Gündem
Hızır orucu ne zaman, kaç gün tutulur? Hızır orucu günleri
Alevi -Bektaşi inancında Hızır olgusu önemli bir yer tutar ve günlük hayatımızda sürekli kullandığımız sözcüklerin başında yer alır. Hızır’ın uğradığı yerlere, bolluk ve bereket getirdiğine, dertlere derman, hastalara şifa olduğuna ve aynı zamanda uğurun ve kısmetin sembolü olduğuna inanılır. Peki, Hızır orucu ne zaman tutulur?
Hızır Orucu, Alevi inancında önemli bir yere sahip olup, genellikle Şubat ayının ikinci haftasında üç gün boyunca tutulur. Bu yıl, Hızır Orucu 11-13 Şubat 2025 tarihleri arasında gerçekleştirilecektir.HIZIR ORUCU NASIL TUTULUR? Hızır Orucu, gece yarısından itibaren hiçbir şey yememek suretiyle tutulur ve akşam güneş batımına kadar devam eder. Hızır orucu tutulurken genelde üçüncü günü perşembeye gelecek şekilde, Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri şeklinde tutulur. Orucun üçüncü günü her perşembe cem ibadeti yapılır. Genelde her talip, perşembe günü bir lokma alarak bağlı olduğu pirin evine giderek; duasını alır ve cem hizmetine katılır. Hızır orucunda inançsal bir olgu daha vardır ki, bu orucun genç nesiller tarafından tutulmasını daha cazip hale getirmektedir. Özellikle bekâr gençler bu orucu tuttuklarında ve su içmeyip yattıklarında, rüyada suyu kimin elinden içerlerse o kişiyle evleneceklerine inanırlar. Bu yaygın bir inanç olup sadece evlilik değil; herhangi bir konuda beklenti içerisinde olan kişiler tarafından da uygulanır.
Gündem
ABD Başkanı Trump, Müslüman liderlerle bir araya geldi
Tarih: 23 Eylül 2025
Saat: 14:30 ET / 21:30 Türkiye Saati (TSİ).
Okuma süresi: ~4 dakika (Yaklaşık 680 kelime → 680 ÷ 200 = 3.4 → yuvarlandı 4 dk)
ABD Başkanı Donald Trump, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (UNGA) çalışmaları kapsamında New York’ta Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Mısır, Ürdün, Türkiye, Endonezya ve Pakistan gibi ağırlıklı Müslüman nüfusa sahip ülkelerin liderleri/temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantının ana gündemi Gazze’deki insani krizin sona erdirilmesine yönelik ABD’nin önerileri ve savaş sonrası yönetim planı oldu.
Haber Detayı
Başkan Trump, Genel Kurul’un yoğun programı içinde düzenlenen çok taraflı görüşmede bölge liderlerine ABD’nin Gazze için hazırladığı çerçeveyi sundu. Beyaz Saray sözcüsü toplantının “çok önemli ve odaklı” bir görüşme olduğunu belirtirken, görüşmeye katılan ülkelerden bazıları olası bir istikrar güçüne katkı sunma seçeneklerini değerlendirdiklerini dile getirdi.
Toplantıda öne çıkan ana başlıklar şunlardı:
-
Ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması hedefleri.
-
İsrail’in ileride Gazze’den çekilmesi ve çatışma sonrası güvenliğin sağlanması için bölgesel katkılar (barış gücü, lojistik ve finansal destek).
-
Gazze’de yönetim yapısına ilişkin öneriler: Trump’ın sunmayı planladığı çerçeve, Hamas’ın dışlanması ve yerel yönetim/uluslararası kurumların rolü üzerine kurulu olduğu bildirildi.
Katılımcılar ve format
Beyaz Saray’ın açıklamalarına göre toplantıya Türkiye, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Mısır, Ürdün, Endonezya ve Pakistan temsilcileri davet edildi. Görüşme, BM Genel Kurulu’nun yan etkinliği formatında, çok taraflı ama sınırlı sayıda katılımcıyla gerçekleştirildi. Bazı kaynaklar, toplantının Trump tarafından bölgesel destek toplamak ve Gazze sonrası döneme dair “konturlar” çizmek amacıyla planlandığını aktardı.
Ne önerildi / Ne tartışıldı?
Medya raporlarına göre Trump, Gazze’deki savaşın sona erdirilmesi, rehinelerin serbest bırakılması, İsrail’in adım adım geri çekilmesi ve savaş sonrası bir istikrar mekanizmasının kurulmasına ilişkin ilkeler sundu. Önerilerde Hamas’ın güvenlik rollerinden arındırılması ve geçici yönetimin bölgesel/uluslararası aktörlerle koordine edilmesi vurgulandı. Bu çerçeve, bazı Arap liderlerin desteğini almak için özellikle finansman ve sahada güvenlik katkıları talep ediyor.
Uluslararası Tepkiler ve Olası Sonuçlar
Toplantı, dünya kamuoyunda geniş yankı uyandırdı: Bazı Batılı ve bölgesel aktörler öneriyi tartışmaya açık bulurken, insan hakları örgütleri ve Filistin tarafı seçeneklerin ayrıntılandırılmasını, particularly sivil nüfusun korunmasına dair somut garantiler istemekte. Uzun vadede bu tür bir çok taraflı yaklaşımın başarılı olması, tarafların sahada uygulanabilir güvenlik düzenlemelerinde ve siyasi meşruiyette anlaşıp anlaşmamasına bağlı.
Arka plan (kısa)
Gazze’deki çatışma, Ekim 2023’ten beri büyük insani yıkıma yol açtı; milyonlarca insan yerinden edildi, altyapı ciddi biçimde zarar gördü ve çok sayıda sivil hayatını kaybetti. Uluslararası çağrılar, insani yardımların ulaştırılması ve kalıcı bir ateşkes yönünde artıyor; Trump’ın bu toplantıdaki hedefi bölgesel aktörlerle koordinasyon sağlayarak somut bir yol haritası ilan etmekti.
Gündem
İstanbul’da korkunç olay: Elleri ve ayakları bağlandı, döve döve öldürüldü
Tarih: 23.09.2025
Saat: Olay bildirimleri saat ~16:00 civarında alındı.
Okuma süresi: 2 dakika
DHA
İstanbul Başakşehir’de bir iş yerinde çalışan yabancı uyruklu bir kişi, elleri ve ayakları bağlanmış şekilde ağır şekilde darbedildi. Olay sonrası sağlık ekipleri tarafından hastaneye kaldırılan N.P. adlı kişi yapılan tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi. Polis ekipleri olay yerinde 4 kişiyi gözaltına aldı; soruşturma başlatıldı.
Olayın ayrıntıları
-
Olay, Ziya Gökalp Mahallesi, Aymakop (Ayakkabıcılar) Sanayi Sitesi’ndeki bir dükkânda meydana geldi. Görgüye göre saat 16.00 civarında dükkandan gelen sesleri duyan çevredekiler durumu 112’ye bildirdi.
-
İlk tespitlere göre, dükkanda çalışan yabancı uyruklu N.P.’nin iş yerine ait olduğu ileri sürülen bazı evrakları aldığı görüldü; bu durumu fark edenlerin iş yeri sahibine haber verdiği, kısa süre sonra iş yeri sahibinin akrabaları olduğu belirtilen Y.K.A., K.Ç., C.Ç. ve R.K. isimli kişilerin dükkâna geldiği bildirildi.
-
Polis olay yerine intikal ettiğinde N.P.’nin elleri ve ayaklarının plastik kelepçe ile bağlı olduğu, ağır şekilde darbedildiği ve bir şüphelinin elinde bıçak bulunduğu görüldü. Polis ekipleri müdahale ederek 4 kişiyi etkisiz hale getirip gözaltına aldı. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan N.P., doktorların müdahalesine karşın kurtarılamadı.
Soruşturma ve yetkililerin açıklamaları
Olayla ilgili Cumhuriyet Savcılığı ve polis ekipleri inceleme başlattı. Olay yeri inceleme ekipleri dükkânda delil toplama çalışması yürüttü. Gözaltındaki şüphelilerin sorgusu ve olayın detayları hakkındaki soruşturma sürüyor; resmi makamlar tarafından yapılacak adli süreç ve açıklamalar takip ediliyor.
FATİHDOGANMEDYA HABER
SAAT:22.30
Kaynak : AI Jazeera
İsrail eşimi öldürdü. Şimdi tek başıma, asla babası olmayacak bir oğul yetiştiriyorum.
‘Gazze’de savaş, bombaların yapısında bitmeyecek. İçimizden bize zarar verme devam ediyor… Kocam bir İsrail hava saldırısında öldürüldü… O sırada dört aylık hamileydim.’
Çocuğum Malik’in babasının sevgisini asla tadamayacağı düşüncesi, içimde sürekli ve giderek büyüyen bir acının kaynağıdır.
Gazze’de savaş, bombalar durduğunda bitmeyecek. İçimizden acı çekmeye devam edecek, geride derin yaralar bırakacak; can kayıplarına veya haberlere yansımayan yaralar.
Ailem için bu gerçeğin en acımasız hatırlatıcılarından biri, en küçük oğlum Malik. Bir yıl dört aylıkken babasını hiç görmedi. Babası ve eşim Anas, Gazze’de serbest gazeteci olarak çalışırken bir İsrail hava saldırısında öldürüldü. O sırada dört aylık hamileydim.
Soykırım başlamadan hemen önce hamile olduğumu öğrendiğimde Anas çok sevindi. Akşamlarımızı kendimiz ve çocuklarımız için bir gelecek kurmanın, yeni bir yuva kurmanın, eğitimimize devam etmenin hayalini kurarak geçirdik; o doktora yapacaktı, ben de yüksek lisans. Bebek isimlerini konuştuk ve eğer bebek erkek olursa adının Malik olacağı konusunda anlaştık. Kız isminde hiç karar kılmadık.
İsrail sadece kocamı ve birlikte yaşlanma hayalimi elimden almakla kalmadı, aynı zamanda Gazze’deki suçlarını ifşa etmeye adanmış bir sesi de susturdu. Ölümünden sonra birçok kişi bebeğe onun adını vermem için ısrar etti ama veremedim. Enes’in kendi seçimine saygı göstermek istedim, bu yüzden ona Malik adını verdim.
Savaş hayatımızı altüst etmeden önce, Anas kendini babalığa adamıştı. Şimdi üç yaşında olan ilk oğlumuz İbrahim’e sadece bir baba değil, aynı zamanda daimi bir arkadaştı. İkisinin birlikte çekilmiş sayısız fotoğraf ve videosu var elimde: Anas onu beslerken, namaza götürürken, işe taşırken. Üniversite derslerine gittiğimde Anas gururla İbrahim’le evde kalır, sabır ve özveriyle ona bakardı.
O anılar artık paha biçilmez hazineler. İbrahim, babasının sevgisinin, yokluğuna dayanamayacak kadar zorlaştığı her an başvurabileceği canlı bir hatırasına sahip. Babasının gülümsemesini izleyebiliyor, kahkahasını duyabiliyor ve savaş onu alıp götürmeden önceki anlarda varlığını hissedebiliyor.
Malik ise babasının yokluğunda doğmuş. Ne bir fotoğrafı, ne bir videosu, ne de babasının yüzünün gözleriyle buluştuğu bir anı var. Bu dünyaya, yalnızca hikâyelerin doldurabileceği bir boşlukla geldi. İbrahim’in babasıyla olan fotoğraflarına her baktığımda, kalbim biraz daha kırılıyor. Sadece Enes’in gitmesi yüzünden değil, Malik’in mirasının da boşluk olması yüzünden.
Hiç tanımadığı bir babadan nasıl güç bulacak? Tek bir anı bile olmadan nasıl direnç kazanacak? Elbette ona, Anas’ın daha doğmadan önce bile onu nasıl özlediğini, onu nasıl kucağına almayı hayal ettiğini ve onun için parlak bir gelecek planladığını anlatacağım. Ama kelimeler tek başına bir babanın kucağının somut rahatlığının, sesinin sıcaklığının veya elinin dokunuşunun yerini tutamaz.
Bizim hikâyemiz bir istisna değil. Gazze’de binlerce çocuğun yaşadığı daha geniş bir gerçekliğin parçası. Yetim doğan veya erken yaşta annelerini ya da babalarını kaybeden çocuklar, en temel haklarından mahrum bırakılıyor: kendilerini dünyaya getiren insanların anılarını hatırlamak. Bunlar yalnızca kişisel hikâyeler değil, her geçen gün derinleşen kolektif bir yara. İsrail işgali, yaşayanları öldürmekle kalmıyor; gelecek nesillerin hafızasını, bağlarını, hatta tek bir görüntü veya anlık anı bile çalıyor.
Bu soykırım savaşının gizli vahşeti işte budur: Sadece öldürmekle kalmaz, aynı zamanda anılarımızı da çalar. Bizi hayatta kalmak için verdiğimiz mücadele kadar amansızca anılarımız için de savaşmaya zorlar. Malik gibi çocuklar için, ebeveynlerinin hayatlarının silinmesine direnmek için, hikâyelerden bir araya getirilmiş, uydurulmuş bir hafıza gerekir.
Bu hikâyeyi kederde boğulmak için değil, oğullarım için saklayabildiğim parçaları saklamak için yazıyorum. Yazıyorum çünkü susturulup silindiğimiz bir zamanda, yazmanın kendisi direnişe dönüşüyor.
Belki de bu sözler Malik’e babasına bağlayan bir şey verir. Belki de dünyanın dikkatini çeker, harekete geçmesini sağlar, oğlum gibi çocukları ebeveynlerinden uzakta zor durumda bırakan katliamları durdurur.
Bu makalede ifade edilen görüşler yazara aittir ve Al Jazeera’nın editoryal duruşunu yansıtmayabilir.
-
Spor1 hafta önce
Fenerbahçe 1-0 Trabzonspor — En-Nesyri ile kazandılar
-
Magazin1 hafta önce
Şarkı sözleri infial yaratmıştı! 5 rock grubu üyesi tutuklandı
-
Ekonomi1 hafta önce
Borsa İstanbul’da manipülasyon operasyonu: Investco Holding’in 14 yetkilisine gözaltı
-
Magazin1 hafta önce
Ufuk Özkan’dan “intihar girişiminde bulundu” iddiasına yanıt geldi
-
Sanat1 hafta önce
18. İstanbul Bienali başlıyor
-
Spor1 hafta önce
Babasıyla avda başladı, Dünya Şampiyonu oldu
-
Sağlık3 gün önce
Sancaktepe’de “erken doğum” iddiası: Özel hastanedeki kadın doğum uzmanı Dr. P.Ç. hakkında soruşturma başlatıldı
-
Spor1 hafta önce
TSYD Muğla Temsilcisi Eren Ayhan oldu