Gündem
İsrail’in Göstermelik Onayı: Gazze’ye Giriş Yapan TIR’lar Filistinlilere Ulaşmıyor
Açıklaması:
İsrail’in “kıtlığın önüne geçeceğiz” dediği 93 yardım TIR’ı Kerem Ebu Salim’den Gazze’ye girse de, BM’ye göre tek bir paket bile ihtiyaç sahiplerine ulaşamıyor. Abluka neden sürüyor? Detaylar ve uluslararası tepkiler burada.
Giriş
21 Mayıs 2025’te İsrail Savunma Bakanlığı koordinasyon birimi COGAT, “kıtlık yaşanmaması için temel miktarda gıdanın Gazze’ye geçişine izin verileceğini” duyurdu. Gerçekleşen 93 TIR’lık sevkiyatın, halen açlık riski altındaki sivillere ulaşmadığı BM OCHA tarafından teyit edildi.
İsrail’in “Onayı” ve Uygulamadaki Çelişki
COGAT verilerine göre, 93 yardım TIR’ı Kerem Ebu Salim sınır kapısından Gazze Şeridi’ne giriş yaptı. Buna rağmen BM insani yardım ofisi OCHA sözcüsü Jens Laerke, “Dün öğleden sonra Gazze’ye sadece 5 kamyon yardım girdi ve bunların bile dağıtımına izin verilmedi” bilgisini paylaştı. Ayrıca, yaklaşık 100 TIR’lık ikinci sevkiyatın hâlâ bekletildiği aktarıldı.
BM OCHA Açıklamaları ve Kritik Veriler
-
5 kamyon: TIR’lardan sadece 5’inin Gazze’ye eriştiği,
-
0 dağıtım: Ulaşan yardımın bölgeye dağıtımına güvenlik, lojistik ve trafik bahaneleriyle izin verilmediği,
-
“Okyanusta bir damla”: OCHA’nın yardım miktarını nitelendirişi.
Uluslararası kuruluşlar, günde en az 500 TIR yardımın Hayatî olduğunu belirtiyor; mevcut oran ise ihtiyacın %10’unun dahi karşılamıyor.
Uluslararası Tepkiler
İngiltere, Fransa ve Kanada başta olmak üzere 22 ülke, İsrail’e insani yardımların tamamen yeniden başlamasına derhal izin vermesi çağrısı yaptı. Üç ülke, sınırlı yardım girişini “tamamen yetersiz” bulduklarını ve “Uluslararası İnsancıl Hukuk ihlali” riski taşıdığını vurguladı.
Yardımın Engellenme Nedenleri
-
Güvenlik Gerekçesi: İsrail’in sahada “terörist malzeme” kaygısıyla sıkı arama ve bekletme uygulamaları,
-
Lojistik Sıkıntılar: Kapı etrafındaki altyapı yetersizlikleri ve personel eksikliği,
-
Siyasi Mesaj: “Gösteriş” mahiyetinde sembolik geçişlere izin vererek uluslararası baskıyı sürdürmemek.
Sonuç ve Öneriler
-
Tam ve kesintisiz erişim: En az 500 TIR/gün hedefine ulaşılmalı,
-
Şeffaf dağıtım: BM ve sivil toplum kuruluşları gözetiminde doğrudan ihtiyaç sahiplerine teslimat,
-
Uluslararası denetim: İnsani ilkelerin gözetildiğine dair bağımsız raporlama.
Gündem
Cevdet Yılmaz: En önemli unsur fesih ve silah bırakma sürecinin takibi

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Beyaz TV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Terörsüz Türkiye sürecinin nasıl işleyeceği sorulan Yılmaz, konuyu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın toplumla paylaştığı “Türkiye Yüzyılı” vizyonuyla değerlendirmek gerektiğini belirtti.
Orta Doğu ve bölgede yaşanan gelişmeler, bölge üzerindeki birtakım emperyalist oyunlar ve tuzaklarla birlikte, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iç cepheyi, milli birliği, bütünlüğü güçlendirme çağrısı olduğunu hatırlatan Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tarihi çağrısıyla Terörsüz Türkiye sürecinin büyük bir ivme kazandığını söyledi.
Yılmaz, devam eden süreçte terör örgütü PKK‘nın kendisini feshetme ve silah bırakma kararı aldığını anımsatarak, çok önemli bir aşamaya gelindiğine işaret etti.
Söz konusu aşamanın devam ettiğini belirten Yılmaz, “Burada en önemli unsur, sahada fesih ve silahları bırakma sürecinin takibi. Devletimizin ilgili kurumları, özellikle istihbarat teşkilatımız, süreci ve sahadaki uygulamayı yakından takip edecek. Teyit mekanizması içinde devam edecek. Diğer ilgili güvenlik birimlerimiz de sürecin içinde olacaklar.” dedi.
Yılmaz, sürecin artık bir “devlet politikasına” dönüştüğünü vurgulayarak şöyle devam etti:
“Türkiye’nin terör belasından kurtulmasını istemeyen odaklar, süreci sabote etmek için tabii ki birtakım çabalar içinde olacaklardır. Bu süreçte provokasyonlara karşı uyanık olmamız lazım. Çok dikkatli olmamız lazım, çünkü geçmiş tecrübelerimiz var. Bu süreçte bence en büyük tehlikelerden biri, dezenformasyon. Olur olmaz, hiçbir temeli olmayan birçok iddia, bilgi kirliliği de bu süreçlerde gündeme gelebilir. Hem provokasyonlara hem de dezenformasyonlara karşı gerçekten çok dikkatli olmamız gereken bir süreç. Bunu da en aza indirmenin yolu, süreci kararlı bir şekilde ve en kısa sürede sonuçlandırmak.”
“ÜLKEMİZE BİR YÜK OLMAKTAN ÇIKSIN BU TERÖR”
Türkiye’nin terörle mücadelede başarısının süreci bu noktaya getirdiğine işaret eden Yılmaz, “Bu geldiğimiz nokta aslında, Türkiye’nin hem demokraside hem güvenlik politikalarında aldığı mesafenin de bir neticesi. Artık kalıcı olarak ülkemizin gündeminden bu meseleyi çıkaralım. Ülkemize bir yük olmaktan çıksın bu terör. Demokrasimizi, kalkınmamızı çok daha hızlı bir şekilde ileri taşıyacak bir ortam oluşturalım, milli birliğimizi pekiştirelim. Hem ülkemizde huzuru hem de insanlarımız için kalkınmayı artıralım.” diye konuştu.
Terörün ülkeye büyük maliyeti olduğunu, özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgesinde en büyük bedelin ödendiğini söyleyen Yılmaz, “Bazı hesaplara göre 2 trilyon dolara yakın bir rakamdan bahsediliyor. Terörün ortadan kalkması, bütün ülkeye fayda sağlayacak kalkınma açısından. En büyük faydayı da Doğu ve Güneydoğu bölgelerimiz görecek.” dedi.
Gündem
İBB Yolsuzluk Soruşturmasında Yeni Aşama: Firari Şüpheli Murat Gülibrahimoğlu’nun El Konulan Şirketlerine Kayyum Atandı
Açıklaması:
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü İBB yolsuzluk soruşturması kapsamında firari şüpheli Murat Gülibrahimoğlu’nun el konulan şirketlerine İstanbul Sulh Ceza Hakimliği tarafından kayyum atandı. Sürecin detayları ve hukuki sonuçları makalemizde.
1. Olayın Arka Planı
21 Mayıs 2025’te İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik “suç örgütüne üye olmak”, “mal varlığının kaynağını gizlemek” ve “Vergi Usul Kanunu’na muhalefet” suçlamaları kapsamında firari şüpheli Murat Gülibrahimoğlu hakkında yakalama kararı çıkardı . Başsavcılık, şüphelinin mal varlığına ilişkin tedbir talebiyle mal varlığına el konulan şirketlere de müdahale edilmesini istedi.
2. Kayyum Talebi ve Atama Kararı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine İstanbul Sulh Ceza Hakimliği, 21 Mayıs 2025 tarihinde el konulan şirketlere kayyum atanmasına karar verdi . Karara göre:
-
Şirket yönetim organlarının tüm karar ve işlemleri, yetkili kayyumun onayına tabi olacak.
-
Kayyum, şirketin ortaklık payları ve menkul kıymetleri de dahil olmak üzere tüm mal varlığı üzerinde denetim yetkisine sahip olacak.
-
Atama işlemleri, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nu (TMSF) da gözetim makamı olarak işaret ediyor.
3. Hukuki Süreç ve Sonraki Adımlar
-
Tetkik ve Raporlama: Kayyum atanmasının ardından denetlenecek şirket varlıkları, mali kayıtlar, kontratlar ve taşınmazlar masaya yatırılacak.
-
Mali İnceleme: Bağımsız denetçilerle birlikte şirketlerin gelir-gider tabloları ayrıntılı biçimde incelenecek.
-
Yargılamaya Destek: Elde edilen bulgular, soruşturmanın ana dosyasına eklenerek savcılığa ve mahkemeye sunulacak.
-
Mali Tedbirler: Gerektiğinde ek haciz, tedbir veya bloke kararları devreye alınabilecek.
4. İlgili Kurumlar ve Rol Dağılımı
-
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı: Soruşturma başlatan ve mal varlığına tedbir koyan kurum.
-
İstanbul Sulh Ceza Hakimliği: Kayyum atama kararı veren merci.
-
TMSF (Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu): Atanan kayyumun onayıyla finansal denetimi yürütecek kurum.
5. İmplikasyonlar ve Değerlendirme
-
Şeffaflık Artışı: Kayyum, şirket faaliyetlerinde şeffaflığı artırarak kayıp veya zimmete geçirme riskini azaltacak.
-
Yatırımcı Güveni: Hukuki belirsizlikleri azaltarak, şirket varlıklarının gelecekteki el değişimlerinde alıcı güvenini güçlendirebilir.
-
Soruşturmanın Seyri: Bulunan mali delillere bağlı olarak yeni gözaltı ve yakalama kararları gelebilir.
Sonuç olarak, İBB’ye yönelik yürütülen yolsuzluk soruşturmasında firari şüpheli Murat Gülibrahimoğlu’nun mal varlığına el konulan şirketlerine atanan kayyum, hem soruşturmanın etkinliğini artırmayı hem de yargılamaya önemli veri sağlamayı amaçlıyor. Sürecin bundan sonraki aşamalarında denetim raporları ve mali incelemeler, dava dosyası için belirleyici rol oynayacak.
Gündem
12 yaşındaki arkadaşını bacağından vurdu

Aksaray‘da iddiaya göre 7’nci sınıf öğrencisi Y.Ç., okul çıkışı arkadaşı Derman Ali Yerli’yi güvercinlerini göstermek için evine götürdü. Yerli, evine dönmek isteyince Y.Ç., arkadaşını havalı tüfekle bacağından vurdu. Durumu görenlerin ihbarı üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri, Yerli’yi Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırdı.
Olayı duyup hastaneye gelen Derman Ali Yerli’nin annesi Filiz Yerli, “Oğluma okul çıkışı arkadaşı ‘güvencin göstereceğim’ diyor ve zorla götürüyor. ‘Oğlum eve gideceğim’ deyince havalı tüfekle ateş ediyor. Vuran 15 yaşında bir çocuk, kendi evinin bahçesinde vurmuş” dedi.
Polis ekipleri Y.Ç.’yi havalı tüfekli birlikte yakalayıp, çocuk şubeye götürdü. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.
-
Gündem1 hafta önce
“Ay Yapım Adıyla Dolandırıcılık: Sahte Yapımcılar Onlarca Kişiyi Mağdur Etti”
-
Gündem1 hafta önce
Mersin Bozyazı’da Kan Donduran Olay: “Herkes Namuslu Olacak” Diyerek Darp ve Bıçaklama
-
Gündem1 hafta önce
PKK’nın 47 Yıllık Kanlı Tarihi: Lice’den Eruh’a İlk Kurşun, Öcalan’dan Dağılma Kararına Kritik Adımlar
-
Gündem5 gün önce
ABD’den Tartışmalı Adım: Gazze’den 1 Milyon Filistinliyi Libya’ya Taşıma Planı
-
Gündem1 hafta önce
Son Dakika: PKK 47 Yılın Ardından Resmen Feshedildi – Silahlar Teslim Edildi, Barış Sürecine Kapı Aralandı
-
Gündem1 hafta önce
“Küçük Yürekleri Yaralayan Skandal: Ağrı’da 17 Yaşındaki Şüpheli Anaokulunda Gözaltına Alındı”
-
Gündem1 hafta önce
Osmaniye’de Evlat Dehşeti: Suriye Uyruklu Oğul, Annesi Nura Zemzem’i Dövüp Boğarak Öldürdü
-
Gündem7 gün önce
Hamitler Barınağı’nda Skandal: “T61” Zehriyle Katliam ve Çuvallara Atılan Canlar