Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yeniden adaylık açıklaması: Anayasadan muradımız kendimize alan açmak değil

Yayımlandı

üzerinde

Cumhurbaşkanı , Bağımsızlık Günü kutlamaları için gittiği Azerbaycan’dan dönüşünde uçakta gazetecilere önemli açıklamalar yaptı.

NTV ekibinden Buse Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajlarını aktardı.

30 yıllık işgalin ardından Karabağ’ı bir kez daha ziyaret etmekten memnuniyet duyduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Azerbaycan’ın, Karabağ’ın her köşesinde kalkınma ve imar seferberliğini tüm hızıyla devam ettirdiğini görüyoruz. Bu imar çalışmalarına ülkemizden birçok şirketin katkıda bulunması bizler için ayrı bir övünç kaynağıdır.” şeklinde konuştu.

, Azerbaycan ve Pakistan bölgesel istişare mekanizmasının ikinci zirvesini Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif’in katılımıyla gerçekleştirdiklerini anlatan Erdoğan, heyetteki bakanların da muhataplarıyla bir araya gelerek, gündemdeki konuları ele aldıklarını ifade etti.

ÜÇ ÜLKE ARASINDAKİ GÖRÜŞMELER

‘nin hem Azerbaycan hem de Pakistan’da her düzeyde yoğun iş birliği içinde olduğunu söyleyen Erdoğan, “Kendileriyle istişarelerimizde ikili mevzuların yanı sıra bilhassa üç ülkeyi ilgilendiren bölgesel gelişmeler hakkında fikir teatisinde bulunduk. Ticaret, yatırımlar, enerji iş birliği, gıda güvenliği ve hazar geçişli doğu-batı orta koridoru gibi konuları değerlendirdik.” dedi.

AZERBAYCAN-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ

Güney Kafkasya’da istikrar ve barışa büyük önem verdiklerini vurgulayan Erdoğan, Azerbaycan ile Ermenistan arasında son dönemde atılan adımları memnuniyetle karşıladıklarını söyledi.

“Barış anlaşması metni üzerinde uzlaşıya varılmasını da istikrar yolunda mühim bir gelişme olarak görüyoruz.” ifadesini kullanan Erdoğan, sürecin mümkün olan en yakın zamanda sonuçlanmasını istediklerini kaydetti.

PAKİSTAN-HİNDİSTAN GERİLİMİ

Pakistan ile Hindistan arasında yaşanan gerilimde ateşkes kararı alınmasından da memnuniyet duyduklarını söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

“İki taraf arasında doğrudan ve sağlıklı bir diyaloğun tesisi için ateşkesin sunduğu fırsattan azami ölçüde yararlanılmalıdır. Güney Asya’da istikrarın sürdürülebilir hale gelmesi noktasında taraflar arzu ettiği takdirde üzerimize düşen ne varsa yapmaktan geri durmayız.”

Gazetecilerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelttiği sorular ve cevapları ise şöyle:

SORU: Bugün burada gerçekleştirdiğiniz üçlü zirvenin ve Uluslararası Laçın Havalimanı’nın açılmasının bölgedeki iş birlikleri açısından önemi nedir? Hangi alanlarda bu iş birlikleri ilerleyecek?

Bu bölgede işgal yıllarında insanlar çok acılar çekti. Artık o kötü günler geride kaldı. Laçın bölgesi Karabağ’daki yeniden yapılanma sürecinde ulaşım ve lojistik altyapının güçlendirilmesi için kilit konumda yer alıyor. Laçın Havalimanı bölgesinin kalkınmasını hızlandırması bakımından çok önemli. Turizm ve ticaret imkanları bu uluslararası havalimanıyla gelişecek. Uluslararası yatırımcılar da artık bölgeye erişim sorunu yaşamayacak. Savaş ve işgalin izleri hızla bu bölgeden silinecek. Karabağ’da normalleşme sürecinin simgelerinden biri olan bu adım, bölgenin istikrarına hizmet etmesi bakımından ayrıca büyük önem taşıyor. Havalimanı bölgenin ulaşım altyapısını da bir başka seviyeye taşıyacaktır. Bölgeyi dünyaya bağlayacak bu havalimanı, inanıyorum ki Laçın ve çevresini müreffeh bir geleceğe de hazırlayacaktır. Havalimanı sadece bulunduğu bölgenin değil Azerbaycan’ın tamamının potansiyelini yani içeride bir hareketlenmeyi de getirecektir. Bu altyapı yatırımları barışa giden yolu da açacaktır. ve Azerbaycan olarak birçok alanda iş birlikleri geliştiriyoruz özellikle savunma, enerji tarım ve hayvancılık alanlarını stratejik görüyoruz. Gıdada tam bağımsızlık bir milli güvenlik konusudur. Gerek salgın gerek su savaşları ve bölgesel krizler, arz güvenliğinin önemini bir kez daha tüm dünyaya gösterdi. Biz de ’yi bir üretim üssü yapmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Şimdi Azerbaycan ile istiyoruz ki, gıda arz güvenliği konusunda çok daha sıkı iş birlikleri yapalım. Öyle zannediyorum ki bu iş birliği Türk Devletleri Teşkilatı üyesi diğer kardeş ülkelerimiz için de adeta bir işaret fişeği olacaktır. Arz fazlamız olan ürünlerde kardeş ülkeleri önceleyeceğiz. Hep birlikte daha çok üretip, daha çok paylaşarak yarınlara daha sağlam yürüyeceğiz.

SORU: Kafkasya’da Azerbaycan-Ermenistan barışı konusuna çok kısa değindiniz. Süreç hangi aşamada? Bu çünkü Laçın Havalimanı’nın bölgeye bir katkı sağlayacağını söylüyorsunuz. Ben Zengezur Koridoru’nun şu aşamada ne durumda olduğunu, İran’ın bu aşamada buraya bir bariyerinin olup olmadığını merak ediyorum. Son olarak da “Laçın Koridoru” diye bir mesele vardı. Savaş sırasında tartıştık. Bu koridorun da açılma ihtimali var mıdır?

Biz artık Güney Kafkasya’da çatışmayı değil huzuru ve barışı görmek istiyoruz. Bölgede sağlanacak kalıcı barış herkese kazandıracaktır. Bizler Azerbaycan-Ermenistan arasında bir barışın ufukta görünmesinden memnunuz. Bu süreci yakından takip ediyoruz. Gereken katkıyı da sunuyoruz. Sağlanacak barış Azerbaycan-Ermenistan ve ülkemiz için de değerli olacaktır. Biz de Ermenistan ile dikkatli bir normalleşme sürecini yaşıyoruz. Hem barış hem normalleşme sağlandığında ülkelerimizin bundan kazançlı çıktığını da göreceğiz. Yani bu konuda en ufak bir endişe söz konusu değil. Zengezur konusuna gelince… Zengezur Geçişi, Azerbaycan için yalnızca Nahçıvan ile kara bağlantısı değil aynı zamanda Türkiye üzerinden Türk dünyasına uzanan yeni bir entegrasyon hattıdır. Bu geçişin kısa sürede açılması Kafkasya’daki ulaşım ve enerji altyapısını da güçlendirecektir. Komşumuz İran’ın da bölgemizde huzura, barışa, kalkınmaya hizmet edecek bu adımlara destek vermesini bekliyoruz. Bu “kazan-kazan” ikliminden onların da faydalanmasını, doğrusu isteriz. Atılan her adım, açılan her kapı, koridor, ekonomik kazanç sağlayacağı gibi, zamanla ülkeleri birbirine daha çok yakınlaştıracaktır.

SORU: Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başından bu yana Türkiye, kalıcı ateşkesin sağlanması noktasında yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyor. En son 16 Mayıs’ta taraflar bir kez daha müzakere masasına oturdu. Yeni süreci nasıl görüyorsunuz? Barış ne kadar uzak?

Rusya-Ukrayna Savaşı yalnızca iki ülke arasında değil, küresel aktörlerin de dahil olduğu çok katmanlı bir krize dönüştü. Biliyorsunuz Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan Rusya’daydı. Moskova’da yaptığı görüşmeler neticesinde bugün Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bir açıklama yaptı. Lavrov, Rusya ve Ukrayna arasında ikinci tur görüşmelerin İstanbul’da yapılmasını istediklerini söyledi. Bu sayede İstanbul barışı süreci inşallah yeniden başlayacak. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un bu açıklaması hafife alınmamalı. Bu açıklama bizim barış umudumuzu daha da artırmıştır. Biz barış için çabalamaya devam ediyoruz, devam edeceğiz. Hem Rusya hem Ukrayna ile de temas halindeyiz. Yakaladığımız ivmeyi bir kalıcı barış fırsatı olarak görüyoruz. Her görüşmemizde bütün muhataplarımıza bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğini de hatırlatıyoruz. Kapı aralanmışken, bu kapıyı kapatmayalım diyoruz. Çözüm yolu daha fazla diyalog, daha fazla diplomasiden geçiyor. Biz bütün diplomatik gücümüzü ve potansiyelimizi barış için kullanıyoruz. Bölgemizdeki bu büyük yangını söndürmek, hem insani bir görev hem de ülkemizin çıkarınadır. Umarım barış çabalarımız neticesinde arzuladığımız uzlaşmaya da varırız. Yaşanan dört yıllık süreçte tüm dünya şunu görmüş oldu, bu savaş Avrupa’nın güvenlik mimarisini ve özellikle de enerji politikalarını kökten değiştirdi. Avrupa Birliğinin Rusya’ya enerji alanındaki bağımlılığını azaltmak için yeni arayışlara girmesi, Türkiye gibi enerjide transit ülkelerin jeopolitik değerini de artırmıştır.

SORU: PKK terör örgütü silah bırakmaya başladı mı? Bu bağlamda fesih kararından sonra terör örgütünün açıklamalarını ve gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Yine bu bağlamda SDG-Şam ilişkilerinde gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Suriye’nin toprak bütünlüğü üniter yapısı ve milli birliğinin mutlaka korunması lazım. Varılan mutabakatı olumlu karşıladığımızı daha önce ifade etmiştik. Ama görüyoruz ki Suriye Demokratik Güçleri hala oyalama taktiklerine devam ediyor. Bundan vazgeçmeleri şart. Alınan kararların uygulamasını çok yakından takip ediyoruz. Aslolan sözlerin mutabakattaki takvime uygun şekilde hayata geçirilmesidir. Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Ahmed Şara ile görüşmelerimiz bu yönde oldu. Terörsüz Türkiye sürecinde hamdolsun sorun, sıkıntı görünmüyor. Gelişmeler güzel, olumlu istikamette devam ediyor. Birkaç çatlak sese rağmen, verilen mesajlar gayet makul, müspet ve yapıcı. Tabii her yeni aşamada umutlarımızla birlikte yükümüz de artmakta. Arkadaşlarımızın Suriye ile görüşmeleri de devam ediyor. Süreci zehirlemek isteyenlere karşı dikkatliyiz. Onlara fırsat vermeyeceğiz. Çünkü amacımız çok net. Bu amaç, Türkiye’ye yıllarca zaman kaybettiren, en değerli hazinemiz olan insanlarımızı yitirmemize neden olan, Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ süren bu terör sorunundan kurtulmaktır. Bunda bugüne kadar hiç almadığımız mesafeyi şu an itibarıyla katetmiş bulunuyoruz. İnşallah Terörsüz Türkiye hedefimize ulaşacağız. Ne yapıyorsak, ülkemiz Türkiye için yapıyoruz. Ne yapıyorsak, milletimizin huzuru ve selameti için yapıyoruz. Milletimizi rahatsız edecek bir pazarlığın içinde asla olmayız. Biz milletimize güveniyoruz, biz kardeşliğin gücüne güveniyoruz.

SORU: Yeni çalışmaları için hukukçulardan oluşan bir ekip kurdunuz. Bu ekip nasıl çalışacak ve bir takvim var mı? Türkiye yeni anayasaya ne zaman kavuşur? Sizin olmazsa olmazınız var mı? Bir de CHP’nin yapıcı olmayan tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yeni ve sivil bir anayasa bizim milletimize verdiğimiz bir söz. Bundan geri adım yok. Bu sözü sadece biz vermedik. Nice konuşanlar oldu ve hepsi “sivil anayasa, sivil anayasa” dediler. Seçim meydanlarında hemen hemen bütün partiler ve liderler milletimize hep yeni anayasa vadetti. Peki gelinen bir nokta var mı, yok. Çünkü sözü veriyorlar ama attıkları bir adım yok. Biz bu konuda somut adımlar attığımız gibi hazırlıklarımızı da yaptık. Bu hazırlıklar yeni anayasa konusunda bir altyapı oluşturdu. Görevlendirdiğimiz ekip inşallah çok titiz bir çalışma yapacak. Şu an itibarıyla siyasi çıkarların ötesinde, ülkemizi Türkiye Yüzyılına taşıyacak uzun soluklu bir anayasayı ülkemize kazandırmak istiyoruz. Bu konuyla ilgili de 11 arkadaşımızı görevlendirdim. Bayram sonrası inşallah bu çalışmaları başlatacaklar. Vesayetçi izlerden arınmış, demokratik meşruiyeti güçlendirecek, hak ve özgürlükleri güvence altına alacak bir metin olsun istiyoruz. Mevcut anayasa dili de zaten problemli. Biz bu tür problemleri olan bir anayasa değil, bunlardan arındırılmış sade, anlaşılır, uygulamaya dönük bir anayasa hazırlayalım istiyoruz. Bu hukukçu arkadaşlarımız, mesela Serap Yazıcı Özbudun hocamız gibi isimler zaten anayasa üzerinde çalışması olan kişiler. Onlarla birlikte bu çalışmaları yürütelim istiyoruz. Biz iyi niyetliyiz ve karşımızda da hüsnüniyetli bir yaklaşım bekliyoruz. Diyoruz ki “gelin millete verdiğimiz sözü beraberce yerine getirelim.” Çünkü anayasa, bir partinin değil, milletin tamamını kapsayan bir toplumsal sözleşme niteliğindedir. Bu yüzden en geniş mutabakatı burada arıyoruz. Maalesef CHP’nin her zamanki “istemezük” yaklaşımı, bu işte de kendini gösterdi. toplumun tümü etrafında şekillenir. Eğer CHP’de burada uzlaşmacı bir yaklaşım ortaya koyarsa biz onlarla niye çalışmayalım, çalışırız. Ama ne yazık ki böyle bir yaklaşım söz konusu değil. 

SORU: Yeni anayasayla ilgili Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışması gündeme geldi. Siz de bu doğrultuda “benim adaylık gibi bir derdim yok” açıklaması yaptınız. Bunun üzerine de MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bir yorumu oldu. “Derdi, vatan-millet olan bir cumhurbaşkanının yolundan caymaya hakkı yoktur.” dedi. Bu haftalardır tartışılıyor. “Cumhurbaşkanı gerçekten aday olmayacak” yorumu yapanlar da var. Hem MHP lideri Devlet Bahçeli’nin açıklamalarının sizden yorumunu dinleyelim, hem de bu adaylık tartışmasına belki biraz daha net yorumlar getirirsiniz.

Burada söylediğimiz şu; bizim yeni anayasadan muradımız kendimize alan açmak, bireysel menfaat sağlamak, kendimizi bir yerlere taşımak değil. Bunu bir defa önceden açıklayayım. Biz yeni anayasayı Tayyip Erdoğan için değil, 86 milyon için istiyoruz. Bizim derdimiz var. Muhalefet ise bizi sürekli “şahsına yeni bir yol açmak için yeni anayasa istiyor” şeklinde itham ediyor. Bunun kesinlikle bir tuzak olduğunu ifade etmem lazım. Biz Türkiye’nin geleceğine dair yükümlülüklerimizin bilincindeyiz. Adımlarımızı da buna göre atıyoruz. Gündemdeki tartışmalara tarihi görev ve sorumluluklarımız ekseninde yaklaşıyoruz. Milletim beni Belediye Başkanı yaptı, Başbakan yaptı, Cumhurbaşkanı yaptı. Milletimiz bizi nerede görmek isterse, biz de orada olduk. Bugün de aynı hassasiyetle hareket ediyoruz. Bizim derdimiz makam odaları, koltuklar, unvanlar hiç olmadı. Bizim bir tek amacımız var o da aziz milletimize hak ettiği hizmeti vermek, büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa etmek. Girdiğimiz her yarışa sadece milletimize güvenerek girdik. Bugün de yarın da yine milletimize kulak vereceğiz. İstikametimizi onların çizdiği rota üzerinde şekillendireceğiz. Sayın Bahçeli’nin şahsıma yönelik sözleri için teşekkür ediyorum. Gerçekten büyük memnuniyet duydum, onore oldum. Sayın Bahçeli tecrübesiyle, birikimiyle Türk milliyetçiliğinin aksakalıdır. Kendisi Cumhur İttifakı’nın birlik ve beraberliği, devletimizin bekası için çok kıymetli bir duruş sergilemiştir. İttifakımız sadece seçim kazanmaya yönelik değil, Türkiye’nin geleceğini inşa etmeye dönük bir devlet vizyonudur. Cumhur İttifakı’nın temelinde karşılıklı güven, istikrar arzusu ve milli konularda ortak duruş yer almaktadır. Yolumuza bu şekilde güçlenerek devam ediyoruz. 

SORU: Geçtiğimiz günlerde 75 milyar metreküplük bir doğalgaz keşfinin müjdesini verdiniz. Türkiye, hem kendi sınırları içerisinde hem de yurt dışında enerji faaliyetlerini sürdüren bir ülke haline geldi. Bu çalışmalarda son durum nedir? Yakın zamanda farklı noktalarda yeni müjdeler verecek misiniz? Bunun yanında Türkiye’nin aynı zamanda bir enerji ve ticaret merkezi olma hedefi bulunuyor. Buna dair son gelişmeler nedir?

Türkiye enerji alanında elde ettiği başarılarla yetinmeden inşallah yoluna devam edecek. Enerji alanında elde ettiğimiz her başarı sadece ekonomik değil, aynı zamanda stratejik bir kazanımdır. 75 milyar metreküplük doğalgaz keşfi Karadeniz’de sürdürdüğümüz yoğun ve planlı çalışmaların bir ürünüdür. Türkiye artık yalnızca enerji ithal eden bir ülke değil enerji keşfeden ve potansiyel olarak ihraç edebilecek bir ülke konumuna gelmiştir. Her yeni keşif, her yeni enerji hattı, Türkiye’nin “enerji ticaret merkezi olma” hedefini ulaşılır kılıyor. Çok daha iyi bir konuma bizi getiriyor, getirecek. Rusya-Ukrayna Savaşı sonrasında Avrupa Birliği ülkelerinin enerjide düştükleri durumu gördük, çok kötü. Bu duruma düşmemek için doğalgaz gibi stratejik kaynaklarda dışa bağımlılığın azaltılması hedefimize emin adımlarla yürüyoruz. Ayrıca bu keşifler sayesinde Türkiye, bölgesindeki enerji oyun kurucularından biri haline geliyor. Enerji geçiş hatlarının da merkezinde yer alan ülkemiz, doğalgaz üretimimizin artmasıyla sadece geçiş rotası değil, fiyatlandırmanın, depolamanın ve ticaretin yapıldığı bir merkez haline de gelecektir. Türkiye’yi enerji alanında tarihi müjdelerle tanıştıran bir iktidar olarak yeni müjdelerimiz olacak. Vakti zamanı ve sırası geldikçe bu stratejik alanla ilgili müjdelerimizi milletimizle paylaşacağız. Üretimle alakalı yarın önemli bir kilometre taşını aşmış olacağız. Boğazdan Osmangazi adını verdiğimiz yüzer iletim platformumuz Karadeniz’e geçecek. İnşallah 20 yıl boyunca Sakarya Gaz Sahasındaki gazı üreterek karaya ulaştıracak ve neredeyse 4,5 milyon hanenin gaz ihtiyacını buradan karşılayacağız. 1 Nisan’da Türkmenistan’dan 27 yıl sonra ilk kez gazı Türkiye’ye getirdik. Yurt dışı ziyaretlerimizde ve zaman zaman bizi arayan Avrupalı liderlerin doğalgaz taleplerini çok yoğun alıyoruz. Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Sırbistan buralara doğalgaz ihraç eder hale geldik. Şubat ayında Pakistan’a yaptığımız ziyaret sonrası arkadaşlarımız Pakistan’a gittiler ve Pakistan Devlet Şirketleriyle Türkiye Petrolleri, Pakistan’da karada iki sahada arama konusunda anlaştı. Bugün de denizlerde arama konusunda mutabakata vardık, çalışmalarımıza da yakında başlayacağız. Somali’de faaliyetlerimiz devam ediyor. İnşallah Libya ve diğer ülkelerle beraber bu çalışmalarımızı yoğunlaştırarak devam ettireceğiz.

SORU: “Aile 10 yılı” yaklaşımınız bu konuda yeni ve güçlü adımlara işaret ediyor. Önümüzdeki süreçte ufukta görünen “nüfus krizi”ne karşı hangi tedbirler alınacak?

“Aile 10 yılı” vizyonumuz sadece demografik bir strateji değil. Sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda köklü dönüşümler içeren kapsamlı bir devlet politikası olacak. Nüfus meselesi asla ihmal edilmemesi gereken stratejik bir konudur. Bunu hafife almamak gerekir. En büyük sermayemiz nüfusumuz, ama bu konu maalesef hep bir kenara atıldı. Nüfus meselesi ülkemizin geleceğini doğrudan ilgilendiren bir mevzudur ve ciddiyetle ele alınması gerekir. Toplumun temeli olan aile kurumuna yönelik gizli-açık saldırıların farkındayız. Geleceği inşa etmek istiyorsanız aileyi büyütmek ve güçlendirmek zorundasınız. Biz bu zamana kadar hangi başarıyı elde etmişsek, dinamik nüfus yapımız ve güçlü aileler sayesinde mümkün olmuştur. Bundan sonra da aile yapımızı güçlendirecek ve dinamik nüfus özelliğimizi koruyacak tedbirler almak zorundayız. Toplumları felakete sürükleyen, aileleri paramparça eden sapkınlıklardan, kötü alışkanlıklardan ailelerimizi korumak için elimizden gelenin ötesine geçeceğiz. Özellikle de doğurganlık hızımızdaki gerileme, tehlike çanlarının çaldığını gösteriyor. Buna kulak tıkayamayız. Türkiye’nin genç nüfus avantajını sürdürebilmesi için aile kurumunun desteklenmesi, doğurganlık oranlarının artırılması ve aile yapısının güçlendirilmesi gerekiyor. Nüfusun yaşlanması sadece Türkiye’nin değil, birçok gelişmiş ülkenin karşı karşıya olduğu bir krizdir. Bu yüzden biz bu süreci beklemeden önleyici politikalarla karşılamak istiyoruz. Aile kurumunu güçlendirirken güçlü aileler kurmak için gençlerimizin önüne çıkan engelleri de kaldıracağız. Mutlu evliliklerin yolunu açacak, sağlıklı nüfus artışını sağlamak için teşvikleri artıracağız. Aile odaklı sosyal destekler, doğum teşvik paketleri, kreş ve eğitim altyapısı yatırımları, konut ve istihdam destekleri bu çerçevede uygulamaya konulan ana tedbirlerimiz. Sosyal devlet olmanın bir gereği olarak aileyi güçlendirmek, korumak ve yüceltmek zorundayız. Ekonomik ve sosyal destek projelerimizi artırarak devam ettireceğiz. Azalan doğum oranlarının emek piyasasında daralma, sosyal güvenlik sistemine yük ve üretim kapasitesinde düşüş gibi zincirleme sorunlara neden olabileceğinin farkındayız. Bu riskleri bertaraf etmek için bugün alacağımız önlemler, geleceğin refah düzeyini belirleyecek. Bu politikalarla, orta vadede doğurganlık oranlarında gözle görülür bir artışı hedefliyoruz. Böylece sadece nüfus artışı değil, güçlü ve sağlıklı aile yapısının sürdürülebilirliği de teminat altına almış olacağız.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Başakşehir’de okul kantininde yangın paniği — Şair Erdem Beyazıt Ortaokulu’nda kantin alev aldı

Yayımlandı

üzerinde

Tarih: 09 Eylül 2025
Saat (yayın): 11:15
Okuma süresi: 3 dakika

Özet: İstanbul Başakşehir’de bulunan Şair Erdem Beyazıt Ortaokulu’nun kantin kısmında bugün sabah saatlerinde çıkan yangın, itfaiyenin hızlı müdahalesiyle kontrol altına alındı. Olayda can kaybı bildirilmezken, bazı öğrenciler ve veliler büyük panik yaşadı; yangının çıkış nedeni hakkında inceleme başlatıldı.


Haber Detayı

İstanbul Başakşehir’de yer alan Şair Erdem Beyazıt Ortaokulu’nun kantin bölümünde sabah saatlerinde henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın meydana geldi. Olayı görenlerin ihbarı üzerine adrese itfaiye ekipleri gönderildi.

Görgü tanıklarının ve yerel basının aktardığına göre alevler kısa sürede kantin alanında yoğun duman oluşturdu; okul yönetimi gerekli güvenlik prosedürlerini uygulayarak öğrencileri tahliye etti. Yangın haberinin duyulmasıyla birlikte çok sayıda veli okul önüne geldi.

İtfaiye ekiplerinin müdahalesi sonucunda yangın kontrol altına alındı; ilk gelen bilgilerde olayda can kaybı yaşanmadığı ve öğrencilerin sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi. Yangının çıkış sebebiyle ilgili soruşturma ve incelemeler başlatıldı.

Olay yerinde alınan önlemler

  • Okul yönetimi eğitimi kısa süreliğine sonlandırdı ve alanı güvenlik çemberine aldı.

  • İtfaiye ekipleri duman tahliyesi ve soğutma çalışmalarını yürüttü.

  • Olayla ilgili olarak emniyet ve ilgili birimler soruşturma başlattı; yangının kesin nedeni yapılacak teknik incelemeyle belirlenecek.


Görgü ve yetkili açıklamaları

Yerel haber ajanslarının aktardığı bilgilere göre (İHA ve diğer yerel kaynaklar), olayda yaralanan olmadığı ve öğrencilerde hayatı tehlike oluşturacak bir durumun bulunmadığı bildirildi. Resmî makamlar tarafından yapılacak açıklamalar ve resmi soruşturma sonuçları, yangının kesin nedenini ortaya koyacak


Arka plan ve benzer vakalar

Okul kantinleri ve mutfak alanlarında elektrik tesisatı, tüp kullanımı, yağın ısınması gibi nedenlerle yangınlar çıkabilmektedir. Uzmanlar, okul kantinlerinde düzenli bakım, uygun havalandırma ve yangın söndürücü/algılama sistemlerinin önemine dikkat çekiyor. (Genel bilgi; ilgili kurumların denetimleri önem taşıyor.)

Okumaya Devam Et

Gündem

Çatışmanın en yakınındakiler anlattı: Hain tam o sırada bakın ne yapmış!

Yayımlandı

üzerinde

Tarih: 09 Eylül 2025
Saat (kaynak): 09:46
Okuma süresi: ~3 dakika

Özet (lead)

İzmir Balçova’da sabah saatlerinde bir polis merkezine düzenlenen silahlı saldırıyı gerçekleştiren 16 yaşındaki şüphelinin yakalanma anı, olay yerindeki mahalle sakinlerinin ifadeleriyle netleşti. Mahalle sakini, “Tüfek ya kurşunu bitti ya da vuruldu; yerde hareketsiz kaldı, çantasından bir şeyler çıkarırken üzerine çullanıp yakaladık” dedi. Olayda 2 polis şehit olurken, 2 polis ve 1 sivil yaralandı; soruşturma kapsamında gözaltı sayısı 27’ye yükseldi.


Olayın gelişimi

Balçova Nevvar Salih İşgören Polis Merkezi Amirliği’ne sabah yaklaşık 09:00 civarında pompalı tüfekle ateş açıldığı bildirildi. Saldırganın, lise 3. sınıf öğrencisi E.B. olduğu; olayda 1. Sınıf Emniyet Müdürü Polis Başmüfettişi Muhsin Aydemir ile polis memuru Hasan Akın’ın şehit olduğu, polis memurları Ömer Amilağ ve Murat Dağlı ile bir vatandaşın yaralandığı aktarıldı.

Mahalle sakinlerinin anlatımı — yakalanma anı

Olayın hemen ardından bölgedeki vatandaşlar sokağa döküldü. Mahalle sakini Ahmet Babacan, saldırganın sokağın sonuna doğru koştuğunu, arkasından gelen polis ile çatışma çıktığını ve saldırganın elindeki tüfeğin ya mermisinin bitmesi ya da vurulması sonucu yere düştüğünü anlattı. Babacan, “İşaret edince bize ses bombası attı. Çantasından bir şeyler çıkarmaya uğraşıyordu. O süreçte üzerine çullandık, yakaladık. Polislere teslim ettik” ifadelerini kullandı.

Şüphelinin profili ve aile ilişkileri

Haberlerde yer alan bilgilere göre E.B., Balçova Nevvar Salih İşgören Lisesi’nde okuyan, ailenin tek çocuğu. Ailenin yaklaşık 30 yıl önce Kayseri’den İzmir’e taşındığı, babanın bir hastanede sağlık görevlisi olarak çalıştığı belirtiliyor. Soruşturma kapsamında ilk etapta şüphelinin babası, annesi ve yakın çevresinden kişiler gözaltına alınmış; daha sonra bağlantılı olduğu değerlendirilen kişilerle birlikte gözaltı sayısı 27’ye yükseltilmiştir.


Resmi işlemler ve cenaze törenleri

Olayla ilgili geniş çaplı soruşturma sürerken güvenlik güçleri şüpheliyle bağlantılı kişilerin tespit edilmesi için çalışmalarını sürdürüyor. Şehit polisler için Gaziemir 15 Temmuz Şehitler Camii’nde öğle namazını müteakiben cenaze töreni düzenleneceği; Muhsin Aydemir’in naaşının Bornova Işıkkent Polis Şehitliği’ne, Hasan Akın’ın naaşının ise Urla Ova Mezarlığı’na defnedileceği bildirildi


Neden önemli? (kısa analiz)

  • Hedef alınan kurumun bir polis merkezi olması ve saldırganın 16 yaşında bir lise öğrencisi olması, hem güvenlik hem de toplumsal bakım/izleme tartışmalarını gündeme getiriyor.

  • Gözaltı sayısının 27’ye yükseltilmesi, olayın tek başına bir act değil, soruşturmanın geniş boyutlu olduğu sinyalini veriyor

 

Okumaya Devam Et

Gündem

İstanbul’da okulların ikinci gününde servisler yola çıktı — Sabah trafik yoğunluğu arttı

Yayımlandı

üzerinde

Tarih.Saat: 09.09.2025 — 09:30
Okuma süresi: 2 dakika

Yeni eğitim-öğretim yılının başlamasının ardından İstanbul’da öğrenci servislerinin sabah trafiğe çıkmasıyla kent genelinde yoğunluk yükseldi. İBB trafik haritasına göre belirli arterlerde yoğunluk yüzde 60’ların üzerinde ölçüldü. Trafikte hangi güzergâhlarda yoğunluk var, İBB’nin aldığı önlemler neler — ayrıntılar ve sürücü/veli uyarıları.


Özet

Yeni eğitim-öğretim yılının dün başlamasının ardından, bu sabah okul servislerinin de trafiğe çıkmasıyla İstanbul’da sabah yoğunluğu arttı. İBB trafik yoğunluk haritasına göre sabah saatlerinde kent genelinde yoğunluk yüzde 60 civarında ölçülürken bazı bölgelerde daha yüksek değerlere ulaştı.

Trafikte hangi noktalar etkilendi?

  • D-100 kara yolu ile TEM otoyolu ve bağlantı yollarında sabah saatlerinden itibaren artış görüldü. Özellikle Beylikdüzü — Küçükçekmece hattı ile Zeytinburnu’ndan köprü yönündeki akışta yavaşlamalar yaşandı.

  • İBB verilerine göre şehir genelindeki ortalama yoğunluk sabah 08:00 civarında yaklaşık yüzde 60 — bazı kaynaklarda Anadolu Yakası’nda yerel olarak yüzde 70’lere yakın değerler bildirildi. (Bölgesel farklılıklar görülüyor.)

İBB ve yetkililerin aldığı önlemler

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (AKOM) ve trafik birimleri, okulların açıldığı ilk gün için devreye sokulan koordinasyonla ana arterlerde ve okul önlerinde denetim, yönlendirme ve anlık müdahale ekiplerini görevlendirdiklerini açıkladı. İBB yetkilileri, aksaklıkların anında giderilmesi için ekiplerin sahada olduğunu belirtti.

Velilere ve sürücülere öneriler

  • Yola çıkış saatlerinizi erteliyebiliyorsanız yoğun saatleri atlatmayı düşünün; mümkünse toplu taşıma alternatiflerini tercih edin.

  • Okul servisleriyle koordinasyon içinde olan veliler çocuklarını servis saatlerine göre hazırlasın; servisleri beklerken trafik kurallarına uyulması önemlidir.

  • Güzergâh planlaması yapın: D-100 ve TEM bağlantılarında yoğunluk olması durumunda alternatif arterler ve toplu taşım seçenekleri gözden geçirilsin.

(Bu öneriler genel trafik güvenliği ve akıcılığı amaçlıdır; lokal durumlar için İBB trafik haritası ve servis firmalarının bilgilendirmeleri takip edilmelidir.)

Neden her yıl benzer yoğunluk yaşanıyor?

Okulların açıldığı dönemde hem eğitim-öğretim sezonunun başlaması hem de haftanın ilk iş gününe denk gelmesi; milyonlarca yolcunun (öğrenci, veli, öğretmen, çalışan) aynı zaman diliminde yollarda olmasına neden oluyor. Servis araçlarının trafiğe eklenmesi ise özellikle sabah saat piklerinde kent içi akışı zorlaştırabiliyor. Bu mevsimsel döngü her eğitim sezonu başında düzenli olarak gözlemleniyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar