Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Ekonomi

Küresel ticarette gerilim | Bakan Şimşek: Türkiye daha dayanıklı olabilir

Yayımlandı

üzerinde

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai şehrinde düzenlenen 2025 Dünya Hükümetler Zirvesi’nde (WGS 2025) “Çoklu Ekonomik Blokların Ortaya Çıkışı” başlıklı oturumda konuştu.

Küresel zeminin karmaşık bir durumda olduğunu söyleyen Şimşek, makul politikalar ve yapısal dönüşümün dayanıklılık oluşturmak için en iyi yol olduğunu dile getirdi.

Şimşek, küresel ticaretteki bölünmelere karşı Türkiye’nin daha dayanıklı olabileceğini ifade ederek, “Çünkü ticaretimizin yaklaşık yüzde 62’si serbest ticaret anlaşmamız olan taraflarla ve yüzde 80’i Avrupa Birliği, Orta Asya ve Orta Doğu ile Kuzey Afrika bölgesine. Yani kısmen daha az kırılgan olduğumuzu düşünüyorum.” diye konuştu.

Türkiye’nin 3 yılı kapsayan bir ekonomik programı olduğunu ve programın yolunda ilerlediğini kaydeden Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bütce disiplinini sağlıyoruz, dezenflasyon sürecindeyiz. Enflasyon düşüyor. Sıkı para politikası, maliye politikası ve çok geniş bir yapısal reform gündeminin bileşiminden bahsediyoruz. Bunlar kısa ve uzun vadede kilit önemde. Politikalarda kararlılığımızı sürdürüyoruz ve bence ilerleme giderek güçleniyor.”

“TÜRK LİRASI İYİ PERFORMANS GÖSTERİYOR”

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, Türk Lirası’nın dolar karşısındaki performansına ilişkin soru üzerine, liranın yüksek enflasyon nedeniyle nominal olarak zayıflamasının anlaşılabilir olduğunu ifade ederek, “Ancak reel efektif döviz kuru açısından baktığımızda, aslında lira iyi performans gösteren para birimlerinden biri oldu çünkü dezenflasyon programları bir dereceye kadar değerlenme sağlar ve bu durum lirada da oldu.” dedi.

Türkiye’nin cari dış dengesinin önemli ölçüde iyileşmesinin iyi haber olduğunu söyleyen Şimşek, cari açığın milli gelire oranının yüzde 0,6’ya düştüğü bilgisini paylaştı.

Şimşek, rezerv birikiminin de son 1,5 yılda yaklaşık 126 milyar dolar arttığını belirterek, ekonomide şoklara karşı birçok tampon oluşturulduğunu aktardı.

ABD’NİN TARİFELERİ TÜRKİYE’Yİ NASIL ETKİLER?

ABD’nin gümrük tarifelerinin Türkiye’ye etkisine ilişkin soru üzerine Şimşek, Türkiye’nin ABD’nin tarifeleri nedeniyle “manşetlerde olmasını” beklemediğini ifade ederek, “Çünkü ABD tarafından zaten yüksek gümrük vergilerine tabi tutuluyoruz. Ayrıca, son 20 yıla baktığımızda ABD’ye karşı toplamda ticaret açığımız var. Dolayısıyla, siyasi olmadığı sürece ABD’nin yüksek gümrük vergilerine tabi olmak için aslında gerekli kriterleri karşılamıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

“BÖLGESEL ENTEGRASYON KİLİT ÖNEMDE”

Bakan Şimşek, Türkiye’nin AB’deki siyasi irade eksikliğine rağmen üyelik sürecinin sürdüğünü, Gümrük Birliği, Avrupa Konseyi ve NATO dahil olmak üzere pek çok başka örgüte tam olarak entegre olmaya devam ettiğini anlattı.

Parçalanmış bir dünyada Türkiye’nin bölgesel entegrasyona yatırım yapacağını ve bunun ülkenin çıkarlarına olduğunu dile getiren Şimşek, şunları kaydetti:

“Bu nedenle Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile serbest ticaret anlaşması yapmak istiyoruz ve Suriye’nin istikrara kavuşmasını istiyoruz. Rusya ile iyi ilişkilerimiz var ancak Avrupa bizim ana partnerimiz.

Bazı siyasi kuşkulara rağmen Avrupa ile ilişkilerimiz sıkı. Diğer taraftan BRICS bir diyalog platformu, G20 de öyle. Bunlar gümrük birliği değil, ya da serbest ticaret bölgesi.

Bu yüzden, bunları çok düşünmemeliyiz ancak dünyanın değiştiğini anlamalıyız. Bence parçalanma nedeniyle oluşan kırılganlıklarla mücadele edebilmek için bölgesel entegrasyon kilit önemde.”

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ekonomi

FED faiz kararı ne zaman açıklanacak? FED mayıs ayında faizi indirir mi? (2025 FED faiz kararı toplantısı)

Yayımlandı

üzerinde

Cleveland Fed Başkanı Beth Hammack da net ve ikna edici verilerin olması halinde Fed’in faiz indirimleri konusunda haziran ayında harekete geçebileceğini aktardı. Hammack, Fed’in 6-7 Mayıs’taki toplantısında faiz oranlarını düşürmeyi düşünmek için erken olduğunu söyledi.

Para piyasalarındaki fiyatlamalarda ise Fed’in mayıs ayında politika faizini değiştirmeyeceğine kesin gözüyle bakılırken, bankanın haziran ayında yüzde 68 ihtimalle faiz indirimine gideceği fiyatlanıyor.

Okumaya Devam Et

Ekonomi

Gram ve çeyrek altın fiyatları bugün: 28 Nisan altın ne kadar oldu? Canlı altın fiyatları

Yayımlandı

üzerinde

Ata altın alış fiyatı: 27.438 TL / satış fiyatı: 28.131 TL / Önceki kapanış: 28.105 TL

Reşat altını alış fiyatı: 26.904 TL / satış fiyatı: 27.075 TL / Önceki kapanış: 27.495 TL

Cumhuriyet altını alış fiyatı: 26.872 TL / satış fiyatı: 27.043 TL / Önceki kapanış: 27.495 TL

CANLI ALTIN FİYATLARI 

Okumaya Devam Et

Ekonomi

Şimşek: Türkiye pozitif olarak ayrışacak ülkelerin başında

Yayımlandı

üzerinde

Mehmet Şimşek, Erzurum’da düzenlenen Palandöken Ekonomi Forumu’na videolu mesaj gönderdi.

Forumun ticaret savaşlarının tetiklediği yüksek belirsizlik ortamında gerçekleştiğini söyleyen Şimşek, küresel ekonominin uzun vadeli yapısal sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirtti. Şimşek, dünyanın korumacılığın yanında yaşlanan nüfus, yapay zeka ve iklim krizi gibi sorunlarla karşı karşıya olduğunu bildirerek, bu gelişmelerin küresel büyümenin görünümde aşağı yönlü bir risk oluşturduğunu ifade etti.

Türkiye ekonomisine dair iyimserliği besleyen güçlü nedenler olduğunu belirten Şimşek, “Mayıs 2023’ten bu yana uyguladığımız istikrar ve reform programı sayesinde dış kırılganlıklarımızı azalttık, şoklara karşı direncimizi artırdık, makro finansal istikrarı güçlendirdik. Sürdürülebilir yüksek büyüme için daha sağlam bir zemin oluşturuyoruz. Programın getirdiği kazanımlara ek olarak küresel yapısal sorunlara karşı da önemli avantajlarımız var.” değerlendirmesinde bulundu.

Şimşek, korumacılığın küresel ticaretin karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biri olduğunu ve 2008 küresel finans krizinden bu yana korumacılığın yükselişte olduğunu söyledi, ticaret kısıtlarının kriz öncesine kıyasla 11 kat arttığına dikkati çeken Şimşek, korumacı politikaların arkasında büyük ölçüde ABD ve Çin arasındaki rekabetin yer aldığını belirtti.

Şimşek, sözlerine şöyle devam etti:

“Türkiye artan korumacı politikalara karşı bize benzer ülkelere kıyasla daha dayanıklı bir konuma sahip. Bunun iki temel sebebi var. Birincisi ihracata olan bağımlılığımız nispeten düşük yani ekonomimizin ana motoru iç talep. Mal ihracatının milli gelir içerisindeki payı yaklaşık yüzde 20 civarında. Burada belirleyici olan yatırımlar ve özel tüketim harcamalarıyla kamu harcamaları. İkinci olarak dış ticaretimizin büyük bir kısmını dost ve yakın ülkelerle gerçekleştiriyoruz. Avrupa Birliği dahil 54 ülkeyle serbest ticaret anlaşmamız var. Toplam ihracatımızın yüzde 62’si ticaretteki parçalanmalardan yani korumacılıktan etkilenmiyor. 30 trilyon dolarlık geniş bir coğrafyaya entegreyiz. Serbest ticaret anlaşmalarının olmadığı bazı Orta Doğu, Orta Asya ve Afrika ülkeleriyle de çok yakın ilişkilere sahibiz. Bu yapı bizi küresel düzeyde yaşanan ticaretteki parçalanmalara karşı daha dirençli hale getiriyor. Biz bu dönemi bölgesel entegrasyonları derinleştirmek için aynı zamanda bir fırsat olarak görüyoruz.”

TÜRKİYE BÖLGESİNİN LİDER ÜLKELERİNDEN BİRİ

Türkiye’nin hizmet ihracatında güçlü bir konumda olduğunu belirten Şimşek, turizm, yurt dışı müteahhitlik ve eğitim gibi alanlarda bölgesinin lider ülkelerinden biri olduğunu söyledi. Türkiye’nin imalat sanayisinde de bölgenin ana üretim üssü konumunda bulunduğunu vurgulan Şimşek, “Bu avantajları büyük ölçekli altyapı ve lojistik projeleriyle daha da güçlendiriyoruz. Bu çerçevede Orta Koridor ve Kalkınma Yolu projeleri kilit öneme sahip. Türkiye, Çin’i Avrupa’ya bağlayan Orta Koridor’un ana omurgasında yer alıyor. Ayrıca bölgesel entegrasyona katkıda bulunacak Kalkınma Yolu Projesi’ni hayata geçirmek için de çalışmalarımıza başladık.” dedi.

Artan borçluluğun yapısal risk olduğuna dikkati çeken Şimşek, Türkiye’nin toplam borçluluğunun milli gelirinin sadece yüzde 93’ü olduğunu, benzer gelişmekte olan ülkelerde ise bu oranın yüzde 245 seviyelerinde olduğunu söyledi.

Türkiye’nin büyümesinin önünde borç kaynaklı bir engel bulunmadığını belirten Şimşek, “Borç stokumuz düşük olduğu için piyasalardaki dalgalanmalar sona erdiğinde Türkiye’nin güçlü temelleri yatırımcıların dikkatini tekrar çekecektir.” ifadesini kullandı.

Gelişmekte olan ülkelerin yatırımcılara nispeten riskli görüldüğünü belirten Şimyek sözlerine şöyle devam etti:

“Ancak biz şuna inanıyoruz, Türkiye için bu geçici bir trend. Zamanla yatırımcılar yeniden güçlü makro ekonomik temelleri ve hikayesi olan ülkelere odaklanacaklar. Türkiye bu noktada pozitif olarak ayrışacak ülkelerin başında geliyor.”

Şimşek, demografik dönüşüm ve yaşlı nüfus oranının küresel düzeyde önemli bir gelişme olduğunu, Türkiye’nin önünde en az 15-20 yıllık bir fırsat penceresi olduğunu ve çalışma çağındaki nüfusun artmaya devam ettiğini belirterek kadınların işgücüne katılım oranının oldukça düşük olduğunu ve bunu artırmak için reformları hızlandırdıklarını söyledi.

Üretken yapay zeka ve robot teknolojilerindeki gelişmelerin küresel ekonomiyi etkileyeceğini vurgulan Şimşek, IMF’nin geçen yıl geliştirdiği yapay zekaya hazırlık endeksinde Türkiye’nin gelişmekte olan ülke ortalamalarının üzerinde olduğuna dikkati çekti. Gelişmiş ülkelerle aradaki farkın kapatılmasına yönelik ise çalışmaların sürdüğünü bildiren Şimşek, “Yapay zeka ve ileri teknolojileri bir öncelik alanı olarak görüyoruz. Özellikle dijitalleşme alanındaki yatırımlarımızı artırıyoruz. En büyük avantajımız ise nitelikli insan kaynağımız.” dedi.

Şimşek, bu potansiyeli en iyi şekilde değerlendirmek için altyapıyı güçlendirdiklerini kaydederek, “Bunun için önümüzdeki dönemde fiber kapasitemizi genişleteceğiz. 5G sonrasına yatırım yapacağız. Büyük veri merkezleri, ulusal GPS’in oluşturulması ve nükleer enerji gibi alanlarda yatırımlarımızı hızlandıracağız.” değerlendirmesinde de bulundu.

DIŞ DENGEDE GÜÇLÜ BİR İYİLEŞME VAR

Şimşek, iklim değişikliğinin küresel yapısal sorunlardan biri olduğunu vurgulayarak, Türkiye’nin de bu tehditten muaf olmadığını belirtti.

Bu tehditlerin giderilmesi için enerjiden sulamaya kadar birçok alanda yatırım yapıldığını söyleyen Şimşek, şu ifadeleri kullandı:

“İçinde bulunduğumuz küresel konjonktürde Türkiye çok önemli avantajlara sahip. Uyguladığınız programla birlikte bu avantajları kalıcı kazanımlara dönüştürmek istiyoruz. Dünyadaki bu türbülansı, bu sorunları Türkiye için bir fırsata dönüştürme çabası içerisindeyiz. Programımızın temel hedefi olan dezenflasyon süreci başarılı bir şekilde devam ediyor, yıllık enflasyon 10 aydır geriliyor. Mart enflasyonu yüzde 38,1 olarak gerçekleşti. Geçen sene mayıstaki zirvesine göre 37 puandan daha fazla azalma söz konusu. Para politikasının gecikmeli etkisi, kamu maliyesinin daha güçlü desteği ve arz yönlü reformlarla enflasyondaki düşüş devam edecek. Maliye politikasındaki disiplinli duruşumuzu sürdüreceğiz. Geçen yıl başlattığımız harcama disiplini ve tasarruf tedbirlerini bu yıl da devam ettireceğiz. Dış dengede güçlü bir iyileşme var, brüt dış finansman ihtiyacımız azalıyor.”

Şimşek, Mayıs 2023’te 55 milyar doların üzerinde olan cari açığın şubat itibarıyla 12,8 milyara gerilediğini vurguladı.

Altın ithalatı hariç bakıldığında Türkiye’nin artık ılımlı büyüme ile cari fazla verdiğini söyleyen Şimşek, bunu kalıcı hale getirmek için yapısal dönüşümü hızlandırdıklarını söyledi.

Şimşek, petrol fiyatlarındaki gerilemenin Türkiye’nin lehine olduğunu ve cari açığın düşmesine katkıda bulunacağını belirtti.

Makroekonomik istikrar ve reform programı uygulandığı bir dönemde 1 milyona yakın yeni istihdamın büyük bir başarı olduğunu da ifade eden Şimşek, şunları kaydetti:

“Küresel belirsizliklerin, iç ve dış talepteki yavaşlamanın ekonomik aktivite üzerinde geçici etkiler yaratması mümkündür. Ancak biz kısa vadeli dalgalanmalarının ötesine geçen sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyüme için sağlam temelleri inşa etmeye devam ediyoruz. Dolayısıyla ülkemiz açısından iyimser olmak için güçlü gerekçelerimiz var. Her küresel kriz aynı zamanda fırsatlar barındırır. Biz ülkemizin potansiyeline inanıyoruz, bu potansiyeli gerçekleştirmek için güçlü bir program uyguluyoruz. Bu dönemi sadece riskleri yönetmek için değil ekonomimizi daha rekabetçi kılacak yapısal dönüşümü hayata geçirmek için de bir fırsat olarak görüyoruz.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar