Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan: İzmir tarihinin en karanlık devrini yaşıyor

Yayımlandı

üzerinde

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni eleştirerek “İzmir’in tüm mahalleleri, denizi perişan vaziyettedir. Bir zamanlar medeniyet sembolü İzmir, tarihinin en karanlık, en bakımsız, en perişan devrini yaşıyor.” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ifade vermek için gittiği adliye önünde atılan sloganlara da değindi. Erdoğan, “Banka soyanların sloganı on yıllar sonra belediyeleri soyanların sloganı haline dönüşmüş. Adaletin tecellisine engel olamayacaklar.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin İzmir ve Manisa il kongrelerinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk adresi İzmir’di. Erdoğan’ın burada yaptığı konuşmada hedefinde ana muhalefet partisi CHP vardı.

CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi yöneticilerini eleştiren Erdoğan, “Yağmur çiselese İzmir’i su basıyor, umurlarında değil. Rüzgar kıpırdasa İzmir yaşanmaz hale geliyor, havaya bakıp ıslık çalıyorlar.” diye konuştu.

İzmir’in “tarihinin en karanlık, en bakımsız, en perişan devrini yaşadığını” belirten Cumhurbaşkanı, “İzmir her alanda geriliyor. Bu kötü gidişat İzmir’in kaderi değildir.” ifadesini kullandı.

Ekonomiye ilişkin de önemli mesajlar veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, enflasyonla mücadelenin somut sonuçlarının bu yıl sonuna doğru daha iyi görüleceğini söyledi.

Erdoğan, İzmir-Ankara Yüksek Hızlı Tren Hattı’nı da 2027 yılında bitirmeyi hedeflediklerini açıkladı.

“YAĞMUR ÇİSELESE İZMİR’İ SU BASIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

“İzmir’e sahip çıkmak buraya aşkla hizmetle olur. İzmir’in hemen tüm mahalleleri, denizi perişan vaziyettedir. Tek işi vatandaşa hizmet etmek olanlar, maalesef vatandaşa hizmetten başka her işi yapıyor. Yağmur çiselese İzmir’i su basıyor, umurlarında değil.

“İZMİR HER ALANDA GERİLİYOR”

Rüzgar kıpırdasa İzmir yaşanmaz hale geliyor, havaya bakıp ıslık çalıyorlar. Bir zamanlar medeniyet sembolü İzmir, tarihinin en karanlık, en bakımsız, en perişan devrini yaşıyor. İzmir her alanda geriliyor. Bu kötü gidişat İzmir’in kaderi değildir.

MUHALEFETE TEPKİ

Hakaret suçundan yargılanan edepsizleri önce protokole oturturlar sonra özür dilerler. CHP Genel Başkanı bile bu durumun farkına varmış olmalı ki İzmir’in temsilindeki sorunları ikrar etmek mecburiyetinde kaldı. Görevlerini yapmaktan aciz yönetimlerin başarısızlıklarını Atatürkçülük maskesiyle, çağdaşlık perdesiyle gizlemeye çalışması ayrı bir hastalık. Muhalefeti, alternatif vizyon üretme sorumluluğu olmaktan çıkartıp, Türk milletinin düşmanı kim varsa değirmenine su taşıma aracı haline bunlar getirdi. Gazi’nin emaneti olan Cumhuriyet’e en büyük zararı, sorsanız Atatürkçülüğü ve Kemalizmi kimseye bırakmayan işte bu mirasyedi tayfa vermektedir.

“TÜRKİYE OLARAK KENDİMİZİ HİÇBİR MESELENİN DIŞINDA TUTMAMIZ MÜMKÜN DEĞİLDİR”

Türkiye olarak kendimizi hiçbir meselenin dışında tutmamız mümkün değildir. Rusya-Ukrayna savaşından, Suriye’deki devrime, Akdeniz’deki enerji çekişmelerine kadar her konu bizim gündemimizdedir.

“ARTIK ESKİ TÜRKİYE YOK”

Artık eski Türkiye yok. Küresel etki alanımızı geçmişle mukayese etmeye kalkmak ülkemize yapılacak en büyük haksızlık olur.

“EKONOMİDE HEDEFLERE ULAŞACAĞIZ”

İnşallah enflasyonla mücadelemizin somut sonuçları bu yıl sonuna doğru daha iyi görülecektir. Makroekonomik verilerimiz gayet olumlu seyrediyor. Ekonomik programımız hedeflerine ulaştıkça sabit ve dar gelirlilerden başlayarak herkesin refah seviyesini daha da yükseltecek adımları sıklaştıracağız.”

Erdoğan, Halkapınar Spor SalonuAK PARTİ MANİSA İL KONGRESİ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikinci durağı ise Manisa oldu. “YIKICI VE DIŞLAYICI OLMAYACAĞIZ, YAPICI OLACAĞIZ” Erdoğan’ın burada yaptığı konuşmasından satır başları şöyle: “23 Şubat’ta büyük kongremizi yapmak suretiyle kongre maratonumuzu tamamlayacağız.Yıkıcı ve dışlayıcı olmayacağız, yapıcı olacağız. Kardeşlik siyasetiyle 85 milyonun arasında gönül köprüleri inşa edeceğiz. “GEREKSİZ TARTIŞMALARLA VAKİT KAYBETMEMELİYİZ”  Ülkemizi ve geleceğimizi doğrudan etkileyen kritik gelişmeler vuku bulurken biz boş işlerle, boş gündemlerle kendimizi meşgul edemeyiz. Türkiye Yüzyılı’nı inşa etmek için daha çok ter dökmemiz icap ediyor. Gereksiz tartışmalarla vakit kaybetmemeliyiz. Muhalefetin iş bilmezliği bizim referansımız olamaz. Muhalefetin beceriksizliğine bakarak rehavete kapılamayız.Erdoğan, partisinin Muradiye Spor SalonuCHP’YE TEPKİ Gazze’de 471 gün sonra ateşkes sağlanmış, Suriye’de 13,5 yıl süren zulüm sona ermiş, Avrupa’da ırkçı partiler hükümet devirecek seviyeye gelmiş, ticaretten, teknolojiye, dünyada büyük değişimler yaşanıyormuş. Bunların hiçbiri muhalefetin umurlarında değil. Gelişmelere ilişkin en ufak fikirleri yok. Varsa yoksa kendi çıkarları ikballeri. Kavgayı kuyu kazmayı kendi seçmenlerini bile bıktıran güç mücadelelerini burada saymaya gerek dahi duymuyorum. Onları acıyarak ülkemiz muhalefetine dair utanarak izliyoruz. Bay Kemal’i bir günde istenmeyen adam ilan ettiler. 14-28 Mayıs seçimlerindeki hezimetin faturasını Bay Kemal’e çıkarttılar. 85 milyonu yönetmeye layık gördükleri şahsı CHP’nin başına layık görmediler. Şimdi ne kapısını çalan var ne fikirlerini merak eden var. “CHP’NİN NORMALLEŞMESİNE FIRSAT VERMEDİLER” CHP’nin normalleşmesine ne yazık ki fırsat vermediler. Daha sonra eskisinden daha büyük bir savrulma yaşadılar. Eskisinden daha büyük bir savrulma yaşadılar. Türkiye’nin ana muhalefet partisinin elinde asker polis kanı olan marjinal sol örgütlerin sloganıyla polise saldırdığını görüyoruz. Öyle hakaretler, öyle kelimeler, öyle tehdit dolu cümleler kullanıyorlar ki karşılarındaki kitlenin dahi yüzü kızarmıyor. Daha güya gazeteci ve siyasetçi kılığında uyanıkların sahnelediği üçüncü sınıf tiyatroları burada saymıyorum.

“ADALETİN TECELLİSİNE ENGEL OLAMAYACAKLAR”

Ama ne yaparlarsa yapsınlar, adaletin tecellisine engel olamayacaklar. Şu trajikomik durumu söylemek isterim; adliye önünde polise karşı attıkları slogan 1971 yılında Ziraat Bankası’nı soyan bir sol terör örgütüne ait.

“BULA BULA SOYGUNCULARIN VE KATİLLERİN SLOGANINI BULMUŞLAR”

Aramışlar taramışlar dere tepe düz gitmişler bula bula soyguncuların ve katillerin sloganını bulmuşlar. Banka soyanların sloganı on yıllar sonra belediyeleri soyanların sloganı haline dönüşmüş. Kırmızı kart gibi bu yeni sloganları da CHP’ye çok yakışmış. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.

“FAŞİZME BOYUN EĞMEDİK, SOKAK TERÖRÜNE TESLİM OLMADIK”

İktidar kazanmasın da Türkiye kaybederse kaybetsin anlayışına sahip muhalefetle mücadelemizi sürdüreceğiz. Faşizme boyun eğmedik, sokak terörüne teslim olmadık.”

Gündem

ABD Başkanı Trump, Müslüman liderlerle bir araya geldi

Yayımlandı

üzerinde

Tarih: 23 Eylül 2025
Saat: 14:30 ET / 21:30 Türkiye Saati (TSİ).
Okuma süresi: ~4 dakika (Yaklaşık 680 kelime → 680 ÷ 200 = 3.4 → yuvarlandı 4 dk)

ABD Başkanı Donald Trump, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (UNGA) çalışmaları kapsamında New York’ta Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Mısır, Ürdün, Türkiye, Endonezya ve Pakistan gibi ağırlıklı Müslüman nüfusa sahip ülkelerin liderleri/temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantının ana gündemi Gazze’deki insani krizin sona erdirilmesine yönelik ABD’nin önerileri ve savaş sonrası yönetim planı oldu.

Haber Detayı

Başkan Trump, Genel Kurul’un yoğun programı içinde düzenlenen çok taraflı görüşmede bölge liderlerine ABD’nin Gazze için hazırladığı çerçeveyi sundu. Beyaz Saray sözcüsü toplantının “çok önemli ve odaklı” bir görüşme olduğunu belirtirken, görüşmeye katılan ülkelerden bazıları olası bir istikrar güçüne katkı sunma seçeneklerini değerlendirdiklerini dile getirdi.

Toplantıda öne çıkan ana başlıklar şunlardı:

  • Ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması hedefleri.

  • İsrail’in ileride Gazze’den çekilmesi ve çatışma sonrası güvenliğin sağlanması için bölgesel katkılar (barış gücü, lojistik ve finansal destek).

  • Gazze’de yönetim yapısına ilişkin öneriler: Trump’ın sunmayı planladığı çerçeve, Hamas’ın dışlanması ve yerel yönetim/uluslararası kurumların rolü üzerine kurulu olduğu bildirildi.

Katılımcılar ve format

Beyaz Saray’ın açıklamalarına göre toplantıya Türkiye, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Mısır, Ürdün, Endonezya ve Pakistan temsilcileri davet edildi. Görüşme, BM Genel Kurulu’nun yan etkinliği formatında, çok taraflı ama sınırlı sayıda katılımcıyla gerçekleştirildi. Bazı kaynaklar, toplantının Trump tarafından bölgesel destek toplamak ve Gazze sonrası döneme dair “konturlar” çizmek amacıyla planlandığını aktardı.

Ne önerildi / Ne tartışıldı?

Medya raporlarına göre Trump, Gazze’deki savaşın sona erdirilmesi, rehinelerin serbest bırakılması, İsrail’in adım adım geri çekilmesi ve savaş sonrası bir istikrar mekanizmasının kurulmasına ilişkin ilkeler sundu. Önerilerde Hamas’ın güvenlik rollerinden arındırılması ve geçici yönetimin bölgesel/uluslararası aktörlerle koordine edilmesi vurgulandı. Bu çerçeve, bazı Arap liderlerin desteğini almak için özellikle finansman ve sahada güvenlik katkıları talep ediyor.

Uluslararası Tepkiler ve Olası Sonuçlar

Toplantı, dünya kamuoyunda geniş yankı uyandırdı: Bazı Batılı ve bölgesel aktörler öneriyi tartışmaya açık bulurken, insan hakları örgütleri ve Filistin tarafı seçeneklerin ayrıntılandırılmasını, particularly sivil nüfusun korunmasına dair somut garantiler istemekte. Uzun vadede bu tür bir çok taraflı yaklaşımın başarılı olması, tarafların sahada uygulanabilir güvenlik düzenlemelerinde ve siyasi meşruiyette anlaşıp anlaşmamasına bağlı.

Arka plan (kısa)

Gazze’deki çatışma, Ekim 2023’ten beri büyük insani yıkıma yol açtı; milyonlarca insan yerinden edildi, altyapı ciddi biçimde zarar gördü ve çok sayıda sivil hayatını kaybetti. Uluslararası çağrılar, insani yardımların ulaştırılması ve kalıcı bir ateşkes yönünde artıyor; Trump’ın bu toplantıdaki hedefi bölgesel aktörlerle koordinasyon sağlayarak somut bir yol haritası ilan etmekti.

Okumaya Devam Et

Gündem

İstanbul’da korkunç olay: Elleri ve ayakları bağlandı, döve döve öldürüldü

Yayımlandı

üzerinde

Tarih: 23.09.2025
Saat: Olay bildirimleri saat ~16:00 civarında alındı.
Okuma süresi: 2 dakika

DHA

İstanbul Başakşehir’de bir iş yerinde çalışan yabancı uyruklu bir kişi, elleri ve ayakları bağlanmış şekilde ağır şekilde darbedildi. Olay sonrası sağlık ekipleri tarafından hastaneye kaldırılan N.P. adlı kişi yapılan tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi. Polis ekipleri olay yerinde 4 kişiyi gözaltına aldı; soruşturma başlatıldı.


Olayın ayrıntıları

  • Olay, Ziya Gökalp Mahallesi, Aymakop (Ayakkabıcılar) Sanayi Sitesi’ndeki bir dükkânda meydana geldi. Görgüye göre saat 16.00 civarında dükkandan gelen sesleri duyan çevredekiler durumu 112’ye bildirdi.

  • İlk tespitlere göre, dükkanda çalışan yabancı uyruklu N.P.’nin iş yerine ait olduğu ileri sürülen bazı evrakları aldığı görüldü; bu durumu fark edenlerin iş yeri sahibine haber verdiği, kısa süre sonra iş yeri sahibinin akrabaları olduğu belirtilen Y.K.A., K.Ç., C.Ç. ve R.K. isimli kişilerin dükkâna geldiği bildirildi.

  • Polis olay yerine intikal ettiğinde N.P.’nin elleri ve ayaklarının plastik kelepçe ile bağlı olduğu, ağır şekilde darbedildiği ve bir şüphelinin elinde bıçak bulunduğu görüldü. Polis ekipleri müdahale ederek 4 kişiyi etkisiz hale getirip gözaltına aldı. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan N.P., doktorların müdahalesine karşın kurtarılamadı.


Soruşturma ve yetkililerin açıklamaları

Olayla ilgili Cumhuriyet Savcılığı ve polis ekipleri inceleme başlattı. Olay yeri inceleme ekipleri dükkânda delil toplama çalışması yürüttü. Gözaltındaki şüphelilerin sorgusu ve olayın detayları hakkındaki soruşturma sürüyor; resmi makamlar tarafından yapılacak adli süreç ve açıklamalar takip ediliyor.

Okumaya Devam Et

Gündem

Yayımlandı

üzerinde

FATİHDOGANMEDYA HABER

SAAT:22.30

Kaynak : AI Jazeera

 

İsrail eşimi öldürdü. Şimdi tek başıma, asla babası olmayacak bir oğul yetiştiriyorum.

‘Gazze’de savaş, bombaların yapısında bitmeyecek. İçimizden bize zarar verme devam ediyor… Kocam bir İsrail hava saldırısında öldürüldü… O sırada dört aylık hamileydim.’

Çocuğum Malik’in babasının sevgisini asla tadamayacağı düşüncesi, içimde sürekli ve giderek büyüyen bir acının kaynağıdır.

Gazze’de savaş, bombalar durduğunda bitmeyecek. İçimizden acı çekmeye devam edecek, geride derin yaralar bırakacak; can kayıplarına veya haberlere yansımayan yaralar.

Ailem için bu gerçeğin en acımasız hatırlatıcılarından biri, en küçük oğlum Malik. Bir yıl dört aylıkken babasını hiç görmedi. Babası ve eşim Anas, Gazze’de serbest gazeteci olarak çalışırken bir İsrail hava saldırısında öldürüldü. O sırada dört aylık hamileydim.

Soykırım başlamadan hemen önce hamile olduğumu öğrendiğimde Anas çok sevindi. Akşamlarımızı kendimiz ve çocuklarımız için bir gelecek kurmanın, yeni bir yuva kurmanın, eğitimimize devam etmenin hayalini kurarak geçirdik; o doktora yapacaktı, ben de yüksek lisans. Bebek isimlerini konuştuk ve eğer bebek erkek olursa adının Malik olacağı konusunda anlaştık. Kız isminde hiç karar kılmadık.

İsrail sadece kocamı ve birlikte yaşlanma hayalimi elimden almakla kalmadı, aynı zamanda Gazze’deki suçlarını ifşa etmeye adanmış bir sesi de susturdu. Ölümünden sonra birçok kişi bebeğe onun adını vermem için ısrar etti ama veremedim. Enes’in kendi seçimine saygı göstermek istedim, bu yüzden ona Malik adını verdim.

Savaş hayatımızı altüst etmeden önce, Anas kendini babalığa adamıştı. Şimdi üç yaşında olan ilk oğlumuz İbrahim’e sadece bir baba değil, aynı zamanda daimi bir arkadaştı. İkisinin birlikte çekilmiş sayısız fotoğraf ve videosu var elimde: Anas onu beslerken, namaza götürürken, işe taşırken. Üniversite derslerine gittiğimde Anas gururla İbrahim’le evde kalır, sabır ve özveriyle ona bakardı.

O anılar artık paha biçilmez hazineler. İbrahim, babasının sevgisinin, yokluğuna dayanamayacak kadar zorlaştığı her an başvurabileceği canlı bir hatırasına sahip. Babasının gülümsemesini izleyebiliyor, kahkahasını duyabiliyor ve savaş onu alıp götürmeden önceki anlarda varlığını hissedebiliyor.

Malik ise babasının yokluğunda doğmuş. Ne bir fotoğrafı, ne bir videosu, ne de babasının yüzünün gözleriyle buluştuğu bir anı var. Bu dünyaya, yalnızca hikâyelerin doldurabileceği bir boşlukla geldi. İbrahim’in babasıyla olan fotoğraflarına her baktığımda, kalbim biraz daha kırılıyor. Sadece Enes’in gitmesi yüzünden değil, Malik’in mirasının da boşluk olması yüzünden.

Hiç tanımadığı bir babadan nasıl güç bulacak? Tek bir anı bile olmadan nasıl direnç kazanacak? Elbette ona, Anas’ın daha doğmadan önce bile onu nasıl özlediğini, onu nasıl kucağına almayı hayal ettiğini ve onun için parlak bir gelecek planladığını anlatacağım. Ama kelimeler tek başına bir babanın kucağının somut rahatlığının, sesinin sıcaklığının veya elinin dokunuşunun yerini tutamaz.

Bizim hikâyemiz bir istisna değil. Gazze’de binlerce çocuğun yaşadığı daha geniş bir gerçekliğin parçası. Yetim doğan veya erken yaşta annelerini ya da babalarını kaybeden çocuklar, en temel haklarından mahrum bırakılıyor: kendilerini dünyaya getiren insanların anılarını hatırlamak. Bunlar yalnızca kişisel hikâyeler değil, her geçen gün derinleşen kolektif bir yara. İsrail işgali, yaşayanları öldürmekle kalmıyor; gelecek nesillerin hafızasını, bağlarını, hatta tek bir görüntü veya anlık anı bile çalıyor.

Bu soykırım savaşının gizli vahşeti işte budur: Sadece öldürmekle kalmaz, aynı zamanda anılarımızı da çalar. Bizi hayatta kalmak için verdiğimiz mücadele kadar amansızca anılarımız için de savaşmaya zorlar. Malik gibi çocuklar için, ebeveynlerinin hayatlarının silinmesine direnmek için, hikâyelerden bir araya getirilmiş, uydurulmuş bir hafıza gerekir.

Bu hikâyeyi kederde boğulmak için değil, oğullarım için saklayabildiğim parçaları saklamak için yazıyorum. Yazıyorum çünkü susturulup silindiğimiz bir zamanda, yazmanın kendisi direnişe dönüşüyor.

Belki de bu sözler Malik’e babasına bağlayan bir şey verir. Belki de dünyanın dikkatini çeker, harekete geçmesini sağlar, oğlum gibi çocukları ebeveynlerinden uzakta zor durumda bırakan katliamları durdurur.

Bu makalede ifade edilen görüşler yazara aittir ve Al Jazeera’nın editoryal duruşunu yansıtmayabilir.

 

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar