oylandı ve reddedildi. Her sene mezarı başına gittiğimizde rahmetli Baykal’ı anıyoruz. Ama 22 yıl önce yapılan 1 Mart oylamasını şöyle çok kısaca hatırlatmam lazım. 22 yıl önce bugünkü Sayın Cumhurbaşkanımızın o tarihte Amerika Birleşik Devletleri’ne verdiği bir sözden ötürü… Amerika Irak’ı işgale hazırlanırken, ki sonra işgal oldu ve milyonlarca Müslüman öldürüldü. Amerikan askerlerini Mersin Limanı’ndan alıp bizim sınırlarımızın içinden Irak’a sokmaya söz vermişti. Bunun tezkeresi Meclis’e geldi, kendi milletvekillerinin sayısı rahatlıkla bu tezkereyi geçirmeye yetiyordu. Meclis’i Sayın Bülent Arınç yönetiyordu ve Deniz Bey, ‘Bu topraklara, Amerikan postalı bir basarsa bir daha gitmez. Biz burada Amerikan askeri istemiyoruz. Irak’ın işgaline Türkiye üzerinden gidilmesini asla izin veremeyiz’ özünde bir konuşmayı çok etkili şekilde yaptı. Sayın Bülent Arınç, birkaç kez konuşması bittiğinde süresini uzattı ve en nihayetinde yapılan oylamada 99 AK Partili milletvekili bütün CHP’li milletvekilleri ile birlikte oy kullandılar. O Amerikan askerleri, gelseler belki de bir daha hiç gitmeyecekti. Amerikan askerleri, o postallar, Anadolu’yu kirletemedi. Irak’taki katliamın bizim üzerimizden yapılmasına engel oldu. O gün bugün, 22 yıldır o tezkerenin içeriği, 10 yıl geçmesi gerekiyordu Meclis kuralları gereğince. 10’uncu yıl ‘Açıklayın’ dendi, oy verdiler ve reddettiler. Her sene isteniyor, her sene reddediliyor. Çünkü şu görülmesin istiyorlar. O gün bizimle birlikte oy kullanan 99 Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilinin hiçbiri bir daha milletvekili olamadı. O gün bugün açıklanmayan tutanaklarda Deniz Baykal’ın o konuşması asla ve asla aleniyet kazanamadı. Ben 22’nci yılında, o gün oyunu kullanıp da bugün hayatta olmayan başta Sayın Baykal olmak üzere tüm milletvekillerini rahmetle, minnetle anıyorum. O noktada irade gösteren milletvekillerinin bugün yaşayanlarına da buradan; Etimesgut’tan, bu mübarek günde Müslüman kanının akmasına Türkiye’nin alet edilmesine engel oldukları için yürekten bir selam gönderiyorum.

“Ramazan kolisi geçen sene bugün 950 liraydı. Şimdi bin 610 lira”

Son sözüm, bizim masada da konu geçim derdiydi. Hiç şüphem yok, bütün masalarda ve Türkiye’nin dört bir yanındaki iftar sofralarında ya da güçlükle yapılan iftarlarda konu hayat pahalılığı ve ekonomi. Biz bunu tüm yönleriyle anlatıyoruz. Biliyorsunuz altın hesabında emeklilerin durumu; 2002’den bugüne 8 çeyrek altın alabilirken en düşük emekli maaşı, bugün 2,5 çeyrek altına düştü. Her emeklinin 5,5 çeyrek altını kayıp. Yine sekiz temel ürünün, yani ayçiçek yağı, bulgur, pirinç, makarna, nohut, un, kıyma ve çayın içinde bulunduğu ramazan kolisi geçen sene bugün 950 liraydı. Şimdi bin 610 lira. Vatandaşlarımıza bu ramazanda Allah yardımcı olsun. Çünkü devlet yardımcı olmuyor. Ama yardımcı olanlar var. Kim var? Etimesgut Belediye Başkanı var. Sayın Mansur Yavaş var. Cumhuriyet Halk Partisi’nin çok kıymetli belediye başkanları var. Hiç şüphe yok ki AK Partili, MHP’li, İYİ Partili, DEM Partili belediye başkanlarının da emekleri, çabaları var bu yoksulluğu ortadan kaldırmak için. Parti ayırmadan bu yokluğa, yoksulluğa bu zor günde kim katkı sağlıyorsa… En çok katkı sağlayanlardan biri yanımda, biri karşımda olmak üzere tüm belediye başkanlarına, partileri ne olursa olsun yürekten teşekkür ediyorum.

“Hurmanın kilosu Sayın Erdoğan geldiğinde 2002 yılında 2 liraymış, bugün 670 TL olmuş”

Tayyip Bey altın hesabına çok kızıyor. ‘Bırak altın hesabını’ diyor. Ben de dedim ya ‘Ramazan’da kalp kırmayacağız, kimseyi üzmeyeceğiz.’ Tayyip Bey’i de üzmemek için altın hesabını bir kenara bırakıyorum. Ve ona hepinizin huzurunda yeni bir hesap yapıyorum. Altın hesabı değil, hurma hesabı. Hepimiz bugün elimizi uzattık bir hurma aldık. O bir hurmayla oruçlarınızı açtınız. O hurmanın kilosu Sayın Erdoğan geldiğinde 2002 yılında 2 liraymış, bugün 670 TL olmuş. Yani hurmanın fiyatı 22 yılda 335 kat artmış. En düşük emekli maaşı, bu iktidardan önce 108 kilo hurma alırken bugün sadece 21 kilo hurma alıyor. Buradan Tayyip Bey’e selam olsun. Allah orucunu kabul etsin. Ramazanı iyi geçsin. Ama iktidara geldiği gün 108 kilo hurma alan en düşük emekli maaşı, bugün 21 kilo hurma alıyorsa bu emekliler nasıl geçinsin Tayyip Bey, nasıl geçinsin? Sayın Erdoğan geldiğinde, 2002 yılında ramazan pidesi 2 liraymış. Bugün 80 TL. Tam 40 kat artmış. 2002’de 1 TL’ye 200 gramlık pideden 2,5 tane alınırken, yani 500 gram, bugün 1 TL’ye 12,5 gram yani bir tırnak kadar pide alınıyor. Bir ekmek 20 gram. 12,5 gram pide alınabiliyor. O yüzden bu yokluğun, bu yoksulluğun, bu sıkıntıların bir an önce ortadan kalkması için bizler hepimiz çok çalışmak durumundayız. Sizler de emekliye, asgari ücretliye, esnafa, memura, çiftçiye sahip çıkmayıp zenginleri koruyan kollayanları değil; bundan sonra yoksulun ve sıkıntıda olanın derdini bilenleri, o derdi çözecekleri başa getirmelisiniz. Böyle de olacağına yürekten inanıyorum.”

Politika

10. Yargı Paketi TBMM Genel Kurulu’nda Kabul Edildi: Hukuk Sistemine Getirilen Yenilikler

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
10. Yargı Paketi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek idari yargıda “ivedi yargılama” uygulamasından cezai yaptırımlara kadar pek çok yeniliği hayata geçirdi. Detaylar ve yürütme takvimi.

Giriş

  1. Yargı Paketi, 3 Haziran 2025 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Paket, idari yargıda “ivedi yargılama usulü”nü düzenleyen maddelerden aile ve çocuk suçlarına yönelik cezai yaptırımlara kadar geniş kapsamlı düzenlemeler içeriyor. Bu makalede, paketin içeriği, getirdiği temel değişiklikler ve yürürlüğe giriş takvimi ayrıntılı olarak ele alınacaktır.


1. Paket’in Kapsamı ve Yürürlüğe Giriş Tarihleri

  • Yasalaşma Tarihi: TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildiği 3 Haziran 2025 tarihinde paket, Resmî Gazete’de yayımlanmasının akabinde yürürlüğe girecek.

  • Geçiş Süreçleri:

    • Sulh ceza mahkemelerinin kaldırılmasına ilişkin düzenleme yürürlüğe girdiğinde, 20 gün içinde sulh ceza hakimlikleri kurulacak ve mevcut dava dosyaları bir ay içinde yetkili asliye ceza mahkemelerine devredilecek.

    • Bölge idare mahkemelerinin yeniden yapılandırılmasına dair hükümler yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde yeni mahal mahkemelerinin faaliyetlerine başlanmasını öngörüyor.


2. İdari Yargıda “İvedi Yargılama Usulü”

2.1. İvedi Yargılama Usulü’nün Kapsamı

  • Paket, idari yargıda ivedi yargılama usulü kavramını ilk kez tanımlıyor. Buna göre, aşağıdaki uyuşmazlıklarda ivedi yargılama usulü uygulanacak:

  • İhaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemleri,

  • Acele kamulaştırma işlemleri,

  • Özelleştirme Yüksek Kurulu kararları,

  • Turizmi Teşvik Kanunu’na göre yapılan satış/tahsis/ kiralama işlemleri,

  • Çevre Kanunu uyarınca verilen idari yaptırım kararları hariç çevresel etki değerlendirmesi kararı,

  • Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun çerçevesindeki Bakanlar Kurulu kararlarına ilişkin uyuşmazlıklar.

2.2. İvedi Yargılamanın İşleyişi

  • Bu usulde, dava açma süresi 30 gün olarak belirleniyor.

  • Dava dilekçesi ve ekleri tebliğe çıkarılacak, ilk inceleme kararı 7 gün içinde verilecek.

  • Savunma süresi, dilekçenin tebliğinden itibaren 15 gün, bir defaya mahsus en fazla 15 gün uzatma hakkı tanınacak.

  • Yürütmenin durdurulması taleplerine ilişkin verilen kararlara itiraz yolu kapalı olacak.

  • Dosyanın tekemmülünden itibaren en geç bir ay içinde karara bağlanması zorunlu tutuluyor.

2.3. İstinaf ve Temyiz Hakkındaki Düzenlemeler

  • İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına, farklı kanunlarda aksi belirtilmiş olsa bile, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde istinaf yoluna başvurulabilecek.

  • Ancak; konusu 5.000 TL’yi aşmayan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları kesin sayıldığı için istinaf edilemeyecek.


3. Yargı Mekanizmalarında Yapısal Düzenlemeler

3.1. Bölge İdare Mahkemelerinin Kurulması

  • Yasayla, mevcut bölge idare mahkemeleri yeni kurulan mahkemelere üye ve dosya devirleri gözetilerek kademeli biçimde taşınacak.

  • Yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 ay içinde tüm yeni bölge idare mahkemeleri göreve başlayacak.

3.2. Sulh Ceza Mahkemeleri ve Hakimliklerine İlişkin Değişiklikler

  • Paketle sulh ceza mahkemeleri kaldırılıyor; 20 gün içinde sulh ceza hakimlikleri kurulacak.

  • Sulh ceza mahkemelerindeki dosyalar bir ay içinde yetkili asliye ceza mahkemelerine aktarılacak.

  • Sulh ceza hakimlikleri faaliyete geçene kadar, söz konusu mahkemelerin alanına giren tüm kararları kaldırılan sulh ceza mahkemelerinin yerine yetkili hâkimlikler verecek.

3.3. Yargıtay ve Hâkim Atamalarına Dair Düzenlemeler

  • Paket, Yargıtay’ın yapısını doğrudan değiştirmese de, bölge idare mahkemelerindeki yeni işbölümüne yönelik uygulamaların Yargıtay iş yükünü dolaylı olarak etkilemesi bekleniyor.

  • Ayrıca, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun yeni hâkim dağılımına dair tasarıları 30 gün içinde hazırlayıp Yargıtay Büyük Genel Kurulu’na sunması öngörülüyor

3.4. Adalet Bakanlığı Personeline Eğitim Merkezi Kurulması

  • Paketle birlikte Personel Eğitim Merkezleri kurulacak; bu merkezlerde Adalet Bakanlığı personeline adaylık, hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimler ücretsiz olarak verilecek.

  • Adli ve idari yargıdaki hâkim ve savcılara yönelik meslek içi eğitim faaliyetleri de burada yürütülecek.


4. Ceza Hukukunda Getirilen Yenilikler

4.1. Cinsel İstismar, Ensest ve Cinsel Taciz Suçları

  • Cinsel istismarın; çocuklara karşı cebir veya tehdit, silah kullanma suretiyle işlenmesi hâlinde, cezalar yarı oranında artırılacak.

  • Cinsel istismar amacıyla başvurulan cebir ve şiddetin ağır neticelere (mağdurun bitkisel hayata girme veya ölüm) sebebiyet vermesi durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis öngörülüyor.

  • Ensest suçlarında, 15 yaşını geçmiş çocukla rıza olsa dahi cinsel ilişkide bulunan kişiye şikayet hâlinde 2–5 yıl hapis; mağdur ile arasında evlenme yasağı bulunan veya koruyucu aile ilişkisi çerçevesinde bakım yükümlülüğü bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikayet aranmaksızın 10–15 yıl hapis cezası verilece

  • Cinsel taciz suçu: Mağdurun şikayeti üzerine 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası; çocuklara karşı işlenmesi hâlinde bu ceza 6 aydan 3 yıla kadar yükseltiliyor.

  • Suçun; kamu görevinin, eğitim/koruma ilişkisinin sağladığı kolaylıktan yararlanarak, aynı işyerinde çalışmanın kolaylığından faydalanarak, elektronik haberleşme araçlarıyla veya teşhir suretiyle işlenmesi halinde ceza yarı oranında artırılacak.

  • Bu suçlar nedeniyle mağdur işi bırakmak, okul veya aileden ayrılmak zorunda kalmışsa, verilecek ceza bir yıldan az olamayacak

4.2. Hırsızlık Suçlarında Cezai Artışlar

  • Nitelikli hırsızlık suçunun alt sınırı 3 yıldan 5 yıla, üst sınırı 7 yıldan 10 yıla çıkarıldı.

  • Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından, doğal afet veya toplumsal kargaşa ortamından yararlanarak, bilişim sistemlerini kullanarak veya resmi sıfat takınarak işlenen hırsızlıklar nitelikli hırsızlık kapsamına giriyor.

  • Hırsızlık sonucu kamu hizmetlerinin (haberleşme, enerji, demiryolu, havayolu) aksaması hâlinde, cezalar “yarı oranından iki katına kadar” artırılabilecek.

  • Gece vakti işlenen hırsızlıkta ceza üçte bir oranında artırılıyor.

4.3. Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Suçları

  • Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal eden/ithal eden/ihraç eden kişiye verilen “10 yıldan az olmamak üzere hapis” cezası, “20–30 yıl” aralığına çıkarıldı.

  • Uyuşturucu madde satan/verme fiilini çocuklara karşı işleyenlere verilecek alt sınır ceza 15 yıldan az olamaz kuralı getirildi.

  • Ülke içinde satan/verme/taşıma/depolama suçlarında alt sınır 10 yıl olarak korunurken, çocuklara yönelik fiillerde 15 yıl olarak belirlendi.

  • Bu suçların 3 veya daha fazla kişiyle işlenmesi durumunda ceza yarı oranda, bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi hâlinde ceza bir kat artırılacak.

  • Uyuşturucu kullanımını kolaylaştırma veya özendirme suçu için mevcut “2–5 yıl hapis” cezası, “5–10 yıl” aralığına yükseltildi. Kullanmak için satın alan veya bulunduranlar 2–5 yıl hapis alacak.

  • Soruşturma aşamasında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları ertelendi.

  • “Koşullu salıverilme” süreleri, ağırlaştırılmış müebbet hapis ve müebbet hapis cezasının önemli bölümlerini cezaevinde geçirenler için yeniden düzenlendi; çocuklara yönelik cinsel saldırı suçları da bu kapsamda değerlendirilecek. akparti.org.tr


5. Elektronik Tebligat ve İdari Para Cezaları

  • “Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi” ve “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi” kanunlarına göre yapılacak tebligatlar elektronik ortamda yapılabilecek; elektronik tebligata elektronik ortamda cevap verme imkânı getirildi.

  • Elektronik tebligat yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişi/kurumlara her tespit için 10.000 TL idari para cezası uygulanacak; bir yıl içindeki toplam ceza 250.000 TL’yi aşamayacak.

  • Banka ve finans kuruluşlarının, müşterilerinin kimlik tespitini yapmama veya şüpheli durumu bildirmeme yükümlülüğünü ihlal etmesi hâlinde, her bir yükümlülük için iki kat idari para cezası uygulanacak. Bu cezalar 2.000.000 TL’yi, diğer yükümlüler için 500.000 TL’yi aşamayacak.

  • Beş yıl geçtikten sonra idari para cezası uygulanamayacak.


6. Uygulama Takvimi ve Beklenen Sonuçlar

  1. Yürürlüğe Giriş:

    • 3 Haziran 2025 (Resmî Gazete’de yayımlanma sonrası)

    • Sulh ceza mahkemeleri kalkış 20 gün, dosya devirleri bir ay içinde tamamlanacak.

    • Bölge idare mahkemeleri üç ay içinde yeniden yapılandırılacak.

  2. Eğitim ve Altyapı Hazırlıkları:

    • Personel Eğitim Merkezleri’nin kurulumu için Adalet Bakanlığı’nın üç aylık hazırlık süreci bulunacak.

    • İdari yargıda ivedi yargılama altyapısı, hâkim ve yazı işleri personeline yönelik eğitimle desteklenecek.

  3. Ceza Hukuku Düzenlemeleri:

    • Cinsel suçlar ve uyuşturucu maddelere ilişkin cezai artışlar, paket yürürlüğe girdiği anda geçerli olacak.

    • Nitelikli hırsızlık ve cinsel taciz suçlarına dair düzenlemeler, ilgili hâkimlik ve savcılıklara kılavuz yürürlüğe girdiğinde derhal uygulanacak.

Beklenen Etkiler:

  • İdari yargıda hızlı çözüm mekanizmaları sayesinde, devlet-vatandaş uyuşmazlıklarında karar süreci kısalacak.

  • Yeni cezai yaptırımlar, özellikle çocuklara yönelik suçlar ve organize hırsızlık/uyuşturucu trafiği alanında caydırıcılığı artıracak.

  • Elektronik tebligat uygulamaları ile yargı süreçlerinde gecikmeler azalacak, adımların takibi şeffaflaşacak.


Sonuç

  1. Yargı Paketi, idari yargıda “ivedi yargılama usulü”nü hayata geçirerek hızlı ve etkin adalet ilkelerini güçlendiriyor. Aynı zamanda cinsel suçlardan uyuşturucuya, hırsızlıktan elektronik tebligat sistemine kadar geniş yelpazede cezai ve yapısal düzenlemeler getiriyor. Paket, uzun vadede hem yargı süreçlerinin hızlanmasını hem de toplum güvenliğinin artmasını hedefliyor. Yürürlüğe giriş takvimi ile birlikte Adalet Bakanlığı’nın koordinasyonunda yapılacak eğitim ve altyapı hazırlıkları, bu değişikliklerin sahada etkin biçimde uygulanmasını sağlayacaktır.

Okumaya Devam Et

Politika

İspanya, 287,5 Milyon Euro’luk 1.680 Misilsavar Füzesi Alımını İptal Etti

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
İspanya Savunma Bakanlığı, İsrail lisanslı 1.680 Spike LR2 misilsavar füzesi ve 168 ateşleme sistemi alımını 287,5 milyon euro bedelle iptal etti. Karar, ülkenin askeri teknolojide bağımlılığını azaltma stratejisinin ve İsrail’le silah iş birliğini sonlandırma politikasının bir parçası olarak alındı.

Giriş

3 Haziran 2025 tarihinde İspanya Savunma Bakanlığı, İsrail lisanslı 1.680 adet Spike LR2 misilsavar füzesi ve 168 adet ateşleme ünitesi satın alma sözleşmesini iptal etti. Toplam bedeli 287,5 milyon euro olan bu alım, Madrid merkezli Pap Tecnos tesislerinde üretilecekti. Alımın iptali, hükümetin İsrail’le askeri teknolojideki bağımlılığı “kademeli olarak” azaltma kararı kapsamında atılan en somut adım olarak öne çıktı .


İptal Kararının Arka Planı

1. Teknolojik Bağımlılığı Azaltma Stratejisi

İspanya yönetimi, Ekim 2023’teki Hamas saldırıları ve devam eden Gazze çatışmaları sonrası İsrail’e silah satışlarını durdurduğunu açıklamıştı. Buna paralel olarak, İsrail menşeili askeri teknoloji ürünlerine olan bağımlılığı da azaltma kararı aldı. Özellikle Rafael Advanced Defense Systems’a bağlı Pap Tecnos aracılığıyla yürüyecek projelerde Eski Kıta’nın “yerli alternatifler geliştirme” hedefi ön plana çıktı .

2. Sözleşmenin Detayları

  • Ürün: 1.680 adet Spike LR2 misilsavar füzesi

  • Ateşleme Sistemleri: 168 adet lisanslı ateşleme platformu

  • Üretici: Rafael Advanced Defense Systems’ın İspanya’da faaliyet gösteren iştiraki Pap Tecnos

  • Bedel: 287,5 milyon euro

  • Amaç: İspanya ordusunun zırhlı muharebe araçlarına yeni nesil tanksavar kabiliyetleri kazandırmak

  • Onay Tarihi: 2023 yılı sonlarında, Ekim ayı başında resmi imzalar atıldı

Bu sözleşme, dönemin hükümet yetkilileri tarafından “ülkenin savunma kabiliyetini güçlendirecek stratejik bir adım” olarak tanımlanmıştı . Ancak siyaset, hukuk ve kamuoyundaki baskılar, projenin iptaline kadar giden süreci tetikledi.


İptal Gerekçeleri ve Politik Dinamikler

1. Hukuki ve Siyasi Baskı

Ekim 2023 sonrasında İspanya Parlamentosu’nda Sumar ve Birleşik Sol gibi sol eğilimli partiler, İsrail’le silah ticaretine kesin bir ambargo uygulanmasını talep etti. İptal kararının resmi gerekçesi olarak;

  • Uluslararası Hukuk İhlalleri: İsrail’in Gazze’de yürüttüğü askeri operasyonların “insan hakları ihlalleri” olarak nitelendirilmesi

  • İç Politika Baskısı: Koalisyon ortakları arasında ortaya çıkan “siyasi güven bunalımı” ve erken seçim tehdidi

  • Teknolojik Bağımsızlık: Yerli savunma sanayiinin güçlendirilmesi yönündeki uzun vadeli strateji

Gerekçeler arasında ayrıca, sözleşmenin “İspanya’nın ulusal çıkarlarıyla örtüşmediği” ve “haksız rekabet” oluşturduğu iddiaları da öne çıktı .

2. SILAM Projesine Etkisi

İptal edilen Spike LR2 sözleşmesinin yanı sıra, SILAM (High Mobility Artillery Rocket System) olarak adlandırılan çok namlulu roketatar sisteminde de İsrail teknolojisinin kullanımı durduruldu. Hükümet, SILAM’ın tamamen “yerli tasarım ve üretime” dayalı bir modele evrilmesi için çalışmalar başlattı. Bu değişiklikler,

  • Proje Gecikmeleri: SILAM’ın test ve entegrasyon süreçlerinde 6–12 aylık ek süre gerektirecek

  • Ek Maliyetler: İzole bileşen tedariki ve mühendislik revizyonları nedeniyle yaklaşık %10–15 oranında maliyet artışı beklentisi

Oluşabilecek gecikme ve ek bütçe ihtiyacının gölgesinde, bakanlık “geçici sıkıntıların uzun vadede stratejik bağımsızlığı pekiştireceğini” savunuyor .


Mevcut ve Devam Eden Sözleşmeler

İptal edilen 1.680 füzeli alımın aksine, İspanya hükümeti şu anda bazı İsrail menşeili savunma projelerini sürdürüyor:

  • 46 Lazer Hedef Gösterici: 207,1 milyon euro bedelle alım süreci tamamlandı. Bu sözleşme, 2024 yılı başında imzalandı ve ödemeler “kısmen ön ödemeli” yapıldı. Resmi açıklamaya göre, bu cihazlar “yerli versiyon alternatifleri” henüz geliştirilmediği için devam edecek

  • Komuta Kontrol ve Taktik Radyo Sistemi: Yaklaşık 150 milyon euroluk proje için ihale hazırlık aşamasında. Ancak yeni teknolojik ayıklama politikaları nedeniyle geleceği belirsiz.

Bunlara ek olarak, İspanya’nın elinde halihazırda “İsrail menşeili ancak İspanya’da yerel entegrasyona tabi” birkaç savunma teknolojisi bulunuyor. İptal edilen sözleşmedeki füzeler, bu gruba dahildi; dolayısıyla projeler tamamlanamamış durumda .


Bölgesel ve Uluslararası Yansımalar

1. İspanya’nın AB ve NATO İlişkileri

İptal kararı, Avrupa Birliği ve NATO nezdinde “uluslararası etik değerler” vurgusunu güçlendiren bir hamle olarak yorumlandı.

  • AB Ortak Savunma Politikası: Fransa ve Almanya gibi ülkeler, İspanya’nın bu tutumunu “doğru bir siyasi refleks” olarak karşıladı.

  • NATO İçi Denge: İspanya, ittifak içinde “İsrail’in bölgesel politikalarına mesafeli” bir tavır alarak, savunma sanayinde alternatif tedarikçi arayışını hızlandırdı.

AB’nin savunma fonları, yerli üreticileri destekleyecek şekilde revize edilirken, İspanya da bu hibe ve kredilerden daha fazla pay almayı hedefliyor .

2. İsrail-Türkiye ve Ortadoğu’ya Etkisi

İspanya’nın kararı, Ortadoğu’daki dengeleri doğrudan etkilemese de şöyle karşılık buldu:

  • İsrail’in Tepkisi: Rafael ve İsrail Savunma Bakanlığı, iptal kararından önceden haberdar edilmediklerini belirterek diplomatik protestoya hazırlandıklarını açıkladı.

  • Türkiye’nin Yakın İzlemi: Türkiye Dışişleri Bakanlığı, İspanya’nın “uluslararası hukuka bağlı savunma stratejisini” memnuniyetle karşıladığını belirtse de “siyasi duruşun bölgedeki krizlerin çözümüne olumlu yansımalarını” da takip edeceklerini açıkladı .


İptalin Ekonomik ve Endüstriyel Boyutu

1. Pap Tecnos ve Yerli Sanayi

Pap Tecnos, Rafael’in İspanya’da kurduğu tesis olup, İspanya Savunma Bakanlığı projelerinin merkezi konumundaydı. İptal sonrasında:

  • İstihdam: Yaklaşık 250–300 mühendis ve teknisyenin iş güvencesi belirsizliğe girdi.

  • Yerli Alternatifin Geliştirilmesi: İspanya’da üretim yapan SENER ve Indra gibi şirketler, “Spike LR2’ye muadil sistem” geliştirme teklifleri sundu. Yaklaşık 18 ay içinde prototipin hazır olması bekleniyor.

  • Tedarik Zinciri: Bileşen tedariklerinde kullanılan optik ve elektro-optik parçalar, Fransa, İtalya ve Kanada merkezli tedarikçilerden karşılanacak. Bu da maliyetleri %12–18 oranında artıracak.

Uzmanlar, “Geçici zorlukların uzun vadede İspanya’nın savunma ihracat potansiyelini artıracağı” görüşünde .

2. Bütçe ve Mali Yaptırım

İptal edilen sözleşme bedeli 287,5 milyon euro olmasına rağmen,

  • Erken Fesih Bedeli: Rafael’e “ceza ödemesi” yapılması ihtimali, yaklaşık 15–20 milyon euro arasında gösteriliyor.

  • Alternatif Proje Finansmanı: Yeni tasarım ve prototip aşamaları için ek olarak 60–75 milyon euroluk kaynak aktarımı planlanıyor.

  • Toplam Mali Maliyet: 2025–2027 bütçe döneminde savunma harcamalarında yaklaşık %4 oranında artış projeksiyonu yapılıyor.

Bu finansal parametreler, Savunma Bakanlığı’nın gelecek dönemde “stratejik tasarruf” politikalarını sıkılaştıracağı anlamına geliyor .


Kamuoyu ve Sivil Toplumun Tepkisi

İptal kararı, İspanya’da hem destek hem de eleştiri aldı:

  • Destekleyenler: Barış savunucuları, insan hakları örgütleri ve sol partiler, “İnsani normların gözetilmesi” ve “barış diplomasisinin” gerekliliği vurgusuyla kararı olumlu buldu.

  • Eleştirenler: Muhalefetteki sağ ve aşırı sağ partiler, “İspanya’nın savunma kabiliyetini zayıflatma riskine” dikkat çekti. Ayrıca, “yerli sanayinin gecikmeye tahammülü yok” argümanı öne çıkarıldı.

  • Sivil Toplum: CENTRE DELÀS gibi barış araştırma kuruluşları, İspanya’nın 2023’te İsrail’den 861 milyon euro değerinde silah satın aldığı raporunu hatırlatarak “tutarlılık” çağrısı yaptı .


Sonuç ve Değerlendirme

İspanya’nın 1.680 adet misilsavar füzesi alımını iptal etme kararı, ülkenin iç politikadaki hassas dengelerini, savunma sanayi stratejisini ve uluslararası hukuka bağlı duruşunu açıkça ortaya koydu.

  • Stratejik Özgürlük: Yerli savunma sanayiine yatırım yapma ve bağımsız bir teknoloji ekosistemi kurma hedefi güçlendi.

  • Siyasi Mesaj: AB ve NATO nezdinde “etik değerlere bağlılık” sinyali verilirken, İsrail’le silah iş birliğinde kesinti resmileşti.

  • Ekonomik Maliyet: Kısa vadede ilave bütçe baskısı ve proje gecikmeleri olsa da, uzun vadede “yayılmacı askeri teknolojilere bağımlılıktan kurtulma” yolunda önemli adım atıldı.

Önümüzdeki dönemde, SILAM ve lazer hedef gösterici projelerinin seyri, yeni yerli füze sistemlerinin geliştirme hızı ve bütçe performansı, İspanya’nın savunma sanayiindeki rasyonalizasyonu açısından kritik önem taşımaktadır.

Okumaya Devam Et

Politika

Tartışmalı CHP Kurultayı’nda İddianame Kabul Edildi: İmamoğlu’nun Da Aralarında Olduğu 12 İsim Hapisle Karşı Karşıya Kaldı

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması

Şubat 2025’te gerçekleşen CHP Kurultayı’na yönelik “oy satın alma” ve “siyasi nüfuz suistimali” iddiaları üzerine hazırlanan iddianame, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, İmamoğlu ve Cemil Tugay’ın da içinde bulunduğu toplam 12 kişi hakkında 6 aydan 7 yıla kadar hapis ve siyasi yasak talep ediliyor. Bu makalede, hukuki süreçten soruşturmanın kritik noktalarına kadar tüm detayları bulabilirsiniz.

Giriş

Şubat 2025’te İstanbul’da düzenlenen CHP’nin 38. Olağan Kurultayı, “delegelerin maddi menfaat karşılığında oy kullandığı” iddialarıyla uzun süre gündemde kaldı. Kurultay sonrası savcılık, “oy satın alma” ve “siyasi nüfuz suistimali” suçlamalarına ilişkin soruşturma başlattı. 12 kişi hakkında hazırlanan iddianame, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. İddianamede, aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın da bulunduğu 12 kişi için 6 aydan 7 yıla kadar hapis cezası ile “siyasi yasak” talep ediliyor .

Bu makalede;

  1. Arka plan ve iddiaların kaynağı

  2. İddianamenin içeriği ve yasal dayanak

  3. Hukuki süreç: İddianamenin kabulü ve duruşma takvimi

  4. Konuyla ilgili öne çıkan isimler ve tepkileri

  5. Olası sonuçlar ve siyasi yansımalar
    gibi tüm kritik başlıkları detaylı olarak ele alacağız.


1. Arka Plan ve İddiaların Kaynağı

1.1 Kurultay’daki İddialar

  • Oy Satın Alma İddiası: Kurultay öncesi ve sırasında bazı delegelere, belirli aday gruplarını desteklemeleri karşılığında maddi menfaat sağlandığı iddia edildi. Delegeler arasında “oy borsası”na dair söylentiler sosyal medyada ve farklı gazetelerde yer buldu .

  • Siyasi Nüfuz Suistimali: Soruşturmayı başlatan başsavcılığa göre, bazı parti yöneticileri ve belediye başkanlarının, görevinin getirdiği nüfuzu kullanarak ‘delegelere baskı uyguladığı’ öne sürüldü. Özellikle İmamoğlu ve Tugay’ın, kendi bölgelerindeki delegelerin oy tercihlerine etki ettiği iddia edildi

  • Kamuoyunda Etkisi: Olay, “CHP içi demokrasi” ve “siyasi partilerde etik” tartışmalarını yeniden alevlendirdi. İddiaların hukuki boyuta taşınması, partinin üst düzey yöneticilerinin yanı sıra delegelerin de ifadeye çağrılmasına neden oldu.

1.2 Resmi Sürecin Başlaması

  • İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “soruşturma” kararı, iddiaların partililer arasında dillendirilmesi üzerine alındı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, soruşturmanın “Siyasi Partiler Kanunu’nun 112. maddesi” kapsamında değerlendirilebileceğini, somut delillerin bulunması hâlinde “kurultayın iptalinin” bile gündeme gelebileceğini açıklamıştı

  • Yaklaşık bir aylık ön inceleme aşamasının ardından, şüpheliler hakkında hazırlanan iddianame İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edildi.


2. İddianamenin İçeriği ve Yasal Dayanak

2.1 Şüpheliler ve Suçlamalar

  • Toplam Şüpheli Sayısı: İddianamede 12 kişi “şüpheli” olarak gösteriliyor. Bu isimler arasında büyükşehir belediye başkanları, il ve ilçe başkanları, kurultay delegeleri ve bazı iş insanları yer alıyor.

    • Ekrem İmamoğlu (İBB Başkanı)

    • Cemil Tugay (İzmir BŞB Başkanı)

    • Diğer 10 isim arasında parti yöneticileri ve kurultay delegeleri bulunuyor (tam liste henüz resmi olarak açıklanmadı).

  • Suçlamalar:

    • Siyasi Partiler Kanunu’na Aykırı Bağış ve Oy Satın Alma (SPK md. 112): Delegelere maddi menfaat sağlayarak oy kullandırma iddiası.

    • Görevi Kötüye Kullanma ve Siyasi Nüfuz Suistimali: Belediye başkanlığı sıfatıyla delegelere baskı yapıldığı, kurultay sonuçlarına etki edilmeye çalışıldığı iddiası.

    • Kamu Görevine Aykırı Fiil (TCK md. 53): Hapis cezasının yanında, “siyasi yasak” yani seçme ve seçilme hakkına geçici süreyle kısıtlama talebi.

2.2 İddianamenin Şekli ve Kabulü

  • Hazırlayan Makam: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı.

  • Kabul Eden Mahkeme: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 Şubat 2025’te iddianamenin tamamını usul ve esas bakımından inceledi ve “dava şartları”nın sağlandığına kanaat ederek kabul etti .

  • İddianamenin Özeti:

    • Kolluk ve savcılık, 38. Kurultay salonunda çekilen “para dağıtma” görüntülerinin, delegelere maddi menfaat sağlama ve oy satın alma suçu çerçevesinde delil teşkil ettiğini değerlendiriyor.

    • “Cemil Tugay’ın İzmir delegelerini yönlendirdiği” ve “İmamoğlu vasıtasıyla İstanbul delegelerine yüksek miktarda para aktarıldığı” iddiası, bilirkişi raporları ve ifade kayıtlarıyla desteklendiği öne sürüldü.

    • İddianame ekinde, “delegelerin ifadelere” dayalı olarak “hangi gün, kimden, ne kadar para aldığı” listesine dair kabahat tabloları bulunuyor.


3. Hukuki Süreç: İlk Duruşma ve Takvim

  • Kabul Tarihi: 12 Şubat 2025 (İddianame, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından resmen kabul edildi) .

  • İlk Duruşma: 11 Nisan 2025 tarihinde İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak ilk duruşmada şüphelilerin hakim karşısına çıkması bekleniyor .

  • Duruşma Gündemi:

    1. Davanın Taraflarının Tespiti: Savcı, şüphelileri ve avukatlarını mahkemeye sunacak.

    2. Suçlamaların Tekrarı ve İtiraz Hakkı: Şüphelilere isnat edilen suçlar tek tek okunacak; avukatlar itiraz veya ret taleplerini sunacak.

    3. Delil İnceleme Talepleri: Taraflar, dinlenmesini istedikleri tanık ve delillere dair taleplerini iletecek.

    4. Geçici Tedbir ve Kefalet Talepleri: Savcı veya şüpheli taraf, mahkemeden “seyahat yasağı” veya “kefaletle serbest kalma” gibi ara kararlar talep edebilecek.

  • Soruşturma Kapsamındaki Diğer Olaylar:

    • Bilirkişi İncelemesi: İmamoğlu’nun “bilirkişi hedef gösterme” iddiasıyla ilgili ayrı bir soruşturma devam ediyor; bu davanın akıbeti, kurultay davasını da etkileyecek hâle gelebilir .

    • Disiplin ve Parti İçi Süreçler: CHP Merkez Yönetim Kurulu, “şeffaflık odaklı” bir iç soruşturma yürüteceğini açıkladı. Kulislere göre, bazı delegeler ve il başkanları “parti disiplin kurulu”na sevk edilme riskiyle karşı karşıy


4. Öne Çıkan İsimler ve Tepkileri

4.1 Ekrem İmamoğlu (İstanbul BŞB Başkanı)

  • Suçlamalar: “Delegelere para aktarımı” ve “siyasi nüfuz suistimali”

  • Savunma: Avukatı Kemal Polat, “iddianame basına verildikten sonra ekibimize bildirilmedi” diyerek usul ve esastaki eksiklikleri vurguladı. İmamoğlu, “Kamuoyu önünde sarf ettiğim ifadeler, ifade özgürlüğü kapsamındadır, tehdit veya hakaret değil” iddiasında bulunuyor .

  • Muhtemel Cezai Müeyyide: İki yıl sekiz aydan yedi yıl dört aya kadar hapis talep ediliyor. Ayrıca TCK 53. madde uyarınca “siyasi yasak” – seçme ve seçilme hakkının sınırlandırılması isteniyor .

4.2 Cemil Tugay (İzmir BŞB Başkanı)

  • Suçlamalar: Kurultayda “delegelere çantalarla para dağıtmak” ve “delegelerin oy tercihlerine etki etmek” iddias.

  • Savunma: Tugay, “Such allegations are baseless and defamatory. I had no knowledge or involvement in any vote-buying scheme,” diyerek kendisini savundu. Disiplin ve resmi soruşturma süreçlerine hukuki itirazlarda bulunduğunu açıkladı .

  • Güncel Durum: Henüz adına resmen kabul edilmiş bir iddianame yok, ancak soruşturma dosyasına dahil edilmiş ifade tutanakları bulunuyor. Mahkeme, delil yetersizliği nedeniyle Tugay hakkında ek delil toplama talep edebilir.

4.3 Diğer İsimler (Parti Yöneticileri ve Delegeler)

  • Parti Yöneticileri: İlçe başkanları ve kurultay divan üyeleri, “delegelere makbuz düzenleme” ve “siyasi nüfuzu kötüye kullanma” iddiasıyla ifadeye çağrıldı.

  • Delegeler: Soruşturma kapsamında ifadeye çağrılan 50+ delegenin, “kimlerden ve ne için para aldığı” soruluyor. Idari kayıtlar, dijital yazışmalar ve sosyal medya paylaşımlarından elde edilen veriler delil olarak dosyaya sunuldu.


5. Olası Sonuçlar ve Siyasi Yansımalar

5.1 Hukuki Perspektif

  • Olası Hapis Cezaları:

    • İmamoğlu ve diğer şüpheliler, “Siyasi Partiler Kanunu’nun 112. maddesi” gereğince 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası riski taşıyor. Ayrıca “kamu görevini kötüye kullanma” suçundan 2 yıldan 7 yıla kadar ayrı bir cezai yaptırım söz konusu.

    • Toplamda, bazı şüphelilerin 7 yıla kadar hapisle yargılanması bekleniyor; yanında TCK 53. madde gereğince “siyasi yasak” talebi de bulunuyor .

  • Siyasi Yasak İhtimali:

    • Olası mahkumiyet hâlinde, şüpheliler belirli süreyle; belediye başkanlığı, milletvekilliği veya parti yönetim pozisyonlarına seçilmekten men edilebilecek.

    • İmamoğlu hakkında “siyasi yasak” talebi, 2028 seçim sürecinde muhalefetin stratejisini derinden etkileyebilir.

5.2 Parti İçi Etkiler

  • CHP Liderliği ve Birlik Mesajı: Genel Başkan Özgür Özel, “Kurultay demokratik bir şekilde tamamlandı; sızıntı amaçlı bu soruşturmalar partimize zarar vermeye yöneliktir” .

  • İzmir ve İstanbul İl Örgütleri: Hem İstanbul hem de İzmir il örgütleri, “delegelerin baskıya maruz kalmadığını”, “adil seçim yapıldığını” savunan açıklamalar yaparak parti içinde gerilimi azaltmaya çalışıyor. Ancak delegeler arasındaki güven bunalımı hâlâ tam anlamıyla giderilebilmiş değil.

5.3 Kamuoyu ve Medya Yansımaları

  • Muhalefet Bloğu: İYİ Parti ve HDP’den bazı milletvekilleri, “AK Parti iktidarının muhalefeti yargı yoluyla dizayn etme girişimi” yorumunda bulundu. “CHP’ye yönelik bu davalar, demokrasiyi zayıflatıyor” eleştirisi yoğunlaştı.

  • İktidar Kanadı: AK Parti sözcüleri, “siyasi partilerde yolsuzluk ve usulsüzlüğün takipçisi olacaklarını”, adaletin gereğini yerine getireceklerini belirtti. “Kim demokratik kuralların dışına çıkmışsa hak ettiği cezayı alacaktır” vurgusu yapıldı.

  • Sosyal Medya: #CHPKurultaySkandalı etiketiyle açılan çok sayıda tartışma, hem yolsuzluk iddialarını hem de “yargının siyasetle ilişkisi” gündemini canlı tutuyor.


Sonuç ve Değerlendirme

Şubat 2025’te yaşanan 38. CHP Kurultayı’na ilişkin “oy satın alma” ve “siyasi nüfuz suistimali” iddiaları, partiyi ve kamuoyunu ikiye böldü. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 şüphelinin (İmamoğlu, Tugay ve diğerleri) yargılanmasına kapı aralayan iddianameyi kabul etti. Bu aşamada, teknik olarak yalnızca İmamoğlu’nun iddianamesi resmi olarak kabul edilmiş görünüyor, ancak Tugay ve diğer delegelerle ilgili soruşturma dosyalarında “şüpheli” sıfatı altında ifadeler bulunuyor .

Bu davadan çıkacak sonuçlar, yalnızca CHP içi dengeleri sarsmakla kalmayacak; 2028 seçimleri açısından muhalefetin en güçlü iki ismini (İmamoğlu ve Tugay) odak dışı bırakma riski doğuracak. Hukuki süreç, 11 Nisan 2025’te gerçekleşecek ilk duruşmayla devam edecek. Ne var ki mahkeme kararları ve delil durumu, siyasi yansımalardan ayrı gelişmeyecek; bu nedenle her iki boyutu—hukuki ve siyasi—yakından izlemek gerekiyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar