Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

ABD, ikinci 60 milyon dolarlık uçağı da denize düşürdü

Yayımlandı

üzerinde

USS Harry S. Truman uçak gemisinden kalkan bir F/A-18 Super Hornet tipi savaş uçağı daha Kızıldeniz’de düştü.

Uçak bir hafta arayla denize düşyerek kaybedilen ikinci savaş uçağı oldu. İki uçağın düşmesiyle ‘nin kaybı 120 milyon doları buldu.

Olayla ilgili soruşturma sürerken, CNN’e konuşan kaynaklardan ikisi, uçağın gemiye inişi sırasında yakalama kablosunda bir sorun yaşandığını ve pilot ile silah sistemleri subayının uçaktan fırlamak zorunda kaldığını belirtti. Pilotlar kurtarma helikopteri tarafından kurtarıldı. Uçağın denize çakıldığı ve henüz bulunamadığı gelen bilgiler arasında.

Öte yandan, İran destekli Husiler’in, Başkan Donald Trump’ın grupla ateşkes ilan ettiğini duyurmasından sonra, salı günü Truman gemisine yönelik “bir saldırı girişiminde bulunduğu” belirtildi. Dört kaynak bu bilgiyi doğruladı. Bu iki olayın birbiriyle ilişkili olup olmadığı ise henüz bilinmiyor.

ABD Savunma Bakanlığı, konuyla ilgili Deniz Kuvvetleri ve CENTCOM’dan açıklama istedi.

Geçtiğimiz hafta, Truman uçak gemisinden başka bir F/A-18 savaş uçağı denize düşmüştü. İlk raporlar, geminin Husiler’in saldırısından kaçmak için ani ve sert bir manevra yapmasının savaş uçağının denize düşmesine neden olduğunu işaret etmişti.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Kartalkaya otel faciası: Araştırma Komisyonu, Tanju Özcan’ı dinledi

Yayımlandı

üzerinde

Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki Otel Yangınını Araştırma Komisyonu, AK Parti Erzurum Milletvekili Selami Altınok başkanlığında toplandı.

Bolu Belediye Başkanı , Özcan, otelin bulunduğu alanın Bolu’nun Seben ilçesinin mülki sınırları içinde olduğunu belirterek, “Bu otel, emlak vergisini dahi Seben Belediye Başkanlığına ödüyor.” dedi.

Otelin 1990’lı yılların sonunda 3 bin 224 metrekare olarak Bayındırlık İl Müdürlüğü tarafından ruhsatlandırıldığını söyleyen Özcan, “Yanan otele baktığımızda yaklaşık 16 bin 300 metrekare. Burada 4 kez tadilat yapılmış. Yani 3 bin metrekareden 16 bin metrekareye 4 ayrı tadilatla büyütülmüş. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14’üncü maddesinde açık olarak şu söyleniyor; ‘Belediye, kendi sınırlarında ve meclis kararı alması halinde mücavir sahaya hizmet götürmekten sorumlu’.” diye konuştu.
Otelin bulunduğu alanın Bolu Belediyesinin mücavir sahasına bile oldukça uzak olduğunu dile getiren Özcan, şöyle devam etti:
“Biz, bu otelin 1997’deki inşaat ruhsatını da sonra iskan ruhsatını da vermedik. Sonrasındaki tadilat ruhsatlarına da onay vermedik, yapı kullanım onayını da biz vermedik çünkü bizim sınırlarımız dışında. Otele işletme ruhsatı veren de Özel İdare. Burası kesinlikle bizim yetki ve sorumluluk sahamızda değil. Hukukçu arkadaşlarımız bilir, bizim bu oteli de hiçbir şekilde resen denetleme yetkimiz yok. Sadece talep halinde bu tür yerlere gidip, inceleyip, şartları uyuyorsa ‘Yangına Uygunluk Raporu’ verme şansımız var. 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu var. Burada il genelindeki bu tür olaylarla ilgili sorumluluk tamamen Vali’ye ve onun başkanı olduğu Özel İdare’ye verilmiş.”

Özcan, Kültür ve Turizm Bakanlığının ise “Turizm Sertifikası” vererek “işe dahil olduğunu” söyledi. Özcan, “Onu nereden söylüyorum? 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu var… Turizm Teşvik Kanunu incelendiğinde, Kültür ve Turizm Bakanlığının Turizm İşletme Belgesi’ni verdiği yerlerde insan, çevre ile can ve mal güvenliğinin sorumluluğunun Kültür ve Turizm Bakanlığında olduğu açıkça 30. 34. 37. maddelerinde, hatta 1. ve 3. maddelerinde tarif edilmiş.” dedi.

Özcan, Turizm Teşvik Kanunu’nun 30. maddesine dikkati çekerek, “Burada, Turizm Belgesi verilmiş otellerin tamamının denetim yetkisinin Kültür ve Turizm Bakanlığına ve/veya akredite edilmiş denetim firmalarında olduğu açık bir şekilde yazılıdır. Ben burada kimseyi suçlamak veya kendi kurum çalışanlarımı aklamak için bunları söylemiyorum.” ifadesini kullandı.

“KONTROL ETME VE DENETLEME GÖREVİ KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞINDA”

Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik uyarınca yangındaki en büyük sorumlunun yapı sahibi olduğunu belirten Özcan, şunları söyledi:

“En büyük sorumlu o tabii ki… ‘Yapı ruhsatı vermeye yetkili idare’ diyor. Bu idare kim? İl Özel İdaresi, onun yetki alanına giriyor. Yine yönetmelik, sigorta şirketlerini denetimlerde yetkili saymış. Yine denetimle ilgili de şunu söylemiş, ‘ilgili olduğu bakanlık’, yani Turizm İşletme Belgesi veren bakanlık, ‘ruhsat vermeye yetkili kamu kurum ve kuruluşlarının müfettişleri’ ki bu Özel İdare müfettişleri veya ‘denetim elemanları tarafından gerçekleştirilir’ diyor. Turizm Yatırım, İşletme Ve Kuruluşlarının Denetimi Hakkında Yönetmelik’te açık bir şekilde Turizm Belgeli işletmelerin her yıl rutin olarak can ve mal güvenliği dahil olmak üzere her konuda denetleneceği hüküm altına alınmış. Yani bu otelde bir rutin denetim yapma yetkisine haiz olan Özel İdare. Her yıl periyodik olarak kontrol etme ve denetleme görevi Kültür ve Turizm Bakanlığında.”
Başkan Altınok’un, ilgili yönetmeliğe göre “periyodik denetim” ibaresinin olup olmadığına dair sorusuna Özcan, “Var efendim, her yıl yapmak zorunda ve zaten 16 Aralık’ta, yani yangından yaklaşık 1 ay önce Kültür ve Turizm Bakanlığı kontrolörleri gelip oteli denetlemişler, yangından 1 gün sonra rapor vermişler. Yangın 22 Ocak. Kültür ve Turizm Bakanlığının o gün tarihli raporu var. Kültür ve Turizm Bakanlığı kontrolörleri her yönden incelemesine rağmen yangın önlemleriyle hiçbir bulgu ortaya koymuyor.” yanıtını verdi.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre bu tip yapıların yılda en az bir defa can, mal ve iş güvenliği açısından kontrol edilmesi gerektiğini belirten Özcan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının da bilirkişi raporunda bu yüzden “etkili olduğunun” ifade edildiğini dile getirdi.

Özcan, otelin “mevcut bina” sayıldığını ifade ederek, “Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmeliğe 2021 yılında bir ek yapılmış ve mevcut binalardaki eksikliklerin giderilmesiyle ilgili 31 Aralık 2023’e kadar süre verilmiş. Bu süre daha sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2 sefer uzatılmış ve bunlara en son demiş ki ‘hangi tarihte olursa olsun bir yangın uygunluk raporu ibraz edin bu sorun çözülsün’ ama yine de bu sorun çözülmemiş.” dedi.
– “Hukuki durumu aynı insanlarla ilgili ayrı bir uygulama yapılıyor”
Yangından sonra hazırlanan bilirkişi raporuna değinen Özcan, tespitlerin yangınla ilgili kısımlarına itirazının olmadığını belirterek, raporun teknik olarak çok doğru yazıldığı değerlendirmesinde bulundu.

Özcan, raporun hukuki kısımlarına dair şöyle konuştu: “Bu tür davalarda ‘asli kusur’ ve ‘tali kusur’ ibareleri kullanılır ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İl Özel İdaresi ve Bolu Belediyesi ile ilgili ‘birinci derece etkili oldukları’ diye bir tabir kullanmışlar. Şu anda 4 kurum için ‘etkilidir’ diyor ama sadece 2 kurumla ilgili adli süreç yürüyor. Özel İdare’den, belediyemizden tutuklu arkadaşlarımız var. Soruşturma izni verilmemesi, davanın da açılamamasıyla sonuçlanıyor. Burada aynı şekilde konumlandırılan Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından tek bir kişiyle ilgili dahi şu anda adli soruşturma yürümüyor. Aynı derecede etkili oldukları yazıyor ama görevi kötüye kullanmaktan, ihmalden veya görevi ihmal suretiyle kötüye kullanmaktan dolayı Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileriyle ilgili soruşturma izni isteniyor ama aynı konumda olan İl Özel İdaresi ve belediye çalışanları, soruşturma izni istenmeksizin ‘bilinçli taksir’den tutuklanıyor. Burada hukuki durumu aynı olan insanlarla ilgili ayrı bir uygulama yapılıyor.”

Belediye yetkililerinin yangından önce otele gidip inceleme yaptıklarını ve eksikliklerin giderilmesi için otele 15 gün süre verdiklerini söyleyen Özcan, şunları kaydetti: “Rapor falan yok, ortada sadece form var. Bu süre içinde taleple bağlı olduğu için ilgili otel yönetimi talebini geri çektiğinden, talep ortadan kalkınca işlem de ortadan kalkıyor. Yani bize diyorlar ki ‘madem böyle bir rapor vardı niye bunu Bakanlığa bildirmediniz?’ Sayın Başkanım, ortada rapor yok, bir form var. Talep geri çekilince de rapor düzenlenememiş. Zaten raporun uygunsuz olarak düzenlenmesi diye bir şey de yok. Dolayısıyla belediye çalışanlarının herhangi bir kusuru olduğunu düşünmüyorum.”

Okumaya Devam Et

Gündem

Lisede akran zorbalığı: 7 öğrenci okuldan uzaklaştırıldı

Yayımlandı

üzerinde

Olay, 21 Nisan’da kent merkezinde bulunan Necip Fazıl Kısakürek Kız Mesleki ve Anadolu Lisesi’nde yaşandı. Lisede 9’uncu sınıfta eğitim gören Elif T.Ç., aynı okulda farklı sınıflarda eğitim gören 7 kız öğrenci tarafından sınıfın ortasında darbedildi.

Elif’i darbedip şiddet uygulayan 3 öğrenci bu anları cep telefonuyla da kaydederek, sosyal medyadan yayımladı. Görüntülerde yerlerde sürüklenen Elif T.Ç., 3 akranı tarafından uzun süre şiddete maruz kaldı. Darbeden kız öğrencilerden biri Elif’i başından tutarken, diğer bir öğrenci ise yüzüne tokat attı. Sınıfta yerde sürüklenen Elif T.Ç.’ye zaman zaman da tekme atıldığı görüldü.

7 ÖĞRENCİ OKULDAN UZAKLAŞTIRILDI

Okuldan akranlarından şiddet gören Elif T.Ç., eve gidince durumu ailesine anlattı. Elif’in ailesi ise şiddet uygulayan öğrenciler hakkında suç duyurusunda bulundu. Şiddet uygulayan öğrencilerin uzun süredir Elif T.Ç.’ye akran zorbalığı yaptığı öğrenildi.

Görüntülerin yayılmasıyla öğrenciler okuldan uzaklaştırma cezası aldı. Okulun bazı öğrenci velilerinin, uzaklaştırma cezası alan öğrencilerin yeniden okula dönmemesi için okul yönetimine başvuruda bulunduğu öğrenildi.

 VALİLİK SORUŞTURMA BAŞLATTI

Konuyla ilgili Valiliği açıklama yaptı. Açıklamada “07.05.2025 Çarşamba günü bazı sosyal medya hesapları ile basın organlarında yer alan, Sivas’ta bir öğrencisinin darp edildiği görüntüler üzerine açıklama yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Söz konusu olayın 25 Nisan tarihinde valiliğimize intikal eden ve konuyla ilgili adli ve idari işlem başlatılan olay olduğu tespit edilmiştir. Olayda mağdur öğrencinin yine aynı okulun öğrencileri olan 7 kız öğrenci tarafından darp edildiği ve video kaydına alındığı anlaşılmıştır. Söz konusu olaya karışan öğrenciler hakkında Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde Sivas İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerince adli tahkikat başlatılmıştır. Ayrıca sorumluluğu bulunan idareci ve öğretmenler hakkında da idari soruşturma amacıyla müfettiş görevlendirilmiştir” ifadelerine yer verildi.

Okumaya Devam Et

Gündem

Adana Metro Alt Geçidinde Eski Eş Cinayeti: Neriman Onur’un Ölümü ve Türkiye’de Kadın Cinayetleri Gerçeği

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması :
Adana Seyhan’da metro alt geçidinde eski eşinin silahlı saldırısında yaşamını yitiren Neriman Onur vakası üzerinden 2024’te 394 kadının öldürülmesi, hukuki süreç ve önleme önerileri.

Adana’nın Seyhan ilçesinde 7 Mayıs 2025 akşamı meydana gelen metro alt geçidi cinayetinde, boşanma aşamasındaki eski eşinin silahlı saldırısıyla hayatını kaybeden 54 yaşındaki Neriman Onur vakası, Türkiye’de kadın cinayetlerinin geldiği kritik noktayı ve mevcut hukuki, toplumsal mücadele gereksinimini bir kez daha gözler önüne seriyor. Soruşturma aşamasında, failin Yunus Timleri tarafından olay yerinden kısa sürede yakalanması güvenlik güçlerinin etkinliğini gösterirken; 2024’te en az 394 kadının erkekler tarafından öldürülmesi, “kadına yönelik şiddetle mücadele” çalışmalarının acil biçimde güçlendirilmesi ihtiyacını vurguluyor. Makalemizde önce olayın ayrıntılarını, ardından hukuki süreci, istatistiki büyüklükleri ve önleme önerilerini ele alıyoruz.

Olayın Ayrıntıları

Adana’nın Yeşilyurt Mahallesi’ndeki metro alt geçidinin merdivenlerinde yürüyen Neriman Onur (54), eski eşi Mehmet Ali Nayki (58) tarafından arkasından başına tabancayla tek el ateş edilerek öldürüldü  Olay, 07.05.2025 günü saat 18.00 sıralarında gerçekleşti; Onur’un yardım çığlıkları eşliğinde Nayki kaçmaya çalışırken, bölgedeki vatandaşların ihbarı üzerine polis ve sağlık ekipleri hızla sevk edildi . Sağlık ekipleri, Onur’un olay yerinde yaşamını yitirdiğini tespit etti

Failin Yakalanması ve İlk İnceleme

Olay yerine kısa sürede intikal eden Asayiş Şube Müdürlüğü’ne bağlı Yunus Timleri, Mehmet Ali Nayki’yi üzerindeki tabanca ile birlikte yakalayarak gözaltına aldı  Olay yeri incelemesi ve savcılık işlemlerinin ardından, Onur’un cenazesi otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu’na sevk edildi; soruşturma Emniyet ve Cumhuriyet Savcılığı tarafından titizlikle sürdürülüyor.

Soruşturma ve Hukuki Süreç

Türk Ceza Kanunu’nun 81. maddesine göre kasten öldürme suçu, ağırlaştırılmış müebbet hapis ya da müebbet hapis cezasıyla cezalandırılır. Kadına yönelik şiddet vakalarında, failin “tasarlayarak öldürme” veya “nitelikli şekilde öldürme” halleri aranır. Somut olayda silahlı saldırı, tekerrür ve canavarca hislerle hareket etme nitelikleri değerlendirilecek; soruşturma aşamasında olaya ilişkin delillerin hızla toplanması, adli tıp raporlarının bekletmeden çıkarılması kritik önemdedir.

Türkiye’de Kadın Cinayetleri İstatistikleri

  • 2024 yılı genel veri: Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporuna göre 2024’te en az 394 kadın, erkekler tarafından öldürüldü

  • Boşanma ve ayrılma kaynaklı cinayetler: Öldürülen 394 kadından 111’i, boşanma veya ayrılma sürecindeki kararları nedeniyle hedef alındı .

  • Kamusal alanda öldürülme oranı: 1 Ocak–31 Mayıs 2024 döneminde, kadın cinayetlerinin %30’u kamuya açık alanlarda gerçekleşti .

  • Yıllık değişim: 2023’te 315 cinayet varken 2024’te bu sayı 394’e yükseldi; son beş yılda artış trendi sürüyor .

Bu veriler, Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin durdurulması için kısa vadeli toplumsal, hukuki ve güvenlik önlemlerinin acilen artırılması gerektiğini gösteriyor.

Kadına Yönelik Şiddetin Nedenleri ve Önleme Önerileri

  1. Erkek egemen zihniyetin kırılması: Toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyen eğitim programlarının, okul müfredatlarından başlayarak yaygınlaştırılması .

  2. Erken müdahale hatlarının güçlendirilmesi: Şiddet mağduru kadınların 7/24 ulaşabileceği mobil danışma ve güvenli barınma merkezlerinin yaygınlaştırılması .

  3. Hukuki düzenlemeler ve uygulama: İstanbul Sözleşmesi’nin tam kapsamlı uygulaması, elektronik kelepçe denetimi ve etkin koruma tedbirlerinin hızla devreye alınması .

  4. Yapanların caydırılması: TCK’da öngörülen ceza artırımı maddelerinin “kadını hedef alan” failler için daha etkili uygulanması, cezaların infazında toplum yararına çalışma ve rehabilitasyon programlarının zorunlu tutulması.

  5. Medyanın sorumlu haberciliği: Kadın cinayetlerinin ayrıntıcı ve yücelten yayın anlayışı yerine, önleme ve toplumsal farkındalığı hedefleyen hitaplarla sunulması.

Sonuç

Adana’daki metro alt geçidi cinayeti, Türkiye genelindeki kadın cinayetleri krizinin yeni bir örneğidir. Olayın failinin hızlı yakalanması güvenlik güçlerinin etkinliğini gösterse de; artan şiddet verileri, kadınları koruyan mekanizmaların yetersizliğini ortaya koyuyor. Hem hukuki hem de toplumsal tedbirlerin ivedilikle güçlendirilmesi, kadına yönelik şiddetin önlenmesinin anahtarıdır.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar