Gündem
Çocuklara kirli tuzak: Fetö’cü profesör hakkında karar bekleniyor

İstanbul’da bir psikiyatri kliniğinde hayvanlarda kullanılan ilaçları çocuklara vererek ailelere ‘cinsel istismar’ tuzağı kurmakla suçlanan doktor Süleyman Salih Zoroğlu ve yardım ettiği öne sürülen 5 diğer sanığın yargılandığı davanın Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmasına tutuklu sanık Süleyman Salih Zoroğlu ve eşi tutuksuz sanık Özgül Zoroğlu hazır bulundu. Duruşmaya bir kısım tutuksuz diğer sanıklar ile taraf avukatları ve müştekiler de katıldı.
“UYUŞTURUCU SATICISI DEĞİLİM, DOKTORUM”
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Süleyman Salih Zoroğlu, “Benim kullandığım ketamin dozunda keyif verici bir durum söz konusu değil. Bağımlılık yapıcı bir durum da söz konusu değil. Ketamin fiziksel bağımlılık yapan bir ilaç değildir. Ketamin alındığı zaman çok iyi hissettiren keyif verici bir ilaç da değildir. Depresyona faydalıdır. Ketamini ilaç dışında kullanmadım. Ben uyuşturucu satıcısı değilim doktorum” dedi.
Mahkeme, diğer sanık avukatlarının savunmalarına devam edilmek üzere duruşmayı yarına erteledi. Yarın görülecek duruşmada karar açıklanması öngörülüyor.
İDDİANAMEDEN
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 20 müşteki aile ve 21 mağdur çocuğun beyanları alınarak yaşları 7 ile 18 arasında değişen 21 mağdur çocuğun ve ebeveynlerinin alınan beyanlarına, mağdur çocuklarla ilişkili seans kayıtlarına, ailelere gönderilen mesaj içeriklerine yer verildi.
İddianamede Süleyman Salih Zoroğlu’nun mağdurlara teşhis koyarak seanslar sırasında Ketamin maddesi verdiği, cinsel içerikli sorular yönelttiği, bedensel ve ruhsal yönden sağlıklarının bozulmasına neden olduğu, ailenin çeşitli üyelerini istismarla suçlayarak maddi talepler içeren tehditvari girişimlerde bulunduğu, çocukları kendi tutacağı bir eve yerleştirmeye ve yurt dışına göndermeye çalıştığı yönündeki beyanlarla şikayetçi olunduğu anlatılmıştı.
Zoroğlu’nun klinik ve ev adreslerinde ele geçirilen maddeler üzerinde Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesi tarafından yapılan inceleme ve analizler neticesinde Ketamin ve Ketamin bulaşıklı madde ve materyaller tespit edildiği de iddianamede açıklanmıştı. İddianamede sanık Zoroğlu’nun mağdur çocuklara yönelttiği kapalı uçlu soruları, hasta mahremiyetini ihlal edici uygulamaları, ebeveynlere yönelik düşmanca ifadeleri, intihar girişimlerine ilişkin pozitif pekiştirgeçlerinin temel mesleki ve etik ilkelere aykırı olduğu, eylemlerinin çocuğun duygusal istismarı kapsamında değerlendirilebileceği ifade edilmişti.
İddianamede mağdur çocukların hiçbirinin kliniğe cinsel istismar iddiası, şüphesi, ihtimaline bağlı bir travma sebebiyle gitmediği de belirtilmişti. Sanık Süleyman Salih Zoroğlu’nun tüm vakalara, öykülerinde bir cinsel istismar olmamasına karşın hızlıca Çoklu Kişilik Bozukluğu (ÇKB) ve Disosiyatif Kimlik Bozukluğu (DKB) teşhisi koyduğu da kaydedilmişti. Başlangıçta bizzat çocukların direnç göstererek istismara uğramadıklarını, müracaat sebeplerinin bu olmadığını doktora anlatmaya çalıştığı ancak Zoroğlu’nun ensesti “Allah’ın verdiği özel yeteneklerle, bir önsezi sayesinde, manevi bir gözle bakarak hemen anladığını” iddia ettiği iddianamede ifade edilmişti. Zoroğlu’nun mağdur çocukların pek çoğunu okullarını bırakmaya, ailelerinden ayrılarak oluşturacağı evlerde kalmaya, pasaport çıkarıp yurt dışına gitmeye ikna etmeye çalıştığının tespitine de iddianamede yer verilmişti.
“EBEVEYNLERİ ÖLDÜRME TAVSİYESİNDE BULUNDUĞU” İDDİASI
Sanık Zoroğlu’nun bu noktada mağdurların ailelerinden şantaj yoluyla temin edeceği paraları kullanmayı planladığı, yurtdışındaki temel bağlantı noktasının da firari durumdaki FETÖ şüphelisi ablasının olduğunu ikrar ettiği iddianamede kaydedilmişti. Zoroğlu’nun mağdur çocukların bir bölümüne çeşitli zehirleyici maddeler kullanarak ebeveynlerini öldürme tavsiyesinde bulunulduğu, çocuğun bu maddeleri kullanması halinde otopside tespit yapılamayacağını söyleyerek suç işleme kararlılıklarını arttırmaya çalıştığı da iddianamede açıklanmıştı.
İddianamede Süleyman Salih Zoroğlu’nun 21 kez “uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama”, 21 kez “eziyet”, 4 kez “iftira”, 2 kez “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma”, 2 kez “şantaj”, 2 kez “uyuşturucu madde kullanımını özendirme”, 1 kez “kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme” 1 kez “özel hayatın gizliliğini ihlal etme” suçlarından toplam 96 yıldan 972 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Öte yandan Zoroğlu’na yardım ettiği öne sürülen diğer 5 sanık hakkında ise değişen oranlarda hapis cezası istenmişti.
Gündem
Okul Bahçesinde Dehşet: 12 Yaşındaki Öğrenci, Müdürünü Tüfekle Ağır Yaraladı
Okul Bahçesinde Dehşet: 12 Yaşındaki Öğrenci, Müdürünü Tüfekle Ağır Yaraladı
Tarih: 22 Aralık 2025 Pazartesi
Okuma Süresi:3 dakika|saat:11:06
AA

Mersin’in Anamur ilçesinde, Rüştü Kazım Yücelen Ortaokulu’nun bahçesinde yaşanan silahlı saldırı, Türkiye’yi yasa boğdu. 12 yaşındaki 7. sınıf öğrencisi M.K., okul müdürü Ender Kara’yı (39) tüfekle vurarak ağır yaralanmasına neden oldu. Saldırı anı, okul güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı.
Dehşetin Ardındaki İddia: Elektrikli Bisiklet Uyarısı
Olayın, geçtiğimiz hafta yaşanan bir disiplin olayının ardından gerçekleştiği iddia ediliyor. Edinilen bilgilere göre, Okul Müdürü Ender Kara, okula yasak olmasına rağmen elektrikli bisikletle gelen öğrenci M.K.’yi uyarmıştı. Bu uyarının üzerinden bir hafta geçtikten sonra, 22 Aralık Pazartesi sabahı, M.K. evden aldığı tüfekle okula geldi ve bahçede öğrencileri karşılayan Müdür Kara’ya yakın mesafeden ateş açtı.
Müdür Kara’nın Zorlu Yaşam Mücadelesi
Silah sesleri üzerine bölgeye sevk edilen 112 Acil Sağlık ekipleri, ağır yaralı halde buldukları Ender Kara’ya ilk müdahaleyi yaparak Anamur Devlet Hastanesi’ne kaldırdı. Durumunun kritik olması nedeniyle Kara, buradan Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edildi. Yapılan açıklamalara göre, Okul Müdürü Ender Kara’nın hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi.
Gözaltılar ve Soruşturma
Olayın hemen ardından harekete geçen jandarma ekipleri, saldırgan öğrenci M.K.’yi okulda gözaltına aldı. Soruşturma kapsamında, olayda kullanılan ve M.K.’nin babası Y.K.’ye (55) ait olduğu belirlenen tüfeğe el konuldu. İhmali nedeniyle soruşturma kapsamına alınan baba Y.K. de gözaltına alınarak ifadesi alınmak üzere jandarma komutanlığına götürüldü.
Olay yerine gelen Anamur Kaymakamı Kemal Duru ve Cumhuriyet Başsavcısı Tanju Çatlı, hastanede Müdür Kara’nın sağlık durumu hakkında bilgi aldı.
Okulda Eğitime Ara Verildi
Yaşanan şok olayın ardından, Rüştü Kazım Yücelen Ortaokulu’nda eğitime bir gün süreyle ara verildiği açıklandı. Öğrenciler ve veliler üzerinde derin bir travma etkisi yaratan olayla ilgili jandarmanın soruşturması titizlikle sürdürülüyor.
Olayın Kritik Bilgileri
Aşağıda, bu dehşet verici olayın öne çıkan detaylarını bir arada bulabilirsiniz.
Olay Yeri: Mersin, Anamur, Çarıklar Mahallesi – Rüştü Kazım Yücelen Ortaokulu Bahçesi
Zaman:22 Aralık 2025 Pazartesi, sabah saatleri
Saldırgan:M.K. (12) – 7. sınıf öğrencisi
Mağdur:Ender Kara (39) – Okul Müdürü
Silah:Pompalı tüfek (Babası Y.K.’ye ait)
Müdürün Durumu:Ağır yaralı, hayati tehlikesi devam ediyor
Gözaltı:Öğrenci M.K. ve babası Y.K.
İddia Edilen Motif:Müdürün, öğrenciyi okula elektrikli bisikletle geldiği için uyarması
Eğitim:Okulda 1 günlük eğitime ara verildi
Topluma Yansıyan Derin Sorular
Bu vahim olay, toplumda pek çok soruyu ve endişeyi de beraberinde getirdi. Henüz 12 yaşındaki bir çocuğun bu denli ölümcül bir silaha nasıl ulaşabildiği, en temel sorulardan biri olarak öne çıkıyor. Ateşli silahların muhafazası konusundaki yasal sorumluluklar ve olası ihmaller, soruşturmanın önemli bir ayağını oluşturuyor.
Diğer yandan, bir eğitim kurumunda, basit bir disiplin uyarısının bu denli şiddet içeren bir tepkiye dönüşmesi, okullardaki psiko-sosyal destek mekanizmalarını, öfke kontrolü ve şiddet eğilimlerinin erken tespiti gibi konuları bir kez daha gündeme taşıdı. Eğitimcilerin görev başındaki can güvenliği de meslek örgütleri ve kamuoyu tarafından yeniden tartışmaya açıldı.
Yetkililer, soruşturmanın tüm boyutlarıyla sürdüğünü ve gelişmelerin kamuoyuyla paylaşılacağını bildirdi.
Gündem
Sarıkamış Faciası’nın 111. Yılı: Tarihin En Acılı Sayfalarından Birinde Yaşananlar ve Şehit Sayısı Tartışmaları
Sarıkamış Faciası’nın 111. Yılı: Tarihin En Acılı Sayfalarından Birinde Yaşananlar ve Şehit Sayısı Tartışmaları

Tarih: 22 Aralık 2025
Okuma Süresi:5 dakika| Saat: 04:30
Bugün, Birinci Dünya Savaşı’nın en acıklı sayfalarından biri olan Sarıkamış Harekatı’nın ve on binlerce şehidin anısının 111. yılı. 1914 yılının 22 Aralık’ında başlayan ve ağır kış şartlarında gerçekleşen bu harekatta yaşananlar, kuşaktan kuşağa aktarılan bir hüzün ve tartışma konusu olmaya devam ediyor. Geleneksel anlatıda, 90 bin askerin tek kurşun atmadan donarak şehit olduğu ifade edilse de, son yıllarda bu rakamın doğruluğu tarihçiler ve araştırmacılar tarafından yoğun bir şekilde sorgulanıyor.

Harekatın Arka Planı ve “Kaçınılmaz” Savunma
1914 yılının Aralık ayında, Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa, doğuda Rus ilerleyişini durdurmak ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda kaybedilen toprakları, özellikle Kars’ı geri almak için bir harekât planladı. Plan, Rusları sürpriz bir karşı taarruzla mağlup etmeye dayanıyordu.
Enver Paşa’nın torunu Osman Mayatepek’e göre, bu harekat tamamen bir “vatan müdafaası” idi ve kaçınılmazdı. Mayatepek, 3. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa’nın, Kasım 1914’te Köprüköy ve Azap muharebelerinde Rusları yenmesine rağmen onları takip etmek yerine orduyu geri çekmesinin büyük bir hata olduğunu iddia ediyor. Ona göre, bu takip gerçekleşseydi Sarıkamış Harekatı’na gerek kalmayacaktı.

Plan ve Trajik Sonuç: Allahuekber Dağları’nda Donuş
Plan, üç kolordu halindeki 3. Ordu’nun, Allahuekber Dağları’nı aşarak Rus kuvvetlerini Sarıkamış’ta kuşatması üzerine kuruluydu. Ancak, ağır kış şartları, lojistik yetersizlikler ve bazı komutanların verilen emirlere uymaması planın altını oydu.
Askerlerin çoğu yazlık üniformalıydı ve sıcaklık yer yer -30 dereceye kadar düşüyordu. Hafız Hakkı Paşa komutasındaki 10. Kolordu, verilen emirlerin aksine farklı bir istikamete yöneldi ve ağır tipiye yakalanarak büyük zayiata uğradı. Yarbay Köprülülü Şerif İlden, “Sarıkamış” adlı kitabında o anları, “Yol kenarında karların içinde çömelmiş bir asker… dişleriyle kemiriyordu. zavallı çıldırmıştı” sözleriyle tasvir ediyor.
Şehit Sayısı: 90 Bin, 78 Bin, 23 Bin mi?
Sarıkamış denilince akla gelen ilk ve en tartışmalı rakam “90 bin şehit” ifadesidir. Ancak, bu konuda farklı kaynaklar birbirinden oldukça farklı rakamlar vermektedir:
· Geleneksel ve Yaygın Anlatı: Pek çok kaynak, 60 bini donarak olmak üzere toplam 78 bin şehit verildiğini belirtir.
· Resmi Tarih ve Revizyonist Görüş: Enver Paşa’nın torunu Osman Mayatepek, 90 bin rakamının bir “yalan” olduğunu iddia eder. Ona göre bu rakam, 9. Kolordu Kurmay Başkanı Şerif Bey’in 1922’de yayınladığı hatıratında ortaya attığı ve daha sonra siyasi malzeme haline gelen bir uydurmadır. Tarihçi Murat Bardakçı da, “75 bin kişilik bir ordunun 90 bin şehit vermesinin matematiksel olarak imkansız olduğunu” vurgular.
· Alternatif Rakamlar: Bazı tarihçiler ve araştırmacılar, Rus kayıtlarına da dayanarak şehit sayısının 23 bin civarında olduğunu, toplam zayiatın (yaralı, esir, kayıp) ise en fazla 60 bin olabileceğini öne sürmektedir. Hürriyet yazarı Murat Bardakçı, ordunun mevcudunun 75 bin civarında olduğunu belirterek 90 bin şehit iddiasını sorgulamaktadır.
Olayın Farklı Kaynaklara Göre Özeti:
Görüş / Kaynak
Şehit Sayısı
Ana Vurgu
Kars İl Milli Eğitim Müdürlüğü
78 bin(60 bini donarak)
Yaşanan trajedinin boyutu ve vatan savunması
Enver Paşa’nın Torunu (Osman Mayatepek)
90 bin bir yalandır;çok daha az
Harekatın bir vatan müdafaası olduğu ve komuta hataları
Tarihçi Murat Bardakçı (Hürriyet)
90 bin matematiksel olarak imkansız
Rakamın abartılı olduğu ve harekatın iyi planlandığı
Düşünce Mektebi / Yeni Şafak Yazarı
~16 bin şehit
90 bin ifadesinin bir kara propaganda aracı olduğu
Sansür ve Sonrası: Gerçekler Yıllar Sonra Ortaya Çıktı
Harekatın başarısızlığı sonrası Enver Paşa, tarihi bir sansür uygulayarak basında konuyla ilgili hiçbir haber çıkmasına izin vermedi. Türk kamuoyu, yaşanan dramı ancak harekâta katılan Kurmay Yarbay Köprülülü Şerif (İlden)’in anılarının 1922’de Akşam Gazetesi’nde tefrika edilip “Sarıkamış” adıyla kitap olmasıyla öğrenebildi.
Günümüzde Anma ve Tarihsel Miras
Her yıl Aralık ayının son haftasında, Sarıkamış Şehitleri için anma törenleri düzenlenmektedir. Bu törenler, tarihimizin bu acı olayını hatırlamak ve kahramanlıkları saygıyla yâd etmek için bir fırsat sunar.
Sarıkamış, sadece sayılarla ifade edilemeyecek derin bir insanlık trajedisidir. Rakamlar ne olursa olsun, vatan için en zor koşullarda canlarını feda eden her bir askerin hatırası, milli hafızamızda önemli bir yer tutmaya devam edecektir.
Gündem
Samandağ’da Yüreklere Dokunan Polis Duyarlılığı: Yaralı Köpeğin Üstüne Montunu Örttü
Samandağ’da Yüreklere Dokunan Polis Duyarlılığı: Yaralı Köpeğin Üstüne Montunu Örttü
21.12.2025 22:22
Son Güncelleme: 21.12.2025 22:32

HATAY – Polis ekiplerinin görev yaptıkları bölgede yaralı halde buldukları köpeğe gösterdikleri hassasiyet, soğuk kış akşamında sıcak bir insanlık hikayesine dönüştü. Bir polis memuru, üşüyen köpeğin üzerine kendi montunu örterek örnek bir davranış sergiledi.
Hatay’ın Samandağ ilçesinde, 21 Aralık 2025 tarihinde akşam saatlerinde yaşanan bir olay, polis ekiplerinin görev tanımının ötesindeki insani duyarlılığını gözler önüne serdi. Deniz Mahallesi’nde devriye görevi yapan polis ekipleri, yol üzerinde hareketsiz yatan yaralı bir köpek fark etti.
Ekipler, hem köpeğin güvenliğini sağlamak hem de olası bir trafik kazasının önüne geçmek için hızla harekete geçti. Çevrede güvenlik önlemleri alınırken, durum Hatay Büyükşehir Belediyesi ekiplerine bildirildi.
Soğuk Havada Yaralı Köpeğe Polis Şefkati
Olay, 21 Aralık 2025 akşamı Samandağ Deniz Mahallesi’nde meydana geldi. Devriye görevindeki polis ekipleri, yol kenarında hareket edemeyen bir köpek gördü. Köpeğin yaralı olduğunu fark eden ekipler, hemen müdahale etti.
Polis memurlarından biri, soğuk havada üşüyen köpeğin üzerine kendi montunu örttü. Bu duyarlı davranış, olay yerindeki vatandaşlar tarafından büyük takdir topladı. Polis ekipleri, belediye görevlileri gelene kadar köpeğin başında nöbet tutarak güvende kalmasını sağladı.
Bölgede Daha Önce de Benzer Bir Vaka Yaşanmıştı
Samandağ’da bu olaydan yaklaşık bir buçuk yıl önce, Temmuz 2024’te benzer üzücü bir olay yaşanmıştı. Mağaracık Mahallesi’nde, yol ortasında yatan bir köpeğin üzerinden bir kamyonetin geçtiği ve hayvanın ağır şekilde yaralandığı güvenlik kameralarına yansımıştı.
Bu önceki olayda köpekte ciddi kırıklar oluşmuş, ancak hayvanseverler tarafından kurtarılarak tedavi altına alınmıştı. Polis ekiplerinin bu son müdahalesi, bölgedeki hayvanların güvenliği konusunda daha fazla özen gösterilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlattı.
Köpeğin Kurtarılma Süreci
Polis ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından, olay yerine Hatay Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri ekipleri ulaştı. Yaralı köpek, uzman ekipler tarafından dikkatlice incelendi ve gerekli ilk müdahaleler yapıldı.
Kurtarma operasyonunun aşamaları:
· Tespit ve İlk Müdahale: Polis ekipleri yaralı köpeği fark ederek güvenlik önlemi aldı ve belediyeye haber verdi
· Sıcak Tutma: Bir polis memuru, köpeğin üşümemesi için kendi montunu üzerine örttü
· Uzman Yardım: Belediye veteriner ekipleri olay yerine gelerek köpeği muayene etti
· Tedaviye Nakil: Köpek, tedavi edilmek üzere hayvan barınağına götürüldü
Köpek, daha kapsamlı tedavisinin yapılabilmesi için hayvan barınağına nakledildi. Belediye yetkilileri, hayvanın sağlık durumu hakkında bilgi vererek, gerekli tüm tedavilerin yapılacağını belirtti.
Toplumda Olumlu Tepkiler
Polis ekiplerinin bu duyarlı davranışı, sosyal medyada ve olayın görgü tanıkları arasında büyük takdir topladı. Birçok vatandaş, polislerin bu örnek davranışının toplumda hayvan sevgisi ve duyarlılığının yaygınlaşmasına katkı sağlayacağını ifade etti.
Özellikle soğuk kış günlerinde sokak hayvanlarının durumuna dikkat çeken hayvanseverler, polis ekiplerinin bu davranışının örnek teşkil etmesini umduklarını belirtti. Olay, aynı zamanda acil durumlarda polis-hayat kurtaran işbirliğinin ne kadar hayati önem taşıdığını bir kez daha gösterdi.
Polis Teşkilatının Hayvanlara Yönelik Duyarlılığı
Son yıllarda Emniyet Teşkilatı, personeline yönelik hayvan hakları ve duyarlılığı eğitimleri düzenliyor. Bu olay da gösterdi ki, bu eğitimler somut sonuçlar veriyor. Polis memurlarının mesleki sorumluluklarının yanı sıra toplumsal duyarlılık konusunda da örnek davranışlar sergilediği görülüyor.
Sokak Hayvanları İçin Kritik İşbirliği
Bu olay, kolluk kuvvetleri ile yerel yönetimler arasındaki koordinasyonun sokak hayvanlarının kurtarılmasında ne kadar önemli olduğunu bir kez daha kanıtladı. Polis ekiplerinin hızlı müdahalesi ve belediye veteriner ekiplerinin profesyonel yaklaşımı sayesinde, yaralı köpek en kısa sürede tedavi altına alındı.
Samandağ’da yaşanan bu olay, soğuk kış günlerinde sokak hayvanlarının karşılaştığı zorluklara dikkat çekerken, toplumun her kesiminden insanların bu konuda daha duyarlı olması gerektiğini hatırlattı. Polis ekiplerinin örnek davranışı, hayvan sevgisi ve koruma bilincinin toplumda yaygınlaşmasına önemli bir katkı sağladı.
-
Gündem1 hafta önceParis, “güvenlik gerekçeleriyle” yılbaşı kutlamalarını iptal ETTİ.
-
Ekonomi1 hafta önceBankaların Mevduat Faiz Oranları Güncellendi: 1 Milyon Liraya Aylık 29.140 TL Kazanç Fırsatı
-
Gündem6 gün önceBursa’da eğlence mekanı önünde silahlı kavga: Polis memurunun başından vurduğu Berk Keleş hayatını kaybetti
-
Son Dakika1 hafta önceBrown Üniversitesi’nde Silahlı Saldırı Paniği: Öğrenciler Kilit Altında
-
Gündem1 gün önceÇifte Cinayet Sonrası Çorbacıya Gitti: Ahmet Sarı’nın İfadesi Kan Dondurdu
-
Spor1 hafta önceAhmet Çakar serbest bırakıldı: MASAK raporunda ortaya çıkan hesap hareketleri şok etti!
-
Ekonomi1 hafta önceAnkara’da Toplu Ulaşıma Yüzde 35 Zam: Tam Bilet 35 TL Oldu
-
Ekonomi7 gün öncePrim borçlarında kritik 15 gün: Yılbaşından önce borçlanma yapmayanlar yüzde 45 zamla karşılaşacak
