Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Sanat

İbrahim Erkal vefatının 8. yılında anılıyor

Yayımlandı

üzerinde

Ziraat işçiliğinden emekli Ebubekir ile ev hanımı Hatice Erkal’ın 6 çocuğunun en büyüğü olan sanatçı, 10 Ekim 1966’da Erzurum’un Narman ilçesinde dünyaya geldi.

Başarılı sanatçı, ilk ve ortaokulu Narman’daki 18 Mart İlköğretim Okulu, liseyi ise Narman Lisesinde okudu, ilkokuldan itibaren bağlama, mandolin ve flüt çalarak kendi kendine yapmayı öğrendi.

Liseden sonra solfej ve nota dersleri alan sanatçı, Ankara’nın çeşitli yerlerinde sahneye çıktı. Sanatçının, “İbrahim Güzelses” adıyla 1984’te Erzurum türkülerini seslendirdiği “Sarhoş Baki” albümü yeterince ses getirmedi.

İbrahim Erkal, askerlik görevini 1987-1988’de İstanbul Kalender Orduevinde solist olarak yaptı. Vatani görevinin ardından Erzurum’a dönen sanatçı, 1989’da İstanbul’a göç etti.

İstanbul’da garsonluk yapan sanatçı, bir yandan da piyanist ve udi olarak hayatını kazanmaya çalıştı.

“Tutku” adlı albümünü 1994’ün ilk ayında yayımlayan sanatçı, müzikseverlerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Erkal, albümden elde ettiği başarının ardından, garsonluk yaptığı restoranda solist olarak sahneye çıkmaya başladı.

“AKLIMDASIN” ŞARKISIYLA HAYRAN KİTLESİNİ GENİŞLETTİ

Erkal, 1995’te çıkan “Sıra Bende/Aklımdasın” albümündeki “Aklımdasın” şarkısıyla ününe ün kattı. Sanatçı, 1996’da çıkardığı “Gönlünüze Talibim” albümündeki “Unutmayacağım” ve “Canısı” şarkılarının kazandığı başarıyla müzik dünyasında uzun süre kendinden söz ettirdi.

Kral TV Video Ödülleri’nde 1997’de “En İyi Söz” ve “En İyi Arabesk-Fantezi Erkek Sanatçı” ödüllerini alan Erkal, 1997-1998’de yayımlanan, Temel Gürsu’nun yönetmenliğini üstlendiği “Canısı” isimli televizyon filminde Emine Ün ile başrolü paylaştı.

Sanatçının başrolünde oynadığı “Sırılsıklam” adlı televizyon dizisi 1998’de izleyiciyle buluştu. “De Get” adlı albümünü 2000’de müzikseverlerin beğenisine sunan Erkal, 2001’de “Su Gibi”, 2002’de “Aşkname”, 2004’te “Gönül Limanı”, 2006’da “Yüreğinden Öpüyorum”, 2008’de “Aranağme”, 2011’de “Burnumda Tütüyorsun”, 2015’te ise “Ömrüm-Nefes 1” adlı albümleri müzikseverlerle buluşturdu.

Erkal, 2002’de “Ben Bu Şöhreti Sevmedim” adlı kitabı kaleme aldı.

“BESTECİLİĞİYLE DE MÜZİK PİYASASINDA ÖNEMLİ BİR YER EDİNDİ”

Kendi besteleri dışında anonim eserlere albümlerinde yer veren sanatçı, besteleriyle de müzik piyasasında önemli bir yer edindi.

İbrahim Tatlıses, Hülya Avşar, Metin Şentürk, Soner Arıca, Zara, Alişan, Gökhan Özen, Burhan Çaçan ve Mine Koşan’ın da aralarında olduğu çok sayıda ünlü isim, Erkal’ın şarkılarını yorumladı.

Başarılı sanatçı, 2003’te Filiz Akgün ile evlendi. İkilinin kızları Dilara Hatice 2004’te, oğulları Erenalp ise 2005’te dünyaya geldi. Erkal’ın küçük kızı Elif Su ise sanatçının beyin kanaması geçirdiği tarihten 12 gün önce doğdu.

Evinin otoparkında tansiyonunun düşmesi sonucu dengesini kaybeden ve yere kafasını vurarak beyin kanaması geçiren sanatçı, 12 Nisan’da tedavi altına alındı. Sanatçı, 11 Mayıs 2017’de tedavi gördüğü hastanede yaşama veda etti. Sanatçının cenazesi, Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sanat

Bowen ve Korsakov’un eserleri müzikseverlerle buluşacak

Yayımlandı

üzerinde

ADSO’dan yapılan açıklamaya göre, konser, 16 Mayıs saat 20.30’da, Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Aspendos Salonu’nda verilecek. Konserde orkestra, Türkiye’de ve uluslararası sahnelerde operadan senfoniye uzanan geniş bir repertuvarla adından sıkça söz ettiren İtalyan şef Alessandro Cedrone yönetiminde sahne alacak, solist İngiliz sanatçı Timothy Ridout olacak.

Programın ilk yarısında York Bowen’ın 1907’de Lionel Tertis için yazdığı Do Minör Viyola Konçertosu seslendirilecek. Konserin ikinci yarısında ise Rus besteci Nikolay Rimski-Korsakov’un ölümsüz eseri “Şehrazat” yer alacak.

1888’de bestelenen bu dört bölümlü senfonik süit, “Binbir Gece Masalları”nın büyüleyici atmosferini zengin orkestra renkleriyle sahneye taşıyacak.

Okumaya Devam Et

Sanat

İzmir’de ne tür sanat etkinlikleri düzenlenecek?

Yayımlandı

üzerinde

Devlet Tiyatrosu, 13-17 Mayıs’ta Bornova Kültür Merkezi Bozkurt Kuruç Sahnesi’nde “Fareler ve İnsanlar”, Konak Sahnesi’nde “Kaçaklar”, Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi’nde “Rüstemoğlu Cemal’in Tuhaf Hikayesi” oyunlarını sahneleyecek.

Devlet Opera ve Balesi, 12 Mayıs’ta Bornova Kültür Merkezi Necdet Aydın Sahnesi’nde “Çocuk Balesi”, 14 Mayıs’ta “Keşfedilmemiş Besteler”, 16 Mayıs’ta İzmir Devlet Opera ve Balesi Çocuk Korosu konserini sanatseverlerle buluşturacak.

Bornova Kültür Merkezi Rakım Elkutlu Salonu, 15 Mayıs’ta İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun “Gözlerime Bakmasaydın” konseriyle müzikseverleri ağırlayacak.

İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, 16 Mayıs’ta Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı özel konserini Laçin Akyol anısına verecek.

İzmir Kültür Sanat Fabrikası’nda 12 Mayıs’ta Doç. Dr. Gizem Akcan’ın “Sanat ile Kişisel Farkındalık” atölyesi, 13 Mayıs’ta Gülen Ertuğ’un “Esnek Zihin Güçlü Beden” söyleşisi, 14 Mayıs’ta yazar Berna Nalbantlar’ın “Yazarlık” atölyesi, 15 Mayıs’ta tarihçi Pınar Sözer’in “Yangın Yerinden Modern Dünyaya Açılan Kapı: Kültürpark” söyleşisi düzenlenecek.

Yine İzmir Kültür Sanat Fabrikası’nda 16 Mayıs’ta Dr. Öğretim Üyesi Urungu Akgül “Müzelerde Sanal Gerçeklik Uygulamaları”, Elif Erginer “Tekel Tütün Fabrikasından İzmir Kültür Sanat Fabrikasına: Bir Dönüşümün Hikayesi”, Prof. Dr. Ceren Ünal “Bizans Sikke İkonografisinde İmparatoriçeler” sunumlarını gerçekleştirecek, 17 Mayıs’ta 4. İzmir Mandolin Festivali düzenlenecek.

İzmir Büyükşehir Belediyesi (İZBB) Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı, hafta boyunca konser, tiyatro, atölye ve söyleşiler gerçekleştirecek.

Tarihi Kemeraltı Esnaf Türk Müziği Topluluğu Korosu, 14 Mayıs’ta Konak Elhamra Sahnesi’nde Derya Derin şefliğinde “Bahar Konseri”, Avrupa Birliği Filarmoni Orkestrası AASSM’de sahne alacak.

İZBB Ödemiş Konaklı Köy Tiyatrosu 14 Mayıs’ta Konaklı Düğün Salonu’nda “Bir Zamanlar”, İZBB Şehir Tiyatroları 15 Mayıs’ta İsmet İnönü Sahnesi’nde “Soytarılar Okulu”, 17 Mayıs’ta “Çok Tuhaf Soruşturma” oyunlarını tiyatroseverlerin beğenisine sunacak.

Kentte 12-24 Mayıs’ta İzmir Kültür Sanat Fabrikası’nda Emre Aydos’un “Zamanın İzleri” sergisi, 16-24 Mayıs’ta “100. Yılında İzmir Kent Belleğinde Hamza Rüstem” sergisi sanatseverlerle buluşacak.

Okumaya Devam Et

Sanat

Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Sağtürk: DOB’u çok daha öteye taşımak bizim, gençlerin görevi

Yayımlandı

üzerinde

DOB Genel Müdürü Tan Sağtürk, 2024-2025 sezonuna dair yaptığı açıklamada, rüya gibi bir sezon yaşadıklarını belirterek, 44 dünya prömiyeri ve seyircilerin ilgisiyle tarihi bir rekor geldiğini söyledi. Bu yıl ilki gerçekleştirilen Anadolu  Bale Festivali’ni Şırnak’ta başlattıklarını anımsatan Sağtürk, Şırnak’tan Erzincan’a, Kırklareli ve Ardahan’dan Hatay’a uzanan festivale seyircilerin ilgisinin müthiş olduğunu dile getirdi.

Sağtürk, ayrıca bu yıl genç ve yetenekli sanatçıları keşfetmek için “Yetenek Her Yerde” başlığıyla taramalar yaptıklarını ifade ederek, “Gençlerimizin yeteneklerini tespit edip, onları konservatuvara yönlendirmeye çalıştık. Bu tarama her sene olacak.” dedi.

16. ULUSLARARASI İSTANBUL OPERA VE BALE FESTİVALİ YARIN BAŞLIYOR

Yarın başlayacak “16. Uluslararası İstanbul  ve Bale Festivali”ne de değinen Sağtürk, “Yerleşik temsillerimiz bittiğine göre artık festivallerimiz başlıyor demektir. İstanbul Opera ve Bale Festivalimiz, 10 Mayıs’tan 3 Haziran’a kadar bir maraton içinde olacak. 11 eserle ve 20 temsille seyirci karşısına çıkacağız. Doyurucu, uluslararası kalitenin çok yükseldiği, çok büyük grupların ve sanatçıların katıldığı bir festival olacak.” diye konuştu.

Tan Sağtürk, festivalde bestesi ve librettosu Ahmet Adnan Saygun’a ait, Gılgamış Destanı’nın baş karakteri Sümer Kralı Gılgamış’ın hikayelerinden esinlenen “Gilgameş” operasının dünya prömiyerinin yapılacağını belirterek, şöyle devam etti:

“Yerleşik temsillerimizde Cemal Reşit Rey’in yazdığı ‘Çelebi Operası’nı yıllar sonra ilk kez sahneleme fırsatı bulabilmiştik. Devlet Opera ve Balesi, tüm laboratuvar çalışmalarını bu esere yöneltmişti. Bu eser seyircimizle buluşup büyük bir teveccüh gördükten sonra Gilgameş operasının da aynı etkiyi yaratacağı inancındayım. Çünkü ilk kez sahnelenecek. Festivale ayrıca St. Petersburg’tan Eifman Balesi ile Boris Eifman’ın bizzat kendisi de geliyor. Hem Anna Karenina’yla hem de Rus Hamlet’le seyircilerimizle buluşacak.”

“YURT DIŞINDA ACABA TÜRKİYE’DE ‘OPERA, BALE VAR MI’ DİYE BİR ALGI VAR”

DOB’un çalışmalarının sadece Türkiye’de duyulmasından ziyade uluslararası platformda bu emeklerin karşılığını görmek istediklerini ifade eden Sağtürk, “Dünyada çok önemli gazeteler, dergiler artık eserlerimizi başlık yapar hale geldiler. En önemli bale dergilerinden birisi ‘Romeo ve Juliet’i kapağına taşıdı ve çok geniş yer verdi. Çok övgü dolu cümlelerle söz etti. Yurt dışında ‘Acaba Türkiye’de opera, bale var mı?’ diye bir algı var. Fevkalade de var. Önce bu algıyı kırmamız lazım. Çünkü 75 yıldır Muhsin Ertuğrul’la başlayan bir serüvenle, Cüneyt Gökçer, Rengin Gökmen ve Gürer Aykal gibi birçok değerli sanatçımızın liderliğinde bugünlere kadar geldik. Bundan sonra da DOB’u çok daha öteye taşımak bizim, gençlerin görevi.” değerlendirmesini paylaştı.

Sağtürk, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün gelecek sezon için çok iyi bir programlama içerisinde olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Bilet satışlarını çok önceden çıkabilmek için programlamanın da çok öncesinde organize edilmesi gerekiyor. Bütün festivallerimizin biletlerini satışa çıktık. Eylüldeki Aspendos Opera ve Bale Festivali’nin biletleri de yakında satışa çıkacak. Dolayısıyla bu erken planlama, festivallerimizin niteliklerine göre eserler koyabilme, yeni prömiyerler yaratabilme kabiliyeti, çok geniş bir sanat ekibiyle olabiliyor. Kafa kafaya veriyor ve büyük bir çalışmanın içinde buluyoruz kendimizi. Belki ileride bir milli takım yaratılıp, çok iyilerimizle de bir dünya turnesi niye olmasın. Bolşoy Tiyatrosu’nda, Royal Opera House’da, New York Metropolitan’da temsillerimiz yapılsa. Yakında bunun da projelerinin gerçekleştirildiğini inşallah göreceğiz.”

DOB’UN GELECEK SEZONU MÜZİKAL YILI OLACAK

DOB’un bünyesinde müthiş bir sanatçı potansiyeli olduğunu söyleyen Tan Sağtürk, “Ortaya en efektif işleri koymaya çalışıyoruz. Gelecek yıllara da miras olarak bırakacağımız yeni eserler çıkarmaya çalışıyoruz. Yani niteliği nicelikle mutlaka yan yana getirmek lazım.” görüşünü paylaştı.

Sağtürk, gelecek sezonun bir müzikal yılı olacağının altını çizerek, şöyle konuştu:

“Gelecek sezon, Giacomo Puccini ve Pyotr İlyiç Çaykovski eserleri yaparken bir taraftan da müzikallere önem veren bir Devlet Opera ve Balesi göreceğiz. Dördüncü yılımıza da tekrar görevde kalıp da devam edersek ya da etmesek de gelecek olan genel müdüre bıraktığımız bir çalışma platformunda, kendi topraklarımızdan çıkan hikayelerin ortaya konduğu müzikaller de yapabilmemiz lazım. Devlet Opera ve Balesi bunu yapabilecek kudrette.”

Kurum olarak sosyal sorumluluk projelerine de çok önem verdiklerini vurgulayan Sağtürk, “Mesela ‘Fındıkkıran’ yaptık. Hayatında ilk kez bale seyreden öğrenciler burayı doldurdu. Öğrencilerin yorumları inanılmazdı. Devlet okullarına turlar düzenliyor, operayı gezdiriyoruz. Önemli olan sadece perdeyi açıp kapattıktan sonra o alanda görülmüş olan hikaye değildir, ona ne kadar emek verildiğidir.” ifadelerini kullandı.

2. ANADOLU OPERA BALE FESTİVALİ BAYBURT VE TUNCELİ’DE SANATSEVERLERLE BULUŞACAK

Sağtürk, DOB olarak tüm projelerde Kültür ve Turizm Bakanlığıyla istişare içinde gittiklerini anlatarak, “Bakanlığımızla istişareli gitmesek zaten bu başarılar ortaya konulamazdı. Nasıl kültür yolları projeleri yapılırken aynı zamanda Şırnak’tan Anadolu Festivali ortaya çıkıyor, yeni prodüksiyonlar ortaya çıkabiliyor? Bunları Bakanlığımızla birlikte istişareli, uyumlu çalışmanın getirdiği sonuç olarak görüyorum ve bunun böyle devam etmesi gerektiğine de inanıyorum.” dedi.

Gelecek yıl düzenlenecek 2. Anadolu Opera Bale Festivali’nin tüm güzergahlarının hazır olduğunu vurgulayan Sağtürk, bunlardan birinin Bayburt, diğerinin de Tunceli’nin Çemişgezek ilçesi olduğunu dile getirdi. Tan Sağtürk, konservatuvarlarda yatılı eğitim birimlerinin tekrar oluşturulması gerektiğini söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yatılı birimler olsa okullar, Anadolu’dan, belki deprem bölgelerimizden gelecek yetenekleri de ağırlayacaktır. DOB olarak bunun için de çok mücadele ediyoruz. Hem YÖK’le hem Milli Eğitim Bakanlığıyla hem güzel sanatlarla hem de Devlet Tiyatrolarıyla istişareli yan yana oturup çalışmamız gerekiyor. Onu da becerebildiğimizi fark ediyorum. Geleceğe doğru çok ümitli bakmak istiyorum ve onu hissediyorum içimde.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar