Teknoloji
NASA, şehirleri yok edebilecek asteroitin ilk görüntüsünü yakaladı

Dünya’ya doğru potansiyel bir rotası olan ve “şehir yok eden” olarak tanımlanan asteroit, yeni bir videoda görüntülendi ve gelecekte olabilecekler hakkında ilk bakışı sağladı.
NASA, yaklaşık 60 metre çapındaki 2024 YR4 adlı asteroidi, Dünya’dan yaklaşık 56 milyon km uzakta tespit etti.
Videoda, asteroit uzayın karanlığında parlayan diğer nesneler arasında ilerleyen parlak, hareketli bir beyaz nokta olarak görülüyor.
2024’ÜN SONUNDA KEŞFEDİLDİ
Astronomlar 27 Aralık 2024’te 2024 YR4’ü keşfetti ve yapılan hesaplamalara göre, 22 Aralık 2032’de Dünya’ya 106 bin km yaklaşarak gezegenimize çarpma ihtimalinin 77’de 1 (yüzde 1,3) olduğunu belirledi.
İlk tespit, gök taşının yörüngesini görüntülemelerine olanak tanıdı. Asteroitin, Güneş etrafında eliptik bir yörüngeyi takip ederek uzayda hızla ilerlediği gözlemlendi.
Bu veriler, 2024 YR4’ü NASA’nın otomatik “Sentry” risk listesinde zirveye taşıdı. Bu liste, bilinen Dünya’ya Yakın Nesneleri (NEO’lar) çarpma olasılıklarına göre sıralıyor.
NASA, konuya ilişkin yaptığı açıklamada şunları paylaştı:
“Genellikle olduğu gibi, ilk yörünge hesaplamaları yalnızca yaklaşık olarak yapılabilir ve 2032 için öngörülen belirsizlikler o kadar büyüktü ki, nesnenin kesin bir çarpma rotasında olma olasılığı çok düşüktü. Yeni gözlemler toplandıkça, yörünge daha kesin bir şekilde hesaplandı ve 2032’deki tahmini konum belirsizliği önemli ölçüde daraldı, ancak Dünya hala olası konumlar arasında bulunuyor.”
2024 YR4’ün büyüklüğü nedeniyle yoğun nüfuslu bir bölgeye düşerse büyük bir yıkıma yol açma potansiyeli var.
TUNGUSKA OLAYI
Bu asteroit, 1908’de Dünya atmosferine girerek büyük bir patlamaya neden olan Tunguska asteroidiyle yaklaşık aynı büyüklükte.
Tunguska olayında, 50 milyon ton TNT gücüne eşdeğer bir patlama, 2 bin 150 km²’lik bir alandaki 80 milyon ağacı yok etti ve üç kişinin ölümüne yol açtı.
Eğer 2024 YR4 Dünya atmosferine girerse, Tunguska olayı gibi havada patlayabilir.
ASTEROIT DÜŞERSE ÇARPMA İHTİMALİ OLDUĞU BÖLGELER
Eğer 2024 YR4 beklenmedik bir şekilde çarpma rotasına girerse, çarpma riski taşıyan bölgeler arasında Pasifik Okyanusu’nun doğusu, Güney Amerika’nın kuzeyi, Atlas Okyanusu, Afrika, Arap Denizi ve Güney Asya yer alıyor.
Ancak astronomlar, asteroitin atmosferde parçalanmadan yere çarpabileceğini ve bu durumda devasa bir krater oluşturup, çarpma bölgesindeki insan topluluklarını yok edebileceğini belirtiyor.
2024 YR4’ün çarpma potansiyelini etkileyen en önemli faktörlerden biri, boyutuna ilişkin kesin tahminler ve iç yapısının bilinmemesi. Uzmanlar, asteroitin bileşimi hakkında şu an çok az bilgiye sahip.
Asteroit Dünya’ya yaklaştıkça, bilim insanları daha ayrıntılı gözlemler yaparak boyutu, yapısı ve bileşimi hakkında daha fazla bilgi edinebilecek.
Ancak tüm bu endişelere rağmen 2024 YR4’ün Dünya’ya çarpma olasılığı hala düşük.
Astronomlar, bu asteroidin 2032’de Dünya’nın yanından güvenli bir şekilde geçmesinin çok daha olası olduğunu söylüyor.
Hatta Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) profesörü Richard P. Binzel, yaptığı açıklamada nihayetinde çarpma ihtimalinin sıfıra ineceğini düşündüğünü belirtti.
Ancak bu gerçekleşene kadar, bilim insanları gözlemlerini artırarak asteroitin yörüngesini ve hareketini daha hassas bir şekilde hesaplamaya çalışacak.
Önümüzdeki 8 yıl boyunca astronomlar, bu gök taşını yakından takip edecek ve gezegenimiz için ne kadar büyük bir tehdit oluşturduğunu daha net bir şekilde anlamaya çalışacak.
Şu an itibarıyla 2024 YR4, Torino risk ölçeğinde 3 seviyesinde yer alıyor.
Bu ölçek, Dünya’ya çarpma potansiyeli olan gök cisimlerini sınıflandırıyor.
Torino ölçeği 0’dan 10’a kadar gidiyor ve yüksek sayılar daha büyük çarpma riski anlamına geliyor.
Çoğu Dünya’ya Yakın Nesne (NEO) bu ölçekte 2’nin üzerine çıkmazken, 2024 YR4’ün 3 puan alması, astronomlar için daha fazla dikkat gerektirdiğini gösteriyor.
Şimdi, 2024 YR4’ü olabildiğince iyi analiz etmek için zamana karşı bir yarış başladı.
Teknoloji
Seneye katlanabilir iPhone gelebilir: Rekor satış hedefi

Apple, geçtiğimiz hafta tanıttığı iPhone 17 serisiyle teknoloji gündeminde önemli bir yer edindi. Özellikle temel modelde yapılan iyileştirmeler, son yılların en cazip iPhone giriş modeli olarak değerlendirilirken, Pro serisindeki tasarım değişikliği ise kullanıcılar arasında tartışma yarattı. Ancak gözler şimdiden 2025’te tanıtılması beklenen iPhone 18 serisine çevrilmiş durumda.
iPHONE 18 İÇİN ERTELEME İHTİMALİ
Son günlerde ortaya çıkan sızıntılara göre, iPhone 18’in baz modelinin lansmanının ertelenebileceği konuşuluyor. Bu durumda Pro modeller her zamanki takviminde tanıtılırken, baz modelin daha sonra piyasaya sürülmesi söz konusu olabilir.
KATLANABİLİR MODEL GELİYOR
Nikkei’nin 9to5Mac aracılığıyla paylaştığı yeni rapor, bu ertelemenin nedenini açıklıyor olabilir. Apple, uzun süredir merakla beklenen katlanabilir iPhone (iPhone Fold) için tedarik zincirini hazırlamaya başladı.
Katlanabilir cihazın ön üretiminin Tayvan’da yapılacağı, ardından seri üretim hattının Hindistan’a taşınacağı belirtiliyor. Apple, son yıllarda Hindistan’daki üretim kapasitesini artırarak ABD’deki tüketiciler için gümrük vergilerinin etkisini azaltmayı amaçlıyor.
REKOR SATIŞ HEDEFİ
Rapora göre Apple, iPhone 18 serisiyle birlikte 95 milyon adet satış hedefliyor. Bu, iPhone 17 serisine kıyasla 10 milyon daha fazla ve şirket için olağanüstü bir sıçrama anlamına geliyor. Katlanabilir modelin piyasaya sürülmesi, seriye yönelik ilgiyi artıracağı gibi, bazı kullanıcıların yine daha klasik modelleri tercih etmesi bekleniyor.
Teknoloji
Yapay zeka girişimcilerinin “manastır hayatı”: İçkimiz yok, eğlencemiz yok

Birçok girişimci için başarılı bir şirket kurmak, şöhret ve servet hayallerini beraberinde getirir. Ancak giderek artan sayıda genç yapay zeka girişimcisi, başarılı bir teknoloji girişimini tek bir hedef olarak görürken, lüks yaşamı ise reddediyor.
Wall Street Journal’ın (WSJ) haberine göre, ABD’nin Bay Area bölgesine akın eden genç yapay zeka girişimcileri, meslektaşlarının keyif aldığı lüks yaşamdan uzak, manastır benzeri bir minimalist hayat sürüyor.
Yapay zeka finans şirketi Corgi’nin kurucularından biri olan 23 yaşındaki Emily Yuan, WSJ’ye verdiği röportajda, “Bir bara gidip içki içmek yerine neden şirket kurmayayım?” ifadelerini kullandı.
“SAN FRANCISCO’NUN AYIKLARI”
Bazı teknoloji girişimcilerinin sosyal yaşamdan uzak durma yaklaşımına daha önce de rastlandı. Hatta bu kişilere “San Francisco’nun ayıkları” da deniyor.
Ancak yapay zeka nesli bunu çok daha ileri taşıyor.
Genç girişimciler sadece alkolü bırakmakla kalmıyor, aynı zamanda sosyal hayatlarını ve boş zamanlarını da feda ediyor. Hatta bazı çevrelerde yemek ve uyku gibi temel ihtiyaçlar bile şirket kurmak için erteleniyor.
Pylon şirketinin kurucusu 28 yaşındaki Marty Kausas, WSJ’ye, genellikle konserve hazır yemekleri tükettiğini söyledi:
“Yemek düşünmek zorunda kalmadığımda, çalışma günüm daha verimli oluyor.”
Kausas, LinkedIn’de paylaştığı bir gönderide son üç haftadır “haftada 92 saat çalıştığını” belirtti:
“Pazartesiden perşembeye sabah 8’den gece 1’e kadar; cuma 13 saat, pazar ise 11 saat çalıştım. Bu, gösteriş veya teşvik amacıyla söylenmiyor. Sadece gerçekten kazanmak istiyoruz.”
Kausas, hedeflerinin 10 milyar dolar değerinde halka açık bir şirket kurmak olduğunu belirtti.
BU BİR MİT Mİ?
Ancak davranış bilimleri uzmanı Jerry Davis’e göre 20’li yaşlarındaki bu girişimcilerin gerçekten günde 17 saat çalıştığını söylemek zor.
Futurism’e konuşan Davis, bu imajın, geleceğin endüstri devlerini sıradan insanlardan ayırmak için oluşturulmuş bir “mit” olduğunu düşünüyor.
Fitness teknolojisi girişimi Fort’un kurucusu Miranda Nover, Business Insider’a verdiği röportajda, bu yaşam imajının genç girişimciler için çok önemli olduğunu belirtti:
“Eğer bir yazılım veya yapay zeka girişimcisiyseniz, kesinlikle şunu göstermek istiyorsunuz: Haftada altı gün ofisteyiz, akşam 9’a kadar çalışıyoruz, içki içmiyoruz, partilere gitmiyoruz, hiçbirini yapmıyoruz.”
Teknoloji
Bilim kurgudan gerçeğe: “Akıllı toz” teknolojisi geliyor

Polonyalı yazar Stanisław Lem, 1963 tarihli bilim kurgu öyküsü The Invincible’da (Yenilmez) bir gezegenin atmosferinde dolaşan, sürüler halinde hareket eden yapay nanobotlardan söz etmişti. Tek başlarına etkisiz olan bu mikroskobik varlıklar, birlikte enerji toplayabiliyor, çoğalabiliyor ve kendi bölgelerini ölümcül bir güçle savunabiliyordu.
Bugün, Lem’in hikayesi, gerçeğe dönüşmek üzere. “Akıllı toz” (smart dust) adı verilen yeni bir teknoloji, başlangıçta ABD’nin Soğuk Savaş dönemi araştırma kurumu DARPA’da (GPS ve internetin de öncüsü) ortaya atılan teorik bir proje olarak gündeme geldi.
Şimdi ise çevre araştırmalarından madenciliğe, hatta askeri istihbarata kadar birçok alanda geliştiriliyor.
TANE BOYUTUNDA SENSÖRLER
“Akıllı toz” aslında havada asılı kalabilen, merkezi bir cihaza veri ileten mikroskobik sensörlerden oluşuyor. İlk denemelerde pirinç tanesi büyüklüğünde kablosuz alıcılar hedeflenirken, yıllar süren Ar-Ge sayesinde artık çıplak gözle görülmesi zor, 1 mm³ ile 0,02 mm³ arasında değişen boyutlara inildi.
2003’te Crossbow Technology’nin “MICA” platformu ve UC Berkeley’nin “Spec” sensörleri, nem, ışık ve sıcaklık gibi değişkenleri milimetrik boyutlarda ölçmeyi başarmıştı. Son 10 yılda ise bu mikro sensörlerin yetenekleri genişletildi: artık ses kaydı yapabiliyor, hatta havadaki kimyasal bileşenleri tespit etmeye yönelik çalışmalar sürüyor.
Futurism’in konuyla ilgili son haberine göre bu sistemler tek başına insan vücudundaki değişimleri ölçebiliyor, sürüler halinde dağıtıldığında ise biyolojik bileşenleri tanımlayabiliyor.
Uzmanlar gelecekte, bu sensörlerin üç boyutlu ortamlarda neredeyse sınırsız veri toplayabileceğini öngörüyor.
BÜYÜYEN ENDÜSTRİ
Interesting Engineering’in verilerine göre, “akıllı toz” endüstrisinin 2022’deki değeri yaklaşık 115 milyon dolardı. 2032’de bu rakamın 400 milyon dolara yaklaşması bekleniyor. Şimdilik çalışmaların büyük kısmı üniversite ve şirket laboratuvarlarında yürütülüyor.
Emerson Process Management ve Hewlett-Packard gibi teknoloji şirketleri bu alanda öncülük ederken, İsrailli firma Stardust Solutions’ın projeleri tartışma yaratmıştı. Şirket, uluslararası jeomühendislik yasalarına aykırı şekilde, akıllı tozun bir versiyonunu kullanarak Güneş ışığını engellemeyi planladığını açıklamıştı.
GELECEK PLANLARI
Bugünkü akıllı toz teknolojisi hâlâ sınırlı. Sensörlerin merkezi bir işlem birimine bağlı çalışması, onları insan kontrolünden uzaklaştıramıyor.
Kullanım ömürleri de kısa, ancak ışık, titreşim ve elektromanyetik alanlardan enerji toplama üzerine yapılan araştırmalar bu sorunu gidermeyi hedefliyor.
Her ne kadar distopik senaryoları çağrıştırsa da uzmanlara göre “akıllı toz” çevre izleme, tıp, sanayi ve güvenlik alanlarında devrim niteliğinde bir gelecek vaat edebilir.
-
Teknoloji1 hafta önce
5 Soruda iPhone 17 — En Büyük Yenilikler
-
Ekonomi1 hafta önce
Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) nedir? Emeklilik yaşı ve devletten yüzde 30 katkı — Detaylı haber
-
Sanat1 hafta önce
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’ndan Romanya’da konser
-
Sağlık1 hafta önce
Yuttuğu salatalık akılalmaz gerçeği ortaya çıkardı: 5,5 saatte çıkarıldı, tam 18 santimetre!
-
Spor1 hafta önce
A Milli Takım yarı finalde: Türkiye 91–77 Polonya (EuroBasket 2025 Çeyrek Final)
-
Magazin3 gün önce
Ufuk Özkan’dan “intihar girişiminde bulundu” iddiasına yanıt geldi
-
Spor4 gün önce
Fenerbahçe 1-0 Trabzonspor — En-Nesyri ile kazandılar
-
Son Dakika1 hafta önce
SON DAKİKA — Doha’da Patlamalar: İsrail’in Katar’ı Vurduğu, Hamas Yöneticilerine Suikast Girişimi İddiası