Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Van’da 8 Mart Mitingi: Pervin Buldan ve Tülay Hatimoğulları Kadın Hakları İçin Sesini Yükseltiyor

Yayımlandı

üzerinde

Van’da 8 Mart Mitingi: Pervin Buldan ve Tülay Hatimoğulları Kadın Hakları İçin Sesini Yükseltiyor

Meta Açıklama: Van’da 8 Mart’ta gerçekleşen mitingde, Pervin Buldan ve Tülay Hatimoğulları kadın hakları, eşitlik ve özgürlük temalarını vurguladı. Etkinliğin detayları, konuşmalar ve sosyal medyadaki yankılar burada!

Giriş

8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında Van’da düzenlenen miting, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine dair güçlü mesajlar içerdi. Şehrin farklı kesimlerinden katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği etkinlikte, tanınmış isimler Pervin Buldan ve Tülay Hatimoğulları, kadınların sesi olmak adına önemli açıklamalarda bulundu. Bu makalede, mitingin gelişimi, konuşmaların içeriği, katılımcıların tepkileri ve etkinliğin bölgedeki önemi detaylı olarak incelenmektedir.

Etkinliğin Genel Görünümü

Mitingin Amacı ve Katılım

Van sokakları, 8 Mart günü kadın haklarının savunulduğu, toplumsal adaletin ve eşitliğin savunulduğu bir platforma dönüştü. Katılımcılar; kadınların maruz kaldığı ayrımcılığa, ekonomik ve sosyal eşitsizliklere karşı birleşerek seslerini duyururken, miting alanında pankartlar ve sloganlar dikkat çekti. Etkinliğin ana hedefi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, kadınların siyasi ve ekonomik hayata tam katılımının desteklenmesi ve dayanışmanın güçlendirilmesiydi.

Katılımcı Profili

Mitinge, yalnızca kadınlar değil, erkekler, gençler, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve yerel halk da katıldı. Bu geniş katılım, etkinliğin evrensel bir destek gördüğünü ve kadın hakları konusunun tüm kesimler tarafından önemsendiğini ortaya koydu.

Pervin Buldan’ın Konuşması

Kadın Hakları ve Özgürlük Vurgusu

Pervin Buldan, etkinlik alanına damgasını vuran konuşmasında; “Kadınların özgürleşmesi, toplumun da özgürleşmesidir” diyerek, kadının toplumdaki rolünün her alanda güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Buldan, toplumsal cinsiyet eşitliği, adil bir hukuk sistemi ve kadınların ekonomik hayata katılımının artırılmasının, ülke genelinde daha demokratik ve kapsayıcı bir yapının oluşması için elzem olduğunu belirtti.

Politik ve Sosyal Mesajlar

Konuşmasında, kadınların maruz kaldığı şiddet, ayrımcılık ve ekonomik eşitsizlik gibi sorunlara dikkat çeken Buldan, çözüm yollarının ancak toplumun tüm kesimlerinin desteğiyle mümkün olacağını ifade etti. Kadın hareketinin ulusal ve uluslararası alandaki başarılarını örnek göstererek, dayanışma ve birlik mesajlarını ön plana çıkardı.

Tülay Hatimoğulları’nın Mesajı

Toplumsal Dayanışma ve Değişim Rüzgarı

Etkinlikte Pervin Buldan’ın ardından söz alan Tülay Hatimoğulları, kadın hakları mücadelesinin yalnızca bir sembolik eylem olmadığını, aynı zamanda somut adımlarla desteklenmesi gerektiğini dile getirdi. Hatimoğulları; “Bugün burada, her birimizin sesi, yarınların umudu olacak” diyerek, kadınların politikaya, ekonomiye ve toplumsal yaşama katılımının artırılması gerektiğini belirtti.

Yerel ve Bölgesel Etkiler

Hatimoğulları’nın konuşmasında, özellikle Van ve çevre illerde yaşayan kadınların karşılaştığı zorluklara değinildi. Bölgedeki ekonomik sıkıntılar, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan problemler ile toplumsal cinsiyet rollerinin dayattığı kısıtlamalar üzerinde duruldu. Kadınların bu sorunlara karşı birlik ve dayanışma içerisinde hareket etmesi gerektiği vurgulandı.

Sosyal Medya ve Kamuoyu Tepkileri

Dijital Platformlarda Yankı Bulan Mesajlar

Mitingin hemen ardından sosyal medyada, özellikle Twitter, Facebook ve Instagram gibi platformlarda paylaşılan görseller ve videolar büyük ilgi gördü. Katılımcılar, Pervin Buldan ve Tülay Hatimoğulları’nın samimi ve etkileyici konuşmalarını destekleyen mesajlar paylaştı. Hashtag’ler #Van8Mart, #KadınHakları ve #BirlikteGüçlüyüz gibi etiketler, etkinliğin yaygınlaşmasında önemli rol oynadı.

Kamuoyu ve Medya Yorumları

Yerel basının yanı sıra ulusal medya organları da etkinliği yakından takip etti. Miting, kadın hakları mücadelesinin canlı bir örneği olarak değerlendirildi. Analistler, etkinliğin yalnızca Van’da değil, tüm Türkiye’de kadınların sesi olma özelliğini ön plana çıkardığını ifade etti.

Sonuç ve Değerlendirme

Van’da gerçekleşen 8 Mart mitingi, kadın haklarına yönelik farkındalık yaratma ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama çabalarına önemli bir katkı sundu. Pervin Buldan ve Tülay Hatimoğulları’nın etkileyici konuşmaları, yalnızca yerel değil, ulusal düzeyde de yankı uyandırdı. Miting, kadınların yalnızca sembolik bir dayanışma eylemi değil, aynı zamanda somut taleplerle hareket etmesi gerektiğinin altını çizdi.

Bu kapsamlı etkinlik, kadın hakları savunucularının sesini daha da güçlendirirken, toplumsal dönüşüm ve eşitlik arayışının devam edeceğinin bir göstergesi oldu. Hem yerel hem de ulusal arenada yapılacak çalışmaların, kadınların yaşam kalitesini artırma ve toplumsal adaleti sağlama yönündeki çabaları desteklemesi büyük önem taşıyor.3

Gündem

“Şok Uyarı: İstanbul’da Aynı Noktada 6.2’lik Bir Deprem Daha Kapıda! Şener Üşümezsoy İlk Kez Açıkladı”

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması

Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Silivri ve Kumburgaz çukurlarında “aynı noktada, aynı büyüklükte” 6.2’lik bir deprem daha beklediğini açıkladı. İstanbul’daki risk ve hazırlanmanız gereken adımlar makalemizde.

İlk kez Prof. Dr. Şener Üşümezsoy tarafından yapılan bu değerlendirme, İstanbul’da 23 Nisan 2025’de yaşanan 6.2 büyüklüğündeki Silivri depreminden hemen sonra “büyük Marmara depremi riskinin geçtiğini” savunmasının ardından geldi. Üşümezsoy, Silivri çukurunun orta kesimindeki kırılmayan fay hattında Kumburgaz çukurunda da benzer bir deprem kırılmasının muhtemel olduğunu belirterek, “Aynı noktada, aynı büyüklükte bir 6.2’lik sarsıntı daha bekliyorum” ifadelerini kullandı . Bu makalede, uzman tahmininin detaylarını, olası etkilerini ve almanız gereken önlemleri ele alacağız.

Özet

Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, İstanbul Silivri açıklarında 20 gün önce yaşanan 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından “Büyük Marmara Depremi riski bitti” açıklaması yapmış, ancak şimdi aynı bölgede “6.2 büyüklüğünde bir deprem daha” beklendiğini vurgulamıştır . Tahmin, Kumburgaz çukurunda kırılmayan yaklaşık 20–25 km’lik bir fay hattına işaret ediyor. Uzman, tekrar edecek depremin etkisinin benzer olacağını ancak biraz daha yıkıcı unsurlar içerebileceğini belirtti .

Tahminin Detayları

Kumburgaz ve Silivri Çukuru Hattı

  • Silivri Çukuru’nun Orta Kısmı: Üşümezsoy’a göre bölgedeki kırılma hattı, 200 km’den fazla bir yüzey alanı oluşturacak şekilde yırtıldı; geride kırılmayan yaklaşık 20–25 km’lik bir bölüm kaldı .

  • Kumburgaz Çukuru: Orta sırt olarak adlandırılan bu bölgede benzer uzunlukta ikinci bir fay hattı bulunuyor. Burada yeni bir kırılma, 6.2 büyüklüğünde sarsıntıya yol açabilir .

Tahminin Bilimsel Dayanağı

  • Fay Yüzeyi ve Derinlik İlişkisi: Üşümezsoy, 100 km yüzey kırılmasıyla 6.0, 200 km kırılmasıyla 6.2 büyüklük üretebileceğini açıkladı. Silivri’deki ilk depremde 200 km’lik bir alan yırtıldı; geride kalan 200 km’lik bölüm benzer bir sarsıntı potansiyeli taşıyor

  • Tarihsel Kırılma Modelleri: 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi sonrasında Marmara’nın kuzey kenar fayları temel alınırken, Üşümezsoy bu kez deniz içi orta sırt faylarındaki aktifliği vurguladı .

Uzman Görüşü ve Kamuoyuna Mesaj

Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Beyaz TV’de katıldığı “Ne Var Ne Yok” programında, “İstanbul 6.2’yle yıkılmadı, ama aynı noktada, aynı büyüklükte bir deprem daha bekliyoruz. Bir 6.2’lik deprem oldu mu etkisi biraz daha sert olabilir” açıklamasını yaptı . Uzman, bölge halkını paniğe kapılmadan gerekli tedbirleri almaya çağırdı.

Sonuç ve Öneriler

Olası Etkiler

  • Bina hasarlarında artış, özellikle eski veya güçsüz yapılar için risk.

  • Altyapı ve ulaşımda aksamalar; İstanbul Boğazı ve köprülerde titreşim artışı.

  • Psikososyal etkiler: Halkta deprem korkusu ve kaygı düzeyinin yükselmesi.

Alınması Gereken Tedbirler

  1. Yapısal Güçlendirme: Deprem yönetmeliğine uygun güçlendirme çalışmaları hızlandırılmalıdır.

  2. Acil Durum Planları: Ailelerde toplanma alanları, acil durum çantaları ve iletişim kodları belirlenmelidir.

  3. Erken Uyarı Sistemleri: Mobil uygulamalar ve SMS bazlı bilgilendirme yaygınlaştırılmalıdır.

  4. Eğitim ve Tatbikat: Okullarda ve işyerlerinde deprem tatbikatları düzenlenmeli, bilinçlendirme çalışmaları sürdürülmelidir.

Okumaya Devam Et

Gündem

İstanbul Depremi Sonrası Erdoğan’dan “Önce Bana Sunulmasın” Talimatı: Toplantı Taleplerinin Perde Arkası

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması
23 Nisan’daki 6,2’lik İstanbul depremi sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AFAD’daki kriz toplantısında “deprem senaryolarını inceleyin, yurt dışı uzman görüşlerini alın ve raporu önce Afet Politikaları Kurulu’na sunun” talimatlarının detayları ve siyasi yansımaları.

Özet: 23 Nisan 2025 günü saat 12:49’da İstanbul’da meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı İstanbul AFAD Kriz Merkezi’ne acil toplantı düzenlemeye sevk etti. Toplantıda, deprem uzmanlarıyla alternatif senaryoların değerlendirilmesi, yurt dışı uzman görüşlerinin alınması ve gelecekteki olası etkilerin irdelenmesi talimatları verildi. Hazırlanacak raporların önce Afet Politikaları Kurulu’na sunulması; “Önce bana sunulmasın” talimatı ise, sürecin şeffaflığı ve koordinasyon zincirinin işleyişine vurgu yaptı. Kararların uygulanması ve siyasi tepkiler, hem kriz yönetimi kabiliyeti hem de İstanbul yönetimiyle koordinasyon eksenini yeniden gündeme taşıdı.

Olayın Arka Planı

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı akşamı, İstanbul’da 13 saniye süren 6,2 büyüklüğündeki deprem büyük panik yarattı. Deprem, kent genelinde hasar bilgisi ve artçılar konusunda belirsizlik oluşturdu .

Erdoğan’ın Toplantı Talepleri

  • Farklı Senaryoların İncelenmesi: “Deprem uzmanlarıyla görüşün, farklı fikirleri de dahil edin. En olası senaryo hangisi” talimatı verild

  • Yurt Dışı Uzmanların Görüşü: “Yurt dışındaki uzmanlara da sorun” vurgusu, uluslararası deneyimden yararlanma isteğini gösterdi .

  • Gelecekteki Etkilerin Araştırılması: Depremin uzun vadeli muhtemel etkileri üzerinde çalışılması, risk yönetiminde öngörü kabiliyetini güçlendirmeyi amaçladı

  • Rapor Sunum Sırası: Hazırlanacak raporun “önce Cumhurbaşkanlığı Afet Politikaları Kurulu’na sunulması, ardından tarafıma iletilmemesi” talimatı, sürecin belirli bir hiyerarşi içinde yürümesini hedefledi

  • Kulis Bilgisi: Can Coşkun’un aktardığına göre, toplantı bilgilerinin bürokrat kaynaklardan edinildiği ve Erdoğan’ın eski gönüllü arama kurtarma görevlisinin aktardığı ayrıntılara özel önem verdiği iddia edildi

Taleplerin Analizi

Toplantıda öne çıkan “farklı senaryolar” ve “yurt dışı uzman” vurgusu, AFAD’ın sahadaki brifinglerini uluslararası literatürle karşılaştırma ihtiyacını işaret ediyor. Bu yaklaşım, Türkiye’nin kritik afet yönetimi stratejisinde dış paydaşları daha etkin kullanma eğilimini gösteriyor. Ayrıca “rapor önce Kurul’a sunulsun” talimatı, karar alma süreçlerinde merkezi koordinasyon mekanizmasına öncelik verdiği anlamına geliyor.

Siyasi Tepkiler

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, toplantıya İBB yetkililerinin davet edilmemesini sert şekilde eleştirdi. Özel’e göre, “16 milyonluk kentin yönetimini temsil eden İBB Başkanının ve AKOM sorumlusunun toplantıda olmaması, kriz yönetiminde siyasi angajman olarak değerlendirildi” . Bu eleştiriler, İstanbul yönetimi ile merkezi hükümet arasındaki koordinasyon tartışmalarını yeniden alevlendirdi.

Okumaya Devam Et

Gündem

Bahçelievler Kur’an Kursunda Cinsel İstismar Skandalı: Tutuklanan Belletmen İbrahim K. ve 17 Çocuğun Pedagog Eşliğinde İfadesi

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması :
Bahçelievler’de Diyanet’e bağlı Kur’an kursunda belletmen İbrahim K. 17 çocuğa cinsel istismar iddiasıyla tutuklandı. Çocuklar pedagog eşliğinde ifade verdi.

Bahçelievler’de Diyanet’e bağlı yatılı erkek Kur’an kursunda yaşanan cinsel istismar iddiası, toplumda derin bir infial yarattı. 25 Nisan 2025 sabahı Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında, kursun belletmeni İbrahim K. gözaltına alındı ve tutuklandı. Yaşları 10 ile 13 arasında değişen 17 çocuk, hafta sonu Bakırköy Çocuk İzleme Merkezi’nde pedagog gözetiminde ifadelerini verdi. Olayın halihazırda devam eden hukuki süreci, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurs yönetimine dair herhangi bir idari işlem yapmaması ve mağdur çocukların çoğunun kursa geri gönderilmesi tartışmaları daha da alevlendirdi.

Olayın Geçmişi

İstanbul Bahçelievler’de, Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı yatılı erkek Kur’an kursunda görev yapan belletmen İbrahim K., 10–13 yaşındaki çocuklara yönelik cinsel istismarla suçlanıyor . İddiaların kamuoyuna yansıması, yakınlardaki imam hatip ortaokulunda görevli bir öğretmenin çocukların konuşmalarını duyarak savcılığa ihbarda bulunmasıyla gerçekleşti

Soruşturma Süreci

İmam hatip ortaokulundan yapılan başvuru üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı derhal soruşturma açtı . Belletmen İbrahim K. önce gözaltına alındı, ardından sevk edildiği mahkeme tarafından “suç delillerini karartma ve kaçma riski” gerekçesiyle tutuklandı

Çocukların İfadeleri

Hafta sonu düzenlenen seansta 17 mağdur çocuk, Bakırköy Çocuk İzleme Merkezi’nde uzman pedagog eşliğinde dinlendi  Pedagoglar gözetiminde alınan ifadelerde, çocuklar belletmenin kurs içindeki odalarda uyudukları sırada yataklarına girerek istismarda bulunduğunu anlattı . Bazı çocuklar, davranışları diğer personelin de gördüğünü ancak müdahale edilmediğini ifade etti

Hukuki Durum

Soruşturmayı yürüten Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Türk Ceza Kanunu’nun “cinsel istismar” maddeleri uyarınca kovuşturma başlattı  Tutuklanan İbrahim K. hakkında hazırlanan iddianame tamamlandığında, dosya İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edilecek . Kurs yönetimine ve Diyanet’e bağlı diğer yetkililere henüz idari yaptırım uygulanmadı .

Uzman Görüşleri ve Önlemler

Çocuk hakları alanında faaliyet gösteren psikologlar ve pedagoglar, Kur’an kursları gibi kapalı ve denetimsiz ortamlarda istismar riskinin yüksek olduğuna dikkat çekiyor . “Çocukların korunması için Diyanet’e bağlı tüm kurslarda rutin pedagojik denetimler ve psikososyal destek birimleri oluşturulmalı” önerisi yapılıyor . Ayrıca uzmanlar, kuruma alınacak personelde adli sicil ve referans araştırmasının zorunlu hale getirilmesini tavsiye ediyor .

Sonuç

Bahçelievler’deki bu skandal, dini eğitim kurumlarında çocuk güvenliğinin sağlanması gerekliliğini bir kez daha ortaya koydu. Hukuki süreç devam ederken, mağdur çocukların travmalarının iyileştirilmesi için uzun vadeli psikolojik destek ve toplumsal farkındalık çalışmalarının hızlandırılması önem taşıyor. Kamuoyu ayrıca Diyanet’in kurs yönetimine yönelik idari adımları atmasını ve benzer vakaların önüne geçilmesi için kapsamlı bir reform planı açıklamasını bekliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar