Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Ekonomi

Davos’ta deprem: İfşacının mektubu, istifa getirmiş

Yayımlandı

üzerinde

İsviçre merkezli Dünya Ekonomik Forumu (WEF), pazartesi günü istifa ettiğini açıklayan kurucusu Klaus Schwab hakkında inceleme başlattı. Schwab kurumun başkanlığı ve mütevelli heyeti üyeliğinden istifa kararını 88 yaşına girdiği süreçte aldığını söylerken, basına yansıyan haberlere göre, kurumun içinden bir ifşacı Alman ekonomist hakkında maktup yazdı, heyet iddiaların soruşturulmasına karar verdi, Schwab ise bunun üzerine istifa etti.

The Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin haberine göre, her sene İsviçre’nin kasabasında dünya siyasetinden ve iş çevrelerinden üst düzey isimleri bir araya getiren WEF’e geçen hafta isimsiz bir mektup gönderildi. Mektupta, Klaus Schwab ve eşine mali ve etik açıdan görevi kötüye kullanma suçlaması yöneltiliyordu. Schwab, lüks mal ve seyahat iddialarının da dile getirildiği suçlamaları reddetti. 

“FORUMUN PARASIYLA ÖZEL MASAJ YAPTIRDI”

Habere göre, WEF Mütevelli Heyeti’ne gönderilen mektupta, kurumun yönetimi ve işyeri kültürü konusundaki endişeler dile getiriliyordu. Ortaya atılan iddialar arasında Schwab ailesinin kişisel işleri için WEF’in kaynaklarını kullandığı yer alıyordu. 

İddiaya göre, Schwab, genç çalışanlardan ATM’lerden kendi adına binlerce dolar çekmesini istiyor, WEF’in fonlarını otel odasında yaptırdığı özel masajlar için harcıyordu. Kendisi de aynı zamanda WEF’in eski bir çalışanı olan Schwab’ın eşi Hilde’nin de lüks tatillerinin masraflarının WEF’in cebinden çıkması için forumun finanse ettiği “sembolik” toplantılar ayarladığı ileri sürüldü. 

HEYET SORUŞTURMA KARARI VERDİ, SCHWAB GÖREVİ BIRAKTI

Schwab, istifasına giden süreçte, hakkında açılacak olası bir soruşturmaya karşı çıkmış, mütevelli heyeti üyelerine hakkındaki iddiaların asılsız olduğunu söylemiş, bu iddialara karşı hukuki yollara başvuracağını belirtmişti. Mütevelli heyeti ise pazar günü düzenlenen acil toplantıda iddialar hakkında inceleme başlatmaya karar verdi. Schwab ise daha önce planlandığı gibi 2027 geçiş süreci boyunca görevde kalmak yerine başkanlık görevinden istifa etmeye karar verdi. 

Schwab çifti, sözcüleri aracılığıyla yaptıkları açıklamada da haklarındaki iddiaların hepsini reddetti. Sözcü, Klaus Schwab’ın “itibarını korumak için” isimsiz mektubun arkasındaki isme ve “her kim bu yalanları yayarsa ona” dava açacağını bildirdi.

WEF: İDDİALARI CİDDİYE ALIYORUZ

Dünya Ekonomik Forumu da konu hakkında açıklama yaparak mütevelli heyetinin “eski başkan Klaus Schwab’a hakkında iddiaların yer aldığı ifşa mektubunun ardından” bağımsız bir soruşturma açılması kararını oybirliği ile desteklediğini belirtti. Forumdan yapılan açıklamada, iddiaların ciddiye alındığı ancak iddiaların halen kanıtlanmadığı belirtildi. Forum, konu hakkında daha fazla yorumda bulunmak için soruşturmanın sonucunu bekleyeceğini belirtti. 

CİNSEL TACİZ İDDİASI

Öte yandan, gönderilen isimsiz mektupta ayrıca Klaus Schwab’ın kadın çalışanlara muamelesi hakkında da endişeler dile getirildi. İddiaya göre, Schwab’ın on yıllara yayılan liderliği, işyerinde cinsel taciz vakalarının ve ayrımcı davranışların yaşanmasına “kontrolsüz bir şekilde izin vermişti”. Mektupta Klaus Scwab’ın “kontrolsüz yetkisi” altında gerçekleşen yetkinin kötüye kullanılması hakkında endişeler dile getirildi. 

WSJ’nin haberine göre, Schwab ve mütevelli heyeti arasındaki güven son bir yıl içinde azalmaya başlamıştı. İfşa mektubunun da gelmesinin ardından heyetin denetim ve risk komitesi, haftasonu iddialar konusunda bağımsız bir soruşturma açma kararı verdi. 

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ekonomi

Bakan Şimşek, ABD Hazine Bakanı Bessent ile görüştü: Kısıtlamalar kaldırılacak mı?

Yayımlandı

üzerinde

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, G20, IMF ve Dünya Bankası Bahar toplantıları kapsamında gittiği ‘deki temaslarını sürdürürken, Washington’da ABD Hazine Bakanı Bessent ile bir görüşme gerçekleştirdi.

Hazine ve Maliye Bakanlığından konuya ilişkin yapılan açıklamada, Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın da katıldığı görüşmenin, yapıcı bir havada gerçekleştiğine işaret edildi.

KISITLAMALARIN KALDIRILMASININ ÖNEMİ VURGULANDI

Görüşmede, Cumhurbaşkanı ve ABD Başkanı Donald Trump tarafından ortaya konan ortak siyasi irade uyarınca Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilerin çok boyutlu olarak ilerletilmesi imkanları üzerinde durulduğuna dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Bu bağlamda, tarafımızca yatırım ve ticaret, ulaştırma ve enerji alanlarındaki işbirliği fırsatlarına değinilmiş, savunma sanayii alanında işbirliğinin geliştirilmesini teminen mevcut kısıtlamaların kaldırılmasının önemi vurgulanmıştır. Türkiye’de yürütülen ekonomik istikrar programı hakkında bilgi verilmiştir.

Görüşmede, ayrıca bölgesel barış ve istikrarın tesisi için Türkiye ve ABD tarafından atılabilecek adımlar ele alınmıştır. Bu bağlamda, tarafımızca Suriye’ye karşı uygulanan yaptırımların kaldırılması lüzumuna işaret edilmiş, Ukrayna’da ateşkes sağlanması ve barışa ulaşılması için Türkiye’nin sağlayabileceği katkılar izah edilmiştir.”

Okumaya Devam Et

Ekonomi

Trump: Çin’le anlaşana kadar yüzde 145’lik tarife devam edecek

Yayımlandı

üzerinde

ABD Başkanı Donald Trump, ‘e uyguladıkları yüzde 145’lik tarifenin yüksek olduğunu ancak Pekin’le gümrük konusunda bir anlaşmaya varana kadar bu tarifenin düşürülmeyeceğini söyledi. Trump, otomobil tarifelerinde değişiklik düşünmediğini belirtti.

ABD Başkanı Trump, Oval Ofis’te bir imza töreninde, ABD ile arasındaki gümrük tarifeleri konusunda açıklamalarda bulundu.

Çin’le her gün görüştüklerini belirten Trump, ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile iyi anlaştığını ancak gümrük tarifeleri konusunda bir çözüm bulunması gerektiğini belirtti.

Çin’e uygulanan yüzde 145’lik gümrük tarifesinin yüksek olduğunu belirten Trump Çin’e anlaşma konusunda mesaj gönderdi. Trump, “Bu oranı henüz düşürmedim. Bunun yüksek bir tarife olduğunu söyledim. Yüksek bir tarife ama henüz aşağı çekmedim. Liderlerle çok iyi anlaşırım. Bilirsiniz, bir anlaşma yapabiliriz. Aksi takdirde, bir oran belirleyeceğiz. Umarım buraya gelirler ve anlaşabiliriz. Gelmezlerse de sorun değil.” açıklamasında bulundu.

OTOMOBİL PARÇALARINDA GÜMRÜK VERGİSİ DEĞİŞİKLİĞİ YOK

Trump, Çin’e yönelik tarifelerin ne kadar sürede düşürülebileceğiyle ilgili soruya, “Onlara bağlı.” yanıtını verdi. Trump, 90 ülkenin tarifeler konusunda kendileriyle iletişime geçtiğini ve hepsinin de anlaşma yapmak istediğini belirtti.

Trump, “kazıklama” anlaşmaları yerine adil anlaşmalar yapacaklarını vurgulayarak, “Bence harika anlaşmalar yapacağız. Eğer bir şirketle ya da ülkeyle anlaşma yapmazsak tarifeyi belirleyeceğiz. Önümüzdeki iki, üç hafta içinde belirleyeceğiz.” dedi.

Çin için de yeni bir oran belirlenebileceğine işaret eden Trump, şu anda pek çok ülkeyle görüştüklerini söyledi.

FED BAŞKANI POWELL’A FAİZ TEPKİSİ

Trump, Fed Başkanı Jerome Powell ile konuşmadığını ancak konuşabileceğini belirterek, “Faiz oranlarını düşürmeyerek hata yaptığına inanıyorum. Faiz oranlarını çok yüksek tutuyor.” dedi.

Kanada’ya yüzde 25 tarife uygulandığını anımsatan Trump, bu oranın otomobillere yönelik artabileceğini belirtti. Trump, tarife koymanın “sizin arabalarınızı istemiyoruz, kendi otomobillerimizi üretmek istiyoruz” demek olduğunu ifade etti.

Otomobil ve otomobil parçalarına yönelik tarife ayarlaması düşünüp düşünmediğine yönelik soruya Trump, “Hayır, şu anda bunu düşünmüyoruz ancak bir noktada yükselebilir.” cevabını verdi. Trump, Kanada ile bir anlaşma üzerinde çalıştıklarını dile getirdi. Trump, otomobil tarifelerinde değişiklik düşünmediğini söyledi.

ABD Başkanı Trump, konuyla ilgili son açıklamasında, “Çin ile adil bir anlaşma yapacağız. Adil olacak. Şu anda her şey aktif. Herkes yaptığımız şeyin bir parçası olmak istiyor.” şeklinde konuşmuştu.

Okumaya Devam Et

Ekonomi

IMF: Küresel kamu borcu artacak

Yayımlandı

üzerinde

, Mali İzleme Raporu’nun nisan sayısını yayımladı.

Raporda, artan belirsizlik ve önemli politika değişikliklerinin ekonomik ve mali görünümleri yeniden şekillendirdiğine işaret edildi.

‘nin açıkladığı büyük çaplı tarifelerin, diğer ülkelerin karşı önlemlerinin ve olağanüstü düzeydeki politika belirsizliğinin, görünümün kötüleşmesine ve risklerin artmasına yol açtığı kaydedilen raporda, birçok ülkede dezenflasyon sürecinin duraksamış göründüğü, halihazırda zayıf olan büyüme beklentilerinin önemli ölçüde aşağı yönlü revize edildiği aktarıldı.

Raporda, mali cephede birçok ülkenin halihazırda kısıtlı bütçeler ve artan kamu borcu yüküyle mücadele ettiği, artan ekonomik ve politik belirsizliklerin, kilit ekonomilerde yükselen tahvil faizlerinin ve gelişmekte olan piyasalarda genişleyen risk primlerinin, özellikle Avrupa’da artan savunma harcamaları ve zorlaşan dış yardım ortamıyla mali görünümü daha da karmaşık hale getirdiği ifade edildi.

Dalgalanmaların olduğu ortamda ülkelerin öncelikle mali yapılarını düzene koymaları gerektiği vurgulanan raporda, “Güvenilir bir orta vadeli çerçeve dahilinde kademeli bir mali uyum, çoğu ülke için borcun azaltılması, belirsizliklere karşı mali tamponların oluşturulması, öncelikli harcamaların karşılanması ve uzun vadeli büyüme beklentilerinin iyileştirilmesi açısından hayati önem taşımaktadır.” değerlendirmesinde bulunuldu.

Raporda, küresel mali durumun 2024’te kötüleştiği ancak ülkeler arasında belirgin farklılıklar gözlendiği belirtilerek, küresel mali açığın bu yıl GSYH’nin ortalama yüzde 5,1’ine ulaşacağının tahmin edildiği aktarıldı.

Küresel kamu borcunun geçen yıl önceki yıla kıyasla 1 puan artışla GSYH’nin yüzde 92,3’üne yükseldiği kaydedilen raporda, bu artışın Kovid-19 salgınından kalan yüksek sübvansiyonları, sosyal yardımları, diğer cari harcamaları ve artan net faiz giderlerini yansıttığı değerlendirmesi yer aldı.

Bunlara ek olarak düşük gelirli gelişmekte olan ülkelerin yüzde 53’ünün ve gelişen piyasaların yüzde 23’ünün yüksek borç sıkıntısı riski altında ya da doğrudan borç sıkıntısı içinde olduğu belirtilen raporda, küresel kamu borcunun GSYH’ye oranının 2025’te yüzde 95,1’e yükselmesinin beklendiği bildirildi.

Raporda, küresel kamu borcunun GSYH’ye oranının 2030’da ise yüzde 99,6’ya ulaşacağının tahmin edildiği aktarıldı.

Brezilya, Çin, Fransa, Güney Afrika, Birleşik Krallık ve ABD gibi büyük ekonomilerin, küresel kamu borcundaki artışın başlıca kaynakları arasında yer aldığına dikkat çekilen raporda, ayrıca birçok ülkede brüt finansman ihtiyaçlarının yüksek seviyelerde kalmasının beklendiği kaydedildi.

Raporda, “Daha sıkı ve dalgalı finansal koşullar ile artan ekonomik belirsizlik, borç seviyelerinin daha da yükselmesi riskini artırıyor.” ifadesi yer aldı.

IMF yetkilileri tarafından konuya ilişkin kaleme alınan blog yazısında da “Bu artış eğiliminin devam etmesi ve kamu borcunun on yılın sonunda GSYH’nin yüzde 100’üne yaklaşarak pandemi seviyelerini aşması muhtemel.” değerlendirmesinde bulunuldu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar