Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Teknoloji

ABD’nin casus uçağından Meksika’da gizemli görev

Yayımlandı

üzerinde

Hava Kuvvetleri’ne ait bir casus uçağının uçuş rotası, bu hafta ’daki Kaliforniya Körfezi üzerinde gizemli bir görev gerçekleştirdiğini gösterdi.

Takip verileri, ABD Hava Kuvvetleri’ne ait RC-135 Rivet Joint keşif uçağının, Nebraska’daki Offutt Hava Üssü’nden kalkarak Kaliforniya’ya uçtuğunu ortaya koydu.

Casus uçak daha sonra ’nın Baja California Yarımadası’nın batı kıyısı boyunca güneye yöneldi, ardından Kaliforniya Körfezi’ne kuzeye doğru ilerleyerek üssüne döndü.

UYUŞTURUCU KARTELİNİN ETKİ ALANI 

Uçağın Meksika yakınlarında uluslararası hava sahasında kaldığı ve Meksika’nın karasuları ile kapatılan körfezin en uç noktasına ulaşmadığı görüldü.

Ancak bölge, Meksika’nın en büyük ve en kötü şöhretli uyuşturucu kartellerinden biri olan Sinaloa Karteli’nin etkisi altındaki bir alan olarak biliniyor.

ABD-MEKSİKA İLİŞKİLERİNDE GERİLİM DEVAM EDİYOR

ABD ile Meksika arasındaki ilişkiler, uyuşturucu kaçakçılığı ve yasadışı göç nedeniyle gerginliğini koruyor.

Bu uçuş, ABD ordusunun iletişim toplamak amacıyla keşif yapmasından, Trump yönetiminin Meksika’nın sınır güvenliğini artırması karşılığında gümrük tarifelerini 30 gün boyunca askıya almasına dair bir mesaj vermesine kadar çeşitli spekülasyonlara neden oldu.

ABD Hava ve Uzay Kuvvetleri Dergisi’ne konuşan bir yetkili, ABD’nin RC-135’i, Meksika kıyılarında askeri operasyonları desteklemek amacıyla ‘ISR uçuşları’ (istihbarat, gözetleme ve keşif) gerçekleştirmek için kullandığını söyledi.

Uçuşun tam amacı henüz netleşmiş değil, ancak The War Zone, uçağın Meksika’nın kuzeybatı bölgesindeki iletişimleri tespit edip ele geçirebileceğini öne sürdü.

CASUS UÇAĞI NE AMAÇLA KULLANILIYOR?

ABD Hava Kuvvetleri, RC-135 Rivet Joint uçağını, anlık sahada istihbarat toplama, analiz etme ve dağıtma yetenekleri sunan bir araç olarak tanımlıyor.

Bu uçağın içinde, kokpit ekibi, elektronik harp subayları, istihbarat operatörleri ve uçuş bakım teknisyenleri dahil 30’dan fazla kişi bulunuyor.

RC-135’in ana işlevleri arasında şunlar var:

  • Sinyalleri tespit etme, kimliklendirme ve konum belirleme,
  • Hedef bölgeden gerçek zamanlı istihbarat toplama,
  • Gözetleme ve keşif faaliyetlerini anlık olarak analiz etme ve raporlama.

PENTAGON: SINIRDAKİ İSTİHBARAT DESTEĞİ ARTIRILABİLİR

Pentagon, 22 Ocak’ta sınır dışı uçuşlarını başlattığını duyurduğunda, üst düzey bir askeri yetkili, RC-135 gibi ileri teknoloji istihbarat uçaklarının da bu operasyonlara dahil olabileceğini öne sürmüştü.

Yetkili, “Sınırdaki durumsal farkındalığı artırmak için bazı ek hava istihbarat gözetleme varlıkları sınır bölgesine gönderilebilir.” dedi.

Ancak uçuş haritasında RC-135’in Sinaloa Karteli’nin kontrol ettiği bölge üzerinde uçtuğu görülmesi, görevin amacına dair gizemi artırdı.

SİNALOA KARTELİ: BATI YARIMKÜRE’NİN EN BÜYÜK UYUŞTURUCU AĞI

Sinaloa Karteli, fentanil, metamfetamin, kokain, esrar ve eroinin ABD’ye kaçakçılığıyla bilinen, Batı Yarımküre’nin en büyük ve en güçlü uyuşturucu kaçakçılığı örgütlerinden biri olarak kabul ediliyor.

ABD’de uyuşturucu kullanımının artması, Trump’ın ’dan gelen ithalatlara yüzde 25 gümrük vergisi uygulamasına neden olmuştu.

Trump, bu adımı yasadışı göçü ve uyuşturucu kaçakçılığını durdurmak için gerekli bir önlem olarak savundu.

Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum, daha sonra 10 bin Ulusal Muhafız askerinin sınırda görevlendirilmesini kabul etti.

Buna karşılık, ABD de Meksika’ya yapılan silah kaçakçılığını önlemek için adımlar atacağını taahhüt etti.

Sheinbaum, Trump ile yaptığı görüşmenin olumlu geçtiğini söyledi.

Trump, Meksika’nın bu adımları sonrası Pazartesi günü gümrük vergisi tehdidini askıya aldı.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Teknoloji

NASA’da kriz: 4 bin çalışan istifa ediyor

Yayımlandı

üzerinde

medyasının yayınladığı haberlere göre, uzay ajansı ‘nın büyük bütçe kesintileri ve liderlik belirsizliği ile karşı karşıya kalması nedeniyle, 4 bine yakın çalışanı, istifa başvurusunda bulundu.

CBS News’in haberine göre, Trump yönetiminin federal harcamaları azaltma çabalarının bir parçası olan ertelenmiş istifa programı, NASA’nın çalışan sayısını yaklaşık 18 binden 14 bine düşürebilir. Ajansa göre, bu rakam normal yolla işten ayrılan yaklaşık 500 çalışanı da içeriyor.

NASA sözcüsü Cheryl Warner, ajansın operasyonlarını düzene sokmak için çalıştığı bu dönemde güvenliğin en önemli öncelik olmaya devam ettiğini söyledi. “NASA, Ay ve Mars dahil olmak üzere keşif ve inovasyonun altın çağına bağlılığını sürdürüyor” dedi.

Satın alma girişimi, Hükümet Verimliliği Bakanlığı tarafından başlatıldı ve dün gece yarısı sona erdi. NASA, ilk turda yaklaşık 870 çalışanın başvurduğunu, ikinci turda ise 3 bin çalışanın başvurduğunu açıkladı.

BÜTÇE YÜZDE 25 AZALIYOR

Toplu istifalar, kurumda artan belirsizlik ortamında gerçekleşti. Yönetimin 2026 mali yılı bütçe önerisi, NASA’nın fonunu yüzde 25 oranında keserek 24 milyar dolardan 18 milyar dolara düşürecek, bu da personel ve paydaşlar arasında endişe yarattı.

Bu kargaşaya ek olarak, ABD Başkanı Donald Trump, SpaceX kurucusu Elon Musk ile kamuoyunda yaşanan çatışmanın ardından, ajansı yönetmesi için aday gösterdiği milyarder astronot Jared Isaacman’ın adaylığını geri çekti. Ulaştırma Bakanı Sean Duffy, bu ayın başlarında geçici yönetici olarak atandı.

Okumaya Devam Et

Teknoloji

iOS 26 güncellemesi ne zaman gelecek? İOS 26 güncellemesi alabilecek ve alamayacak telefon modelleri listesi

Yayımlandı

üzerinde

Yeni sürümle birlikte bazı eski cihazlar güncelleme desteğini kaybediyor. iPhone 11 serisi, iPhone XR, iPhone XS ve daha eski modeller, iOS 26 kapsamı dışında bırakıldı. Bu cihazlar, iOS 25 ile yola devam edecek ancak yeni özelliklerden ve bazı güvenlik güncellemelerinden mahrum kalacak.

Destek dışı kalan bazı modeller:

iPhone 11, 11 Pro, 11 Pro Max

iPhone XS, XS Max

iPhone XR

iPhone X ve daha eski modeller

iPhone SE (1. ve 2. nesil)

Okumaya Devam Et

Teknoloji

İnsan genomunda gizli bir hayalet kod bulundu

Yayımlandı

üzerinde

İnsanlık, 1869’da İsviçreli hekim Friedrich Miescher’in ’yı ilk kez izole etmesinden bu yana genom biliminde muazzam bir yol kat etti. Bu yolculuğun dönüm noktalarından biri ise 1940’larda sitogenetikçi Barbara McClintock’un “zıplayan genler” olarak da bilinen hareketli öğeleri (transposable elements, TE) keşfetmesiydi.

Onlarca yıl sonra, İnsan Genomu Projesi bu öğelerin insan genomunun yüzde 45’ini oluşturduğunu ortaya koydu. Bu öğeler, milyonlarca yıl boyunca “kopyala-yapıştır” mekanizmasıyla genomda yayılmayı başarmıştı.

Şimdiyse bir grup araştırmacı, zıplayan genleri derinlemesine araştırarak insan genomunu etkileyen “hayalet kodları” ortaya çıkardı.

ÇÖP DNA’LARIN ÖNEMİ

Zıplayan gen dizileri, birbirine son derece benzediği ve sık tekrarlandığı için uzun süre “çöp DNA” olarak küçümsenmiş ve eski virüslerden kalma genetik kalıntılar olarak görülmüştü.

Son yıllarda ise bu bakış açısı değişmeye başladı. insanları artık zıplayan genlerin genom işlevi, kromozom evrimi, türleşme ve genetik çeşitlilikte önemli roller oynayabileceğini düşünüyor.

Bilim dünyasını heyecanlandıran yeni bir uluslararası araştırmada bu gizemli dizileri analiz etmek için yepyeni bir yöntem geliştirildi ve gen ifadesinden sorumlu gizli kalıplar ortaya çıkarıldı. Araştırma hakemli bilimsel dergi Science Advances’ta yayınlandı.

Kyoto Üniversitesi’nden çalışmanın ortak yazarı Fumitaka Inoue, “Genomumuz uzun zaman önce dizilendi ama pek çok bölümünün işlevi hâlâ bilinmiyor” diyerek zıplayan genlerin anlaşılmasının genetik biliminin en büyük gizemlerinden birini çözebileceğini belirtti.

YENİ BİR YAKLAŞIM

Araştırma ekibi, zıplayan genleri daha iyi anlayabilmek için onları sınıflandırmada yeni bir yaklaşım benimsedi. Geleneksel araçlar yerine, bu dizileri hem evrimsel ilişkilerine hem de primat genomundaki koruma düzeylerine göre gruplandırdılar.

Özellikle MER11 adlı bir zıplayan gen ailesine odaklanan araştırmacılar, bu dizileri MER11_G1’den G4’e kadar dört alt gruba ayırdı. G1 en eski evrimsel dizileri, G4 ise en genç olanları temsil ediyordu.

MER11 ailesine bu yeni bakış açısıyla bakan ekip, bu grupların genom içinde düzenleyici bir işlev üstlenebileceğini ortaya koydu. Yani bu diziler, özellikle insan gelişiminin erken aşamalarında gen ifadesini açıp kapayan anahtarlar gibi davranıyor olabilir.

Gen ifadesini açıp kapamak, bir genin aktifleşip pasifleşmesini kontrol etmek anlamına geliyor. Gen ifadesi açıksa gen çalışıyor demektir, yani o genin taşıdığı talimatlara göre bir protein üretilir. Gen ifadesi kapalıysa gen devre dışıdır; protein üretimi gerçekleşmez.

EN GENÇ GRUP EN GÜÇLÜ ETKİYE SAHİP

Araştırmacılar, “lentiMPRA” adı verilen özel bir teknik de kullandı. İnsan kök hücreleri ve erken dönem sinir hücreleri üzerinde 7 bin MER11 dizisi test edildi.

Sonuçlar, en genç grup olan MER11_G4’ün gen ifadesi üzerinde en güçlü etkiye sahip olduğunu gösterdi. Araştırmaya göre bu grup, gen gelişimini ve tepkisini etkileyen kısa DNA dizilerini, yani “düzenleyici motifleri” kullanıyor.

Bu grubun evrimsel geçmişini izleyen bilim insanları, kadim virüslerden miras alınan DNA dizilerinin halen primat genomunun şekillenmesinde ve işlemesinde aktif rol oynayabildiğini ortaya koydu.

İnsan genomunu anlama yolculuğu 150 yılı aşkın süredir devam etse de, her yeni buluşta şaşırtmaya devam ediyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar