Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Politika

DEM Parti Heyeti Liderler Turuna Çıkıyor: Pervin Buldan, Mithat Sancar ve Faik Özgür Erol’den Kritik Görüşmeler

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
DEM Parti heyeti, PKK’nın silah bırakması sonrası Pervin Buldan, Mithat Sancar ve Faik Özgür Erol liderliğinde Gelecek Parti, MHP ve CHP genel başkanlarını ziyaret edecek.

Giriş

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı heyeti, PKK’nın sembolik silah bırakma kararı sonrasında siyasi partiler turuna başlıyor. Üç kişilik heyet; TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, Şanlıurfa Milletvekili Mithat Sancar ve avukat Faik Özgür Erol’dan oluşuyor . Bu tur, ‘Terörsüz Türkiye’ sürecinin bir parçası olarak değerlendiriliyor ve parti liderleriyle yapılacak temaslar, ülke siyaseti açısından kritik bir önem taşıyor .

Siyasi Arka Plan

PKK elebaşının Abdullah Öcalan’a yaptığı çağrının ardından, örgüt sembolik olarak silah bıraktığını açıkladı. Bu gelişme, DEM Parti’nin hem güvenlik hem de diyalog eksenindeki faaliyetlerini hızlandırdı  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “AK Parti, MHP, DEM Parti üçlüsü” vurgusu da, Meclis’teki yeni ittifak dinamiklerine işaret ediyor .

Tur Programı ve Ziyaret Tarihleri

DEM Parti heyeti, bu hafta içinde üç önemli ziyarete imza atacak:

  1. Gelecek Parti (Ahmet Davutoğlu) Ziyareti

    • Tarih ve Saat: 16 Temmuz 2025, Çarşamba, 12:00

    • Yer: Gelecek Parti Genel Merkezi

    • Heyet Üyeleri: Pervin Buldan, Mithat Sancar, Faik Özgür Erol .

  2. MHP (Devlet Bahçeli) Ziyareti

    • Tarih ve Saat: 16 Temmuz 2025, Çarşamba, 14:00

    • Yer: TBMM Grup Odası

    • Amaç: ‘Terörsüz Türkiye’ sürecinin Meclis boyutunun istişaresi .

  3. CHP (Özgür Özel) Ziyareti

    • Tarih ve Saat: 17 Temmuz 2025, Perşembe, 13:00

    • Yer: CHP Genel Merkezi

    • Hedef: Demokrasi ve eşitlik vurgusuyla iktidar ve muhalefet arasında köprü kurmak .

Ziyaretlerin Önemi ve Beklentiler

  • Güvenlik ve Barış Diyaloğu: DEM Parti’nin bu turu, PKK’nın ateşkes ilanı sonrası diyalog kanallarını güçlendirmeyi hedefliyor. Buna bağlı olarak, Meclis’te ‘barış süreci’ üzerine ortak bir mutabakat metni geliştirilmesi planlanıyor.

  • İttifak Dinamikleri: Erdoğan’ın üçlü tanımlaması sonrası, MHP ve AK Parti ile demokratik bir çerçevede iş birliği zemini aranacak. DEM Parti, ‘süreç ittifakı’ kavramını daha geniş bir siyasi uzlaşıya dönüştürmeyi amaçlıyor.

  • Kamuoyu ve Medya Etkisi: Ziyaretler, hem yerel hem de uluslararası medya tarafından yakından takip ediliyor. Partinin demokratik duruşunun pekiştirilmesi, toplumsal algıyı olumlu yönde etkileyecek.

Sonuç

DEM Parti heyetinin bu liderler turu, Türkiye’nin yeni siyasi normaline ilişkin önemli ipuçları barındırıyor. Pervin Buldan, Mithat Sancar ve Faik Özgür Erol’un yapacağı görüşmeler, ‘Terörsüz Türkiye’ vizyonunun Meclis zeminine taşınmasını sağlayacak. Gözler, önümüzdeki günlerde yapılacak açıklamalarda ve ortak bildirilerde olacak.


Not: Ziyaret programı DEM Parti tarafından 14.07.2025 tarihinde resmen duyurulmuştur.

Politika

İran Basını “Pezeşkiyan İsrail Saldırısında Yaralandı” İddiasını Gündeme Taşıdı

Yayımlandı

üzerinde

Açıklama
İran’ın yarı resmi Fars Haber Ajansı, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın 16 Haziran’daki İsrail saldırısında bacağından hafif şekilde yaralandığını öne sürdü. Haber kaynakları arasında çelişkiler ve bağımsız doğrulama eksikliği bulunuyor.

1. İddianın Kaynağı ve Zamanlaması

İran medyasında önce 13 Temmuz 2025 tarihinde yayımlanan haberlere göre, İsrail’in İran’a yönelik 12 günlük bombardımanları sırasında, 16 Haziran 2025 sabahı Tahran’ın batı kesimindeki bir binada toplanan Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi toplantısı hedef alındı . Yarı resmi Fars Haber Ajansı’nın aktardığına göre; o sırada toplantı salonundan tahliye edilen Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile diğer bazı üst düzey yetkililer, bacaklarından hafif yaralandı .

2. Olayın Detayları ve Akademik Açıklamalar

  • Saldırı Planı: Haberde, saldırının tıpkı 2024’te Beyrut’taki Nasrallah suikastına benzer şekilde içerden bilgi sızdırma ve acil çıkış yollarının kapatılması stratejisiyle organize edildiği iddia edildi .

  • Yaralanma Boyutu: Pezeşkiyan ve diğer yetkililerin “hafif derecede bacak yaraları” aldığı, hayati tehlike bulunmadığı vurgulandı .

  • Resmi Yorumlar: Cumhurbaşkanı’nın video röportajlarında saldırı planı hakkında daha önce uyarılar yaptığı ve güvenlik toplantısına saldırı ihtimali üzerinde durduğu hatırlatıldı.

3. Bağımsız Doğrulama ve Çelişkiler

  • Uluslararası Ajanslar: Şu ana kadar Reuters, AP veya AFP gibi bağımsız haber ajansları tarafından olayla ilgili ayrı bir teyit ya da muhalif bir açıklama gelmedi.

  • İran Yetkililerinin Tutumu: Eski Devrim Muhafızları Komutanı Muhsin Rızai, 9 Temmuz’da “altı bomba isabet etti fakat can kaybı yaşanmadı” demişti; ancak Pezeşkiyan’dan veya Cumhurbaşkanlığı Ofisi’nden doğrudan bir tıbbi rapor paylaşılmadı.

  • Propaganda Riski: Büyük ölçekli kriz dönemlerinde karşı tarafı zayıf göstermek amacıyla yayılan haberlerin, gerçek tıbbi verilerle örtüşmediği geçmiş örnekler arasında.

4. Bölgesel ve Jeopolitik Bağlam

  • 12 Günlük Çatışma: 13 Haziran’da başlayan hava harekâtları, İran’daki nükleer tesisler ve sivillerin hedef alınmasıyla tırmanmış; resmi İran kaynaklarına göre 1.100’ün üzerinde, İsrail tarafına göre ise onlarca can kaybı yaşanmıştı.

  • Geri Tepme: İran Devrim Muhafızları’nın misilleme saldırıları ve bölgedeki gerilimin akıbeti, bu iddianın güvenilirliğinin de jeopolitik dengelerle doğrudan ilişkili olduğunu gösteriyor.

5. Sonuç ve Takip

  • Doğrulama Beklentisi: Pezeşkiyan’ın sağlık durumu ve 16 Haziran’daki olaya ilişkin bağımsız teyitlerin, İran resmi kurumlarından tıbbi belge veya uluslararası haber ajanslarından ek raporlar gelene dek kesin bilgi olarak kabul edilmemesi önerilir.

  • Gelişmeleri İzleme: Haber, bölgedeki tansiyonun en kritik anlarından birinde gündeme oturdu. Resmi açıklamalar ve uluslararası teyitler doğrultusunda güncellemeler takip edilmeli.

Okumaya Devam Et

Politika

Trump’ın “Yeniden Vururuz” Uyarısına İran’dan Sert Yanıt: “İşbirliğini Ulusal Güvenlik Konseyi Üzerinden Yürüteceğiz”

Yayımlandı

üzerinde

Açıklama:
ABD Başkanı Donald Trump’ın “İran uranyum zenginleştirmeye devam ederse yeniden vururuz” tehdidine, İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi’den kapsamlı cevap geldi. Yeni düzenlemeyle IAEA işbirliği Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi kanalıyla yürütülecek; zenginleştirme hakkı tanınmayan hiçbir anlaşma kabul edilmeyecek.

Giriş

Ortadoğu’daki tansiyonu yeniden yükselten gelişmelerin merkezinde, 12 günlük İsrail–İran gerilimi sırasında dile getirilen tehditler ve karşılıklı açıklamalar yer alıyor. ABD Başkanı Donald Trump, İran’ın nükleer faaliyetlerini “durmazsanız yeniden vururuz” sözleriyle sert bir dille uyarmıştı . Buna karşılık, İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, uluslararası arenaya yaptığı açıklamada, IAEA ile işbirliğini tamamen sonlandırmamakla birlikte bundan sonra tüm süreçleri Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi aracılığıyla yürüteceklerini duyurarak tansiyonu daha da artırdı .

Trump’ın “Yeniden Vururuz” Tehdidi

Beyaz Saray’da düzenlenen basın toplantısında konuşan Trump, “İran uranyum zenginleştirmeye devam ederse yeniden vururuz” ifadeleriyle Tahran yönetimine net bir mesaj iletti. Basın mensuplarının “İran’a tekrar saldırı ihtimali var mı?” sorusuna ise “Kesinlikle… Hiç şüpheniz olmasın” yanıtını vererek bölgede olası askeri müdahale görüntülerini akıllara getirdi .

İran’ın Resmi Tepkisi ve Yeni Düzenleme

Erakçi, Tahran’da yabancı ülkelerin büyükelçileriyle düzenlenen diplomatik toplantıda, İran Meclisi’nin çıkardığı yasaya atıfta bulunarak, “IAEA ile işbirliğimizi askıya almayı zorunlu kılan yasal düzenlemeye rağmen ortaklık tamamen bitmiş değil” ifadesini kullandı . Bu kapsamda, müfettişlerin ülkeyi terk etmesine rağmen nükleer tesislerdeki denetimler Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi gözetiminde sürdürülecek.

Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi’nin Rolü

Yeni kararlarla birlikte, IAEA’nın talepleri artık doğrudan hükümet yerine Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi tarafından ele alınacak. Erakçi, “Her talep, İran’ın ulusal çıkarları doğrultusunda ayrı ayrı incelenecek ve yanıtlanacak” diyerek merkezi kontrol mekanizmasının güçlendirileceğini vurguladı Bu adım, Tahran’ın dış baskılara karşı elini daha da güçlendirmeyi amaçlıyor .

Zenginleştirme Hakkının Vazgeçilmezliği

Erakçi, İran’ın zenginleştirme hakkının tanınmadığı hiçbir anlaşmayı kabul etmeyeceğini net bir dille ifade etti: “Nükleer müzakerelerde, İran halkının zenginleştirme hakkı da dahil tüm haklarına tam saygı gösterilmelidir” . Bu kararlılık, Mayıs 2018’de ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin yarattığı hukuki boşluğun doldurulması niyetini de gösteriyor .

ABD’den Sert Kınama: “Kabul Edilemez”

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce ise İran’ın IAEA ile işbirliğini askıya alma kararını “kabul edilemez” olarak nitelendirdi. Bruce, “Tahran’ın barış ve refah yolunu seçme fırsatını boşa çıkaracak adımlar atması kaygı verici” açıklamasını yaptı . Ayrıca, İran’ın yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum stoklaması üzerinde durarak bölgesel güvenliği tehdit ettiğini savundu .

Bölgesel ve Uluslararası Etkiler

Bu gelişmeler, İsrail’in doğalgaz sahalarına yönelik son vuruşlarının ardından daha da kritik bir boyut kazandı. İsrail-İran hattındaki gerilim, enerji arz güvenliğinden deniz ticaret yollarına kadar geniş bir yelpazede risk oluşturuyor . Uzmanlar, Tahran’ın IAEA işbirliğini tamamen sonlandırmama niyetinin, yeni yaptırım dalgalarını engellemeye yönelik diplomatik bir manevra olarak değerlendiriyor .

Sonuç

Trump’ın “yeniden vururuz” tehdidi ve İran’ın “industrial ölçekte zenginleştirme hakkı” vurgusuyla şekillenen yeni kriz, nükleer müzakerelerin geleceğini belirsizleştiriyor. Tahran’ın Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi üzerinden yürüteceği işbirliği, hem diplomatik hem de teknik düzeyde süreci karmaşıklaştırırken, ABD ve diğer Batılı ülkelerle ilişkileri de derin bir çıkmaza sokuyor. Bölgesel aktörlerin ve uluslararası kurumların izleyeceği adımlar, önümüzdeki dönemde gerilimin tırmanmasını veya yumuşamasını belirleyecek.

Okumaya Devam Et

Politika

ABD Ankara Büyükelçisi Tom Barrack: “SDG, YPG ve PKK Aynı Yapıdır”

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması

“ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, ‘SDG eşittir YPG ve PKK’ diyerek Suriye’deki terör unsurlarının entegrasyon sürecine ilişkin çarpıcı bir değerlendirme yaptı. Detaylar ve uzman yorumları bu makalede.”

Giriş

11 Temmuz 2025 tarihinde CNN Türk Washington Temsilcisi Yunus Paksoy’un sorularını yanıtlayan ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Suriye Demokratik Güçleri (SDG), YPG ve PKK arasındaki ilişkinin ayrılmaz bir bütün olduğunu vurguladı. Barrack’ın “SDG eşittir PKK demektir” açıklaması, hem Türkiye hem de bölgesel denge açısından önemli yankılar uyandırdı


1. Tom Barrack Kimdir?

  • Görev Tanımı: Tom Barrack, ABD’nin Ankara Büyükelçisi olarak aynı zamanda Suriye Özel Temsilcisi unvanını taşıyor.

  • Kariyer Özeti: Uzun yıllar uluslararası yatırım ve diplomasi alanında çalışmış, Suriye konusundaki uzmanlığı ve Trump dönemindeki bağlarıyla dikkat çekmiş bir isim.


2. Açıklamanın İçeriği ve Bağlamı

  • Temel İfade: Barrack, SDG terimini kullanarak YPG’yi ve dolayısıyla PKK’yı kastettiğini; “SDG dediğiniz YPG’dir, YPG de PKK’dır” sözleriyle netleştirdi.

  • Silah Bırakma ve Entegrasyon: Açıklamada ayrıca PKK’nın “şu anda silah bırakmaya başladığı” ve YPG’nin Suriye ordusuna entegre edilmesi sürecinde adım atması gerektiği belirtildi.

  • Suriye’nin Birliği: Barrack, “Tek bir Suriye, tek ordu, tek hükümet” çerçevesinin önemini vurgulayarak, federal bir yapıyı Türkiye için de bölünme riski olarak değerlendirdi.


3. Türkiye–ABD–Suriye İlişkilerine Etkisi

  • Türkiye’nin Güvenlik Endişeleri: Türkiye, PKK’yı doğrudan Türkiye’ye yönelik terör tehdidi olarak görüyor. Barrack’ın eşitlemesi, Ankara’nın Beklentileriyle örtüşür nitelikte.

  • ABD’nin Denge Politikası: Washington, SDG/YPG ile IŞİD’e karşı ortaklık yaptı; ancak artık bu ortaklığın siyasi zemine taşınması konusunda tereddütler var.

  • Bölgesel Yansımalar: Açıklama, Şam’ın SDG entegrasyonuna karşı duruşu ve Rusya–Türkiye–ABD ekseninde yeni müzakerelerin fitilini ateşleyebilir


4. Uzman Görüşleri

  • Analist Yorumu: Bölge uzmanları, Barrack’ın söyleminin hem Washington’un Suriye politikalarında netlik arzusu hem de Ankara baskısına yanıt mahiyetinde olduğunu belirtiyor.

  • Siyasi Riskler: Bu tanımlama, PKK/YPG unsurlarının statüsüne ilişkin Türkiye ve ABD arasında yeni gerilim alanları oluşturabilir.


5. Sonuç ve İlerleyen Süreç

Tom Barrack’ın “SDG = YPG = PKK” ifadesi, Suriye’nin kuzeyindeki geleceğe dair belirsizlikleri artırırken Türkiye–ABD ilişkilerinde de sahadaki dinamikleri yeniden şekillendirecek görünüyor. Önümüzdeki dönemde Şam yönetimiyle müzakereler, YPG’nin silah bırakma adımları ve uluslararası denetim mekanizmaları takip edilecek kritik başlıklar arasında yer alacak.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar