Daha fazla hava durumu tahmini: 15 günlük hava durumu İstanbul
Bizimle İletişimde Kalın

Gündem

Genç Anestezi Öğrencisi Hüngür Hüngür Ağladı, Vali Gül “Dolandırıcılık!” Dedi: Otobüste Epilepsi Krizi Mi, Sahte Senaryo Mu?

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
Sosyal medyada viral olan “otobüste epilepsi krizi” videosunu gözyaşlarıyla anlatan genç anestezi öğrencisi Davut Gül’ün uyarısına neden oldu. İstanbul Valisi, sahte mağduriyet senaryolarına “dolandırıcılık” diyerek vatandaşları uyardı.

Özet

Sosyal medyada hızla yayılan ve bir genç anestezi öğrencisinin gözyaşları içinde “otobüste epilepsi krizi” hikâyesini anlattığı video, İstanbul Valisi Davut Gül’ün “Dikkat! Bu bir dolandırıcılık yöntemi” açıklamasıyla gündem oldu. Vali Gül, raporlu epilepsi hastalarının ilaç giderlerinin devlet tarafından karşılandığını vurgulayarak sahte mağduriyet senaryolarına kanılmaması çağrısında bulundu. İlgili video, vatandaşların iyi niyetini suistimal eden yeni bir dolandırıcılık çeşidi olarak gösterilerek dikkatleri üzerine çekti.


Sosyal Medyada Viral Video

Genç Kadının Anlattıkları

Sosyal medyada paylaşılan videoda, kendisini anestezi öğrencisi olarak tanıtan genç bir kadın, bindiği otobüste epilepsi krizi geçirdiği sanılan bir kişiye yardım ettiğini gözyaşları içinde anlatıyor.
Kadın, “O adam ilaçlarını neden alamıyor? Vergiler nerede?” diye sorarak hem isyan ediyor hem de izleyicilerin duygularına sesleniyord

Videonun Yayılma Hızı

Kısa sürede binlerce kez paylaşılan bu video, Twitter, Facebook ve TikTok başta olmak üzere pek çok platformda trend listelerine girdi.
Viral içerik, geniş kitlelere ulaşarak hem duygusal tepkilere hem de tepkisel tartışmalara yol açtı.


Vali Gül’ün Uyarısı ve Mesajı

Dolandırıcılık İddiası

İstanbul Valisi Davut Gül, X (eski Twitter) hesabından yaptığı paylaşımda “Dikkat! Bu bir dolandırıcılık yöntemidir” diyerek videoyu alıntıladı.
Gül, toplu taşımada bayılma ya da kriz geçirme senaryolarıyla halkın iyi niyetinin suistimal edildiğini belirtti.

Raporlu Hastalar ve Gerçek Durum

Vali Gül, raporlu epilepsi hastalarının ilaç giderlerinin devlet tarafından karşılandığını, bu nedenle “eczanelerde ilaç alamama” gibi bir mağduriyet senaryosunun gerçeği yansıtmadığını vurguladı.
Ayrıca, bu tür sahte hastalık hikâyelerinin dilencilikle mücadelede sıkça kullanıldığını hatırlattı.


Dilencilikle Mücadelede Yeni Adımlar

Kamu Denetimleri

Valilik bünyesinde dilencilik ve dolandırıcılıkla mücadeleye yönelik denetimler artırılıyor
Yetkililer, şüpheli olayları 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirme çağrısında bulunuyor.

Vatandaşlara Çağrı

Vali Gül, zekât ve sadakaların doğrudan tanıdık ihtiyaç sahiplerine veya güvenilir kurumlara ulaştırılmasını önerdi.
“Toplumumuzun huzuru ve güvenliği için lütfen dikkatli ve duyarlı olalım,” sözleriyle vatandaşları bilinçli bağışa davet etti.


Sonuç

“Otobüste epilepsi krizi” videosu, genç bir anestezi öğrencisinin duygusal anlatımıyla viral olsa da, İstanbul Valisi Davut Gül’ün uyarısıyla sahte bir dolandırıcılık yöntemi olduğu ortaya kondu. Raporlu hastaların ilaç masraflarının devletçe karşılandığı göz önüne alındığında, bu tip senaryolara kanılmaması büyük önem taşıyor. Vatandaşların bilinçli ve dikkatli olması, gerçek ihtiyaç sahiplerine yardım etme özgürlüğünü ve toplumsal güveni korumak adına kritik bir adım.

Okumaya Devam Et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Yeni Medya Okuryazarlığı: Sahte Haberin Anatomisi

Yayımlandı

üzerinde

Giriş: Dijital Dünyada Gerçeği Aramak

Günümüzde haber alma alışkanlıklarımız yıllar öncekinin çok ötesine taşındı. Sadece profesyonel yayın kuruluşlarının değil, hepimizin akıllı telefonlarımızdan paylaştığı mesajların, sosyal medya gönderilerinin de “haber” olarak kabul edildiği bir döneme girdik. Peki aralarındaki gerçek–yalan ayrımını nasıl yapacağız? Sahte haberler; tıklanma, beğeni ve paylaşım üzerine kurulmuş bir ekosistemde hızla yayılıyor, bireysel algımızı ve toplumsal karar mekanizmalarını yanıltabiliyor.


1. Sahte Haber Nedir, Nasıl Oluşur?

  • Tanım: Bilimsel veya resmi kaynaklarla doğrulanamayan, yanıltıcı başlık ve içerikle duygusal tepkiler uyandırmak amacı taşıyan bilgi parçalarıdır.

  • Oluşum Süreci:

    1. Gündeme Uygun Konu Seçimi: Siyasal gerilim, sağlık krizi veya doğal afet anlarında “şok etkisi” yaratacak bahaneyle ortaya çıkar.

    2. Çarpıcı Başlık Kurgusu: “Acil!”, “Son Dakika!”, “Size Söylenmeyen Gerçek…” gibi ifadelerle merak, öfke veya korku tetiklenir.

    3. Görsel ve Video Montajı: Fotoğraf veya videoların tarihi, mekân ve bağlamı değiştirilerek yanlış izlenim oluşturulur.

    4. Botlar ve Çift Hesaplar: Otomatik paylaşımlar ve sahte hesaplar sayesinde viralleşme ivmesi kazanır.


2. Sahte Haberlerin Yayılma Mekanizmaları

  1. Algoritmaların Rolü
    – Sosyal medya platformları, kullanıcı eğilimlerine göre kişiselleştirilmiş içerik gösterir. Aşırı duygusal veya onayladığınız bir görüşe hizmet eden haberler öncelikli olarak karşınıza çıkar.

  2. Türetilmiş İçerik Döngüsü
    – Bir sahte haber, WhatsApp gruplarında paylaşıldıktan sonra Twitter’da alıntılanır; oradan Facebook ve Instagram story’lerine yansır. Böylece “hepimiz duyduk” algısı inşa edilir.

  3. Güven İllüzyonu
    – Haber metninde yer alan resmi isimler, kurum logoları ve sahte uzman alıntıları, okuyucunun eleştirel süzgecini atlatır. Ardından “Arkadaşım paylaştı, mutlaka doğrudur” güvencesi devreye girer.


3. Doğrulama (Fact‑Checking) Yöntemleri

  1. Kaynağı Kontrol Etmek
    – Haberin orijinal yayıncısını tespit edin. Resmi kurumlar, akademik makaleler veya saygın gazeteler bu noktada referans alınabilir.

  2. Görsel Tersine Arama
    – Google Görseller veya TinEye gibi araçlarla fotoğrafların ilk paylaşım tarihini ve gerçek bağlamını öğrenin.

  3. Uzman ve Resmî Açıklamalar
    – Sağlık, ekonomi veya siyaset alanında iddialı bir haberle karşılaştığınızda ilgili bakanlık, üniversite bölümü veya bağımsız doğrulama servislerini (“Teyit”, “Doğruluk Payı”) kontrol edin.

  4. Çapraz Kaynak Doğrulaması
    – En az üç farklı, bağımsız kaynaktan aynı bilgiyi teyit edene kadar paylaşmayın. Farklı dilde yayımlanan versiyonları da inceleyin.


4. Bireysel ve Toplumsal Sorumluluk

  • Birey Olarak: Haber okurken her zaman “Bu bilgi nereden geliyor?”, “Hangi tarih/durum için geçerli?”, “Çarpıtılmış bir görüntü mü var?” sorularını sorun.

  • Medya Kuruluşları Olarak: FatihdoğanMedya gibi kuruluşlar, okuyucuyu sadece bilgilendirmekle kalmamalı; onlara eleştirel düşünme becerisi kazandıran rehber içerikler üretmeli. Röportaj, infografik ve kısa eğitim videolarıyla dijital okuryazarlığı desteklemeliyiz.

  • Eğitim Sistemimiz Olarak: Okullarda “medya eleştirisi” ve “bilgi okuryazarlığı” derslerine yer verilmeli. Çocuklar ve gençler, internet çağının bireyleri olarak teyit alışkanlığını ilkokuldan itibaren edinmeli.


Sonuç: Gerçeği Korumak Hepimizin Görevi

Sahte haberlerin anatomisini kavrayarak ve elimizdeki basit araçları kullanarak, yanıltıcı içeriklerle mücadele edebiliriz. Dijital dünyada “okuryazar” olmak; sadece yazı okumak değil, okuduğumuzu değerlendirmek, sorgulamak ve gerçeğe ulaşmak demektir. FatihdoğanMedya olarak okuyucularımızı bu yolculukta yalnız bırakmayacak; her yazımızda dürüstlük ve açıklığı ön planda tutacağız.

Siz de sahte haberlerle mücadelede edindiğiniz teknikleri ve deneyimlerinizi aşağıda bizimle paylaşın!

Fatih Doğan, FatihdoğanMedya

Okumaya Devam Et

Gündem

Ümit Özdağ’a “Ali Erbaş’a Hakaret” Suçlamasıyla 2 Yıla Kadar Hapis ve Siyasi Yasak Talebi

Yayımlandı

üzerinde

Açıklaması:
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ hakkında, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a hakaret ettiği iddiasıyla 2 yıla kadar hapis ve siyasi yasak istemiyle açılan dava sürüyor. Davanın detayları, son gelişmeler ve bir sonraki duruşma tarihi bu makalede.

Davanın Özeti ve Gelişmeler

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ hakkında, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a yönelik sözlü eleştirilerinin “kamu görevlisine alenen hakaret” suçu kapsamına girdiği gerekçesiyle 2 yıla kadar hapis ve siyasi yasak uygulanması talep ediliyor . Savcılık, Özdağ’ın sosyal medya paylaşımları ve mahkemedeki beyanlarını delil göstererek iddianame düzenledi.

İlk Celse: 16 Nisan 2025

Davaya ilişkin ilk duruşma, Özdağ’ın tutuklu bulunduğu döneme rastlayan 16 Nisan 2025’te Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Savunmasında, söz konusu eleştirilerin yalnızca Atatürk’e Fatiha okunmaması uygulamasına tepki olduğunu, kişisel bir saldırı kastı taşımadığını belirtti .

İkinci Celse: 10–11 Temmuz 2025

Davaya ikinci kez, Özdağ’ın mazeret sunarak katılmadığı 10–11 Temmuz 2025 tarihlerinde devam edildi. Duruşmada savcı, “toplum tarafından hoşgörüyle karşılanamayacak, hakaret niteliği taşıyan” ifadeler kullanıldığı gerekçesiyle 2 yıla kadar hapis ve siyasi yasak istedi . Özdağ’ın avukatları Murat Yıldız ile Güçlü Emre Özgür, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma hazırlamak için süre talep etti.


Hukuki Dayanak ve Suçlamalar

  • Türk Ceza Kanunu (TCK) Madde 125/1 & 53: “Kamu görevlisine alenen hakaret” suçundan cezai yaptırım öngörülüyor.

  • TCK Madde 53: Hapis cezası alanların kamu haklarından yoksun bırakılabilmesi hükmü, siyasi yasak talebinin temelini oluşturuyor.


Tarafların Savunma ve Talepleri

Savcı:

  • Açıklamaların ifade özgürlüğünü aştığını, hakaret suçu unsuru taşıdığını vurguladı.

  • Ceza ve siyasi yasak talebini dosyaya sundu.

Özdağ’ın Avukatları:

  • Eleştirinin düşünce özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilebileceğini belirterek beraat talep etti.

  • Hutbelerde Atatürk isminin yer almasına rağmen eleştirinin “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçunu ikame etmediğini savundu.


Bir Sonraki Duruşma ve Beklentiler

Mahkeme, davanın üçüncü duruşmasını 30 Ekim 2025 tarihine erteledi . Siyasi yasak talebi gibi ağır bir yaptırımın gündemde olması, kararın hem hukuki hem de siyasi boyutlarıyla yakından izlenmesine neden oluyor.

  • Beklenen: İfade özgürlüğü ile hakaret sınırları arasındaki denge değerlendirmesi.

  • Olası Sonuçlar: Beraat, hapis cezasıyla birlikte siyasi yasak veya daha hafif bir yaptırım.


Sonuç

Ümit Özdağ’ın davası, Türkiye’de ifade özgürlüğü ve siyasi hak sınırlarının tartışıldığı güncel davalardan biri olarak öne çıkıyor. 30 Ekim’deki bir sonraki duruşma, hem hukuki emsal teşkil edecek kararlar hem de siyasi arenada yankı uyandıracak gelişmeler barındırıyor. Süreci yakından takip etmeye devam edeceğiz.

Okumaya Devam Et

Gündem

Kartalkaya davasında 5’inci gün: Sanık itfaiye eri bayıldı

Yayımlandı

üzerinde

Kayak Merkezi’ndeki Grand Kartal Otel’de 21 Ocak sabaha karşı çıkan yangında 78 kişi yaşamını yitirdi, 133 kişi yaralandı.

Facianın ardından 19’u tutuklu 32 sanığa açılan davada 4. gün dün tamamlandı. Davanın 5’inci celsesi bugün devam ediyor.

Otel sahibi Halit Ergül’ün savunmasına devam ettiği duruşmada daha sonra dinlenen Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü’nde görevli tutuksuz sanık itfaiye eri İrfan A, savunmasını yaparken fenalık geçirerek bayıldı.

“TUTUKLARIM”

Duruşma, otel sahibi Halit Ergül’ün çapraz sorgusuyla devam etti. Çapraz sorgu öncesi mahkeme başkanı, dün akşam mahkeme salonunda yaşanan arbede nedeniyle katılımcıları uyardı ve bir daha yaşanmamasını istedi.

Başkan, “Duruşmanın düzenini bozanlara disiplin hapsi uygulayacağım. Söz verilmeden konuşanları, düzeni bozanları tutuklarım. Avukatlardan izin almadan söz alanlar dışarı atılacak.” dedi.

“KENDİMİZİ GÜVENDE HİSSETTİM”

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 16 Aralık 2024’teki denetiminde nerede olduğu sorulan Ergül, “Emir, ‘Baba bunlar burada her şeye bakıyorlar, sanki kusur arıyorlar.’ dedi. Bolu’daydım.” dedi.

Ergül’ün, “Denetlemede tutanak tutuldu mu?” sorusuna, “Tutulmuştur herhalde” cevabı üzerine avukatın, “Tutanak tarihi 22 Ocak 2025 olarak yazılmış. Odalarda duman dedektörünün olduğu yazılmış, duman dedektörü var mı?” sorusuna Ergül, “Uygun denildiği için kendimizi güvende hissettik, duman dedektörü var.” karşılığını verdi.

“Kültür ve Turizm Bakanlığının denetmenlerini neden ücretsiz ağırlıyorsunuz, şirinlik mi yapıyorsunuz?” sorusunu Ergül, “Hayır öyle bir şey yapmadım, fatura kesilip kesilmediğini bilmiyorum.” şeklinde cevapladı.

Ergül, “Kültür ve Turizm Bakanlığı denetmenlerinden ücret almamanız normal mi?” sorusu üzerine, “Ücret almazsak kusurlarımızı yok mu gösterecekler?” dedi.

“GÜVENLİ OLMADIĞINI BİLSELERDİ BİZİ MÜHÜRLERLERDİ”

“Denetmenlerin Grand Kartal Otel’de kalma istememe sebebi otelin güvenli olmadığını bilmeleri miydi?” sorusuna Ergül, “Güvenli olmadığını bilselerdi bizi mühürlerlerdi.” cevabını verdi.

Ergül, “22 Ocak’tan sonra banka hesaplarında ciddi hareket olmuş, hesaplarda ihtiyati tedbir kararı aldırdığımız için 1 lira bile bulamadık,” beyanına karşı, “Otel kapandı, personel ödemeleri, tazminat ödemeleri yapıldı.” dedi.

“Kimseyi şikayet etmeyi düşündünüz mü, bunun sorumlusu sizce kim?” sorusunu Ergül, “Denetimi yapmayanlar.” şeklinde yanıtladı.

Ergül, “Bilirkişi raporunda yangının çıkış sebebi değil ama LPG konusu ölümlerin artmasının birinci sebebi olarak belirtiliyor.” beyanı üzerine, “Bilirkişi raporunda ‘LPG kontrol edilseydi yangın birkaç dakika içinde kendi kendine sönebilirdi.’ diyor. Biz onun eksiğini bilmiyorduk. Aygaz’la olan sözleşmede ‘Aygaz, yılda iki kez denetler.’ diyor. Yangınla ilgili eksiklik olursa gazı keser. Biz de tam zannettik.” diye konuştu.

“DENETİMLERDEN TAM GEÇTİK”

“Aygaz’ın 2022’den beri gelmediğinin farkında mısınız, farkında olması gereken kim? sorularına, Ergül, “Hayır.” ve “Biz denetimlerden tam geçtik.” cevaplarını verdi.

Ergül, müşteki avukatının “bilirkişi raporunda yangın kontrol panelinin yerinde olmadığı ibaresini olduğu” beyanına, “Kriminalciler, birileri almış diye düşünüyorum.” şeklinde cevapladı.

“Sizin görevlerinizden en önemlisi denetlemek. Yangının başlamasına sebep olan ‘grill plate’ cihazındaki termostat bozuk muydu, denetim yaptınız mı, bilginiz var mı?” sorusunu Ergül, “Bilgi sahibi değilim, arkadaşlar bozuk olmadığını söyledi. Bozuk olsaydı gerekli işlem yapılırdı.” cevabını verdi.

Ergül, otele ait bir kafenin kiraya verilmesiyle ilgili soruya, kiralandığını bildiğini ama hangi işlemlerin gerçekleştirildiğini bilmediğini savundu.

Sanık Ergül, yönetici olarak oteli denetleyip denetlemediğinin sorulması üzerine, denetleme şeklinde değil de ara ara oteli dolaştığını kaydetti.

“MALİYETLER NE KADAR OLURDU?” SORUSU

“Sprinkler (yağmur söndürme sistemi) ve itfaiyenin belirlediği eksiklikleri gidermenin bedeli ne kadar olurdu?” sorusuna Ergül, “Bilmiyorum ama çok fazla olmazdı.” yanıtında bulundu.

Ergül, “Grand Kartal Otel size Gazelle Otel kadar kazanç sağlamadığı için mi yatırımda bulunmadınız?” sorusuna, “Grand Kartal Otel’e yatırımda bulunmadık diye beyanım yoktur. Yatırım tutarı muhasebe kayıtlarından çıkar.” cevabını verdi.

Daha sonra sanık avukatlarının da sorularını cevaplayan Ergül, “Sürdürülebilir turizmle ilgili denetimi Bakanlık neden kendi yapmıyor da şirketleri akredite ediyor?” sorusu üzerine, “Sürdürülebilir turizm belgesi olduğundan gelen yabancı misafirlere güvenli imajı vermek için” dedi.

“BU EKSİKLİKLERİ TESPİT EDİP MÜDÜRLÜĞE BİLDİRDİM”

Davanın duruşmasında Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü’nde görevli tutuksuz sanık itfaiye eri İrfan A’nın savunması alındı. İrfan A. savunmasında şunları söyledi:

“2016 yılında itfaiyeye başladım. 2020 yılında ruhsat biriminde görevlendirildim. 12 Aralık 2024’te Grand Kartal Otel’e gittim ve en üst katına çıkarak yaptığım denetimde girmediğim yer kalmadı. Acil çıkış kapıları ve diğer kapılar uygun değildi. Sprinkler sistemi yoktu, yalnızca yangın dolapları vardı. Yangın algılama sistemi mevcuttu ancak duman tahliye sistemi yoktu. Havuz ve SPA bölgesinde acil çıkış bulunmuyordu. Bu eksiklikleri tespit edip müdürlüğe bildirdim. 28 Aralık’ta kafe ve restorana gittim. Beni iptal dilekçesiyle arayan olmadı; iptal edildiğini sonradan öğrendim. Yasal süre olarak 15 gün verdik. 28 Aralık’ta 70 metrekarelik kafeye gittim. Bir adet kuru kimyevi toz tüpü kafede mevcuttu. 2021 veya 2022 yılında adliyedeki kafeyi denetledik ve orayı da uygun bulduk. Benim yaptığım işler bunlardı. Eksiklikleri tespit ettim. Gidip eksiklikleri ben belirledim; ben tespit etmesem kimse öğrenemezdi. Oteldeki eksiklikleri İtfaiye Müdürü Kenan Coşkun da biliyordu.”

HTS kayıtlarında, Gazelle Otel Muhasebe Müdürü Kadir Özdemir’in aradığı hatırlatıldığında, İrfan A., “Ben onu tanımam. Biz gitmeden önce onları arıyoruz, bu kadar” dedi.

FENALIK GEÇİREREK BAYILDI

İrfan A, mahkeme başkanının “Daha önce denetlemeye gidip iptal ettiğin oldu mu? 15 gün süre verip de denetlemeye gitmediğin, iptal edilen yer oldu mu?” soruları üzerine fenalık geçirerek bayıldı. Sağlık ekipleri İrfan A’ya müdahale ederken, duruşmaya 15 dakika ara verildi.

1998’ER YIL HAPİS TALEBİ

Facianın ardından başlatılan soruşturma kapsamında Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede otel sahipleri, şirket yönetim kurulu üyeleri ve yöneticileri Halit Ergül, Emine Murtezaoğlu Ergül, Ceyda Hacıbekiroğlu, Elif Aras, Emir Aras, Zeki Yılmaz, Ahmet Demir, Kadir Özdemir, Cemal Özer, Mehmet Salun ile Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener, İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun ve İtfaiye Eri İrfan Acar hakkında 78’er kez ‘Olası kastla öldürme’ suçu ile ‘Olası kastla kasten yaralama’ suçlarından toplam 1998’er yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar