Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Magazin

Ferdi Tayfur’un oğlu Timur Turanbayburt’tan ilk açıklama: Babam bana küs gitti!

Yayımlandı

üzerinde

Ferdi Tayfur'un oğlu Timur Turanbayburt'tan ilk açıklama: Babam bana küs gitti!

Ferdi Tayfur’un vasiyetinin açıklanması sonrası ünlü sanatçıya böbreğini veren oğlu Timur Turanbayburt’a ait olduğu iddia edilen paylaşımlar gündem olmuştu. Timur Turanbayburt, sosyal medya hesabından paylaştığı video ile iddialara yanıt verdi ve “Beni babama düşman ettiler!” dedi.

“Çeşme”, “Hatıran Yeter”, “Emmioğlu”, “Bana sor”, “Ben de Özledim” gibi şarkılarıyla tanınan Ferdi Tayfur, 2 Ocak 2025 tarihinde karaciğer ve böbrek yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirdi. Vefatıyla sevenlerini yasa boğan Ferdi Tayfur, 4 Ocak’ta son yolculuğuna uğurlandı. Vefatından günler sonra Ferdi Tayfur’un vasiyeti ortaya çıktı. Usta ismin vasiyetini yeğeni ve basın danışmanı Şirin Gözalıcı açıklamıştı.

“GURUR DUYUYORUZ”

Gözalıcı’nın paylaşımında “Ailemizin çınarı canımız babamız hazırlamış olduğu vasiyeti açıklandı. Aslında bu açıklamayı sevenleri ile kendisi paylaşmak istemişti fakat ne yazık ki ömrü vefa etmedi. Bu onurlu görev bize düştü. Babamız halkımızın verdiği güç ve sevgiyle edinmiş olduğu mal varlığının bir kısmını Türk Silahlı Kuvvetleri’ine, Darüşşafaka Vakfı’na ve LÖSEV’e bağışlayarak halkına olan sevgisini ve bağlılığını bir kez daha göstermişti. Biz ailesi olarak babamızla sonsuz gurur duyuyoruz. Mekanı cennet olsun” ifadeleri yer aldı.

Sanatçı, mirasının bir kısmını TSK, LÖSEV ve Darüşşafaka Cemiyeti’ne bırakırken geri kalanını 11 kişi arasında paylaştırdı. Tayfur, kızı Tuğçe ve oğlu Timur Turanbayburt’u mirasından mahrum bıraktı.

PAYLAŞIMLAR TİMUR TURANBAYBURT’A MI AİT?

Tüm bu gelişmelerin ardından Tuğçe Tayfur, babasının tüm mal varlığına tedbir konulması ve kayyum atanmasını talep ederken; usta sanatçıya böbreğini veren oğlu Timur Turanbayburt’a ait oduğu iddia edilen paylaşımlar da gündem oldu. Turanbayburt’a ait olduğu söylenen paylaşımlarda yer alan küfürlü ifadeler dikkat çekti.

“BENİ BABAMA DÜŞMAN ETTİLER”

Timur Turanbayburt, konuyla ilgili sessizliğini bozdu ve sosyal medya hesabından iddialara şu sözlerle yanıt verdi:

“Bu videoyu çekme nedenim; çok moralim bozuk. Herkes bir şey arkamdan konuşuyor. Benim iki tane evladım var. Erkek evladım, onların üzerinden bana geliyorlar. Öncelikle adadan ayrılış nedenim, iki çocuğumla babamın rahatsızlığından dolayı, üzmemek için konuşmadığımdan dolayı adadan ben gittim. Kimse beni kovmadı. Duyduklarım beni çok sarstı. Onun için İstanbul’a geri döndüm. Orda bile rahat bırakmadılar beni. Üzerime geldiler yine. Babama böreğimi verdiğim için para istemişim… Hiç böyle bir şey olmadı. Ben kendi isteğim ile gidip, gönül rızasıyla verdim babam yaşasın diye. Antalya’da gözümü açtığımda kimse yoktu. Tuğçe ile Cumali vardı. Babam bana küs gitti. Toprağa küs gitti neden biliyor musunuz? Benim medya hesabımı kullanmışlar. Benim daha yeni yeni haberim oluyor. Benim hesabım açık, babamın medya hesabı açık. Benim medya hesabımdan paylaşım yapmışlar. Babama düşman etmişler beni!”

“BABAMLA TUĞÇE’NİN ARASINA DA BASIN DANIŞMANI GİRDİ”

Turanbayburt, sözlerine “Bizim aramızda hiç düşman olacak gibi bir şey yoktu ama bazı hadsizler, kendini bilmezler beni babama düşman etmişler. Tuğçe ile babamın arasına giren o basın danışmanıdır. Babamı Tuğçe ile küstürmüştür, benimle küstürmüştür. O basın danışmanı yılanın tekidir. Basın danışmanı falan yok babamın şuanda. Tek emmioğlu ilgileniyor. Her tarafa çıkıp ‘basın danışmanı benim’ diyor. Sen nesin? Şimdiye kadar bir konser mi yaptın? Bilin istiyorum. Beni sırtımdan vuruyorlar. Ben size ne yaptım? Paranızı mı yedim? Ortalıkta bir avukat dolaşıyor. Babam onun dizinde ağlamış… Benim babam kimsenin dizide de ağlamaz, kolunda da ağlamaz. Kendini bilmez hadsiz avukat. Babamın ismini kullanma sakın. Sen bizim avukatımız falan değilsin! Bana ulaşmaya çalışıyorsun. Ben senden bir şey istemiyorum, seni görmek istemiyorum. Beni babama düşman ettiniz. Babam toprağın altına girdi. Şimdi evlatlarına mı düşmanlık etmek istiyorsunuz? Utanmaz! Hakkımı helal etmiyorum” diye devam etti.

“AĞABEYİM BÖBREĞİNİ BABAMIZA SEVE SEVE VERDİ”

Öte yandan Tv8 ekranlarında yayınlanan Gel Konuşalım’ın canlı yayınına bağlanan Tuğçe Tayfur da “Ağabeyim o kadar üzgün ki. ‘O mesajlar nedir?’ diye kendini yerden yere atıyor. Abim ‘ben zaten sosyal medya kullanmıyorum. Bu mesajlar doğru değil’ diyor. Ağabeyimin babamdan böbreğini geri istemesi söz konusu değil. Ağabeyim seve seve böbreğini babamıza verdi. Hepimiz sıradaydık, onunki uyunca hemen ameliyat süreci başladı” demişti.

“YAŞANANLARDAN UTANIYORUM”

“Daha babamın 40’ı bile çıkmadan böyle şeyler yaşamaktan utanıyorum” diyen Tayfur, “Ben kardeşim Taha’nın haklarını da koruyorum. Çünkü mirastan Taha’ya sadece bir villa kalmış. Çok üzgünüm ki soğuk algınlığı diye yatırılan hastaneden babamın cenazesini aldık. Ama bunları konuşmayalım” ifadelerini kullanmıştı.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Magazin

”Diyabetik gıda” etiketine yasak: Sandığınız kadar masum değil

Yayımlandı

üzerinde

''Diyabetik gıda'' etiketine yasak: Sandığınız kadar masum değil

Son dönemde diyabet teşhisi konulan ya da yaşam tarzında sağlıklı değişiklikler yapmayı hedefleyen kişiler için hangi markalara, etiketlere ve ürünlere güvenileceğini bilmek kafa karıştırıcı olabilir. Diabetes UK uzmanları bu konuda önemli uyarılarda bulunarak, “diyabetik gıda” ibaresi taşıyan ürünlerden uzak durulması gerektiğini açıkladı.

Uzmanlar, “Bir gıdaya ‘diyabetik’ demek artık yasal değil. Çünkü bu tür ürünlerin, sağlıklı beslenmeden daha fazla bir fayda sağladığına dair herhangi bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır” ifadelerini kullandı.
Ayrıca, bu ürünlerin çoğu benzer ürünlerle aynı miktarda yağ ve kalori içerebiliyor ve kan şekeri seviyesini etkileyebiliyor. Hatta bazı durumlarda müshil etkisi bile gösterebiliyorlar.
Birleşik Krallık’ta “diyabetik gıda” ibaresi taşıyan ürünlerin pazarlanması yasaklanmış durumda. Bunun nedeni, bu ürünlerin diyabet hastaları için bilimsel olarak kanıtlanmış herhangi bir avantaj sunmaması ve yeni teşhis konulmuş bireylerde kafa karışıklığına yol açması.
Aynı yasağın “diyabetiklere uygundur” gibi tanımlamalar için de geçerli olduğu belirtiliyor. Üstelik bu tarz ürünler, benzerlerine kıyasla daha yüksek fiyatlarla satışa sunuluyor.
Diabetes UK, “diyabetik” etiketli ürünleri tercih etmek yerine sağlıklı beslenme alışkanlıklarına yönelmenin daha etkili olduğunu söylüyor. Uzmanlar, özellikle şu gıdaların azaltılmasını öneriyor: Tuz
Lif oranı düşük besinler (örneğin beyaz ekmek)
Kırmızı et
İşlenmiş et ürünleri
İlave şeker 
Alkol
Gıda takviyeleri
Ayrıca, düşük veya sıfır kalorili tatlandırıcılar, şeker tüketimini azaltmak ve kilo kontrolünü sağlamak isteyenler için iyi bir alternatif olabilir.
Uzmanlar, “Vitamin ve mineral takviyelerinin diyabeti yönetmede etkili olduğuna dair bir kanıt yok. Eğer sağlık uzmanınız özel bir durum için (örneğin gebelikte folik asit gibi) önermediyse, takviye almanıza gerek yok” açıklamasında bulundu.
Bunun yerine, gerekli besin öğelerini farklı gıdaların dengeli bir şekilde tüketilmesiyle almak en sağlıklı yol. Çünkü bazı takviyeler, kullanılan ilaçlarla etkileşime girebilir ya da böbrek hastalığı gibi diyabete bağlı komplikasyonları kötüleştirebilir.
Okumaya Devam Et

Magazin

Hayır demenin özgürleştirici hafifliği

Yayımlandı

üzerinde

Hayır demenin özgürleştirici hafifliği

Klinik Psikolog, Psikoterapist Dr. Yasemin Meriç Kazdal, sosyal ilişkilerde kişisel sınırları koruyabilmenin önemini ntv.com.tr okurlarına özel yazdı.

Günlük hayatın içinde kendinizi ‘’Ben neden buradayım?’’, ‘’Burada olmak istemiyorum ama…’’, ‘’Bunu yapmak istemiyorum ama…’’ diye sorgularken buluyor musunuz? Örneğin, çok yorgunsunuz ancak bir arkadaşınız ısrarla sizinle görüşmek istiyor. Arkadaşınıza durumu açıklayıp başka bir zaman görüşebileceğinizi söyleyebilecekken yine de o buluşmaya gidiyorsunuz. Kendimize zaman ve alan ayırmak için bazı planları ertelemek, bazı davetleri geri çevirmek çoğumuzun zaman zaman ihtiyaç duyduğu bir durumdur. Buna karşın kendimiz için bu alanı açmak bazılarımız için zorlayıcı olabilmektedir. Alışık olmadığı bir kelimeyi kullanma gereksinimi bireyi fazlasıyla kaygılandırabilir: ‘’HAYIR’’

Klinik Psikolog, Psikoterapist Dr. Yasemin Meriç KazdalHAYIR MI? EVET Mİ? Bazen “Hayır” demek kendi özgürlüğümüz için attığımız bir adım olabilir. Ancak ne zaman ‘’Hayır’’ ne zaman ‘’Evet’’ diyeceğini bilmekte sorun yaşayan bireyler, sınırlarını çizmekte de zorlanabilirler. Böylelikle yapılan sınır ihlallerini fark etmeseler de ağırlığını üzerlerinde hissederler. Bu özgürlüğün temelleri küçük yaşlarda aileyle kurulan bağa dayanabilir. Sınırların belli ve tutarlı olduğu bir ortamda, güven duygusuyla büyümüş bireyler daha olumlu bir benlik bilinci geliştirirler. Nispeten kendi sınırlarını çizme ve diğer insanlara karşı bu sınırları koruma konusunda sorun yaşamazlar. ”Hayır” demekte zorlanan bireyler genellikle: Kendi önceliklerini belirlemekte zorlanır, çevrenin beklentilerine ve isteklerine göre hayatlarını şekillendirmeye çalışırlar. Herkesi memnun etmek ve karşılarındaki insanları kırmamak için fazlasıyla çabalayabilirler. Bu beklenti ve isteklerin ağırlığı zaman geçtikçe kara bir bulut gibi üstlerine çökebilir. Gün geçtikçe görünmez hale gelen sınırları ise bireyi psikolojik ve fiziksel anlamda yıpratabilir. ”HAYIR” DİYEMEMENİN AĞIRLIĞI ‘’Hayır’’ diyememek bireyin ilişkilerinde alma-verme dengesini bozabilir. Özellikle iş hayatı ve özel ilişkilerde buna dikkat etmek önemlidir. İş hayatında “Hayır” diyemeyen birey, kendi sorumluluğu dışındaki işleri de yapmak zorunda kalabilir. Bu durum zamanla bireyin kendi işlerine karşı odağını ve performansını azaltır. Özel ilişkilerde ”Hayır” diyemeyen birey, ilişkide kendini görünmez hissedebilir. Sürekli bir tarafın isteklerinin göz önünde bulundurulması, tek taraflı bir ilişki dinamiği yaratır. Sınırların silikleşmesi, bireyin tükenmesine yol açabilir. Birey, zamanla kendi hislerini tanımakta ve ifade etmekte zorlanabilir. ‘’Hayır’’ diyebilmek bir güçtür ve bu gücün nerede, ne zaman ve nasıl kullanıldığı önemlidir. Birey, kendi sınırlarını tanıdıkça ve nerelerde esneyebileceğini bildikçe, kendini önceliklendirmenin ne kadar huzurlu olabileceğini keşfedebilir. Kendimizi önceliklendirebilmek sınır koyabilmenin ilk adımıdır. “Ben ne istiyorum?” sorusu bir bencillik gibi görünse de kendi ihtiyaçlarımız ve sınırlarımıza göre hareket etmek, bizi bencil biri yapmaz; kendi oksijen maskemizi taktığımız anlamına gelir. Unutmayalım: Kendi ihtiyaçlarımızı görmezden gelmek, zamanla bizi tüketerek hayatın içinde işlevsiz hale getirebilir.

Okumaya Devam Et

Magazin

Nemrut Dağı’na yoğun ilgi: 7 yılda 1 milyondan fazla ziyaretçi

Yayımlandı

üzerinde

Nemrut Dağı’na yıllar içinde ziyaretçi akını

UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Nemrut Dağı Ören Yeri’ni son 7 yılda 1 milyon 38 bin turist ziyaret etti.

Dünyanın en önemli açık hava müzelerinden biri kabul edilen ve barındırdığı devasa heykelleri ile eşsiz gün doğumu ve batımı manzarası sunan Nemrut Dağı Ören Yeri, her yıl on binlerce turisti ağırlamaya devam ediyor. Zirveye çıkanlar, Kommagene uygarlığının izlerini yerinde görme fırsatı buluyor. Nemrut Dağı Ören Yeri, en yüksek ziyaretçi sayısına 229 bin 247 ile 2022 yılında ulaşırken en düşük ziyaretçi sayısı ise 56 bin 229 ile salgın döneminin yaşandığı 2020 oldu. Bu yılın ilk 8 aylık döneminde ise bölgeyi 122 bin 634’ü yerli, 14 bin 570’i yabancı olmak üzere 137 bin 204 turist ziyaret etti.

“SEZON SONUNA KADAR 310 BİN TURİST BEKLİYORUZ”

İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Yelken, “Nisan ayında başlayan sezonda bugüne kadar yaklaşık 230 bin ziyaretçimiz oldu. Sezon sonuna kadar bu sayının 310 bine ulaşmasını bekliyoruz. Nemrut, kasım ayının ilk haftasına kadar ziyaretçi akınına uğruyor. Bu da bölge turizmine büyük katkı sağlıyor” dedi.

Nemrut Dağı’nda restorasyon çalışmalarının devam ettiğini de söyleyen Yelken, “Toplamda 5 yıl sürmesi planlanıyor, şu ana kadar iki aşamayı tamamladık” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar