Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Politika

“İBB Yolsuzluk Soruşturmasında Şok İtiraf: Aziz İhsan Aktaş’ın Etkin Pişmanlık Beyanı Ortaya Çıktı”

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İBB yolsuzluk soruşturmasında kilit isim olarak öne çıkan Aziz İhsan Aktaş’ın “etkin pişmanlık” gereği verdiği itirafçı ifadesi, CHP’li birçok belediyedeki rüşvet ağını gün yüzüne çıkardı. Beşinci dalga operasyonun detayları, Aktaş’ın ifşaları ve soruşturmanın siyasi sonuçları bu haberde.

Giriş ve Genel Bakış

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü İBB’ye yönelik yolsuzluk soruşturmaları son dönemde beşinci dalga operasyonuyla kamuoyunu sarsarken, operasyonun kilit ismi olarak tanımlanan iş insanı Aziz İhsan Aktaş’ın “etkin pişmanlık” hükümlerinden yararlanarak verdiği itirafçı ifadesi ilk kez gözler önüne serildi. Bu gelişme, başta CHP’li birçok ilçe belediyesi olmak üzere İBB bünyesinde dönen rüşvet ve kayırma iddialarını derinleştirdi.

Soruşturmalar kapsamında toplam 47 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarılırken, 30 kişi gözaltına alındı ve bunların arasında bazı CHP’li belediye başkanları ile üst düzey yöneticiler de bulunuyor. Aziz İhsan Aktaş’ın ifadeleri, Emniyet ve yargı organlarına büyük bir belge niteliğinde sunularak yeni operasyonlara gerekçe teşkil etti.


Aziz İhsan Aktaş Kimdir?

1976 doğumlu Diyarbakırlı iş insanı Aziz İhsan Aktaş, inşaat, araç kiralama, temizlik ve benzeri hizmetler alanında faaliyet gösteren çok sayıda şirkete sahip. İBB başta olmak üzere bazı ilçe belediyelerinden ihaleler alan Aktaş’ın adı daha önce de çeşitli yolsuzluk iddiaları kapsamında gündeme gelmişti. Örneğin, Aktaş’ın ortağı olduğu şirketin, adını “Yeni Yüzyıl” olarak değiştirerek AKP’nin “Türkiye Yüzyılı” sloganına gönderme yapması kamuoyunda tepkilere yol açmıştı.

Soruşturma evraklarında “suç örgütü lideri” olarak nitelendirilen Aktaş’ın, Beşiktaş Belediyesi başta olmak üzere çeşitli CHP’li belediyelere yönelik rüşvet ağı kurduğu ve ihale süreçlerini organize ederek maddi menfaat sağladığı iddia ediliyor. 30 Nisan ve 11 Mayıs tarihlerinde iki kez ifade veren Aktaş, rüşvet ve kayırma iddiaları hakkında ayrıntılı bilgiler paylaştı.


Aktaş’ın İtirafçı Olma Gerekçesi ve Etkin Pişmanlık Talebi

Aziz İhsan Aktaş, “etkin pişmanlık” hükümlerinden yararlanmak amacıyla emniyete başvurdu. İfadede, uzun yıllardır süregelen kayırma ağını deşifre ettiğini belirterek hem kendisine hem de örgütüne yönelik yargılamada hafifletici madde talep etti. Bu talep doğrultusunda Aktaş, “etkin pişmanlık” kapsamında sunduğu itirafçı beyanlarında; Beşiktaş, Avcılar, Ceyhan, Seyhan ve Gaziosmanpaşa gibi ilçelerdeki CHP’li belediyelere yapılan rüşvet transferlerine dair kanıt niteliğinde ayrıntılar verdi.

Sabah Gazetesi Haber Müdürü Nazif Karaman’ın A Haber’de aktardığı bilgilere göre, Aktaş, ifadesinde belediye başkanları ve yardımcılarına “hakediş ödemeleri” yapılması karşılığında para aktarıldığını, bazı araç ve gayrimenkullerin usulsüz fiyattan alındığını ve 2024 yerel seçimlerinde adaylara lojistik destek sağlama adı altında “para ve araç” verildiğini anlattı. Bu kapsamda, örneğin Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara’ya 4,5 milyon TL, Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar’a 300 bin dolar, Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin’in eşine 1 milyon dolar gibi transferler yapıldığı iddia edildi.


Öne Çıkan İtiraf ve Siyaset Boyutu

Aktaş’ın ifadesindeki en çarpıcı iddialardan biri de Beşiktaş Belediyesi’nin kapsam dışı araç kiralama işleriyle ilgili oldu. Buna göre, kardeşlerine ait şirketler Beşiktaş Belediyesi’ne araç kiralaması karşılığında ihale aldı; ancak sözleşmede yer almayan ilave araç talepleri yapıldı. İddialara göre, bu ilave araçlardan biri CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in kullanımına tahsis edildi. Noter onaylı kira sözleşmesine rağmen hiçbir kira bedeli ödenmediği belirtiliyor.

Söz konusu iddia, Türkiye genelinde siyasi yelpazenin çeşitli kesimlerinde büyük tartışma yarattı. CHP cephesinden henüz resmi bir açıklama gelmese de, olaya ilişkin incelemelerin daha geniş bir perspektife yayılması bekleniyor. Özgür Çelik’in adı ilk kez rüşvet iddialarında bu kadar doğrudan geçerken, söz konusu ilişkinin kaynağı ve araç sürecinin hukuki boyutu soruşturma dosyasında kritik başlık olarak duruyor.


Soruşturmanın Kapsamı ve Gözaltı Listesi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü dört farklı soruşturmada, şu aşamada gözaltı kararı çıkarılan 47 kişiden 30’u hakkında yakalama işlemi gerçekleştirildi. Gözaltına alınanlar arasında; İBB Genel Sekreter Yardımcısı Erdal Celal Aksoy, İSBAKL Genel Müdürü Burak Korzay, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe, Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara, Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar, Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin ve Beşiktaş Belediye Başkan Yardımcısı Ozan İş gibi isimler bulunuyor.

Operasyonun beşinci dalgası kapsamında, “rüşvet alma”, “rüşvet verme”, “irtikap” ve “ihaleye fesat karıştırma” suçlarında şüpheli olarak değerlendirilen bu isimler, sorgu süreçlerinin ardından adli makamlara sevk edilecek. Soruşturmanın genişlemesi halinde yeni gözaltı ve operasyon dalgalarının gelmesi sürpriz olmayacak.


Soruşturmanın Olası Etkileri ve Gelecek Adımlar

Aktaş’ın itirafçı ifadesiyle birlikte, yolsuzluk soruşturmalarının boyutu daha görünür hale geldi. Önümüzdeki günlerde CHP’li belediyelere yönelik yeni operasyonlar düzenlenmesi, iddianamelerin genişlemesi ve mahkemede ifade verecek tanık sayısının artması bekleniyor. Siyasi partilerden gelecek tepkiler ve toplumsal algı, süreç boyunca önemli bir dinamik oluşturacak.

Öte yandan, savcılık makamının gizlilik kararı sonrasında basına yansıyan deliller ve ifadeler, soruşturmanın seyrini kamuoyuna yansıtıyor. İlerleyen haftalarda yargı makamlarının tutuklu veya adli kontrol şartıyla serbest bıraktığı şüphelilerin duruşma süreçleri yakından izlenecek. Adalet Bakanlığı’nın da soruşturmaya ilişkin gözetim mekanizması devrede olacak.


Sonuç ve Değerlendirme

Aziz İhsan Aktaş’ın “etkin pişmanlık” hükümlerinden yararlanarak verdiği itirafçı ifadesi, İBB ve CHP’li birçok ilçedeki belediyelere sirayet eden yolsuzluk iddialarının görünmeyen yüzünü ortaya çıkardı. Bu süreç, sadece bir iş insanının değil, arkasındaki siyasetçi ve bürokrat zincirinin de hesap verme sürecine girmesine neden olabilir. Yargılamanın şeffaflığı ve adalet mekanizmasının güvenilirliği, hem vatandaşlar hem de uluslararası gözlemciler açısından yakından takip edilecek.

Politika

ABD Arabuluculuğunda İsrail ve Suriye Zirvesi: Yeri Belirsiz Toplantı 24 Temmuz’da Gerçekleşecek

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması 
ABD’nin aracılık edeceği, yeri henüz açıklanmayan İsrail–Suriye görüşmesi 24 Temmuz’da yapılacak. Görüşmenin gündeminde güvenlik ve iletişim kanallarının güçlendirilmesi var.

Toplantının Arka Planı

Ortadoğu’da son dönemde Suweyda’daki Dürzi–Bedev çatışmaları ve İsrail’in Suriye içlerine yönelik askeri operasyonları, bölgedeki gerilimi artırdı. Bu bağlamda, ABD’nin özel Suriye temsilcisi Tom Barrack liderliğinde gerçekleşecek toplantı, taraflar arasındaki güvenlik düzenlemeleri ve haberleşme kanallarının güçlendirilmesini amaçlıyor .

Görüşmenin Tarihi ve Yeri

  • Tarih: 24 Temmuz 2025 Perşembe

  • Saat: Henüz açıklanmadı

  • Yer: Resmi kaynaklarca açıklanmadı; “gizli” veya “belirsiz” olarak tanımlanıyor

Not: Toplantı yeri, güvenlik ve diplomatik hassasiyetler nedeniyle kamuoyuyla paylaşılmadı.

Katılımcılar ve Arabulucu Rolü

  • İsrail’den: Üst düzey askeri ve dışişleri temsilcileri

  • Suriye’den: Rejim yetkilileri ve güvenlik bürokrasisinden isimler

  • Arabulucu: ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack

  • Amaç: Güney Suriye’deki çatışma risklerini azaltmak ve ek krizin önüne geçmek .

Gündem Maddeleri

  1. Güvenlik Düzenlemeleri: Sınır hattı ve tampon bölgelerdeki statü

  2. İstihbarat ve İletişim: Kriz anlarında doğrudan irtibat kanallarının kurulması

  3. İnsani Yardım Koridorları: Bölgedeki sivil halkın ihtiyaçlarının karşılanması

  4. Gözlem ve Denetleme: Eğitimli gözlem gruplarının görevlendirilmesi

Bölgesel Etkiler ve Beklentiler

  • Gerilimin Azalması: Başarılı bir görüşme, Doğu Akdeniz ve Levant bölgesinde istikrarın önünü açabilir.

  • Diplomatik Süreç: Normalleşme adımları için bir model teşkil edebilir.

  • ABD’nin Rolü: Washington’ın bölgedeki arabuluculuk imajı güçlenecek.


Özet ve Sonuç
ABD’nin arabuluculuğunda düzenlenecek bu kritik zirve, İsrail ve Suriye arasındaki mevcut gerilimi azaltmaya yönelik en üst düzey diplomatik çabalardan biri olarak öne çıkıyor. Toplantı yeri gizli tutulurken, 24 Temmuz’daki bu görüşmenin sonuçları, bölgesel barış ve güvenlik perspektifinden büyük önem taşıyor.

Okumaya Devam Et

Politika

Erdoğan’dan Sert Netanyahu Çıkışı: “Hitler’i Geride Bıraktı”

Yayımlandı

üzerinde

Cumhurbaşkanı Erdoğan, IDEF 2025’te yaptığı Haziran 2025 çıkışında Netanyahu’yu ‘Hitler’i geride bıraktı’ sözleriyle hedef aldı. Bu etkili analizde arka plan, uluslararası tepkiler ve dijital strateji yer alıyor.

GÜNDEM ANALİZİ: “NETANYAHU, HİTLER’İ GERİDE BIRAKTI” SÖZLERİNİN ARKA PLANI VE ETKİSİ

Giriş
22 Temmuz 2025’de İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen 17. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF 2025) açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’yu “Hitler’i geride bıraktı” sözleriyle sert bir dille ele aldı  Bu çıkış, Ortadoğu’daki sıcak çatışmaların gölgesinde hem bölgesel hem küresel siyaseti yeniden hareketlendirdi.


1. Konuşmanın Arka Planı

Ortadoğu’da yükselen gerilimin en önemli dinamiklerinden biri, İsrail’in İran’a ve Filistin’e yönelik güvenlik operasyonları. Erdoğan, konuşmasında İran’ın “meşru müdafaa hakkı”nı savunarak, “İsrail’in haydutluk ve devlet terörü” olarak nitelendirdiği politikalarını eleştirdi . Bu sert tutum, Türkiye’nin bölgedeki nüfuz mücadelesi ve insani dramın odağında yer alma stratejisinin bir parçası olarak okunuyor.


2. “Hitler’i Geride Bıraktı” İddiasının Detayları

Erdoğan, “Netanyahu, Hitler’i çoktan geride bıraktı. Bu acımasızlığı kimse kabul edemez” diyerek doğrudan karşı tarafa yönelik fiili bir suçlama yaptı . Sadece sembolik olarak değil, suçlu ilan etme noktasına varan bu ifade, normal diplomatik üslubun çok ötesinde bir yaklaşımı simgeliyor.


3. Türkiye-İsrail İlişkilerinde Yeni Bir Dönem mi?

Türkiye ve İsrail ilişkileri, geçmişte inişli çıkışlı bir seyir izlemiş; 2010 Mavi Marmara baskını sonrası diplomatik kriz derinleşmişti. Erdoğan, daha önce de çeşitli konuşmalarında İsrail liderlerini Hitler’e benzetmiş; Haziran 2025’te ise İsrail operasyonlarını “devlet terörü” olarak nitelemişti . Bu son açıklama, iki ülke arasında normalleşme umutlarını bir kez daha ertelemiş görünüyor.


4. Uluslararası Tepkiler ve Bölgesel Yansımalar

Erdoğan’ın benzetmesine Birleşmiş Milletler’den “sorumlu dil” çağrısı geldi; BM Sözcüsü, “tüm taraflara itidal ve insani duruş” tavsiye etti. Avrupa Birliği, basın açıklamasında “krizin yatıştırılması” gerektiğini vurgularken, insan hakları örgütleri de dehşet verici bir söylem olarak nitelendirdi . Bu tepkiler, bölgesel barış çabalarının yeniden öncelik kazanması gerektiğini işaret ediyor.


5. Stratejik Değerlendirme

  • Bölgesel Güç Dengesi: Türkiye’nin Ortadoğu’da etkin bir aktör olma isteği güçleniyor.

  • Diplomatik Riskler: Sert söylemler, Türkiye’nin Avrupa ve Batı dünyasıyla ilişkilerinde yeni gerilimlere sebep olabilir.

  • İç Politika Dinamikleri: Seçim öncesi milliyetçi tabanı güçlendirme hedefiyle atılmış adımlar olarak da okunuyor.


Web Arama ve Akıllı Yürütme Stratejisi

  1. Anahtar Kelime Araştırması:

    • Google Trends, Ahrefs ve SEMrush ile “Netanyahu Hitler’i geride bıraktı”, “Erdoğan İsrail eleştirisi” gibi terimler analiz edilmeli.

    • Hedeflenen coğrafi bölge: Türkiye (+ Türkiye’nin büyükşehirleri).

  2. Rekabet Analizi:

    • Rakip haber sitelerinin hangi başlık ve meta açıklamalarını kullandığını inceleyin.

    • Yeni ve özgün bir bakış açısı sunarak sıralama avantajı elde edin.

  3. İçerik Takvimi ve Sosyal Medya:

    • Haber yayını takvimlendirilip, peak zamanlarda (ör. öğle ve akşam saatleri) paylaşım yapılmalı.

    • Twitter (X), Facebook ve LinkedIn için platforma özel kısaltılmış başlıklar hazırlanmalı.

  4. Otomatik Bildirim ve İzleme:

    • Google Alerts ile “Erdoğan Netanyahu Hitler” gibi uyarılar kurun.

    • Marketo veya HubSpot gibi araçlarla okuyucu etkileşimini takip edin ve yeniden hedefleme kampanyaları düzenleyin.

  5. Performans Analizi:

    • Yayın sonrası en az 1 hafta boyunca Serpstat veya Moz Pro ile sıralama değişimleri izlenmeli.

    • Google Analytics üzerinden sayfa görüntüleme, ortalama süre ve hemen çıkma oranına bakılarak içerik iyileştirmeleri yapılmalı.

Okumaya Devam Et

Politika

Ahmed Şara’ya 7 Ayda 3 Suikast Girişimi: Her Defasında Türk İstihbaratı Devredeydi

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
İsrail basını Yedioth Ahronoth’un iddiasına göre, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara son 7 ayda üç ayrı suikast girişiminden sağ kurtuldu. Her saldırıda erken uyarı ve müdahaleyi sağlayan Türk istihbaratı, Şara’nın hayatını kurtardı.

1. Giriş: Bölgesel Siyasette Yeni Bir Safha

8 Aralık 2024’te Beşar Esed’in devrilmesinin ardından Özgür Suriye’nin ilk Cumhurbaşkanı olarak göreve başlayan Ahmed Şara, göreve gelir gelmez bölgesel dengeleri altüst etti. Ancak son yedi ay içinde üç kez hedef alınması, hem iç hem de dış odakların Şara’ya yönelik ciddiyetini gözler önüne serdi

2. Suikast Girişimlerinin Kronolojisi

2.1. Birinci Girişim: Şam’da Kasrü’l Şaab Çıkışı

  • Tarih & Yer: Mart 2025, Şam’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı “Kasrü’l Şaab” çıkışı

  • Olay: Şüpheli hareketlilik tespit eden Türk güvenlik güçleri, saldırganı anında etkisiz hâle getirdi.

  • Sonuç: Planlanan saldırı önlenerek Şara’nın hayatı kurtarıldı .

2.2. İkinci Girişim: Dera’daki Teşebbüs

  • Tarih & Yer: Mayıs 2025, Ürdün sınırına yakın Dera vilayeti

  • Olay: Konvoy güzergâhında şüpheli iki kişi tespit edildi; rota değiştirilerek ani müdahale gerçekleşti.

  • Sonuç: Yine Türk-Türk iş birliğiyle suikast teşebbüsü suya düştü .

2.3. Üçüncü Girişim: Rutin Güzergâhta Pusu

  • Tarih & Yer: Temmuz 2025, Şam içi sabit güzergâh

  • Olay: Sık kullanılan yolda kurulan silahlı pusu, gelişmiş güvenlik taramasıyla bertaraf edildi.

  • Sonuç: Tehlike son anda fark edilip önlendi, Şara Şam’ı hızla terk etti.

3. Türk İstihbaratının Stratejik Rolü

Yedioth Ahronoth’un haberine göre tüm bu müdahaleler, Türkiye’nin erken uyarı ağı ve konvoy koruma protokolleri sayesinde mümkün oldu. Operasyonlar, MİT ve Özel Kuvvetler’in koordine çalışmasıyla gizlilik içinde yürütüldü; “Şara’nın hayatını Türkler kurtardı” ifadesi bu sürecin özünü ortaya koyuyor

4. Resmî Açıklamalar ve Çelişkiler

  • Suriye Yönetimi: Devlet kaynakları, suikast söylentilerini “temelsiz” ve “düşman propagandası” olarak nitelendirdi.

  • ABD Yetkilileri: Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, tehditlerin “gerçek ve ciddi” olduğunu doğruladı; destek için ağırlıklı olarak Türk istihbaratına güvendiklerini belirtt.

5. Bölgesel ve Uluslararası Etkiler

  1. Türkiye‑Suriye İlişkileri: Ankara’nın Şara’ya verdiği destek, iki ülke ilişkilerinde yeni dönemin işaret fişeği oldu.

  2. Güvenlik Dinamikleri: Ortadoğu’daki istikrarsızlık, devlet liderlerine yönelik suikast riskini artırırken, bölgesel iş birliğinin hayati önemini ortaya koyuyor.

  3. Uluslararası Tepkiler: Hem Batı hem Doğu’nun ilgisi, Şara’nın konumunu güçlendirirken, suikast teşebbüslerinin fail arayışı sürüyor.


Sonuç:
Ahmed Şara’nın üç suikast girişiminden sağ kurtulması, bölgesel iş birliğinin ve istihbarat paylaşımının kritik önemini bir kez daha kanıtladı. Türkiye’nin sağladığı güvenlik desteği, Suriye liderinin hayatta kalmasını mümkün kıldı ve sonraki süreçte bölgesel dengelerin Türkiye‑Suriye ekseninde yeniden şekillenebileceğinin ipuçlarını verdi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar